Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 ŞUBAT 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYETrt MÜZİK FÎLİZ ALİ HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ tstanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörü Alexander Schwink: Opera dev bîr makine Genel Müzik Direktt 1i Schv/ink, herkesin birçok eksiklik yüzünden ekstra çalışması gerektiğini, ancak pek az kişinin bunun bilincinde olduğunu söylüyor. 198889 mevsiminin başında tstanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Müzjk Direktörlüğü'ne getirilen Alman orkestra şefi Alexander Schwinck, Türkiye'ye geldiğinden beri hayatında hiç karşı karşıya geleceğini tahmin eünediği durumlarla, sonuüarla karşılaşmakta. Gerçi, Schwinck'in en büyük avantajı müzisyen olması, zira müzisyenler bukalemun gibi en ters durumlar kaışısında bile uyum sağlamayı, her kalıba girebilmeyi, ilkelerinden vazgeçmeden başarabilirler çoğu zaman. Alexander Schwink, 1953 Darmstadt doğumlu. Vv'iesbaden Konservatuvan'nda piyano, çello ve org çalışmış. 19721974 yüları arasında Herbert von Karajan, Carl Melles ve Hans Swarowsky gibi 20. yuzyılın dev şef ve öğretmenlerinin yaz kurslanna Htr temtlı M lyM istanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Muzik Direkkatılmış. Daha sonra Saarlandes törü Alexander Schwnk, "Herites her temsiiin en iyi temsil olması için elbtrYüksek Müzik Okulu'nda şeflik, liğiyle çalışmalı" diyor. piyano ve çello çalışmaya devam Insan bir Almanla karşı karşı yor. etmiş. Siena'da Franco Ferr»ra'"Opera, böyük dev bir makinın uzmanbk kurslanna katılmış. ya geldiğinde söz ister isternez dönüp dolaşıyor, disipline geliyor. ncdir. Herkes kendi sonımluluğu1977'de ABD'ye giden Schwinck, Schwinck, "Tek başına disiplin nu bilmezse bu makinenin çalışTanglevvood'da Guntber SchuDer, bcni hiç ilgilendinnez" diyor. ması nı beklemek yelersiz olur. Seiji Ozawa ve Leonard Bernste "Disiplin artistin içinde olmalı, Burada çalışan herkesin görevi ne in'ın kurslannı, Hollanda'da da daha dogrusu artist disiplinsiz otarsa olsun 'opera'sına sahip çıkKiril Kondraşin'in kurslannı izle olamaz zaten, o zaman artist de ması gereidr. Orkestra, solistkr ve yerek, şeflikle ilgili öğrenmesi ge gildir açıkçası." koroda gerçekten görev dnygusu, reken her şeyi öğrenmiş. SanatçıBu dunımda, provaya geç gel sorumluluk duygusu kuvvetli, nın gayet zengin bir repertuan mek, yerine başkasını göndermek, profesyonel sanatçılar var ve asvar, genç yaşta çok çalısarak epey ya da çahşmadan gelmek gibi dav hnda onlar da isi kaytaranlara çok yol almış besbelli. ranışlan Schwinck'in aklı alraı kızıyorlar." Schwinck, müzik eğitiminden de şikâyetçi. Konservatuvar bitirip gelenlerin çoğunun düzeyini hayli düşük buluyor. "Çogu ancak konservatnvara giriş sınavına aday olarak başvurabilecek düzeyde solfej ve ritm büi}0rlar, yani konservatuvar bitirmis sanatçı gibi temel sorunlann, artı, çalgı ya da ses tekniklerinde ustalığın halledilmediği ortada." Ve ekliyor. "Bu dunımda herkesin ekstra çalışması gereldyor, ancak pek az kişi bunun bilinrine varmış dunımda. Korrepetitörler, orkestra üyeleri, bazı sanatcüar ekstra prova kondn mu müthiş şaşınyorlar". Tabii Alman sef, Türklerin "oldngu kadar" felsefelerine yabancı. Sanıyor ki, insan bir işe soyundu mu onu en iyi biçimde bitirene kadar uğrasır, çalışır, "Mesai saati bitti, gidelim", •YornJduk aruk, yeter" gibi duygu ve beyanlan hiç anlayamıyor Schwinck ve "Herkes, her temsiiin en iyi temsil olması için elbiriigiyle çalışmalı" diyerek duygularını dile getiriyor. Alexander Schwinck'ten Almanya'daki operalann işleyişi hakkında da bazı yararlı bilgiler alıyoruz. örneğin, orada orkestra üyeleri maaşlan dışında çalgılannın tamir masraflan, yeni tel, vb. almak için fazladan ücret alırlarmış. Tatilleri pek kısa olurmuş. Kış mevsimi biünce yaz mevsimi ve festivaller başlarmış. Burunlannı kaşımaya pek vakitleri olmazmış. Her mevsim, Almanya'nın en ücra kasaba operasında bile 4 yeni opera, 1 operet, 2 yeni bale prodüksiyonu mutlaka sahnelenirmiş. Bir de orada rejisöre çok önem verirlermiş. Opera rejisöründen, her müzikal cümleyi sahnede dramatize etmesi beklenirmiş. Sadece trafik ayarlayan rejisörler pek iş bulamıyorlannış orada. Bir de Almanya'da konservatuvar opera bölümü öğrencileri okulun orkestrasıyla birlikte yılda en az bir bütün opera sahneye koymak zorundaymışlar. Okullann dekor ve kostüm atölyelerinde gereken her şey yapılıyor. Alexander Schwinck, İstanbul'daki çalışmalanndan yine de memnun. Orkestranın gelişme gösterdiğini, ancak ikinci keman, viyola, kontrbas, obua, klarnet, fagot, korno ve trompet graplarında eleman eksikliği olduğunu, yaylı çalgıların kalitesiz, özellikle yayların kötü olduğunu, bu dunımda büyük opera repertuan söz konusu olduğunda orkestradan bu eksiklerle doyurucu sonuçlar beklenemeyeceğini söylüyor. Anladığun kadanyla Schwinck, sayıca hayli kabarık olan opera kadrosunun işe yarar elemanlarımn azlığı dolayısıyla rasyonel ve profesyonel bir çalışma yapılabilmesinin zorluklannı bize anlatmaya çalışıyor. Gerçekten de düşünecek olursak, operayı ayakta tutan birkaç kişi. Onca eleman arasında bakıyorsunuz aynı solist, aynı zamanda iki ayn eserde salıneye çıkarak kendini yıpratmak pahasına durum u kurtanyor. Schwinck, bu sorunlann bir ölçüde yeni organizasyonlarla, işe yarayanlann, işe yaramayanlardan aynlması ve prim verilmesi ile çözümlenebileceğini ve genel yapının değiştirilerek, iş bitene kadar durmadan çalışma ilkesinin kabul edilmesiyle bir yere vanlabileceğini vurguluyor. KİM KÎME DIIM DUMA BEHÎÇ AK PİKNtK PİYALEMADRA GÖKYUZUklDEN OÜÇMÜŞ OLMAÛ.. Saygun'un 'Yunus Emre' Oratoryosu Almanya'daydı Berlin'in "Avrupa müzik kenti" olması dolayısıyla duzenlenen geniş kapsamlı uluslararası programlar çerçevesinde A.Adnan Saygun1 un "Yunus Emre Oratoryos»"da yer aldı geçen yılın son günlerinde. Berlin Küllür Senatörlüğü'nün düzenlediği konser 7 Araük 1988'de ***** Yüksek Müzik OkuAhmet Adnan Saygun lu salonunda Hikmet Şimşek yönetimindeki Berlin Senfoni Orkestrası, Senfoni Korosu ve Alman solistler (Sabine Dieckmann, Gabriele Scbreckenbach, Viktor von Halem, Peter Maus) tarafından Almanca olarak seslendirildi. Berlin Kültür Senatörü H. Hassemer konserden sonra verdiği resepsiyonda "Berliıı'e şimdiye kadar daima gelcneksci Türk mözigi gnıplan geldi. Bugün çagdaş Türk miizigi ile tanışmaktan biiyük mutlnluk duyduk" dedi. 'liuııts Emre Berlirule 9 fflZU GAZETECİ NECDETŞE* daş bir Türk bestecisinin başyapıtlanndan birinin tanıtımı çok önem kazanıyor. (eserin) besteleniş tarihi 1947; aynı yıl içinde Messiaen 'Turangalila' Senfonisi'ni, Stravinsky Orpheus" Balesi'ni, Hindemith Sinfonia Serenası'nı, Şostakoviç 'Keman Konçertosu'nu yazmıstı. Oratoryonun ilk üç bölümn Saygun'un az da olsa 20. yüzyıb dikkate aldığını gösteriyor... Metin birçok yerde 'recitative' biçiminde aktanlırken, alışılmış türde aryalar yer almıyor bu eserde. Yalın korallerin bulundugu yapıt yer yer güçlü ve etkileyici donıklara tırnıanıyor... Şimsek, alısılmışın ötesinde görevini buyiık bir istekle yerine getiren Berlin Senfoni Orkestrası'nı astalıkla yönetti. Aikışlan 81 yaşındaki asil görünümlu besteci bizzat kabui ediyordu o gece..." "BACI" İÇİN NE DEDILER ASİYE KAYA (27) Bunuvazmın söylemıyte yazıpçızen bırtakım Eylulısl yazarçızer tayfası. pafaiann yaratbğı ıfıanet ortamında Devnmc) latları dağıtmak ıçm gönullO ^anprcwotet6f1uöe soyunuytxlaı. Gün geçmıyor kı yeni Dır döneklık ve faş»s saldırıyta karşılaşmayalım. Ayrıca yöilanlann h«psı yalar Bir devrimcı fllür. ama asla t>ır küçuk bunuvayia o tür yoz ve ığrenç ılışkıler yaşamaz FERİT ÖZAYDIN (SERBEST35) Ben. sanatçının yaşamadığı seyler anlattığı kanısındayım GerçeK yasamda ınsanlar çızgı romanlaroakı gıbı davranmaztaf Hıziı. 'hadı gel, malıbu ıçoltm1 dıyDr, taîlar koşa Koşa gelı>ot. Bız nıkâhlı karımızı bile haftada bir ksz zorşer ıkna eöebılıyoruz SOSYOÜOG DOÇ. DR. MAKSUT F. BERKER (51) Çızgıflomanın tanhsel geluşımı ve antropolotık ymnsımalarına bakmak gerskır. Bir kara bu lconuda yeterlı ç&umteyıcılere sahıp mıyız'' Çağımız etkıleştm ç»Qı. Mant, Reo Krt okusayöı artı üeğer kuramı kımbılır nasıl oluşurdu'' Bu bağıamda, Hızfı Gazetecı'nın de top(umsal süpaptarla yaktndan ılıntılı çıft zamanlı fantazyalar tçerdiğı bılıncindeyim NADİDE BALCIOĞLU (EVLİ28) Necdet Bey e çok kızgınım. Fazılet içen gırer gırmez, onu aldatıyor. Norde sadakat, namus gıbı erdemler' Fazıtet. çızgı roman karakten olabıhf, ama r4ecdet Bey'ın çeoesı öyle ırı âeğtt mı? O zaman okjyucuyu aldatıyor Bir daha o köşeyı okumayacağım Türk klarnetçisi Mebmet ErmakasUr, Fransanın önemli konservatuvarlanndan Rouen Konservatuvan Klarnet anıfının başına getirildi. Aynı konservatuvan 1973 yılında birincilik ödülüyle bitiren Mehmet Ermakastar, Izmir ve Ankara Konserden sonra Berlin "Volksblatt" Gazete devlet konservatuvarlannı bitirdikten sonra Fransi'nin 10 Aralık 1988 tarihli sayısında Hans Jörg sız hükümetinin verdiği bir bursla Rouen von Jena imzasıyla çıkan yazıda şu satırlar yer Konservatuvan'nda Jacqnes Lancdot'nun öğrencisi olmuştu. 18 yıl sonra Mehmet Ermakastar, alıyordu: "13. yüzyılda Türk diliyle şiirier yazan Yunus emekli olan hocasının yerini alarak, onun ekoEmre'nin eserleriyle karşılaşmak benim için ak lünü sürdürecek Rouen'de. şamm en etkileyici olayı oldu. Şairin dini tole15 Aralık 1988 tarihli "Rooen" Gazetesi'nde ransı nayret uyandıncı idi..." Christian Goabaolt imzasıyla çıkan uzun bir ya"Beriiner Morgenposfun 9 Aralık 1988 tarihli zıda Ennakastar tanıtılıyor, Tüıkiye'den kalkıp sayısında ise Wolfgang Scholtze sunlan yazıyor Fransa'ya gelen, 1978 ile 1988 yıllan arasında 10 du: yıl Nantes Konservatuvan'nda birbirinden başa"Türk halk mözigine yeterince aşinayız bn nlı öğrenciler yetiştiren Mehmet Ermakastar için kenlte. Ancak, sıra modern Türk sanat müzigi. yazar: "Mehmet Ennakastar Türk olmasına ne gelince durum biraz farklı, aşagı yukan hiç Türk, ama biz onu Normandiyalıymış gibi bağtammıyoruz bu mıizigL Dolayısıyla Beriuı'de çag nmjza basıyoruz" diyor. ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI AĞAC YAŞKEN EGİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası hafta sonu konserleri Düzeyli bir Beethoven yonımu Geçen hafta sonu istanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Yusuf Güler Aksöz yönetiminde çaldı. Solist ise, Beethoven'ın 3 No'lu Piyano Konçertosu'nu yorumlayan Hüseyin Sermet'ti. 2728 Ocak 1989 hafta sonu konserlerini tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Müdürü, Sanat Yönetmeni ve Başkemancılanndan Yusuf Güler Aksöz yönetiyordu. Programda Giuseppe Verdi'nin " I Vespri Sicüiani" Operası Uvertürü, Beethoven'ın op. 37, no: 3 do minör "Piyano Konçertosu"; aradan sonra Ferit Tüzün'ün "Türk Kapriççiyosu" ve Maurice Ravel'in "Daphnis ve Q o e " 2. Süiti yer alıyordu. Yusuf Guler Aksöz'ün orkestracılık deneyimi, şefliğine mutlaka yardımcı oluyor. Aksöz, tstanbul Belediye Konservatuvan'ndan mezun olduktan sonra 1961 yılında Ankara Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrasına girdi, Londra'da bir yıl Kraliyet Müzik Akademisi'nde oda müaği ve ileri keman tekniği çalıştıktan sonra ülkeye geri döndüğünde CSO'nun başkeroancüığına getirildi. Çok sayıda oda müziği ve s d o konserler veren Aksöz, son yülarda şeflik çalışmalanna yöneliyor hem yurtiçinde hem de yurtdışında konserler yönetiyor. T ARÎHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAP UNLU GAZETECI ABD/ fPEKCf OLOURULDU!. 1379'DA 8UGÜN,ÜNLÜ GAZErECi ABOİ İPEKÇİ, gtR SuıKAST SONüCU, £LLI YAÇfNPA ÖLDÜGÛLMÜŞrÜ, eALATT^SAOAy LlSESİ'Nt BİTİ&DİKTEN SONKA, BİR Suee HUKOK Ö6&EUİMİNİ £Ü£t>ÜGA*ÜÇTÜ. BASIN VAÇAMIMA ÇOK BENÇ VAŞTA BAÇCAYAN fPSHÇl, YENİ SABAH, YBtJİ r'STAN6UL *5F İSTAMBUL EKSPBES SI'Sİ SAXerEL£HOE OENBY/M KA2ANMIŞ, 2A YAŞtNC>A,MİU.irET'E GENEL YAYIN MÜOÜKJÛ OLMUŞTU. 8U SAZETEOE YfUAeCA SAfYA2ARUSI OA SuGPÛeeN ABDl İPEKÇİ, 8A&(ŞÇt, UZLAŞr/G/e/ VE' ÇA6D<4Ş KİÇİUĞ/rLS, MESL££/A/İN ÖNOE <S£L£M AOLARI AgASMPA Y£& ALMİŞT7. 1373 'UA/ 7İ. f Sf/Ç St/i/ty*S7T KUK İPEKÇİ'A/W ÖLDÜRÜLMe NBOENİ VE KATİLLSR.İ, UZÜN LAB. SONRA BİLS AÇ'^A ÇHcAgtLA~UıYACA*m.. [ Şubat Htstylı StnMt n Ymri Gutef AksAz istanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Yusuf Güler Aksöz (sağda) yönetiminde Ravel'in"Daphnis ve Cloe"sinin 2. süitinl coşku ve ustalıkla yorumladı. Piyanist Hüseyin Sermet (soida) ise Beethoven'ın 3. Piyano Konçertosu'nda düzeyli bir yorum sundu. (Fotoğraflar: Lale Rloğlu) ler, gelişmeler meydana gelmiş. Hüseyin Sermet'in tempolan ve yaşayan, pannaklarırun ucuna Şurası tartışılmaz bir gerçek ki, ritmik akıcılığıyla bağdaşmakta kadar müziğiyle dolu, alçakgönülHüseyin Sermet'in şaşırtıcı par epey zorluk çekti orkestra. O da lü, insan ayırmayan Ferit Abi'milaklık ve ustahkta bir tekniği var. yetmezmiş gibi olmadık yerlerde zin erken ölümü sadece onu seTuşesi, renk değerlendirmeleri, olmadık ara partiler duyulurken, venler için değil, Türk müzik ve ton arayışlan akılhca ve zevkli; duyurulması gerekli ezgi çizgileri bestecilik yaşamı için de büyük bir gerçi bazı pasajlan pedala boğma de kim vurduya gitti yer yer. kayıptır. huyundan hâlâ vazgeçmemiş ve Konserde IDSO tarafından çok Orkestra, eşlik sırasında çektisaıuyorum pedal kuUaıumı konugüzel yorumlanan "Türk Kapği sıkıntıyı, konserin ikinci yansunda biraz inatçı davranıyor, riççiyosu", Ferit Tüzun'ün folkama bu da sanatçının kendi zev sında yorumladığı eserlerle gide lor öğesini, etnik müzik öğelerini ki ve seçimidir bazı durumlarda. rerek bir ölçüde kendisini affetti malzeme olarak ele alıp, bu malHüseyin Sermet, sectiği tempo rebildi. 1977'de 48 yaşında kay zemeyi evrensel anlayışla ve evlarla, vurguları, iç dinamizmi yerli bettiğinüz Ferit Tüzun'ün bütün rensel teknikle yoğurmaktaki üsHafta sonu konserlerinin solisti eserlerini hiç sıkılmadan ve bıkpiyanist Hüseyin Sermet'ti. Ne yerinde ritmik duygusuyla, par madan her gün dinleyebilirim. tün yeteneğini ve ustalığını kanıtlak, yoğun "forte"leri ile, yumulayan çok önemli bir Türk eseri. yalan söyleyeyim, Hüseyin Sermet'in piyanistligi ile ilgili bazı şacık, fısıltıya indirgenmiş "pia Çok basit gibi görünen bir müzik Konserin son eseri olan Ravel'kuşkulanm olmuştur da başından nissbno"lanyla ilgi çeken, düzeyli cümlesi içerisinde her dinJeyişte in "Daphnis ve Cloe" 2. süitini beri. Onu biraz ruhsuz ve meka bir Beethoven yoıumu sundu biz ufaak farklılıklar, ustaca düşü de orkestramız, Aksöz yönetiminnik bulurdum. Bu kez ise ya ben lere. Kendisine eşlik eden tDSO nülmüş sürprizlerle karşılaşabilir de seyirciyi coşturacak kadar cosyumuşadım ve pembe gözlüğümü için aynı duygulan beslemek bi siniz onun eserlerinde. Hayat do kuyla ve ustalıkla yorumlayarak takünı ya da Hüseyin'de değişme raz zor ne yazık ki. Her nedense, lu, sevgi dolu, sürekli heyecanlar hararetli alkışlarla ödullendirildi. AbJi ipekçi'nin kalemindtm çıkan sağdatu •:.. . Nükti İz&t' 60 YIL ONCE Cumhuriyet Kalan 25 milyon lngiliz lirasi istimlaki ile hastanenin diğer çift olarak inşa olunacak asıl cihetten tevsii takarrür etmiştir. Londra 31 (an.) kanala tahsis edilecektir. Çift Parlamentonun azalanndan bir tünelin her birinde yalnız bir çoğu Manş tünelinin inşası yol bulunacaktır. Bunlar projesinin münakaşasında takriben dört senede inşa bulunmak üzere Mecliste isbatı edilecektir. Tünelin uzunluğu 24 viicut eylemişlerdir. Projenin mil olacaktır. Berlin 30 (CUL) Berlin muhtelif safahatım tetkik için gazetelerinin istihbarına müteaddit komitenin teşkili nazaran Sovyet hükümeti fıkri serdolunmuştur. Troçkiyi nefeylemeğe karar vermiştir. Mumaileyhi kabule trat olunan suallere cevap veren meyyal olup olmadıklanna dair Manş lünelinin eski taraftarı muhtelif hükümetler iskandil baron Derlanger demiştir kk editmiştir. Tünelin inşası otuz milyon Cerrahpaşa hastanesinin tevsii Ingiliz lırasına mal olacaktır. için Hobyar camii ve Bu meblağdan beş milyonu muvakkithanesiyle o sıradaki tepyis yani asıl kanaldaki sulan evlerin isümlaki kararlaşmıştır. kurutmağa mahsus diğer bir Ankara 31 Istanbuldaki tünelin vücude getirilmesine Beyaz Ruslarm memlekeıimizı 6 Fakat ev sahipleri fazla para sarfolunacakttr. şubata kadar terketmeleri icap istedikleri için yalnız camiin / Şubat 1929 ettiğinden bunlardan bazılan tabiyetimizi ihraz için hükümete müracaat etmişlerdir. Bazılanmn tabiyetimize kabulü takarrür etmiş ve muameleleri bitihlmiştir. Şimdiye kadar talepleri terviç olunmıyanlarm müracaatleri reddolunmuş sayılacağından buntann diğer Ruslarla birlikte 6 şubatta memleketimizden gitmeleri ıcap ediyor. Müddetin temdit edilmeyeceği anlasılıyor. Dr. VftCTOK m i U R A CUt vc Ghcna BtKdıUan her gün ögledcn sonra kıbul edcr Be? a«ln Tunel sokıtf No 11 Tdefcn Manş tüneti Troçkinin seyuhati Cerrahpoşa hastanesinin tevsü BeyazRuslar Hjl 2136