24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 ARALIK 1989 GÖRÜŞ Dost KİM KİME DUM DUMA BEHlç ÂK CUMHURtYET/7 ÎNSANLAR F Ü S U N Ö Z B İ L G E N Fırsatını bulsa ipini çeker. En iyi dosttan sakın kendini. Sümmani IKI, UÇ, BEŞ YUZUIISTANBUL Bovvling'den Hacıbektaş semahına İSTANBUL ilginç bır kent. Bir değıl bin bir yüzü var. Altı milyonluk kentte, bırbirinden ilgisız, bırbirinin kultürüyle alışverışsiz, birbırine yabancı, ama yine de bırbin ile iç içe insanlaı. Geçen hafta bir akşam saat 22.00 sulan: Galleria'mn bowling salonu. Pileli bol pantolonlu, at kuynığu saçü, kupelı gençler, permalı kabarık saçlı, takılanna gömulmuş genç kızlar. Amerikan modası "bowling" artık tstanbul'da. Hafif bir dısko muzik eşlığinde biralar yudumlaruyor, bowling toplan kulvardan yuvarlanıyor. 10 labutu bırden deviren genç, ellerini kaldınp zaferinı kutluyor. Elektronik ekranda puan cetveli hızla yanıp sönerek yapılan sayıyı kutluyor. Biralar tokuşturuluyor. Yine aynı gece bir başka mekân. Saat 24.00"e yaklaşmış. Taksim Gezisi'nde Beyoğlu Nikâh Salonu. Geçen yıl kurulan Hacıbektaş Kultur ve Tanıtma Derneğı'nin gecesi. Kâğıthane Beledıye Başkanı Mahmut Özdemir, Zeytinburnu Belediye Başkanı Hasan Yılmaz ve genellikle SHP'lilerin oluşturduğu kalabalık bır topluluk. SHP Istanbul İl Başkanı Ercan Karakaş da az önce buradaymış, Ertuğrnl Gunay ile buluşmaya gitmiş. Pistte kadınlar ve erkekler semah yaparak dolanıyorlar. Bektaşiliğın guzel bir geleneği canlandınhyor. Kadınerkek arka arkaya sıralanmış, kollar ıki >ana açılmış. Bir kol goğuse kapanırken, diğer kol öbür yana açılıyor, sonra sol kol goğse kapanıp, sağ kol yana açüıyor. Saz ve söz bir ritm tutturmuş' "Eyvaüah canım eyvallah, hak lailahe illallah..." Bektaşiliğın, kendi çağında kadın ve erkeği birbirinden kaç goç ilkelliğine sokmayan, bir arada yaşatan geleneği tstanbul'da bir salona taşınmış. "tşte birim külturiimuz, ama karşı çıkmadan, kötulemeden >azm olur mu?" dıye kuşku ile karışık, yuzyılların ezen yaklaşımma biraz korku duyulan bir yaklaşım fısıldanıyor kulağımıza. tnsanlar mutlu, kendi geleneklerıni yaşatmanın keyfinı yaşıyor. Kumkapı'da meyhanelerde içki içiliyor, Memo's'da Zufaal Olcay sahneye çıkıyor, Yeşil Kabare'de Deıüz Turkali 1930'lan canlandsrıyor. Fatih'te bir evde Kuran okunuyor, Bostancı'da bir başka evde gençler disko muzik çaIıp dans ed1yorlar, bır başka salonda SHP'nin örgut toplantısı suruyor. Evlerinde TV karşısında oturanlar "çevre sonınu" ile ilgılı açikoturumu izhyorlar. Bin bir külttir Dışarıda yoğun bir kar yağıyor. "Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar...'" dizelerını anımsatıyor. İstanbul'un bır değil bin bir yuzu var. Bin bir kultür bir arada yaşıyor. Yeter ki insanlar birbirlerini rahatsız etmeden, 141142'ler, 163'ler baskısını birbırlenne yaşatmadan, bırbırlerınden korkmadan, kuşku duymadan, özelliklenni ve guzellıkJerini koruyarak bır arada yaşamayı bılsinler. Bovvling de Bektaşı Semahı da Trınidat şarkıları da Rum tavernasındaki eğlence de Kuran okumak da çevresonınunutartışmak da bu insanların özgurluğu ve hakkı. Sevgiyle, hoşgöruyle, özgurce, bırbınni rahatsız etmeden PÎKNtK PİYALE MADRA Aynı anda tstanbul'da Niye ve neden, kim karşı çıksın kı? Aynı anda aynı İstanbul'un birçok başka köşesınde yine bambaşka topluluklar, toplantılar, kühurler, yaşam tarzları var. Ece Bar'da Trinıdatlı bır genç şarkı söyliıyor, Boğaz'dakı ANAP KADROLARININ GENEL GORUNUMU THY'DEN HABERLER Simferepol'a nasıl indi? THY Genel Mudürü Cem Kozlu, doğa koşullanna bağlı olarak zorunlu gecıkmelerin eleştirilmesine biraz bozuluyor. Kış aylarının geldıği bu gunlerde THVnın seferlerinde "guvenlik" koşulunun on plana alınmasından doğan gecikmelerin "THY rotar yapıyor" biçımınde algılanmamasını istıyor ve "Biz çiftçi gibiyiz, tabiat koşullanna baglıyız" diyor. Kozlu'nun uzulduğü bir eleştiri de Sımperefol seferleri ile ılgili. Geçenlerde bir toplantıda Simperefol macerasuıı şöyle anlattı: "Türki>eSSCB milli maçımn Simperefol'da yapılacağı belli olduktan sonra hemen bukentin bavaalanını araştırdık. Uluslararası kuruluşlann çıkardığı bultenlerde iniş ve uçuş planlan Ue ilgüi hiçbir bBgi yer almıyordu. Buna ragrnen değişik yollan zoriayarak bu alana iniş ve uçuş pianlannı elde etü'k. Rusça olan bu planlan hızla çevinip pilotlanmızı bilgilendirdik. Diğer uçuşlanmızı da aksatmadan tam 9 sefer yaptık. Bu arada taraaraenraeteorolojikolaylardan, sis yuzüaden 5 saal uçak alanda bekledi. Telekslerle de bu doğa koşullanna ilişkin bilgiler sabittir. THY'nin bu kalkış gecikmesinde 1 grara dahi suçu yoktu, ama yine de biz snçlandık." fflZU GAZETECI NECDET SEIS y T N K £ R l / « E SıVEAİİM Wtl. BİR 6ÜM BU HOKTAYA <3EL€S\lECB&m SEZMİY0Ç VBSILPtM. AMA. BU KAOAR ERK&J OLÛBİLECS&INI PÜSÜNEMEPİM BU /$. YuKSLMKT . Bit? ATAMAVA BaNZıme. f*Kİ AMA. NEPEN 8EW O 8ÖYL.Ç ŞEK£R OERÇEK KELOĞLAN Yll ÖUCE /WLl£TVEKİLİ MIİlM, KSN, AĞAÇ YAŞKEN EĞÎLÎR KEMAL GÖKHA1V GÜRSES P arkalanna aly m ı ş j| t ,j t iaryuru\uşunusurduru>orlar. Akarcah'smdan Taşar'ına, Yavuzturk'ünden Tnncer'ine kadar muhalifi, muvafığı. liberali, dincisi, mukaddesatçısı, ulkucusu kol kola. Dinin de\let işlerine ve politikaya alet edilmemesini ongoren laiklik ilkesinin ruhuna fatiba okumuş dönu>orlar. (Fotograf: Banş Bil) GARFIELD JM DAVIS YAZARlARIMIZTARTIŞTI Köstebeğin gözü var mı yok mu? TÜRKİYE Yazarlar Sendikası'run Olağanüstü Genel Kurulu geçen hafta sonu yapıldı. Cumartesi gunu yapılan ilk oturumda başkanlık divanı seçildi, çaJışma, denetlerne ve hesap raporlan okunarak üyelerin dilekleri dinlendi. Pazar günü yapılan oylama ile de yeni yönetim kurulu seçildi. Cumartesi gunkü oturumda 16 yıl TYS başkanlığı yapan Aıiz Nesin, yapoğı acış konuşmasında kendısıne ve sendikaya yöneltilen eleştırilere sert bir dille karşılık verdi. Bu kez de Nesin'in eleştirilerine hedef olanlar çıkıp daha önce basında yer alan eleştirilerini yinelediler. Konuşmalar ve eleştiriler, o kadar ağuiaşmıştı ki söz alıp kursuye gelen Cengiz Gündogdu ortaçağda yaşanan bir olayı anlatarak nereye vardıklarını açıkladı: "Ortaçağda iki profesor tarbşryoriarmış, köstebeğin gözü var mı, yok mu? diye. Birisi var, diğeri yok diyormuş. Sonunda bahçıvan tartışmayı kesmek için "Ben size köstebek getireyim de bakın gözü var mı yok mu" demiş. Profesörier bemeoatılmışlar. 'Hayır, biz köstebeğe bakmayız. Bizim amacımız köstebeğin gözü var Kozlu, THY'mn şu anda 53 dış noktaya uçtuğunu ve bu sayıyı Budapeşte, Madrit, Kanada mı yok mu diye tartışmak! Gündogdu bunu anlattıktan gibı değişik noktalarla çeşitleudinp 70'e çıkaracakiarını da ansonra şöyle dedi: "Köstebeğin gözunun olup latıyor. Bu arada 26 adet orta menzılli 6 adet uzun menzilh olmaması onlar için onemli uçak alımı ile ilgili görüşme ve değil. Burada da öyle. Bize pazarlıklar da süruyor. kostebeği gostermek isteyenler THY'nin koltuk sayısını arttıroldu ama biz köstebeğin gozu mak için bulduğu bır başka forvar mı yok mu diye tartışmak mul de Airbuslann koltuk araisüyoruz. Kişisel besaplaşma larını biriki santim daraltarak lann yeri burası defildir. ister 15 yenı koltuk eklemek biçiminlerse başka yerde tartışsınlar." de bulunmuş. Onun için uzun Bazı yazarların genel kurulda bacaklı yolcular biraz sıkıntı yaptıklan kişisel eleştirilerle ne çekseler de THY kazanıyormuş. reye varmak istediklerini anlamak güç. "Köstebeğin gözu"n . THY'yi eleştırmek adettir ya den çok konuşulup tanrşılması biz de sıradan olmayan bir yazj gereken o kadar çok şey var ki... yazıp tersıni yaptık. lyı uçuşlar.. LJL II» H A R B İ SEMtH POROY Ankara Bart Hayati Bey'in değinmeleri KAR YAGDI DA ERIDIK MI? BtLENLER bilir. Gencay Şaylan, iflah olmaz bir Ankara hastasıdır. Ankara'ya toz kondurmaz. Ankara'yı kım sevmez diyeceksiniz. Durun, hep bir ağızdan, "Ben" diye bağırıp durmayın. Teker teker konuşun. Anlaşıldı. Ankara'yı sfevmeyenler de var. En azından boylesi daha demokratik. Seveni de var, sevmeyeni de. Üstat Yahya Kemal, Ankara'nm nesinı seversıniz, diye soranlan, "tstanbul'a donuşunu severim" diye yanıtlarmış. Hani unlu Eyfel Kulesi'yle ilgılı bir hıkâye var: Sözde tngiliz yazarlarından biri fena halde Eyfel'e takmış. Her fırsatta kuleyi yerden ycre vurur, demir yığını, hilkat garibesi, diye hakaretler savururmuş. Bir gun Fransız gazeteciler İngiliz yazarı, Eyfel'in unlu lokantasında yemek yerken yakalamışlar. Ama ustat oralı olmamış: "Bu aşağüık demir yığımnm gorünmediği tek >er burası. Onun için burada yemek yiyorum" demiş. tçimızden kaçı, tstanbul'da, Tepebaşı'nda "Ankara'} ı Sevenler Deraeği" olduğunu bilir? Kaç üyesi var, diyeceksiniz? Bu pek bilinmiyor. Tabelası iyice solmuş. Kapıcı, kalan son üyenin de yıllar önce sırra kadem bastığını söylüyor. Her neyse, demek ki Ankara'yı sevmek, sevdirmek için dernekleşmek gerekiyormuş. Onlar da kimlerse, onu yapmışlar, ama maya tutmamış. Yazık. Kanımızca Ankara'yı sevenler, başta Gencay Şaylan, önemlı bir yanlışlık yapıyorlar. Ankara'yı lstanbuPla karşılaştırmak, sanırım, onulmaz bir kompleks. Paris'i, Marsilya ile karşılaştırmak gibi bir şey. Her neyse, Gencay Şayten'ın zoru derdi de bu. Ankara'nın, tstanbul'dan "kalır yeri" olmadığmı önune gelene anlatmaya çalışmak Geçenlerde Ankara'ya gittiğimde, "Seni öyle bir bara götureceğim ki şaşıp kalacaksın. Istanbul'dakileri dörde katlar. beşle çarpar" dedi. Arabalara atladık, havada uçuşup duran kavak pamukçukları arasında, tarla bayır bir sure yol aldıktan sonra bara ulaştık. Şirin bir bar. Beyaz örtulu masalar. Uygar bir ortam, hafiften calan pop müziİc, her şey tamam. Sanİci İstanbul! Biz cinleri yudumlarken Gencay, ağzı kulaklarında, "Alın işte Ankara, tşte bar. Farkı ne Utanbul'dakilerden" der gibiydi. Ama çocukcağızın hevesi kursağında kaldı. Garson, masanın orta yerine koca bir kâse içınde "mısır patlağı" koymuştu bıle. Kırsal kesim, kırsal kesimdi. Köylük yer de, koyluk yer. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 ARALIK MONET. IZLENIMCIGRUBUN UDERI.. CILIK" (EMPRESYONİZM), 19Z6'DA 8UGÜN.ÜHLU F&4MSIZ K£SSAMl CLAUPE MOHEr(A4CW£), 86 >MŞrNDA ÖLMUÇTU. 19. YUZytLIM £N OMEMLİ RESfM AKlMI SAYILAN"İ2L£NİMOMUN 8lR YAPITIYLA 8AŞLAMISTI. 1B7Z VtUNDA, UOLLAN&A'NIN L£ HAV* RE UMAfiJtNDA YAPnĞI "<4*J /MPSESSION' APU TA8LO, DOĞAN GUNEŞIN VE&OlĞt IZL£NIf yAN£lTHAAKTXY(>t. 1874 TE, IZLEMIMCILER İLK SEeGtLE&IMI GeeÇEKLeşrHZDİKLeiZlNDE £LEÇnfZMENL££İN ALAYlAZlYLA KAR.ÇILAŞMlŞTt. A/VC/tK, IZLENİMCtle£, AKADEMK AYtÇlN DIÇfMDA, DOĞADAKr I Ş , RENIC VE TOMLAISI POlAYSfZ SfÇlMDE A E B £ AKTtZMAY/ /SPeÇÜ l Monef '1ın 'Argtnieuıl'J* YelkeKİİ "rtsm TÜRK ve DÜ1NYA KARİKATÜRÜNDEN temini nasıl buldu isek bu yuce Turk milleti de enflas>on cana>anndan kurtulmanın yollannı oyle ogrenecektir. Ne olmuş yani? Kar yağdı da eridik mi? Nasıl bize bir şemshe tutan bulundu ise Akbulut hukiimetinin sizlerin uzerine yağdıracağı zamlardan kurtulmak için bir şemsiye de siz bulun. Benim sevgili vatandaşlanm, şunu da aççık ve seççik ifade edejim ki bu semsiyenin "kıral" ve>a "altı ok" damgalı olmamasına dikkat edin. A> pardon, benim şimdi politika vapmamam gerekiyordu değil mı? Lnuttuk işte. Neyse bir defa ihlal etmekle bir şe\ olmaz. Haydi bana eyvallah. Çankaya Koşku sıcank sizi de beklerim. (Fotograf: Rıza Ezer) Kar altmda seçmeler 1^™^ Bela TettamantıMacanstan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear