28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 ARALIK 1989 EKONOMİ CUMHURİYET/13 \ Pakdemirli karıştırdı • ANKARA (CumburiyH Bürosu) TBMM'deki bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet sözcülerinin yanlış rakam verdiklerini öne sürerek 'Ben zabıtlara doğru geçmesi için hatalan düzeltmek istıyorum" diye sözlerine başlayan Maliye ve Gümrük Bakanı Ekrem Pakdemirli'nin de ekonomiyle ilgili bazı rakamlan kanştırdığı belirlendi. Maliye ve Gümrük Bakanı Pakdemirli, döviz bolhığunu anlatırken, "Biz bu yıl 1.5 milyar dolarlık tahıl ithal ettik. Bu kuraklık 19791980'de olsaydı bizim insanımız aç kalırdı" diye konuştu. Toprak MahsüUeri Ofısi (TMO)'dan alınan verilere göre ise bu yıl ithal bağlantısı yapılan buğday için yapüması gereken toplam ödeme ise sadece 583 milyon dolar. Bu ödcmenin bir bölümü de 1990 yılına sarkacak. DPTnin verüerine göre ise bu yıl bububat ithali için yapılacak ödemeler toplamı da 511 milyon dolar düzeyinde gerçekleşecek. Pakdemirli, halen brüt 225 bin lira olan asgari ücretkı ele geçen netinin de 230 bin lira civannda olduğunu bildirdi. Yapılan hesaplamalara göre ise asgari ücretin neti 141 bin 975 lira. Pakdemirli, asgari ücrete vergi iadeleri ve işçi adına bankaya yatınlan Konut Fbnu Yardımı'm da eklediğini bildirdi. Devalüasyon tartışması Istanbul Sanayi Odası Meclis toplantısı ile TÜSİAD'ın basma kapalı yemekli üye toplantısında dövizin fiyatının nasıl belirleneceği tartışması gündeme geldi. TÜSÎAD toplantısında, hükümete, devalüasyon için kulis yapan güçlü bir lobinin varlığı dile getirildi. ABDURRAHMAN YILDIRIM lş dünyası devalüasyonu "gizHce taıHşmaya" başladı. Düşüşe geçen ihracatta yeni bir sıçrama yapmak içen devalüasyona taraftar olanlarla dövizin nyatının arz ve talebe göre belirlenmesini savunarak bugünkü döviz kurlanna taraftar görünenler arasında geçen bu tartıştna önceki gün yapılan tstanbul Sanayi Odası (İSO) meclisi ile TÜSlAD'ın basma kapalı toplanüsmda ortaya çıktı. EKONOMİ NOTLARI OSMAN ULAGAY ÎSO'nun çalışma ilkeleri tstanbul Sanayi Odası'nın yeni yönetimi görevde kalacağı iki yıllık sürede izleyeceği politika ilkelerini açıkladı. Önceki gün yapılan meclis toplantısında bu ilkeleri açıklayan Başkan Memduh Hacıoglu, "Ekonomide sihirli formüllerin devrinin kapandığına" işaret ederek şöyle dedi: "Olumhı sonuçlann uzun vadede ve yavaş yavaş alınabüecegi kararlı ve istikrarlı uygalama dönemine ihtiyaç vardır. Bu dönemde toplumun tiim kesiraleri kendilerini haarlamalıdırlar. Özellikle siynsi iktidarlar poliök tavizleri ve tercihlerk bundan boyle ülke ekonomisini riske etmemelidirier." tSO'nun iki yıllık yeni çalışma dönemi için belirledigi beş temel ilke şöyle: • Üretim politikası: Temel hedef, sanayinin istikrarlı bir üretim ortamına kavuşturulmasıdır. Bunun için öncelikle temel hammadde üreticisi KITlerin, üretim ve satışlanndaki tekelci zihniyetten sıynlmalan sağlanmalıdır. Sanayide üretim artışı dış pazarlarda rekabet edecek sektörlete kaydınlırken yüksek enflasyonun üretim sermayesini eritmesi önlenmelidir. • Yannm politikası: Türkiye'nin Batı ülkelerinde görüldüğü gibi, aynı doğrultuda gerekli dengeli korumaabk tedbirlerini alması zorunludur. Smai yatınmm yapılabileceği ekonomik istikrarın sağİanması zorunludur. Yüzde 70'lerde seyıeden enflasyonla yatırım yapüması ekonomik olarak imkânsızdır. Yatırırnlar için gerekli orta ve uzun vadeli, istikrarlı kaynaklar da devreye sokulmalıdır. Yatınmlann özkaynaklara dayandırılması için şirketlerin halka açılması da gereklidir. • Dış ticaret politikası: Ekonomik büyüme ancak reel anlamda sinai ürün ihracatındaki artışla sağlamr. Aksi takdirde yakın bir gelecekte ödemeler dengesi hemen bozulur. 9O'lı yıllarda Türkiye'nin devamlı ve istikrarlı smai ürün ihracatını arttırması temel zorunluluktur. • lstibdam ve egitim politikası: Konut edindirme yardımı ile zorunlu tasarruf uygulaması bir istihdam vergisine dönüşmüştür. Vergi adaleti ilkelerine ters düşen bu uygulamaya derhal son verilmelidir ya da hesap sahiplerince kullandırılması sağlanmalıdır. Aynca sanayide çalışanlar aşın vergi yükü altındadır. Gelir dağıkmındaki bozukluğun düzeltilmesi için vergi yükünun hafifletilmesi zorunludur. • Çevre koruma politikalan: Bu konuda uygulamaya yurt çapında ve bilimsel kriterlerle ve en ekonomik çözümlerin tespitiyle başlanmalıdır. tartışıldığı bu toplantıda Koçman'ın şunlan söylediği öf renildi: "Biz burada enflasyon ve döviz kurian Ue ilgili görüşlerimi ri açıklayıp cumhurbaşkaıuıun kabuhınde dile getirilmesini isterken, şu anda guçlu bir lobi Ankara'da hükümete devalüasyon yapması için kalis ve baskı yapıyor. Bizim aramızda bir birlik sagJamamız gerekir. TÜStAD bir yandan enflasyona karşı çıkacak, diger yandan bir grup üyesi gidecek Ankara'da hükümete devalüasyon baskısı yapacak. Ba, bir çeiışkiyi ifade eder. Onun için aramîzda tartışmalı olan konulan hokümete, kamu kesimine getinnemeye özen gösterelim." Yeni yönetim kurulunun işbaşına gelmesinden sonra yapılan ilk meclis toplantısında yeni Başkan Memduh Hacıoğlu da bu konuda şöyle konuştu: "Arük döviz knrian enflasyoaa göre değil, dövize olan arz ve talebe göre belirlenmeye başlanmıştır. Neticede döviz kurian enflasyonun yüzde 40 alUnda kalnuşbr. Özellikle yurtici haramadde kullanan sanayici çok zor koşullara rağmen kazandıgı dış pazarian kaybetmemek için ihracatını bugiine kadar sürdurebilmiş ve ba sayede 1989 ihracat rakamlan 1988 rakamlan sevjyesini bnlmuşrur. Bu mucizenin bir süresi vardır. 1990 yılında aynı koşullarla yeni bir mucize yaratılması beklenemez. Bu nedenle, 1990 yıh, hesaplann çok iyi yapdması gereken yeni bir dönemdir. Böyle devam ederse ya döviz girişi azalacak ya da enflasyon döviz kunı artışlan seviyesine düşecektir. Bizim tercihimiz ise ikincisidir." ir Komplo Senaryosu Önce hemen belirteyim ki komplo teorilerine tutkun olanlardan değilim. Genelde, komplo teorilerini kuşkuyla karşılamanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Çoğu kez olaylar, komplo teorilerinde öngörüldüğü biçimde gelişmiyor, farkJı bir akış izliyor o teorilerin gerçekleşeceği varsayımıyla hesap yapanlar ise yanılıyor. Geneide yaklaşımım bu, ama buna karşın bugün böyle bir senaryodan söz edeceğım. Yakında siyaset sahnesinde de yankılanacağını sandığım bir senaryo bu. Diyelim ki siz nüfusun nerdeyse yüzde 100'ünün Müslüman oldbğu bir ülkede laik düzeni yıkıp yerine şeriat düzenini gecirmek istiyorsunuz, söz konusu ülkeyi Avrupa'dan ko. partıp İslam dünyasının bir parçası olarak yeni bir yaşam biçimine sokmayı amaçlıyorsunuz. Bu amacınıza nasıl varacaksınız? , İlk yapılması gereken şey, söz konusu ülkede mevcut dü ' zenin, sorunlara çözüm getiremeyen, toplumun geniş kesi . mine refah getiremeyen ve umut vermeyen, çürümüş bir düzen olduğunu ortaya çıkartmak, bunu kanıtlamak. Bunu nasıl sağlayacaksınız? Bir kere gelir dağılımındaki adaletsizliği mümkün mertebe arttıracaksınız, toplumun mümkün mertebe geniş bir kesimini yoksulluğa ve çaresizliğe mahkum edeceksiniz. Emeğiyle geçinmeye çalışan insanların gelirleri, yüksek enflas. yonla sürekli erozyona uğralılacak ve bunun, bu düzen içinde değişmez bir kader olduğu izlenimi yerleşecek. Öte yandan bu düzende "köşeyi dönen" bir kesimin, en lüks ve savurgan biçimde yaşamasını sağlamak için bütün olanakları seterber edeceksiniz. Parası olan isterse, o yoksullasan kitlelerin gözleri önünde, etrafa para saçarak Amerikan playboylan gibi yaşayabilecek. İsterse milyarlık otomobile binecek, banyosuna altın kaplatacak, milyonluk parfüm kullanacak. Böylece "Batı" ile özdeşleştirilecek bir zenginliğe ve yaşam tarzına, önce bir özenti, sonra da yoğun bir tepki doğmuş olacak. Bu etkiyi hızlandırmak için "köşe dönücü" tipleri vergi kapsamı dışında tutacaksınız, kılını kıpırdatmadan milyarlara varan faiz geliri elde eden rantiyeyi baş tacı edeceksiniz, dar gelirli kesimin vergi yükünü ise çeşrtli yöntemlerle arttıracaksınız. Deviet büyük para kazanan kesimden vergi toplamadığı için bu kesime yüksek faiz vererek ondan borç alacak. Böylece borç faizleri, deviet bütçesinin en önemli kalemi haline gelecek. Devletin iki yakasının faizler nedeniyle bir araya gelmediği, enflasyonun da bu yüzden azdığı artık gizlenemez bir biçimde ortaya çıkacak. Böylece ekonomik sıkıntıların çoğunun "faiz"den kaynaklandığı izlenimi yaygınlaşacak. İslam dininin zaten yasakladığı faize karşı toplumda artan bir tepki birikimi ortaya çıkacak. Bu tepkiye borç faizi altında ezilen küçük sanayici ve tüccar da katılabilecek. Ekonomide bunlar olurken ve "Batı icadı" olan bu ekonomik düzenin vatandaşların büyük bölümünün durumunu düzeltmediği, refahını arttırmadığı; tersine geniş kitleyi yoksulluğa ve umutsuzluğa mahkum ettiği izlenimi yaygınlaştırılırken, diğer yandan bu düzen içinde önemli köşe başlarının şeriat düzenine taraftar olanların denetimine geçmesi için her olanaktan yararlanılacak. Ekonomik gücün sinsice bu kesimin eline geçmesi için ne mümkünse yapılacak. Ancak bir düzeni değiştirmek ve bir ülkeye bütünüyle hâkim olmak için ekonomik gücün yanı sıra her alanda, her kademede kadrolara ihtiyaç var. Bunu sağlamak için egitim alanından başlamak üzere her alanda kadrolaşmaya gidilecek, kilifnoktalara şeriat düzeni yandaşlarının yerleştirilmesi için ne gerekiyorsa yapılacak. Bir yandan ülke içinde bu hazırlıklar sürerken, diğer yaıv? dan dış dünyanın, özellikle de Avrupa'nın söz konusu ülkeyiT dışladığının açıkça anlaşılmasını sağlamak için gerekli adımlar atılacak. Avrupa Topluluğu'nun söz konusu ülkenin tam üyelik başvurusunu reddedeceği, en azından savsaklayacağı bilindiği için tam üyelik başvurusu yapılacak ve beklenen olumsuz yanıt alınınca, "Bakın, Avrupa bizi dışlryor, bizi Avrupalı kabul etmiyor, biz de geleceğimizi başka yerde arayalım" denebilecek. Böylece toplumda Avrupa'ya ve Batı'ya karşı bir tepki birikimi yaratılmış olacak. Senaryonun son halkasında ise halkın, seçmenin güvenini yitirmiş bir iktidarın hiçbir sorunu çözümleyemeyen görünümü sergilenirken, demokrasinin aslında geçerli bir çözüm. olmadığı teması işlenecek. "Halk egemenliği" ilkesine dayalı laik deviet düzeninin yerine "Allah egemenliği" ilkesine dayalı deviet düzenini geçirmenin sağlayacağı avantajlar, günü geldiğinde öne çıkartılacak. Ülkede ciddi bir ekonomik bunalım, sosyal ve politik çalkantı ortamı doğarsa bu göruşleri savunan ve iktidar hazırlığı yapanlar örgütlü ve hazır güç olarak iktidara aday olacaklar. Tekrar ediyorum, bu bir komplo senaryosu. Ancak bu senaryoda sözü edilen gelişmelerle Türkiye'de yaşanan gelişmeler arasında ilginç benzerlikler olduğu için ve önürrtüzdeki dönemde bu tür senaryolardan daha çok söz edileceğini sandığım için yazı konusu yaptım bu senaryoyu. Diğer bakış açılarının yanı sıra olaylara bir de böyle biraçıdan, böyle bir gözlükle bakmanın tamamlayıcı olabileceğini düşündüm. . lanyia ugraşınak olmamabdır" diyerek dövizin arz talebe göre belirlenmesini isteyen görüşüne tktisadi Kalkınma Vakfı Başkam olan Jak Kamhi karşı çıktı. KamİSO meclisinde Başkan Mem hi, "Para politikası çok hassas bir duh Hacıoglu'nun "Bizim temel konudur. Bu konularia ufraşmaDkemiz arbk para kredi pontika ma görüşüne kaalmıyornm. Ama barası da ba konalann tarüşılaa f ı yer de&ildir" dedi. Devalüasyon tartışmasında ise asıl ilginç görüş TÜStAD'm bir grup üyesiyle basına kapalı olarak gerçekleştirdiği Etap Marmara Oteli'ndeki toplantısında Ali Koçman tarafından ortaya atüdı. Enflasyonun Prim borcu kredisi • ANKARA (Cumboriyet Bttrosn) BağKur'a prim borcu olan sigortalılara, Vakrfbank 3 milyon liraya değin kredi açacak. BağKur ile Vakıfbank arasmda dün imzalanan protokole göre BağKurMular prim borçlannı odeyebilmek için bankadan 3 milyon lira kredi alabilecekler. 12 ay vadeli açılacak kredi, eşit aylık taksitlerle Vakıfbank'ageri odenecek. Kredinin yıllık faiz maliyeti yüzde 50.06'ya gelecek. Tfekstil, strateji arıyor Bir türlü evdeki hesabı çarşıya uyduramayan tekstil sanayicileri, kısa vadeli çözümlerle sorunların hallolmayacağını savunuyor. Yanlış politikaların ihracatı olumsuz etkilediği savunuluyor. EStN SUNGUR Ihracatın gözbebeği tekstilde tehlike çanları çalmaya başladı. 1989 yılında döviz kurlarının umulanın altında kalması sonucu "evdeki besabı çarşıya uydnramayan" tekstil sanayicileri 1990 yılından da umutlu degil. Kısa vadeli çözümlerle sorunların hallolamayacağını savunan tekstilciler, Doğu AvTupa ülkelerindeki gelişmelerin Türkiye'yi olumsuz yönde etkilemesinden endişe ediyorlar. Dokumadan hazır giyime kadar tüm üretim konularında geleceğe tereddütlu bakan tekstücilerin 1989 yüı için yaptıklan yorumlar, yüksek enflasyon ve yanlış politika uygulamalarında yoğunlaştı. Dövizdeki yavaşlığa karşıhk içerde fîyatlann katlandığmdan yakınan tekstil üreticileri şunlan söyledıler: "Ba yıl enflasyonla zorlu bir mücadele verdiğimizden başka, bir de yanlış politikalarla uğraştak. Kaüteli pamogunıuzıın zamansız bir biçimde ihraç edilmesi girdileri yukseltti. Pamuk flyallannda da istikrar mjlanannmiKi teksüli daha zor dummda bıraktt. Butiin bunlar ihracab olumsuz yönde etkilerken iç piyasada alım göcüniin daralması saüşlan darma noktasına getirdi." tstanbul Sanayi Odası Pamuklu Dokuma Sanayi Meslek Koraitesi üyesi Mahmut Aydın vergi iadelerinin kalkmasından sonra ihracatı destekleyecek yeterli teşviğin sağlanmadığını savunarak "1989 iyi gecmedi, 1990dan da umutlu degfliz" dedi. tSO, tpek ve Suni Elyaftan Mamul Dokuma Meslek Komitesi üyesi Mehmet Şohubi de, pamuk ve iplikle ilgili sorunların tekstilcileri camndan bezdirdiğini belirterek "Tekstile olan bu soguk bakışın sooa ermesi Tekstil ve hazır giyimde 1990 korkusu Faiz indirimine engel ANKARA (AA) Tasarruf mevduatı faizlerindeki indirime, Merkez Bankası "dur" dedi. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre Merkez Bankası, tktisat Bankası ve Vakıflar Bankası'nın 1 yıl vadeli mevduat faizini yüzde 56'ya düşürme isteklerini reddetti. Merkez Bankası, lkrisat 3ankası'nın 20 arahkta, Vakıflar Bankası'nın da 26 arahkta ilettikleri yıllık mevduat faizini indirme isteklerini, "şimdilik yıllık faizi yüzde 56'ya duşürmenin uygun bulunmadığı, isteklerinin yılbasından sonra tekrar gözden geçirilebilecegi" gerekçesiyle geri çevirdi. Gerekçe, banka yetkililerine telefonla bildirüdi. Ancak bankaların yıllık mevduat dışındaki tasarruf mevduat faizlerinde yapmak istedikleri indirimleri onayladı. Buna göre, Vakıflar Bankası, bugünden itibaren, 1 ay vadeli mevduata yüzde 39, 3 ay vadefiye yüzde 46, 6 ay vadeliye yüzde 49 faiz uygulayacak. Iktisat Bankası da 22 aralıktan itibaren, 1 ay vadeli mevduata yüzde 38, 3 ay vadeliye yüzde 48.5, 6 ay vadeliye yuzde 51 faiz uyguluyor. Her iki banka yıllık mevduata yüzde 57 faiz uygulamayı ise sürdürüyor. Yılbaşında, yıllık mevduat faizi yüzde 85 düzeyindeydi. Tasarruf mevduatına uygulanacak faiz oranları, 14 Ekim 1988'de serbest bırakümıştı. Bankalar, uygulayacakları faiz oranlarım, 2 gün önceden Merkez Bankası'na bildirmek şartıyla kendileri beürliyor. Bankalar, her seferinde uyguladıkları faiz oranını yanm puan yükseltebiliyorlar veya 1 puan düşürebiliyorlar. Banka yetkilileri, faiz değiştirme işlemini şu şekilde anlattılar: "Yeni faiz oranlannı bildirmek amacıyla yanyı gönderiyoruz, Merkez Bankası da onayladun demiyor. Sadece, 'Uygulamak istediğiniz faiz oranlan hakkında bilgi edinilmiştir' şeklinde bir ysnıt gonderiyor. Yani onay yok. Ancak Merkez Bankası'ruıı istedigi oranlann dışına çıkılınca da gönderilen cevabi yazıda, sadece uygun bulduklan faiz oranlan gösterüiyor, diğerieri aynen bırakılıyor." Doğu Avrupa'nın, Batı'nın desteğiyle tekstil sanayii kurmaya girişmesinden korkuluyor. Doğu Avrupa'daki disiplinli, kalifiye ve ucuz işgücünün, Türkiye'nin üstünlüğünü azaltacağı belirtiliyor. TT [I Ookuma ve giyim sanayii üretimi 1988 Pamuk ıpliği (ton) Yun ıpliğı (ton) Yünlu dokuma (bin m) 479.282 86.595 55.925 1989* 506.000 89 840 58100 66.100 139 600 23.859 9.140 1700 3.170 12.000 89.950 1990" 528 500 Pamuklu dokuma (bin m.)1 035 144 1.095.000 1.139.000 92 650 60 200 72 600 175 200 24 000 8.970 1800 3365 13.190 102.310 II j n Sunı sentetık ıpek ipliği (ton) 68.083 Suni sent. ipek dk. (bin m) 167 431 Kord bezi (ton) 25.405 Keten, kenevir, jut ipliği (ton) 7.500 Keten, kenevir j . dok. (bin m) 1 600 El halısı (bin m*) Makıne halısı (bn m2) Örme eşya (ton) • Tahmın **Hedef 3.004 12.020 78.293 Hazirıe bonoeu • ANKARA (AA) Deviet iç borçlanma senetlerinden 9 ay vadeli Hazine bonosunun yıllık ortalama faizi, önceki gun yapılan ihalede, yüzde 48.01'e geriledi. 9 ay vadeli bono faiıi en son 29 kasımda yüzde 49.27 olarak belirlenmişti. Garanti, sennaye arttırdı • Ekonomi Servisi Garanti Bankası'nın ödenmiş sermayesi 100 milyardan 200 milyar TL'ye çıkarıldı. Garanti Bankası Genel Müdürü Ibrahim Betil, odenmiş sermayenin büyüklüğünün bankanın güçlü mali yapısmın güvencesi olduğunu, banka yönetim kurulunun, sermayenin 350 milyar TL'ye çıkanlmasına karar verdiğini ve bu sermayenin tamamının 1990 yüı içinde ödenmesini planladıklanm açıkladı. gerekir" diye konuştu. Şuhubi, tekstil sanayinin 1989'da zorla ayakta durduğunu öne sürerek 199O'da yeni politikalar üretilmesini istedi. "Moda zenginler için" tstanbul Ticaret Odası Hazır Elbise ve Hazır Kürk Meslek Komitesi Başkam Atila Türkmen, hazır giyim ve konfeksiyonda da 1989 yüımn sıkıntılı geçtiğini anlatarak "Anadolu'ya satış yapan klasik mal üreticisi firmalar zor durumda; ama modaya uygun, zenginlere üretim yapanlann isi nkınnda" dedi. Türkmen, Türkiye"de ortadiregin kalktığım, halkın alım gücünün büyük ölçüde düştüğünü, bunun da dar gelirli kesime hitap eden hazır giyimcileri sıkıntıya soktuğunu anlattı. "Mudo'nun, Beymen'in her zaman müsterisi vardır. Ama Kayseri'de, Konys'da adam önce yiyecegini düsünüyor, giyim için barcayacak para bulamıyor" diyen Türkmen, yurtdışı satışlarda da klasik mallann cazibesini yitirdiğini, modaya uygun, pahalı ve kaliteli ürünlerin şansının arttığını sözlerine ekledi. Anadolu'nun hazır giyim ihtiyacını karşılayan Cürün Han esnafından Balcı Triko ve Yücel Konfeksiyon yetkilileri de girdilerdeki artışlar nedeniyle bu yıl her ay yüzde 510 oranında zam yapmak zorunda kaldıklarını, yıllık yüzde 100*6 varan bu zamlann 1990'da da devam etmesi halinde kepenkleri indireceklerini söylediler. Doğu Avrupa tehlikesi lstanbul Sanayi Odası Pamuklu Dokuma Sanayi Meslek Komitesi Uyesi tzzet Kuleli tekstilde ejkonomik sıkıntılardan çok, Doğu Avrupa ülkelerindeki gelişmelerin önem kazandığını savunarak "Türkiye tüm dikkatini Dofn blokuna çevirmeli" dedi. Avnifia'run gelişmiş ülkelerinin, Doğu Avrupa ülkelerini kalkındırmak için bir zamanlar Türkiye'ye önerdikleri dokuma tezgâhlannı kullanacaklanm anlatan Kuleli, şunları söyledi: "Şimdi Avrupa hemen yakınında olan Doğu Avrupa'da bir tekstil sanayii kurmak için kollan sıvayacak. Bu ülkeler zaten ağır sanayide gelişmiş durumda ama tekstilde geri. Bu yatınm çabuk devreye girdi ve katma degeri >üksek oldugu için Avrupa ekonomilerine büyük katkı saglayacak, ama aynı zamanda Türkiye'nin tekstildeki şansım azaltacak. Buna şimdiden hazıruklı olmak ve ttdbir aimak gerekiyor. Çünkü onlann disiplinli, kalifiye ve ucuz işgücü olması bizim var olan üstünlüğumüzü azaltacaktır. Hükümet bunu göz önüne alarak teşvikleri gözden geçinneiL" FAX GO*IPAA.S ÇOK HIZLI ı^ COK FARKLI IST 134 34 56 • 161 Z2 0B • 132 87 61 ANK 1363965 • 1372565 IZM 225215 BU ŞIŞENIN FARKI UZERINDEKI ETIKETIDIR! • 0 NEVŞAH... MOSKADO... VTLLA NEVA.. ANTİK... Her biri DOLUCA'oın kıvançla sunduğu değerli ürünler... Her biri keodine özgü... değişiL. Rengi, bukesi, lezzeti Oe Earklı!.. Şaraplar arasındaki bu farklar, tabii ki sadecefizümturlerinden kaynaklanmaz... Üreticisinin teknolojik olanakları, deneyimleri, kişisel sezgi, bilgi ve yetenekleri de şarabın kalitesini büyük oranda etküer. Şarap kültürüne sahip seçkin kişüer, şaraplar arasındaki bu farklan büirler. Şaraplannı özenle seçer ve mutlaka adıyla isterler... Siz de seçiminize özen gösterin. Şarabuuzı adıyla isteyin. DOLUCA Y I L L A R B O Y U N C A ŞARABINIZI ADIYLA ISTEYIN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear