02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/14 VVALESA'NIN KEYFİ YEiUNDE 10 gönliik bir geri için ABD'de bulunan Dayanışma lideri Lech VValesa, ülkesi hçin yeni krediler anyor. Ancak VVaiesa, bu görevinin dışında zaman bııldukça eglenmekten de gcri kalmıyor. Dayanışma lideri ABD'deki Polony» asıllılann düzenlediği bir davette, ufak bir Polonya'lı kızla bol bol dans ctti. (Fotograf: Reuter) 14 KASIM 1989 AÖF'de kayıt belgelerini alamayanlar ANKARA (ANKA) Açık Öğretim Fakültesi (AÖF) tş 1daresi ve tktisat programlanna kayıtlı öğrencilerden kayıt yenileme belgeleri henüz kendilerine ulaşmayanların en yakın kayıt merkezine başvurmaları gerekiyor. ' Anadolu Üniversitesi AÖF'den, yapılan açıklamaya göre, bu oku1 la devam eden öğrencilerin adresJ lerine kayıt yenileme belgeleri gönderilmesi kayıtlann yenilendiği anlamına gelmiyor. Öğrenciler kayıt yenilemek için mutlaka kayıt merkezlerine başvurarak yedek kayıt yenileme belgelerini alacaklar ve kayıtlarııu bu belgelerle yenileyecekler. 21 kasım salı akşamı sona erecek kayu yenileme işlemleriAçık ögretim Fakültesi Irtibat Büroları'nda yapılıyor. Bülent Ersoy taburcu edîliyor ADANA (AA) Program yaptığı gazinoda 12 ekim perşembe gecesi vurularak ağır yaralanan sanatçı Bülent Ersoy'un yarın Adana'daki Özel Ortadoğu Hastanesi'nden taburcu edileceği bildirildi. Ersoy'un doktorlaınndan Prof. Dr. Hüseyin Ezici, sanatçmm genel sağlık durumunun iyi olduğunu, bacağındaki alçının da kısa süre sonra almacağtnı söyledi. Bu arada Bülent Ersoy'u tabanca ile vuran sanık Hacı Tepe hakkında hazırlanan iddianamede, 24 yıl ağır hapis cezası istendi. lddianamede sanığın "adam öldürmeye tam teşebbüs" suçundan yargılanması, ancak hafifletici nedenlerle bu cezamn 16 yıla indirilmesi talep ediliyor. \ ÇEVRECİLERtN GÖSTERİSİ Antarktika'nın Adetaide Adası'ndaki tngUiz Araştırma tstasyonu'nun kullanımı için yapılmak istenen bir havaalanı, çevreci Greenpeace örgütünü Normal telefon hatile bağlantı kurarak diinyanın ber yerine görüntü aktaran "yavaş taramalı televizyon" sisteminin kullanılmasına Türkiye'de de başlanıyor. Kamera ile aldıgı resimleri her 20 saniyede bir hafızasına kaydederek telefon harb aracdığı ile dunyarun her yerine göriintüye çevirerek ulaştıran özel sistem, Ankara'da diizenlenen bir toplantıda tanıtıldı. (Fotoğraf: AA) Yavaş taramalı T V,; kızdırdı. Yeni projenin, Antarktika'nın dogal dengesinin bozulmasını hızlandıracağını soyleyen Greenpeace'çiler, havaalanı projesine karşı çıkarak aleybte gösleriler düzenlediler. (Fotograf: AP) HABERLERİN DEVAMI Hükümeti Ciddiye Almak. Ekcjnomide dayıoğlu Hüsnü Doğan, önce kimden işaret bekleyecek? Kendisinden mi, Köşk'ten mi? Bir Mehmet Keçeciler, bir Hüsnü Doğan, bir Mesut Yılmaz, bir Ali Bozer, kendisine "Emret Başbakanım"m\ diyecekler, yoksa Köşk'e mi kulak verecek? Sayın Başbakan'a dönük sorulan uzatmak mümkün, arna gereksizdir. Çünkü bu soruların yanıtlan bılınmiyor değil. Ne yazık ki herkes rolüne razı otmuş durumda; sahnedeki yerler belirlenmış önceden... Onun için de Akbulut hükümeti mi, yoksa üçüncü Ozal hükümeti mi sorusu kulislerde doğal karşılanıyor. Bu yüzden SHP lideri İnönü'nün Akbulut hükümeti için "uzaktan kumandalı" deyimini kullanması yerindedir. Ülkemizde bir Çankaya dönemi açıltyor. İktidar dizginlerinin tümüyle cumhurbaşkanlığında toplanmasını amaçlayan yeni bir dönemdir bu Türkiye'de. Sayın Özal, altı yıllık başbakanlığı sırasın(Baflara/ı I. Sayfada) da her şeyi, partiyi de hükümeti de Meclis grubunu da Konut'ta toplamıştı; tek elden yönetmişti tümünü. Şimdi devtetteki en tepe noktadadır; bu kez her şeyi Konut yerine Köşk'ten yönetmek istemesi, yapısına uygundur Sayın Özal'ın. İşte bu nedenlerle, Sayın Akbulut'un gerek başbakanlığını gerekse hükümetini ciddiye almak ne yazık ki kolay değil. Inandıncılığı olmayan bir şeyin variığı uzun süremez. Ülkemiz siyasal açıdan belirsizlik içindedir. Bunun doğuracağı istikrarsızlık her alanda olumsuz etkilerini sürdürecek. Hiç olmazsa yeni bir seçime kadar bu böyle sürüp gider. Siyasal dengelerin yerli yerine oturma sureci yeni bir genel seçimden önce başlayamaz. Ne Sayın Özal'ın cumhurbaşkanlığı ne de Sayın Akbulut'un başbakanlığı, hiçbiri bu durumu değıştirmez. Ne yazık ki öyle. 1402'lik çeüşkisine son dönemeç TURAN YILMAZ ANKARA Sakıncası kalkmayan 1402'liklerin görevlerine dönüp dönemeyeceklerine ilişkin son söz önümüzdeki ay söylenecek. Danıştay Içtihadı Birleştirme Kurulu, aralık ayında yapacağı toplantısmda, bu konuda verilen çelişkili kararları tek bir karar haline getireıek, bu durumda bulunan kamu görevlilerinin görevlerine dönüp dönemeyeceklerine açıklık getirecek. l2Eylul 19S0sonrasında, 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası uyarıııca "hizmetleri sakıncalı" bulunarak görevlerine son verilen kamuda göreNİi memur ve işçilerin durumu, 9 yıl sonra kesin olarak bir çözüme kavuşturuluyor. Türkiye'de sıkıyönetim uygulamasının sona ermesinden sonra da sakıncası kaldırılmayan bu kişilerin, görevlerine döndürülüp döndürülemeyeceklerine ilişkin çelişkili yargı kararları, en ust yargı organı konumunda bulunan Danıştay Içtihadı Birleştirme Kurulu'nca tek bir karar haline getiriliyor. Danıştay Başkanı Süleyman Sırn Kırcaiı'nın başkanlığını yaptığı kurul, Danıştay Başsavcısı, başkanvekilleri ile dava dairelerinin başkan ve üyelerinden oluşuyor. Türk dönerine 'merhaba' PENİZ ÎNCEDÎKEN BATI BERLİN Berlin artık eski Berlin değil. Geçen hafta başlayan büyük akın kentin atmosferini tümüyle degiştirmiş durumda. Batı Berlin'de en büyük yabancı topluluğu oluşturan Turkler ise bu tarihi o l a y l a n ilk ağızda "sevindirici" ve "olumlu" bir gelişme olarak görüyorlar. 20 yıldır Batı Berlin'de yaşayan bir Türk, "Bunlar yıllarca ayn, bölünmüş, yaşanmış bir ulus. Şimdi birleşmeleri, tabii bizi de sevindiriyor" diyor. Bu birleşmenin, ülkedeki yabancılar üzerinde bir etkisi olup olmayacağı sorusuna ise, "Ashnda ürkmüyor değiliz. Çünkü gelenlerin çoğu battdakilerden daha milliyetçi. Onlann burada sağ partilere kayacağını duşünuyoruz. O zaman yabancılar bugüne kadar oldugundan daha fazla rahatsızlık verici bir unsur olarak göriilmeye başlanabilir" yanıtıru veriyorlar... Tum Federal Almanya1 da hüküm sürerı, Batı Berlin'de de kendini hissettiren konut ve işsizlik sorununun daha da artacağı, bu gelişme karşısında önce yabancılann göze batacağı söyleniyor Türkler arasında. merkezi Kudamm'da büfesi olan bir Berlinli Türkle konuşuyoruz. "En çok ne saün ahyoriar?*1 "Valla aslında birisi ne alırsa, diğerleri de onu alıyor. Diyelim biri sosisli sandviç ahyoı, diğerleri de ondan görüp, sandviç ahyoriar..!' "Peki, döneri tanıyoriar mı, döner diye bir şey biliyorlar mı?" "Hayır, hayır, döner onlar için tamamen yeni bir şey. ö n c e bakıp, ne olduğunu soruyorlar. Döner diyoruz. Ne yani, bir sucuk çeşidi falan mı diye soruyorlar... Ama hem ekmeğin içinde, hem de içinde et var, salata var. Onlara ucuz Batı Berlin'in ünlü ahşveriş geliyor, alıp yiyorlar;' Demokratik Almanya'da "Coca Cola" yok. Yalnız tek çeşit kola var. Doğu Almanlann aiüattığına göre, onun tadı da Coca Cola'nınkinden çok farklı, daha çok şekerli ve "asitsiz" bir içecek. Demokratik Almanlann en çok rağbet ettikleri içeceklerin başuıda geliyor Cola. Gene Türk büfe sahibinin verdiği bilgiye göre, erkekler daha çok bira içiyorlar. Kadın • larsa mutlaka Coca Cola'nın tadına bakmak istiyorlar... Büfenin camekânına bir Doğu Alman yaklaşvyor. Uzun süre bakındıktan sonra "Cola kaça" diye soruyor. " 1 5 mark." Yanmdaki arkadaşına dönüp, " 1 ^ markmış, Alalım mı?", "Hadi al." Ikisi bir kutu Cola alıp, gidiyorlar... Gene biri yaklaşıyor. "Cola kaça?", "1.5 mMk." Sessizlik. " D o ğu markı ahyor musunuz?"... "Maalesef."... Uzaklaşıyor... Gene bir büfenin önü. Bu sefer sosis, patates satan bir Alman büfesi. Kızarmış sosis, haşlanmış sosis, "cnrry"li sosis. tki Doğu Alman, tezgâha yaklaşıyor. Aralannda konuşuyorlar. "Ne alalım?", "Bak orada, Curry sosis yazıyor. Ondan alalım mı?", "Ne bileyim ben, hayatımda hiç Curry'li bir şey yemedim kü", "Ne kadar?", " Ü ç mark", " O kadar paramız var mı?" Büfeler, bütün gününü Batı'da geçirmek isteyen Doğu Almanların ister istemez en çok uğradıklan yerler. Büfe sahipîeri, son günlerde, kasalarının 34 katına çıktığını söylüyorlar. Tabii bundan çok memnunlar... Ama yakındıkları konular da yok değil... Mesela, Doğu Alman Markı teklif etmeleri... "Biz alamıyonız deyince, kızanlar da oluyor... Bir de dükkânda, şekerlik, tuzluk, kül tablası kalmadı. Her şeyi götüriiyorlar... Plastik çatallan, kaşıklan... lnanır mısımz, bazen bira ve Coca Colalan, kasalarla, çok satıldığı için, depodan çıkanp, yere yığıyonız... Bir bakıyonız, çogunu alıp gitmişler. tşlerin yoğunluğundan pek farketmiyoruz, ama bircr ikişer alıp gidiyorlar»." CUNEYTARCAYUREKyaz.yor sağlamasmı koridorda bekliyordu. ANAP'lılar ise kongre dedikoduiarından başlannı kaldınp bir zahmet içeriye teşrif edemiyorlardı. Bir ara, ANAP'lıların hükümete duyduklan tepkiyi çoğunluğu sağlamayarak gösterecekleri kulise yayıldı. Hatta Hasan Celal Güzel ile arkadaşlannın başı çekttgi söylenıldi. Ne var ki HCG de ikilem ıçindeydi. Bu hükümete güvenoyu vermese kongrede partiye Ihanette suçlanacaktı. Güvenoyu verse kongrede TÖ'nün "tevkil eylediği" insana karşı çıkmakla suçlanacaktı. Hıç değilse program görüşmeleri başlarken çoğunluk sağlanmayabilir, tepki ortaya konulabilirdi. Nerede o "eski günler?" Başkan yoklamaya başlayınca ANAP'lılar tıpış tıpış salona aktılar Çoğunluk sağlandı, muhalefet içerı girdi. İnönu kürsüye ç'ktı. Dınleyicı locaları boş, basın ise meraktan değil, görev tutkusuyla yeıii yerinde. < İnönü'nün bir saate sığdırdığı konuşması, doğrultu ve içerik açısından iyi saptanmıştı. Daha başlarda alaylı üslubuyta TÖ ve YA (Yıldınm Akbulut) hükümetlerine "yok birbırinden larkınız" diyordu. 1987'de her şeyi bilen TO'ye, öyleyse niçin çözümler getirmediğini sormuş. Yanıt yok. Inönü, sonradan anlamış. Meğer amaç, TÖ'nün cumhurbaşkanı, YA'nın da ANAP lideri olmasıymış. (Baftarafı I. Sayfada) Füm yakma yasal (Baftarafı I. Sayfada) rulan komisyonlarca yakılarak imha edildiğini belirten Savcı özdemir şu bilgileri verdi: "Mahkumiyet halinde ciiriim veya kabahatta kullanılan veya kullanılmak uzere hazırlanan veya keodisi suç teşkil eden eşya TCK'nın 36. ve 427. maddeleri geregi»« zat ve müsadere edilir. Mttssdere kararlannı ilgili mahkeme verir. Müsadere karan özel miilkiyeti ortadan kaldırır, eşyayı devlete mal eder. Devlet de bu eşyayı paraya çevirir veya vasfına uygun eş)a üzerinde lasarrufta balunur. Eşyanın kendisi suç teşkil ediyorsa, kıymeti az ise ve paraya çevirmek imkânı da yok ise gene mahkemece müsadere edilmek kaydıyla imbasına da karar verilir. Bu karar kesinleştikten sonra Cumhuriyet Savcısı bu karan infaz eder. Olay giinii ilgili mahkeraelerce imhası kararlaştınlan suç eşyalannın müsaderelerine ve imnasına karar verilmişttr. Suç, eşyanın özeUiğine göre bu infaz yakılmak suretiyle infaz edilir. Emanet eşya yönetmeliği buna amirdir. Bunlar sahte pasaport, nıifus ciizdanı, seks filmi, yasak broşür, müstebcen kitaplardır. Hepsinin ilgili mahkemelerce miisstdere ve imnasına karar verilmiştir." ö t e yandan geçen cumartesi günü Beyoglu Adliyesi bahçesinde yakılarak imha edilen "suç eş^alanmn" yasadışı siyasi örgütlerin yayın organları hariç büyük çoğunluğunun mUstehcen fılm ve yayın olduğu öğrenildi. Cumhuriyet Savcısı Eren Gonen, emanetmemuru Adnan Hamza, Yazı tşleri Müdürü Mehmel Boz, polis memuru Hamit Altnn, bekçi Rıza Bayram ve müstahdem Halil Demir'in görevli olarak hazır bulundurulduğu ve çeşitli mahkemelerce 1983 yıhndan bu yana mü Programı hazırlanış biçimi ve Iceriğı nedeniyle ciddiye almıyor. Zaten alan da yok. Meclıs'in hali ortada. Bugün Türkiye'de süratle gelışen bir siyasal bunalımdan söz ederek TÖ'nün Çankaya'ya çıkış manevralarmı, hükümetin Çankaya'da nasıl kurulduğunu, tarafsızlık andından sonra TÖ'nün partı işlerıne nasıl karıştığını ömekleriyle; demokratik kurallara, anayasaya karşı işlenen "ihlalleri" bir güzel anlatarak "TÖ'nün dikta heveslerine henüz vakit varken ANAP'lıların karşı çıkmasını" istiyor. İnönü, Meclis dışında "TÖ dikta yolunda" diyordu. Meclis'te "dikta hevesi" diyor. Oysa dünkü Meclis'in tek amacı vardı. Akbulut'u eleştirmeyi bir yana atarak "rejimin adını koymak" gerekiyordu. Kuşkusuz İnönu ve DYP adına konuşan Köksal Toptan, yukarıdan aşağı duzerrfemelerle devleti, hükümeti, partiyi tek elden yönetme düzenine girildiğiru vurguladılar. Ama artık bir isim gerekiyordu yaşadığımız günlere ve geleceğe. Bir dikta mıydı temelleri atılan rejim, yoksa başkanlık sistemi miydi, neydi? Bir yerde anayasaya aykırı başkanlık sistemi 6te tarafta dikta hevesi... Görüşmelerden "rejimin yeni adı" çıkmalı, açık seçik söylenmeliydi. İnönü, bir yerde puf noktaya değindi. TÖ, başkanlık sistemindeki bir cumhurbaşkanı gibi "yetkilerini arttırıyor", fakat ay sadere ve imhasına karar verilerek yakılan yaym ve eşyalann dökumü şöyle: "Bir mühüriü sinema filmi, bir adet tombala torbası, 35 adet müstehcen kitap, bir adet tombala torbası, bir adet milli piyango bileti, 14 adet müstebcen kitap, 25 adet sol içerikli bildiri, sol içerikli 2 adet pankart, sahte niıfus ciizdanı, 2 adet lombala torbası, sahte niifuz ciizdanı, 346 adet müstehcen yayın ve kitaplar. müstehcen resim, 3 adet müstebcen kitap, sahte 100 mark, 10 adet sinema bileti, 7 kutu içinde iki çuval müstehcen sinema bileti, Bal Bebek isimli müstehcen sinema filmi, 8 adet müstehcen kitap, 37 adet müstehcen kitap, 6 adet müstehcen kitap, müstehcen film, büyücülukte kullanılan malzemeler, müstehcen film >e afişler, 3 adet müstehcen sinema filmi, standartlara aykırı iraal edilmiş musluklar, florasan lamba balastı, 9 çuval içinde müstehcen sinema filmi, 3 adet müstehcen sinema filmi, 3 adet sol içerikli pankart." (Baftarafı 20. Sayfada) Bu arada olayla ilgili olarak gö termik santrallann yapımına karrüştüğümüz Beyoglu Muracâat şı nasıl bir tepki göstereceksiniz? COŞAR Doğayı koruma, Savcısı Osman Yolçınar, olayla cumartesi günü nöbetçi olmasın bütün insanlann bir numaralı sodan başka ilişkisinin bulunmadı runu olmalı. Ben üç yaşmdayken gını söyledi. Yolçınar, yakılanya Mudanya'da denize girdigim yeryınlar ve bunlann imhası konu de şu anda denize giremiyorum. sunda bilgisi bulunmadığını vur 20 yaşında nasıl denize gireceğim? Nerede? Biz çocuklar soguladı. kaklarda oynamak zorunda kaÖte yandan çektiği "Yorgun lıyoruz. Bu son derece tehlikeli. Savaşçı" adlı filmi yakılan yönet Kirletilen nehirier, göller, men Halit Refig ise Beyoglu Ad kesilen ağaçlar için ne gibi tepki liyesi'nde cumartesi günü gerçek göstereceksiniz? Sözgelimi sprey, leşen film yakma olayını şöyle de pet şişe kullammmı engellemek ğerlendirdi: için öncülük yapacak mısımz? "Film yakılması konusundaki COŞAR Bütün hayvanlagöriişlerimi 1983 yılından bu ya nn, nehirlerin, göllerin, denizlena çeşitli kereler açıkladım. Filmi rin, ağaçlann yaşaması gerek. yakılarak canı yanmış bir yönet Onlann yok olması bizim de yok menim. Allah belalannı versin di olmamız. Bizim eve asla sprey tüyorum." rü üriinler girmez. Arkadaşlanm kırı davrandığı anayasaya göre "sorumluluğu artmıyor". Tokmak elinde, davul ise sorumluluğu üstlenen hükümetle partinin sırtında rahat bir siyasal düzene kavuşuyor Sonuçta hükümet üyeleri "TÖ'nün sekreterteri ya da bir bölümü Çankaya iç kabinesi" gibi çalışacaklardı. İnönü'nün konuşmasında ince bir nokta daha vardı. SHP lideri TÖ'den "cumhurbaşkanı" diye söz etmiyordu. Akbulut'tan esirgemediği "sayın" sözcüğünü TO için, bet Sakıncası kalkmayanlann göıeki de nezaket zorlamasıyla kul ve dönüp dönemeyeceklerine ilişlanıyordu. Demokratik yoldan kin çelişkili kararlar, Danıştay 5. "çarpıklığın düzeleceğini" ve Dairesi'nce verildi. Bu konuda cumhurbaşkanlığının "fiilen idare mahkemelerinden gelen çeboş" olduğunu soyleyen bir tide şitli kararlan inceleyen 5. Daire, rin bu tutumu elbet yadırganmı önce uzun süre ikiye karşı üç oyvordu. la bu durumdakilerin görevlerine TÖ'nün ant içmeden sonraki dönemeyeceklerine hükmetti. Bukonuşmasına değinen İnönü, na gerekçe olarak, "Sıkıyönetim Atatürk ilke ve inkılapları üzerin komutanlannın söz konasu perde dururken, sözu birtürlü "cu sonelin görevlerine son verilmesi ma selamlığı"na getirmedi. DYP istemlerinin genel güvenlik, asasözcüsü de tabiı es geçti. Aca yiş veya kamu düzeni açısından ba SHP gibi hem sosyal demok çabşmalannın sakıncalı görulmesi veya hizmetlerinin yarariı olmarat hem de Atatürk ilkelerine raası şartına bağlı olduğu, bu bübağlı bir parti, oy kaygısıyla mı kümlere dayanılarak işlerine son böyle davranıyor? Eğer öyleyse verüenlerin sıkıyönetim sona erdoyurucu olmuyor. 1950seçim dikten sonra tekrar memur ve dilerinde İsmet Paşa, oy toplaya ger kamu görevlisi ve karan hizbilmek amacıyla Ticani tarikatı meti gören işçi olarak görevlendireisi Pilavoğlu'nu listeye aidı. O rilmeleri veya mahalli idarelerde tarihten başlayarak din ve dev çalışbnlmalannın goreve son verlet işlerini birbirine karıştırmaya me nedeni ile bağdaşmayacağı" yönelen hareketler durmadı, az gösterildi. dı ve bugünlere gelindi. Ya "cu5. Daıre'de bir üyenin değişmema selamlığından" sonra? oluşan yeni Köksal Toptan, İnönü koşu si ile daha sonrakarşı üç oy üeheyet ise yine ikiye bu tunda, tabii örnekleri, vurgula kez sakıncası kalkmayanlann da malarıyla ayrı tonda. Toptan, göreve dönebileceklerine karar başkanlık sisteminin bile kural verdi. Bunun gerekcesinde de şöyları olduğunu anlatırken "artık le denildi: her sorumluluğun Köşk'e çıkanlacağını" söylüyor ki doğ ' ' 1402 sayılı yasada 2766 sayılı ru. TÖ partide çıkış yolunu bil yasa ile getirilen değişiklik hükseydi 21.8'e düşmezdi. Hükü mnndeki 'bir daha kamu hizmetçalıştınlamazlar' met işlerini bilseydi ülke bu ha lerindesıkıyönetim süresinehükmn ancak ve çerle gelmezdi" diyor ki baştan so çevesine ilişkindir. Çünkü anayana gerçek. sadan hemen sonra çıkanlan bir TO, bunları bilmiyor mu? Ana yasa ile anayasaya aykın kalıcı yasaya aykırı hareketlerin eleş hükümler getirileceği düşunületiri konusu olacağından habersiz mez. Aksi duşünce sıkıyönetim mi? ANAP Başkanlık Divanı üye döneminde belirli önkmleri olmalerine, bakanlara, milletvekilleri ya yetkili sıkıyönetim komutanıne telefon açarak buyruklar ver na sıkıyönetim kalkıp normal yömesi bir yana, gece yanları yük netime geçildikten sonra da bn sek bürokratları arayarak neler yetkilerini kuilanarak sıkıyönetiyapmalan gerektiğini bildiriyor. mi sürdürme yetkisi tanımak ve Son haberler, TÖ'nün, bürokra hükmen sabit otan hiçbir suçu busiyi de telefonla yonlendirmeye lunmayan bir kısım Türk vatangiriştiğini gösteriyor. daşlannı suçlu kabul ederek anaPeki, ama 31 ekimden sonra yasal haklanndan yoksun bırakiçine girdiğimiz rejimin adı ne mak sonucunu doğurur ki, böyle bir sonuç anayasanın hukuk devoluyor? leti ükeleri ile bağdaşmaz." Lütfen, bir tanımlama! 'Sevinç duvarı'na gezinti GÜNER YÜREKLİK BATI/DOGL BERLİN Batı ve Doğu Berlin'de, hafta sonunda sayılan 2 milyonu aşan ziyaretçi akınından sonra yaşam yavaş yavaş normale dönüyor. Hafta sonunda ziyaret amaayla Batı'ya geçen 3 milyon Doğu Almanın çoğu geri dönerken sadece 700*ü göç amacıyla F.Alman makamlanna başvurdu. Berlin duvannda yeni geçiş kapılan açılırken, Demokratik) Almanya'nın diğer smırlarında da 22 yeni kapının açıldığı bildirildi. Dün gezdiğimiz sınır geçiş kapılarında herhangi bir izdiham görülmüyor. Doğu'dan Batı'ya, Batı'dan Doğu'ya gidip gelenlerle sakin bir trafık gözleniyordu. Bu arada dün iki sınır geçiş kapısı daha açüdı ve Doğu ile Batı Berlin arasındaki sınır geçiş kapılannın sayısı 22'ye yükseldi. Tarihe "Utanç Duvsrı" diye geçen, Batı tarafı renkli grafitili, Doğu tarafı gri beton yığını gün be gün bölüm bölüm yıkılıyor ve 28 yıl sonra, geçmişin trajik anıları arasına kanşıyor. Geçen günlerde on binlerce kişinin, üzerinde şampanyalar patlattığı, dans ettiği duvann önünde şimdi hatıra fotoğrafı çektirenler, gezinenler göze çarpıyor. Oysa daha önceki akşam ve gece sabaha dek sınır geçiş kapılan yine on binlerce Demokratik Alman vatandaşıyla doluydu. Ama bu kez trafık Batı'dan Doğu'ya doğruydu. Hafta sonunda Batı Berlin'i dolduran yüzbinler, önceki akşarodan itibaren Doğu'ya geçmeye başladılar. Kendilerini uğurlayanlarla vedalaştıktan, kapı önlerinde gazetecilerle konuştuktan sonra ülkelerine geri döndüler. Önceki akşam biz de çeşitli sınır kapılarını dolaştık ve Doğuya geçmek üzere olan Demokratik Alman vatandaşlannın hemen hepsi, "Baü Beriin'i çok güzel buldnklarını, tarihi bir gün yaşadıklannı" belirttiler ve "Bizim ulkemiz Demokratik Almanya. Son gelişmelerden sonra Batı'ya niçin goç edelim? Esas şimdi bize iş düşüyor. Reformlann gerçekleşmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız" dediler. "Batı'nın tüketim mallan, vitrinler sizi rahatsız etmedi mi, kuru düşük Doğu Alman parasıyla bu tüketim mallarını ancak seyretmekle yetineceksiniz. Bu konudaki düşünceleriniz, hissettikleriniz neler?" şek LEtPZİG'DE GÖSTERİ Son günlerde alışıla gelenden daba az kişinin kaüldığı Leipzig'deki gösterilerde özgur seçira ve yurtdışına serbest çıkışın sürekli olması istendi. (Fotoğraf: Reuter) linde sorduğumuz bir soruya ise Batı Berlin'e ilk geçen gençler özetle şu yanıtlan verdiler: "Şu anda bizim için önernli olan seyahat özgariüğiınü elde etmemiz. Sizin söylediginiz, ilerisi için sorun olabilir. Ama biz henüz riiyada yaşar gibiyiz. Sarhoş gihiyiz." UGURMUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) GÖZLEM Hükümeti kurmada sıra komünistlerin STELYO BERBERAKİS ATtNA Yunanistan'da hükümet kurma yollarını araştıran parti liderleri, aralannda başlatmış olduklan görüşmelerini bu hafta içinde de sürdürecek. Yunanistan anayasasının 37. maddesine göre, ülkenin iki büyük parti lideri, cumhurbaşkarundan aldıkları hükümet kurma görevini yerine getiremedikleri için bu görev şimdi, üçüncü büyük parti durumundaki komünist güçlerden oluşan Sinaspisınos lideri Harilaos Florakis'e verildi, Florakis bugün (salı) YDP lideri Konstantin Miçotakis yarın da PASOK lideri Andreas Papandreu ile görüşecek. Florakis, kendisine tanınan üç gün içinde geri kalan parti liderlerine bütün partilerin "destek vereceği" bir hükümet şeklini kabul ettirmeye çalışacak. İlk önce Yeni Demokrasi Partisi (YDP) lideri Miçoukis, daha sonra sosyalist PASOK lideri Papandreu "hükümet kurmayı" başaramamışlardı. YDP, bütün partilerin yer alacağı "geçici" bir hükümetin kurulmasını, PASOK ise yalnız komünistlerle işbirliği yaparak "kalıcı" bir hükümet kurulmasını önerdi. Komünistler PASOK'un önerisini "çok cazip" ancak "gerçek dışı" olarak niteledi ve ortak hükümet önerilerini geTİ çevirdi. Papandreu, hükümet kurma görevi için kendisine tanınan Uç günlük süresini doldurdu ve bu görevi dün gece cumhurbaşkanına iade etti. Ve görev komünistlere devredildi. Florakis de önümüzdeki üç gün içinde kendi şansını deneyecek. Bu çerçevede YDP'nin önerisine yakın olan düşuncelerini dile getirecek. Sinaspismos'un YDP ile arasmdaki fark, YDP'nin bütün partilerin bir hükümetin oluşturulması ve bu hükümetin, partilerin parlamento içindeki güçlerine göre kurulmasını; komünistlerin ise bütün partilerin "destek vereceği" bir hükümet şeklini önermesinden kaynaklanıyor. Parti liderlerinin bu hafta sonunda yapacaklan toplantıda eğer yine de anlaşma sağlanamazsa, genel seçimler aralık ayında yinelenecek. Ve Yunanistan'daki belirsizlik ve yönetimsizlik sürecek. UNANISTAN Kapkara bir dünyamız la artık pet şişe kullanımına da karşı çıkacağız. Bakkaldan, marketten pet şişe değil, cam şişe alacağız. Naylon torbalann kullarulmamasıru isteyeceğiz herkesten. tstanbul'a gittiğin zaman, dilerse Belediye Başkanı Nurettin Sözen'e danışmanlık yapabileceğini söylemişsin. Böyle bir sorumluluğu üstlensen ele alacagın ilk sorunlar ne olur, nasıl bir çözüm onerirsin? COŞAR Istanbul'un Tirei den daha çok yardıma ihüyacı var. Tire aslında temiz sayılır. Istanbul çok büyük. Ancak üç gün içerisinde görebildiğim kadarıyla trafık, hava kirliliği ve gürültü üç önerali sorun. Üstelik de yaşamsal. Arabaların egzozları havayı çok kirleüvor. Bunun önlerrü alınmalı. ri sarsıyor; Macaristan ve Polonya'da çok partili düzene doğru adımlar atılıyor; bu ülkelerde pro/efa/va diktatörlüğü" son buluyor, yerine insan haklarına dayalı yeni rejimler geliyor. Leninizm, sahnelerdeki yerini Ortodoks Marksizmin "reyizyonizm" olarak adlandırdığı rejimlere bırakıyor! İkinci Dünya Savaşı, Hitler faşizminin yayılmacı ve saldırgan siyaseti nedeniyle çıktı. Alman ulusu, Hitler'in üçüncü Reich düşü" sonucunda bölündü. Şovyet Bloku, Hitler'in yenilgisinden sonra güçlendi, Stalin, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tek adam diktatörlüğünü pekiştirdi. Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya'nın Sovyet ordularınca işgalleri ile "Marksizmde militarizasyon süreci" basladı. Afganistan işgali ile bu militarizasyon en kaba biçimine büründü. Bütün bu işgaller ile Lenin'in "uluslann kaderlerini tayin hakkı" diye tanımladığı ilke çiğnendi. Bu askeri işgaller ile Marksizm özüne yabancılaştırıldı. Hitler'in Sovyet Bloku'ndaki izdüşümü olan Stalin ve kapitalist emperyalizmin silahlı işgallerini model olarak seçen "Sre/nev Doktrini" soğuk savaş teorilerini günümüze kadar taşıdılar. Berlin Duvarı, işte bu harçlarla örüldü. Dünya bugün bambaşka denizlere doğru yelken açıyor. Bu yeni ufuklarda demokratik sosyalizmin insancıl yüzü görünüyor. Emekçi sınıf ve tabakaların tabandan tavana özgürce örgütlenmeleri ve ülke yönetiminde söz ve karar sahibi olmaları bir kez daha gündeme geliyor. Sosyalizm, soğuk savaş rüzgârlarından ve bu ruzgârların günümüze kadar sürükleyip getirdiği teorilerden annıyor; özgürlük ve barış limanlarına doğru yol alıyor. Ne kapitalizm 19. yüzyıl kapitalizmidir artık ne de sosyalizm Stalin döneminin sosyalizmi. Dünya değişiyor. Kapitalizm sosyalleşiyor; sosyalizm de liberalleşiyor. Böyle bir dünyada "tek adam yöntemlerf'ne artık yer yok. Böyle bir dünyada yasakçılığın hiç şansı yok. Totalitarizm bitti; ortak özellikleri "proletaıya diktatörlüğü" otan rejimler birer birer değişip çok partili yaşama kapılarını açıyorlar. Dünyanın bu kadar hızlı değişimlere tanık olduğu günlerde, Türkiye'de 12 Eylül modeli ile yerieşen "ekonomilerin militarizasyonu" etkisini sürdürüyor. Yasakçılık, rejimin güvencesini Mussolini faşizminden miras kalan yasa maddelerine bağlıyor. Duvar, bu yasakların kilometre taşları ile örülüyor. Yasak duvarı, tıpkı bir "utanç duvarı" gibi bizi özgür dünyadan ayırıyor. Berlin Duvarı yıllar sonra yıkılıyor. Duvar yıkılırken iki Almanya sevinç ile birbirini kucaklıyor. Asıl aşılması ve yıkılması gereken duvarlar, kafalarımızdaki siyasal duvarlardır. Türkiye'deki bu yasak duvarları, önyargıların ve saplantıların molozları ile örülmüş ve soğuk savaş döneminden kalan kireçli beyinlerle boyanmıştır. Türkiye'deki bu yasak duvarlarını yıkmak, Berlin Duvani nı yıkmaktan da güçtür!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear