28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Rusya topraklannda yaşayan azınlıklar ve özellikle sayıları gün geçtikçe artan Müslüman topluluklar. Bu toplulukların daha aktif ve bağımsız politika izleme olasıhklan Rusları yakın gelecekte kendi ülkelerinde bir büyük azınlık durumuna düşürebiiir. Bu toplulukların çoğu, özellikle Sovyet Rusya1 nın Asya topraklannda yaşadıklanndan ve Asyalılıkları ağır bastığından Sovyetler Batı'ya daha yakınlaşmak, Asya'da beliren ve olası belirecek kıpırdanmalara karşı bir Amerika Avrupa ve hatta Hıristiyan desteği arama durumuna itilebilirler. Tüm bu olasılıklara karşın Macar toplumu devingenliğini sürdürüyor. Komünist Gençlik Örgütü gibi partiye bağlı birçok örgüt, etkinliğini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Hâlâ bu örgüte bağlı gençler kendilerini Yeni Sol diye tammlıyorlar. Gençliğin önemli bir kesimi ise FIDESC (Genç Demokratlar Birliği) adlı yeni bir demokratik örgüt içinde toplanmış durumda. FIDESC amacını üç kavramda özetliyor: Ulus, sosyalizm ve demokrasi. Parti devlet örgütünün işleyişi, yarattığı ayrıcalıkh sınıflar, devleti ve toplumu birbirinden kopardı deniyor. Partinin hukuktan üstün olamayacağı vurgulanıyor ve yasaların uluslararası anlaşmalardaki insan haklanna saygılı bir biçimde değiştirilmesi isteniyor. Acaba Komünist Partisi'nin reform yanlısı kesiTartışılmayan bir konu mi bu değişikliklere izin verdirebilecek etkinlikte mi? Macaristan'da yogun bir anti Stalinist tutum var. Değişim eski düzenden yararlananların çıkarlarını O dönerale ilgili her şey tartışılabiliyor. 1956 olayı büyük ölçüde sarsmakta. Zaman ve yeni ekonomik ise henüz kamu düzeyinde açıkça tartışılamıyor. Ço planın başarı oranı kuşkusuz bu değişimi etkiğu Macar, bu hareketin önderi lmre Nagy'nin Ma leyecek. car tarihinde gerçek yerini almasını ve adsız mezarına saygı gösterilmesini istiyor. Buna karşın. ge Macaristan ve Türkiye çen haziranda İmre Nagy'nin ölüm yıldönümü neOsmanlı döneminden bu yana Macarlar ve Türkdeniyle düzenlenen toplantılar hükümetçe sert bir ler yoğun siyasal ve kültürel ilişkiler içinde bulunbiçimde önlenmeye çaiışıldı. 1956 ve sonrası üze muşlar. Hatta kendi ailemde de bu yakınlığın izlerinde tüm perdeler ve sis henüz kalkmış değil. An ri var. 1848'de Hapsburglara karşı başansız bir cak Macarlar yavaş yavaş tüm bu dönemlerin açıkça ayaklanmaya girişen Macarlann bir kesimi, bu aratanışıJabiidiği günlerin gelecekte gerçekleşeceği da Kont Kalman Josef, Osmanlı devletine sığındı. inancındalar. Kont Kalman Josef, Osmanlı ordusunun Ust kadeMacarlar, Gorbaçov'un perestroyka politikasıııı melerine ytikselerek Fevzi Paşa adım aldı ve ailemdestekliyor. Sovyet Rusya'da iç gelişmeler ne olur den biriyle evlendi. (Bugün Çengelköy'de hâlâ bir sa olsun, bu ülkenin Doğu bloku ülkelerini, özel Macar Fevzi Paşa köşkü vardır). likle dış politikada bir ölçüde bağımsız bırakma siSiyasal, ekonomik, tarihsel ve dilbilim düzeyinyasalından vazgeçmeyecekleri inancını taşıyorlar. deki ilişkiler, Macaristan ve Türkiye'yi geçmişte ve Ruslar, kendi halklarına daha iyi bir yaşam sağla bugün birbirlerine önem vermeye itmiştir. Macamak için dış politikada bu esnekliği ve silahsızlan ristan'dakı son gelişmeler ise bu ilişkileri sosyal bimayı desteklemeye zorunludur diyorlar. Sovyet Rus lim alanında da pekiştirecek özellikler taşımakta. ya'nın Batı'ya yaklaşmasının temel nedenini bura Çok partili bir yaşama geçme hazırlıkları içindeki da görüyorlar. Bu konunun bir başka nedeni üze Macar toplumunun amacı, karma bir ekonomik sisrinde ise fazla durmuyorlar. Şöyle ki: Sovyet Rus tem içinde çoğulcu bir sosyalizm deneyimini gerya'nm Batı'yla olan ilişkilerini yumuşatma arzusu çekleştirmek olarak özetlenebilir. Ancak bu, dennun içinde, bu ülkenin Batı uygarlığmın bir parça gesiz ve aşırı bir değişim isteği değil. Macarlar geçsı olduğunu vurgulaması, Hıristiyan dinine olan da mişi anımsıyor, iyi biliyor ve iyi değerlendiriyorlar. ha hoşgörülü tutumunun gerisinde önemli bir başka Yetkili kişiler ise bu değişimin "denetimii" olması öğenin yattığı düşünülebilir: Çin kaygısı ve Sovyet gereğini vurguluyorlar. Neo Marksistler, ulus oluşturması ve modernleşme kuramları üzerinde çalışanlar ve Avrupa ile özellikle Orta Avrupa ile yakınlaşmadan yana olan Avrupacı grup. Neo Marksistler, Marksizme yeni bir yorum, bir canlılık kazandırmak istiyorlar. Ulus oluşturması kuramları ile ilgilenenler Macar ulusçuluğu üzerinde durmakta. Avrupacı 3. grup ise gittikçe etkinliğini arttırıyor. Macarlar, Marksizmin kendi siyasal kültürlerinde derine inen bir yeri olmadığım. fakat Macar ulusçuluğunun bu kültüriin önemli bir parçası olduğuna işaret ediyorlar. Macarlar, Avusturya ve Batı Almanya ile olan her türlü ilişkiye büyük önem veriyor ve kendilerini Orta Avrupaiı olarak tanımlıyorlar. Sosyalist İşçi Partisi admı taşıyan Macar Komünist Partisi'nin propaganda bölümü başkaru Jeno Andics, toplantıyı açış konuşmasında Avrupa ile olan, özellikle Avusturya ile olan özel ilişkinin önemini ve daha açık bir rejim gereğini vurguladı. Resmi bir görevi olmasına karşın daha demokratik bir rejim gereğine işaret etti. Bu görüş, bir süre önce, resmi ideolojinin temsilcilerinden Janos Berecz tarafından da dile getirildi ve Berecz uzun bir süre karşı devrimci bir hareket olarak nitelendirilen 1956 ayaklanması içinde demokratik öğelerin de olabileceğine işaret etti. 9 OCAK 1989 MaeaHstan'daki Gelişnıeler... Siyasal, ekonomik, tarihsel ve dilbilim düzeyindeki ilişkiler, Macaristan ve Türkiye'yi geçmişte ve bugün birbirlerine önem vermeye itmiştir. Macaristan 'daki son gelişmeler ise bu ilişkileri sosyal bilim alanında da pekiştirecek özellikler taşımakta. Çok partili bir yaşama geçme hazırlıkları içindeki Macar toplumunun amacı, karma bir ekonomik sistem içinde çoğulcu bir sosyalizm deneyimini gerçekleşîirmek olarak özetlenebilir. Ancak bu, dengesiz ve aşırı bir değişim isteği değil. Prof. Dr. SUNA KİLİ Boğaziçi 7O'li yıllardan sonra Macaristan'a ikinci kez gittim. "Uluslaıarası Siyasi İlim Derneği"nin "Siyasal Eğitim Araştırma Komitesi" 1015 Aralık 1988 tarihinde bu kez Budapeşte'de bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi. İkinci başkanlık görevini bir süredir sürdürdüğüm "Siyasal Eğitim Araştırma Komitesi "nin bu yuvarlak masa toplantısında, ağırllklı olarak gençlik sorunları ve siyasal toplumsallaştırma kurumlarının işlevlerindeki gizli eğilim ve etkinlikler tartışıldı. Macaristan ve Türkiye dışında ABD, Federal Almanya, Hollanda, tsveç, Polonya, Sovyet Rusya ve Viıgoslavya'dan bilim adamlannın katıldığı bu toplantının en dikkati çeken yönlerinden biri Doğu bloku ülkelerinden gelen bilim adamlarının sunduğu bildirilerin nitelik ve özellikleriydi. Gerçi uzun yıllardan beri Polonyalı bilim adamlarının nitelikli ve bilimsel bağımsızhk çerçevesi içinde sundukları bildirilere alışıktık. Ancak bıl özelliklere son yıllarda Macar ve Sovyet sosyal bilimcilerinde de rastlamaya başlandı. OKURLARA. OKAY GÖNEJSStN O Zaman, Sansürlü... \kğASHINGTON Bir televizyon istasyonunun Vv devlete ait olması, genç Amerikalı TV yapımcısının pek aklına yatmıyor. "O zaman, hep sansürlü" diyor. Ülkenin her yanına dağılmış, sayısız TV ve racryo yayını altında yaşayan bir insan için Türkiye'nin 2 kanallı bir devlet televizyonu ile yetinmesi pek kolay kavranır bir durum değil. Ana amacı eğitim olan ve reklam kabul etmeyent televizyon istasyonlarından birinin stüdyosunda bir siyasal tartışma program/nın çekimini izliyoruz. Üç gazete (Los Angeles Times, Washington Post, Baltimore Sun) ile bir dergiden (U.S. News and Vtorld Report) dört gazeteci, 'VVashington'da geçen hafta'yı tartışacaklar. Birinci konu George Bush'un başkanlık görevini devralması. ABD'nin 101. Başkanı, kendi başkantığını ilan etti. Çü'nkü seçimin kesin sonucunu açıklamak, görevdeki başkan yardımcısının işi, yani yine Bush'un. Bir başkan yardımcısı 183Tden beri ikinci kez başkan seçiliyor ve Washington, 20 ocaktaki devir törenine şimdiden hazırlantyor... Gazeteciler ve tartışmanın yöneticisi rahat konuşuyorlar. LJbya olayının ardından Pentagon'da ortaya çıkan yeni bir skandal, sonra Washington Belediye Başkanı'nın adının karıştığı bir uyuşturucu olayı... Biri soruyor, "Kendisi de kullanıyor mu?" diye. Sonra siyahların aralarındaki eski dayanışmanın kalmadtğını tartışıyorlar... Programın finansmanını yapan Ford Motor Company. Dolayısıyla başında ve sonunda kısa birer tanıtım filmi var... Programda haftanın siyasal, ekonomik olaylan, en rahat biçimde taıtışılıyor... Sonra soruyorlar: "Türk televizyonunda da böyle siyasal tartışmalar oluyor mu?" diye... "Başladı, ama tam bu tarz değil..." * Kongre Kütüphanesi'ndeki Türkçe bölümünü geziyoruz. Bölümde 40 bin kitap bulunuyor. 25 bini yeni, 5 bini eski yazı, 10 bini Türkiye dışında konuşulan Türkçelerden yazılmış... Çok sayıda süreli yayın da izlenmeye çalışılıyor. Cumhuriyet'in çıkışından bu yana tam koleksiyonu, mikrofilmlerde... Geçen yıl 60 dergiye abone olmuşlar. Geleni pek azmış. Bölüm yetkilisi, "Bu yılbaşından itibaren geleceğini umuyoruz" diyor... Raflarda eski cildiyle Kadro Dergisi'nin özgün sayıları da var. İtalya üstünden gelmiş... Kütüphanenin elindeki el yazmalarını bu yıl sergilemeyi tasarlıyorlar. Ama sergiyi Türkiye'ye getirmeyi düşünmüyorlar. Ve kendilerini sevindiren taze birhaberi aktanyorlar: En eski edebiyat dergilerinden "Âfâk"ı, bulup satın almışlar, yakında ellerine ulaşacakmış. * • Üniversitesi rince kanlı bir biçimde bastınldıktan sonra Macaristan bir duraklama ve sonradan yeniden toparlanma dönemine girdi. Bugün Ekonomik sorunlanna karşın, öbür Doğu bloku ülkelerine göre, tüketim maddelerinin en çok Macaristan'da bulunduğu ve yiyecek konusunda göze görünür bir bolluk olduğu da bir gerçek. Macarlar bu durumu 6O'lı yıllardan beri gittikçe artan bir oranda özel girişime de izin verilmesine bağlıyorlar. Denebilir ki ekonomik alanda başarıları, Macarlann siyasal alanda daha çok reformlar istemelerine olanak sağlıyor. Konuştuğumuz çoğu Macar bilim adamı, aşırı merkeziyetçi ve devletçi bir planlı ekonominin tiim Doğu bloku ülkelerinin karşılaştıkları ekonomik sıkıntıların temel nedeni olduğuna işaret ediyorlar. Onlar için kurtuluş yolu karma ekonomi sistemi. BÜ nedenle, Macarlar gerek ekonomik gerekse toplumsal açıdan bir deneyimin başlamasım heyecanla bekliyorlar: 1 Ocak Geçmiş 1989'dan sonra uygulamaya konacak yeni kalkınAvusturya Macaristan İmparatorluğu I. Dün ma planı, ekonominin üçte birini özel sektöre devya Savaşı'nda yenik düşünce, her iki Ulkenin ayrıl retmeyî öngörüyor. Üstelik özel girişimci, kendisiması ve bağımsız birer devlet kurmasi zorunlu ha ne ait bir iş yerinde 500'e yakın işçi çalıştırabılecek. le geldi. Savaştan sonra Bda Kun yönetiminde kı Macarlara göre merkeziyetçi ve devletçi bir ekonosa süreli bir komünist dönem geçiren Macaristan, mik politika, iflas etmiş durumda. 1944 yılına kadar Amiral Horfy'nin başkanlığında sağcı bir iktidann denetiminde kaldı. II. Dünya Sa Ekonomiden politikaya vaşı sonrası gelişmeler Macaristan'da komünist rejimin yerleşmesini ve bu ülkenin Doğu bloku ülkeMacarlar daha esnek bir planlı dönemin, özel leri arasında ve Varşova Paktı içinde yer almasına sektöre tanınacak yeni yetkilerin siyasal alanda da yol açtı. Avusturya, Çekoslovakya, Romanya ve Yu daha çok yumuşamaya yol açacağı kamsındalar. goslavya ile komşu olan bu ülkenin II. Dünya Sa Macarlar, tüm sosyalist ülkelerde uygulanan gervaşı sonrası Sovyet Rusya'run Trans Karpatya'yı al çek Marksizm değil, her ülke kendi koşullanna göre ması sonucu Sovyet Rusya ile de komşu olınası sağ bir sosyalist uygulama içinde diyorlar. fşte boyle bir landı. 93 bin kilometre kare toprağa sahip bu ül uygulamayı desteklemiş olan resmi ideoloji de ifkede, yaklaşık 11 milyon insan yaşıyor. 1956 yılın las etmiş durumda. Hemen tüm Macar aydınları, da baskıcı yönetime karşı ayaklanma, başta Sov resmi ideolojiye karşı ve yeni arayışlar içindeler. Bu yet Rusya olmak üzere, öbür Varşova Paktı ülkele arayışlar içinde üç önemli grup göze çarpmakta: EVET/HAYIR OKTAYAKBAL OKURLARDAN Yunanistan'da Türk Müslümanlaruun yaşadığını kamuoyuna ispat etmek amacıyla imza toplamıştır. Dr. Sadık AhmetHn bu iyi niyttli, LOZAN antlaşmasmdan bu insanlık onuruna ve demokrasi yana Yunanistan'da iktidara anlayışma yarasır şekildeki gelen tüm siyasi partiler, Batı hareketi hairt olarak Trakya Türklerinin kurmus olduklan ve Yunanistan rejimi nitelendirilerek 2.5 yıl hapis, aleyhine mesnet teskil etmeyen 100.000 drahmi para cezasma çarptırılması, Yunan masumane dernek ve hukumetinin bir kez daha ırkçı cemiyetlerde; "Türk" tutumunu gözler önüne kelimesinin bulunduğu sermistir. Bu evrensel kardeşlik gerekçesiyle, söz konusu anlayışma yakışmayan utanç dernekleri kapatarak, asimile politikasım sürdürmüştür. tşte, verici sahnelerin, dünya medeniyetinin beşiği sayılan bu tür baskı ve hakaretlere Avrupa ülkelerince hos tahammülü kalmayan soydaslartmızdan Doktor Sadık karşılanmadığı ve kınandığı çeşitli kaynaklardan takip Ahmet, Türk azmlığından Dr, Ahtnet ve ırkçı tutum Suskun Bir Toplum... "Neden böylesine sinmiş, sindirilmiş bir toplum? Neden hep ezilerek, susarak sürdürmüş tarih içindeki serüvenini? Sultan ezmiş, tutucu ve yobaz sömürmüş, ailede baba, toprakta beyağa, hükümette icrajandarma, mahkemede bitmeyen dava, durmadan ezmiş ve dindirmiş. sonunda suskun bir toplum çıkmış ortaya. Yöneticilerin tüm emirlerini Tanrı buyruğu gibi kabullenip baş eğmiş, mistik bir teslim oluşla 'kadere rıza' felsefesini sürdürüp gider." Kar yağıyor. Lapa lapa parçalar düşüyor gökten yere. Bir sis kaplamış ufku. Pencereden bakıyorum, insanlar koşuşuyor. Bir yerden bir yere hızh hızlı gidenler. Okul bahçesinde çocuklar kar topu oynuyor. Dünyamızın sıradan günlerinden biri. Yıl ister 1989 olsun, ister bir başkası, fark etmiyor hiç! Zaman bizleri gerçek ve olumlu anlamda pek değiştirmeden, hatta hiç değiştirmeden akıp gidiyor. Bunu en çok politika alanında görüyoruz. Politikacı diye 'toplumu biz daha iyi yönetiriz' diye ortaya çıkanlarda! 'Yaşamak kalbe ne eziyettir'. Ünlü bir şairimizin bir dizesidir. Kimin? Bir anda anımsamak zor. Kitaplar, seçkiler karıştırmalı! Ya Tarancı'nın, ya Saba'nın olmalı! Yaşamak neden eziyet olsun? Her gün yeni şeyler görmeyi umut ederek yaşamak güzeldir. "Şimdi yeni şeyler söylemek gerek' demiş Mevlana. Ya da Mevlana'ya yakıştırmışlar bu sözü. Her gün yeni bir şey görmeli, yaşamalı, duymalı. öğrenmeli, bilmeli, tanımalı. Oysa gördüklerimiz, yaşadıklarımız birbirinin benzeri, hatta zaman zaman eski günlerdekiferi arar hale de geldiğimiz olmuyor mu? Şinasi Özdenoğlu, yıllann dostu, benim gençlik gürtlerimin şairi. Şiirler, yazılar yazmış, politikada da bulunmuş, yönetim yerlerinde sorumluluk yüklenmiş bir arkadaş. Son kitabını okurken boyle düşüncelere dalıp gıttim. "Suskunlar Ülkesi" adını vermiş son kitabına. Zulme karşı direnme hakkını 1961 Anayasası'na sokmuş bir kişi... Özlemi de şuymuş bu öneriyi yaparken: "Gerektiğinde susmayan ve konuşan. uygar cesaret sahibi ileri bir toplum." ...Yıllar geçer, o 'konuşan, hak arayan, yerinde zamanında direnen' insanların ülkesi olamaz Türk toplumu... Ne mi olur? Susan, boyun eğen, 'büyük'lerine körü körüne bağlı bir ğ 1989. Bugün ayın kaçı? 7'si. Yeni yıldan bu yana bir hatta geçmiş. Bakın gazetelere, açın geçmiş yıllann bir gazete sayfasını, arada ne fark var? Bugün iktidar yerinde bulunanlarla on yıl, yirmi yıl önce iktidar başında olanlar birbirinin benzeri değil mi? Hatta belki o günlerin etkin kişileri şimdikilerden insana, insan haklanna daha saygılı sayılmaz mı? Sağda da solda da politika adamları daha çağdaş, daha insancıl yaklaşımlar içinde görünmüyorlar mıydı? İçtensizlik şimdiki kadar yaygınlaşmış, 'meşrulaşmış mıydı? 1967'de Prof. Dr. Nihat Erim, CHP Kurultayi'nda bakın nasıl konuşmuştu: "Şimdi sosyalizm, kendisi bir umacı olmuş! Bunun yersiz bir korku olduğunu söylemek isterim. Meşhur profesör Halevy, 19. asrın 'Bırak yapsın bırak geçsin' liberal telâkkisine itiraz ettiğiniz anda sosyalistleşmeye başladınız' der. Sosyalizm için müşterek karakter olarak şunu bulur: Ferdin gelişigüzel ekonomik davranışlan yerine cemiyetın ekonomisini düzenlemesi. Bunun sosyalızmlerde müşterek olanı budur. Ben şahsen kolektivist ekonomi dışında sosyalizmin bütün prensiplerini benimsiyorum. Bilhassa insancıl prensiplerini benimsiyorum. Ve CHP'nin iftiharı, şerefi insancıl prensipleri olacaktır." Denecek ki daha sonraki yıllarda, çok değil üç beş yıl sonra Erim 'balyozcu' olmadı mı? Solun en ılımlı kesimlerinin bile en ağır biçimde suçlandırıldığı, cezalandırıldığı bir dönemin başbakanı olarak bütün bu yanlışlıklara seyirci kalmadı mı? Erim belki içtenlikle katılmıyordu 12 Mart'ın baskıcı davranışlarına, ama susuyordu, ses çıkarmıyordu. Öyle yapsa, koltuğundan olurdu. Koltuk, mevki, şan, şeref, iktidar daha önemliydi içtenlikli duygulardan, düşüncelerden! Şimdi de boyle değil mi? Nice kişi var ki görüyorlar, biliyorlar, bu gidişin bir çıkmaza doğru olduğunu, ama kişisel hesaplarla karşı çıkmıyor, direnmiyorlar, doğrulan, inandıklan gerçekleri söylemiyorlar. Susuyorlar. Suskunlar ülkesinin bireyleri olduklarını kanıtlıyorlar. Biraz baskı, biraz korku, biraz sindirme, biraz korkutrna yetiyor içtenlikli duygulan, düşünceleri ortadan kaldırmaya! Kimileri daha beterini yapıyorlar, bencil hesaplarla güçlü birikimleri param parça etmekten çekinmiyorlar. Bay Ali Topuz'un Şişli garajında SHP'yi yıkıcı hem de kanıtsız açıKlamaları gibi; Bay Ecevit'in tam yerel seçim öncesinde salt SHP'ye zarar vermek amacıyla yeniden partisinin başına dönüp, ANAP yararına çalışmalara kalkışması gibi! Daha nice içtensizlik ya da bencilce davranış örneği var Kar yağıyor. Bilinçli Türk halkının özlemlerinin üstüne umutsuzluk sisleri çöküyor. Bu sis, bu karanlık nasıl dağıtılır? Tek çare, her bireyin kendine düşen sorumluluğu bilmesidir, 'suskun bir ülke'nin yurttaşı olmamasıdır. Özdenoğlu'nun yazdığı gibi: "Suskun toplumlarda bireyler, içinde yaşadıkları düzeni, yönetimi ve koşulları tüm hata ve sevabıyla kabullenmiş, onaylamış sayılırlar... Yiğit ve ileri bir toplum kulis aralarında fısıldaşmaz, düşündüklerini inandıklarını uygar bir cesaretle ve apaçık söyler." edilmekte ve Türk halkı olumlu yönde etkilenmektedir. Demek istediğimiz sudur: Asırlardan beri Yunanistan ve Bulgaristan topraklannda yasamlarını türlü baskı ve zorluklarla idame ettiren Türk azınlığının, öteden beri yasat statükoda hak ve hürriyet arayışlarına cevap verilmeyerek asimile amaçlı, sosya ekonomik baskılara son verilmesi, evrensel kardeşlik adına yakışır bir davranış olacaktır. Bu meyanda, dost ve kardeş olarak kabul ettiğimiz AVRUPA ülkelerinin haklılığımıza kendi vutandaslanmn en küçük mağduriyetlerine dahi tüm imkânlarını seferber ederek sahip çıktığı gibi, bizlere de en azından destek vermesi tabii bir beklenti olarak lelâkkı' edilmektedir. Yunanistan hukumetinin özellikle her iki ülkenin lehine gelisen Davos ruhuna ters düşen Dr. Sadık Ahmet'e yönelik bu insanlık rfışı uygulama ve asimile politikasım, tüm Avrupa insan Hakları temsilcilerinin ve basının önunde, Batı Trakya Türkleri adına protesto ediyor ve kınıyoruz, Çanakkale Balkan Türklerini Koruma ve Dayanışma Derneği Üyeleri ölümsüz varlığımız Ve Ermeni meselesi... Ankara'da arşivlerin herkese açılacağının açıklanması ile Ermeni karar tasansının ABD Temsilciler Meclisi gündemine yeniden gelmesi, aynı günlere rastladı. Ankara'nın attığı yeni adımın buradaki basın yayın organlannda da yer aldığı ve olumlu yankılar uyandırdığı belirtiliyor. Ancak bu adımın "yarım" yorumlanmasının, yaratılan ilk olumlu havayı büyük ölçüde yok edeceğine de dikkat çekiliyor... • Türkiye deyince hâlâ birkaç kavram hızla öne çıkıyor: Ermeni sorunu, Kürtler ve insan haklarının durumu... İLAN Kangal tünel inşaatından dönerken elim bir trafik kazasında yitirdiğimiz, Sevgili oğlumuz Jeoloji Mühendisi AJNMA CELAL ERTEM Fotograf sanatçısı Onurlu ve özgün yaşadın. Güzeldin, yiğittin, banştan yanaydın. Ekmeğimizde, suyumuzda, aşımızda yaşamımızın içindesin. ikinci yılında ve her an seni özlemle kucaklıyoruz. AİLEN ARMAN İBRAHİM OŞKAN'ı 19541985 4. yılında sonsuz özlem ve rahmetle anıyoruz. ANNESİ, BABASI İSKENDERUN DEMİR VE ÇEIİK FABRİKALARI MÜESSEŞjESt MÜDÜRLÜĞÜNDEN OTOBÜS KİRALANACAKTIR Müessesemizde istihdam olunan yaklaşık 8000 civarında personel, ikarnetgâh bölgelerinden işyerlerine, işyerlerinden de ikametgâhlanna 3 vardiya üzerinden otobüsle taşıttınlacaktır. Bununla ilgili mukavele taslağı Müessesemiz Tedarik Ikmal Müdürlüğü'nden temin edilebileceği gibi Ziya Gökalp Cad. No. 80 Kurtuluş/ANKARA adresindeki Genel Müdürlüğümüzden de bedelsiz olarak alınabilecektir. Çalıştınlabilecek otobüsler 0302 Mercedes olacak, model ve koltuk sayısına göre 10 saat karşılığı asgari 75.000r TL. ve maksimum 95.000r TL. ödeme yapılacak olup, fazla mesai ücreti 1/10 nispetinde aynca ödenecektir. Oîobüs sahipleriyle bir yıl süreli ferdi mukavele yapılacaktır. Yukandaki şartlar ve taslak mukavelemiz içerigini kabul edenlerin 1620 Ocak/1989 günleri arası sözleşme yapmak üzere otobüslerine ait ruhsatname ve sair evraklanyla birlikte Müessesemiz Tedarik Ikmal Müdürlügü'ne müracaatları gerekmektedir. Ilgililere duyurulur. TÜRKIYE ŞIŞE VE CAMFABRIKALARı A.Ş:DEN TAŞARRUF SAHİPLERENE DUYURUDUR Şirketimizce azami briit % 86, % oranı üzerinden iskonto edilmek suretiyle ihraç edilecek A tipi 360 gün vadeli 1. tertip 2. seri 2.000.000.000. TL. tutanndaki finansman bonoları 09.01.1989 tarihinden itibaren 21 gün süre ile satışına aracılık eden Camiş Menkul Değerler A.Ş. tarafından aşağıda belirtilen adresinde satışa sunulacaktır. Bu finansman bonolarının halka arzı, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 2499 sayılı kanun ve 86/11130 sayılı Bakanlar Kurulu Karan'na dayanılarak çıkarılan seri III. No.4 sayılı tebliğ uyannca verilen 12.12.1988 tarih ve F.B. 19/T4 sayılı izne dayanmaktadır. Ancak, bu izin, finansman bonolanmızın ve ortaklığımızın kurul ya da kamuca tekeffülü anlamına gelmez. 1. Ortaklığın ödenmiş sermayesi: 60.270.000.000.TL. 2. îzahnamenin Tescil Tarihi ve Yayımlandığı T. Ticaret Sicil Gazetesinin Tarihi ve Numarası: 14.12.1988/19.12.19882169 3. a) Finansman bonolarına vade tarihi: 04.01.1990 B) Kupürler İtibanyla Dağıhmı: Kupür değeri (TL.) 1.000.000 5.000.000 10.000.000 Adet Tutan (TL.) 500 500.000.000.100 500.000.000.100 l.OOO.OOO.OOO.700 2.000.000.000.4. Finansman Bonolarının Ödenmesini Garanti Eden Banka: Yoktur. 5. Satış Sürelerinin Birinci Günündeki: 1.000.000. TL.'lik kupür 562.337 TL. Net Oran Üzerinden İskonto Edilmiş 5.000.000. TL'lik kupür 2.811.686 TL. Satış Fiyatı: 10.000.000. TL'lik kupür 5.623.373 TL. 6. Satışın Yapılacağı Yer: Camiş Menkul Değerler A.Ş. Barbaros Bulvan No. 125 Camhan BalmumcuBeşiktaş/İSTANBU L ÇAGRI Sağmalcılar Ûzel Tıp Cezaevi'nde 28 Aralık 1988 tarihinde bin vahşet yaşandı. Tünel var gerekçesiyle hiçbir uyarı yapılmadan yüzlerce asker joplarla, demir çubuklarta, kalaslarla, gaz bombalarıylatutukluların üzerine saldırtıldı. 21 kişi ağır olmak üzere 100'ün üzerinde tutsak çeşitli yerlerinden yaralandı. Yaralılara bugüne kadar ciddi bir tedavi uygulanmadığı gibi, tüm girişimlerimize rağmen sorumlular hakkında herhangi bir soruşturma da açılmadı. 28 aralık tarihinden bu yana siyasi tutuklulara yemek verilmeyerek açlığa, kalorifer yakılmayarak soğuğa, hastaneye götürülmeyerek ölüme terk edilmişlerdir. Açık ve kapalı ziyaretler, avukat görüşleri engellenmiş, cezaevi kapısında evlatlarının durumlarını öğrenmek için bekleyen aileler dipçiklenmiş, tartaklanmış, gözaltına alınmışlardır. Savunması süren Devrimci Sol davası tutukluları hiçbir gerekçe gösterilmeden mahkemeye çıkarılmamışlardır. Sağmalcılar Özel Tip Cezaevi'ndeki bu baskı ve işkenceleri protesto ediyor, işkence yapanlar ve yaptıranlar hakkında soruşturma açılmasını istiyor, tüm kamuoyunu, insan haklarından yana olan herkesi bu olay karşısında duyarlı olmaya çağırıyoruz. PAZARLAMA MUDURU ve YÖNETtCİ SEKRETER Şirketler grubumuzun merkez bürosunda görev yapacak lüks inşaat ve ihracat konusunu seven, Almanca veya tngilizce bilen, pazarlama müdürlüğünü ytirütecek bir sonımlu ve genel müdür sekreterliğini yürütecek yönetici sekreter alınacaktır. MÜRACAAT: (Saat 10.0016.00 arası randevu) Telefon: 543 16 59 147 54 41 Şair Nigar Sokak 90/5 Kat:2 Daire:203 Osmanbey/İSTANBUL TAYAD TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ AİLELERİ YARDIMLAŞMA DERNEĞİ KOMÜNİST PARTISI TOPLUMSAL BİR GEREKSİNİMDİR TBKP liderleri Nihat Sargın ve Haydar Kutlu'nun girişimleri bu yolda tarihsel bir adımdır, ülkemizde demokrasinin mihenk taşı, odağı olmuştur. TBKP'nin yasal da kurulması herkes için daha fazla özgürlük anlamına gelecektir. Çağdaş, demokratik, özgür bir Türkiye'nin kurulması düsünce ve örgütlenme özgürlüğüne konan yasaklann, 141,142 ve 163, maddelerin kaldırılması. Politik tutukluların özgürlüğü. Politik göçmenlerin özgürce dönebilmesi için mucadeleyi variık nedeni olarak kabul eden ve bu yolda her türlü girişimin aktif bir tarafı olan "ADIMLAR"ı yürekten ve coşkuyla destekliyoruz. Aşağıda imzası olan biz SargınKutlu dostlan. Bu amaçla yola çıkan "ADIMLAR GAZETESİ"nin taşıyıcısı ve yaratıcılarından olacağız. KARTAL'dan Mustafa Erdoğan, Musa Yılmazer, Serdar Uzun, Ali Yılmaz, Mustafa llhan Bal, Nuran Kayaş, Musa Kıral, Hamit Akıncı, Ali Bikim, Cengiz Aksakal, Bekir Sancar, Ali Asker Göçmen, Baytekin Kara, Hamide £rdo£an, Kemalettin Koyas, Nurhan KavuzJu, Tünay Kasımoğlu, Nihat Uçar, Bahri Avar, Yusuf Dişer, Sadri Kaya, Elif Göçmen, Battal Çam, Alper Ak, Süleyman Baltacı, Turgut Kocabaş, Cemal Turan, Kenan Gündag, Ibrahitn Tan, Izzet Yavuz, Kani Ocak, Mesut Öztürk, Hakkı Esenlik, lskender Kılıç, Yüksel Dalgıç, Zeynel Satır, Birsen Temel, Nalan Katip, Meliha Cantimur, Kenan Güven, Duran Ceylan, Av. Aydan Tunga, Beşir Güney, Şönret Altıntaş, Müslim Erikli, Ali Ekber Karagöz, A. Levent Aral, ömer Sert, Ümmühan Kaynak, Hikrnet Kar, Solmaz Açıkkol, Bertal Söylemez, Hacı Yılmaz, Av. Aycan Topay, Cahit Oktay, Kamber Söğüt, Mümin Dııman. Celal Erdem, Cemal Yılmaz, Av. Ali Şen, Seyfı Yalçın Nihal Topay, Zeki Yılmaz, Av. Işık Arean, Münevver Deviren, Haydar Topay, Bedriye Yılmaz, Nese Erdem, Mustafa Yılmaz, Ayse Yılmaz, Mukaddes Yılmaz, Recai Arslan, Mahmut Karabulut, Hasan Köymen, Süleyman Serbest, Şener Acar, Turgut özdemir, Mehmet Sahin, H. Halil Şahin, Özgür Dogan, İffet Koç, Mehmet Erduran, Oğuz Erhan Gulce, Ertan Köymen, Kamil Çıkrık, Hamdi Bilgili, Hamdi Akyürek, Satılmıs Tuncer, Haluk Duyar, Gülsüm Kömürcü, Rahmiye Malkaş. Şerafettin Karakuş, Aziz Alkoç, Süleyman Şahin, Güzel Taşdelen, Levent Parlak, Dhan Kaya, Doğan BaJ, Bahattin Aitun, Ali Yıldız, Halis Kınalı, Hacı Hüseyin Şahin, Sebahattin Altun, Şerif Altun, Asım Er, Niyazi Kızılay, Felemez Başboğa, Hasan Polat, Ahmet Tanver Saydık, Fatma Tekin, Kenan Saydık, Resul Tekin, Ahmet Saydık, Ali Yasar Yılmaz, Güleser Akgül, Mehmet Ayar, Ali Akgül, Ahmet özçelik, Hüseyin Saydık, Czeyir Şişik, Filiz Saydık, Üzeyir Yazıcı, Sema Saydık, Gülizar Uzel, Zeynep Saydık, Münevver Inat, Hamdi Dalgıç, Namık Türkmen.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear