02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 EYLÜL 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 flyien, kvçvk ga$/a*i bata sevmımn uoklvâuav fthi</e l çahştyor, beace SİNEMA ATİLL DORSAY KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Hykn'le.Ahrnei ',n /işk/^nde musun? / Q/deeçte y jtiskilerfn otanaksız • otdvjonu seyler/ Köyden Cannes'a uzanan yol "Ben senaryo yazmayı içeride öğrendim" diyordu Yılmaz Güney, "Dışarıda fılm çektiğimde, belli belirsiz fikirlerden yola çıkar ve öyküyü çekim sırasında geliştirirdim. öyle ki, baştan sonunun ne olacağım çokluk ben de bilmezdim. Birçok şeyi doğaçlamaya bırakırdım." Ağustos 1982... Yılmaz Güney'in "Yol" filmiyle Cannes Şenliği'nde Altın Palmiye almasının üzerinden 2 ay geçmiş, Paris'te gösterime çıkan film, büyük ilgi görmüştür. Le Nouvel Observgteur Dergisi'nin sinema yazan Micbel Mardore, Yılmaz Güney efsanesi üzerine uzun bir yaa yazmış, bu arada sanatçıyla yaptığı konuşmadan bölürnler vermiştir. Türkiye'de çevirisi yayımlanmayan bu yazıdan Yılmaz Güney'in görüşlerini içeren bölümleri veriyoruz. "Yol" filmiyle yarabcı dflzeydeki ilişkisi bakkında: "Yaratıcı kavranuıu açıklamak zor... 'Yol'un görsel başansıru ekibime ve özellikJe Şerif Gören'e borçlu olduğum kesin... Filmi onlar çektiler.. Onlann çalışması olmadan benim elimde kurgulayacak malzeme de olmazdı. öte yandan, çok özel bir durumun söz konusu olduğunu da unutmamak gerekir. Bu ekibi kurduğumda, tek bir koşulum vardı: Yalnızca benim düşündiiğümü, istediğimi gerçekleştirmeleri gerekliydi. Ben utuklu bir sineraacıydım. Onlar, tümüyle kişisel bir yapıt gerçekleştirmek istiyorlarsa, dışardaydılar, serbesttiler... Tüm olaııaklan vardı. Dolayısıyla, ben onlara beni izlemelerini, bana tabi olmalarını söyledim, bunu şart koştum" "Filmin yönetimini Erden Kıral'dan alıp Şerif Gören'e vermesi hakkında: "Bu alınması zor bir karar oldu. tşten çıkardığım kinıi arkadaşlar ağır bir tepki gösterdiler. Filmi sabote etmek isteyenler bile oldu. Ama bunu yapmam gerekiyordu. Yönetmen arkadaş bocahyordu. Ne giysiler ne de oyuncular, gerçek mahkumların, izne çıkan tutuklulannkine benzemiyordu. Işıklandınna bile senaryonun gösterdiği yönün tersine gidiyordu. Oyunculann yönetmene tam güveni yoktu. Bu durumda fılm asla bitiriiemeyecekti." nim damgamı taşıması gerekiyordu." Filmlerin adlan hakkında: "Filmin adı bir tür imgedır. Beni koşullandıru. Ondan yola çıkarak, fiziksel anlamda bir tat duyumsanm.. Acı, yakıa bir tat... Örneğin hüzün veya pişmanlık gibi duyguları peşinden sürükleyen... Gelecek filmim acı, yakınma, inleme, çığlık çevresinde dönecek... Gençken ozan olmayı düşlerdim. Olmadı... Yazdığım şiirleri önce kendime beğendiremiyordum. Ama sinemada beni ilgilendiren, bir şiirselliği yakalama cabası..." ldeolojik sistemler hakkında: "Her şeyi tam adıyla çağırmak gerekiyor. Benim için Sovyetler Birliği ve egemenlik kurduğu ülkeler sosyalist ülkeler değil. Bu ülkelerde isçi sınıfı gerçekten iktidarda değil. Afganistan'ın işgaline, Polonya'da olup bitenİCTe veya 1968'deki Çekoslovakya olaylarına karşıyım. Ülkem için, Amerika'nın egemenliğinde yansömürge bir ülke diyorsam, aynı şeyi Polonya için de söylemeliyim. Afganistan ise sözcüğün tam anlamıyla işgale uğranuş bir ülkedir. Kamboçya'ya gelirtce, Pol Pot ve arkadaşlarının yanlışlan, bilimsel sosyalizmin yaniışları değil. Onlar 'goşist' olmaktan öte değildiler. Biz, bilimsel sosyalizmden yola çıkarak yeni ufuklar arıyoruz. Sovyetler ve ABD, dünyayı bölüşüyorlar. tkisi de bizim düşmanımızdır". Köy yaşamından Cannes zaferine nzanan bir çizgi hakkında: "Köyde okula giderken, babam yanında çalıştığı ağaya şöyle demiş: 'Benim oğlum zeki... Tahsilini tamamlayacak'. Ağa da şöyle demiş: 'Merak etme.. Okursa, benim pamuklan tartar.. Okumazsa, sürüytl güder'. Babam benim köyden aynlmamdan az zaman sonra öldü. Ama mirasçılanru birçok kez gördüm. Hayata feodal değerlerle bakıyorlar hâlâ ve beni küçümsüyorlar... Ben onlar için bir artistim.. Yani nerdeyse bir hiç... Zaten herhalde, Türk sağı benim başanmı hiçbir zaman kabul etmedi. Fümimin Cannes'a gelişi, aldığım ödül, onlara göre Fransa'da iktidardaki sosyalistlerin bana bir jestiydi. Yoksa film şenliğe ginneye bile layık değildi. Bu tür hakaretlere alışığım. Ülkemde ne zaman bir başan kazanmış, bir ödül almışsam, sağ basın ona layık olmadığımı yazmıştır. Bu yıl Altın Palmiye'nin benimle Costa Gavras arasında paylaştınlması konusunda, şu büyük hakarette bile bulundular: "Cannes'da çifte Yunan zaferi"... Yılmaz Güney 4 yıl önce yaşama veda etmişti 3qk g , In/nhr kısa zamanda taA/ PİKNİK PİYALEMADRA H1ZLI GAZETEd " Tü'RKİYE'de KAPtfl ARTı, , r . 3l ŞEY OipUğUHU e>İUR MISINIZ? AMA "YOT'LA GELEN ALTIN PALMİYE Yılmaz Güney, 1982 yılında Cannes Film Festivali'nde en buyuk ödül olan Altın Palmiye'yi CostaGavras'la paylaşmıştı. Güney, "Yol'un görsel başarısını ekibine ve özellikle Şerif Gören'e borçlu olduğunu belirtmiş. "Filmi onlar çektıler... Onlann çalışması olmadan benim elimde kurgulayacak malzeme olmazdı" demişti. Hapisten fDm yönetme yöntemleri üzerine: "Ben senaryo yazmayı içerde öğrendim. Dışardayken film çektiğimde, belli belirsiz fikirlerden, izlenimlerden yola çıkar ve öyküyü, çekim sırasında geliştirirdim. Öyle ki, baştan sonunun ne olacağım çokluk ben de bilmezdim... Birçok sinemacının, özellikle Batı'dakilerin tersine, kronoloji sırasına göre çekerdim filmi... Böylece, aynı dekora birçok kez geri dönmek pahasına, birçok şeyi doğaçlamaya bırakırdım... Sokak ortasında gelip geçenlere sahnenin hoşlarına gidip gitmediğini sorar, onlara filmde kullandığım veya kullanmadığım anektodlar anlattırırdım... Tüm bunlar benim çalışmamı beslerdi. Böylece çocukluğumda çok sık rastladığım âşıklar, gezginci ozanlar gibi davranırdım. Onlar da aslında bilinen şiirleri okurlar, ancak ilk kez rastladıkları biri veya köyde olup bitenler üzerine doğaçlamalara da giderler, bunları bazen şiirlerine dahil ederlerdi" "Yol"da yapügı degişiklikler üzerine: "Ben buna yeniden biçimlendirme diyorum. Öncelikle anlatım ve teknik olarak hoşuma gitmeyen kimi bölümleri çıkardım... Sonra oyunculan temel alarak kimi ayıklamalar yaptım. örneğin tutuklulardan birinin kansımn oyunu tümüyle yapaydı. Bu bölümleri çıkarmak, dolayısıyla adamın da rolünü azaltmak zorunda kaldım. Ama bu değişiklikler, kişiliklerde de değişimi getiriyordu. Böylece kimi bölümlerde, dudak hareketlerini de göz önüne alarak, seslendirme için yeni diyaloglar yazmak zorunda kaldım. Türk fılmleri hep sonradan seslendirildiğinden ortamı daha iyi vermek için çeşitli doğal sesler, "efekf'ler ekledim.. Aynca birçok sahnenin yerini değiştirdim.. Söz konusu olan, başkalanna güvenmemek değildi. Ama filmin benim filmim olması, be ÖNCE BMÛZaK PÖSÜNİ/N •• Ş PÖHPÜĞÜNÜZDE KARŞILM1N Ç İ Z G t L İ K KÂMtL MASARACI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Eylül YlLMAZ GÜNEY'E ÖZGÜRLÜK" KAMPANYASI WRKASKERİİZMİRW..\ 192Z'PE SUGÛM, TÜRK KUYVETLESl 19l9'DAN 8ERİ YUNAN rÇGALİNPEkİ İZMİR'E GİZPİ. OHPU, SO AĞU£. TDS BAŞKOtJUTANLIK Z/VÇgİNO£H &U YAUA, 1O &UN İÇİNDE YUMAN KUVVETLBÜIHİ YOK. EOER£K V£ (COVAUYABAK İZMİR'E . YUHANULAR,KIYIDA Güney, Batı Berliırde anıldı Federal Almanya'dakiDemokratik Sanatçılar Birliği ile Tohum dergisinin orîaklaşa düzenledikleri "Yılmaz Güney'eÖzgürlük" kampanyası Batı Berlin 'de gerçekleştirilen büyük bir toplantıyla başladı. GÜNER YÜREKLİK BATI BERLtN Federal Almanya'daki Demokrat Sanatçılar Birliği ile Tohum Dergisi'nin ortaklasa düzenledikleri "Yılmaz Güney'e Özgürlük" kampanyası, Batı Berlin'de gerçekleştirilen büyük bir toplantıyla başladı. Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nun 1600 kişilik salonunda yapılan ilk toplantı 2500 kişi ile tıklım tıklım doldu ve giriş bileti bulamayan pek çok kişi geri dönmek zorunda kaldı. B.Berlin'deki "Yılmaz Güney'e Özgüriük" toplantısına davetli olarak Türkiye'den, SHP Milletvekili Mehmet Ali Eren, Yazarlar Sendikası 2. Başkaru Demirtaş Ceyhun, slnema oyuncusu tlyas Salman, senaryo yazarı Banş Pirhasan, Nokta Dergisi Sorumlu Haber Müdürü Emin Tannyar, rauzisyen Rahmi Saltuk ile Ferhat Tunç ve Federal Almanya'dan da halk ozanı Şivan Perver katüdılar. Binden fazla kişinin ayakta izlediği toplantıda Yılmaz Göney'in sanatçı kişiliğinden söz edildi ve kendisine yapılan haksızlıklar anlatıldı. SHP Milletvekili Mehmet Ali Eren, "Yılmaz Güney'e vatandaşlık hakkının iadesi, Meclisten çıkacak yeni bir yasayla mümkün olabüir" dedi ve bu yönde yapüması gereken çalışmalara dikkatleri çekti. "Yılmaz Güney'le ilgili kampanya yazar olarak beni ilgilendirdiği gibi, aynı zamanda Yazarlar Sendikası'run 2. baskanı olduğum için, sendika yönünden de beni ilgilendirmektedir" diyen Demirtaş Ceyhun ise basına yaptığı açıklamada konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yılmaz Güney, Türkiye Yazarlar Sendikası'nın hâlâ üyesidir. Dolayısıyla Yılmaz Güney'in yapıtlarının özgürlüğe kavuşturulması ve kendisine vatandaşlık hakkının geri verilmesi Türk Yazarlar Sendikası'nın da politikası içindedir. Bu nedenle, düzenlenen kampanyayı yürekten destekliyorum ve bu amaçla katıldım toplantıya. "Yılmaz Güney'e vatandaşlık hakkının geri verilemeyeceği yolunda ileri sürülen görüşleri Demirtaş Ceyhun şu şekilde yanıtlamaya çalıştı: "Hukukçular, vatandaşhktan çıkanlanlarm yeniden başvurmaları gerektiğini savunuyorlar. Ben şunu söylüyorum: T.C. yasalarındaki vatandaşlık kavramı buysa, bu çağdışı bir kavram haline gelmiştir. Bu, ortaçağdaki feodal vatandaşlık, teba kavramı karşılığıdır. Biz de hâlâ Türkiye'de vatandaşlığı bir nevi tebalık gibi tabiyet kavramı karşılığı düşünüyoruz. Artık 20. yüzyılda insanlar devletin tebası değildir, vatandaşlık devletin tebası anlamına gelmez. Ben Türkiye'de bu tartışılsm istiyorum. Hukukçular vatandaşbk kavramını çağdaşlaştırmak için yeniden tartışma açsınlar ve yasalanmızı bu anlamda değiştirsinler. Yoksa Yılmaz Güney'in vatandaşlığı için af yasası gelsin veya özel bir yasa çıkarılsın gibi istemlerden yana değilim. Vatandaşbk kavramı çağdaşlaştınlsın istiyorum." "Yümaz Güney'e Özgüriük" kampanyası B.Berlin'den sonra Frankfurt, Heidelberg, Paris, Basel ve Avusturya'da düzenlenen toplantılarla bu ayın sonuna dek sürecek. Yılmaz Güney'e vatandaşlık hakkımn geri verilmesi, bu gerçekleşinceye dek Paris'teki mezarınm anıt mezar haline getirilmesi ve yapıtlarına konan yasakların kaldırılması gibi üç ana hedefi öngören kampanya, aynca toplanan imzalarla da desteklerüyor. Kampanyamn 10 eylül günü Heidelberg'de 5 bin kişilik bir salonda yapılacak toplantısına, B.Berlin'e gelen isimlerin yanı sıra Aziz Nesin, Onat Kuüar, Arif Sağ, Hakan Balamir, Deniz Türkali ve Kemal Anadol'un da katılması bekleniyor. Federal Almanya'da yaşayan sanatçılardan Nihat Bebram, Nizamettin Anç, Melike Demirag, Sinasi Dikmen ve Fuat Saka'run da Heidelberg'deki toplantıya katılacakları bildirildi. Daha sonra aynı grup Paris'e geçecek ve Yılmaz Güney'in mezarını ziyaret ettikten sonra, o akşam düzenlenen toplantıda hazır bulunacak. Yılmaz Güney'e Özgürlük kampanyasının ağırlık noktasını Paris oluşturuyor. Paris'ten sonra lsviçre'nin Basel kenti ile Avusturya'da da birer toplantı düzen!endi. Bu kampanyamn bir devamı olarak, "izin alınabilirse" tstanbul'da da bir "merkez gece" düzenlenmek isteniyor. Kampanya süresince toplanacak imzalarla ise 'Yılmaz Güney'e özgüriük' konusunun TBMM gündemine getirilmesi atnaçlanıyor. AÇ/KTAtü SA\m$ GEMİLEŞlNE VARMAYA ÇAgAUUVCEH, İCK SliVARİ Şİgu'fOEKİ, YUZ&AŞI Ş£&l1 FETTİN YE YUZSAÇf Z£K1 ŞEYLEg [ İ2MİR'£ &İR.İYOH \ İYCRPU. 50 YIL ONCE Cumhuriyet 9 EYLÜL 1958 şimdiye kadar icad olunan bin bir çeşid mahvedici vasıtalar ve silahlar kâfi gelmedi de, bir de başımtza kahve musallat oldu. Çok içtiğimiz zaman sinirlerimizi bozan, uykularımızı kaçıran kahvenin netameli bir şey olduğu zaten ötedenberi belli idi ya!. Vak'a, Kahirede cereyan ettiğine göre, hayret etmemeli. Çünkü malum ya, eski Mısırlılar da Ölülerini yemeklerle yemişlerle birlikte gömerlerdi. Çocuklar için Oyuncular iki grupa aynlırlar. Birinci grup kendi sayıları kadar iskemle alıp sıra ile otururlar. Oturan oyunculardan her birinin önüne aynca bir de boş iskemle konur. Diğer grup karşı tarafta ve yedi sekiz metre kadar uzakta sıra ile dizilirler. Oturan grup, karşı gruptan gelecek ilk oyuncunun boş iskemlelerden hangisine oturması lâzım geldiğini gizlice aralarında kararlaştırırlar. Oyuncu gelir, oturan grupun yüzlerindeki ve gözlerindeki ifadelerden hangi sandalyaya oturması icab ettiğini anlamıya çalışır ve kararlaştınlan iskemle olduğunu zannettiğine oturur. Eğer tahmininde yanılmayıp da doğru keşfetmişse oturan grup onu alkışlar ve karşıki gruptan sıra ile oyuncular gelip ayni şekilde iskemleleri işgal etmekte devam ederler. Iskemleyi keşfedemeyip de yanılanlar kalkıncıya kadar oturan grup ıslık çalar ve yahut "sss!" sadası çıkarır ve o oyuncu tekrar karşı grupun tarafma gidip en arkada yer alır. Bu suretle herkes yerli yerine yerleştikten sonra parti biter ve gruplar yerlerini değiştirirler. Birkaç parti oynandıktan sonra yekun itibarile kimler en az aldandılarsa sıra ile birinci, ikinci, üçüncü olurlar. Faydah bilgiler Umumi Harbden sonra dünya yüzünde bin türlü buhrandan maada bir de fazla istihsal buhranı meydana geldi. Buğday çok, kahve çok, şeker çok.. Alan yok.. Bir iki sene evvel Kanadada buğdayları lokomotif ocaklannda yaktıklarım, Brezüyada kahveleri denize döktüklerini hatırlarsınız.. Brezilyada hâlâ kahve, ihtiyacdan fazla yetiştirilmekte berdevam.. Brezilyalı bir alim, doktor Oliveira Fairas kahveden başka türlü istifade etmek tarzını düşünmüş ve bu düşüncesinden muvaffakiyetli bir netice elde etmiştir. Söylendiğine göre, doktor kahveden barut kadar kuvvetle patlama ve ateş alma istidadım haiz bir madde çıkarmaya muvaffak oluyormuş. Bu işte insaniyet gene yandı demektir. Sanki Eylul bulmacası Merakh şeyler Dünyunuı en çok sisam içen adamı öldü Kahirede eski sigara fabrikatorlarından Nestor Papanastasyu isminde bir Yunanlı Olmüştür. Bu adam dünya üzerinde en çok sigara içenlerden biri sayılıyordu. Günde yüz, yüz elli sigara bile onu tatmin etmeğe kâfi gelmiyordu. Papanastasyu 'nun vasiyetnamesi açıldığı zaman, ebedî istirahatgâhına tevdi olunurken tabutunun yanına binerlik beş paket sigara konmasına aid bir madde görülmüş ve tabiatile bu arzusu yerine getirilmiştir. Yukanki resimde bir kurd leyleğin ağzındaki kemiği kapmak üzeredir. Okurd nerededir, bulunuz ve resmini kesip kalemle işaret ederek bize gönderiniz. Bu bilmeceyi doğru halledenlerden birinciye beş lira, ikinciye iki lira, üçüncüye bir lira takdim olunacak, aynca yüz kişiye muhtelifhediyeler verilecektir. Cevablann eylulün sonuncu gününe kadar "Cumhuriyet Çocuk Sahifesi" adresine gönderilmesi lâzımdır. Geç kalanlar hediye alamazlar. Paris'te toplantı SABETAY VAROL PARİS Türkiye ile yurtdışından çeşitli şahsiyetlerin desteklediği ve "Yılmaz Güney'e Özgürlük" adı altında yürütülen kampanyamn ikinci toplantısı, önümüzdeki pazar günü Paris'te yapılacak. Faaliyetini Almanya'da sürdüren Tohum dergisi ve "Demokrat Sanatçılar BirtigTnin önayak olduğu kampanya nedeniyle, aym günün sabahı, olay nedeniyle Paris'te bulunacak sanatçı, milletvekili, yazar ve diğer şahsiyetlerin katdımıyla, Güney'in mezarının bulunduğu Pere Lachaise Mezarlığı'nda bir basın toplântısı düzenlenecek. Kampanyamn organizasyonundan yetkili bir kişi, Cumhuriyet'e amaçlarmı şöyle açıkladı: Türkiye'de kültür ve sanat emekçilerinin uzerindeki baskılann sona ermesi, Yılmaz Güney'in vatandaşlık haklarının iadesi ve cenazesinin Türkiye"ye taşınması. Aynı şekilde, açılan kampanya sırasında toplanacak gelirle, ünlü sinema sanatçısına yattığı Pere Lachaise Mezarlığı'nda anıt yapılmasının düşünüldüğü belirtildi. Fikri Sağlar, Kemal Anadol, Mehmet Ali Eren, Arif Sağ, Cüneyt Canveı gibi SHP milletvekillerinden başka, Yazarlar Sendikası Başkanı Aziz Nesin, 2. Başkaıu Demirtaş Ceyhun'un da kampanyayı desteklernek amacıyla önümüzdeki pazar günü Paris'te olacakları aynca vurgulandı. Üç bine yakın seyirci alan MutualitĞ salonunda yapılacak toplantıdan başka, yurtdışında Yılmaz Güney'in Türk vatandaşlığı1 nın iadesi ve cenazesinin Türkiye ye götürülmesi için izin verilmesi için açılan kampanyayı desteklemek amacıyla imza toplama kampanyasının da başlatıldığı, bu kampanyaya Türkiye'de devam edilmesine çalışılacağı da bildirildi. Düzenleyiciler, Fransa'da bu pazar yapılacak geceye katdmalan ya da destek göndermeleri için 300'e yakın Fransız sanat ve siyaset adamına çağrı yapıldığını, ayrıca temas için Fransa Kültür Bakanı Jack Lang'a başvurulduğunu da sözlerine eklediler. Adıyaman Folklor Ekibi'nden başka, Melike Demirağ, Nizamettin Arıç, Fuat Saka ve Şivan Perver gibi yurtdışında bulunan; Hakan Balamir, Şerif Gören, Hasret Gültekin, Rahmi Saltuk, Uyas Salman, Deniz Türkali, Hale Soygazi, Ferhat Tunç gibi Türkiye'den gelecek sanatçıların da geceye katılacağı duyuruldu. Onat Kutlar, Atillâ Dorsay vb. sinema yazarlannın da ya geceye katılacağı ya da desteklediği belirtiliyor. VATANDAŞLIK HAKKI Yılmaz Güney e Ozgurlük" kampanyasının amaçlarından bıri de Güney'in vatandaşlık haklarının iadesi. Esas No: 1988/258 Karar No: 1988/735 C.Sav. No: 1988/398 DAVACI: K.H. SAN1K: YÜKSEL DEMİR: Huseyin ve Fatma oglu, 1962 D.lu, Sıvas, Tokuş köyünde kayıtlı, SıvasAlibaba Mahallesi 2. Sk. No: 35'te oturur. Evli, iki çocuklu, okur yazar, sabıkalı, bakkal, Turkİslam. SUÇ: Halkın sağlığını tehlikeye düşürmek Suç tarihi: 16.02.1988 Halkın sağlığını tehlikeye dtışurmek suçundan sanık Yuksel Demir hakkında Sıvas C. Savcılığı'nın 9.3.1988 gun \e 1988/803398162 sayıh iddianame ile mahkememize açılan kamu davasımn yapılan yargılaması sonunda: HÜKÜM: Yüksel Demir'in eyleminc uyan TCK'nın 398. maddesi uyarınca taktiren uç ay hapis ve beş bin lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, sebepleri olmadığından başkaca artünm ve indirime yer olmadığına, 647 sayılı yasanın 4. maddesi gereğincc hapis cezası SIVAS 2. SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN KARAR ÖZETİ nın beher günü taktiren 300 lira üzerinden paraya çevrilerek yirmi yedi bin lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, TCK'nın 72. maddesi uyannca aynı neviden para cezalannın toplanarak ve sonuç olarak OTUZİKİBİN LİRA ağır para cezası ile cezalandınlmasına. TCK'nın 402. maddesi gereğince samğın cürüme vasıta kıldığı bakkallık mesleğinden üç ay süre ile tatili icrasına. dükkânın taktiren yedi gün süre ile kapatılmasına, karar kesinleştiğinde TCK'nın 402. maddesindeki diğer işlemlerinin yerine getirilmesine. 647 sayılı yasanın 6. maddesinin uygulanmasına, samğın dosyada mevcut tekerrure esas olmayan sabıka kaydı, suçun işleniş şekli ve özelliği dikkate alınarak cezasının ertelenmesi halinde samğın suç işlemekten çekineceği hususunda mahkememize olumlu kanaat vermediğinden yer olmadığına, Bir davetiye gıderi 600 lira mahkeme masrafının samktan tahsiline, dair kısmen kesin kısmen yasa yollan açık olmak uzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27.06.1988 Basın: 27533
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear