23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 AĞUSTOS 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR tSMAîh GÜLGEÇ CUMHURİYET/5 Fotoğraf, resmin üvey kardeşi **Bazen bir resim bin sözcükten anlamlıdır" biçimindeki Çin özdeyişine katüdığmı söyleyen özkök, "Bugün yeryüzünde fotoğraf arşivleri yok olursa, çağdaş uygarlığımızın görsel tanıkfarı da kaybolur" diyor. özkök'e göre hayatın en aamasız düşmanı "yok olma" olayı. FATMA ORAN "Her kim anahtar deliğinden içerisini gözetlerse, butun kınk dökükluğüyle insanoğlunu karşısında bulacağı kesindir" (Heinrich Boll). Ozan ve totoğraf sanatçısı Lütfl Özkök, 1950'Ierin başlarından bu yana İsveç'te. Geçenlerde tsveç Yazarlar Birliği uyesi olarak, Isveçli yazarlarla birlikte ulkemize gelen Özkok, isveç'te edebiyat çalışmalarından öturu Devlet Sanat ödulu başra olmak uzere birçok ödul aldı. Fotoğraf çahşmalarında ozellikle unlu yazarların portrelerinde yoğunlaşan Özkök'un fotoğranarı, The New York Times, Newsweek, Observer, Les Lettres Françaises, L'E.\press, Der Spiegel, Die Zeit gibi dergi ve gazetelerde de yayımlandı. "tçimizdeki Sıla" adlı şiir kitabının yanı sıra "Varşova" ve "Kurşunlu Köy" gibı fotoğraf albumlerı de bulunan Özkok, geçen martta Stockholm'de duzenlenen bir törenle 65. doğum yılını kutladı. Fotoğraflar da resimler gibi "çağlannın lanıklan" olma özelliği taşırlar mı, var mıdır boyle özellikleri? ÖZKÖK Vardır. Hâlâ tarihin karanlıklannda ışıyan bir Çinlinin deyişiyle "Bazen bir resim bin sözcükten daha da anlamlıdır" özdeyişine kafamla ve gönlümle katılıyorum. Hele sanatsal değeri, onurlu ve ozeleştiri>i amaç tanıyan bir bilinçten kaynaklanmışsa. Fotoğraf resmin uvey kardeşi değil midir? Ölüme meydan okuyan bir mumyalaştırma ameliyatı, yaşantımızm bir "an"ıru yimlerimden biliyorum. Siz de bu gerçeğe katılırsanız eğer bunun neden bojle olduğunu, bu tedirginliğin fotoğraf çekerken size de yansıyıp yansımadıgını merak ediyonım.? SIIIADA İKİ ALBÜM Ozan vefotoğrafsanatçısıLütfi Özkök'le fotoğraf üstüne OMUmRLütfi Öz kınmak için gerekecek kadar bir kök. önümüzrJekl ıki yıl ıçin bir Isveç yayınevtyle ikı fotoalbüm konusunda anlaştı. Binncisı "Çağdaş Isveç Ntorlannın Mülti Portreleri"ni, ikincjsi "Uluslararası Yazar Portreleri"nı içerecek. (Fotoğraf: AnneMarie ÖZKÖK 'Eski yiiziimuzü ta süre...' diyorsunuz. Haklısınız Ben biraz daha ileri gideceğim: Içine kan damarlannı da katarak dolaşımını daha uzaklara, ötelere göturecek bir sure. Banka soyguncusunun portresine gelince bunu herhalde en iyi gerçekleştirecek olan HoUywood'un rüya fabrikalarıdır. Ürkeklikte ise bu göreceli, kimileri sanki benim portrelerımi çekiyordu ben deklanşore basarken. Tedirginlik konusunda fikirlerinizi pavlaşıyorum. Ben ilk temasta kişisel diyaloğa oncelik tanıdım. Onları kendi sınıfımdan saydım. Ben de tedirginlikler dunyasındanım. Birlikte calışmamız çoğu zaman bir alışverişle sonuçlanır. Gizemlı kuşdilimizin dallannda büyüyen meyvelerin lezzeti birdir. Ne o benden üstün, ne ben ondan aşağı. 'Merhaba' derken el sıkışmalarımızda sanki bir onak kader oluşur aramızda ya da kan kardeşliği. Guncel flash'lardan kaçtım, acıya yaklaşmaya çalıştım. Dılini bilmediklerimin portrelerine gelince, burada hendek aşmak zor oldu. İyimserliği yitirmemeye baktım, devam ettim. Allah ne verdiyse. Gerçek yazarlann, Mercurius'un torunlanrun o güzel deyişinizle kıpır kıpır olduklarına ben de sizin kadar ınanıyorum. Otuz yıllık fotoğrafçıhk hayatımda putlara, eşyaya tapan fetkhisie, pinup afışleri gibi kendini sergileyen exhibitioniste, her turden ruşvetle kalemi bukalemuna donuşen sozde yazarlann yanı sıra "sevgiden başka hiçbir şeye baş egmeyen", kuşku yaratacak kadar alçakgonullu, içi Hazreti Suleyman'ın hazinelerinden daha zengin, efendi, soylu, pırıl pırıl yazarlar da tanıdım. Dostluk, kardeşlik duygularım bu sonunculara yöneliktir. Tedirginlik fotoğraf çekerken kişıliğime yansımadı mı diyorsunuz? Hem de nasıl! Bazen lanet edıyordum bir maskeli maskaıa karşısında oluşuma. Bu durumda küçulduğumü duyuyordum. (Belki de büyüdüğümü, bilemem.) Ama yucelerden bir ikisi çalkantılı içimi, kaygan yollarımı, hâlâ deniz feneri gibi aydınlatmaya devam ediyor. Bilirsiniz, ozellikle ezginliğin çarptığı ozanların yuzlerinde bir yalnızlık rüzgârı eser. Bu rüzgârın fotoğrafıru çekeyim derken kendimi de uşüttüğum "an"lar olmadı değil. Sahi, kaleminize ne oldu? Şiirlerinizi özledik. ÖZKÖK Ilginize teşekkurler. Şimdilık fotoğrafçılığım şair kalemimi kırmış durumda. Önümüzdeki iki yıl için birinci cilt 'Çağdaş Isveç Yazarlannın Mültiportreleri, ikinci cilt Lluslararası Yazar Portreleri olmak uzere bir Isveç yayıneviyle büyuk forma iki foto albüm üzerine anlaştım. Bunlar benim galiba bu alanda son sözum. Ustelik yeni sergiler, kısa fılrhler, deneysel karanlık oda çalışmalan... Bu arada şiirin hurileri fakiri baştan çıkarırsa, ne âlâ... Ama yaşlandıkça vidalar, cıvatalar da paslanryor. Bu bir kaçamak mı, yoksa evham mı? Zaman denilen süreç bir illusion, kuruntu değil mi? P İ K N Î K PİYALE MADRA (tum anlanmızı) sonsuza dek dondurtan bir sureçten başka nedır ki? Bugün yeryüzünde foıoğraf arşivleri yok olursa çağdaş uygarlığımızın görsel tamklan da kaybolur. Oysa hayata en acımasız duşman, en katmerli tehlike, en dolaysız tehdit, ka\bolma/yok olma olayıdır. tnsanın hayatından bir " a n " geçer: O "an"ı gerçekliğiyle yakalayıp deklanşore basarken, bunu vaparken her şe>i unutmak. O "an"ı yaşamak, duvarlı bir parmak teması. sizin gözunuz, makinenin gözii, deklanşor ve lamam, o kadar işle. Fotoğrafa geçirilen bu "an"ı, hissettiklerinizi oğrenmek isterdim: Sizin " o " n u nasıl "görduganuz" ile "o"nun sizi nasıl "gordüğu" "an"ı? ÖZKÖK Bu sorunuz yan romantik bir duyguyu içeriyor: O " a n " ı gerçekliğiyle yakalayıp deklanşore basmaktan soz ediyorsunuz. Ben kendi deneylerime dayanarak ürkmeden, naçizane itıraf ediyorum: Deklanşore basmadan önce ve bastığım anda kumar masasındaki croupier'nin "Rien ne va plus'unü anımsıyorum; sonucun ne olacağıru kestiremiyorum. Bunun aksini savunanlar yok değil, hem de fazlasıyla var. Ama ben şupheciliği yeğliyorunı. Fotoğrafa geçirilen " O a n " ise, genel olarak demagojiye dayanan utanmaz, yalancıl ve serüvene yaltaklık eden bir "an"dır. Kuralları kural yapan istısnalara da hak tanımak gerek. "O"nun beni nasıl "görduğü"ne gelince, yanaklanm utançtan kızarmakta. Neden en çok yazar portreleri? ÖZKÖK Yazar portrelerine "medan maişel motonına" akaryakıt sağlamasından ötürü başladım. Şehircilik burosunda elime geçen para azdı. Şairlik hayallerimse o denli çok. 60 yıllanmn başında ls\eç ve yabancı basının >azar portrelerime gosterdiği ilgi durgun sular uzerinde pinekleyen yelkenımı şişiren yer oldu. Çorak tarlalanmı yeşerten bereketlı yaz yağmuruna dönuştu. Siz hiçbir soyguncunun bir banka soyguncusu diyelim portresini çektiniz mi Lütfi Bey? Ya da bir banka soyguncusunun portresi)le bir yazann portresini yan yana koyup baktınız mı? Muthiş bir tedirginlik vardır ikisinde de; bir >akayı ele verme tedirginligi... bir ürkekiik... Yazarlann folograf çektirirlerken diğer insanlardan / sanatçılardan daha tedirgin. kıpır kıpır olduklan gerçeğini kendi dene HIZLI G AZETECİ NECDET ŞKV KöÇÖK YÂŞTA S'lYASET'e foNZA 8 YH ft>PIUMPAH 5İMP 1f 'Y LR Ş GÛU8A KlZlMİİL£ GüceHME &IRAZ KOMANflK OLAİIMI AŞ1K OLPUĞVM p£ ŞU koNUPAK SENİ ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EGİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES ÇN K'M OLDUGUHü BıJMİ*(?UMAAV* İHT')ftCIMv/A)? ONAOHU RM Bir sure önce 16. Uluslararası Istanbul Festivali kapsamında Açıkhava Tiyatrosu'nda uç konser veren Cınlü trompetçı Mîles Oavıs, İstanbul'dan sonra Japonya'nın başkentı Tokyo'ya uctu Son yıllarda muziğın yanı sıra resim çalışmalarına da ağırlık veren Davis, Mümh'ten sonra Tokyo'da dc bir resim sergisi açtı. istanbul'da Türk ressamlada da ılgilenen ve Mehmet Gün'le resim değış tokuşunda bulunan, Bedri Baykam'dan da bir tablo satın alan Mıles Davıs'ın Tokyo sergısındekı yapıüarının fiyattarı bin dolarla 9 bin dolar arasında deöjşıyor. (Fotoğraf: AP) Tokytfda Mîles Davis sergisî, TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN f334'TE BUSUN, ALMAN ASK£R \/EDEVLET ADAMI PAUL VON MNDEN8URG ÖLOÜ. BiRÎNCÎ DÜNyA SAVAŞI Sl&AS/NDA Ru£ ORDUSUNU TAMNEN6EIŞ£'DE BÜYÜK 8İR YENİLGİYE U&RAT/P ÜN YAP. Tı(131A). KAS/M İ9İ& 'DA, BAT/ CEPHESİN DE GENEL KURMAy BAŞKANI OL4&U? BAŞARILARINA YENİLERİNİ KA7T/. SA VAÇTAN SONRA, İ32S'TE ALMANYA CUMUURBAŞKANI SEÇİLDÎ. 133Z'DE İKİNCJ fiEZ SEÇJLDf.ÜSTELİK H/TLER'DEN 6 MİLYON FA2L/I Oy ALARAKAMA AYN/ y/<//V SO~ U GA 2 Ağustos 1921'DE BUGÛN, UNLÜ TENOR ENRlCO CARUSO, NAPOL/'DE ÖL DÜ$ARKI SOYLE&KEN G/&TL4ĞINDA HEYM f KOPMAS/ NEDENi/LE AME/&'.t KA'DA AMELİYAT EDİLEN CAKUSO, &OĞDUĞU *£M7E, HAPOLf/E GİMİŞTL( Yaşaıııı müziklemeye çalışıyorum Fuat Saka'nın 1984'te Paris'te doldurduğu "Ayrılık Türküsü" adlı plak geçenlerde Türklye'de kaset olarak yayımlandı. Saka, yeni bir plağın bestelerini tamamlamış durumda. Plakta Almanya'da çalışan bir Türk işçisinin Türkiye'den çıkışıyla başlayan öyküsü var. Saka, Almanya'mn ünlü politik şarkıcılanndan Wolf Biermann'la da ortak bir plak yapacak. FFRRLH YILMAZ KOPENHAG Avnıpa'daki TurkJer arasında uzun süredir tanınan Türk müzisyen Fo•t Saka'nın 1984'te Paris'te doldurduğu "Aynlık Tnrkösö" adlı plak, geçenlerde Türkiye'de de kaset olarak yayımlandı. Kasette yer alan parçalann büytik bir bölümu Fuat Saka'nın kendi bestelerinden oluşuyor. Geleneksel üç türkünün dışında Enver Gökçe, Gölten Akm ve Ahmcd AriTten birer şiir var. Geri kalan parçalann sözleri Fuat Saka'nın. Fuat Saka, Anadolu müziğini temel alıyor. Kendi bestelediği parçalarda da halk müziginin etkilerini duymak mümkün. Buna karşıbk Fvat, sadece kendi bestelerini değil geleneksel türküleri bile armonize ederek çalıyor. Bunu da "Saz çok güzel rengi olan bir enstrüman, ama tek renk hiçbir zaman tek başına güzel degildir. Tek rengiD guzelligini çok renldilik içinde değeriendirmek gerekir" diyerek açıklıyor. Fuat'ın akustık enstrümanlara özel bir duşkünlüğü var. Fuat'ın müziğini sadece Avnıpa'daki Türkler değil, Avrupalılar da severek dinliyor. Fuat'ın müziğini benzerlerinden farklı kılan bir yan da kullandığı enstrümanlar. Nefesli ve yaylı sazlara büyük ilgi duyan Fuat Saka'nın en çok kullandığı enstrümanlar arasında başı ney, klarnet ve viyolonsel çekiyor; ama Fuat Saka'yı Fuat Saka yapan, müziğinin yanı sıra kalın ve coşkulu, aynı zamanda yumuşak ve duygulu sesi herhalde. Kendi deyişiyle, en huysuz Alman çocuklan bile sesiyle sakinleşip uyuyabiliyorlar. 1952'de Trabzon'da doğan Fuat Saka'nın müzisyenliği aileden geliyor. Fuat'ın babası saz ve tambur, ağabeyi darbuka, başka bir ağabeyi de saz çalıyor. Fuat'ın ilk öğrendiği >an bir müzisyen. örneğin, Turkiye'de kaset olarak yayımlanan "Aynlık Türküsıi"nde, halk müziği öğeleri sadece melodik açıdan değil orkestrasyonda da ağır basıyor ve zaman zaman folkcaz denemeleri kendini hissettiriyor. Buna karşdık, Türkiye'de henuz yayımlanmayan ve Nâzım Hikmet yonımlanndan oluşan "Kerem Gibi" kaseti ise daha caza yönelik, daha farklı bir çalışmanın Urünü. Paris'te yaşayan neyzenlerden Kudsi Ergıiner'in katkısıyla daha da zenginleşen kasetin en güzel parçası, viyolonsel ağırlıklı "Kanma Mektuplar, 28 Ekim 1945". Daha hareketb "Kerem Gibi"deki saksofon doğaçlaması ve Kudsi Ergüner'in girişteki ney taksimi, kaseti, bütunlüğunü bozmadan değişik yönlere çeken bölümler. Fuat Saka'nın her çalışmasında yeni bir şeyler denediğini söyledik, ama kendisi "Yeni bir şeyler yapmak için çalışmıyorum ben" diye itiraz ediyor. "Ben yaşamı müziklemeye çalışıyorum, kendi bilincirni de katarak. Jnsanıo yaşam içerisiDdeki konumunu müziklemeye çalışıyorum." Bu nedenle de Fuat'ın Avrupa'da en yakın olduğu insanlar, Avrupa'daki Türkiyeli göçmenler, şarkılann birçoğunun konusunu oluşturuyor. Fuat, Avrupa'daki Türkiyeli göçmenİT arasında "politik" bir müzisyen olarak tanımyor, ama bunun nedenlerinden biri de politik gecelerde de sahneye çıkması. Kendisi politik müzik diye bir şey olduğuna ve olması gerektiğine inanmıyor. "Beoim yaptığım, politik insanlann şiirlerine kendi müziği mi ekleyip onlan daha güçlendirmek ya da belki daha kotu hale getirerek insanlara sunmak." Ancak Fuat sadece Türklerin düzenlediği gecelere değil Avrupa'nın hemen her yanında duzenlenen çeşitli festivallere, uluslararası gecelere de katılmış, katılıyor. Fuat Saka'nın gelecekteki çalışmalarına gelince; şu anda yeni bir plağın besteleri tamamlanmış durumda. Bu plakta, Almanya'da çalışan bir Türk işçisinin, Türkiye'den yola çıkışıyla başlayan hikâyesi anlatıüyor. Bundan başka ilginç bir proje daha var gerçekleşme aşamasında olan. Almanya'mn tanınmış politik şarkıcılanndan Wolf Biermann'la yapılacak ortak bir plak. Bu plakta Fuat Saka, Wolf Biermann'ın şarkılarını Turkçe söylerken, Wolf Biermann da Fuat'ın bestelerini Almanca söyleyecek. Şarkılann bir kısmı şimdiden hazırlanmış durumda. Avrupa'da yeni arayışlar içinde olan Fuat Saka: HINDENBURG CARUSO SCALA'OA TENOR, SOA//SA REK METROPOL/TAAJ OP&ZAS'NDA 192f'£ DE6/N ÇAL'Şfa/Şr/. PLAKLAG/yCA ÜNÛ DÜAJYAYA yAy/LAAJ Cs4#üSO/BuNl/)/?/N SAT/ŞINDAN ÇOK ZSNGtN OLMUŞrU. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 2 Ağustos 1938 1938*1988 Istanbul festivalleri bugün başhyor Fuat Saka çalgı da saz. Ancak Fuat "profesyonel" müzığe, lstanbul'daki öğrencilik yıllarında, gece kulüplerindeki orkestralarda davul calarak başlıyor. Daha sonra 70'li yılların sonunda Avrupa'ya gelen Fuat, Almanya'da tesadüfen gittiği bir Türk kültür gecesinde karşılaştığı bir öğrencisi tarafından (Fuat Avnıpa'ya çıkmadan önce Türkiye'de bir süre Uselerde resim öğretmenliği yapmış) sahneye cağnlıyor ve kendi deyişiyle "çıkış o çıkış", bir daha sahnelerden inmiyor. Fuat, kendi yaptığı milziğe Rubi Su'dan etkilenerek ve onu taklit etmeye çalışarak başladığım itiraf etmekten kaçınmıyor. "Sonra sonra kendi cizgimi belirlemeye basUdım" diyor. İlk kaseti Avrupa'da ilk sahneye çıkışından kısa bir süre sonra 1981'de Almanya'da yayımlanıyor. Geleneksel türkülerin yanı sıra Ahmed Arif'ten, Nâzım Hikmet'ten şiirleri bestelediği bu ilk kasetten sonra yaptığı kaset ve plakların sayısı 5'e ulaşmış durumda. Bunlardan başka, Berlin'deki Brecht tiyatrosunun bir oyunu için yaptığı müzik ve Hamburg'ta sahneye konulmak üzerc hazırlanmış bir bale gösterisi müziği de Fuat'ın çalışmalan arasında. Fuat Saka'nın plak ve kaset çalışmaJarındaki özelliklerden biri de her çalışmada daha farklı bir orkestrasyon ve "tarz" denenmesı. Fuat bu anlamda devamlı yeni bir şeyler arayan, kendi muzigi için en uygun biçimi ara "Kanlı Nigar" orta oyunu Öğrendiğimize göre, dunyanıniçtima günü irad ettiği oynanacaktır. Istanbul en ağır başlı gazetesi olan nutukta bu seneki büyük festivali münasebetile dün Times'in hazırladığı ve askeri manevramn Dersim Turkish Number adını akşam saat 21 de Eminonu havalisinde yapılacağını ve bu taşıyacak olan hususi nüshası harekat esnasında ayrıca Halkevi temsil şubesi ağustosun dokuzuncu salı amatörleri Beyazıd Dersimde asayiş ve sükunun günu Londrada intişar DördüncU Istanbul festivali meydanında Molyer'in, temini için geçen sene edecektır. 40 sahifeden bugünden itibaren Dekbazlık admdaki piyesini yapılmış olan askeri harekatın mürekkeb olan Türkiye başlıyacaktır. Bu senenin temsil etmişlerdir. Beyazıd da birlikte ikmal edileceğini programında birçok yenilikler meydanı yüzlerce seyirci ile nüshası Cumhurreisimiz söylemişlerdL vardır. Geçen senenin dolmuş, üç perdelık piyes saat Atatürk imzalt bir fotoğrafıle Öğrendiğimize göre, Uçuncü tezyin edilmiş bulunacaktır. programlarında milli rakıs ve on buçuğa kadar devam Ordu Müfettişi Orgeneral Bu nüsha, Başvekil Celal oyunlara büyuk bîr mevki etmiştir. Istanbul festivali Kazımın kumandası altında ver{/mekte idi. Bu sene bunlardevam ettiği muddetçe muh Bayar, Hariciye Vekili Dr. ve üçten fazla kolordunun Tevfık Rüştü Aras, İngiltere kaldırumış, yerlerine yeni telif temsil grupları tarafından iştirak ile yapılacak olan bu Hariciye Nazırı Lord numaralar konulmuştur. her pazar açık hava büyük manevra için lazım Hatifaks, tngilterenin Ankara gelen hazırlıklar ikmal Artistik bakımdan bu senenin temsillerine devam Büyükelçisi Sir Percy Lorrain, edilmiştir. en mühim numarasını olunacaktır. Festival Bükreşten gelecek olan esnasında, şehrimizde Rumen Lord Halifaks, tngilterenin Manevralara mühim miktarda Tanasa revUsü yapacaktır. Bu kadınları tarafından orjinal Büyükelçisi Sir Percy Lorrain, tank ve tayyare kuvvetleri de Londra Büyükelçimiz Fethi revu Parism Foli Berjer ve eserteri ihtiva eden bir elişleri iştirak edecektır. Kazino de Paris gibi meşhur sergisi gönderilecektir. Sergi Okyar ile diğer birçok tanınmış Türk ve İngiliz revuleri ayanndadır. Ekip 40 Beyoğlu Halkevinde ricalinin makalelerini muhtevı V \" \ baletle 40 artistten kurulacaktır. bulunacaktır. mürekkebdir. Programda spor hareketlerine de ehemmiyet "Taymis" gazetesinin Türkiye verilmiştir. Boğazda iki buyuk muhabiri M. Kernik, mezkur yüzme yanşı olacaktır. Bu fevkalade nüshanın yarışlara Balkanlarla, Mısırın hazırlanmasında buyuk bir meşhur yüzucüleri de iştirak rol oynamış ve müteaddid edecektır. Güreş müsabakalanna gelince, Ali Türkiye ile İngiltere arasında resimlerle makale temin teessus eden iktisadi teşriki etmiştir. Bu hususi gazete, Babayı yenen Amerikalı meşhur Jak Şeri festival için mesai neticesinde Ingılterede ağustosun 12 nci cuma gunü memlekeümiz hakkında tstanbula gelmiş bulunacaktır. sureti mahsusada tstanbula gelmiştir. Ayrıca dört tane de umumi bir alaka uyandığından, Taymis gazetesi buyuk orta oyunu tertib bu alakayı tatmin etrnek olunmuştur. Bu akşam üzere Türkiye hakkında sanalkar Naşidın ıştırakıle hususi bir nusha neşrine Başvekilimiz Celal Bayar, saat 20 de Karagumrükte karar vermiştir. Büyük Millet Meclisinin son Jaymis gazetesinin Türkiye nüshası Askeri nıanevralar SiBED.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear