25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ra'da oturuyor, yerleşti oraya ve bütün gücünıi Türk şiirini, Türk hikâye ve romanını tngilizlere tanıtmak için harcıyor. Londra'da "Penguin Book of Turkish Verse" adlı kitabın basılmasını o sağladı. Eski dostumun anlattığına göre, bu kitap tükenmiş, fakat yeniden yayımlamıyorlarmış. Neden? Nedeni çok açık; Ingilizler bizim şiirimize ve edeğü kan biyatımıza kapalı da ondan. Ama bu konuyu şimBu kanın hesabı sorulmadı dilik bir yana bırakalım. Dilimizin başka bir dil aiGözyaşları yüzlerde kurumuş lesinden olması, Türkiye'nin gereğince tamnmamaKum üstünde kurumuş kan Gözyaşlannın hesabı sorulmadı, kanın hesabı so sı, Ingilizlerin genellikle dısarıya kapalı olmaları... rulmadı Söyleşiyi yapan Sayın Saliha Paker, Nermin MeSorulacak bunlann hesabı. nemencioğlu'nun çeviriye ilişkin düşüncelerini öğŞimdi Cevat Çapan'm bir MacLeish çevirisine renmeye girişmiş, iyi de etmiş bence. En bilgili, en göz atalım: dikkatli, en usta çevirmenlerimizden biridir NerGüz sona erse! min Menemencioğlu. Benim epey şiirimi çevirdi İnBu tatlı mevsim ağaçlarla uzayan gilizceye, onları beğeni ve hayranlıkla okumuşumGecenin geç saatleri sona erse! dur. Ne inceliklerle uğraşır, ne denli yorar kendiDüşen elmalann kokusu, yolların tozu ni, bilirim. Bakın şu sözü bile kendisini ne güelükYakınlarda bir yerdeki su, bana değen lere soktuğunu gösteriyor: "Metinde herhangi bir Suyun kokusu; büttin bunlann sonu gelse, değişikliği kabul etmiyorum prensip olarak. ÇevirYokluğuna katlanabilirdim gecede, men muhakkak aslına sadık kalmalı." Ellerin erişemediği yerdeki eller, çağnlan Adın ve buna adımla karşılık verilmemesi: Konuşmanın burasında, elbet, özgürlük bağlılık Görülen ama gözle görülmeyen görüntü. sorunu ortaya çıkacaktır. Katlanabilirdim bütiin bunlara Soru: Aslına sadık kalmak derken, mesela, keGüz sona erseydi ve o soğuk ışık gelseydi tek. limesi kelimesine bir çeviriden mi soz ediyorsunuz? Ben Cevat Çapan'ın çevirilerinden Archibald Yanıt: Kelimesi kelimesine bir çeviri mümkün deMacLeish'in modernizmini daha iyi anladım ve onu ğil zaten, çünkü her dilin kendi deyimleri, kendi daha çok sevdim. Hani çeviri için söylenen "Çevi şakalan, kendi atasözleri var. Onlara en yakın muri kokmamalı" diye bir söz vardır; bu öğüdün as kabili bulmak icap ediyor bence ve bazı şiirleri çelındaki yapıyı ve biçemi yok edecek denli ileri gö virmek mümkün olmuyor. O zaman berice hiç çetürulmesine hiç de razı değilim. Çeviri kokmama virmemeli, çalışmamalı çevirmeye. lı, evet, ama bir yabancı ozanın şiiri olduğu da anPeki, "aslına bağlı kalmak" ile "özgür olmak" laşılmalı. Bir yabancı ozanla karşı karşıya bulun birbirinden çok mu ayrı şeyler? duğumuz başka nasıl anlaşılabilir ki! Şöyle diyor Nermin Menemencioğlu: Her sayısıru ozlemle beklediğim ve ilgi ile oku"Ancak bir dereceye kadar zıt durumlardır bunduğum Metis Çeviri dergisi neredeyse tumü ile bu lar. Özgur deyince neyi kastediyorsunuz? Ritmi mi, konuya ayırmış son sayısını. Derginin başında dos metni mi, kafıyeyi mi? Kafıye varsa aslında, çevitum Nermin Menemencioğlu ile bir söyleşi yer alı ride hiç olmazsa birkaç kafıye olmasına taraftayor. Nermin Menemencioğlu yıllardan beri Lond rım." Özgürlük, Nermin Menemencioğlu için "metne sadık kalan birözgürlüktür", bunun yanında "şekli de korumak" gerekir? İçerik elbette çok önemlidir, fakat dil, deyim gibi öteki öğeleri yok sayarsanız işin içinden çıkamazsınız. Biçemi korumak başta gelir. Her ozanın, her yazann bir özel sesi vardır, bunu belirtmek gerekir. Nermin Menemençioğlu'nun, şiir çevirisine ilişkin kimi görüşlerini aktarmaya çalıştım, fakat bu konuşmayı baştan sona okusanız daha iyi olur elbette. Yazıma başlarken söylemek istediğim bir düşüncemi burada daha açmak olanağına kavuştuğumu sanıyorum. Evet, kendi dilinize getireceksiniz bir .yabancı ozanı ya da yazarı, ama onan bizden başkalığını, daha doğrusu özgünlüğünü bütün gücünüzle vermeye çalışacaksımz. Yerlileştirnıeyeceksiniz yabancıyı. Bunları söylemek kolay da, yapmak ne güç! İşte Nermin Menemencioğlu ve Cevat Çapan bu büyük güçlüğü yenmektedirler. "Metis Çeviri" dergisindeki çeviri şiirler iki dilde verilmiş, hatta üç dilde kimi zaman. Diyelim şiirin aslı tspanyolca da, tngilizce'den ya da Fransızca'dan çevrildi ise lspanyolcasını da koyarak. Bir çeviri şiirin aslını görmek, o dili bilmesek bile, özgün yapıyı ve biçimi görmek bakımından yararh. Ikinci dilden çevirme işi ise bambaşka sorunlar çıkanyor ortaya. Yazımı, Nihal Akbulut'un, Sylvia Plath'dan çevirdiği "Eğretilemeler" adlı şiir ile bitirmek istiyorum. Dokuz hecelik bir bilmeceyim, Bir film, hantal bir evim, îki filiz ustunde gezmeye çıkmış kavun. Ey kızıl meyve, fildişi, iyi cins kereste! Bu somun mayadan kabarıp büyümüş. Bu dolgun çantada yeni basılmış para. . Ben bir ağacım, bir sahne, buzağıda inek. Bir kesekâğıdı yeşil elma yemişim, Inilmez trene binmişim. 22 TEMMUZ 1988 ANMA ŞARA BAIJKÇIOĞLlPnun aramızdan aynlışının birinci yıldönümünde, 23 Temmuz 1988 cumartesi günü saat 13.30'da Şişli Ermeni Mezarlığı'nda bir araya geleceğiz. Tüm sevenlerini bekliyoruz. Çeviri Şiir MELİH CEVDET ANDAY Çeviri şiir, çevrildiği dilde şiir tadı veriyorsa iyi çeviri ve hatta iyi şiir sayılır; böylece çevirmen bir ölçüde kendini silmiş, okuru özgün şiirle başbaşa bırakmış olur. Ama bu başanb sonuca varmak için çevirmen, özgün yapıtın biçimine ve anlamına ne kerte bağlı kalmıştır? Bunu ancak özgün yapıtla çeviriyi karşılaştırmakla anlayabiliriz, ki bu yorguııluğa hiçbir okur katlanmaz. Geneüikle çevirmene, "Çevirecegin şiiri, kendi dilinde yeniden yaratacaksın" öğüdü verilir. Ama bu süreç içinde ozgun yapıtın biçemi kuşa döndürülmüş de olamaz mı? Çoğun olur, kimse de ayırdına varmaz bunun. Bu yüzden "metne bağlılık ve özgürlük" sorunu, çeviri şiirin en önemli sorunlanndan biri olagelmiştir. Ben bir zamanlar, Archibald MacLeish'in bir şiirini "lspanyol Ölüsü" adı altında dilimize çevirmiştim; Tercüme Dergisi'nin Şiir özel Sayısı'nda çıkmıştı. Dostum Cevat Çapan'm "Çağdaş Amerikan Şiir Antolojisi" adlı yeni kitabında bu ozandan yapılan çevirileri okurken aklıma geldi, buldum o çevirimi, okudum; baktım ki Archibald MacLeish bende başka. Cevat Çapan'da başka bir ozan. Düşüne düşüne buldum, ben o çeviriye aslında olmayan uyaklar katmjştım, uyum değil de, bir tür müzik elde etrnek için. Oysa "Çağdaş Amerikan Şiir Antolojisi" adh kitaplarındaki MacLeish çevirilerinde hiç uyak yok nerdeyse. "tspanyol Ölüsü"nden bir parça alayım: Bunun hesabı sorulacak Gözyaşlarının hesabı sorulmadı ama sorulacak Madrid'in, Barcelona'nın, Valencia'nın gözyaşları Bu gözyaşlarının hesabı sorulmadı Almeria'nın, Badajoz'un, Guernica'nın döktü BALIKÇIOĞLU AİLESİ YILDIRIM OT4NSEV Aşk olsun be Yıldınm Tam bir şeyler yapacakken oldu mu? Halk demokrasisi ve bağımsızlık mücadelesinin bir neferini ani bir rahatsızlık sonucu kaybettik. Dostlan ve Arkadaşlan adına ŞAHAP TORGUT TEŞEKKUR Zor ameliyatımda gösterdiği uzun uğraş sonunda beni sıhhatime kavuşturan S.S.K. Süreyyapaşa Göğüs HastalıkJarı Hastanesi Genel Cerrahi Mütehassısı ARADABIR VEDİ1 BİLGETEmekliAmiral OKURLARDAN Şehit Ali Kitaphğı Paşa Bana soru sorulunca çok sevinirim. Çünkü biliyorsam öğretmiş; bilmiyorsam, arayıp öğrenmif olurum. Değerli araştırmacı Bay Fethi Kayah, Şehit Ali Paşa Kitapltğı'mn nerede olduğunu sorunca, hemen aramaya koyuldum. Öğrendiklerim o denli ilginçtiler ki, onları sizlere aktarmaktan kendimi alıkoyamadım. Şehit Ali Paşa 'nın yaşamöyküsü, her yönü ile ilgi çekici: 1667 yılında tznik'in Sölüz köyünde doğmuş, üstün yetenekleri ile Padişaft Üçüncü Ahmed'in güvenini kazanmış. Onun beş yaşındaki kızı Fatma Sultan 'la 1709'da nişanlanmış, 1713'te evlenmiş. Böylece saraya damat, imparatorluğa sadrazam olmuş. (Reşat Ekrem Koçu, Osmanlı Padişahlan, 1981.) (Meydan Larousse, Ana Britannica, Büyük Larousse, vb. kaynaklar, Ş.A. Paşa'nın Üçüncü Ahmed'in 9 yaşındaki kızı ile evlendiğini yazmaktalar. Türk Ansiklopedisi ise Üçüncü Mustafa 'nın on beş yaşındaki kızı Fatma Sultan der.) Şehit Ali Paşa, kitabı ve okumayı seven, bilim ve sanat erlerini koruyan bir devlet adamı olarak ün kazanmış. Kitap ve okuma sevgisini padişaha da aşılamış. Onu büyük ölçüde etkilemiştir. Daha o çağlarda, yurtdışına kitap kaçırılmasını engelleyici önlemler almış olması, ulusal değerlere ne denli önem verdiğinin açık kanıtıdır. 1715 yılında Şehzade Camisi yakınlarmdaki kitaphğı yaptırarak, toplamış olduğu çok değerli yazma kitapları buraya yerleştirmişdr. Bu kitaphk bugün Vefa Lisesi bahçesindedir. Yazımm özünü Ş.A. Paşa'nın gömüsünü, Viyana daki Hadersdorf (Hadersdorf) ormanına götürmüştür (Türk Ansikl.) Cantnı yurdu için vermiş, bilimsever genç devlet adammın, memleketi için de Ötekilerin bir bölümü, Ş.A. umutlarla yaptırdığı kitaphk, Paşa'nın ölümünden sonra şimdi Anadolu Kız Lisesi saraya alınmış, bir bölümü de olarak kullanılmakta olan Vefa satılmıştır (Halit Dener, Lisesi bahçesinde, içinde Süleymaniye ümumi öğrencilerin çamaşırlannın Kütüphanesi, 1957). kurutulduğu bir uztintü anıtı Büyük bir yurt sevgisi ile olarak durmaktadır, Eğer böyle çalışan Ş.A. Paşa, sadrazamlığı bir kültür yuvasmın içinde döneminde, imparatorluğun olmasaydı, belki bu denli elinden çıkmış olan topraklan üzüntü kaynağı olmazdı. Ama geri almayı başarmış. Bunlann lisede okuyan gençler, yurdunu başında 1715'te geri almayı duşünmüş ve canını onun için başardığı Mora gelir. 1716 seve seve vermiş bir insanln acı yılında Avusturyalılarla yaptığı sonundan, olumsuz yönde savaşta, bozguna uğrayan etküenmemiş olamazlar. askeri güçlendirmek için ön tlgili bakanlığın bu yapıyı, onu saflarda bulunurken alnından kuranın şahsına ve yüceliğine vurularak şehit düşer. Belgrad yakışır biçimde, hemen yakınında Petervaradin 'e değerlendirmesini Türk ulusu giysileriyle gömülür. Yetmiş yıl adına dilerim. sonra Avusturyalı komutan RÜŞTÜ ERGUN Laudon, Petervaradin 7 alınca Emekti lşınbilimci de onun bugitnkü durumu olttşturmaktadır. Kitaplığın içindekilerin bir bölümü: 2S43 yazma, 65 basma yapıt, 1933 yılında Süleymaniye Kitaphğı 'na alınmıştır. Op. Dr. BEKİR ÖKTEN ve tüm cerrahi servis pcrsoneline teşekkürü bir borç bilirim. ISMAtLERENLER Nirengi Noktası... General Taylor'un "savaş alanının asıl sahibi, bizim kendisine askersel yardım yaptığımız dost bir ulus olacaktır" yargısı, yalnızca tek boyutlu bir önbiliden kaynaklanmaz elbet. Zaten, Taylor'dan kısa bir süre sonra Amerikalı 'öğreti'cilerın (doktrin. cilerin) anırlı bir NATO Araştırma Grubu önünde savladıkları "Macar durumu"nda da dışa vurulan gerçek, "savaş alanı"nın yalnızca konvansiyonel ya da nükleer bir çatışmayla belirlenmedıği, ekonomik stratejiierin askersel olanlarla sınırsız bağlıdır. Nedir "Macar durumu?" Çok özel ve dar anlamıyla, büyük bir ekonomik sallantı içindeki Macahstan'ın Rutenya'yı ilhak ve Transilvanya'yı paylaşım yöntemleridir. "Durum"un tanımında, Hitler'in "VVotan Projesi"ne uranyum kaynakları sağlamaktan, 1931'in bir altın pengosunun giderek 130 trilyon kâğıt pengoya eşitlenmesine varan enflasyondan 'bin milyon kere bir milyon' milyonluk banknot olan "egimilyar bilyon"luk pengonun dolaşıma (tedavüle) sürülüşüne değin birçok veri irdelenmektedir. 16 Mart 1939'da bu ülkenin Rutenya'yı ılhakı ve Romanya ile arasında sürekli sorun olan ve 1920 Trianon Anlaşması ile Romanya'ya bırakılan Transilvanya'nın 1940'ta Almanya tarafından iki ülke arasında paylaştınlrnası, "askersel stratejinin ekonomik olanla sınırsız bağı" kapsamında ele alınıp vurgulanmaktadır. Enflasyonun, mali yönetimin biricik ilkesi olduğu, kumar ve oyun çılgınlığının tüm toplumu ele geçirdiği, "Davos ruhu" kuruntusunun yapışkan ve itici bir durum aldığı, 20 binlik banknotun dolaşıma sürülüpSO binliğin de sırada beklediği bir Türkiye ortamında, "Macar durumu"nu anımsamak çok kuşkulu bir karamsarlık mıdır acaba? Lubnan'a ayrıcalık ve bağımsız vilayet statüsü veren "Beyoğlu Protokolü"nünimzasındantamyüz yıl sonra Türkiye'yerampalayıveren "Macar durumu" oluşturucularından Ruzi Nazar, on yıl süre ile Türkiye'nin Ortadoğu'daki olaylara eylemli katılım olanaklarını ırdeleyen olasılık raporları kotarıp durmuştur. Zbigniew Brzezinski'nin bu raporların katkısıyla da kurguladığı "Konsantrik Dış Çizgiler" stratejisinde ülkemize ne tür roller biçildiğini yıllar önceki yazılarımızda irdelediğimizi anımsayacak olanlar, ABD'nin bu tür konulardaki tutumunun, konuyu eyleme dökme olanakları saptamak değil, durumun eyleme konulabilirliğinin propagandasını yapmak olduğunu iyi bilirler. ("Böylece ip hep patronun elinde olacaktır" Kissinger'a göre) "Etkileme süreci" diye adlandırılan bir geniş dilimde, 1965'lerde olduğu gibi dönemin başbakanına, Kürtlere Türkiye'ye bağlı bir özerklik vermek ve bu yolla KerkükMusul'u denetlemek önensinden başlayarak bölgesel çatışmaları belli aralarla tırmandırmak da vardır. Yadsınmış olsa bile, bir düşünce olarak öne sürülmüş olgunun, ekonomik bunalım eğrisinin belirli bir noktasında amaç durumuna dönüşebileceği olasıdır. En büyük tehlike ise elbette budur. Çünkü bir düşünce ne denli çözüm sağlar görünürse görünsün, yalnız ve yalnızca bir araçtan başka şey değildir. işte, belirsiz bir aracın amaç yerıne konulduğu şovenist kalkışımlar bu noktadan sonra başlar. Batılı ülkelerin ekonomik, siyasal ve askersel etkinlik alanlannın, Sovyetler'in "dış çizgiler"ine karşı korunması için sistematik müdahalenin ABD kanalıyla, fakat bir müttefik eliyle yapılmasını öngören Brzezinski doktrininin temeli, AngloAmerikan siyasasının esas ıçeriğine sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Ancak bu içerik çevresinde başvurulacak taktikler büyük çeşitlilik göstermiştir. "Konsantrik Dış Çizgiler"in özünde, Humeynizmin kullammının da öngörüldüğü gibi... "Konsantrik Dış Çizgiler" çerçevesinde, Humeynizmin temelinde, İran siyasetinin tamamen çıkarlara dayanan dürtüleri öngörülmüştür. Şah döneminden devralınan askersel birikim ve yayılmacı isteklerle özlemler arasından "islami devrim" kavramını bulup çıkaran da, bu tutuma nihayet bir Tanrısallık maskesi takmayı becerecektir. İran insanlarının eşitliği ise ahirette gerçekleşecektiK Bu us dışı girişimin elbet bir ertesi günü yoktur. Ama bugünü uzatmak pekâlâ olasıdır ve "etkileme süreci" içinde savaş yoluyla başka türden müdahalelere zemin hazırlayacaktır. "Süreç" daralırken, Türkiye'nin güneydoğu sınırlarındaki güvensizlik yoğunlaşıp durmaktadır. 1920'lerdeki Kürdistan Teâli Cemiyeti hareketinin, Fransa Başbakanı Millerand ile ingiltere Başbakanı Lloyd George arasın.daki 24 Nisan 1920 günlü "Mezopotamya Petrol Alanları Hisse ' Paylaşım ı Anlaşması"yla gelişimini gözden ırak tutmak isteyenler, bu hareketin kimi bildirilerini ve 28 Mart 1923 tarihli ve Esseyid Taha imzalısını öne çıkararak bildiriler üstünde o tarihte bile nasıl ki İran Aslanı resmedilmişse, bugün de Türkiye'nin Güneydoğu'daki güvensizliğinin özünü ve çjkarlarının baltalanımını bu ülkenin oluşturduğunu, buna son verecek "askersel ve ekonomik bağ içindeki" sürekli stratejik güvenceye KerkükMusul'un kazanımıyla varılacağını yineleyip durma uğraşındadırlar Böyle bir olasılığı kimi kez yalanlayıp kimi kez sessizce geçiştiren Başbakanın Özalizmi ne olmaktadır acaba? Gerçek şudur ki, Özalizm kırk yıldır Türkiye üzerine oynanan oyunların nirengi noktasıdır. Bu nokta, ABD ve onun etkisi altındaki türlü İslami kökenlerden gelmiş ayrıcalıklann Türkiye'yi tümden sömürmeleri ve Ortadoğu'yu kesin denetleyecek bir üsse zor yoluyla el koymaları için bağdaştırıldıkları bir noktadır. "Macar durumu", "Türk durumu"na kopyalanırken, geçmişi bilmenin geleceği biçimlendirmek demek olduğu denli geleceği öngörmenin de bugün bulunulan bu noktanın felâket ve yıkım noktası olduğunun bilincine varmak demek olduğu artık kavranmahdır. Bütün Özalizm olgularında olduğu gibi, bu gerçeğin de önünden kayıtsız bir biçimde geçip gitmeyi yeğleyenler, bu bağlamdaki "Ermeni faktörü"nü sürekli azımsayan ve askersel dildeki SIOP'u (Birleştirilmiş Tek HarekâtPlanı) öğrenemeyenlerdir. Tarih, eğilimleri ne olursa olsun, onların varacakları son noktanın, nirenginin uyduluğundan öte olmadığını kaydedecektir. Hitler'i hiç sevmediğı öne sürülen Macar Horthy'nin de "savaş suçlusu" olduğunu kaydettiği gibi. İLKNUR DEMİRHAN (GÜVEN) ıle ÖZCAN DEMİRHAN evlendik, mutluyuz. 21.7.1988 İSTANBUL SS (T.E.V.D.) TABtBLER, ECZACILAR, VETERİNERLER VE DİŞ HEKÎMLERİ SAĞLIK BİRLİKLERİ KONUT YAPI KOOPERATtFİ'NDEN: Koopetarifimizin Planlama ve Projelendirme işinin teklif alma yöntemiyle ihalesi yapüacaktır. îhale şartnamesi 5.8.988 tarihinden itibaren aşağıdaki adresten ücretsiz olarak temin edilebilir. Son teklif verme tarihi 12.8.1988 günü saal 17.00'ye kadardır. Postadaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır. Kooperatifimiz 2886 sayılı Devlet lhale Yasası'na tabi değildir. YÖNETtM KURULU Adres: Sofyalı Sk. 26/3 Tünellst. Tlf: 149 70 85 Değerli eşim, sevgili babamız, büyük işçi lideri KEMAL TURKLER'i Ü onur ve saygıyla anıyoruz. EŞİ: SABAHAT TÜRKLER ÇOCUKLARI: YASEMİN TÜRKLER, NİLGÜN SOYDAN DAMADI: OĞUZ SOYDAN Cumhuriyet Kitap Kulübü İşçi Sınıfının Yiğit Önderi Gülhane Şenbği'nde KrtapKulubu 10 Hazıran • 30 Ağustos Tanısı kolay, tedavisi kesin çağdışı bir hastahğı yok etmeyi amaçlıyoruz. Hastalanmıza ve çalışmalarımıza destek olan YARDIMSEVER DOSTLAR KURUM VE KURULUŞLAR Kurban Bayramınızı kutlar, teşekkürlerimizi sunar, ilgi ve yardımlarınızın devamını dileriz. Tünel Ziraat Bank. Hes. No: 10090 Cüzzamla Savaş Derneği Tel.: 572 61 22/50 İstanbui Lepra Hastanesi Tel.: 572 61 22 II İSTANBUL BÜYÜK ŞEHIR BELEDIYESI İSKI İSTANBUL SU VE KANALIZASYON İDARESİ GENEL MUDURLUĞÜ TJC SAYIN ABONELERİMİZ Aksaray, Beyoğlu ve Kadıköy Veznelerimiz Cumartesi günleri de saat 8.30 17.00 arası ödemeleriniz için hizmetinizdedir. KEMAL TURKLER'İ katledilişinin yedinci yılında saygı ile anıyoruz. İMZA GÜNÜ Saat 16.0019.00 B U G Ü N 22 Temmuz Cuma ALİ NEYZİ Gü/hane Şenliği Gülhane Parkı BAYRAM'DA Bayram günlerinde, bütün Türkiye'nin gazetesi İstanbui Bayram'dır. Nerede olursaruz olun, bu güzel tatil günlerini gazeterüzle renklendirebüirsiniz. MODASlNÇMASI 3370128 POLİTİK FİLMLER HAFTASI • • • • RESMİ TARİH "Luis PUENZO" KAYIP "Costa GAVRAS" ATEŞ ALTINDA "Roger SPOTTİSVVOOD " ROSA LUXEMBURG 'Margarethe VonTROTTA" göslerılecek •p Seanslar 11 00.13 1 Sj 11. 00İ19 00J21 30 OKUNUR! TÜRKtYE OTOMOBİLİŞ SENDİKASI GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU Adres: Gazetecıler Cemiyeti Cağaloğluİstanbul . Tel 513 83 00526 80 46 Teleks: 23508 yetı tr Ankara Temsilciliği: Tel: 230 70 64230 79 51 Her seans bir film dönuşumlu Cumhurryet c Cumhuriyet Kitap Kulübü İzmit Temsilciliği Toplum Kitabevi Kocaeli Fuarı'nda İMZA GÜNÜ 22 Temmuz Cuma Saat: 18.0023.00 ŞİİRURİ.MARŞLARI VI TÜRKULERİYLE YILLIK88 1 0 C A K 1 9 8 7 12.500 TL. Cumhuriyet / 3 1ARALIK 1 9 8 7 (KDV dahil) Büyük boy, lüks ciltli 717 Sayfa «e.'nıMarşon ı!t Hîstırlışo ifle'M De'vıj f îukan J tlKasrr 1 l 7evval M Sobh ve K Ltetvtş ın Bir keodıne volcuKıöu go^e olıyo* gtup Uç gıtoı uç sesi' bıı ezgı btr kaç soto b*f koç hu^un şorhtst "O; gun kent fAi. tkÇîiefı ne bıt meıhaoa dıvehm (MAIİO UVICUMHUBÎYFF) RUŞEN HAKKI SEVDİYEUYSAL (Ercan) ile Prof. Dr. ŞÜKRÜ KAYMAKÇALAN'ı ölumunun 4. yılında hasret, sevgi ve saygıyla anıyoruz. METİN UYSAL evlendiler. 21.7.1988 MALKARA « » I DUHYA PLAK w Sok lor Ap! 10/6 Cagatoâlu tst • lel 522 3; S6 ÖOfMEÜ tSTBCLU: V[M IXJMVA P 91 3UHC St K k j » * 3 000 II . m G<detle<ı Eklenn DASITIM. « D * MUZİK (01 513 00 64 • ANK 132 i? 721 • MH.ODİ {b2? " Oc] Edinme yerleri: Cumhuriyet Kitap Kulubu merkezi (posta ile) Sergi Salonu ve Temsilcilikleri. Dağıtım: tSTANBUL: ÖZGÜR Dağıtım (Tel.: 526 25 13) ANKARA: ADAŞ Dağıtım (Tel.: 134 48 57) Aynca 1984 ve 1985 yıllıklarını da edınebılırsmız. AİLESİ ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİYİ ÇİZMEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear