Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Köprülü Mehmet Paşa için Evliya Çelebi, resmi tarihin tersine şu yargıyı verir: "Köprülü Mehmet Paşa, müstaldl sadrazam oldu. Osmanlı ülkesinde saşlunuk yaratn. Celali, Cemali adiyle Anadolu'da başkaldıran dört yaz bin adam, on yedi vezir, kırk bir beylerbeyi, yetmiş mirliva, üç molla katledip Osmanlı devletinde gelir ve giderlerde dengeyi sagladı." Anadolu'da vergi nasıl toplanıyordu, kimler hangi yollarla zengin oluyordu? tlginç bir konudur. Osmanlı vaşamına özlem duyanların eğiJmesi gerekmez mi? Ama hiç sözünü etmiyorlar. Devleti Ali Osmani'nin kılıç şakırtılarına, kalkan tarrakalanna bayılıyorlar da aynı dönemlerdeki halkın hali pur melaline kulaklarıru tıkıyorlar!.. Zaman 1670 yıllarıdır. Sarayda Yusuf Ağa adlı birisi kapıcı başı olarak çalısır. Bu kapıcı başı Yusuf Ağa, kendi isteği ile Bolu'ya lcüherçile vergi tahsildarlığma atanır. Küherçile vergisi, Osmanlının birçok vergi türleri gibi götürü olarak verilir. Yani tahsildar bir yıl içinde topladığı parayı değil, daha önce saptanan bir parayı devlete ödeyecek, fazlası keudisine kalacaktır. Bu yol öylesine kötü kullanılmıstır ki, Anadolu halkı beylerin, ağalann, mültezimlerin elinde inim inim inletilmiştir. Kapıa Yusuf Ağa, bunlann en Unlülerinden biridir. Saraydan fermanlıdır. Sonsuz yetkilidir. Çevresine topladığı bir alay eli silahlı, beli kamalı, kaytan bıyıklı adamı ile çıkar gelir Bolu'ya. Bolu halkı o sırada yenice deprem geçirmiş, evi barkı yıkılmış, yoksul durumdadır. Yusuf Ağa'run istediği küherçile (gilvencin gtibresi) vergisini ödeyecek gücü yoktur. Yusuf Ağa işbilir, kurnaz, kendisine yerli yardımcılar bulur. Hacılarla hocalarla yakınlık kurar. Bu takım zaten çıkarlan gereği gönüllü padisahçıdır. Başlarlar her gün camilerde vaaz üstüne vaaz veraıeye. "Ülülemre itaat, devletin hakkını devlete... Kara kaplı kitap böyle emreder..r Öbür vandan Yusuf Ağanın adanılan bir girişirler ki Bolu ormanlannın sopalan halkın sırtında paralanmaktadır. Çoğu düştüğü yerden kalkamaz. Geçirdikleri depremden daha beter bir deprem... Halk çaresizdir, perişandır. Hiçbir sızlanma, yalvarma kâr etmez. Bolu köylüsü neyi var neyi yok, satıp savıp vergisini ödemelidir. lı'mn gücü bir daha gösterilir halka!.. Resmi tarihe yazılmayan, ama halkın belleğinden yülar yüı silinmeyen, şurada burada gizli kalmış belgelerden öğrenilebilen bunun gibi daha ne olaylar gün ışığma çıkanlmayı bekler. Neden saklanır bunlar, Osmanlı tuğrasının arka yüzü neden gösterilmek istenmez? Osmanlı yönetimi altında özellikle Anadolu halkı, öylesine ezilmiş, öylesine camndan bezdirilmiştir ki Cumhuriyet, kuru toprak üstünde dünyanın en geri kalmış halkını devralmak zorunda kalmıştır. Ve Kurtuluş Savaşı, bu halkın son gücüyle kazanılmıştır. Mezhep ayrüıklan, ağalann beylerin, paşalann zulmü, altından kalkılmaz ağır vergiler, iç kavgalar, eşkıva soygunlan halkımızı bitirip tüketmiştir. Tarihin sararmış sayfalarında unutulmaya terk edilmiş binlerce acı olaylardan birisini daha anunsatıp yaamızı bitirelim. Değerli arastınnacı H. Nedim Şahhüseyinoğlu'nun Akçadağ yöresinde Alevi halkına Osmanlı zulmünü anlatan incelemesi tüyler ürperticidir. (Yaba Öykü Dergisi, sayı: 10) Ta Y&vuz SeümŞah Ismail savaşmdan beri Osmanlı, Alevi halkına düşmandır. Fırsat buldukça, aklına estikçe ezer. Kelle uçurur, evleri barkları yağma edilir. Ağır vergilerle cezalandınlır. tmamlar fetva verirler, "Şol kmlbaslann kestiği yenmez. Bunlar yoldan çıkmıştır. Kafırin kafıridirler. Kim ki bunlan öldürürse, evlerini dağıtır, kanlannı çocuklanm tutsak ederse sevap kazamr. Bu yolda ölenler şehittir, cennetliktir. Kim ki şol kızılbaş kafirleri korursa günah işlerlerf' Oysa Alevi halkj da Müslümandır vf H14'tpn tvri kpndi tnnraSinın halkıdır. 17 TEMMUZ 1988 Osmanlı mı... Atatürk'ün kurduğu ve biçimlendirdiği Cumhuriyet, çağdışı yanlışlan silmiş, mezhep ayrıhklarını kaldırmış, yurttaşlar arasmda tam bir eşitlik yaratmayı amaçlamıştı. Devletin temel ilkesi adalet olacaktı. öğretim birliği ve laik eğiümle, tüm yurttaşları aynı doğrultuda ve eşitlik içinde yetiştirecek, çağımıza yaraşır insan onuruna uygun kaynaşmış bir halk yaratacaktı. Kim derdi ki altmış şu kadar yıl sonra yeniden Osmanlı özlemine dönülecek... TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVINA KATILMAK İSTEYENLERİN DİKKATİNE Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanl/ğı (SSYB) eğitim hastaneierine, universitelerin tıp fakültelerine ve Gülhane Askeri Tıp Fakültesi'ne Tababet Uzmanlık Tüzüğu, Yükseköğretim Kanunu, ilgili yönetmelik ve protokol hükümleri çerçevesinde tıpta uzmanlık eğitimi görmek üzere alınacak adayiann seçme sınavı, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından 1718 Eylül 1968 tarihlerinde Ankara'da yapılacaktır. 1. Sınavtn adı "1986 Eylül Dönemi Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı'dır (TUS). Sınavın birınci basamağını teşkil eden Yabancı Dil Sınavı 17 Eylül 1988 Cumartesı günü saat 09.30'da uygulanacaktır. Bu sınavda başanlı olan adaylar ile 13 Aralık 1986, 26 Eylül 1987 veya 9 Nisan 1988 tarihlerinde yapılan Yabancı Oil Sınavlannda başanlı olup yalnız SSYB eğitim hastanelerinde uzmanlık eğitimi görmek isteyen adaylar 16 Eylül 1988 pazar günü saat 13.30'da yapılacak olan Bilım Sınavına alınacaklardır. 2. 1988 TUS Eylul Dönemine başvuru süresi 112 Ağustos 1988 tarihleri arasındadır. Sınava başvurmak ve katılmak için sınav tarihine kadar ilgili fakülteden mezun olmak şarttır. 3. Bu sınava başvurma, sınavın uygulanması ve değerlendirilrnesi ile yerleştirme işlemlerine ilişkin bilgiler "1988 TUS Eylül Dönemi Kılavuzu"nda (TUS Kılavuzu) yer almıştır. Adaylar Başvurma Formlan'nı ve TUS Kılavuzu'nu Sağlık ve Sosyal Yardım İl Müdürlüklerinden 18 Ağustos 1988 tanhleri arasında 1.500. TL. karşılığında temin ederek Başvurma Formları'nı TUS Kılavuzu'ndaki kurallara göre dolduracak ve sınav ücreti olan 16.500. TL.'yi bankaya yatırdıklarını gosteren banka belgesi ile birlikte 12 Ağustos 1988 tarihine kadar Merkezimizde olacak şekilde iadeli taahhutlü olarak postalayacak veya eMen teslim edecekterdir. 4. Tıp fakültesi mezunlarının yanı sıra SSYB eğitim hastanelerinde Tababet Uzmanlık Tüzüğü'nün 6. maddesınin B bendinde belirtilen dallarda uzmanlık eğitimi görmek isteyen veteriner ve eczacilık fakülteten ile fen taküttesı ve dengi fakültelerin biyoloji ve kimya bölümü mezunları da 1988 TUS Eylül Dönemine başvurabilirler. 5. Başvurusu geçerli sayılan adayiann Kimlik Kartlan ve Sınava Giriş Belgeleri 1 Eylül 1988 tarihine kadar adreslerine postalanmıs oiacaktır. 6. Postadaki gecikmeterden Merkezimiz sorumlu değikfir Kimlik Kartlan ve Sınava Giriş Belgeleri 14 Eylül 1988 tarihine kadar ellerine geçmeyen adaylar Merkezimize basvurarak bu belgeleri ni yeniden çıkartabilirter. 7. 1988 TUS Eylül Dönemi ile ilgili danışma için 287 30 40/249 (ÛSYMAnkara) numaralı telefon aranabilir. TALtP APAYDIN Osmanlı özlemi son yıllann resmi devlet politikası haline geldi. Bunun saklanacak yanı yok artık. Gün geçmiyor ki Osmanlı yaşamını sergileyen, Osmanü'yı yücelten bir film, bir oyun televizyona cıkmasın, Osmanlı'yı öven bir açıkotunım düzenlenmesin. Dinsel içerikli yaymlann da amacı bu özlemi pekiştirmek oldu. Osmanlı yaşam biçiminin bizim yönctici sınıfın ve bir kısım aydınlann pek işine geldiği anlaşılıyor. Peki ama Osmanlı yönetirainin halka dönük yüzü nedir, halka nasıl bakar Osmanlı? Demokrasi çağı olan yirminci yüzyüda Osmanlı hayranlığı, Osmanb'ya dönme özlemi ne anlama gelmektedir? Işin bu yanı hiç irdelenmiyor. sa, ürettiğinin yarıdan çoğu zorla elinden alınıyorsa, çoluk çocuk aç, çıplak kaüyorsa ne yapsın halk? Ünlü Celali isyanları böyle başlamıştır. O tarihlerde Anadolu insanı öyle sıkjştınldı, vergiyle, talanla, rüşvetle öyle ezildi ki, başkaJdırmaktan başka yol kalmadı. "Yok, veremiyonız, açlıktan ölelim ml?" sızlanmalan yeri göğü tuttu. Ama Osmanlı yönetimi özellikle yerli halka acımasızdır. ödün vennez, söz dinlemez. Vergisini alacaktır. Evliya Çelebi bile kınayarak anlatır Hıristivanlıktan dönme Sinan paşalar, Murat paşalar ordulannın başında Anadolu halkının üstüne gönderilir. Astıklan astık, kestikleri kestik, sorgusuz, duruşmasız kelleler uçıırulur. "Veremiyoruz, açız" diyen halk kılıçtan geçirilir. Diri diri kuyulara doldurulup gömülür. Tarihin ünlü Kuyucu Murat Paşası böyle çıkar ortaya. Halk yüzyülar süren ağıtlarla yergilerle lânetler onu. Arnavut asıüı Köprülü Mehmet Paşa'mn sadrazamlığı döneminde aynı baskıcı tutum sürdürülür. Vergisini veremeyen, açız diye sızlanan on binlerce Anadolu insanı toplanıp, eli ayağı bağlanıp tstanbul'a getirUir. Celalidir deyip cellatlara teslim edilir. Bu korkunç kıyıma Evliya Çelebi tanık olmuştur. Şöyle anlatır bir kitabında: "Birkaç gün içinde Üskiidar, insan kanı ile lalelige döniip teafîin ile (kötü kokndan) divan erbabı rahatsız olmaya başladılar. Kanlar üzerine konan sinekler, çadırlarda rahatça oluranlann üzerlerine konup herkesin elbisesini ve destannı kana buladı. Tabiat sahibi olanlar, kötü kokadan ve sineklerin hücumundan yemek yiyemezlerdi. Bu üzıicu hal yedi günden sonra bildirilince insan nâaslan için kuyular kaolıp beşer aJosar kesilenler bu kuyulara doldurulurdu. Nihayel kuvu kazraaktan da usanıp Asesbaşlan vc diğerleri, aâaşian arabalara yiiklejip Haydarpasa öniuıde denize dokendi. Nihayet bununla da başedemeyip mahkumlan, divanda mahkemesi göriilenleri, Kavak iskelesine göoderip orada katletmek tedbir edildi. Her gün Kavak iskelesinde yüzlerce insan öldürüldü." Halka "sürii" diye bakılırdı Osmanlı yöneümi, halka güdülecek bir sürü gibi bakmıştır. Yurt toprakları padisahın mülktt, üstünde yaşayan insanlar da onun kullandır. En küçüğunden en büyüğüne devletli, halkın üstünde bir baskı aracıdır. Bir zulüm makinesidir. Halk çalışıp üretecek, görkemli Osmanlı Sarayı'm ve çevresini besleyecektir. Karşıhğında hiçbir şey istemeyecek, yukardan verilen buynıklara gözü kapalı uyacak, itaat edecektir. Devlet örgütü buna göre düzenlenmijtir. Tarihi şöyle bir kanştınrsak resmi görüşün kahramanhk ve erdem öyküleri olarak sunduğu Osman1J vonetiminin arka yüzunü lüylerimiz ütpermeden okuyamayız. 17. yUzyüdan sonra gittikçe bozulan, yozlasan düzen, halkı ödenemez vergilerle kötü biçimde ezmiş, sonuna kadar sömürmüş ve insanımızı kuru toprak üstünde aç, çıplak hale getinniştir. öyle dönemler olmuştur ki, vergi diye elinden son öküzti de alınan köylü "çift bozan" duruma düşmüş, yani çifti çubuğu bırakmış, ekip biçmekten vazgeçmiştir. Yol boyları, cami önieri dilencilerle dolup tasmıştır. "Aç kal, 01, ama vergini ver, devletin hakkını öde", din adamlannın da kolluk güçlerinın de birlikte kullandıklan bir silahtır. Yüzyülar boyu insanımız bu silahla iyice dize getirilmiştir. Ama elde avuçta yok Bırakın tarihteki yerinde kalsın tşe bakınız, tstanbul'da her yerde öbür Hıristiyan azınlıklara böyle bir ayrıcalık yapılmamaktadır. Osmanlı onlara iyi davranmıştır. Gittikçe palazlanan, varsülaşan bir sınıf olmuşlardır. Ama Alevi kesimin çekmediği zorluk kalmamıştır. Osmanlı'run korkusundan dağ kovuklarına, orman içlerine saklanarak yaşamlanm sürdürebümişlerdir. Adı geçen yazıda anlatıür, Akçadağ yöresinin Alevi halkı kaç kez soykırımdan geçmiş, kaç kez yağmalanmış, ağır vergUerle camndan bezdirümiştir. Vergi diye bir Bıçak kemiğe dayanınca ne olur? Bir fısıltıdır, saldında 40 bin kişinin kellesi uçurulmuştur. Böybir kimıldanmadır başlar. Tüm halk, karı kız, ço le bir zorba yönetimdir Osmanlı. luk çocuk ayaklanır. Bir gün Yusuf Ağa'yı çeviriAtatürk'ün kurduğu ve biçimlendirdiği Cumhuverirler, insan selinin ortasmda kalır ağa. Taşlarla riyet, bu çağdışı yanlışlan silmiş, mezhep aynlıksopalarla bir güzel benzetirler. Yusuf Ağa canını zor lannı kaldırmış, yurttaşlar arasında tam bir eşitlik kurtarır, soluğu tstanbul'da alır. O sırada Padişah yaratmayı amaçlamıştı. Devletin temel ilkesi adaAvcı Mehmet tahttadır, Köprülü Fazıl Ahmet Paja let olacaktı. öğretim birliği ve laik eğitimle, tüm sadrazamdır. Saray ayağa kalkar. Demek Bolu halkı yurttaşları aynı doğrultuda ve eşitlik içinde yetiştibaşkaldırdı öyle mi? Ayaklanmayı bastırmak için recek, çağımıza yarasır insan onuruna uygun kaySıvas valisi Genç Mehmet Paşa görevlendirilir, or naşmış bir halk yaratacaktı. Kim derdi ki altmış şu dusu ile yürür Bolu üstüne. Acıklı bir öyküdür. Bolu kadar yıl sonra yeniden Osmanlı özlemine dönülehalkı üçüncü bir depremden geçirilir. Insafsızca ezi cek... lir. Kaçabilen kaçar, ormanlarda saklanır; kaçamaBiz deriz ki, Osmanlı mı, bırakın olduğu yerde yan, ele geçen süngülenir, kellesi uçurulur. Osman kalsın. Biz çağımıza dönelim. ÖSYM BAŞKANLIĞI AJNMA SEVGÎLİ OKTflYAKBAL EVET/HAYIR N BUYUK FIRAR Klltt adam Mustafa Yıldınmtüric, inamlmaz firann tüm aynntılannı ve içyüzünü ilk kez Nokta'ya antattı. • "Havalandırma sootlerir»de vardiyobr holinde tünel kazıyorduk." • "Ahlan topraklardan kanalizasyonlar hkanınca, Belkıs Akkale'nin KJrküleri eşliğinde toproğı kartopu gibi damlara atmaya başladık." • "İdare üç kez bir şeyler olduğunu fark etti, Evren'in uyonsıno roğmen yeroJrındo çalıştığımızı fork efmediler." •"Yurt dışına kaçış cezoevinden kaçmaktan zor oldu." • "Tünelden pktığımızda, kendi ottığımız toprak toplannı mayın zannedip etraflanndan dolaşhk." AYLA ARAMIZDAN AYRILIŞININ BEŞÎNÇİ YILINDA SENİ, SEVGÎ VE ÖZLEMLE ANIYORUZ. 40 Derece Bir Sıcakta Siz hiç 40 derece sıcakta oturup yazı yazdınız mt? Bırakın binlerce okura seslenen yazıyı, yakın bir dosta, arkadaşa, sevgiliye bir mektup yazdınız mı, yazabildiniz mi? Balkona çıkıyorum, ateşten bir rüzgâr! İçeri giriyorum kaynayan bir kazan! Sabah denize koştum. Dostlar kumsaldaydı, Bozok, Uğuıiu, Bezırci, Bilgıner, Birsel, Uyguner... Hepsi yıllardır Ören'de geçirirler yaz aylarını. Böyle bir sıcak görmemişler! Sarı lacivert bir şemsiyenin altına sığındık. Başlarımızı koruyoruz yalnızca. Deniz ılık mı ılık. İnsan, içinden çıkmak ıstemiyor. Çıkar çıkmaz gerc? bir cehennemin içindesin. Hele kumsalda yakıcı kumlara bata çıka eve kadar gelmek, ayrı bir eziyet. Bir de üç kat merdiven. Dinlene diniene çıksan da soluk kesiyor. Buzlu sular içmek, bir daha bir daha... Şöyle esintili bir yer bulmak... Yatmak mı iyi yoksa? Ter ter! En doğrusu ayakta dolaşmak evin içinde. Oerken yazrnak görevi aklıma geliyor. Ne zaman gelmiyor ki? Yazacağım, İzmir'e postalayacağım, oradan İstanbul'a geçecek yazılar... Küçük kitaplıkta geçen yıllardan kalan dergiler var. 1975'lerden, 80'lerden... Açıyorum btrini. İşte Salâh Birsel'in 73 günlüğü: "Güzel bir şiire güzel bir kadından da az rastlanır. Ne var, herkes adım başında taptlacak kadın bulduğu gibi tapılacak şiir de bulur. Hem de çok bulur" demiş. Bir de Hilmi Ziya Ülken'in bir sözünü anımsatmış: "Biz ulus değil, aşiretiz." Bu sıcak akşam üstünde düşündürücü bir söz; ulus olamamak, aşiret olmaktan kurtulamamak. Ulus olmak, ulus olmanın bilincine varmaktır. Atatürk devrimine kadar Türkiye'de bir Türk ulusu var mıydı ki! Yoktu! Atatürk Türk ulusunu yaratan adamdır dersem çok mu büyük bir söz etmiş olurum? Osmanlı döneminde Türk ulusu değil, Osmanlı ulusu vardı. Osmanlılığın da 'ulus' olmadığını bir karmakarışık topluluk olduğunu hep biliyoruz. Ya aşiret olmak? Galiba Atatürk'ten sonra aşiretçi niteliğimize yavaş yavaş geri döndük. Saat 18.30. Uzaktan seyrediyorum kumsalı. Saatlerdir güneş altında yatanlar var. Şaşıyorum onlara, bu ne dirençtir, yanmak, esmerleşmek özlemi bu korkunç sıcakta bile yakalarını bırakmıyor! Bense pencereleri açık ama sıcak havadan ve sineklerden başka bir şeyin girmediği bir yerde ter içinde, ikide bir banyoya koşup başımı soğuk suya sokarak bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Başkaları şaşarlar, ama ben kendimi bildim bileli sıcakta soğukta, evde, gazetede, kahvede, hasta yatağımda, dost evinde, otelde, aklınıza ne gelirse orda yazdım hep... Görev gibi de değil doğrusu. İçimden gelerek yazdım. Bu temmuz sıcağında da bu satırları alt alta dizerken, bir serinliği duyuyorum. Sıcağı yenmenin, sıcağa meydan okumanın verdiği bir güç mü desem! Nedense buraya 'Soyut' dergilerini getirmişim geçen yıllarda. Şimdi ortada olmayan bir dergi. Küçük boyda, ama güzel bir dergiydi. İşte Kafka'nın güncesinden bir parça: "İkinci bir kişiyle olduğunda, yalnızlığından daha da ıssız duyar kendini. Çünkü bu ikinci kişinin ona ulaşma çabalarına ve onu ele geçirmesine ister istemez boyun eğmek zorundadır. Oysa yalnızlığında tüm insanlığın etkisine açıktır, ancak uzanan sayısız ellerin birbirine dolaşmışlığı nedeniyle ona kimse erişemez." Kafka'yı düşünürüm, Paveze'yi düşünürüm, AlainFournier'yi düşünürüm kendimi bir yalnızlık içinde duyduğumda... YaJnızlık bana yasak demiştim ya, doğru mu değil mi bilmem, ben hiç yalnız, gerçek anlamda yalnız kalmadım ki! Bir kitap, bir yazar, bir şarkı, bir eski anı, bir görüntü çıkarır insanı yalnızlığından... Kafka'nın dediği gibi "İkinci bir kişi zaman zaman kişiyi yalnızlığa, daha çok mu götürür? Ama o ikinci kişi özlenen, istenen, sevilen, aranan, hep yanınızda olmasını istediğiniz biriyse, durum başka. Soyutları karıştırmayı surdurüyorum. İyi ki bunlan getirmişim. Şair hekim H.i. Bakar'ın dizeleri: 'Sıkıntımla kavga ettim durup dururken sanldım boğazına az kalsın kendimi boğuyordum" demiş 72'nin bir gününde... Sonra da bir avuntuyla seslenmiş: Ey geleceğin ustaları karamsarlığı bırakın durmayın gece gündüz çiçek tohumları ekin açık dururken daha umudun kapılan". Zaten ne varsa 'umudun kapılan'nda var. Hele alabildiğine açıksa... Bakarsın o kapılar da birden üstümüze örtülüverir, Bahar'ın dediği gibi: 'Bunca sıkıntı • bunca boğuntu bunca kasırgabunca yıldız yağmuru bir türlü temizleyemedi bir uçtan bir uca ülkemi kaplayan bu pisliği bu yapışkan çamuru' demek zorunda kalırız sonra. Siz bu sıcakta mektubunuzu yazdınız mı sevdiğinize, dostunuza, arkadaşınıza? Bu sıcakta? Bu kırk derece sıcakta? Bravo size... Bana da! ANNENKARDEŞLERİN SORUŞTORMADA SON HALKA BUGÜN ÇIKTI NoktO/ MİT Raporu'nu hazırlayan Mehmet Eymür'ün Basbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'a verdiği ifade metnini ele gecirdi. ifadede MİT Raporu'nda yer almayan iddialar da bulunuyor. • "Biz Faik Türün'ün makamına girerken, Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan, vanında güzel bir hanımla odadan çıkıyordu." • "Benden istenirse iddialorla ilgili aotya verebilir ve geni? açıklamâlar yapabilirtm." • Güneydoğu'da esrarengiz Kelikopterlerl Yabancı mürettebatın kullandığı kiralılt helikopterler Güneydoğu'da kol geziyor. 9Hasan Celal Güzel, Milli Eğitim Şurası ile ilgili görüslerini N o k t a ' y a açıkiadı: "Bütün aydınları tartışmaya çağırıyorum." • Oeterjan bir kez daha gündemdel Fosfat'ın yol açtığı çevre kirliliği vahim boyutlara ulaştı. • "Ben rodikol bir süpheciyim." 68'in anarfis» lideri CohnBendif Frankfurt belediye baskanlığma aday. K U r İ l öU'yudinliyoruz... "Ekin İdim Oldum Harman"* adlı plağından sonra, şimdi de, önceki plaklarındakasetlerindedintemediginiz türkülerini derleyen )vn\ kaseti BEYDAfil'MN RAŞI ile sesleniyor türkü sevenlere. BEYDAĞI'NIN BAŞF, kaset satan her yerde. •Fransa'da Acadfmie Chartes Cros Bii\1ik Ödülü ile degerlendırıldı. noKta Hullahk flaİKi VACANCY AKÇASAN AHŞAPMOBİLYAL ÇELİK DAİRE KAPI SANAYİİ AMERICAN CONSULATE GENERAL has a vacancy for an ECONOMIC SPECIALIST who wül be making reports and analytical comment on Turkish economic and commcrcial events of interest to the U.S. Government. Appücants must have a college degree on economics or a related field, fluent English, from one to five years of experience, and good knowledge of Turkey's economic and politicaJ stracture. Application forms are available at the gate ofthe Consulate at Tepebasi. Deadline for applications: August 12,1988. Tel: 151 36 02 MECLİSİN KIRKTA BİRİ "ŞIH" Şeyh milletyekilleri kimler? Nasıl yaşıyorlcn? Muhyettin Mutlu: "Günde Uribin kişi eümi öpüyor..." İsmail Beşikçi: "Devlet, şeyhleri maddi ve manevi, her açıdan destekliyor." * Modern ve klasık * Meşe, ceviz, maun . gül * Çam lake çelık daıre kapı imalatı ile hizmetınizdeyiz. Tel: 577 43 39 577 97 26 İbrahimağa Cad. No: 20/10 2'nci Em.nta» Sanayii Sttesi MaltepeTopkapılstanbul HACI OLMAK KOLAYMI? Sekiz kez hacca gitmiş gazeteci yazdı: Mekke'de Özal'a neler serbest, neler yasak? Ş Battal'la SÖyleşİ: "Keçecileı, yanlanna Dircücmnz... ^ E ğ i t i m ŞurOSl toplamrken: Neyi atmah, neyi katmah? Attila İlhan, Muıat Belge, Şerü Mardin, Ali Koçman, Ali Ncrili Erdem, Hümeyra ve diğerleri, TEMPO'nun soruştunnasını ycmıtladılar. İ^Işiİ Menderes anlattU "Menderes'in torunu olmak nasıl bir duygu?" ^Gandhi dlesi ve Hindistan; Büyük fotoröportaj... ^ Dünyamn SUVU lSindi: Havalann ayan niçin bozuldu? Eugİn Ardiç: "Ayı padişah Londra'da"... Rastlanb bu ya, 121 yıl önce temmuz scağmda, Abdülaziz de İngütere'deydi... Etibank'ın sahte birincüiği, Dikili'de polisli festival. Miles Dovis, Olimpiyatlara nasıl hazırlanmıyoruz?... Ve başka haberler... SEKRETER ARANIYOR Bir ithalat firmasında görevlendirilmek üzere Ingilizce bilen, Daktilo, telex. fax kullanabilir, Genel yazışma ve dosyalama sistemine vakıf, deneyimli sekreter aranıyor. Telefon: 532 34 36 İLAN KADIKÖY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1988/223 Mahkememizce verilen 22.4.1988 tarih ve 1988/223 esas, 1988/287 karar sayılı ilamı ile Hulya olan adımn CEREN ÖZLEM olarak düzellilmiştir ilan olunur. 12.7.1988 Bayanlar çocuk bakar a k Ingilizce öğrenmeyi AuPairlik yaparak gerçekleştirebilirsiniz. 1158 53 42 4213 68 67 BAŞBAKANLIK HAZİNE VE DIŞ TİCARET MÜSTESARLIĞI BANKALAR YEMİNLI MURAKIP YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI T.C. Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müstesarlıjı Bankalar Yeminli Murakıplan Kurulu Başkanlıgı'nca 12, 13 ve 14 Eylül 1988 tarihlerinde Ankara ve lstanbul'da Bankalar Yeminli Murakıp Yardımcılıgı giriş sınavı yapılacaktır. SINAVA KATILABtLMEK İÇİN: 1) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48. maddesinde yazıb nitelikleri tasımak. 2) 1.1.1988 tarihinde 30 ya$ını doldurmamış olmak, 3) Ûniversitelerin Siyasal Bilgiler, Hukuk, Iktisat, tsletme ve Iktisadi ve ldari Bilimler Fakültelerinden veya bunlara eşitliği Yüksek öğretim Kunüu'nca kabul edilen yerli ve yabancı fakülte veya yüksek okullardan birini bitinnis olmak gerekmektedir. Isteklilerin sınav için gerekli belgelerle sınav konularını belirten broşürü Ankara'da Mithatpaşa Cad. 18 6'daki Bankalar Yeminli Murakıplan Kurulu BaşkanlıgYndan, tstanbul'da da Halaskârgazi Cad. 220/2 Osmanbey adresindeki tstanbul Grup Ba$kanlığı'ndan bizzat veya mektupla saglayarak başvurma ve kayıt işlemi için 22 Ağustos 1988 günü aksamına kadar Bankalar Yeminli Murakıplan Kurulu Başkanlığj'na başvurmaları rica olunur. Basın: 21514 T.C. TEMPO, bu hafta daha dolu... Resim, Heykel, Seramik, Özgün Baskı, Ebru, Minyatür, Fotoğraf, Çiçek, Pul, Kartpostal, Eski Kitap, Antika, Takı, Cam Eşya, Batik V£ E Cumhuriyel Cumhuriyet Kitap Kulübü Gülhane Şenliği'nde 10 Hazıran 30 Ağustos T.C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI HESAP UZMAN YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI Maliye ve GümrUk Bakanlıgı Hesap Uzmaıüan Kurulu Baskanlığı'nca 22, 23 ve 24 Ağustos 1988 gunlerinde Ankara, lstanbul ve (zmir'de Hesap Uzman Yardımcüığı gınş sınavı açüacakur. SINAVA KAT1LABİLMEK İÇİN; a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesinde yaolı niteliklere sahip olmak. b) 1.1.1988 larihınde 33 yaşını doldurmami} bulunmak. c) Eğitim sttresi en az dön yıl olan. SiyasaJ Bilgiler, tktisal. Ijletme, Hukuk, lktisadi ve ldari Bilimler FakUlte ve Yaksek Okullan veya aynı sttre eğitim veren ve bunlara esitligi Yaksek ÖJretim Kurulu'nca kabul olunan benzeri yabancı fakülte veya yOksek okulların birinden mezun olmak gerekmektedir. Sınava giriş sarılannı ve sınav koşullannı gosteren brojur ile basvuru formu. Hesap Uzmanlan Kurulu Baskanlıgı ve kurulumuzun Ankara, tstanbul ve Izmir Grup Baskanlıklanndan sagJanabilir. Isteklılenn 1 Agus'ıos 1988 günü aksamına kadar Maliye ve Gomrük Bakanhgı Hesap Uzmanlan Kurulu BajkanlıgıANKARA ıdrcsine belgeleri ile birlikte yazılı olarak basvurmalan duyurulur. S İMZA GÜNLERİ / Saat: 16.0019.00 17 temmuz pazar Kitap Kulubu Ortaköy İsfcele Meydanı N.D.S.'Iiler Derneğimiz Kuruldu 20 Temmuz saat 15.00'te okulumuzun bahçesinde buluşalım. BAKIRKÖY l'İNCİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya: 1988/18 Mahkemece 16/6/1988 tarih ve 988/18 esas ve 988/903 karar sayılı ilamı ile Galip Vardarlı'ya Mukaddes Vardarlı vasi tayin edilmiş olup ijbu karara iıirazı bulunanlann yasal süre içinde itıraz edebilecekleri itiraz vaki olmadığı lakdirde hukmun kesinleşecegi tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın. 7569 BUGÜN FATİH ERDOÖAN Gülhane ŞenliğiGülhane Parkı Yeııi doğınu^ bebeğc bakacak, bebek bakımı eğitimi görnııı^ bayan aranıyor. 347 81 91 NOTRE DAME DE SİON'lular