Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yük ozanlarından biri diye övülen bir ozanın Meleğin Gözyaşlan adlı yapıtı... Papaz bunlan saygı ile bir yana ayınr. Şunu önemle belirtmek istertm ki, Don Quijote'nin 300 ciltlik bir kitaplığı vardır evinde. Demek Don Quijote, aklını kanştıran eski şövalkelere bir türlü akıl erdiremezler; özgürlük gerekseraesini halka yakıştıramazlar; hak aramayı, cezalan ye romarüarını değil yalnızca, fakat dönemin en büyük ozan ve yazarlanrun yapıllanm da okuyan aydınlacak bir girişim sayarlar, cezalandırma gücünün dın bir kişidir. Sorarun bugünkü Donkişotlann evinde Tann tarafından kendilerine verildiğini sanırlar, de kaç kitap vardır dersiniz? Hayır, deli yerine koikide bir gozdağı venneye kalkışırlar, söyledikleri de yuverip Manchalı'nın hakkını yemeyelira. Kestirme ipe sapa gelmez. Ama bcn gene de onlara "Donkibir tanı ile açıklanabilecek bir hasta gibi görünmüşotluk" niteminin verilmesine razı olamam, çünkü yor bu adam. onlar bizim sevimli Don Quijote'mize hiç benzememektedirler. Şimdi bir de romanın "Don Quijote, istemedikleri bir yere gönderilen birtakım zavallılan nasıl Son günlerde bu büyük romanı yeniden okumayı kurtardı" başlıklı XXII. bölümüne bir göz atalıru. sürdürürken, daha çok kahramanm kişiliğini, ırasıArkasında Sancho Panza ile, bir maceradan dönmekru, aklını (evet, delinin aklını), zekâsıru, bilgisini tate olan Don Quijote, yolda "boyunlanndan geçirilnımaya çabalıyorum. miş bir zincirle tesbih taneleri gibi birbirine bağlanönce onun evindeki kitaplanna bir göz atalım: Bimış elleri kelepçeli, on, on iki adamla" karşılaşır. zim Manchalı ilk macerasmdan yara bere içinde eviYanlannda iki aüı, iki de yaya muhafız vardır. Mancne döndüğünde, yatağa yatınldığında, köyün papahalı, bu zavallı adamlan böyle zor kullanarak nerezı Senyor Perez ile berber Nicolas usta da evdedirler ye götttrdüklerini muhafızlardan "son derece kibar ve dostlanmn başına gelenlerden ötürü öylesine üzbir sesle" sorar. lçlennden biri, bunlann kurek mahgündürler ki, buna neden olan kit&plan yakıp ortakumu olduklanm, krala hizmet etmek üzere kadırdan kaldırmaya karar verirler. Elbet bu kitaplann galara gdturülduklerini söyler. Ama Don Quijote, başında şövalye romanlan gelmektedir. (Don Quiher birinin neden mahkum edildiğini de merak etjote, ölürken hu kiıaplann saçma sapan şeyler oldumektedir ve bir bir öğrenir. Bir hüküralü para kesegunu söyleyecektir). tşin tuhafı, bunlan ateşe attılerine âşık olduğu, biri at çaldığı, öteki pezevenklik ran papazın bütün şövalye romanlan m okumuş olettiği için, bir başkası, bir papaz, dört kızla biıden masıdır, demek bunlan okumaktan bir zarar görmeilişki kurdugu, Gines de Pasamonte adlı biri (bu miştii. Ne ise... Fakat Don Quijote'nin kitaplan araadam soyadının yanbş söylenmesine çok kızmaktasından, papazın yakmaya kıyamadığı yapıtlar da çıdır) düpedüz bir hırsız (fakat "Gines de Pasanonkar. Palmerin d'Anglerre, Tirante el Blanco'nun Mate'nin Yaşarm" adlı bir kitap yazmaktadır) olduğu ceralan, Jorge de Montemayor'un Diana'sı (şiir), Gil için ceza yemişlerdir. Don Quijote, pezevengin kaPolo'nun Diana'sı (şiir), Sardunyalı ozan Antonio dırgaya kürekçi değil kaptan olması gerektiğine inanLofraso'nun "Aşkın Kaderi on öykü" adlı yapıtı, maktadır; onca pezevenklik sanıldığı kadar kötü bir Filida Çobanı, Çeşitli Şiir Hazinesi, Lopez VValdomeslek değildir, bu işi hakkı ile yapabilmek için usnado'nun Ezgileri, Miguel de Cervantes'in La Gata bir insan olmak gerekir. Düzenli devletlerin en latea'sı (yazarın tatlüığına bakın, kendi kitabun da önemli mesleklerinden olan bu işi, ancak soyu sopu sokmuş araya), Don Alanso de Ercilla'nın Araucatemiz kişiler tutmalıdır; borsadaki gibi, bu meslek na'sı, Juan Rufo'nun La Austriada'sı, ozan Cristoiçin de denetçiler, uzmanlar koymalı. Kısacası bu bal de Vimes'in El Monserrate'si, dünyanın en bümeslek devlet için çok gereküdir. Bu kanıda olan Don Quijote, konuşmarun sonunda hükumlfllere seslenerek şunlan söyler: "Anlattıklannızdan şu sonuca vardım: Çarptınldığınız cezaları hak etmişsiniz, ama şimdi pişmansınız, istemeye istemeye, zorla gidiyorsunuz küreğe. Benirn işim zayıflan konımak, onlan n güçlü insanlar karşısında ezilmelerine engel olmaktır. Yalruz ihtiyatlı bir insammdır, iyilikle yapüacak işler için kötü yollara başvurmamak gerektiğini bilirim. Komiser beyden ve arkadaşlarmdan sizleri çözmelerini, sessizce çekip gjtmenize izin vermelerini rica edeceğim." Onun bu ricası elbet kabul edilmez ve şövalyemiz bunun üzerine saldınya geçer, itiş kakış sırasında hükümlüler ancirlerini kınp kaçmaya başlarlar, muhafızlann elinden silahlan alınu onlar da tabaru yağlayıp kaçarlar. Bu iyiliğine karşıhk Don Quijote, özgürlüğe kavuşanlardan şu ricada bulunacaktır: Tobosa'ya gidin, Senyora Dulcinea'yı bulun, sevgilisi Solgun Yüzlü Şövalye'nin buyruğu ile geldiğinizi söyleyin, Jbaşınızdan geçenleri anlatın. Oysa böyle bir aşk öyküsü yoktur, Dulcinea da düşseldir. N« istiyor Don Quijote1 Geçmiş zamanı diriltmek istiyor. Bu isteği geleceğe yönelik olsaydı, roman kahramanı değil, gerçek bir kahıaman oluıdu. Ruh ve akıl uzmanlanmn Don Quijote'ye ne gibi bir tanı koyduklannı bilmiyonım. Yukanda sözünü ettiğim papaz, onun için şunlan söytüyor: "Bu adamın çügmlığı sırasında yaptığı zırzopluklan bir yana bırakır da, ona baska şeylerden söz acarsanız, pek akıllı uslu konuşuyor; açık seçik, durmuş oturmuş bir zekâ ömeği gösteriyor, işin içine şOvalyelik filan kanşmadı mı, dinleyen onu sağduyu sahibi bir adam sayabilir." Sevgili şövalyemizin mezar taşı için yazümış bir şiirle bitireyim yazımı: Bilindiği gibi, can verdiği gfln bile Ölüme pabuç bırakmayacak denli Yürekli bir insan olan Şövalye Şu bir avuç toprağın altında şimdi 24 HAZ/RAN 1988 Bir Adami Tanımak MELİK CEVDET ANDAY "Klasilder okunmaz" derler. Cocteau'nun lafıdır. Okunmaz, çünkü herkes bilir onlan, büdiğini sanır. Don Quijote mi? Yeldeğinnenlerine saldıran bir delidir o, yeter bu bilgi. Böylesine işe yarar bir tanıya vardıktan sonra romaru okumaya ne gerek kabr? Daha tuhafı da, o rotnanın kahramaıundan kaynaklanan "Don Kişotluk" sözünün bunca yaygınlık kazanmış olmasıdır. Romanı hiç bilmeyenler de sık sık kullanırlar o sözü, "özel çıkarlan üe Ugisiz davalan savunan, kahramanük göstermeye kalkan, kahramanlık taslayan irişinin tutumu" anlanıiBa. Peki, özel çıkarlan Ue ilgisi olmayan davalan savunmak delilik midir? Toplumun iyiliğl, mutluluğu için, bizim çıkarlanmızı doğrudan etkilemese de, savaşıma girmck "Don Kişotluk" sayılacaksa, yönetim hep çıkarcüann elinde kalacak demektir; biz başımıa kaldırdıkçada "sana ne!" denecektir bize, "senin bunda bir çıkann var mı?". Böylece herkes kendi çıkan ile sınırlandınlacak, fakat egemen durumda olanlar bütün topluluğun çıkarlarına el koyacaklardır. Görtlyor musunuz, saf bir adamın, Don Quijote'nin genel iyilik için giriştiği işler nasü maskaraya ahnmış! Dahası, doğruluk uğnına kendi çıkarlanndan vazgeçmeyi bile göze alanlar nasü korkutulmuştur! Don Quijote'yi mi savunuyonım? Hayır, bunu yapamam, romanı her okuyuşumda o zavalLı adamın bir an önce evine dönmesini, düşlerden annmasını, kendini böyle işe yaramaz maceraların hevesinden kurtannasını dilemişimdir. Don Quijote'nin bütOn hastalığı, çağını şaşırmasından kaynaklanır. Okuduğu yüzlerce şövalye romanının etkisi ile, kendini geçmiş gitmiş bir dönemin içinde yaşıyor varsayan ve bu duygudan yola çıkarak eylemlere girişen Manchab'yı biz asıl günümuzün gericilerinde, zorbalannda, diktatör heveslilerinde tanunaya kalksak daha iyi olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü onlar da çağlannı şaşırmış kimsclerdir, insan baklan denilen il PENCERE Halimiz! Bir Alman'la bir Türk Kumkapı'da meyhaneye gitmişler. Mis gibi rakıyı kadehlere doldurmuşlar: Şerefe! Ikinci kadehte Türk effcârlanmış: Ooooi coof... Alman sormuş: Ne var? Türk derdini açmış: Ne olacak bu memleketin hali? Alman demiş ki: Düzelir... Türk: Nasıl? Alman: Bizim gibi yapın! Türk: Siz kimsiniz? Sabah akşam nutuk çekip özendiğiniz kişileriz, Avrupalıyız, Batılıyız. Türk: * Batılı bizim yerimizde olsa ne yapar? Alman demiş ki: Çok kolay... işlerinizi düzertmek için önce 420.000 öğretmene sendika kurma hakkı tanıyın. Bir ülkede öğretmen, geleceğin mimarıdır. Sizde öğretmen; horlanan, aşağılanan, aç bilaç dolaşan, kimliğini yitirmiş biridir. öğretmen sendikal haklannı kazanınca kişilik sahibi olacak, ülke yönetiminde ağırlık kazanacaktır. Bütün memurlara sendika kurma hakkı tanıyın. Memur, demckratik rejimde adam sayılan yurttaştır; sizde insandan sayılmıyor. Devlet kesimindeki 1.500.000 memur demokrasiye katılmalıdır. Memuru ezmeyin ki o da acısını halktan çıkarmasın, iş güç sahibini resmi dairelerde hırpalamasın. Yargjçlara hem güvence, hem de iyi geçim koşulları sağlayın. Yargıç kadrolannız açıktır. Adaletin yürümediği yerde toplum yozlaşır, kirtenir. İşçi sendikalanna sol partilerle dokusal ilişki kurmak hakkını tanıyın. Başka biçimde demokrasi yürümez. Demokrasi yürüyemeyince halk yönetime katılamaz. Halkın yönetime katılamadığı yerde çağ atlanmaz; çağ dışına düşülur. işçiye Birieşmiş Milletler Çalışma örgütü ILO'nun öngördügü sendikal hakları vermeden çağdaş olamazsınız. 3.000.000 işçi demokratik haklannı almadan işleriniz düzelmez, kavga gürültu bitmez. Sonra Batıdaki gibifikirözgüriükterini tanıyın, halkınız buna layıktır. Yazariann kitaplarını toplatmayın. Bir kitabı, dergiyi toplatmak, bir gazetenin dağıtımını durdurmak, o kitaba, dergiye ve gazeteye değil, halka yasak koymaktır. Çünkü halk istediği kitabı, gazeteyi dergiyi okuyamıyprsa, kendisinden yukanda bir buyurganın emri aitında sayılır. Üniversitelerde çağdışı düzeni sürdürüyorsunuz. YÖK'ü kaldırın; Batıdaki gibi doğru dürüst üniversite düzeni kurun. Biz özgürlüğün zararını görmedik, siz de görmezsiniz. Biz enayi olduğumuzdan mı demokratik hakları benimsi^ ruz? Türk halkının ülke yönetımine katılmasını engelledikten sot. "ne olacak bizim halimiz?" diye sormak alaturkalıktır. Antidemokratik bütün yasalan kaldırın, çağ atlamak için üyesi olduğunuz Avrupa Konseyi ve NATO'daki gibi demokratik bir düzen kurun; dış polıtikada da güçlenirsiniz, uluslararası formlarda kimse sizi hırpalayamaz, asağılayamaz... * Türk Alman'ın sözünü kesmiş: Dur hele, bütün bunlan sen nereden biliyorsun? Birisi Türkiye'yi sana jurnallamış... Alman: Ben Padişah İkinci Abdülhamit değilim ki bana jurnal verilsin... Bilmeyen yok bunlan; yalnız sizin iktkJarınız bilmezlikten, görmezlikten geliyor... Türk: Doğru söylüyorsun demiş, bunlan Batıda bilmeyen yok. Avrupa Konseyi, 110, AT, herkes biliyor. Mısır'daki Sağır Sultan bile duydu. Sonra bir yudum daha çekmiş: Oooof, oof, ne olacak bu Türkiye'nin hali? ARADA BİR BEKİR SEMERCİ Emekli Öğretmen Hakkı Tonguç ve Köy Öğretmenleri 23 Heizıran 1960'ta yitirdiğimiz iş ve meslek eğitimcimiz, hocamız Tonguç Baba'yı kendi kurduğu köy enstitülerinde uyguladığı "öğretmeni işbaşında yetiştirme" dizgesiyle anmak istiyoruz. Tonguç, bu öğretisini şöyle ortaya koymaktaydı: "Öğretmen okulları. devletın düzenledıği yaşamdan kopuk öğretim programlarına göre öğretmen yetıştirır. Güzel bir törenle diplomalarını verir, yanaktanndan öperek uğurlar. Böylece okulun görevi de burada biter. Köy enstitüleri mezun ettiği öğretmeni, öğretmen okullannın yaptığı gibi güzel bir törenle ellerine diplomalarını verip, elı boş olarak uğurlayamaz. Onlara iş ve meslek yaşamlarında gerekli olan 150'ye yakın kitap, tarla ziraatı için at, araba, pulluk, an kovanları, damızlık inek verir. Erkek öğretmenlere marangozluk, yapıcıhk, demircilik takımları veri;. Bayan öğretmenlere dikişnakış makinesi, örgü makinesi, dokuma tezgâhları, ütü takımları verir. Öğretmen kendisine venlen bu araçlaria, üretim hayvanlarıyla köylerde üretici eğitim atılımını göstermek ve gerçekleştirmek zorundadır. Köylerde çalışmaya başlayan öğretmenlerimizı işbaşında takip etmezsek kendimizi aldatmış olumz. Onun gelişigüzel çalışmasından da bir verim sağlayamayız. Köy öğretmeninın dersliği tarla bahçe ve sanat kurslarıyla beraber yürür. Bu çok yorucudur, verim almak zaman işidir. Öğretmen bazen bu gibi işlerde yalnız başına bıkkınlığa, kötümserliğe düşebilır. Öğretmeni bu duruma düşürmemek için köy enstitüleri kendi kesimlerinde görev yapan öğretmenleri emekli oluncaya kadar işbaşında takip etmeüdir. Ona, usta öğreticilfcriyle. öğretmenleriyle, müfettişleriyle, öğrencıleriyle, iş araçlarıyla ekipler halinde yardımda bulunmalıdırlar. ÖğretmenAtalarımızm bu konuda bir lerimiz işbaşında böyle denetlenır ve yetistirilirlerse bitkinlikleri önsözü vardır. Derler ki: "Aslan lenmiş olur. Köyün kooperatifinı, açtığı sanat kurslannı, köyün ağaçyatttğt yerden belli olur." landınlmasını, başarıyla yürütür, köyun güvenini kazanır. Devlet de Çevremize baktığımızda köy kalkınmasında plana aldığı eğitim ve öğretim işlerinden istekullandığımız yerlerin pek temiz diği randımanı alır..." olmadığım hemen görebiliriz. Tonguç'un, öğretmeni işbaşında yetiştirme dizgesini iyice açıklayabilmemiz için o günlerde yapılan denetlemelerden, uygulamalardan gerçekleştirilen bazı örnekler vermemiz uygun olur kanısındayım. Tonguç, köy enstitülerıni bitirip köyde işe başlayan öğretmenleri işbaşında yetiştirmek amacıyla yaz aylarında denetlemeye çıO bu dünyadan madden göçmüş olabilir. kar (19441946). Vardığı köylerde bazı okulları kapalı bulur. ÖğretFakal kişiliğiyle, coşkusuyla, inancıyla her menleri arar. Tatile gitti derler. Oysa Köy Enstitüleri Teşkilât Kanuzaman kalbimizde yaşayacak. nu'na göre okulların yaz aylarında da açık olması gereküdir. ÖğO insanlık için onurunclan, inancından taviz vermeyerek ölümu kucakladı. retmen bu aylarda kışın köylulerle, öğrencileriyle diktıği fidanların Bugün o aramızda yok. Fakat geride sulanmasını. tarlaya ektiği ürünlerın bakımını, arıcılık, tavukçuluk yüzlerce abim var. Yitirdiklerimizin anısı ve süt hayvanlarıyla çalışmalarını sürdürecektir. Köy okulunun onaöminde saygıyla eğiliyorum. rılmasında, yeniden yapılmasında örnek çalışmalar göstermesi gereklıdir. Köy alanındaki öğretmenlerin hepsı bunlar gibi değildir. Hasan Teki Kardeşi Öğrencileriyle, köylulerle hasır masa, sandalye, tabure ören, fenSELAHATTİN TELCİ ni kovanlanyla iyi bal almaya başlayan, bu yönde köylülere örnek olan öğretmenleri de görür. Bayan öğretmenlerden de ayağına şalvar gıyip, başını çemberle örtenlere de rastlar. Bu yanhşlıkların önlenmesi için bütün köy enstıtulennden kendi kesimlerine giren köyterdeki öğretmenlerin işbaşında yetıştirilmelerini ister. Bu arada, Çifteler Köy Enstitüsü Müdürü Rauf İnan, Konya köylerinde çalışan öğretmenleri denetlemeye çıkar Seydişehir'in Akçaalan köyü öğretmeni Keramettin Coşkun'un köylulerle okul yaptığını görür. 2. Dünya Savaşı yıllarıdır. Savaş bızım köyleri de yokO, devrimci mücadeleyi yeri ve zamanı geldiğinde sul duruma sokmuştur. Köylüler okullarının sıva parasını bulamazölünmesi de gereken bir mücadele olarak kavradı ve lar. Öğretmen de tek başına bu işin hakkından gelemez. Rauf Hobunu, yaşamını vermekten çekinmeyerek gösterdi. ca, köylülere, "Sizin okuiunuzu sıvayacak 15 kişilik bir ekip yollayacağım" der. Oradan Derekızık köyüne geçer. Orada BahatANISI DAİMA YAŞ\YACAKTIR! tin Alıcıgüzel çalışmaktadır. O da köylulerle okul yapmaktadır. Müdürü Rauf Hoca'yı görünce çok sevınir. Okulun çatısı ve tavanlarıMetris'teki Devrimci Sol davası tutuklulan adına nın yapımı için sıkınîılıdır. Bunu sezen Rauf Hoca, "Size 15 kişilik DURSUN KARATAŞ bir marangoz ekibi yollayacağım" der. Eskişehir'e döndüğünde Çifteler Köy Enstitüsü'nden bu iki ekibi Seydişehir köylerine gönderir. Ekipler okulların sıva ve marangozluk işierini 15 günde bitirip, enstitulerine dönerıer. Köylüler ekipte çalışan öğrencilerle tanışırlar, onlan çok severler. Köylerinden aynlırken sevinç gozyaşlarıyla uğurlarlar. O sıralarda Türkiye'ye yabancı bilim adamlan da gelmektedir. Milli Eğitim Bakanhğı bunlan biı yazı ile Hasanoğlan Köy Enstitüsü'ne göndermektedir. Enstitü Mudürü Hürrem Arman bilirr adamlarının önüne düşüp enstitünün iş alanı olan yapı yerlerini. tarla ve bahçeleri, dikiş, dokuma, demircilik, marangozluk, araba işliklerini, derslikleri, laboratuvarları, kitaplıkları. dergi çalışmalarını, kumes, arılık ve ağılları gezdirir. Bu profesörlerden birisi Hürrem Hoca'ya, "Enstitünüz bütün kuruluşlarını tamamlamış" der. Hürrem Hoca ona hiçbir yanrt vermez. Jeepini çalıştırır, profesörü bindirir, köylerin yolunu tutar. Ekin orak zamanıdır. Uğradıkları köy okulunun işlik kapısında yemeğe giden öğretmeni bekleyen köylüteri görürler. Hepsinin elinde onarılacak araba tekerteği, bıçağı değiştirilecek pulluk, ağızları kütelmiş bilenecek orak, tırpan... vardır. Biraz sonra öğretmen gelir. Huşbeşten sonra işliği açar. Köylülerin ellerine ingilizanahtarı, eğe verir. Yapacaklan işleri tarif "Süper Rafine Kaya Tuzu" eder. Köylüler araçlarını onarmaya başlarlar. Profesör bu çalışmayı begenir. Hürrem Hoca ona köyÇantuz, Çankırı'da modern kristalizasyon tesislerimizde (Arkası 11. Bir süre önce gerek Haydarpaşa vapur iskelesinde, gerekse Kadıköy eski vapur iskelesinde yapılan onanm işleri arasmda, isim levhalan kaldırıldı, Bu arada eski harflerle yazılı olan levhalar ortaya çıktı. Çoğumuz, binaların orijinal halleri arasmda bu levhaların da açılacağını, elverişli ve rahat görülebüen yerlere yeni Türk harfleriyle iskele isimlerinin yazılacağmı bekliyorduk. Ancak bu bekUntilerimiz gerçeklesmedi. Yeni harflerin kullanılmasını zorunlu kılan bir yasa mevcuttur. Kaldı ki Anadoht demiryollanntn baslangıç ve terminal olan Haydarpasa 'ya her gün bir çok yabancı da gelmektedir. Resmi bir kuruhısun yönetiminde bulunan bu iskelelerde ne amaçla bu değişikliğin yapıldığı ve yeni harflerle yazılmıs levhalann asılmasınm neden ihmal edildiğini anlamakta güçliik çekiyoruz. NECDET KUBANÇ Kadıköy /tstanbul İskeleye Arapça levha Çevre temizliği Sokaklanmtza her türlü çöp düşünmeden atılır. Piknik yerleri sorumsuzca kirletilir. Oturduğumuz apartmanın bahçesi bile kâğıt parçalan veya baska çöpUrle kirletilir. Bir gün bir sınıfa girdim. Yerler kâğıt parçalan, kalem kınntıları vs. gibi şeylerle öğrencüer tarafından kirletilmistt Çok üzuldüm ve öğrenciİere "Sevgili öğrencilerim, sizler Atatürkçü değibiniz" dedim. Öğrenciler sebebini sordular. Ben de Atatürkçülüğün biraz da Batı uygarlığını altp öğrenmek olduğunu, Batıda ise insanlann çevrelerini temiz tuttuklannı söyledim. O günden sonra sınıfın eskisi gibi olmadığım memnuntukla gördüm. îşte çevremizin temiz olması için, insanlanmızın bu konuda eğitilmeUri, alıskanlık kazanmalan gerekiyor. Bunun için de toplumu etkileytcek kbnselerin hemen ifi ele almalan gerekiyor. Yöneticilerimizin bu konuda seminerler düzenlemeleri, halkımızı eğitmeleri gerekiyor. Annelerin babalann çocuklannı çevre temizliği konusunda eğitmeleri, alıskanlıklar kazandırmalan gerekiyor. öğretmenlerin öğrencilerini eğitmeleri gerekiyor... Maalesef yurdumuzun bahçeleri, parklan, sokaklan, ormanlan, yoUan sorumsuzca kirletiltyor. Buna bir dur demek şarttır. Geçen günler zararlı çausıyor. OKURLARDAJN Uygarlik demek biraz da çevremizin temiz obnastdır. Çevremiz temiz, pınl pınl olmah ki izleyen gözJeri oksamait. Yoksa çevremiz gözlerimize batarsa uygarlıktan söz etmek gülünç olur. SEROL ÖMERLER Buca Merkezi sistem kaldırılmalı Son günlerde gazetenizde yayımlanan tıp öğrencilerinin uzmanlık sınavı ile ilgili haberler üzerine görüsurnü belirtmek istiyorum. Cumhuriyetimizin kurulusundan 2627 Eylül 1987 yılma kadar pratisyen dokıorlar önceki yıllarda gazetenizin de araştırması neticesi amstırma görevlisi smavlannda beu'rli hocalann daha önceden belirlenmis imtiyazh öğrencilerini kendi isıekleri doğruiıusunda aldıkları bir gerçektir. Bu hocalar ya kendi çıkarlan için veyahut iktidardaki siyasi baskı altında seçim yapma zorunda idiler. Bugün ise medeni dünyanın her ülkesinde uygulanan adil kalıcı ve benimsediği yöntem merkezi sınav sistemidir. Hocalarma yakınhğı ile tanman bir azınlığa ters düşen bu sistem zaman zaman dejenere edilmek isteniyor. Şimdiye kadar neler yapümadı ki? Yalnız arastırma görevliUtrinin değil doçentlik ve profesörlük dahil merkezi sistemle yapılmast, yaktnı olmayan ve maddi durumu yetersiz kimselere tatmin edici bir teseüi kaynağı olusturmuştur. Eskisehir lip Fakültesi mezunuyum, merkezi sistemin kaldınlması eskiye dönüs olacağı gibi, geçntisin facialannı yasamak istemiyoruz. DR. FERRUH YILDIZ Eskisehir Deniz yollarına iiğrasan gereği tstanbul'a gidip geliyorum. Genelde Yalova/Kartal hattı üzerinden arabalı vapurlarla gitmeyi tercih ediyorum. Şu güne kadar da izleninüerim ufak tefek aksaklıklara rağmen olumlu idi. Ne var ki sıcaklar bastı ve tuvaletlerin kokulan ve bakımsızlığı kendiüğinden ortaya çıktu Geçen gün merak edip kokunun nedeni acaba nedir diye kafamı içeriye sokmaya çalıştım, ama bu olanaksızdL Tahmin ettiğim gibi pislik ve kimbilir kaç zamandır temizlenmediği her haliyle belliydL Çok mu zordur tuvaletlere su sıkmak? Kim Ugilenir? Neden yapılmaz bu Is? Titristi böyle mi bekleyeceğiz? Kangren olmus bu ütçkahğı bir vurusta temize çıkaracak bir yetkili DB yolları içinden çıkamayacak mı? AHMET METE Yalova/tST. Cumhunyel i ^ Cumhuriyet Kitap Kulübü Gülhane Şenliği'nde 10 Haziran 30 Ağustos HASANLAR OLMEZ! ÖLÜM ORUCU ŞEHlTLERt ÖLÜMSÜZDÜR! YÜREĞİMİZE GÖMÜLEN KıtapKulubu İMZA GÜNLERİ / Saat: 16.0019.00 BUGÜN YARIN 24 Haziran Cuma IV ABDULLAH MERAL HAYDAR BAŞBAĞ FATİH ÖKTÜLMÜŞ HASAN TELCİ AHMET OKTAY 25 Haziran Cumartesi BİLİNCİMÎZDE YAŞIYOR H»san Teki Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Dernegi T A Y A D OSMAN ŞAHİN 26 Haziran Pazar TURGUT ÇEVİKER SAMİ CANER Gülhane Şenliği Gülhane Parkı Emekli astsubay kızı kimlik kartımı kaybettim. Geçersizdir. FATMA TÜLAYER (ZORKUN) 1727 yaşlarında bayanlar lngiltere'de çocuga bak, lngilizce ögren. 1158 53 42 4213 68 67 HASANLAR ÖLMEDİ, ÖLMEYECEKLER!.. O esprili sohbetlerini, O neşe dolu kahkahalannı Hiçbir zaman unutmayacağız Sevgi ve saygıyla anıyoruz. OMER İNCE GUZEL SANATLARAMI? Girmek isti\orsunu/... Je\ 337 79 33337 35 06 M.M.O. İST. Şb. Kartal İlçe Temsilciliği CANTÜZ Bakkallarda, marketlerde. Çantuz farklı bir tuz. Hem kaya tuzu, hem süper rafine, ince mi ince. Çantuz farklı bir tuz. DoğaL sağlıklı t Tuzu ve sağlığınızı seviyorsanız DENEYİN ÇANTUZU üstelik çok ucuz. ÇANTUZ i, kaya tuzundan ürettiğimiz ^ ^ b e l g e l i , süper rafrrîe, sağlıklı