Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 NÎSAN 1988 KÜLTÜRYAŞAM KİM KİME DUM DUMA BEHiç AK CUMHURİYET/5 Süslü hazine kutusu açılınca Kayacan'ın öyküleri / Eleştiri Yaymevi / 128 sayfa. YAYIN DÜIY¥ASI]NDA SANAT/EDEBİYAT Feyyaz Kayacan'ın son kitabında beş öykü yer alıyor Bir DeU Degilin Defterleri / Feyyaz tMER ÖZÜL Türk dilinde düzyazı, modern anlamda, dünya yazını çizgisine ulaşmış nudır? Sorulduğunda pek çok sonın yumağım da beraberinde getiren, çeşitli açılardan incelenerek (örneğin: Yaan ve dilsel yapı, anlatım çeşitlenmeleri, gelişen anlatma teknikleri, dilin söylemsel yapılanması, semantik değerler, düzyazı ve simgeleştirme, yazın ve metafor, allegorik değerler, düzyazı ve simgeleştırme, gelenek ve modernizm, genel ve felsefi temalar) yanıtları bulunması gereken bir konudur bu. Kestirmeden cevaplamak sadece bir ileri sürme olarak kalacağı için, bu konuda, fikir yürütmekten kaçınacağım. Sadece yukandaki soru sorulduğunda, günümüz Türkçe düzyazı kapsamında, ilk akla gelecek yazarlar arasında Feyyaz Kayacan'ın düzyazısının mutlaka anılraası gerektiğini söyleyeceğim. Ne tür özellikler yüzünden? Başka bir soru biçiminde sorarsak: Feyyaz Kayacan'ın düzyazı özellikleri nelerdir? Nasıl bir düzyazıdır onunkisi? Gerçeklikten de hareket etse, hayal gucüyle, buluşlarla, giderek dile de yaslanan humouria zenginleşen bir düzyazıdır bu. Gündelik gerçek, onun metinlerinde, geçişli değişimlere uğrayarak, yer yer allegoriler ve yanmetaforlar katına yükselir; böylece de zihinsel gerçekliğin o oldukça kararüık mağaralannı aydınlatmak ister yazar. tnsanın zihinsel mağaralannda bulunan yalnızca belirsizlik ve karanlık değildir; delilik ve bunarnadır da. tşte Feyyaz Kayacan, imgesel, allegorik yazışıyla bunları serimliyor. Süslü hazine kutusu açılmıştır ve ortaya dökülen ancak iğretilemeler yoluyla kavranabilen belirsiz insan varoluşunun zihinsel gerçeklikleridir: imgeler, boşluklar, kanştınmJar, simgeler, karanlıklaı, başka bir şeye dönüşen nesneler... Usta yazarın bu son kitabında beş öykü (metin) var: öykü öğeleri ağır basan: Ölum ve Serce, Sen Olsaydm Ne Yapardın? ve Lütfiye Abtanın Unutkankklan. Metinsel nitelikleri ağır basan iki uzunca öykü: Bir Deli Degilin Defterleri (16 sayfa) ile Bana Bakın Benim Adım Gizlem ve Ben de Mutlu Olmak Istryorum (73 sayfa). Kasım 1969'da yazılmış olan Ötöm ve Serçe ile 1984'te yaalmış olan Sen Olsaydm Ne Yapardın?'na bakmak Kayacan'ın yazıs özelliklerini göstermeye yetecektir. Öhim ve Serçe adlı öyküde "büjrttk ve boş" bir yazar vardır: Ergin Çokgergin. Ama o büyük yaratış düşieri içindeyken kalemi "büyük bir yapıtın dölütiiyle birlikte" yere düşer, ucu halıya saplanır. O sırada pencerede bir kuş belirmiştir. Yazar Ergin Çokgergin kuşu tutmak ister ama biraz önce kalemi tutan eli cansızmışcasına bir sarkaçmış gibi sallanır. Kuş, yazan "zırh gibi kuşandıgı" sahte kişiliğinden sıynlmaya çağınyordur. Öykü, yazarlık mıtosunun simgesel/allegorik bir yığın deştirilmesiyle sona erer. Ama sadece kalemini "bir mezarcı kazması" gibi kullanan, "öykülerinde bir cezaevi havası olan" bu bencil yazar mıdır yapıtından kuşkuya düşen? Belİci de bütün yazınsal yaratmaya yöneltilmiş nihilist bir eleştiridir bu. P İ K N İ K PtYALE MADRA EV IŞLERI kCADIKII ÖLOÜBUM C D E SALAH BİRSEL1E Feyyaz Kayacan (solda), 1967de. uzun sure çahştığı BBC Türkçe Servısı'nde Salâh Birsel'le biriikte. Birsel, oyıl londra'ya gjtmiş, Kayacan kendısıyte Ingilız yazarlar üstüne bir program hazınamıştı. yaı. Çünkü bu öyküyü izleyen öyküde Kayacan, öykü kahramanlanndan Azrail/Frank Pitkin'e şunlan söyletecektir: "Birgnn sanatın da, edebiyatın da, felsefenin de bir kudret politikasından başka bir şey olmadığını gördum." Gerçekten bu açıdan bakılınca anarşizan bir süreçtir yaşam: Bu doğma, buyüme, sonra yaşlanma, bunama, ağır ağır delirme, kişiliğin parça parça olması, sonra da bir patlama gibi yok olup gitme. Kayacan'ın öyküleri bu nihilist oluşumu yansıtmaya bütün öğeleriyle uygun düşer. Sığınılacak şey, belki de sadece bilgeliktir. Bu ikinci öyküde hayal gucü daha da zenginleşmiştir: Londra'da sıkıntılı bir gün. Davul derisi gibi gergin bir gökyüzu. Sıkıntılı New Cross semti. Idamcı Sokağı. Bir hayalet görünür; allegorik bir ki şi: Azrail ya da yan deli resim hocası, "kaldınnüarda başkaldırma sergileri" düzenleyen Frank Pitkin'dir bu. Ardmdan da "Delilik giderir deliliği. En sağlıklı yol akıl denikn bataklıgı ufak tefek kaçıkhklarla kurutmakbr" diyen bu adam Luna Park ışıklan gibi zengin ve çeşitli, hareketli bir parlaklıkla yaşam, ölum, uygarlık, varoluş üzerine konuşur. Kuşkusuz sarsılmaz bir gerçeküstücüdür Kayacan. Anlatımcı bir gerçeküstücü. Nihilist öykücülüğünü Türkçe, eski, coşkulu anlatım türleriyle ve sanatlanyla birleştirmiş bir gerçeküstücü. Hem de kuşkusuz çağdaş bir postmodernist. Birçok modern ve anarşizan anlatım yapılarının ardında ve derininde eski anlatım biçimlerinin yapıları (krokileri) de yaşar çünkü. İmge gücü havai fi şekler gibi patlar ve savnılur onun yazısında. Işık parçaları uzağa ya da yakına düşerler. Aydınlık saçtıklan sürece varoluşsal bir labirente ışık tutarlar. Ama gene de yarıbelirsiz kahr o labirentler. Çünkü varlığı ve amacı (da) belirsizdir. troni, hayal gücünün başını delice alıp gitmesinden doğamadığı vakit dilden, dilin yapısından, söyleyiş biçimlerinden, deyimlerin getirdiği çağrışımlardan doğar. Orneğin "biıyük yazar" Ergin Çokgergin şöyle düşünür: "Bugun yaratmaya başladığım yapıtın degerini tartacak kantan zor bulurlar." Turklerin somuta dönuklüğüdür bu. Kayacan, hem Türkçenin sözdiziminin devinimlerini hem de Batı dillerinin sözdizimlerinden yararlanan uzun tümceleri kullanmaktadır. HIZLI GAZETECİ \ECDET ŞEM ; KAFBS ARKAlAftlNM JoPUM Ş GUiSJMIZİH üÇÜHCÜ eİINİJ &İg BRKEKLBR K£HTİÖ£ OlAtiAKSlZA İşkence, olağanüstü dönemlerin zehirli meyvesi Kollan bağlı doğanlar Kollan Baglı Dogaa / Osman Şafıin / Cem Yaymevi / 124 sayfa. Ç İ Z G İ L İ K KÂMİI. MAS4R4CI NECATt GÜNGÖR Adını, onceleri hikâye yazarhğıyla, sonralanysa sinopsis çalışmalanyla duyuran Osman Şahin, geçen aylarda yeni bir tür denemesiyle okur karşısına çıktı: "Kollan Baglı Dogan". Kitap üstündeki kayıtlarda "o>kü" olduğu belirtilen yapıtın, bu tür içinde sayılması olanak dışı. Ancak yazarın, öyküculükten gelen kıvrak, ölçülü, vurucu anlatım yeteneğinden de yararlandığı açık.. Anı, izlenim yükünün ağır bastığı röportaj denemeleri demek sanınz pek yanlış olmaz... Bilindiği gibi Osman Şahin, 12 Eylül dönemi içinde, bir kitap yazısından ötürü demir parmakhklann ardında yaşamayı tatmıştı bir buçuk yıl. Bu yapıt, Şahin'in oradan edindiği bir kazanç! Yitirdiği bir buçuk yıhn, söke söke aldığı karşıbğı... Her olağanüstü dönem, (aslında buna toplum hayatındaki "yasadışı dönem" demek daha rru doğru?) topluma bir işkence edebiyatı armağan etmekte gecikmiyor. İşkence, olağanüstü dönemle ROLIARIHUİLI osman şahin Bilindiği gibi, Osman Şahin, 12 Eylül dönemi içinde, bir kitap yazısından ötürü demir parmaklıkların ardında yaşamıştı bir buçuk yıl. "Kollan Bağlı Doğan", Şahin'in oradan edindiği bir kazanç! Yitirdiği bir buçuk yıhn, söke söke aldığı karşılığı... avuç yurtsever insanın, aydm insanın değişmeyen yazgısı: tşkence! Bu insanlık dışı kötü işlemi gören insanlan, yazar, kollan bağlı bir doğana benzetiyor. Anlattığı olaya, mitoloji çağnşımlı bu adı seçerken, şimdilerde hayatta olmayan annesinin halk imgesini de ustaca yerleştiriyor Osman Şahin. Ve satırlar boyunca adeta kan damlaları üstünde yururken, Kafkanm, "Ceza Sömürgesi" adlı öykusünde anlattığı işkence sahnelerini arumsıyorsunuz ister istemez. Kitabın öteki bölümlerinde, ki on ayrı bölum başlığı altında toplanıyor Osman Şahin, cezaevi koşullarında tanıdığı insanlan, edindiği izlenimleri aktarıyor. Suç işlemeye yazgılı, kriminal insanların perişan portrelerini çiziyor yazar yer yer. "72. Koğnş"un, "îata Ramazan"ın bir başka versiyonu gibi. Değişen hiçbir şey yok cezaevi yaşamında. Toplumun tortusu, hep a>TU biçimde, aynı muhtevayla cezaevlerinde birikiyor. Bu bir anlamda dışansımn yaşadığı bir "mubteva". Osman Şahin az yazan, yazdıkları üstünde çok duran, anlatacaklanm dinlendirip demlendiren bir yazar. Konu seçiminde de titizlenen, etkileyici olmanın üstesinden gelen bir yazar... Ancak bu olumlu izlenimleri Şahin'in dili için soylemek zor.. Tumcelerini kurarken, anlattığı olaym rüzgânna kapılıp belki, yeterince titizlik göstermiyor. Ya da kimi dil yanlışlarına göz vumuyor diyelim. tşte birkaç örnek:"Kimsenin kaç gün kalacağı da belirsizdir."("Kinıseııin" değil, kimin olması gerekiyor.) "genç doğumlu kimliklerimizle..." diyor ki, yanlış bir anlatım; yaşlı doğumlu diyemeyiz ki, genci olsun... "Yemeliyim ama yemek zorundayım." "...En ufak anlamaması gerek." "...Sürekli kalıcı..." "Ceket nçlarımı..." (Doğrusu, ceketimin uçlannı olmalıydı) "Kızın sesi tizleniyor." (Tizleşiyor olmalı). "Anlayişlı yumuşaklar..." (Doğrusu, anlayışlı vc yumuşaklar olmalıydı.) "Ses bir sure kesiliyor. Sonra bir süre kesiliyor." Ömekleri çoğaltmak kolay. Belki dizgici ve düzeltmenin de azizlik payı bulunan bunca yanlış söylenmiş sozü, Osman Şahin gibi titiz, az ve öz yazmanın erdemine inanmış bir yazanmıza yakıştırmak kolay değil... Anlatılanlann önem kazandığı bir yapıtta, anlatım aracı olan dilin de önemli sayılması gerekir. "Kollan Bağlı Doğan"ın tutarlı bildirisi, gozden kaçmış birkaç yanlış tümce ya da sözcükle neden gölgelensin? Demek istediğimiz bu... rin zehirli meyvesi! tnsanımız, her dönemde o acı, ağulu meyveyi mutlaka tadıyor.. Rastlantı olarak, Şahin'in yapıtından önce, Falih Rıfkı'nın "Çankaya"sıyla Ynnus Nadi'nin "Kurtuluş Savaşı Anılan"nı okudum. Bu kıtaplar da bir olağanüstü dönemin ürünleri. Memleket düşman çizmesi altuıda; iktidar, düşmanın kuklası... Ve bir avuç vatanseverin suçu olsun olrnasın, önemli değil, bunu arayan da yok Bekirağa Bölüğü'nde çektiği işkenceler.. Hadi dıyelim, o vakitler düşman çizmesi alundaydık; ya ondan sonraki "olağanüstü" zamanlarda?.. Her defasında bir AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHÂ* Çiçek açan şîirler Türkiye Kadar Bir Çiçek / Ergin Günçe'nin şiirleri / Can Yaymevi / 160 sayfa. REFtK DURBAŞ Sanırım 20 yaşlannda yazmış olmalı: "Yoksa bu yaşta ölümden mi korkuyornm?" Böyle olabilir mi? ölümden korksaydı bir 20 yıl sonra da "Kişi, kendi ölüm törenine gülerek katılroalı" gibi bir "şeyUnlık" duşunebilir miydi? Şaşırtmalarla örülü bir şiirin izinde yürüdü hep. "Gencölmek" bile şaşırtıcı bir isim değil midir ilk kitabını çıkaran bir genç şair için. "Gencölmek"te her yerinde elmalar asılı bir çocuğun şiirleridir yazılan. Uykulannda kendini yitirmiş bir annenin ve evleri aşı boyalı bir kasabanın şiiri. Pencerede kar gibi duran aym şiiri. Alınlanna vişne çiçekleri yağan kızların şiiri. "Yeni a" dergisi çıkarken en merak ettiğim şairlerden biriydi Ergin Günçe. "Gencölmek" de hemen el altında bulunan kitaplardan değildi. "Yeni a"da şiirlerinin yanı sıra yazılanyla da göründü. Şiirleri ölumünden 5 yıl sonra ancak bir araya getirilebildı, bakalım yazılan hangi ölüm yıldönümüne denk duşüp de bir kitapta toplanabilecek? Günçe'nin "Gencölmek"ten sonra yazdığı şiirler asıl önemli. Çünkü asıl bu şiirlerde şair kimliğini kazanmış denebilir. Hem yazdığı şiir ile, hem de şair olarak dunyaya bakışı, onu değiştirme çabası ile. Kasabadan kente inmiş, Cemal Süreya'nırı da belirttiği gibi "hayatı değiştirme tutkusundan dünyayı değiştirme aşamasına gecmiştir." "Eski Şiir" ve buna bağlı olarak "Şehirli Sairler AnloJojisi" bu bağlamda Günçe'nin "kısa" ömrunde "kaİMa" şiirinin bir manifestosu sayılmalı. Eski şiirin nitelikleri sayıhrken yeni şiirin ne olması gerektiği de belirtilir. Antolojı'de ise Yahva Kemal'den Ülkü Tamer'e kuçük dokundurmalarla Cumhuriyet'ten günumüze şiirimizin bir panoraması çizilir. Bu şürlerin yanına "Yargı Yönlemi Dersleri", "Bu Tanrı Dedemden Kaldı Bana" ve "Ortalama Bir Tacir tçin Knrnazca Öneriler" başlığını taşıyan şiirleri de koymalı. "Tam kuşlara buğda> serpme saati / Savaşlan okuyor renkli gazetelerde" Kuş bakışıyla bir "delikanlıbk" şiirleri. Ya avcunun ortasında bir bıçağm ucunu ya da koltuğunun altında bir tabanca taşıması da bu yüzden zaten. Yaşama bakışı oldukça naif: Çocuklara okutmalı şiirlerini her gece... Soruları da öyle: Çocukluktan delikanlılığa adım atmak üzere... Konuşması ise kendi kendine: "burda okul bile var remziye teyze / dayak bile yiyoruz öğretmenimizden" Gerceküstü imgeleri yoksa nasıl böyle yalın, anlaşıhr, gerçeğe yakın olabiürdi? "dün burda uç abiyi asmışlar / suç anayasayı devirmek / zor mudur acaba asılmak" Yanıtım "iki ölüm bo>u jiıksekte salınan bir uçurtma" versin. Keder hünnap kuşudur onun şiirinde. Ölüm cebir, hayat geometridir. Ve çiçek açmıştır şiirleri gencölmelerin vaktinden önce hem cebir, hem geometride. Okudukca solmadıklarını göreceksiniz. Ergin Günçe'nin şiirleh bir arada TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA!\ 7 Nisan DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ KURULDU.. YA SAĞLIK oeSUni (U/O/ZLD SAĞU< tLGlL£/JDl£.Ekl SALGlhJ BULUHAM ÖIS6Ür, PESTSĞı euruK. tarce E1£MA\JI, YAA/W SAŞUCA <4177 SÖu&eSİ İÇIAJ fjf SÜIZbÜ&MEKTEfrıtS.. Sü SÖL£eL£/2, AMeCiKA , AFfZıtcA , DOĞU AZPEN'^, &dM£YC>CĞU ASyA VE P i o/c/d, Dünya Sa§///k Örgütıj 'rtüi 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 7 Nisan 1938 1933198$ harabelerini gezeceklerdır. Çok mühim şahsiyetleri ihtiva eden bu seyyah kafılesine alâkadar memurin tarafmdan icab eden teshilat gösterilecektir. Trabzonda büyük bir imar faaliyeti başladı Trabzon (Hususı) Şehrimizi doğunun hakikî bir incisi haline getirmek için elele veren Vilayet ve Belediyemiz çok kısa bir zamanda bu gayeye yaklaşmış bulunmaktadırlar. Bu hususta sarfedilen gayret, Trabzonda olduğu kadar en küçtik kö'yümüzde bile nazarı dikkati celbetmektedir. Bu cümleden olmak üzere koyleri orümcek ağı gibi yollarla ormek, telefonlarla birbirine bağlamak, mekteblerle irfanlaştırmak, jandarma karakollarile emniyetlemek, nu'mune koylerile medenileştirmek, köy odalan, köy sağlık yuvalarile köyleri kalkındırmak gibi faydalı işlere ehemmiyet verilmiştir. Ziraat, baytarî işlerde şehir ve köylerde büyük bir inkişafa ve varlıklara kavuşturulmuştur. Niımune fıdanlığı yeni istimlaklerle genışletilmiş, hayvanlarm şıhhi vaziyeti düzeltilmiş, muzır hayvanlarla mücadeleye hız verilmiş, sari ve mevzii hastalıklar aşı ve tedaviye tabi tutulmuştur. Bu meyanda parti işlerine, vilayetin şehir, kasaba ve köylerinde geniş mikyasta faaliyel ve hamle verilmiştir. İki yıl içinde yapılan ve başlanan işlerle Trabzonun bünyesinde çok büyük değişiklikler husule getirilmiş, çehresi ve manzarası yepyeni ve çok güzel bir şekil almıştır. Şu saatte şehrin göğsünde yer yer faaliyetler göze çarpmaktadır. Caddeler parke döşeniyor, meydanlar açılıyor, parklar yapıhyor, mezarlıklar şehir dışına taşmıyor, 250 yataklı hastane inşa ediliyor. Lisenin temeüeri kazılıyor, denize doğru caddeler açılıyor, yeni yeni modern evler, müesseseler meydana çıkıyor. tnşaat ve tamirat faaliyeti geniş mikyasta go'ze çarpıyor. Üniversite mezunu gençler Üniversiteden mezun gençler, arzu ederlerse 25 lira asli maaşla komiser olarak zabıta mesleğine intisab edebileceklerdir. Bu gibi taliblerin bir senelik stajdan sonra rütbeleri arttırılacaktır. CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ'NDEN HABERLER AYBSI EN ÇOK SATAN KİTAPLARI Memleketimize gelecek İngiliz seyyahları Memleketimize yakında büyük bir İngiliz seyyah kafilesi gelecektir. Londrada tertib edilen bu seyahat hakkmda Londra elçiliğimizin verdiği malumata göre ekserisi Londra Üniversitesi profesör ve talebelerile diğer maruf zevatın dahil bulunduğu bu 150 kişilik seyyah kafîlesi nisan ayı zarfında Akdenizde bir tenezzuhe çıkacak ve bu arada Dikili, Bergama, Çanakkaledeki Trova 7.3.19887.4.1988 Sn: Kad: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 124 285 011 031 156 006 079 042 021301 152 421 027.072 002.327 066.063 066.050 338 HALK RADVOSU 1">nwlrftUn .tıKircn Lısa ıla!|{jtı ı \r bumj^n nu*(id norm.ıl olan 2Û0 İOOÜm Jjl^au/unlukUıını alır Fİ.UM7» Tİ.It UTSH KttabM Mı/Yazan: Yılmaz Güney Kıtabı/Atılla Dorsay Kadımn Adı Yok/Duygu Asena GlasnostAsıl Neyı Istıyorum/M.Gorbaçov Biz Duvar Yazısıyız/Gulay Kutal Sözüm Sanadır/Or Erdal Atabek Tavı Gelmıştı Deminn/Nazım Hıkmet Ziverbey Köşku/Ilhan Selçuk Korkudan Korkmak/Aziz Nesın Gunluk/Oğuz Atay Yaşam Baska Yerde/Müan Kundera Tiru Slnema Deneme Belge Belge Anı Anı Şiir Deneme Gunluk Roman