Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/6 Gürkrnı: Ee tabii şimdi öğrendim ki zaman denilen kavram öyle takvim yapraklarıyla sınırlı değil. İki senede, bir senede, altı ayda bile çok şey değişebilir ülkede. Ama bakarsınız 20 senede de pek bir şey değişmeyebilir. 5 NİSAN 1988 Devlet Bakanını konuşturmadığı için uzun süıe tutuklu kaldı 1 .Fı 68 3 ile bfrlikte . . . ti BİR KUŞAK 20 YILLIK ÖYKÜYÜ ANLATIYOR 68 ‘iller40 yaşında ALEVER Mustafa Gürkan, 68’in ateşli günlerini ve öğrenci. aydın ilişkilerini anlatıyor 40 sosyulizm iktidar olur derdik IJzuıı lafıı. kısası: Valla uzun lafın kısası, biz bir gençlik hareketiydik. Ihtilal yapmaya çıkmamıştık yola, ama ihtilal olsun da istiyorduk. Her şey değişsin istiyorduk. Şimdi ben 20 yıl önce kurduğum hayalleri düşünüyorum da şaşırıyorum. 68 kuşağı 40 yaşına gelmiş! Sosyal savaşım: Biz, yani 1960 sonrası kuşak klasik hürriyetlerin kavgasını verdik. Ama sonra 68 kuşağı ile birlikte yoğrulma sürecine girdik. Onlar iktisadi meselelere daha çok eğildiler. Ve doğrusunu söylemek gerekirse, sosyal olaylara dönük savaşımı daha çok 68 kuşağından insanlar verdi. Şöyle denebilir mi: Aslında 6g kuşağı diye ayrı bir kuşak yok. Belkibir dizi kitleseleylemhep aym döneme yığddiğı için öyle hağımsiz bir kuşak varmış gibi ama görünüyor, sahada o kıaşak60 kuşağımn, 27 Mayıs sonrası kuşağın bir devamıdır, gibi... ER•FEM Aslında her olay birbirinin üzerinde gelişiyor tabii. Bu nedenle öyle 68 kuşağmıbıçakla kesilmişgibi önceki kuşaklardan ayıramayız. Nasıl bugünün öyle kuşağı birden bire gökyüzünden pat diye düşmediyse, 68 kuşağının ortaya çıkması da öyle birdenbire olmadı. 0 da bir önceki kuşağın gelişme seyri içinde ortaya çıktı. YalnızÖnemlibir fark var, yukarda belirttiğim gibi onlar iktisadi meseleleredaha çok yöneldiler.Biz yani 1960sonrası kuşağı ise daha çok klasik hürriyetlerin kavgasım veriyorduk. Ama sonra 1960 da (ki kuşağı ben de o kuşak içinde sayılınm), 1968kuşağı ile birlikte bir yoğrulma sürecine girdik. Özetlemek gerekirse sosyal olaylara dönük savaşımı daha çok 68 kuşağının verdiğmı yleyebilinz.Çünkü 1960ihtilali ile birlikte gelen 1961 Anayasası bir dizi fikir özgürlüğü kurumunu da beraberinde getirdi. Bu iklimde toplum kendisine dönmeye başlamıştı. Gençlik, Türki .1 voğrulduk Ama hayır, başlayamıyor. Daha ağzını açarken., balkondan kursünün üstüne doğrupatlayan birsiogan tufanı Bakan Öziürk’ün sesini mikrofona hapsediyor: Yankeego home! Morrison SüLeyman! Devlel Bakanı ilk anda olup biteni kavrayamıyor. Gözleri balkonçalışıyor. Ama ne mümkün, da, şaşkın, konuşmasını Aittan alıyor, vazgeçipsesini yükb sesinisalona ir türlü seltiyor. Nafıle. Sonunda hızla kürsüden inip çevresinialanlarla birlikte salonu terk ediyor. Günlük basına “AIFSECRaskım” olarak geçen bu olayın Sultanahmet Cezaevi’ninkapıları ilk kez toplu Öğrenci sonunda. lutuklamasina llıtuklanan yedi genç arasında Öğrenciolmayan bir açılıyor. TMGT Genel Sekreteri Ra(f Ertem. kişi Avukat ve bir dönem SHP Bakırköy İlçe Başkanı Raif Ertem “Aslındabiz Başbakan Demirelgelecek diye istihbarat abnıştd Gösteriyıona karşı yapacaktık, ama kmşımıza Seyfi“Öztürk çıktı. Demirelgelmzş olsaydı ard gürültü o zaman kopacaktı diyor. ‘: ‘ 1.’ 1’ Veparkalı gencin elini kapıya doğru ‘Arkadaşlar şimdi ‘ lkksim’e ,airüyoruz demesiyle birlikte salon hızla boşaldı. Istanbul’un bütüm üniversitelerinden gelen binlerce kişi, ‘Kahrohun Amerika’ ve ‘HaTürkiye’sağanağı altında, koı kola girip Maçka Parkı üstünde yoldan veJlilion’un arkasından dolaşa.ak Taksim’e doğru yürüyüşe geçlileı Taşkışla önüne gelindiğinde, buradan katılan öğrencilerle kalabalık büyüdiL TamDiyan Oteli kaı’şağınagelinmişti ÖnceITO daha da Maden Fakültesi anfısinde konuşma yapan genç, birkaç arkadaşının omuzunda yükselerek yürüyüş kolunun önünü kesW Arkadaşlar, polis bizi Taksim’debekliyor, ama boşuna bekleyecek buradan llarbiye’ye saparak koşar adım gideceğiz! Çünkü Bu manevra, saatlerdir Taksim’de öğrencileringelmesinibekleyenyüzlercepolisi şaşkına çevirdi Üstelik öğrenciler, Taksim’denHarbiye’ye gidiş yönünü kapauıkları veyüzlerce arabanın yolunu kestikleri için., 0 polisinaraçları aşıp peşlerinden yetişmesi de söz konusu değildi. Şimdi yüzlercegenç koskoca caddede koştıkoşa Şişli’yedoğru ilerliyordu.Polis 7 mart 1968. Istanbul Üniversitesi Fen Fakültesi için olağan dışı bir gün. 44 ülkenin iktisat öğrenimi gören gençlerini bünyesinde barındıran AJESEC 20. genel kurulunu bu faküllenın büyük ani izinde topluyor. Birçok ülkeden gelen Öğrencitemsilcileri vekimi en ön sıradiplomallar doldurmuş. Devlet Bakanı Seyfi salonu da kürsüyü hemen karşıdan gören bir koltukkı, örgütün Türkiye KomitesiBaşkanı Hasan Saydam’ınİngilizceyaptığı konuşmayı dinliyor. Sıra Devlet Bakanı Oztürk’ı’e. ye’nin ekonomik meseleleri, ülkenin, toplumun çıkarları gibi sorunlarla uğraşmaya başlamıştı. Milli petrol meselesi,montaj sanayii meselesi bu sorular soruldukça hep ortaya çıkan meselelerdi.Yine NATO ve Amerika olgusu tartışılmaya başlanmıştı. Bütün bu meselelerdedönemin siyasiiktidarı tamamen bir konumda olunca 68 ters denen olgu ortaya çıktı. Ozellilde bugün sağ ve orta1965’Ii sağ çevrelerdebir görüş yıBarda gençlikiçinde demokratik bIr hava vardı. Sağcılar ya da solcular farklı goru de olsalar birbirlerine tahammül ediyorlardı. ortaGeniş ve verimlibir mı vardı. Ama 6Vle birlikte, yani gençliğin, onların deyimiyle çıkması’yl* birlikte bu yok ol‘sokağa du. Buna ne dersiniz? ERFEM Şimdi bizim sol relerde şöyle bir anlayış, daha doğrusu kolaycılık, tembellik bir eğilimi vardı; onlar anayasal haklardan yararlanacak, her türlü mücadeleyi ama karşı taraf yapacak, duracaktı. Hayır, durrnazdı. Böylebir şey beklenemezdi. Bu onların da hakkıydı ve nitekim durmadılar da. Demin de söylediğim gibi aynca dönemin siyasi iktidarları gençliğinbu gelişmesinintamamen karşısındaydılar ve onu zayıf düşürmeninyolunu arıyorlardı. Gençlik o dönemde toplumun en aktif gücüydü. Onu bölmek venıyıflatmak gerekiyordu. Nitekim bunu da yaptılar. Daha sonra sıradaaydınlar vardı ve onları da safdışı ettiler. Türkiye’deki geriye gidişin asıl freniydi bu güçler ve bunlar tasfiye edildi. 0 yılların en zinde güçleri gençlik, aydınlar ve ordu idi. 0 zamandzjı beri gelişen şu ki, Önce ordu eliyle gençliği, sonra yine ordu eliyleaydmları tasfıye ettiler. Sonra da sıra ordunun tasfiyesine geldi. Gençliğin, öğrenci karakterinden uzaldaştığı, giderek köyluknu meselekriyle işçilertıı, hatta ilgilenmeye, giderek onlann önüne geçmeye yöneldiği, bunların gençli*iiıboyunu aşan şeyler oldu*u ve sonraki sıkıntıların da hundan doğda*u söylenebilir mi? ERTEM Bence gençliğin b boyandanüyük işlere girdiğini ileri sürmek yanliş. Çünkü o zamanın gerçekten en uyanık kesimleri gençliğin de içinde bulunduğu ara tabakalanlı. Türkiye’dekisorunları arayıp ortaya çıkaran bu katmanların insanlaıı>dı.Her ne kadar bir İşçi Partisi varsa da sosyalist hareketin bunlar tarafından savunulamaz. Aynı şekilde yürütüldüğü sendikaların varlığınarağmen ve ekonomiksendikal hakların yalnızca sendikalar tarafından söylenemez. Bütün bu haksavunulduğu ların savunucusu, yine gençlikti. Türkiye’de belki de ilk uyana.n kesim gençlik oldu. Bu böyle olunca gençlik, bu sorumluluğu duyunca da çalışmaya başladı. 0 dönemin gençliğiae şimdi nasıl bakıyorsunuz? ERTEM Şimdi yapılan pek çok yanlişa, şiddetin giderek artan bir sıklikta kuflaıulmasına rağmen gençliği suçlamak zor. Çünkü bir kere şiddet daha en başta ya siyasi iktidarların elinde ya da onların ortaya çıktı. İşlenen ilk himayesinde cinayetlerin failleri, aradan 20 yıl neredeyse geçti, bulunamadi. Demiıcioğlu’nun,bir Bir Vedat Kanlı Pazar’da Ölenlerin katilleri ortada yok. G(JRKAN Şimdi 68’inne olduğu sorusunun yanıtrnda şu yer söyleyeceklerimin almas1 gerektiğine inanıyorum. Bence bugünkü gençarkadaşLarında dikkat etmesi gereken bir noktadır bu, bir ölçüteri olması lazım. Biz bir iş yaparken nasıl düşünürdük? Bir eylem planı yaparken nelere dikkat ederdik? İlk aklımıza gelen şu olurdu: Huna Tank Zaferfitınaya) ne der? Çünkü o hocamızdı.Ben şimdi babam ne der diye payıma, düşünürdüm. demokrat, aydın bir Çünkü subaydı babam. Yanibabamın tepkisini çekecekse bir eylem, o beğenmeyecekseya da ne bileyim hocam ordudaki genç bir yüzbaşı tepki gösterecek HarbıyeŞişli arasına yerleştiğinde, yolunu şaşıran dört acemi eylemci se yapmazdık. Bunu hep dtlşünUr ve lipinden şüphelendiği bir okul hademesinden başka kimseyi ve gözetirdik. Burada anlatmak bulamıyordu. istediğim Gençlikhareketi bir ayşu: Beşiktaş Toplum Polisi Merkezi’nde karargöh kuran polis şeflerinin, din hareketidir. Düşündüğümüz fena halde atlarılmanın acısını yakalanan bu beş kişiden çıkarmadan insanlar hep subaylar,yazarlar, Öncesordukları ilk soru şuydw öğretim üyesi gibi insanlardı. Şimdi Söyleyinlaıı, başınızdaki 0 parkah Mustafa Gürkan’dı değil mi’ işin gerçeğini söyleyelim,“işçi Mustafa Gürkan’ın adı, o günden sonra pek sık duyulmadı. 12Mart n sıınfı e der?” diye düşünnıezdik. a<lauıktan sonra bir süre maden işkolundaki sendikalarda Öyle 0 zamanlar işçi sınıfı davası fırfmasuıı çalıştı. Bugün, yine aynı amaçla geldiği Muğla ‘nın Yatağanilçesinde, na inanmıştık falan gibi büyük laf‘ kasabanındoktor hanım” olan eşi ve üç çocuğu ile sakin, iddiasız bir yalar etmen gerek yok. şam sürüyor. Küçük bir videocu dükkanı var. Kendi deyişiyle hayatta : ki bir zamanlar üç şeyi sevıyor Çocuklarını, briçi ve Beşiktaş’,. öyle bir gençliktik... binm GtJRKAN Kırk yaşına gelince yapalım, bu işi bağlasınlar. zamanımızda böyleydi.Wila uzun lafm Sonra kısa yol biliyor musun, sosyalist bir Türkiye’deolacağımı kısası, biz bir gençlikhareketiydik. orduelir, emir demiri keser ve iş g düşünüyordum’ Peki, şimdi ne yapmayaçıkınamıştık yola, biter. ticaret, bankacılık, Dış dıışnnuyorsun? Yanı yirmi yıl sonama ihtilal olsun da isıiyorduk sigortacıhk ruhi Türkiye senin altmış yaşımn devletleştirilir.Senin açıkçası. Her şey değişsin istiyor istediğin değil mi zaten, ha, bir Türkiyesi, n*sd bir Tiirkiye olacak de bu duk. Şimdi ben 20 yıl önce kurdu emir verirler, bu iş hallolur. İşte dersin? ğum hayalleridüşünüyorum da GÜRKAN Ee tabii şimdi böyle emirle pata küte olacak 68 şaşırıyorum. kuşağı 40 yaşma gel şeyler ki öğrendim zaman denilen kavram bunlar, istemez misin? iniş! Ben düşünüyordum ki, kırk Gencecik adamsın, ne yapacaksın, Öyle takvim yapraklarıyla sınırlı benim ülkemde ortada yaşma geldiğimde başka bir şey de yok ki! değil. Iki senede çok şey sosyalizm iktidarda olur. Böyle Adın iyicecuntacıya bir senede, değişebiur, altı ayda bile çok şey türbaniar, Rabıtalar falan olacak çıkmıştı o anlar... değişebilir bu ülkede. Ama bakarbu ülkede, bunlar benim GURKAN Yalan değil, biz sınız yirmi senede de pek bir şey bile geçmiyordu. İmkünı yok. hayalimden kafanuzda yaşattık çünkü onu. değişmeyebiir. Bu, dünya Kişisel bir şey sormak Kim ile İstiyorduk. diyebilir, “Ben konjonktürü Türkiya’dekidurumistiyorum Ben sem 1969’Iardata istemiyordum?” Işte şimdi la bağlantılı bir olay.Örneğin diye. nıdım. Uzerimde oy). bir izirnim konuştuk veben “Turk Ordusu’ndan bana soraisan, ben ismini duyardını, bırakmıştın ki, o gunku gerilla sa hilL dedim. Yahu ne bir AydınKirişoğlu Paşa vardı, Öncü savaşı Çizgilerini öldü. sol cunta olayında ad. çok 0 diyorum, ben bir gecebu bizim bir kınamak yana, öyle bir çizgiye ilk hannnın içinde bulunduğu grubu duyulurdu. Işte o adam gibi birida biri sea olursun diye Ankara’da orduevine yürottüm ve nin yok olması birtakım şeyleri etgirenlerden düşünüyordum. Beni yaııitan ne geceyarısı saat üçte ‘ordugençlik kilemiştirdiyedüşünüyorum. Evet, oldu? el ele’ diye bağırtum. Şimdi bütün biliriz, tarihi, kahramanGIJEKAN Ee, çünkü ben bunları yapan bir adamın “Benim hepimiz lar yapmaz, ama böyle birtakım ateşli bir msandım, inançlarımı cuntacı eğilimleıim yoktu” insanların da kimi toplumsal ateşle savunurdum, ama olanı bi demesı ayıp olmazmı? Yoksa biraz gelişmelerde varlığı ya da yokluğu teni biliyordum. lbplumun nereye “(kceyansı oralarda ne işin senin çok önemlidir görüşündeyim. gittiğini görebiliyordum. Dediğim vardı?” sorma.zlar mı? Yani diye şimdi l9l7’de Lenin, l789’da gibı, anlattığımındışında şeylerdeAz önce söylediklermle Danton, Robespierıeolmasaydı, ne ğildi kafamdaki ve bunlar için de bağlantıh şey sormak istiyorum. olurdu düşünmek lazım. Hele bu bir canla başla dövüşttıdüın. Ama Dedin ki “Ben bundan yirmi yıl bizim gibi az gelişmişülkelerde hedefiminışına çıkmak da benim d önce bambaşka bir Türkiye hayal bana daha büyük önem taşıyor. göre yapacağım iş değildi. Peki ben şimdi şöyle birşey hatırhyorum. Bir gun Teknik tJnlversde yurdunun kanfinlndeyh, l’da. latanbu Darbe söylentileri her lmfta vesen şoyle dedin: ‘Yahu radikaller de ne zaman şu iktidara? Hele onlar bir gelecek gelsin, alacağız cipleri onlardan ve başlayacağız köy köy dolaşmaya, propaganda yapmaya. Bizim asıl HADİ ULUENGİN 68 Belçika’sında işimiz ondan sonra feministler duvarlara ne Bunun kadan ciddi, ne kadan BRÜKSEL AltmışI, yılların ‘ ‘Erkeklerin şeyini şakaydı? en başında “Iksel Şosesi”nin biGURKAN Tabii onların timinde bir kitapçı açılmıştı. Adı kesmeli” diye yazardı. çoğuakaydı, ama sonradan buna Osis Marker’in o harikulade filmiş Tatile Fas’a gitmek, benzer çok şey soylendi. “Şöyle nin aymsiydı: “Güml Mayıs.” işçi mahallelerinde ev Vitrininde ilişkiler kurdWar, şöyle şeyler Başkan Mao’nun f latedijer”alan diye.Aslında Kızıl poriresi, Kitap ve “isyan Kutsal tutmak, Jimmy bunların bizim kafamızdaydıve dır” ibaresi dururdu. “Haikıjı çoğu Hendrix dinlemek, somut olarak hayata geçmiş değildi. Sözü” örgütü tarafından Woodstock ‘u Kasada Eğer beninıle ilgili olarak soruyor işletilirtl. da eskiden radyoda dördüncü kez seyretmek san ben subay çocuğuyum ve gazeteci ve “Maocuiuktan” olan çevremdeki subaylar demokrat, tüm buradan atılan Maurice Be ve öpüşmeden yatağa dolayı ilerıciinsanlar.Benimkioradan erblock “Gauloises” cigaralar girmek modaydı. Bir geliyor. de tabii güç yok, içerdi. “Güzel Mayıs”tan bir yıl son tesinin arşiv servisinde çalışıyor. kimseyi tanımıyorsun,genç bir adamsın, ülken rahatlasın, bağımsız, mutlu ra yine “İksd Şosesi”nde İlk enfarktüsten sonra da cigarabir ülke olsun, eski feministler “Maskara Kan” yı bıraktı. ‘kurtutam,’ istiyorsun.Ama bunlara kitapçısını Vitrinde kürtajı ve açtılar. “Maskara Kan” kitapçısı seninücünün yetmediğinin de g savunan sloganlar kapanalı asır oldu. Eskiden da bir lezbiyenliği farkındasın. arama kararı Bir asılıydı. görünmeyi erdem sayan çirkm Çirkin görünmeyi erdem sayan kadınlar “Maskara Kan” çıkartılıyor küte toz olmak pata hisseleridevraldı ve ayın yeFrançoise, zorunda bir araya kalıyorsun falan. Ee, küçük bir kitapçısında gelir ve geceleri re butik açtı. Cicili bicili elbiseler zorlamada toz olmak zorunda duvarlara ve topluca “erkeklerin arkasında kendi yapkalan adam nasıl kurtaracak şeyini kesmeli” sloganını yazarlardı. tığı kolyeleri satıyor. ülkesini? taraftan işçi sınıfı Obür Çok uzun yıllardır “Güzel Belçika’da 68 Mayıs’ı oldu ve hareketi köylü hareketi yok, CHP yok, Mayıs” kitapçısınınyerinde Budist olmadı. Küçük burjuvalığın ülkekendisi de ne yaptığını bilmeyen tapınağı tarafından işletilen Tibet si, 68 Mayısı’nı, bir parti durumunda. Bu Lokantası var. Budist tapınağının Fransa’nınkinden, Almanya’nınkinden, Italya’durumda ne yapıyorsun, bildiğin bir tek “başratıibi” ve lokantanın çok nınkinden farklı yaşadı. olan kurum, ordu. felsefe fakültesi Başkaİdırı, Avrupa ülkesi ile gücü zengin patronu, bu üç Batı nin eski Mayıs önderi. Bir de 27 Mayısörne*i var mikroskobik kaldı. kıyaslandığında Lokantada fahiş ve arada arkanda... fiyatlar Bunda iki temel etkeni, hem Belkrahn kardeşi Albert, karısı çika’nın cüsse olarak küçük hem GEJRKAN Ha, tabii bir de o sırada Prenses Paola ilebirlikte orada var diyorsun o zaman. Ordu de Belçikalıların “zincirlerinden müda etsin. biz de destek olalım yemek yemeye geliyor. Maurice ise başka kaybedecekşeyleri” Paris’e göçtu. “Liberation” gazeediyordum. zaman düşünecek kadar olduğunu her satayıın, ne yapmak gerekiyorsa Önce 68’lı, sonra ‘CHP’li Celal Doğan birikimi olumlu değerlendiriyor 68 kuş agı “Arkadaşlar, ben hukuk fakültesi öğrenci 1cmsikisi Celal Doğan. Hepinizisaygıyla selamlıyorum! Veadımm bu olduğunu ne kadar iyi biliyorsam bu düzenli, böyle gitmeyeceğird de öyle biliyorum!” Ben Celal Doğan ‘ı, Istanbul Hukuk Fakültesi’nin Hermes görünüşlü o öğrenci liderini ilk böyle tanıdini. Ses tonuyla, oturaklı davranışlarıyla ne denli güven vericiyse, hemen harekete geçmeye hazır aniganlığıyla da 0 denli sürükleyiciydi. Özellikle akadenıik içerikli öğrenci eylemlerindeki önderliğiyle dikkati çekiyordu. Celal Doğan 1972’de, Davutpaşa Askeri ikinci Cezaevi’ninasreğmen ünjformalı konuğuydu. Veyine öylesine etkileyiciydi ki, ilk günlerde, ona tekmil vermenin ıuıukevinde görevli askerlerin kaç eşiğinegeldiklerinetanık oldum. 0 da onlara ıutuklu gibi değil, sevecen bir takım komutanı gibi aslında. davranıyordu Durumundaki garipliği onu da aniamış olmalılar ki bir süre sonra ser<ufuklayanlar best bırakniar. Veyanlış hatırlamıyorsam, tezkeresine kalmış askerliğini de orada tamamlamış çok az sayildı. ı urıuye nın kazancı 1Hz olmasaydık: Türkiye ‘nin neresine gittiysem karşıma çıkan önder insanların, meselelerimize sahip çıkan insanların bizim kuşaktan olduğunu gördüm. •1 • , . 1 . .. .. . . .4 68Celal hukuktakültesiiıde öğrenciliden. Doğan, iktidara getiren 1973 seçimCelal Doğan, lerinde Gaziantep ‘ten milletvekili seçildi. Uzun yıllar partisinde etkin görevler üstlendi ve vönericilik yaptı. Derken 12Eylül 1980 geldi ve kimilerinin politik yaşamının Önünenokta kondu. Noktayı aşmak isteyenler de kendilerini Zincirbozan ‘da buldular. Bunlardan biri de Celal Doğan ‘dı. Ben o dönemde Doğan ‘1 yalnızca basından On izleyebildim. beşyılsonrayeniden gördüğümde, geçmişten tek farkı artık kır saçlı bir Hermes olması t’dı. rend lideriydhıiz. Neydi o yıllara damgasını vuran? DOĞAN Bizim kuşağın ey1cmtarihini 68hariranı olarak alacak olursak, sorunlarımızın, bizi harekete geçiren konuların daha çok yerel, yani kendi bulunduğumuz konumun sorunları olduğu görülecektir. Şimdi şöyle bir düşününce, kitap sorunu, yurt sorunu, kütüphane sorunu gibi sorunlarımı.zolduğunu arunısıyorum hcmen. Ve bir de yemekhane sorunu vardı mesela. Yani hareket, kendi ekonomik ve akademik dile sorunlarunızın getirilmesiolarak başladı. Ama aradan zaman bu sonınlann yanına daha geçince genel, Türkiye’ye, dünyaya ilişkin sorunlar eklendi. Hiç Bir gün dediler ki ‘özel buunutmuyorum: kah fakiltesi açılacak’. Bu on binlerce öğrencinin ayağa kaiktığı bir Brüksel’den ‘Güzel Mayıs’ınyerine 68’deAvrupa’nıneşitlikentleri ç fazla rasyonel olmaları teşkil etti. (Iniversitelerinde boykotlar, grevler gerçekleşti. Polisle babacan çatışmalar çıktı. “Saint Josse” mıntıkasının sosyalist belediye başkanı, jandarmalar, öğrencileri pataklamasut diye, kendi polisiyle girdi. Vietnam için üç araya beş yürüyüş, Şili için beş on yürüyüş düzenlendi. “Kızıl Yardım” teşkilatı, göçmen işçilerinsorunlanna eğilmekiçin gönüllü şube kurdu. Tatile Fas’a gitmek, işçi ev tutmak esrarlı cigara içmahailerinde mek, Jimmy Hendrix dinlemek, Wood Stock’u dördüncü defa seyretmek, sabosu giymek, Isveç Foucauh okumak, daha öpüşmeden yatağa girmek moda oldu. Yunan ve Portekiz lokantalarında şarap içerek sabahlamak, ama lokanta dalgalanırken sarsıntıdan az etkienen en ülkelerden biriydi. yapıldı çevsahiplerinin mülteci olduğusiyasi nu önceden tespit etmek de moda oldu. “Iksel Şosesi”nde “Güzel Mayıs” ve “Maskara Kan” kitapçin açıldı. Ama Belçika’dahiç kaldırım taşları sökülmedi ve pek nadiren göz yaşartıcı bomba atıldı. Belçika’da 68 Mayısı oldu ve olmadı. 68 Mayısı’nın Belçika’dabüyük bir patlamaya yol açmamasının başka nedenlerinden birini, bu nikedeki çok koklü Katolik ve demokrat gelenek oluşturdu. sosyal Her ikisi de korporatist bir biçimde örgütlenmiş olan ve toplumun “nabzıııı elinde tutan” bu zıt kutuplar, şu ya da bu şekilde bir başkaldırıyaonay veremezherhangi lerdi. Vermediler de. Avrupa’da sendikalaşma oranının en yüksek olduğu bu ülkede sendikalar, ‘ ‘üç beş goşistin maceracı eylemlerini” daha fabrika kapısından püskürttüler. Bunun tek tükistisnası ise çok mücadelecibir geleneğiolan ve çoğunluğunu yabancı işçilerin kömür madenlerinde oluşturduğu 68 gerçekleşti. Mayısı’nın öğrenci liderlerinderıbirkaçı ocakları mekan tuttular ve sendikaİara rağmen “vahşi grevler” örgütlediler. Ancak bir müddet sonra, ya öğrenciler işçilerden bıktı ya da işçiler öğrencilerin “kan ve ateş” dolu nutuklarından gına getirdi ve Belçika’nın “kızıl madenler” efsanesi de nihayet buldu. Belçika’daki izafı “mayıs başkaldınsı”. esas olarak diğer Avnipa ülkelerindenesinlerıenve temelde de çok Fransa’yı Örnek alan bir seyir izledi. Bunun eder olduğuna gerçekten inanarak yola çıktılar. Sonuçta bugünlere gelindi. Bir başka şey daha söylemek istiyorum bu konuda: Bugüne Anadolu’nun hemen her kadar yöresim gezdim ve nereye gittiysem karşıma çıkan insanların önder nitelikli olanlannın, demokrat kişilikli olanlarının ve Türkiye’nin meselelerine gerçekten eğitenlerinin hepsinin değilse bile hepsinin, büyük bir çoğunluğunun benim kuşağımdan olduğunu, 68 kuşağıııdan olduğunu gördüm. Bunun Türkiye için büyük bir kazanç olduğuna inanıyorum ve herkesin de meseleyeböyle bakması gerektiğini düşünüyorum. Eğer o kuşak olmasaydı, eğer o dönemde depolitik bir kuşak yetiştirmiş olsaydı Türkiye, en azından kendi ilgi alamm söylüyorum, bugünün için siyasi artileri, değil önder kadro, p ilçe yöneticisi bile bulamazlardı. 6* kuşağımn bugünün bIrTürkiye’ye “olumlu” çok sorununu da gündeme getirolarak neler Söylenebilir? diğini kabul etmek gerekir DOCAN Bütün sanıyorum... aksaklıklarına, yanlışlıklanrıa rağmen, 68 Evet, bunun özelhareketini kınamaya hakkımız ol likle gençliğinantiemperyalist nıadığını düşünüyorum. Çünkü tutumuçısından çok doğru olduğua Türkiye’nin çözülmemiş sorunla nu düşünüyorum. 0 günün antitl vardı ve geçen insanlar bu Amerikan gösterileri,eylemleri, en sorunların çözümü için iyi niyetle, başta “Bağımsız Türkiye” en doğru düşün slogamnda düşündüklerinin ifadesini buluyordu. Ne Kısaca Özetlemek düşünülüyordu? gerekirse, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi anlamda bağımsız ve kendine yeterli olması büyük devletlerle ilişkilerde onurlu bir politika izlemesiidi istenen.Ve inanıyonım ki , Türkiye o dönemde o sese kulak verseydi, ne bugün ABDTürkiye ilişkilerinde yaşanan olumsuzluklar, ne 1974Kıbrıs Haötesinde, Çin’deki “Büyük Proleter Devrimi” ve Polonya ve rekatı sonrasında yaşanan Kültür ambargosu Türkiye’ye bu Çekoslovakya’daki muhalif genç Aınerikan sıkıntı çektirirdi. lik hareketleri tali bir motor rol kadar Bugüne ilişkin başka bir oynadılar. sorumvar: Neden artık ‘AT’ye Belçika’da68 Mayısı’na katılan Hayır’ demiyorsunuz? lar kesin çizgilerleayrılan çok Evet, o dönemin bir homojen yapı önemli sloganlanndan biriydi bu. oluştunnadıklanndan, yirmi yıl sonra bakıldığında, “AT’ye hayır” Ayrıca bugün “68’liler” yine homojen bir grup diyenler var. Butabii daha çok bir teşkil etmiyorlar. Eskiden “Güzel siyasi tercih sorunu . Ama 0 inMayıs” kitapçısına gidenlerin bir manlar bizim bu fikirleri kısmı, şimdi aynı yerdeki Tibet savunmamı.zın temelinde, Türkiye’nin o Lokantası’na gidiyorlar ve Prens günkü sanayisininAvrupa sanayisi Albert’le yemek yiyip avuç dolu ile rekabet edemeyecekdüzeyde olsu para veriyorlar. Kimileri, Tibet duğunu düşünmemiz yatıyordu. Lokantası’nın mutfağında çalış Ama sonra görüldü ki, dış pazarmayadevamediyor,yine Pink Floyd la rekabet etmek zorunda olmadinliyor ve seçimlerde “Yeşil” yan, boyle bir tehlikeyiyaşamayan partiye oy atıyorlar. Bunların sa sanayi, sürekli kalitesizliği ve yısı sınırlı. İlla “Güzel Mayıs” kisürekli artışlarını üreten bir safiyat tapçısı diye tutturanların sayısı ise nayi olacaktı. Nitekim öyle de olpek çok daha sınırlı. Şimdiki du. Bana sorarsanız, Türkiye sakonumları ne olursa olsun, sosyolojik nayii, bugün artık 1960’lı yılların “ııeo liberatler”, “antiotoriter” sanayii değildir ve Avrupa ile re“sağcı” ya da “solcular” kabet de 0 denlikorkulacak bir şey çoğunluktalar. olmaktan çıkmıştır. İşin bir de siyasi yönü var... Genel ortak payda, mayıs deDOĞAN Evet, ayrıca tabii ğerlerinin özünde mevcut olan, “olağandışılıgı olağan kılmak” ve işin siyasi yönü de var. Bugün Türkiye’nin AT içinde yer alması bunun sınırlarını insanların kendi demokratik rejimin bir sübabı habelirlemelerine Özgür iradeleriyle line geldi. lşin yönü değişti. fırsat tanımak. Yirmi yıl sonra Belçika’da 68 Mayısı’ndan kalan Yarın: Salman kaya, “Güzel Mayıs” kavramı ve mayıs nugu Perinçek, fırtınasının şimdi dinmiş, fakat İskender d yine e istikrarlı esen meltemi.