17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 2 Yasa çıkmcaya dek, bu hüküm nedeniyle yeniden cezaevlerine gönderilecek hükümlülerin infazları ertelenmelidir. însan Hakları Derneği'ne, bize bu haksızlığı kamuoyuna açıklama olanağını verdiği için ayrıca teşekkür ederiz. yeceğini hükme bağlamaktadır. Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanan hemen herkese, yasa gereği uygulanan bu madde, sadece işkence ve fena muamele nedeniyle ceza alan kişilere uygulanmamıştır. Mahkemelerin ve Askeri Yargjtay'ın bu suçiar konusunda sıkıyönetim mahkemelerini yetkili görmesine ve anılan madde "sıkıyönetim ilanından sonra işlenen bütün suçları" kapsamına aimış olmasına rağmen cezaları bu madde nedeniyle arttınlmamıştır. Bu da eşitsizliğin bir başka boyutunu oluşturmuştur. Nitekim, hak'mnda işkence suçundan ceza verilen sanıklar Mustafa Haskınş ile Şükru Bağ ve arkadaşları, bu uygulama dışında tutulanlann sadece iki örneğidir. Konunun adaletsizliğinin basında ve kamuoyunda önemli ölçüde tartışıldığı bugünlerde, anılan maddenin yürürlükten kaldırılraası ve bu madde nedeniyle verilen cezalann infazının durdurulması istemiyle verilen yasa teklifi Meclis gündemindedir. Bu değişiklik bir af yasası değildir. Mahkemelerce de Anayasa'ya aykırılıgı tespit edilmiş bir hükmün yasama organınca düzeltilmesidir. Şu anda binlerce insan Anayasa'ya aykın olarak cezaevlerinde tutulmakta ve bir o kadar insan, bu maddeden verilen cezalarını çekmek üzeredir. Konu acildir. Süratle görüşülerek yasalaştırılmalıdır. Herhalde on ikiye beş kala çıkanlan gece yarısı yasalanndan daha az önemde değildir. Savcılar ve idari makamlar, yasanın Meclis gündeminde olduğunu göz önünde tutarak 647 sayılı yasanın kendilerine tanıdığı yetkiyi kullanarak infazları en azından yasa değişikliği konusu sonuçlanana dek durdurmalıdırlar. Hiçbir hukuk devletinde olamayacak bu açık adaletsizlik, böylece, gecikmiş de olsa telafi edilmelidir. Bir Hııkuk Sorımu MELİH CEVDET ANDAY TKP Anlcara davası sanıklanndan Sayın Veli Saltık'm ve sıkıyönetim mahkemelerinde görev yapmış savunma avukatlarının'gönderdiklerj yazıyı, güncel ve ivedi niteliğinden Ötürü olduğu gibi aşağıya alıyorum. Sorunun hakça bir sonuca bağlanmasını dilerim. Bildiginiz gibi, 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası'na 12 Eylül döneminde eklenen 17/1. madde nedeniyle aynı suçtan yargılanıp hüküm giyen kimi kişilere, 1/3'ten iki katına kadar "ek ceza" uygulanmaktadır. "Hukuk devleti" ve "ceza eşitliği" ilkelerine aykın olan bu hükümden dolayı, 10 binin üzerinde yurttaşımız fazladar. tutuklu kalmış, ya da şu günlerde yeniden cezaevlerine gönderilme durumuyla karşı karşıyadır. Sıkıyönetim Yasası'nın 17/1. maddesinin 1982 Anayasası'na bile aykırılıgı, bizzat sıkıyönetim mah' kemelerince de belirtilmiştir. Nitekim Birinci Ordu Komutanlığı Sıkıyönetim 2 nolu Askeri Mahkemesi'nin 30.10.1987 günlü karannda, 17/1'in "ceza âdaleti açısından eşitsizlik yaratacağı" vurgulanmıştır. • Aynı mahkemenin bir başka heyeti ise 4.11.1987 günlü karannda, 17/1'in uygulanmasının "Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunu" belirtmiştir. Ancak 82 Anayasası'ıun geçici 15. maddesi nedeniyle, aıulan yasamn Anayasa'ya aykınhğı ileri surulerek dava açılamamaktadır. Sıkıyönetim Yasası'nın 17/1. maddesinin eşitlik ilkesine aykırılıgı o denli açıktır ki, 141142. maddeler üzerinde "demirbaş bilirkişi" olarak ün yapan Ordinaryüs Prof. Dr. Sulhi Dönmezer bile NOKTA Dergisi'ne yaptığı açıklamada, "Sıkıyönetim Yasası'nın söz konusu maddesinin hapis cezalarını arttıraafıkrası, objektif olarak cezaların eşitliği ilkesine aykmdır" demekten kendini alamamıştır. Değindiğimiz adaletsizlik, Ulkemizde binlerce ai. leyi yakından ilgilendirmektedir. 17/1 nedeniyle halen cezaevlerinde bulunan çok sayıda hükümlü, "ek ceza"larının tamamlanmasını beklemektedir. Daha önce sıkıyönetim mahkemelerince salıverilmiş yüzlerce sanjk ise "fazladan ceza"larını çekmek üzere bugünlerdc yeniden cezaevlerine gönderileceklerdir. örneğin benim de içinde buJunduğum "TKP Ankara davası"nda yargılanan sanıklardan 69'unun cezası, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu'nca onandığından, bu arkadaşlar, 17 gün ile 49 ay arasında değişen sürelerde yeniden cezaevlerinde kalacaklardır. Olayın şu yönü üzerinde de durmak gerekir: 12 Eylül döneminde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanan insanlar, çok ağır bir tutukluluk dönemi yaşamışlardır. tşkence, baskı ve insanlık dışı uyguîamalar, "12 Ey'ül Adaleti"nin sonuçlannı geniş ölçüde tartışıur dunıma getirmiştir. Tutukluluğun, yasal amacını aşarak işkenceye dönüştüğü bir dönemde yaşamlannm en verimii yıllannı cezaevlerinde yitiren insanlarımızın, üstelik 82 Anayasası'na aykırılıgı bizzat sıkıyönetim mahkernelerince oelirtilen bir yasa hükmü nedeniyle yeniden tutuklanma durumuyla karşı karşıya bırakılmaları, kamuoyunun adalet duygusunu derinden yaralamaktadır. Nitekim, siyasal partıler de toplumun bu duyarhlığına koşut olarak söz konusu adaletsizliğin giderilmesi yolunda kimi girişimlerde bulunmuşlardır. Burada, özellikle SHP Edirne Milletvekili Erdal Kalkan ile arkadaşlarımn imzasını taşıyan yasa önerisıni memnunlukla kaydettnek istiyorum. Bu yasa önerisinin, bir an önce Adalet Komisyonu'ndan geçerek genel kurulda kabul edilmesi, büyük bir haksızlıkla karşı karşıya bulunan 10 binin üzerindeki sanık ile onların 100 binleri bulan yakınla.ını biraz olsun ferahlatacaktır. Biz, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu'nda davamızın sonuçlanarak, ek ceza infazının yeniden gündeme gelmesi nedeniyle konuyu bir kez daha kamuoyunun ılgi ve duyarhlığına sunmak istedik. Altını çizerek belirtmek istiyonız ki konu yalmzca bizim davamızla ilgili değildir. Sıkıyönetim döneminde yargılanıp hüküm giyenlerin işkenceciier hariç tümü, bu madde hükmünden zarar görmüşlerdir. Demokrasiden yana tüm güçleri, bu büyük adaletsizliğin giderilmesi yolunda caba göstermeye çağınyoruz. özellikle TBMM'de iktidara ve muhalefete mensup bütün milletvekillerine bu konuda tarihsel bir sorumluluk düşrnektedir. 12 Eylül döneminin yol açtığı sayısız haksızlıklardan biri, 17/1. maddenin kaldırılmasıyla giderilmiş olacaktır. Sonuç olarak, konuya ilişkin somut istemlerimiz şunlardır: 1 Sıkıyönetim Yasası'nın 17/1. maddesinin kaldınlraasını öngören yasa önerisi, TBMM'de süratle yasalaşmalıdır. 29 NİSAN 1988 PENCERE Dünya Rekonı?.. Arabesk sever misiniz? İnsan kafayı bulunca sever gibi oluyor; ayılınca tepki duyuyor. Kanlı mızrabıyla kırık gönüllerin tellerini tıngırdatan, sulu sepken gözyaşlanyla yanık yüretderin umutsuzluğunu körükleyen arabesk, ayık kafaya ters düşüyor; ama, vazgeçemeyiz, ruhumuza sinmiş. Naim Süleymanoğlu Avrupa Halter Şampiyonast'nda dünya rekoru kırınca, hep birden arabeske başladık; denizde, havada, karada, otobüste, takside, kahvede, salonda, televizyonda, gönlümüzde, yüreğimizde.. Naim, Naim.. Küçük dev.. Türkün adını yedi cihan dört iklime duyuran, dosta düşmana parmak ısırtan.. • Coşku, su taşkını gibi ortalığı kapladı, yanardağ püskürmesi gibi şariadı. Neden? Hem ilk kez bir dünya rekoru kınyoruz, hem Bulgar zulmüne karşı tepki yüreklerimizde öylesine yoğunlaşmış ki Naim'in kişiliğinde somutlaşıyor, kendimizi tutamryoruz, arabeske dönüşen bir ahenkte sevinç gözyaşları sel gibi... Ancak gerçeğin çeşitli boyutlan vardır. Bir de madafyanm öteki yüzünü çevirıp bakarsak; olayı eleştirel aklın süzgecinden geçirirsek payımıza düşen derslerin çok büyük ve acı olduğunu görürüz. Bulgaristan'da yaklaşık 2 milyon Türk yaşıyor. Sofya, bir kalemde bu Türklerin adını nüfus kütüğünden sildi; hem insan hakları na. hem sosyalizme ters düşen bir iş yaptı; suç işledi, şovenlik yolunda rekor kırdı. Dünya dengelerinde ağırlığı hesaba katılan bir ülke kimliği taşısaydık, Sofya, burnumuzun dibinde böylesine çağdışı bir operasyonu gerçekleşiremezdi. Borca batık, bağımsızlığı yitik, iktidarı iktidarsızlık ANAP yönetiminin eli kolu bağlı kaldı. Protestolarımız içe dönük politikanın havan suyunda dövüldü. Ve teselli aradık. İşte Naim Süleymanoğlu bu yolda yüreklerimize su serpti, kendi ayaklarıyla gelen bir armağan oldu. Ama Naim'i biz yetiştirmedik, biz büyütmedik, biz calıştırmadık.. Avrupa Hatter Şampiyonası'nda kırdığı rekorda ne kadar hakkımız olduğunu düşünemezsek, gereksiz bir arabeskin sevincinde gerçekleri errtmiş oluruz. Naim, "dünya rekoru kıran ilk Türk." Peki, nasıl oluyor da Anadolu'daki 55 milyon Türk'ten dünya rekoru kıran bir Türk çıkmıyor, Bulgaristan'daki 1,5 ya da 2 milyon Türk'ten dünya rekoru kıran bir Türk çıkabiliyor? Araoeski bir yana bırakarak bu sorunun yanıtını aramaya başlarsak daha yararlı olmaz mı? Demek ki salt Türk olmak, rekor kırmak için yeterii değil; 55 milyonun içinden dünya rekoru kıracak bir Türk çıkmaması da Türkluğümuzün sonucu değil; spor yaşamındaki sistem, sonuçları beliriemede ağır basıyor Soralım: Naim Bulgaristan'da dogmasıydı da Anadolu'da dünyaya getseydi, dünya rekortmeni olabilir miydi? Yoksa harcanır gider miydi? Biliyorum bu soru acıdır, çoğu kişiyi de öfkelendirecektir; ama, insan tatlı rüya yerine acı gerçeği yeğlemelidir. Naim Süleymanoğlu'nun dünya rekoru, sevinç verdiği kadar acılanmızı deşiyor. Avukatların yazısı Bizler sıkıyönetim mahkemelerinde görev yapmış savunma avukatlarıyız. Bu mahkemelerce verilen kararlar halen infaz edilmektedir. Birçok müvekkil de kararlann Askeri Yargıtayca onanması sonucu infaz işlemi ile karşı karşıyadır. Bu nedenle biz avukatlar, uygulanan ceza maddelerinin hukuk? aykırı, demokratik olmayan niteliği ve eşitsiz uygulanması sonucu konuyu basın aracılığıyla bir kez daha kamuoyuna açıklamayı gerekli gördük. 12 Eylül'den hemen sonra Sıkıyönetim Yasası'nda yapılan değişiklikle sıkıyönetim mahkemelerinde yargılananlara verilen ceza, 17/1 maddesi uyarınca 1/3 oranından aşağı olmamak üzere iki katına kadar arttırılarak uygulanmıştır. Bu nedenle o günlerdeki yönetimin, "biz ceza yasalannda değişiklik yapmadık" demesi gerçeği yansıtmamaktadır. Çünku bu ağırlaştırma nedeniyle ömeğin, TCK'nın 141. maddesinden 9 yıî ceza alan kişinin bu cezası, en azından 12 yıla çıkarümaıctadır. Ancak aynı kişinin sıkıyönetim mahkemesi dışında yargılanması halinde birinciden farklı olarak, bu üç yıllık cezası ortadan kalkmaktadır. Hatta sıkıyönetim kalktıktan sonra Sıkıyönetim Yasası'nın 23. maddesi gerekçe gösterilerek mahkemeler göreve devam ettiğinden yargılandığı ilde sıkıyönetim olmayan sanık dahi bu maddeden ceza aldı. Ortada katmerli bir adaletsizlik vardır. Nitekim sık'yönetim mahkemeleri de bunu kabul ederek olayın Anayasa'nın 10. maddesinde dile getirilen "yasa önünde eşitlik" ilkesine aykırı olduğuna karar vermişlerdir. tstanbul Sıkıyönetim 2 nolu Askeri Mahkemesi'nin dört ayn heyeti, Anayasa'ya aykırıhk iddialannı kabul etmişlerdir. Anılan mahkemeler kararlannda, bu ağırlaştırma maddesi için, "ceza adalet i ve Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesi açısından Anayasa'ya aykındır" tespitinde bulunmuşlar, ancak konuyu Anayasa'nın geçici 15. maddesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne götürememişlerdir. Bilindiği gibi, Anayasa'nın bu geçici maddesi Milli Güvenlik Konseyi döneminde çıkanlan yasalann Anayasa'ya aykınlığının iddia edileme Bir mektup 15 nisan tarihli ve "İki Konser" başlıklı yazım dolayısıyla gönderdiği mektupta, ev hanımı Esin Akmanlar diyor ki: "Anadolu yakasında oturmarun yegâne tersliği bu gibi ziyafetlerden yoksun kalmamızdır. Bu yakada bilet alraa imkânı da maalesef yok. Aynı durum tstanbül Festivalı için de söz konusu. Acaba bu gibi durumlar göz önüne alınarak hem bilet satışı, hem de ulaşım herhangi bir şekilde ayarlanamaz mı? Ayrıca devlet televizyonu haftada bir iki saatini böyle mükemmel programlara ayıramaz mı?" OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Oruç Tutmak Üstüne... TBMM'de SHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'e ANAP'lılar "Utanmadan su içiyor" diye bağırmışlar. İşte gerilere doğru gide gide vardığımız sonuç: Bir milletvekilinin oruç tutup tutmaması geri kafalıların gözünde büyük bir suç olup çıktı! Tanrı ile birey arasına kim girebilir? Kim başka bir yurttaşı oruç tutuyor ya da tutmuyor diye kınayabilir? Ramazanda su içmenin, yemek yemenin bir 'utanç' nedeni olduğuna karar vermek kendini bilmez ANAP'Nlara mı kaldı? Bu nasıl Müslümanlıktır, bu nasıl din anlayışıdır? Kim daha iyi Müslümandır ya da değildir buna karar vermek ANAP'lılara düşmez, kimseye düşmez... Tanrı ile kul arasındadır bu. Kimi vardır sabah akşam namaz kılar, üç dört kez Hacca gider, ramazan aylarında oruç tutar, öte yandan kişisel yaşamında yapmadığı kötülük kalmaz, tuccarsa atmadığı kazık, aldatmadığı dost, arkadaş bırakmaz!.. Kimi de vardır oruç tutamaz, dinsel görevferini yerine getiremez, ama gerçek bir insandır, gerçek bir Müslümanın sahip olması gereken erdemlerin tümünü kişiliğinde toplamıştır. Tannoın gözünde hangisi daha Müslümandır, daha insan'dır, daha erdemlidir? Elbette ki ikincisi... "Utanmadan su içiyor" diye çığlık atanlar partilerinin kongrelerinde Açız aç' diye bağıranlara 'Utanmadan karnını doyurmak istiyor' diyebiliıier mi? İnsan olan, böyle seslenişler karşısmda utanç duyar. İftar sofralarında, sahurlarda midelerım en iyi gıdalarla tıkabasa dolduranlar kendilerini gerçek bir Müsluman mı sayıyorlar? Bunlar dinsel gereklen de bilmediklerini açıkça göstermiyoriar mı? Kendi çevrelerinde bir tek insan bile aç ise o kişilerin oruçlan, namazları niye yarar? Ne kendilerine ne başkalarına... Bakıyorum bu ramazanda oruç tutma salgını iyiden iyiye kendini gösterdi. Ufacık çocuklar, saz benizli, hastalıklı insanlar bile oruç tutmaya başladı. Geçenferde bir işyerinde gencecik bir kızcağız düşüp bayılacak haldeydi. Elindeki işleri karmakarışıketti, içinden çıkamaz hale soktu, sonra da "Afedersiniz oruçluyum da" diye mazeret beyan etti! Birkaç gün sonra işyerine uğradığımda o genç bayanın hastaiandığı için gelmediğinı öğrendim. Ya minicik çocuklara yapılan oruç baskısına ne demeli? Gerçek utanç kaynağı ilkokul çocuklarına "oruç tutacakstn, Müslümanlığın gereği budur" diye baskı yapmak değil midir? Çocukluğumda oruç tutulan ailelerin evterinde iftar sofraları, sahur sofraları okjukça zengindi. Günde iki öğün yemek yeter de artar bile, ama gerçekten doyurucu besinler alınıyorsa!.. Şimdi zengin bir iftar sofrası donatmak kaç kişinin haddi? Kuru ekmek bile <&0 lira, ya peynir zeytin, ya et?.. Gerçi et yerine nohut ve mercimek var. Oruçlu yurttaş din görev i yapıyorum diye kendini tam bir açlığa teslim edecek de bundan kim ne kazanacak? Siyasaf parti toplantılarında boş tencereler gösteriliyor. Bir tencere kaça dolar? Ayda seksen, yüz, hatta yüzelli bin lira ücret alan bir aile sorumlusu eşıni çocuklannı yeterii biçimde besleyebiliyor mu? Zaten yarı aç yaşayan insanları bir de oruç baskısıyla perişan etmek dinsel görev yapmak mıdır? "Utanmadan su içiyor." Adam hastadır, ilaçla yaşamaktadır, sağlık nedenleriyle oruç tutamamaktadır, böyle birıni görünce hemen suçlamak, hemen "utanmaz adam" diye mimlemek doğru mudur? Oruç tutmanın da dinsel koşullan var, bunu bilmeyene Müsluman denir mi? Geçen gün Oktay Rıfat'ın cenazesindeydik. Üsküdar Valde Camisi'nin imamı uzun mu uzun bir vaaz verdi. Bakın ne diyor "Din dersleri mecburi değilken yüz kişilik bir sınıfta oruç tutanların sayısı yirmiydi. Şimdi altmışı buldu. İşte mecburi din derslerinin faydası..." O öğrencilerin yaşam koşullan nedir, sağlık koşullan nedir, acaba iftarda, sahurda yeterii gıda alabiliyorlar mı yoksa peynir ekmek zeytinie mi karınlarını doyuruyorlar? Bunları düşünmeden hemen seviniyor Bay İmam yüzde altmış öğrenciler oruç tutuyor diye!.. Nerde eski ramazanlar!.. Gerçekten nerde o eski ramazanlar! Bir çeşit eğlence, yaşamın tadını duyma dönemiydi ramazan ayı. Tiyatrolar dolup taşar, her semtte Karagözler, orta oyunları, Meddahlar halkı eğlendirirdi. Bakıyorum TV'de bile yalmzca dinsel baskı, dinsel etkiieme çabası... Nerdeyse Abdülhamit döneminin ramazanlarını arar olduk? Böyiesine yobazca, böylesine yaşama karşıt bir din baskısı saltanat günlerinde bile yoktu. Ne oldu bize? "Atatürk, Atatürk" diye bağıran yapay Atatürkçuler bu görüntüden utanç duymuyorlar mı? Şunu unutmayalım, Kamer Genç'in yobazca seslenişlere verdiği yanrtta dediği gibi: "Müslümanlık işkence yapmak değildir. Müslümanlık vatandaşa acı çektirmek hiç değildir." Günümüz teknolojisini görerek yaşayın, yatırımlarınızı yönlendirin... 28 MAYIS T.C. BAYINDI DİYARBAKIR'DAN BEŞ GENÇ KIZ ARKADAŞA! (Güler, Güldane, Feride, Canan, Sakine) Teşekkürler sizlere, insanlık onurunun ayaklar altına alınmasına karşı direndiğiniz için. BİNLERCE TEŞEKKÜRLER... Türkiyeli Demokrat Kadınlar Dayanışma Grubu HOLLANDA ARA v© İSKAN BAKANLIĞI 5. ULUSLARARASI İŞ MAKINA K88 Anamıs Kenekfe Erbay Çiğâetu Tüdır 89.4.1980 *7.4.19»T "Ölum isorvınlu duragıdır gelecek guzel gunlerin" Mucadelenız yaşıyor Bir Orup Devrimci Kadın Adına Sevün İçli VEFAT Bilecik eşrafından merhum Faik ve Hacer Akarkarasu'nun cvladı; Meliha Akarkarasu'nun sevgili eşi; Şukran, Leman. Nuran ve Ihsan'ın biricik babalan; Sıbel, AIp, Hale, Benan ve Seda'nın sevgili dedelerı; Rafet Demirdamar ve Hamıt Inanöz'ün kayınpederı; Emekli Hava Astsubayı RECEP HİLMİ AKARKARASU 26.4.1988'de ledavı gormekte olduğu Gulhane Askeri Tıp Akademisi'nde Hakkın rahmeiıne kavuşmuştur Cenazesi 27.4.1988 gunu ikındi namazını muıeakıp Karşı>aka Mezarlıjı'nda askeri törenle toprağa verilmıştir. Acımız sonsuzdur. AİLESİ SÖYLEV (Cill2) Gunumuz dılıyle yayına hazırlayan: H.V.Velidedeoğlu 17. bası, 2500 lira (KDV ıçinde) Çağdaş Yaymları, Turk Ocağı Cad. 3 9 4 ] Cağaloğlulsıanbul ADALET BAKANLIĞ1NDAN Bakanlık merkez teşkilatında çalıştırılmak uzere munhal bulunan 12. dereceden açıktan, >azılı ve sözlu sınavla 2 adet ortaokul, mezunu, olmadığı takdirde ilkokul mezunu deneyimli ve bonservisi bulunan, yardımcı hizmetler sınıfından erkek ahçı alınacaktır. İsteklilerden; a) 657 Sayılı Kanunun 48. maddesindeki sarılara haiz olmak. b) Askerlik görevini yapmış olmak. c) Sınav larihi itibarıyla 18 yasını doldurmuş, 35 yaşırfdan gün a!mamış olmak. d) Herhangi bir kuruluş ve kamu kurumuna karşı mecburi hizmetle yukümlu bulunmamak şartları aranacakdr. Sınav 14.5.1988 Cumartesi gunu saat 10.00'da Ankara'da yapılacaktır. Sınav yeri 2 gün önceden bakanlıkta ilan edilecektir. Mülakaı gunu ayrıca bildirilecektır. llgilileyn dilekçe ile birlikte, diploma örneği, askerlik belgesı, nüfus cuzdanı örneği, sabıka kaydı ve bonservisini en geç 6.5.İ988 günü mesai bitimine kadar Bakanlığımız Merkez TeşkHat Burosu'na sahsen getirmesi gerekmektedir. Posta ile yapılacak başvurular kabul edilmeyecektir. Duyurulur. Basın: 17352 BAY1NDIRUK ' Ve İSKAN BAKANLIGt SERGİ MERKEZİ. ESKİŞEHİR YOLU 8. KM ORGANİZASVON PA2ARIAMA TtC. ITD, Ştrî Sehme na«ui Comiı Sok 11M0 Fmdıtch is'anbul ' TuRKEV Tei 143 42 202< (149 70 44 Tewx 25063 Ateıe it Fcw 143 42 20 KIHI BAR OSMANLI İMPARATORLUĞU'NUN REFORM ÇABALARI İÇİNDE BATIŞ EVRELERI Ahmet Rasim Gunumu2 dıljyle ya>ına hazırlayan MUHASEBECİ. Yüksek ücret ve uygun çalışma şartlanyla inşaat şirketi ve kooperatifimizin muhasebesini yürütecek tecrübeli muhasebeci aranıyor. Tel: 173 11 58174 04 63 1727 yaşlannda bayanlar Ingiltere'de çocuğa bak, lngilizce öğren. 1158 53 42 4213 68 67 BAYAN DAKTİLO Yarım eun çalışaoak ba\an daktilo aranıyor Tel: 141 18 30 BLUES WIND Suttansofrası üstü ARNAVUTKOY Rezer»asyon: 163 32 34 H.V.Velidedeoğlu 2000 hra (KDV ıçinde) Çağdaş Yaymları Turkocağı Cod 3V'4I Cağaloğlulstanbul SÂTILIKOro BORDO KARTAL, 1988 Yeni kasa, sıfır, plakası alınmış. Tel: 356 73 53, 146 75 99, 146 30 61
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear