22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 NİSAN 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 ISMAIL SÎNEMA ATILLA DORSAY HAYVANLAR AHAP'İ NIN <;vu:m: PoPoMRAk, CiCBGi PE . SEMRd HdNIM MUH4LEFETE. Nte>REPO«N ' " Görkemli bîr tarih freski / Yönetmerv Bernardo Bertolucci / Senaryo: Bernardo ve Giuseppe Bertolucci, Franco Arcalli / Görüntü: Vittorio Storaro / Müzik: Ennio Morricone / Oyuncular: Robert de Niro, Cirard Dâpardieu, Dominique Sanda, Donald Sutherland, Burt Lancaster, Sterling Hayden, Laura Betti, Stefania Sandrelli, Alida Valli, Francesca Bertini / 1976 yapımı / Birinci bölüm, 140 dakika / Harbiye As. Bernardo BertoluccVnin "1900"ünün ilk bölümü gösterimde HOiA PAPATYAYA KİM KİME DUM DUMA ıtnııic Sosyalist düşüncenin en büyük kuramcılan arasmda 19. ytizyıhn Alman düşünürleri başı çekiyor. Sosyalist bir sinemanın en iyi örneklerini ise yüzyıhmızda, kimi Sovyet sanatçılannın yanı sıra ttalyan sinemacılarırun verdiği söylenebilir. Burada elbette kuramsa! bir yaklaşımdan, "topİHmcn gerçekçilik"ten, Jdanov'da doruğuna ulaşan katı sanatsal kuramlardan söz etmiyorum. Çok daha genel ve kaba biçimde, ele aldıklan temalan, anlattıkları öyküleri çok sağlam bir sınıfsal temele oturtmuş, dünyaya hemen tümüyle sınıf savaşımının çerçevesinden bakan fılmlerden, sınıfsal savaşımı tarihin akışının başlıca motoru olarak gösteren filmlerden söz ediyorum. Böyle bakıldığında, söz gelimi Visconli'nin " Y c r Sarsıhyor" dan "Leopar"a birçok fılminin, Francesco Rosi, EJio Petri veya GUlo Pontecorvo'nun filmlerinin "sosyalist" bakış açılan belirgindir. Ve elbette Bertolucd'nin "1900"ü: Italyan tarihinin önemli 'bir bölümüne (20. ytizyıhn yaklaşık tüm ilk yanstna) böylesine radikal biçimde bakabilmek, bu ünlü ve efsaneleşmiş filmin ilk ve temel özelliği değil mı? Evet, "1900"... Bcrtolucd'nin fılmi tam 1900 yılında doğan iki çocuğun öyküsünü odak noktası alıyor. Ancak fılmin adı ltalyancada 1900 yıb değil, "yirmind yüzyıl" anlanuna geliyor. ttalya'nın Emilya bölgesinde geçiyor film... (Bu bölgenin seçilişinin özel bir anlarnı var: Emilya bolgesi, îtalya'da köylünün sosyalist bılinçlenmeyi ve örgüüenmeyi ilk yaşadığı bölgeymiş 1920'lerde...) Emilya beylerinden biriyle (Bnrt Lancaster) yaşlı bir köylünün (Stcriing Hayden) aym gün birer torunlan dünyaya geliyor. Alfredo ve Olmo, birlikte büyüyecekler, birlikte oynayacaklardır. İlk Dünya Savaşına gencecik birer asker olarak katılan 2 erkek, savaş dönüşü artık birer delikanlıdır. Alfredo (Robert de Niro), babasının ölümünden sonra çiftliğin ve "patroa"luğunun çıkarlannı korumaya yönelirken, Olmo (Gerard Mpardieu) daha çocuk yaştan sahip olduğu emekçi bilincini ters yönde bir savaşımda ve örgütlenmede kullanacaktır. Film, 25 Nisan 1945 günü başlar. Italyan tarihinde önemli bir gün: Savaşın sona erdiği ve uzun sürmüş grotesk bir Mussolini faşizminin de çöktüğü günlerde ttalyan köylüleri, faşizmin sorumlu, yönetici ve işbirlikçilerini kovduktan sonra, bir küçük "koylü devrimi" gerçekleştirmeyi ve Emilya bölgesinde sosyalist bir yönetim kutmayı deneyecekİCTdir (Ancak bu girişim başanlı olmaz). Oradan yüzyıl başına atlayan fılm, ilk bölümunde, yüzyıl başlannın ttalyasıyla başlayıp fasizmin yeşermesinin ilk günlerini ve ünlü faşist milis gücü "Kara Gomlekliler"in kuruluşunu gösteren sahnelerle bitmektedir. "1900"ün ilk bölümü (ve kuşkusuz tümü) bir tur "siyasal mdodram" biçiminde karşımıza çıkıyor. "Verdi'nin dogdugu topraklarda" çektiği fılmde, Bcrtolocci, Emilya bölgesinin olabildiğince az bozuimuş halk kültüründen, o benzersiz insan (köylü) ytizlerinden, yerel geleneklerden yansımalar getiriyor perdeye... Morricone'nin müziğiyle de desteklenen (Morricone sinemada Verdi duyarlığımn bir modern devamı değil mi?) görkemli bir me SOKUU t t t KGVLÜ ^ r n a r t o Bertolucci'nin "1900" adlı urrtü filminde, Emilya beylerinden binni Burt Lancaster (solda), yasiı krjytuyü de Sterling Hayden canlandırıyor. Filmin italya'nın Emitya bölgesinde geçmesinın özel bir anlarnı var. Emilya, îtalya'da köylünün sosyalist bılinçlenme ve örguttenmeyi yaşadığı ilk bölge. lodram anlayışına sığınmaktan kaçmmayarak... Film, parlak bir estetikle birbirlerine bağlanmış çarpıcı sahneler içeriyor: Kimi cinsellik yüklü, kimi görsel birer şok niteliği taşıyan.. Ama ilginç olan, filmin (cinsellik dahil) tüm öğelerinin, hemen tüm önemli sahnelerinin belli (ve sınıfsalhk temeline oturrauş) bir simgesellikle yüklü olması. tki erkek kahramarummn yüzyıl başında ve ayru gün doğmalan zaten bu simgeselliğin motoru değil mi? Ama başka simgesel yükler de var. Alfredo/Olmo arasındaki ilişkiler, bütün o çocukluk oyunları, rekabeti, takışmalan örneğin... Toprak sahibinin oğlu Alfredo, köylü Olmo'yu, onun gözüpekliğini, haşinliğini, doğayla iç içeliğiru hep kıskanıyor: Derileri soyulmuş kurbağalarla süslü şapkasındarı trenin altına yatmasına dek... tki arkadaşın dostluğu (en azından ilk bölümde) surüyor. Hatta (filmin kesilmiş olan bir sahnesinde) aynı kızı birlikte beceriyorlar: Çünkü doğa ve cinsellik sırufsallık tanımaz... Ancak artık çocuk luk geride kalmıştır ve bu tür (her tür) ilişkide, Alfredo'nun sırufının avantajlanna yaslanrnaktan gelen bir kendine güveni, bir kustahhğı vardır... Aynı biçimde, yaşlı büyükbabanın (Lancaster) gencecik köylü kızıyla doyuma ulaştıktan sonra (filmin yine kesilmiş bir sahnesi)kendini asması da simge yüklüdur. Feodalizm, köylüyu her şeyiyle sonuna dek sömürecek, ama bu belki de onun ölümu olacaktır.. Ve film, bütün bir ülkenin yazgısını değiştiren olayları, yine çok usta işi simgesel sahnelerle vermektedir. Bir "kukla oyunıT'nda tüm bir toplumun sınıfsal dengeleri ve faşizan yönetimle işbirliği yapan kolluk güçleri sergilenmekte, alabildiğineçekici, başınabuyruk, "eksantrik" ağa kızı Ada'run (DomiDİque Sanda) halkla karşılaşmasını gösteren "bar" sahnesinde, tüm bir sınıfın "dekadans"ı duyumsaülmaktadır. Çarpıcı fınal bölümunde ise, filmin başlanndaki sessiz, durgun, utangaç tavnndan tam bir cebemıtluğa kayan kâhya Attila (Donald Sutherland), törensel bir tavırla kuşandığı "ka ra gömlegi" ile bir dönemi başlatırken, ilginç bir "kedikomünizm" benzetmesi kurmakta ve komünizmin de "kedi gibi" yok edilmesini gösterdiği kanlı sahnede, filmin ikinci yansında asıl örneklerini göreceğimiz "sapık" davranışlarının açılış törenini yapmaktadır. Evet, "1900"... Büyük bir sinema ustalığmın, ttalyan operalanndan süzülüp gelmiş gerçek anlamıyla bir "ınelodraın" anlayışının, radikal ve kesin tavırlı, emek ve emekçirün tarihi açısından bakılmış bir geçmişin kuru bir politik film değil, görkemlV ve'zengin bir tarihsel fresk yapma tutkusuyla harman edildiği önemli bir film, görsel bir şölen... Kimi sansür ke sintilerine ve As Sineması'nm idealden çok uzak olan gösterim koşullarına karşın, özünü, temel değerini ve bildirisini konıyan, görülmesi gereken bir yapıt. Elbette ikinci bölümunü de beklemek, giderek bu eleştiriyi de aslında bir bütün olan filmin tümünü gördükten sonra yapmak gerekiyordu. P İ K N İ K PİULE MAÜIL4 ± BÜ6ÛN BİR HIZU GAZETECİ SECDET *»£ V GEHİ JAL1&NV1KC& KOPIYLA LUMBCZ GEIİVORLAI? .. KİLKif PC//?MUŞ Qİ&.. PAIcıKALARı MYlYOROZ. k'AL KALMÂMlŞ.. SULlAK • İNJAN BU S&Ll&HfiPÛ 15 GÜN FıTTlRlR YOLCULUâON EN Sinema bir senliktîr Bir Sinema Günleri daha başlıyor. 2 hafta boyunca dünyanın hemen butun ulkelerinden gelen sayısız filmden yapılmış bir seçmeyı izlemeye, biraz işiniz gücünüzden, biraz yemeğinizden, biraz uykunuzdan özveride bulunup yepyeni dünyalara açılmaya, yepyeni duyularla donanmaya, >eni arkadaşhklar edinip unutulmaz dostluklar kurmaya hazır mısınız? İstanbul sinemase\erleri, her nisan ayının iki haftası boyunca bir büyük aileye dönüşüyorlar. Birlikte kuyruklarda bekleniyor, kapıların önünde toplanılıyor, koltuklarda aynı zevk (kimi zaman kötu gösterim koşullarından aynı ofke) paylaşılıyor. Yalnız perdedekilerden değil, salondakilerden de yeni dostlar ediniliyor. Çunku "sinema bir şenliktir" gercekten... Ortak biçimde yaşanan... Ve kentleri kent yapan biraz da sinema salonlandır, sinema şenlikleridir.. (Kent ve sinema arasındaki ilişki üzerine "Şehir" Dergisi'nin nisan sayısını öğütlememek elden gelmiyor.) Evet, yeni bir Sinema Günlerini izlemeye hazır mısınız? Sinemalar elbette eskinin sinemaları değildir. Artık Beyoğlu'na kravatsız girilmediği günler de Melek, Yeni Melek veya Konak sinemalannın galalannda smokin ve tuvaletle boy gösterildiği gunler de çok gerilerde kalmıştır... Ama Sinema Günleri için yine de sinemacılar arasında gitgide yaygınlaşan çağdaş bir işletmecilik anlayışının da desteğiyle, salonlara, gösterim koşullanna, girişçıkışlara olabildi 7. Uluslararası tstanbul Sinema Günleri başlarken ÇİZGİLİK KÂMtL M.4SARACI ALMMWBA BİR TÛRK KDI Alman yönetmen Hark Bohm'un "Yasemın" adlt filmı Smema Günieri'nin Bir /Wrupa Sınemasrna Ooğru adlı bölürmincte yer alacak. Başrotterinı Ayse Romey'le Şener Şen'm payteşflğı fılmde, Almanya'da bir Türk kıanın ilk aşklan. düşkınklıkları ve omutsuzluklan anlatılıyor. O ğince çeki düzen verilmiş, her şey deneümden geçmiş, kapı önü ışıklandırmalarından afış sergilerîne, filmlerin sinemalara dağjlımından anında cevirinin olabildiğince iyi olmasına, her şey duşünülmuştür. Bu arada Bevoğlu Belediyesi'nin destefiyle, bu yılki gösterilerin yoğunlaştırıldığı bu semtteki kimi sckaklar (Veşilçam Sokağı, şimdi de Alyon Sokak) zemin doşemeleri, ışıklandırma fenerleri ve boyanan yapı cepheleriyle, sinema sanatına yakışan birer guzel sokağa donüştürülüyor. Kimi önemli filmlerin niye bu denli az gösterildiğini merak edenlere, bu filmlerin yapımcılarının, ancak o kadar seansta gösterilmek koşuluyla filmlerini yolladıklarını anımsatmak gerekir. Denetim kurulunun da anlayışlı tutumuyla, biriki aksilik dışında ("Sunsel Bulvan" gibi) hemen tüm filmlerin gösterileceğini, talebin büyük olduğu fılmlere, yapımalarıyla boğuşmayı göze alarak yeni seanslar ekleneceğini, filmlerin bu yıl önemlice bir bolümünün (bir düzine kadar) satın alınıp sonradan sinemalarda oynatılacağını anırasatalım... Ve bir şeyi daha: Kuşkusuz her fîlmi görmek gerekmiyor. Zaten olanak da yok... İyi bir seçim yaparak, sinema sanatmın verebileceği o benzersiz hazdan pay almak gerekiyor. Olabildiğince birlikle olmayı umarak... TARİHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAS 1 Nisan SüeYAAJİCE İCÖKEMLİ BİR. fCELtM£Pf/S. "âJf'SAfJ YAĞMUİZSUZ, MAYIS GÜLSÜZ OLMA2" GiATASÖZLERIME BİL6 GİIS.SM AY/NIN EN 8eÜIZ&İN PE YAĞIŞLI OUlÇUPÜtS., OSMAMLI p£VLE7İ ZAMAN/HÖA, NlSAUIN İLK YAGMU/SLU *flJ/SAAJ SUYU" PİY£ ANJLtfZpl. ÇOK ŞİFALI OLDUĞU SÖYLBNEN BU YAĞKiUS. SUYU H£M£M BİR. KABA AUNIP PAPtŞAHA SUUULUeSA SıM A<Ç£ / Nisan 1938 Bu inşaatın evvelce ısdar edilmiş olan kanunlar mucibince verilmiş olan mezuniyetler haricinde istisnai bir kısım olduğu tasrih edilmektedir. YILIN DORDÛNCU AYL AÇTJGt, ÇlM£h/L£ Sinema yalnızca sermaye mi? Sinemamızdan bir toplantı daDevlet Bakanı Adnan ha geçti. tki bakanın katılacağı beKahveci'nin sinemamıza ve lirtilen, ancak son dakikada yalsorunlarına bakışı nızca Devlet Bakanı Sayın Adnan pragmatik ve düz bir Kahveci'nin ve bir Kültur Bakankapitalist bakış. Kahveci, lığı Müsteşar Yardımcısrnın katıldığı, SESAM salonunda düzenlesinemamızın sanatsal nen bir panelde, sinemamızın sobirikiminden, değerli insan runları (kimbilir kaçıncı kez) ormalzemesi ve taya döküldü, çareler önerildi, kupotansiyelinden hiç söz rulması tasarlanan bir Ulusal Sietmiyor. Tek düşüncesi, nema Merkezi konusu tartışıldı. yabancı sermayeyi Bir Ulusal Sinema Merkezi kuTürkiye'ye çekmek. rulması, Batı ülkelerinden sosyalist toplumlara tüm ülkelerde var olan böyle bir kurum aracılığıyla çağımızda büyük önem kazanan Ancak Sayın Kahveci'nin bu padevlet sinema ilişkilerinin duzen neldeki tavrını doğrusu onaylamılenmesi, bizim de baştan beri sayoruz. Kahveci, zaman zaman çok vunduğumuz bir ilke... Kültür Badoğru, çok çağdaş şeyler söylüyor. kanlığı'na bağlı kıytırık bir sine"Karşıt görüşiü insanlann birbirma dairesi ile bu işler yürümüyor, lerine karşı hoşgörülii davranmadönmüyor. Çağdaş, ozerk, yüfekli lannı istiyoruz" diyor, "Toplumbir kurum oluşturulmalı, sinema da polarizasvonu (kamplaşmalan) sanayüne ve sanatına ciddi bir desönlemek istiyoruz" divor, "Türk tek sağlanmalı, fılmlerimiz yardım sinemasının en büyük finans kaygörmeli, tanıtılmalı, dünyayı donaklarından biri TRT olmalıdır. laşmalı. Bu açıdan SESAM'ın gi ' TRT'nin onalım, yatırım \e yapırişimlerini, yöntem ve aynntılarma kablntasıyla sinema\a yardım da eleştiri hakkımız korunmak için büyük olanakları vardır" üzere olumlu buluyoruz, desteklidiyor. yoruz. Ancak Kahveci'nin sinemamıza da bir turizm bakanı var, turistik projeler açıklıyor... "Türkiye'yi Ispanya, Portekiz, Tunus gibi bir büyük platoya çevirmek"ten soz ediyor bakan... Ama Portekiz, hele Tunus gibi ülkelerde acaba bir ulusal sinema var mı? Ispanyol sineması bugün var ise, bunu bu ülkenin çok uzun yıllardır ortak yapımlara, Amerikan ve uluslararası sermayeye açık olmasına mı borçlu, yoksa sosyalist iktidarın gelişinden sonra ulusal yapımı desteklemek için alınmış olan radikal önlemler butününe mi? Ömer Kavur ve Onat Kullar'ın ciddi uyarılar getirmeleri ve tüm Avrupa ulkelerinin günümüzde Amerikan sermayesini kendilerine çekmekten çok, ulusal sinema / kültür kimliklerini korumak yönünde ondan (Amerikan sermayesinden) nasıl kurtulacaklarını düşunmekte olduklarını anımsatmaları iyi oldu. Her şeyi "sermaye" olarak, sermayenin bakış açısından goren, sinemamızın gerçek değerlerini, duzeyini ve yaratıcılığını tanımayan bir bakışla sinema sorunlarımıza yaklaşmak, sanıyoruz ki hiçbir gerçek ve sağlıklı çözum getirmeyecek... Ulusal Sinema Merkezi panelinden geriye kalanlar CAOA APIUL, Ave.IL OLARAK <SBÇ£&. KÖICEMİ AfRİUSTie. AULAtof "AÇMAK"nR. ESKt &OAAA TAKVİMlMlU İtdfJCİ AYIYDI. İMPAeA7t>/Z N£RDN ZAAAAMfNDA, KtSA 8İ£ Ü ~NE0OMeuSm PEHMlŞTÎ. FeAMS YfUNA DEÖIK1 YfLBAÇ) SAYfLAfJ N AY/H/AJ 8t'Rİ, Y€RiNi OCAĞ/AJ &HSI BlRAKiMCA, HALK OLAYLA £TX4EK. /Ç'AJ ÇŞ f YAPUAYA BAÇLAAAtŞrt. 8U fAKALARA £ A £ 5 0 YEL ÖNCE Cumhuriyel 193919*» Limanlarunızuı ıslahına doğru Bütün limanlarımızm ıslahı, her türlü liman kazalannın önüne geçilmek üzere tedbirler ahnması, mendirekler inşası ve limanlara akan bazı nehirlerin temizlettirilmesi için önümüzdeki sene bütçesine mtihim miktarda tahsisat ' konulmuştur. Limanlann ekserisinin ağız ve dahilinde bir çok batmış gemi enkazı vardır. Buntar seyrüsefer için tehlikelidir. Üzerlerindeki işaret dubalan kâfi değildir. Bu sene 18 bin lira sarfedilerek bu noksanlar tamamlanacaktır. Yalova lımanı ağzile buraya akan Samanhdere temizlenecektir. Bu şekilde Samanhdere kıyılan güzel bir mesirelik haline getiritecektir. Bilhassa Marmara mmtıkasmda bulunan ufak limanlarda mendirekler yapılması içinde tahsisat konulmuştur. Fransa donanmayı takviye ediyor Paris 31 Meb'usan meclisi bahriye Nezaretine 31 ilkkânun 39'dan evvel iki hattıharb gemisile bir kruvazör, yedi tahtelbahir, hacimleri yekunu 24000 tona baliğ küçük harb gemileri ve üç petrol gemisinin inşaat tezgahlanna konulmasma müsaade eden istisnai tecrübe programları kısmının kabulü lehinde bulunmuştur. Derpiş edilen masarif, altt milyara baliğ olacak ve yeni gemilerin inşası 1942'den evvel ikmal edilmiş bulunacaktır. Atatürk abidesi Çankın 31 Ulu Önder Atatürkün Çankınyı şereflendirdikleri günün hatırasmı yaşatmak üzere dikilmesi takarrür eden amtın temelatma töreni Çankırı pazarına tesadüf etmesi dolayısile binlerce köylü ve şehirlilerin iştirakiie dün öğleden sonra yapıldı. Törene bandonun çaldığı lstiklâl marşile başlandı. Vali ve Parıi başkanı bu münasebetle bir söylev verdi. Alkışlar arasmda temel atıldı, kurbanlar kesildi, tnşaat Cumhuriyet bayramına kadar bitecek ve o gün açılacaktır. ve onun sorunlanna bakışı, genelde sadace yalın, pragmatik ve düz bir kapitalist bakış. Kahveci, sinemamızın buyuk sanatsal birikiminden, değerli insan malzemesinden, en zor koşulda bile patlamalar yapmış / yapabilecek potansiyelinden hiç söz etmiyor, bunlardan haberdar bile gözukmuyor. Tek düşüncesi, yabancı sermayeyi Türkiye'ye çekmek, bunun için de elverişli altyapı koşullarını hazırlamak. "Türkiye'nin guneşini, denizini, laribini, manzaraların satmak" mantığıSanki karşımu *TMdftn KREM BALSAMiN • BM MMİ.N KRE.MI). a u ı,ll,k ur" • l«l.k,id »khv.n r,ddi . , . . . >>»• >Mn«d clh Mnrhk bır RuiPİltk k m ı,, B d. l. IKRFM BAISA , M!M t , . | | , . I n b . l « İT,n, k„!!»•• .... h,,.., „,„ .,,.,!.,,!.. buwkrc B E D A V A " NUMUNE (•••l.ul p.»ı. kutaıu 22.1 ıd>r<iiıt A. KUTİEL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear