02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ta halka satılan Teletaş hisseleri ile ilgili olarak yapılan butün propagandaya karşın, bu işlerin KİT özelleştirmesi ile ilgili olmadığı görülmektedir: Bu şirket, sermayesinin a~ınlıgı PTT'de olduğu için, çoğunluk payı ozel kışilerde bulunan bir özel şirkettir. PTT elinde bulunan azınlıktaki kamu payının. sermayenin r ol8'ini temsil eden bir kısmının daha halka satılması, şirkeıin özei kesim içindeki konumunu değiştirmeyecektir. Özel bir şirketin, yeniden özelleştirildiği öne sürülerek bu kadar propaganda yapılması, şaşırtıcı olduğu kadar, ilerde halkıa hayal kırıklıklan yaratacağı için a>nı zamanda da sakıncalıdır. Böyle de olsa, özelleştirme yönünde yapılan ça'lışmalaı, ozellıkle son uç yılda yoğunluk kazanmış \e kamuoyunda büyük beklentiler yaratmıştır. Kamuoyu ozelleştirmenin gelmesini beklerken, hükümetin KİT'lere "danışma kurul"ları kurması, özelleştirme politikasını destekleyenler arasında dahi hayal kırıklıkları ve kızgınlıklar yaratmıştır. Boylece, KİT'ler üzerindeki devlet müdahalelerinin azaltılacağını söyleye söyleye hükümet, KİT'lere seçime kadar zam yaptırmamış, seçimden sonra arka arkaya zam yaptırmış, bu müdahaleler ve KİT'leri kendi yandaşları ile doldurduğu yetmiyormuş gibi şimdi bir de KİT'lere yapılan politikacı mudahalelerini "danışma kurulu" biçiminde kurumlaştırmıştır. Bu kurulların ANAP örgütünden gelen iş ve yatırım isteklerinin toplandığı ve uygulamaya knnduğu yerler olarak un yapacakları kuşkusuzdur. Dunyanın butun ülkelerinde zaman ;aman devlet işletmeleri, iktidardaki hukumetlerin partizanca karışmalarına konu olmuştur. Ancak partizan kanşmaların sözü geçen danışma kurulları ile ulaştığı boyutta bir partizanlığın dunyada orneği görülmemiştir. Boyle bir akıldışı işletmecilik uygulamasına hepimiz karşı çıkmalıyız. Danışma kurulu üyeleri, işletmelerdeki yonetim kurullarınm. genel müdürler \e yardımcılannın, bütün yoneticilerin işlerine kuşkusuz kanşacaklar, bu yoneticilerin çalışmalarıyla ilgili bilgileri hukumete ve iktidar partisi mensuplarına iletecekler, bir tür "ispiyonluk" görevini de üstleneceklerdir. Böyle bir düzen içinde KİT'lerin başarılı olması beklenmemelidir. Bugunc kadar KİT'lerin başamjzlık nedenlerini inceleven uzmanlar, yönetim kurullarında görevlendirilen eski bakanlar, eski milletvekilleri, eski generailer ve eski bürokratların neden oldukları verimsizlikleri ve buyük sakıncaları sayıp dökmuşlerdir. Politikacıların ve politik amaçlı bürokratların KİT'lere verdikleri zararların açıklandığı uzman raporları, devlet arşivlerini doldurmaktadır. Ancak, KİT'lere büşük zarar \eren bu politik kanşmaları sistematik olarak kurumlaştıran bir uygulamaya bugüne kadar cesaret eden olmamıştır. Cstelik yönetim kurullarında göre. alanlann karışmaları, belirli sorumluluklarla s'nırlı iken, danışma kurulıan uyeleri sorumluluk taşımamaktadırlar. Danışma kurullarında gorev alan bu önemli kişiler, en başta kendilerine makam odası ve otoları, sekreterler ve en önemlisi, bu büyük yurt görevini(!) sonsuza defin sürdürmeyi sağiayacak önlemleri almakta kusur etmeyeceklerdir. Onlann bu değerli (!) hizmetleri nedeniyle, sonra gelen hukumetlerin etkisi altında kalacakları politik bâskılar yüzünden danışma kurullarınm kaldınlması çok güç olacak ve ulusumuz yıllar yılı bu ağır maliyeti ödemek zorunda kalacaktır. 7 MART 1988 Devlet İşletmelerî Politikacılamı Baskjsında! KİT'ler üzehndeki parüzan baskıların bu kadar şiddetli ve açık biçimde yapıldığı, ekonomik larihimizde görülmemiştir. Bu aküdışı partizanlığın önlenmesi için iktidar dışındaki büîün güçler ile iktidar partisi içindekı insaf sahiplerinin birleşerek danışma kurullanmn kaldınlması amaayla ellerinden geleni yapmaları bir yurt görevidir. Prof. Dr. MUSTAFA A. AYSAN 19 şubat tarihlı gazeteler, Kamu İktisadı Teşebl leri (KJT'Jer) danışma kurullarına atanan uvelcrin listelerini yayımlamışlardır. Bu listelerde 5 eski bakan, 61 eski milletvekili, 4 eski asker, 26 eski ve yeni bürokrat olmak üzere toplam 106 önemli "danışman" kişinin adları yer almakıaydı. Bugune kadar bu saygıdeğer danışmanlardan hiçbiri önemli(!) görevlerinden istifa etmemişlerdir. Bö>lece söz konusu 24 KİT'in her birinin başına görevsiz, sorumsuz, yetkisiz ve işsizguçsuz 6 unlu kişiden oluşan bir "danışma kurulu" kamburu daha eklenmiştir. Bu haysiyet kırıcı atamalara, atanan önemli kişilerden hiçbiri karşj çıkmamış \e iş yapmadan devlet kesesinden alınacak 56 yuz bin TL tutarındaki ücreti, makam otosu, makam odaS, lojman ve sekreter gibi menfaatleri memnunhıkla kabullenmişlerdir. Geçmişte çok önemli de\ let görevlerinin sorumluluklannı taşımış olan eski bakanların, eski miiletvekillerinin, eski (\e yeni) bürokraılann böyle bir atamayı memnunlukla karşılamış olmaları, sorunun en üzücü yönlerinden biridir. Sorunun bu yönü onlann kişisel sorumluluklarına bırakılacak ve aşağıda bu sorunun KİT'ler yönunden sakıncaları ele ahnacakur. 1983'ten beri ülkeyi yöneten ANAP hukümetlerinin en cnemli politikalarından biri, KİT'lerin özelleştirilmesi politikası olmuştur. Son 6 yılın hukümetlerine göre, eskiden uygulanan "devletçilik" ve "karma ekonomi" politikaları, ANAP hükumetlerinin uvgııladıkları cvel kesime ağırlık \eren "liberal ekonomi" politikası ile bağdaşma\an politikalardır. "Liberal ekonomi'* polinkasının tam uygulanabilme^i içın, KİT'leri yönetenlerin bağımsız karar alma yeteneğine ka\ uşturulması, ekonumi dışı karışmalardan (mudahale) kurtanlmaları ve yonettikleri kurumların kârlı ve \erimli calısan kuruluşlar haline getirilmesi gereklidir. Onlara eore kârlılıkları sağlanan KİT'lerin özelleştirilmesi. uygulanan liberal ekonomi politikasının tam başarısı için şarttır. KİT'lerin kârlı ve verimli çalışmalarının sağlanması için son 6 \ılda yaban^ı danısma şirketlerine yüz milyonlarca lira tutarında bedeller ödenerek "rehabilitasyon" (iyileştirme) ve "ozelleştirme" raporları yazdırılmıştır. Yinebu amaç için KfT'lerde 657 sayılı Devlet Personel Kanunu hiikümlerinegöre "devlet memuru" statüsü ile çalışan birçok KİT çalışanının "sozleşmeli personel" haline dönüşıürülebilmesi için önemli çaba ve para harcanmıştır. Yazının başında sözu edilen KİT danışma kurullarının çalışmaya başlaması, hukumetin KÎT'lerle ilgili politikalarının tam tersine çevrildiğini ve KİT'lerin özelleştirilmesi amacı>la son 6 yıldır yapılan çalışmalann boşuna vapıldığını gösteren bir kanıttır. Gerçekten, KİT'lerin özelleştirilmesi konusunda henuz önemli bir uygulama yoktur. 29 şubat CÜMmJRtYETTEZV OKURLABA... OKAY GÖA'EASİN Bekleyiş... Z Sonuç KİT'ler üzerindeki partizan baskıların bu kadar şiddetli ve açık biçimde yapıldığı, ekonomik tarihimizde görülmemiştir. Bu akıldışı partizanlığın önlenmesi için iktidar dışındaki butun güçler ile iktidar partisi içindeki insaf sahiplerinin birleşerek danışma kurullarınm kaldınlması amacıyla ellerinden geleni yapmaları bir yurt görevidir. KİT'lerin başansızlığjnı garantiye alacak her türiii uygulamaya giriştikten sonra, hükümetin ekonomik başarısızlıklan nedeniyle "devletçilik" politikasını, KİT'leri ve onlann yöneticilerini suçlamada haklılık var mıdır? Bu yüksek maliyeti kamu kesimine yükleyen hükümetin enflasyonu önlemek için yüksek KÎT zamları yapmaya ve vergileri arttırmaya hakkı var mıdır? EVET/HAYIR OKTftY AKBAL • •• Türkiye Yazarlar Sendikası "Göruş ve istemlerimiz" başlıklı bir bülten yayımladı. On dört yıl cnce kurulan TYS "Türkiye yazarlarını hükümetler, kamu ve diğer kuruluşlar karşısında tam yetkiyle temsil eden, yasalann sendikaya tanımış olduğu bütün haklan sonuna kadar tam yetkiyle ve ödünsüz kullanarak, amaç • Ve ilkelerinin gerektirdiği bütün sorunları ele alıp onlann çözülmesi için tam yetkiyle girişimlerde bulunan bir kuruluştur" Bildiğiniz gibi TYS, 12 Eylül sonrasında türlü suçlamalara hedef olmuş, TYS yöneticileri sıkıyönetim mahkemelerinde yargtlanmışlardır. Sonunda, Türk yazarının hak ve isteklerini kar^ılamak, ülkemizde gerçek bir düşünce özgiirlüğünü savunmaktan başka bir 'suç'u olmayan TYS yöneticileri, sıkıyönetim mahkemelerinde aklanmışlardır. Bir süre çalışmalarına ara vermek zorunda kalan TYS şimdi yeniden çalışmalarına başlamıştır. İlk iş olarak da sözunu ettiğim bülteni yayımlamıştır. TYS'ye göre, "Ülkemizde egemen olması gereken demokratik anlayış, her şeyden önce düşünce, kanı ve yaratma özgürlüğünü öngörmektedir. Değişik ya da birbirine karşıt dünya görüşlerine, siyasal iktidarların îemsilcileri başta olmak üzere herkes saygılı olmalıdır. Hiç kimse ve hiçbir güç kendi dünya görüşünun doğru ve topluma yararlı olduğunu öne sürerek karşıt düşüncelehn açıklanmasım zora başvurarak engelleyemez." TYS, çağdaş demokrasilerde 'düşünce suçu' diye bir 'suç' bulunmadığt görüşündedir. 141,142 gibi maddelerin Cçza Yasası'ndan çıkarılmasının gerekliliğine inanmaktadır Eleştiri ile hakaret arasında belirsizlik vardır; kimi dönemlerde her çeşıt eleştiriyi susturmak için Ceza Yasası'nın açıklıktan yoksun madijelerine dayanılarak yazarlar, gazeteciler cezalandırılmaktadır TYS'ye göre, "söz konusu ceza maddeleri hukukun gerektirdıği nesnel ölçüleri koymalı" ve "her dönemin siyasal özellikleri uyannca değişebilecek belirsiz değer yargılarına, özellikle eleştiri görevindeki basma, yazarla'a yönelik bir zorlama olmaktan çıZkanlacak biçimde yeniden belirlenmelidir." , "Bu 'belirsiz1 maddeler hengileridir? TYS'ye göre 'halkı suç jş/emeye tahrik', 'suçu övmek' konulannda tam bir belirsizlik vardır. Basın Yasası'nda da 'devlete ait gizlibilgiler' konusunda ağır bezalar, hatta yayınların mahkeme kararı olmaksızın toplatılması, hatta baskı makinelerine el konulması gibi 'tek partı döneminde' bile görülmeyen ağır uygulamalar yürürlüktedir. Muzır Yasastsanatçılara, yazarlara baskı'ar, düşünce özgürlüğünü önleyici yeni yasa tasarıları ülkemizın gerçek bir 6emokrasi düzeninden uzak olduğunu gösteren durumlardır. • TYS'nin istemleri arasında en başta Türkçenin özbenliğine kavuşması, 1930'dan bu yana sürdürülen dil çalışmalannın eski hızını kazanması da var. TYS'ye göre, "Türk DHKurumu 12 Eylül öncesindeki durumuna getirilmeli, yine bağımsız ve özerk bir kurum olmalıdır. Dil çalışmalan bürokratik bir anlayışla yürütülemez". TRT'nin de dil çalışmasına etkin olarak katılması zorunludur. Oysa "TRT, Türkçeyi en çok bozan bir kurum durumundadır. Unutulmamalıdır ki halkın yaşamına girmiş Türkçe sözcükleri yasa zoruyla dilden çıkarıp yerine Arapça ya da Farsçasını yerieştirmek olanağı yoktur". • TYS yayın dünyasınm 'yürekler acısı' durumunu da birkaç örnekle sergiliyor. Kitapların basılması, satılması binbir güçlük içindedir. Kitap yayınlarmm ve kitap okuyanlann sayısı çok düşüktür. "Bu rakamlar halen katılmaya çalıştığımız Avrupa TopJuluğu ülkeleri içinde utanç verici bir düzeydedir." Yapılacak önemli işler vardır: Yayın girdileri devletçe desteklenmelidir, kitap kâğıdı ucuzlatılmalıdır, telif yapıtlara kâğıt satışında ayrıcalık tanınmalıdır, Türk yazarlarının kitaplarını basan yayınevlerine SEKA yüzde 50 indirim yapmalıdır. Okullarda da gençlere kitap okumak alışkanlığı, kitap sevgisi verilmelidir. Ülkemizdeki kitaplık sayısı arttırılmalıdır. Radyo ve TV'de kitap saatleri başlatılmalıdır. TYS, yazınımızın yurtdışmda ta.nıtılmasında devlete de sorumlululuk düştüğünü söylüyor Ayjıca yazarlann pasaport almasında karşılaştıkfarı gereksiz güçlüklerin ortadan kaldırılmas/nın yurtdışmda yaşayan yazarların ülkeye dönmeleri için gereken güven havasının yaratılmasının, gazetecilere tanınan sürekli basın kartı hakkının belirli . yaşa gelmiş ünlü edebiyat adamlanna da verilmesinin gerek. liliği üzerinde de duruyor. TYS'nin "Görüş ve İstemlerimiz" bültenini okuyan her bilinçli kişi ülkemizde yazarların, sanat ve yazın dünyasınm çok ilkel .bir durumda olduğunu görecektır. Avrupa Topluluğu'na aday , olan bir ülkede, kültür adamlanna, sanatçılara, yazarlara böy lesine kayıtsız kalmak, onları yalmzca yazdıklarının hesabını sormak, tutuklamak, mahkemelere göndermek, savcılıklara çağırmak konulannda hatırlamak, demokrasi ve uygarlık kavramlarına ters düşmektedir. TYS bültenindeki görüş ve istekler bilinçli her yuttaşın katıldığı ve uygulanmasını istediği önerilerdir. OKURLARDAN Mercimeğin juzUetleri ve havvansal proteinler Uzun süredir, devletin televizyonunda çok şirin bir sunucu hanımla çok scyın bir beslenme uzmam profesör hanmun birlikte sundukhm bir program var. Bu programda merdmek ve nohuttaki proteinin ne denli değerli olduğu, 50 milyonluk Türk ulusuna anlatıhyor. Mercimeğin, nohutun fazüetleri bu saytn profesör tarafından anlatıla anlatıla bitirilemiyor. Bir köylü kadın; mercimeği, buğdayı, havucu soğanı kanştınp üzerine su döküp kaynatıyor. tşte bu, bizim yörenin yemeği diyor. Sunucu hanım profesör hanıma yemeğin besleyicilik yönunden değerini soruyor. Beslenme uzmanı hanım "ooo... ne kadar renkli, ne kadar kattteli bir yemek, üstelik etteki gibi kolesterolü de yok. Gerçekten çok üstün nitelikte bir yemek" diye pişen yemek karşısında hayranlıktan safirıp kalıyor. Ben bu programı izlerken sayın profesör, sanki mercimeğin hayvansal proteinden (et, süt. yumurtadan) daha üstün olduğunu iddia ediyor kanısına vardım. Gazeteleri açıyorum bir ilan, ilanda üstte bu profesör hanımın resmi altında "Merdmek çok değerli bir gıdadır. Protein bakımından da çok üstündür" gibi bir yazı. Tabipler odası ne yapıyor? Veterinerler odası ne yapıyor? Üniversiteler ne yapıyor? Bitkisel proteinin hayvansal proteinin yerini tutamayacağım anlatacak hiç kimse yok mu? Peki; ya beslenme konusu, 50 mttyon Türk insanını ilgilendiren bu konunun hiç mi anlamı yok? Bitkisel proteinin hayvansal proteinin yerine geçebileceğinin hatta daha üstün olduğunun ısrarla devletin televizyonundan halka duyurulması ne anlam taşıyor? Hayvansal protein tüketiminin zaten çok az olduğu ülkemizde ısrarla hayvansal protein yerine bitkisel protein tüketilmesinin önerilmesinin hiç mi önemi yok? Zekâ gelişiminin hayvansal protein tükeümiyle orantıh olduğu tartışılmaz bir bilimsel gerçek. Nerede hayvansal protein tüketimi artvsa, orda üretim artar. Bu da bir başka bilimsel gerçek. Çoluğumuzun çocuğumuzun, Türk ulusunun geleceğini ilgilendiren bu konuya duyarsız kalmamamız gerekir. En basit bir tıp kitabmda bile yazılı olan doğruları söyle özetleyebüirim: Hayvansal protein gereksinimi kesinlikle bitkisel proteinlerle karşılanamaz. Çünkü hayvansal proteinler de ,^ bulunan ve organizmada son âerect önemli işlevleri A bulunan esansiyel amino asitler bitkisel proteinlerde yoktur. DR. HALİME KÜÇÜKYILMAZ ANKARA Yazarların Istekleri amlar. Pahalılık.. Geçim sıkıntısı.. Yediden yetmişe herkes bunu konuşuyor.. Türkiş, tabandan gelen ağır baskı ve tepkilerle birlikte daha kararlı tutumlar arıyor. Başbakan Özal, Brüksel'de zamları hafifseyen açıklamalar yaparken, Devlet Bakanı Özal, istanbul'daki rahatsız özel sektörü sakinleştirmeye çalışıyor... Basın kuruluşları da tek tek bu krizin üstesinden gelme çarelerini ararken, hem işletmeler hem de çalışanlar açısından genel kriz, değişik düzeylerde aynı güçle yaşanıyor. Akaryakıt zammı, elektrik zammı diye bütün maliyetler hızla şişerken bütün çalışanlar gibi basın çalışanlannın büyük çoğunluğu da sektörün geleceğini tart/şma gereğini duyuyorlar ve önceki gün Devlet Bakanı Kitapçı yeni bir işaret veriyor: Ytizde 67'lik kâğıt zammı yola çıkmış bile.. Yeni bir kâğıt zammının eli kulağında olduğu kimse için bir sürpriz değil. Hatta Başbakan Özal, taa Brüksel'de konuyu eğlenerek anımsatıyor, kendisine soru soran gazetecilere "Yeni kâğıt zammını mı soracaksınız?" diyor. Başbakan Özal, yakında basın üstüne en çok konuşan politikacı olabilir. Yine önceki gün ANAP istanbul il kongresinde yaptığı konuşmanın önemli bölümünü basma ayırdı, gerçi basınla ilgili son sözleri bir süredir alıştığımız "meydan okuyucu" üsluptan oldukça farkhydı, ama en azından Başbakanın kafasında, basının en önemli yerlerden birini tuttuğunu gösteriyordu.. Gazetecilerin güçleri, iktidar odağı olarak politikacılan rahatsız etmeleri modern gazeteciliğin başlangıcı sayılan 19. yüzyıl ortalanndan beri çok kişinin kafasını meşgul etmiş, hâlâ süregiden tartışmalara konu olmuştur. Fransız sağcı düşününün önemli adlanndan Raymond Aron şoy/e bir özet kıstas getiriyordu: "Gazetecilik ahlakını güvence altına alacak ideal aynm, haberle düşünce arasındaki ayrımdır." Fransa'nın önde gelen gazetecilerinden Jean Daniel de her iktidar odağı için olduğu gibi basının iktidannır, da denetlenmesi gerektiğini düşünüyor ve demokratik bir mekanizma öneriyor: "Gazetecileri, iktidarlannı gereğinden fazla kullanmanın çekıciliğinden korumanın en iyi yolu, sorumlulukları hakkında sürekli bir tartışmayı canlı tutmaktır..." Ülkemizde henüz basın ve gazetecilik üstüne tartışmalar, o düzeyden oldukça geridedir. Ünlü sosyolog Max Weber şöyle diyor: "Gazeteciler ve meslekleri üstüne en garip düşünceler sürekli olarak ortaya sürülmektedir" Weber'in bu sözü şu an ülkemizdeki ortam için son derece geçerlidir. Şirketımizin İstanbul'daki Otobüs Fabrikasında geniş sosyal imkânlarla istihdam edilmek üzere, TEŞEKKUR Eşim • ODTÜ, BÜ mezunu, • VSE/SP, CİCS/VS, COBOL, RPG II tecrübesi olan pr«, AKŞİT GÖKTÜRK'ün SİSTEM ANALİSTLERİ aranmaktadır. 30 yaşını geçmemiş, askerlıkle iüşiği olmayan adayların müracaatlarına Türkçe ve İngılizce dilinde yazılmış özgeçmişlerini, fotoğraf ve öğrenim belgelerinin fotokopilerini ekleyerek P.K. 2 Topkapı/İstanbul adresine başvurmalarını rica ederiz. beklenmedik, umarsız hastalığına karşı 13 ay süren savaşımızda, ellerinden geieni yapan doktoı» hemşire ve hastabakıcılann tümüne, özellikle İstanbul Tıp Fakültesi'nden Sayın Prof. Dr. HLSAMETTİN GÖKAY'a Savın Prof. Dr. AYTUĞ AKKOR'a ve Fiorence Nightingale Hemşirelik Yuksekokulu'nun "Pembe Melek"lerine, Alman Hastanesi Başhekimi . Sayın Prof. Dr. ŞEVKET TUNCEL'e, Sayın Dr. İSMAİL ERAN'a. Sayın Prof. Dr. Fevzi Aksoy'a ve Sigamyt bırakmak Son günlerde nk sık "Sigarayi Bıraktırma " kampanyalan düzenleniyor. Bu kampanyayı başlatanlann öncelikle şunu bilmelerini isterim: Sigarayı bırakma. telkinltrle ya da sloganlarla olacak iş değil. Eğer bugün ileri ülkelerde sigara tüketimi az ise bunun nedeni tepeden inme kampanyalar değil, o ülkelerdeki çoğunluğun sigarayla hiç tamşmamış olmasıdır. Demek oluyor ki gerçek amaç, mevcut sigara kullananlan azaltmak yerine, yetişmekte olan yeni kuşaklan sigarayla hiç tanıştırmamak olmalıdır. Ülkemizde sosyoekonomik ve kültürel anlamda sağlıklı bir altyapı oluşturulmadığı sürece sigara tüketiminde ciddi bir gerilemenin kaydedilebileceğini sanmıyorum. FATtH AKMAN ADASA MERCEDESBENZ Sayın Dr. BURHAN BABAOĞLU'na, bize gönülden yardım eden Alman Hastanesi hemşireleri ve personeline, eşimin Aimanya'da tedavisine olanak sağlayan İstanbul Üniversitesi Rektörü OTOMARSAN DAIMLERBENZ AG MamuSen Turkıye Uretıcısı ve Genel Mumessıt! Sayın Prof. Dr. CEMİ DEMİROĞLL'na, Rektör Yardımcılarından Sayın Prof. Dr. SENÇER TO.NGlÇ'a, Sayın EROL SİMAVİVe. Sayın CAN HAS'a, Berlin'de ve burada bize yoldaş olan, yardım ve desteklerini hiç esirgemeyen Türk ve Alman dostlarımıza, cenaze törenine katılan, çelenk gönderen, Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunarak "Akşit Göktürk Fonu"nun kurulmasını sağlayan kişi ve kuruluşlara, acımızı paylaşan herkese içten teşekkür ediyorum. YENİMAHALLE İCRA CEZA MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1987/287 Şikâyetçi S.S.K vekili tarafından saıuk Metin DAŞTAN adına açılan Mal Beyanında Bulunmamak davasının yapılan açık yargılaması sonunda İbrahim ve Hayriye'den olma, 1960 D.lu Erzurum ili, lspir ilçesi, Yedigöze mah. veya köyü Külük: 26, Cilt: 072, Sahife: 59'da nufusa kayıtlı METİN DAŞTAN oturdugu mecurdan adres bırakmadan a>Tilmış olduğundan iş bu mahkememizin verdiği 23.12.1987 tarih ve 1987/287 esas 1987/328 karar sayılı ilamla sanık hakkında 10 gün hafif hapis cezası verilmij ve ilam tarihinden itibaren yasal süre içersinde temyiz etmediği takdirde hüküm kesinleşecegi ilanen teblig olunur. 17.2.1988 Basın. 13587 PİA ANGELA GÖKTÜRK YIKILS1N DARAĞAÇLAR1 DOSTLAR MERHABA NEVŞEHİR SULH HUKUK MAHKEMESİNDEN Da\acı Remziye Gursoy tarafından mahkememize açılan ızaleyi şuyuu davasının duruşması sonunda: Mahkememizin 159 1986 tarih %e 1986' 112 esas 1986 805 karar sayılı ilamı iledava konusu Ne\şehir Kapucubaşı mahallesi pafta 13, ada 22"". parsel 33'de k^Mtlı gavri menkulun satılarak ortaklığın gidenlme^ine kara' \. ıtir Vokluklarında kaar ^t'ilen da\alılar Perihan Erkardeş. Ayse Erkardej. Adnan Mendn.^ Erkardeş. Gulşen Erkardeş. Orhan Erkardeş, Burlıan Erkardej. Ajhan Erkardeş, Meliha Erkardeş. Arma5an Erkardeş \e Mustal'a Cavıt Erkardeş'e ilanen tebli| olunur. Basın: 13835 "Düşkune vuranın beynin ez< Çünkü ben aşığfffi OZANIM OIAHL KO\KORDATO KOMİSERLÎĞİNDEN ÇAĞRI VE TOPLANTI İLAIVI Konya'da Yenı Garaj ci\arı Gaye Sitesi altında Karatay Uluslararası Taşımacılık Ticareti ile iştigal eden AŞ vekiileri Av. HASİPŞENALP, OSMAN FEYZLLLAH KOZAK ve AHMET ÖZER'in Konkordato projesiyle Konya lcra Tetkik Mercii'ne muracaatla talep ettiği konkordato akti için mehil verilmesi hususu Tetkik Mercii'nce kabule şayan addedilmiş ve 1988'192 esas 1988/143 karar sayısıyla 19.2.1988 tarihinde muşteki şirkete karar tarihinden itibaren ilk konkordato akti için İKt AY mehil verilmesine ve kararın ilanına, konkordato komserı olarak icra merci kâtibi MEHMET ÇALIKUŞU'nun layinine karar verilmiştir. Yukarıda adı ve unvanı yazalı Karatay Uluslararası Taşımacılık Şirketi'nden alacaklı olan hakiki ve hukmi şahısların alacaklarını tevsik eden evrak ile her gun (cumartesipazar) hariç saat 14.00 ile 17.00 arasında komser MEHMET ÇALIKUŞU'nun lcra Tetkik Mercii kalemindekı adresinde muracaatla alacaklarını kayıt ettirmeleri icap ettigi ve bu kayıt muamelesinin bugun bu gazetede ış bu ilanı takip eden ilk günden başlayıp 20. gunü akşamına kadar devam edeceği, bu sure ıçensinde alacaklarını kayıt ettirmeyenlerin konkordato müzak,eresine kabul edilmeyecekleri, alacaklıların ibraz edilen vesikaları aynı yerde ve aynı saatlerde toplantıya tekaddüm eden 10. gün içerisinde tetkik edebılecekleri ve alacaklılar toplamısı müzakeresinin 18/4/88 tarihinde saat ]4.30'da komserin yukarıda yazılı adresinde duruşma salonunda icra kılınacağı, konkordato müzakeresi netieesinde verilecek karara vaki iltihakların 10. gun içerisinde konkordato komiserinin adresinde aynı saaller içerisinde kabul edileceği ilan olunur. (Basın: 13945) Ortaklı|uni2, ihtiyacı 500.000 adet snackbox kapaiı zarfla teklif alma usulü ile satın alınacaktır. Anılan 500.000 adet snackbox'ın toplam tahmini bedeli 140.000.000 TL. olup, konuya ilişkin geçici ieminat tutan 5.600.000.TL.'dir Kapalı zarfla verilecek teklif mektuplan en geç 22.03.1988 gunu saat 17.00'ye kadar tstanbul, Şişli Abidei Hurriyet Cad. Vakıf İş Hanı B Blok Kat. 5 adresinde THY A.O. Alım Satım Kurulu Başkanlığmda bulunduruiacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gOnderilen teklif mektuplan kcbu) edilmeyecektir. Konuya ilişkin ihale 23.03.1988 gunü saat 14.00'te yukarıdaki adreste yapılacaktır. Tahmini bedeli aşan teklifler değerlendirme dışı bırakılır. Şartnamede istenilen tüm belgelerin aslı veya noterden tasdikli suretlerin ibrazı gereklidir. Şarınameler yukarıda belirtilen adresten temin edilır. Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi olmayıp, ihale konusu snackbox'lan alıp almamakta, dilediğinden kısmen veya tamamen almakta serbesuir. Basın: 14057 TURK HAVA YOLLARI A.O.'DAN ÖZGÜN MÜZİKTE YILIN EN İDDİALI KASETİ ÇIKTI... GALA MUSIC CENTER Unkaoanı I M Ç 6 Blok 6444 ISI rel 52? 69 59 ŞJBE Oı?ı Sok No 36'6 Bes>MasIST T el 169 56 46 Yılın en güzel türküleriyle KASETÇÎNÎZDE GALA MUSIC CENTER Unkapanı I M Ç 6 B,o« 6444 IST Tel 527 69 59 ŞUBE D171 Sok Nc 36/SBeşıktaşIST Tel 169 56 46 ARNA KASETÇİÜK MUSIK MARKETIN6 KeupS'r 58 5Û0OK0LN Tel O?Z1fö45 M ARNA KASETÇİÜK MUSIK MARKETING Keup Str 58 5000 KOLN Tel 0221 642505
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear