02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 MART 1988 • • • • CUMHURİYET/13 BMKadınlar Statüsüseçimî ANKARA (ANKA) Türkiye, Birlesmiş Mületler Kadjnlar Statüsü Komisyonu'na seçildi. Dışişleri Bakanlığı'ndan edinilen bilgiye göre, Türkiye, kadın haklannın siyasi, ekonomik, sosyal ve eğitira alanlannda geüştirilmesi amaavla 1946'da kurulan Kadınlar Slatüsü Komisyonu'na 1988 yılından itibaren oylamasız olarak seçildi. Türkiye komisyonda Roıııatîzıııab hastalara müjde ANTALYA (AA) Turkıye'de ilk defa Akdeniz Üniversites; Tıp Fakultesı Hastanesi'nde, romatizmal hastalara eksi 150derecelik soğuk hava ile şok tedavisi uygulanıyor. Akdeniz Üniversitesı Tıp Fakultesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmel Arman'dan edinilen bilgiye gore, özellikle iltihaplı romatizmal hasıalar, eklemyerlerineeksi 150 derece soğuk hava püskürtülerek tedavi ediliyor. Doç. Dr. Arman, hastaların eksi 150 derecelik kabinlerde gunde birkaç dakikakaldıklarını.butedaviyleilaçgereksiniminın azaltıldığını ve hastaların gerekli egzersizleri de daha rahat yapabilmelerinin sağlandığını soyledi. Arman,soğuklaroraatizmatedavisinin dunyada ilk defa 1980yıllarında Japonlar tarafından uygulandığım belirterek, Turkıye'de de basit yöntemlerle bu tedavinin denendiğini söyledi Vergi ver, çiçek al Aksaray'da göçük, 3 ölü KONYA/tSKENDERUN (AA) Konyavetskenderun'da 1987yılıGelir Vergisi beyannamesini vergi dairelerine ilk getiren mükellefler çiçekle karşılandılar. Konya Meram, Selçuk ve Mevlana vergi dairelerine ilk beyannameyi getiren yükümlülere defterdar M. Nadir Ancatarafından çiçek verildi. Avrupalı modacılar yaz 1988 modası içın şımdıden kollan sıvadılar Pans, Londra, Zurıh gıbı merkezterde hemen her gün unlü bır firmanın gıysılerı, bırbırınden guzel mankenlerce meraklılara tanıtılıyor Oün de Londra'nın unlu Harrods mağazasının önünden geçenler, Cathy Brooks adlı mankenin sergıledığı ılgınç elbıseyı ızleme fırsatı buldular Brooksun sunduğu |artıyer modeli ıse izleyıcılerin oklukça ılgısını çektı Londra'dakı bır başka açık hava defılesınde de Davıd Shıliıng adlı modacının hazırladığı "Şeytan' ve 'Robın HoorJ" modelı şapkalar buyuk ılgı gördü (Fotojraflar AP) 1988 yaz modasına hazırlık ıçın surdürulen temel kazısı sırasında meydana gelen göçükie üç işçı öldü, ıkı kışi de yaratandı Olary Lalelı Koska Caddesi Azımkar Sokak'ta, saat 1500 sıralannda meydana geldı Bır süre önce yapımma başlandığı bildirilen oteün temel kazısmı sürdüren Ahmel Arslan. Sadık Karaca, Sami Şımşek, İhsan Kılıç ve Abdullah Arslan adlı ışçıler çöken toprağın altında kaldılar Olay yerıne gelen ıtfaıye ekıplerı Samı Şımşek ve Sadık Karaca'yı kısa bir süre ıçınde yaralı olarak topraktan çıkardılar Ûç ışçinın cesetlerı, olaydan 2,5 saat şonra toprak altndan çıkanlabıldı Otel ınsaatnın sahıbi olduğu öğrenilen Baran ipekli :se olayia ılgılı olarak, ' Ûzgünüm" demekle vetinırken ınşaatla ılgili guvenlik önlemlerinın yeterlı olup olmadığı yolundakı soruları yanıtlamaktan kaçındı HABERLERİN DEVAMI Ekonomiyi Şaşı Görmek. TÜSİAD Başkanı Dinçkök'ün böyle bir çıTÜSIAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer kışı kendi başına yapmadığı söylenebilır. TUDinçkök'ün dün basına yansıyan açıkiamaSİAD çerçevesinde belli bir danışma mekaları, Özal hükümeti açısından çok düşündünizması herhalde daha önce çahştırılmış olrücü olmalıdir. TÜSİAD Başkam'nın ekonomalıdır. minin yönetimine ilişkin uyarıları diplomatik TÜSİAD'ın çıkışı, zamanla, 1980 öncesinbir üslup taşımakian uzaktır, yalındır: de Ecevit hükümetine yönelik olarak yayın"Hükümet bir yandan enflasyon hedefini lanmış olan bildirilere benzer boyutlar kazayüzde 33 olarak açıklıyor, diğer yandan ocak nabilir mi? Bilemiyoruz. Fakat bu konuda bir ayına ilişkin bir aylık enflasyon yüzde 6 çıkınoktaya dikkat edilmelidir: 1980 öncesinde yor. Bir ayda yüzde 6'ltk oran, yıllık nerelere TÜSİAD'ın çıkışı, aynı zamanda bir çözüm varır. Bu tahminler yanlış yapılıyorsa, arada önerisini, yeni bir modeli de içeriyordu. Bubu kadar fark varsa, siz ekonomiyi şaşı görünun adı "24 Ocak" olarakkonuldu ve hem yorsunuz demektir. Eğer bir şaşılık varsa göz 12 Eylül sonrası hem de Özal hükümetiyle lüğü değiştirmek gerekir. biriıkte uygulandı. Ancak bugün ıçin aynı duMerkez Bankası reeskont kredilerinin üçrum söz konusu değildır. te ikisini kamu kullanıyor. Bu eğilim 1980'den TÜSİAD'ın çıkışı yalnız eleştiriyı ıçermekberi böyle. tedir; modelin tıkandığına işaret etmekle birİç borçlanma havuzunun yüzde 95'ini devlikte bir "yenisi"n\ öngörmemektedir. Belki let kapmış. Özel sektörün verdiği ilanlar, kodaha sonraki aşamalarda sıra buna da gepan gürultü hep o geri kalan yüzde 5 için. Bu lecektir. eğilim, tersine dönmesi gerekirken aksine kaBaşbakan Özal'ın dış politika gündemini mu lehine artıyor. bu denli yoğun tutması, acaba gittikçe ağırPiyasa ekonomisi hangi yönden uygulanı laşan iç ekonomik sorunlardan bir tür kaçış yor acaba Türkiye'de? Bu ekonomi bu uygusayılabilir mi? lamalarla piyasa ekonomisi olamaz. Yeni bir Olabilir. ad takmak lazım. Devletin pek çok konuda Ancak Sayın Özal şunu iyı bilmelıdir kı eko müdahaleci davrandığı bu ortamda, piyasa nomideki çözümsüzlük, belki de uzunca bir kelimesinin önündeki "pi" hecesini kaldınp suredir ilk defa iş dünyasında birtakım ara'yasa ekonomisi' demek belki bugünkü duyışların uç vermesine yol açmaktadır. rumu daha iyi tarif ediyor" (Baştarafı 1. Sayfada) ÂF için Fransa desteği (Baştarafı I. Sayfada) gesi sorumlusu Claude Cbeysson ile yiyen Özal, toplantı çıkışmda "Türki>e'nin bugünkd durumu ile topluluk dışında kalama>acağı kanaati hâkim olmuştur" dedi. Komısyon Başkanı Delors ise scrunlu 4. mali protokol konusunda "iyi yoldayız" diye konuştu. Özal'ın diplomatik trafiği dün de surdu. NATO merkezindeki Fransa daimi temsilciliğinde Fransa Başbakanı Jacques Chirac ile bir araya gelen Özal, 35 dakika kadar suren göruşmede Fransız Başbakanı'na son dış gezilerine ilişkin izlenımlerini aktardı. Türk ekonomisindekı son gelişmelerin ve TürkiyeAT ilişkilerinin konu edildiği göruşmede Fransız Başbakanı'nın Turkiye*deki bazı buyük yatınm projelenne talip olduğu oğrenildi. Chirac"ın, Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'ın da hazır bulunduğu bu toplantıda, "Ankara metrosu projesine Ugi gosterdiğini ve savunma sanayii alanında orlak yatırımları mumkun görduğunü belirttiği" kaydedildi. Fransız şırketi Thompson'un önce kazandığı, daha sonra iptal edilen radar ihalesi ise Turk kaynaklanna gore görüşmede gündeme gelmedi. Ancak Chirac savunma alanında Fransız tarafırun uzun sureden bu yana "gönlünde yalan bir aslanı", "Mirage uçaklannın ileride Turk Hava KuvveUeri için duşünebilecegini" ifade ederek dile getirdi. Oldukça samimi bir hava içinde geçtiği bildirilen görüşmenin ardından Fransız Başbakanı, Türk gazetecilerin sorularını yanıtlarken "Turkiye'nin AT üyellğine kesinlikle karşı olmadıklanru" açıkladı. Chirac bu onemli açıklamasına ek olarak, "Turkiye'nin çıkarlannı savunma ve desteklemeye hazır olduklannı" da söyledi. Başbakan özal, Yunanistan başbakanı ile buluşmasından 2 saat kadar önce AT Komisyonu ile biraraya geldi. Girişi somon fümeli spagetti ile yapılan, kuzu eti, peynir ve ananas tathsı ile süren bu öğlen yemeğinde Türk tarafından Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Ali Bozer, topluluktan da komisyon başkanı Jacques Delors, Akdeniz bölgesi sorumlusu Oaude Cheysson aynı masada buluştular. 15 saat kadar süren yemekte Delors'un verdiği bilgiye göre, "Türkiye ve AT anısındaki sorunlu dosyalar ele alındı". Başbakan özal toplantı çıkjşında göruşmeler için, "İyi bir görüşme yaptak. tkili ilişkileri, Ortaklık Konseyi'ni ve \Tye başvurumuza ilişkin konulan de aldık" ifadesini kullandi. Özal, "Topluluga tam iiydige ilişkin zamanlama üzerine bir şey söyleyemeyecegini" kaydederken "Bugünkü durumuyla Türkiye'nin topluluk dışında kalamayacagı kanaati hâkimdir" diye konuştu. Başbakan 600 milyon ECU'luk 4. mali protokol konusundaki bir soruya, "Heie bir konseye gelsin de bakalun" yanıtım verirken aynı sorunun yöneltildiği Komisyon Başkanı Delors, "iyi yoldayız" diye konuştu. Delors Turk gazetecilerine açıklamalarda bulunurken "Avrupa'nın gelecegi sadecc 12'lerin degil, tüm Avnıpa ulkelerinindir" dedi. Komisyon Başkanı, göruşmelerde "Kıbns konusunun da gündeme geldiğini" bildirdi, ancak Turk gazetecilerinin ayrıntıya inen sorularına yanıt vermek istemedi. Delors ise "Başta zor sorunlan ele aldık. Kıbns, TürkYunan ilişkileri ve Avnıpa Parlamentosu'nun Turkiye'yt karşı tulumu gibi" diyerek sözlerini şöyle surdürdu: "Karşdıkh olarak hem biz bem sayın başbakan endişe ve güçlüklerimizi anlama fırsatını bulduk. Ancak tempomuz iyidir. Bu tempoda devam edersek sorunlann çözülebilecegini umut ediyorum." AT kaynaklanndan edinilen bilgiye göre Kıbns sorunu Cheysson tarafından kaba hatlanyla gündeme getirildi. ABD kesin güvence verdi (Baştarafı 1. Sayfada) lann arasında, üyelerden herhangi birine yapılacak bir saldınnın, butün NATO tarafından cevaplandırılacağı; ittifakın "kademeli nükleer caydıncılık" stratejisinin geçerli olmaya devam edeceği; sanayisi daha az gelişmiş ülkelerin savunmasının sanavileşmiş müttefikler tarafından pekiştirilmesine çalışacağı ilkeleri yer aldı. Aynı biçimde, Ankara'nın en onemli "baş ağnlanndan" birini oluşturan kısa menzilli nükleer silahlarda modernizasyon konusu, ortak bildiride son derece "muglak" bırakıldı. Böylelikle bir anlamda, Türkiye'nin de talepleri arasında yer alan "nükleer modernizasyon" konusu pratikte ertelenmiş oldu. Diğer taraftan, ortak bildirinin DoğuBatı ilişkilerini vurgulayan bölümünde, insan haklanna özellikle atıfta bulunularak, üstü kapalı bir biçimde Bulgaristan'daki Turk azınlık sorunu da çağnştırıldı. Ortak bildirinin "savunma bütünlügü" noktalarını vurgulayan diğer maddelerinde ise NATO stratejisinin teorik temelini oluşturan Harmel raporuna atıfta bulunuldu ve değişik yerlerde şu ifadeler kullamldı: "İttifakın yapısım göz önunde tutarak, her birimiz. ortak gayretlerimizin risklerini, yuklerini ve sorumlnluklanm olduğu kadar yarariannı da adil bir biçimde paylaşma konusundaki istekliligimizi bir kez daha teyid etmek suretiyle bu ortak atılım çerçevesinde uzerimize duşen rolü dayanışma ruhu içinde yerine getirmeye hazınz." "Dogu ile yapıa diyalogun gerekli temelini oluşturan etkin savunma ve inandıncı caydıncılıgı sürdurmek suretiyle, guvenlik politikaJannuzı izlemekteki liluligimizi devam ettirecefiz." Böylelikle, zirve ortak bildirısinin uç yerine, NATO stratejisinin geçerliliğini koruduğu ve uye ülkelerden herhangi birine yapılacak bir saldınnın bütün ittifaka yapılmış gibi algılanacağı maddeleri girmiş oldu. Guvenilir kaynaklardan edinilen bilgilere göre, dokuz ayn seansta ve yoğun çabalarduı sonra hazırlanabilen ortak bildiride, "savunmanın bütünlügü" ilkesinin sürekli olarak tekrarlanması, Turk diplomatlanmn ısrarlı çabaları sayesinde gerçekleşti. Diğer taraftan, dun yayımlanan ortak bildiride, kısa menzilli nükleer sılahların modernızasyonu konusu açık bir biçimde yer âlmadı. Bu sorun, "konvansiyonel denge kurulmas ve kimyasal silahlann dünyanın her yerinde >ok edilmesi>le baglanhb olarak, ABD ve So>TCtler Biriigi'nin karada konuşlu kısa menzilli nükleer füze sjstemlerinde, eşit tavanlara ulaşılacak biçimde ve denetlenebilir indirimler yapılnusı biçiminde gerçekleşebilir" maddesiyle, son derece "muglak" bir biçimde geçıştirildi. Haziran aymda Reykjavik'te yaynmlanan NATO bildirisinin bir eşi olan bu maddedeki "muglaklık", aralanna Ankara'nın da dahil olduğu Avrupalı başkentlerin yeni nükleer yükümlüluk almak istememesinden kaynaklandı. NATO Genel Sekreteri Lord Carrington ve ABD Dışişleri Bakanı George Shultz, "nükleer modernizasyon" koruısunda, ABD ile AvTupa arasındaki gönış aynlığına ilişkin soruları da basın toplantısı sırasında cevaplamaktan kaçındılar. Böylelikle, Ankara'nın dış politikadaki en önemli sorunlanndan biri olan "nükleer modernisazyon", Turkiye'nin yaklaşımına uygun biçimde, zirve ortak bildirisınde yer almadı. Gözlemcilere göre, bu durum, yine Ankara yaklaşırmna paralel olarak, "nükleer modernleşme" konusunun NATO bünyesinde belirli bir dönem askıda kalacağını ve kararın eneleneceğini ortaya koydu öte yandan, dünkü ortak bildirinin, konvansiyonel silahsızlanmaya ilişkin bölümünde de Ankara tezleri ağırlık taşıdı ve Atlantik'ten Urallar'a kadar, dengeli ve asimetrik bir konvansiyonel silahsızlanmamn gerekli olduğu vurgulandı. Bildirinin diğer bır özellığı ise Doğu ile Batı arasındaki göruşmelerde insan hakları sorununa değinilmesı oldu \e bu bağlamda •'süahlan azaltmaya yönelik çabalanmıza de> am ederken, Sovyetler Biriigi'nin ve dîger Dogu Bloku ülkelerinin, Helsinki Sonuç Senedi ile Madrid kapanış belgesinin ilke ve hükumluluklerinin tumunu uygulamalannda ısrariı olacagız" deyimi kullamldı. Turkiye'nin Bulgaristan'daki azınlık sorununu çağrıştırmak için özellikle ısrar ettiği bu madde, bir anlamda, DoğuBatı ilişkilerinde azınlıklar sorununun da goz ardı edilmemesi gerektiğini ortaya koydu. Diğer taraftan, dunkü zirvenın son oturumunda bir konuşma yapan Başbakan Tiırgul Özal, Sovyetler Birliği'ndeki son gelişmeleri değerlendirirken, Türkiye'deki iç politika yaklaşımını hatırlatan bir açıklama yaptı. Özal, "Sovyetler Birtigi'ndeki son gelişmder önemlidir. Ancak degişimin köklü bir biçim alması için bunun ekonomik bir degişimle paralel• lik arzetmesi gerekir. Halbuki, koklü burokrasinin varlıgı böylesine bir degişimin önüne engel olarak çıkabilir" şeklinde konuştu. özal ayrıca, tran'a yaptığı son gezi hakkında da bilgi verdi ve kendısinin Tahran'da bulunduğu sırada Irak tarafından atılan Sovyet yapısı fuzelerin şehri bombaladığım belirtti. NATO zirvesinin Türkiye açısından başka bir özelliğini ise Genel Sekreter Lord Carrington'un, ittifak merkezınde görevli Türk diplomatı Tugay Özçeri'ye, bütün devlet ve hükumet başkanları önünde özellikle teşekkür etmesi oluşturdu. NATOdaki Türk delegasyonunda beş yıl, genel sekretaryada da dokuz yıl genel sekreter yardımcıhğı yapan ve mart ayında Ankara'ya dönecek olan Tugay özçeri'yi "harika ve mükemmel bir insan" olarak tanımlayan Lord Carrington, "Siı belki bilmezsiniz, ama eger Özçeri burada olmasaydı, NATO'nun böylesine işlemesi mümkün olmazdı" şeklinde konuştu. Reagan'dan güvence VVashington ile Moskova'nın imzalamış olduklan INF Antlaşması'nın gölgesinde geçen ve Avrupa'nın ABD'den yeni güvence talep ettiği Brüksel NATO zirvesinin, dünku oturumunda, Başkan Reagan ikinci bir konuşma daha yaparak, bu kez kesin bir biçimde güvence vermeye çalıştı. Turgut özal'ın önceki gunkü konuşmasında yeniden teyid edilmesini talep ettiği "birimiz bepimiz, hepüniz birimiz için" Ukâgi, bu defa Ronald Reagan'ın ağzından tekrarlandı. "Avrupa bize güvensin, Avrupa1 mı en kuçuk bir şehrine atılacak bir bomba, berhangi bir ABD şehrine atılmış gibi karşılanacak >e buna cevap verilecektir. Zaten, banşın güvencesi de NATO'nun bu caydıncılık ilkesidiı" şeklinde konuşan VVashington sözcüsü, ABD'nin Avrupa'dan asker çekmeyi duşunmedığinin dün yeni bir güvencesini daha verdi. Reagan'ın bu konuşması, gözlemciler tarafından, Birleşik Amerika'run, Avrupa'nın kaygılarım "anladıgı" ve mart aymda Mosko\ra'ya yapacağı ziyareue Gorbmçov'a karşı Avnıpa konusunda daha az esnek davranacağı biçiminde yorumlandı. Grammy88 (Baştarafı 14 Sayfada) den, bepsi birden.. Tamam mı." VVhitney Houston bütün güzelliğiyle Grammy'i açıyor: "1 Wanna Dance With Somebody" ardından bütün ciddiyeti ile Lolu Reed, bir travestinin New York'unu anlatıyor: "Take a VVâlk on the WUd Side." Bu yıl müzik ödüllerinin bir parçası halıne gelen, raphiphop gösterisi Lolu Reed'i takip ediyor. 'Run Mdc" fraklı, papyonlu, bütün büyük Amerikan 'starlan' önünde aynen caddelerdeki görüntüleri ile bağcıklan çözük Adidaslan, kalçalanna düşen kot pantolonlan ve kasketleri ile guzel bir rap gösterisi sunuyor. Gösterirun sonunda salon alkıştan inlerken, 'Run Mdc' üçlüsü pantolonlanmn önunü kavrayarak Rap'ın klasik selamı ile izleyenleri selamlamaktan çekinmiyorlar. Ve işte nihayet günlerdir dedikodusu ağızdan ağıza dolaşan Michael Jackson'lu Pepsi reklamları. Sadece bu ödül töreni sürecinde üç dizilik bir seri olarak yayımlanması planlanan reklamlar, gösterinin bütününe taş çıkartacak nitelikte. Kalabalıklan peşinden sürükleyen Michael Jackson, kurtulmak isterken bir gökdelenin tepesinde sıkışıp kalıyor. tkinci bölümde Jackson, ısrarla onu arayan kalabalığı kandınyor. Resimlerden, televizyondan canlarıyor, sonunda kayaklanyla gökte kayboluyor. Üçuncu bölüm havada kayaklanm kaybeden Jackson'.n paraşütle yere inişinden ibaret. Reklamlann yavaş yavaş gösteriye baskın çıkması ile gösteri başlangıçtaki hızını kaybediyor. Reklamım takiben Michael Jackson sahneye geliyor. Üç ödüle aday gösterilen, ancak hiçbirisini alamayan Jackson'm başkaldın ve cinsellik dolu gösterisi "Standup you've got to move" ile bitiyor. Grammy'nin iki büyük ödulü salonda olmayan iki büvük, Paul Simon "Graceland" ve Bruce Springsten "Tunnel of Love" tarafından paylaşıhrken, Grammy'nin New York'a dönüşünü Radio City Hall1 da kutlayanlar arasında Herbie Hancock. Quincy Jones, Anita Baker, Vladimir Horowitz. Liza Minelli, Bob Seger, Suzanne Vcga, Jody Watley, Joe YVilliams, Stevie VVonder, Diana Ross bulunuyordu. (Baştarafı 1. Sayfada) yonlann gündemindeki konulann yer alması beklenmıyordu. Ancak dünkü ÖzalPapandreu nıvesinden sonra Yunan tarafınm çok sevinçli gözükmesi ve Dışişleri Baka Davos ruhu sürüyor nı Papulias'ın da "beklenmedik geUşmder oldu" şeklinde konuşması söz konusu "beklenmedik gelişmenin" ne olabileceği sorusunu ortaya çıkantı. Henüz doğrulatılamayan bir gelişmeye göre, dünkü TürkYunan zirvesinde, özal, Ankara'nın Kıbns'tan bır takvim çerçevesinde asker çekeceği ve Maraş bölgesini yerleşime açacağı yolunda Papandreu'ya "söz verdi". Buna karşılık da Yunanistan Ege konusunda Türk tezlerini reddetmeyen bir yaklaşım içine gireceğini ve "uyum anlasma^ıjıı'j. şrnzalayacağını bildirdi. Ancak, her iki taraf da bugün yayımlanacak olan deklarasyonda bu konulan "üstü kapalı" geçiştirecek ve "onemli adımlar atılması için yeni bir siyasi irade beyanının ortaya çıktığını" vurgulamakla yetinecekler. Bir başka değişle, Papandreu ve Özal kapalı kapılar ardında anlaştıkları noktaları, ancak bir süre sonra ve kamuoylanna "yedirerek" işlerliğe sokacaklar. Egmont Sarayı'nda yapılan ÖzalPapandreu göruşmesi 1.5 saat surdü. Turk ve Yunan dışişleri bakanlarının da hazır bulunduklan göruşmenin ardından her iki başbakanın bugün TSl 12.00'de ikinci kez bir araya gelmeleri kararlaştırıldı. Başbakan özal, dün akşamki gOrüşmeden sonra "Davos nıhuna uygun" ifadesini kullarurken, Yunanistan Başbakanı "Çok onemli ileriemelerden" söz etti. Egmont Sarayı'ndaki görüşme bitip iki başbakan salondan dışarı çıktıklannda gazetecilerin hücumuna uğradılar. Papandreu gazetecilerin görüşmenin nasıl geçtiği sorusuna karşılık, "Çok iyi geçtigini söyleyebilirim. Yann (bugün) saat 11.00de (TSt 12) tekrar gönişecegiz. Gazeteciler 13.00'te gelirierse bir açıklama yapanz. tkili ilişkileri konusacagız" dedi. özal da şunları söyledı: "Davos ruhu siırdii". Gazetecilerin, "Her konuda fam goruş biriigine vardınız mı?" sorusuna Papandreu, "Yann goreceksiniz," karşılığını verdi. Kıbns'taki kayıp kişilerin göruşmede ele alınıp alınmadığı sorusuna özal'ın yanıtı şöyle oldu: "Hepsini konuştuk." özal, ayrıca bugün yapılacak açıklamanın "çok iyi bir açıklama" olacağına dikkat çekti Bugun yapılacak ikinci görüşmeye iki tarafın heyetleri yedişer kişiyle katılacak. Bu heyetler; dışişleri bakanlan, yardımcıları ve üst duzey teknokratlardan oluşacak. Bu arada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Mesut Yümaz, "Görüşme fevkalade olumlu geçii," derken Yunanlı meslektaşı Karolos Papulias, "Beklenmedik gelişmeler oldu," ifadesini kullandı. Mesut Yılmaz, Kıbrıs'ın taraflar arasında çözüme kavuşturulması gereken bir sorun olduğu yönundekı açıklamaları anımsatılaığında "O solumuzde ısrarlıyu" dedi. Dışişleri bakanı bir diğer soruyu yanıtlarken "Bu zirvede ele alınan konular komisyonlann gündemini teşkil eden ihtilaf konulanyla ilgili degil" diye konuştu. Dışişleri bakanının verdiği bilgiye göre, Türk ve Yunan heyetlen bugun açıklanacak ortak bildiri için dun gece ayn ayrı çalıştılar. Teknık heyetler bugün saat 09.30'da ÖzalPapandreu zirvesinin yapüacağı Egmont Sarayı'nda bir araya gelerek görüş teatisinde bulunacaklar. Mesut Yılmaz, Bruksel zirvesinden sonra her iki lıderin ancak haziran ayında Başbakan özal'ın Atina'yı zıyaretinde bır araya gelebileceklerini kaydettı. Yılmaz. bir dığer gazetecınin "onemli bir siyasi karar çıkacakmış" sorusuna da "Başbakanlardan onemli kararlar çıkar" yanııını verdi. (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM kın takibe" alınmış.. Aman ne iyi! Kemal Horzum adındaki "işbitirici yurttaş" Emlak Kredı Bankası'nın 80 milyon dolarını kapıp, soluğu doğru Cenevre'de almıştı. Döner inşallah! Anadolu Bankası "1986 Yirmibeşinci YılHesap Yıh" raporunun 24'üncü sayfasında bankanın 1986 yılını 30 milyar, 36 milyon, 433 bin, 381 lira zarar ile kapattığı bıldirilmişti Bankanın 13 Kasım 1987 tarihli bılançosunda, bu zararın 110 milyar, 272 milyon olduğu açıklanmış... Allah, Allah... Banka bu zarardan kurtulabilmek için Hazine'den İstanbul Erenköy Küçükbakkalköy'de 24 milyar liraya arsa almış, bu arsa 140 milyar liraya, Anadolu Bankası'nın birşırketi olan günü satılmıştır. Bankanın zararı 770 milyar, arsanın bankaya bağlı bir şirkete satışı ile elde edilen para da aşağı yukarı bankanın zararı kadar. Bu zarardan birkaç milyar fazla O kadar... Liberal olduğu söylenen bu düzende banka, devlet katkısı ile "arsa komisyonculuğu"ndan kazanç sağlıyor. iş burada da bitmiyor. Bu arsa üzerine toplu konut yapılmak üzere "ESKA" şirketi ile anlaşılıyor Arsa "be/a/("bir arsa. Kemal llıcak'm bu büyük arazisi, borç nedeniyle Yapı Kredı Bankası'na geçiyor.. Yapı Kredi bu arsa üzerınde toplu konut yapımına hazırlanırken, Hazine'nin açtığı dava sonuçlanıyor Ne yapsın Yapı Kredi? Kadıköy yargıcı, bu arazi üzerinde Hazine'nin 3 milyon metre kare hakkı olduğuna karar vermış. Yapı Kredi, Yargıtay'a başvuracak; başvuracak ama sonuç için daha kaç yıl beklemek gerekecek? Yapı Kredi ve Anadolu Bankası kafa kafa geliyorlar. Arazinin bir kısmı Yapı Kredi'nin bir kısmı da Anadolu Bankası'nın Öykünün bu bölümünü ESKA şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Selim Edes'ten öğrenelim: Bu kez dedik ki, yine Hazine'ye istenen miktarı verelim Ama bir şart koşalım, entegrasyonu bozmamak içın Hazine, elindeki araziyi bir devlet kuruluşuna versın Mesela Anadolu Bankası'na. Bu önerimiz üzerine Anadolu Bankası'nı seçtiler. . (...) Böylece Anadolu Bankası da kendisini kurtaracak. (Kapital Dergisı, Ekim 1987 s 18) Bu arsa işı görüşülürken, Yapı Kredi Bankası'nın Genel Müdürü Hüsnü Özyeğin'dir. "Arsa malikleri" Yapı Kredi ve Anadolu Bankaları'n:n 18.4.1987 günü "ESKA" şirketinin "garantörlüğü"nde "EKSAN" ve "Konut Yapım" adlı "müteahhit" şirketler ile imzaladıkları "inşaat sözleşmesi"ne şöyle bir madde koyarlar: Müteahhitler, projenin uygulandığı tüm parseiler üzerine yapılacak inşaatın satış hasılatmın yüzde 88'ini alacaklardır.. Yapı Kredi Bankası Genel Müdurü, "ESKA" şırketıne bu ayrıcalıklı sözleşmeyı sunarken. aynı gunlerde, ESKA ile Finansbank" adlı bir bankanın kuruluşunu da tamamlıyordu! ESKA, Yapı Kredi ve Anadolu bankalarından 26 bın konutun "satış hasılatmın yüzde 88"\n\ almak üzere 16.9.1987 günlü sözleşmeyi imzalamadan bir gun önce Fınansbank'ın kuruluşuna ilişkin Bakanlar Kurulu izni. Resmı Gazete'de yayımlanıyordu Finansbank'ın 4 Şubat 1988 günlü Yonetım Kurulu toplantısında da Hüsnü Özyeğin Yönetim Kurulu Başkanlığına, Selim Edes de Başkan Yardımcılığına getinlıyordu. Bir yanda, Kemal Horzum ve Emlak Kredi Bankası'nın 80 milyon dolarlık borcu, öte yandan Anadolu Bankasına ANAP'lı Mustafa Taşar'm kardeşi Faruk Taşar'tn milyarlık borçları... Ve birleşen iki banka. Ve devlet bankalarına Hazine desteği ile yaptırılan arsa komisyonculukları. "Papatya ö'rgütleri"n\r\ çok sevdiğı ozel şırketlerın yuzde 88 hasılat payı ile giriştikleri "kat karşılığı" inşaat işleri Bu ayrıcalıklı sözleşmelerı yapan bır özel banka genel müdürünün bu şirket ile kurduğu ozel banka Ve trilyonluk borçlar.. Liberallığın öykülerıdır bunlar. "Anadolu Teks Inşaat ve Sanayii Limited Şirketi"ne 30.12.1987 Denktaş'tan 4yi niyet' (Baştarafı 1. Sayfada) Kıbnslı Rnmlar arasında güven ortamının yeniden yaratılmasına ve karşukiı anlayış havasının geiiştirilmesine yönelik oldugunu" da belirten Denktaş, "tki taraf arasında işbiriigi imkinlannı araştırmak üzere özel bir çerçeve içerisinde, üyeleri Türk ve Rum taratlannca atanacak bir veya birkaç komitenin oluşturulması" önerisinde bulundu. Denktaş'ın, "işbirtiği olanaklannı araştırmak amacıyla özel bir çerçeve içerisinde temas" önerdiğı alanlar şöyle sıralanryor: " 1 tki toplum arasında ticarel, 2 Kıbns Türk ve Kıbns Rum belediyeleri arasında bu alanda halen var olan mekanizmayı da dikkale alarak işbirliği, 3 Çevreyi koruma ve çevrt kirliliginin kontrolü. ortak sağlık sorunlarının omegin thalessamia (Akdeniz kansızlığı) sorununun çozulmesi amacıyla harcanan çabalarda eşgüdüjı saglanmaa. Gerek salgın hastalıklar, gerekse onlemleri konusunda anında bilgi alışverişi yapılması. 4 tki toplum araanda spor, kültürel ve bilimsel faaliyetlerie temaslar alanında çeşitli temaslan teşvik amacıyla islişari bir mekanizmanın oluşturulması. 5 Turkçe ve Rumcamn ikinci dil olarak gönüllülük esasına göre ögretilmesi, 6 Yasadışı uyuşturucu trafiği ve öteki ağır suçlar konusunda Kıbns Türk ve Kıbns Rum polis örgütlerinin işbirliginde bulunması, 7 Bir tarafta suç işleyip öteki tarafa kaçan adi suçlulann yakalanıp suç işlediği tarafa iadesi konusunda iki tarafın ilgili makamlannın işbirUgi" Söz konusu edilen işbirliği alanlanndaki çabalann başanya ulaşmasının bazı davranış ve hareketlerden kaçınılmasına bağlı oldugunu belirten Denktaş, Camillion'a verdiği Ingilizce mektupta bu davranışlan da şöyle aktardı: 1 Ticaret, turizm. ubşım, ücüşim ve öteki ekonomik etkinliklerle ilgili alanlarda karşılıklı çıkar ve faaliyetlerin engcllenmesinden kaçınılması, 2 Resmi veya yan resmi tüm basın yayın organlannda iki toplum arasında düşmanlığı korukleyen hakaretamiz ifadeter kullanılmaması ve yonımlar yapılmaması, 3 Kıbns Türk atlet, ekip >e sporculanmn uluslararaa spor musabaka ve etkinliklerine katılmalannın engeUenmesine yönelik faaliyetlerde bulunulmaması. " Ankara'nın başansı öte yandan, dünku zirve bitiminde yayımlanan ortak bildiri, genel olarak Avrupa başkentlerini, özel olarak da Ankara'nın çeşitli konulardaki kaygılarım tatmin edecek bir içerik taşıdı. Hatıa, Brüksel'deki Türk diplomatlanmn çok uzun uğraşlan sonucu, NATO'nun "savunmanın bütünlügü" ilkesi, bildirinin üç ayn bölümünde yer aldı. Ortak bildirinin daha girişinde, Kuzey Atlantik Ittifakı'rıın belkemiğini oluşturan, dolayısıyla bütün üye ülkelerin NATO bütünü tarafından savunulacağını belirten beşinci maddenin de yer aldığı 1949 Washington Antlaşması'na atıfta bulunuldu ve "Bu amlaşmarun ilke ve hükümlerine kendimizi bir kez daha adıyoruz" deyimi kullamldı. Bütün üye ülkelerin eşit biçimde savunulacaklan ise ortak bildirinin ikinci maddesinde, "Güvenliğimiz bölünemez. İttifakımız BM Yasası'nda tanımlandıgı şeklnie ortak savunmaya ve banşın özguriük içinde konınması amaana aıanmıstır" şeklinde formüle edildi. Burada "Güven1 iik bölünemez' deyiminin kullamlması ise Ankara diplomasisinin bir başansı olarak algılandı. Çünku, Başbakan Özal, önceki günkü zirve toplantısında yaptığı konuşmada aynı terimi kullanmış ve "Guvenlik bölünemez" ilkesinin teyid edilmesini istemiştı. ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) Mantık bu. Bu mantığın birdevamı var. Demek ki, insanlar "sigarayı bırakıncaya kadar, araba kullanmayı terk edınceye kadar, bır yerden bir yere gitmekten vazgeçınceye kadar zam devam edecek". Başka türlü bir açıklaması yok bu mantığın. Çunkü, Özal hükümetinin tek bır amacı var ekonomide. "Talebi düşürmek". Yapılan hesaplara göre, geçen yıl özel tüketim artışı 1986 yılına göre sabit fıyatlarla yüzde 7 oranında gerçekleşiyor. Bu yıl ise, özel tüketim artış oranı yüzde 2.9 olarak hesaplanıyor. Yani, özel tüketimin kısılması öngörülüyor. Yanı, talebın düşürülmesi öngörülüyor. Aslında, yüzde 2.3 dolayındaki nüfus artışı da düşünülürse, demek kı, özel tüketim artış hızının ışçi başınayüzde birin altına inmesi öngörülüyor. Yani, şu anda yapılanlardan çok daha yüksek oranlı zamlar sırada bekliyor. Böylesıne bir zam furyası arkasındaki "resmi gerekçe" her zaman olduğu gibi, yine "enflasyonla mücadele" kavramında yatıyor Oysa, yanlış ve aldatmaca. 1988 bütNüfus cüzdanı, jeofizik mühendisleri odası kartı, Orko giriş kartı, oğretmen evlerı kartı, askeri gazinolara giriş kartı, SSK kartı kaybolmuştur. Yenilerini alacağımdan eskileri hukumsüzdür. çe ve programına bakıidıgınaa, bu gerekçenin gecerli olmadığı ortaya çıkıyor. Gayri safi milli hasıla zımni deflatörü, yani yıllık ortalama tiyat artışı programda yüzde 48 öngörülüyor. Daha bütçenin hazırlanışında yüzde 48 olarak öngörulen yuzde 48'lık fiyat artışı, yıl sonuna dek tüketici fiyatlarına yıllık ortalama artış olarak yüzde 80yüzde 90 dolayında yansır. Yani, 1988 içinde artışlan yüzde 80yüzde 90 dolayında gerçekleşır. 1987 yılında seçım nedeniyle Özal 'istikrar politıkalarında başarılı olamadığım" açıklıyor. Oysa. 1988 için bır öncekı yıldan yüzde 40 daha lazla fiyat artışı öngörüyor. Çünkü, 1987'de gayri safi milli hasıla zımni deflatörü (yıllık ortalama fiyat artışı) yüzde 25 olarak öngörüldüğü halde. yüzde 33 oluyor. Toptan eşya fiyatları da yüzde 60'lara tırmanıyor Bu yıl daha bütçe hazırlanırken yüzde 48 ortalama yıllık fiyat artışı öngörülürken, acaba tüketıcıye bu artış nasıl yansıyabilir? . Yüzde 80'lerde. yüzde 90'larda yansır. Kısır döngü belli iç ve dış borçlar çok yüksek. Bunu azaltmak için talebi kısmak. Talebi kısmak için zam yapmak Zam yapınca enflasyon vergısı yoluyla ıç ve dış borcu halka odetmek. Bu döngü 1980'den berı kendisini süreklı tekrarlıyor Aslında, Özal politikaları şu gerçeğe getiriyor: iç ve dış borcu nalka enflasyon yoluyla ödetmek. Ya1 ni, enflasyonu düşurmek gibi Özal ın bir derdi yok. Müzîğin (Baştarafı 14. Sayfada) En iyi rock şarkıcıa: Bruce Springsteen "Tunnel of Love." En iyi erkek pop şarkıcısı: Sting "Bring on the Nighl." En iyi kadın pop şarkıcısı: \Vhitııey Houston "I Wanna Dance With Somebody." , Yılın albümü (LP): U2 "The Joshua Tree." En iyi rock grnbu: U2 "The Joshua Tree." En iyi klasik müzik albümu: \Vladimir Horowitz "Horo»itz in Moskow." En iyi enstrümanlal besle: Wayne Shorter, Herbie Hancock, Ron Carter ve Billy Higgıns "Call Sheet Blues." En iyi pop vokal gnıbu: Bill Medle> \e Jennifer VVarness "(I've had> The Time of M> Life." En iyi pop enslnimantali: Larry Carlton "Minute by Minute." En iyi rock enstrumantali: Frank Zappa "Jazz from Hell." En iyi kadın rilhym and blues şarkıcısı: Aretha Franklin "Aretha." En iyi erkek caz şarkıcısı: Bobby McFerrin "What ts This Thing Called Love?" En iyi caz enstrümantal solocusu: Dexter Gordon "The Olher Side of Round Midnighl." En iyi caz enstrümanlal orkeslrası: The Duke Ellington Orchestra "Digilal Duke." En iji kadın counlry şarkıcısı: K.T. Oslin "80's Ladies." KİTlerde (Baştarafı 1. Sayfada) m da yuzde 80'in üzerinde tutması gerekecek. Bu arada, en fazla zam yapan KlT'lerden biri olan PTT ve SEKA'nın zam politikasını bundan sonraki donemde de sürdürmesi kaçınılmaz olacak. 1988 yüı programına gore, satış hasılatlannı PTT'nin yuzde 104 oranında, SEKA'nın da yııide 66 oranında arttırması bekleniyor. Akaryakıt fiyatlarının ise bundan böyle her ay veya en geç iki ayda bir zamlanması öngörülüyor. Akaryakıta ilk aşamada yuzde 12'lik vergi zammı gelecegi, sonraki aylarda da yüzde 5 veya yüzde 7'lik otomatiğe bağlı kur zamlarırun gündeme geleceği belirtiliyor. Akaryakıt fiyatlarına yapılacak zamlar diğer KIT'lerın uretim maliyetlerini etkileyeceği için yaygın zamlar kaçınılmaz olacak. KİT zamları için TBMM'deki butçe goruşmelerinin tamamlanmasının beklendiği belirtilerek, nisan ve mayıs aylarında elektrikten kâğida, ulaşım ve haberleşme hizmetlerinden Sumerbank ürunlerine kadar bir dizi KİT zammının gündeme gelecegi belirtildi. Nufus cuzdanımı kaybetum, geçersizdir. FVL YA ÇlNKA YA Evren, haziran sonuABD'ye gidiyor ANKARA (ANKA) Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in daha önce birkaç kez gündeme gelen ancak bir tttrtü gerçekleşenıeyen ABD ziyaretinin haziran ayının son haftası içinde gerçekleşeceği ögrenildi. ANKA muhabirinin Dışişleri ve CumhurbaşkanlıgVna yakın kaynaklardan edindiği bıîgiye göre, Cumhurbaşkanı Evren'in ABD'ye yapacağı zıyaretin tarihleri her iki ülke yetkiiiterince onaylanarak kesinleşti. Ancak yetkililer, guvenlik nedeniyle kesin tarihlerin daha sonra açıklanacağım kaydetüler. SÜLEYMAN MEHTI KOVACIOĞLU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear