10 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 MART 1988 HABERLER CUMHURİYET/9 Basın Yasası'nda düzenlemeler yapan tasarı Sungurlu ile Yazafı karşı karşıya getirdi 'liılan haber' metinden çıkanldı Basın Yasası 'nda düzenlemeler getiren tasarıda 'yalan haber' düzenlemesi Bakanlar Kurulu toplantısında Yazar'ın müdahalesi ile metinden çıkanldı. Ancak Sungurlu basına yanlışlıkla önceki metni dağıttı. Bunun üzerine Yazar, Sungurlu ile görüşerek doğru metnin açıklanmasını sağladı. Tasarıya göre Kişilerin namus ve haysiyetine dokunacak yayınlarda 6 ay3 yıl arası hapis ve 325 milyon arası para cezası uygulanacak. bir düzenlemeye yer vermemesine karşılık, basına uygulanacak para cezalannı arttırıyor. Tasarıya göre, kasten basın yoluyla gerçek ya da tüzel kişilere zarar verebilecek yayınlar için 13 yıl hapis, 2 milyon liradan 10 milyon liraya kadar para cezası uygulanacak. 1 aydan az süreli yayınlarla muzır suç işlendiği takdirde, onalama tirajın satış bedelinin S0 ile 10 katı arası para cezası öngörüldü. Bu ceza 50 milyon liradan az olamayacak. Ayrıca, bu mevkutelerin sorumlu müdürlerine ve sahiplerine de verilecek cezanın yansı uygulanacak. görülecek. Bu fıil, mektup, telgraf, resim, yazı ya da telefonla işlenirse, ceza 4 aydan 3 seneye kadar hapis ve 150 bin liradan 1 milyon 500 bin liraya kadar ağır para cezası olarak öngörülecek. Tecavüzde bulunulan kımsenin huzuru sarsıldığı takdirde, hapis cezası 5 ay ile 3 yıl, para cezası da 200 bin lira ile 2 milyon lira arası olacak. Bu suç yayın yoluyla ışlendiği takdirde, failin göreceği ceza 6 ay ile 3 yıl arası hapis ve 3 milyon liradan 25 milyon liraya kadar para cezası olacak. tddia edilen fiil ispatlanamadığı takdirde, faile para cezalan 10 misli, hürriyeti bağlayıcı cezalar da yansı oranında arttırılarak uygulanacak. Aynca, yayın sahibi olmadıği halde bu fiili yayınlatanlar hakkında da 20 milyon liradan 100 milyon liraya kadar para cezası verilecek. İkiden fazla kişiyle anlaşarak bir kimsenin namus, şöhret ve haysiyetine tecavüz edilmesi halinde 3 aya kadar hapis ve 50 bin liradan 500 bin . liraya kadar para cezası uygulanacak. Bu suç yayın yoluyla işlendiği takdirde, ceza 3 aydan 1 yıla kadar hapis ve 2 milyon liradan 15 milyon liraya kadar para cezası şeklinde olacak. Kişi, haysiyet ve şerefine dokunan bir yayın nedeniyle yayının yapıldığı tarihten itibaren 2 ay içinde cevap ve düzeltme isteyen, yazısını mevkutenin sorumlu müdürüne gönderebilecek. Cevap ve düzeltmenüı zamanında yayımlanmamaa halinde ilgili yayınlanması gereken tarihten itibaren 20 gün içinde sulh ceza hâkimine başvuruda bulunacak. Sulh ceza hâkimi, 2 gün içinde cevap veya düzeltmeyi, suç niteliğinde olup olmadığını inceleyerek düzeltmenin yayımlanıp yayımlanmamasına karar verebilecek. Bu karara 4 gün içinde asliye ceza hâkimine itiraz edilebilecek. Asliye ceza hâkimi 2 gün içinde itirazı inceleyecek. Asliye ceza hâkiminin vereceği karar kesin olacak. Tasarıya göre, cevap veya düzeltmenin yayınlanmasına karar verildiğı takdirde, kesin nitelikteki hâkim kararırun 3 gün içinde yayımlanması zorunlu olacak. Cevap veya düzeltmenin aynı sayfa ve sUtunda okumayı güçleştirmeyecek şekilde, irala kurallanna uygun yayını zorunlu tutuluyor. ilgilinin talebi üzerine yayımlanan cevap ve düzeltmelerde, şekil ve şartlara uyulmaması halinde fail hakkında 5 milyon liradan 10 milyon liraya kadar ağır para cezası öngörüldü. Hâkim kararına rağmen, cevap ve düzeltmenin yayınından kaçınılması veya bunun şartlara uygun olmaması halinde faile 10 milyon liradan 20 milyon liraya kadar ağır para cezası uygulanacak. Kesin hâkim kararına rağmen, cevap ve düzeltmenin yayınından kaçınılması veya şartlara uyulmaması halinde ise, 20 milyon liradan 40 milyon liraya kadar para cezası verilecek. Cevap ve düzeltmeyi yayımlama mecburiyetinin doğduğu tarihten itibaren yayının geciktiği her sayı için günlük gazetelerde 500 bin lira, diğer mevkutelerde de 5 milyon lira ağır para cezası ödenecek. Tasarı, yasaklanmış cinsel ilişkilerle ilgili haber ve yazıların yayını ile 18 yaşını doldurmamış suç fail ve mağdurlannın kimliklerinin açıklanmasını yasaklıyor. Bu yasağa aykın hareket edenlere de 3 aya kadar hapis ve 10 milyon liradan 30 milyon liraya kadar ağır para cezası öngörulüyor. Tasarıya göre, muzır yayınlar 18 yaşından büyüklere içi görülmeyecek zarf ve poşetlerde satılacak. Bu poşetlerin üzerinde eserin ismiyle "Küçüklere zararlıdır" ibaresinden başka hiçbir yazı ve resim bulunmayacak. 1 aydan az süreli mevkuteler ile ekleri, sinema ve film afışleri, ilan, fotoğraf, kabartma, poster, kartpostal ve takvimlerle kücüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak nitelıkte yayında bulunulamayacak. Aksi davranan yayın sahipleri ve sorumlu müdürler hakkında TCK'nın 426. maddesindeki ceza hükümleri uygulanacak. DUYDUK/GORDUK Y4LÇEVPEKSEN Bir Oğretmen Daha Kaydı... uammer Tuna genç bir öğretmen... Ankara, DilTarihCoğrafya Fakültesi'nde okudu, felsefe grubu öğretmeni oldu. 4 yılhk eğitimine karşın 2 ay kadar öğretmenlik yaptıktan sonra meslek yaşamı sona erdi. Şimdi ünlü rektörleTimizden birinin önerisi üzerine ticarete atılmaya hazırlanıyor. Böylece özel sektörümüz felsefe bilen bir işadamına kavuşuyor.. Vatana millete hayırlı oisun.. Tüna'nın ilginç bir öyküsü var: Felsefe grubu öğretmeni olduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Kastamonu Bozkurt Lisesi'ne felsefe öğretmeni olarak atanan Tuna, burada 2 ay çahştıktan sonra gazetede bir ilan gördü. İlanda Yıldız Üniversitesi'ne felsefe grubu için araştırma görevlisi arandığı yazıyordu. Hemen baş ^ ^ ^ ı ^ ^ vurdu. Önce bel Türkiye gelerini gönderCumhuriyeti di. Çağrı üzerine üniversitelerinden gidip sınaviara girdi ve 15 Ocak birinde 4 yıl 1988 tarihinde Yıldız Üniversite eğitim gören, si Sosyal Bilimier devlet bütçesine Enstitüsü Mümilyonlarca liraya dürlüğü'nün 622270 88/7 sa mal olan yılı yazısını aldı: Muammer Tuna, "Enstitümüz 2 ay öğretmenlik 'Atatürk llkeleri yaptı. Şimdi ve lnkılap Tarihi' ticaret hayatına anabilim dah araştırma görev atılmaya liliği için 7 Ocak 1988 ve 11 Ocak hazırlanıyor.. Üstelik kendisine 1988 tarihlerinde yapılmış olan sı bu fikri veren bir navlarda başarılı üniversite görünmeniz üzerektörü.. rine ilgili kadroya atanmanız uygun görülmüştür. En kısa zamanda Rektörlük Personel Daire Başkanlıgı'na müracaat etmeniz gerekmektedir. Gereği için bilgilerinizi rica ederim. Doç. Dr. llker Birdal, Enstitü Müdürü" Çağnyı alır almaz Muammer Tuna, Bozkurt Lisesi'ndeki görevinden istifa etti. Kastamonudan İstanbul'a taş.ndı. Resmi yazıdaki ifade o kadar kesindi ki, bir aksilik çıkacağı aklına bile gelmedi.. Ne ki, bir aksilik çıktı. O arada ne olmuşsa olmuştu. Muammer Tuna Yıldız Üniversitesi Rektörlüğü Personel Dairesi Başkanlığı'ndan 2 Mart 1988 tarihinde 26.101/1793 sayılı ikinci bir yazı aldı. "Üniversitemiz Sosyal Bilimier Enstitüsü 'Atatürk ilkeleri ve înkılap Tarihi' anabilim dah araştırma görevliliğine tayininizin yerine getirilmesi mümkün olmamıştır. Bilgilerinizi rica ederim. Rektör, Prof. Süha Toner.:' Evet, arada bir şeyler olmuştu, ama ne olmuştu? Muammer Tuna bunu daha sonra buldu. 1981 yıhnda Muğla Teknik Lisesi'nde okurken, polisler alıp götürmüşlerdi. 2 ay tutuklu kalmış, daha sonra hakkında dava açılmıştı. "Halkın Kurtuluşu" adlı örgüte üye olmakla suçlanıyordu, ama bir yanlış'ık olmuşa benzi M ANKARA (Cumburiyel Bürosu) TBMM Başkanhgı'na dün sunulan Basın T&sası'nda yeni düzenlemeler geliren tasan, Adalet Bakanı OlUn Sungurlu ile Hükümet Sözcüsü Mehmet Yazar'ı karşı karşıya getirdi. Yazar'ın müdahalesiyle son anda yalan haber ile ılgili düzenleme yasa metninden çıkarüdı. Basına yeni düzenlemeler getiren tasan, bazı gazetelerde yayımlanın ca, Devlet Bakanı Mehmet Yazar, "biiyiik bir şaşkınlıga" düştü. Yazar, TBMM Başkanlıgı'na sunulan Bakanlar Kurulu metninde yalan haberle ilgili düzenlemenin olmadığını belirterek, Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ile görüştü. lki bakan.n TBMM Genel Kurulu'nda yaptıklan görüşmede, Adalet Bakanı Sungurlu'nun yanlışlıkla Bakanlar Kurulu'nda kabul edilmeyen taslak metni ba a gazetelere ilettiği anlaşıldı. Devlet Bakanı Mehmet Yazar, Sungurlu ile görüştükten sonra TBMM Başkanlığı'na sunulan tasanda, yalan haberle ilgili düzenlemeye yer verilmedigvni ifade ederek Sungurlu'nun "farkında olmadan" ilk taslak metni Bakanlar Kurulu'nda kabul edilmiş gibi aktardığıru söyledi. TBMM Başkanhğı'na dün sunulan tasarı. yalan haberle ilgili herhangi Tasarı ile Türk Ceza Kanunu'nda yapılan bir düzenlemeyle de hakaret suçlarına uygulanacak cezalar arttınldı. Buna göre, ikiden fazla kişiyle anlaşarak bir başka kişinin namus ve haysiyetine dokunacak bir suçlamada bulunulduğu takdirde, 3 aydan 3 yıla kadar hapis ve 100 bin liradan 1 milyon liraya kadar para cezası ön Bakan Aykut, E Almanya'da açıkladı Gurbetçiye stiper emeklilik Tnrtdye'de birçok şey gazetelere yanlış yansır. Artık Türkiye'de kural haline gelmiştir. Hangi bir tanesini düzetteceksinU" dedi. Aykut ilk yundışı gezisinde dün Bonn Havaalanı'nda Türk gazetecilerinin sorulanru yanıtlarken askerlik hizmeti için bedelin 10 bin marka düştüğünü yineledi. Bakan Aykut, aynca gurbetçiye, "söper eneklilik" hakkı tanınması konusunda bir çalışmanın yürütüldüğünü, geçen y>llarda kaldırılan "borcJanms" uygulamasının yeniden yürürlüğe konulacağını açıkladı. tmren Aykut, Federal Almanya gezisi sırasında kömür ve çelik krizi nedeniyle işyerlerini yitirme tehlikesi yaşayan gurbetçilerin sorunlannın ele alınacağnu da bildirdi. Aykul, bir gazetecinin, "Sayın Başbakan genel greve giden, işi yataşlatan ışçilerin kıdem tazminalı ödenmeksizin işten çıkanlacaklannı duyurdu. Eski bir sendikacı olarak bu tebditi nasıl degerlendiriyorsunnzT" sorusuna, "Bu sözleri söyleyip soylemedigini nastl tespit eltiniz kl, bu şekilde soruyorsunuz bana?" diye tepki gösterdi. Bakan, "Gazetelerde çıktı" yanıtını alınca sözlerini şöyle sürdürdü: "Efendim, Türkiye'de birçok şey gazetelere yanlış yansır vt artık Türkiye'de kural haline gelmiştir. Bunun için siz gazeteterde okudugunuz şu veya bu cümleye göre bir başbakanı veya bakanlan degerlendirnteyin, yargılamaya kalkmayın." Bakan Aykut, " O zaman gazelelcr yalan mı yazdı?" sorusuna da şu yanıtı verdi: "Hangi bir tanesini dözelteceksiniz. Yalan degil eksk yansıyabiliyor. Bir şey söyleniyor. Diydim ki uç paragraf, teknik zonınluluklar nedeniyle ktsaluiıyor. Ortadaki cümle girnıişse, başı ve sonu görünmedigî için yanlış anlamlar çıkıyor." Aykut, dün federal hükumetin yabancdar danışmanı Bayan Funcke ve Çalışma Bakanı Norbert Blum ile bir arayageldi. Çalışma Bakanı, özal'ın işçi eylemleri Konusundaki sözlerine yanıt vermedi ve "Efendim Türkiye'de birçok şey gazetelere yanlış yansır ve artık Türkiye'de kural haline gelmiştir. Bunun için gazetelerde okuduğunuz şu veya bu cümleye göre bir başbakanı veya bakanları değerlendirmeyin ve yargılamaya kalkmayın" dedi. ENİS BERBEROĞLU BONN Çabşma ve Sosyal Gflvenlik Bakanı tmreu Ayknl, Federal Almanya gezısinin ilk gününde gurbetçiye yönelik müjde pakedini araladı. Bakan Aykut, Başbakan Tnrgut Özal'm işçi eylemleri konusundaki sözlerine yanıt vermek yerine basını suçlayarak "Efendim, Yenıinli ıııali müşavirlik kurulu oluşturuluyor ANKARA (Cumburiyet Bürosu) Bakanlar Kurulu, Maliye ve Gumrük Bakanlığı bunyssinde yeminli mali müşavirlik kurulunun oluşturulmasına karar verdi. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Kİrya Erdem'ın başkanlığında yaklaşık 1.5 saat süren toplantıda SKK'dan malüBük, yashhk ve sürefcfi işgörmezlik ay lığı alanlara verilen konut kredisi 1 milyon 400 bin liraya yükseltüdi. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsu Mehmet Yazar toplantıyla ilgili bilgi verirken, yeminli mali müşavirlik mesleğininoluşmasıgerektiğini, müşavirlik hizmeti geliştikçe özerk bir meslek odasına dönuşecegini anlatu. "İlk adım oldugu için başlangıçta Maliye Bakanlıgj bumesinde birkurul oluşturarak bu konu gundeme getirilmişür" dedi. Müşavirlik kurulunun büanço, muhasebe, işletmecilik hesaplannı tutma ve müşavirlik yapmasının yanı sıra gerektiği zaman Maliye Bakanlığı adına denetim yapma görevini de yükleneceği bildirildi. Bakanlar Kurulu ayrıca bir süreönceyenikunılan211 ilçeninihtiyacını karşılamak üzere bakanlıklann taşra örgütlerine 21 bin 369 kadro ihdas edilmesini kararlaştırdı. Bunun dışında olağanüstü hal bölge valilikleri ve bunlara bağlı kamu kuruluşlannın dışardan ithal edilen ihtiyaçlarından alınan fon ve teminatın kaldınldığı bildirildi. Bakanlar Kurulu toplandı TAH|R yordu. Çünkü Tuna çıktığı ilk duruşmada serbest bırakıldı. Davası bir yıl daha sürdü. Sonunda Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'nce aklanmasına karar verildi. Tüna'nın yasadışı bir örgütle ilişkisi saptanamamıştı. Olay acaba bu muydu? Evet buydu. Tuna bunu daha sonra Rektör Süha Toner'den bizzat öğrenecekti. Öğrendikten sonra da inanamayacaktı. Haksız yere suçlanrruş, sonunda aklanmıştı. Fakat yine de sonuç değişmiyordu. Bunun anlarru, bir üniversite rektörünün devletin yargı makamlannın kararına aldırmamasıydı. Rektör için önemli olan "dava açılmış" olmasıydı. Oysa dünyanın hiçbir yerinde böyle bir suç yoktu. Bu kuralı üniversite öğrencileri bile ezbere bilirken, üniversite rektörü bilmezlikten geliyordu. Muammer Tuna şimdi ne yapsındı? Kastamonu'daki görevinden istifa etmiş bulunuyordu. Yıldız Üniversitesi'nin kendisini öğretmenliğe uygun görmemesi üzerine, Milli Eğitim Bakanhğı'nın da "sakıncalı" bulacağı kesindi. . Tuna yeni nişanlanrruştı. Son bir umutla nişanlısını da yanına alarak Rektör Süha Toner'le görüşmek istedi. Uzun uğraşlardan sonra bunu başardı. Toner, Tuna'yı babacan bir tavırla karsıladı. Daha sonra bana söyleyeceği gibi "bu çocuğu bir baba gibi sevmişti" Ne yazık ki, elinden bir şey gelmiyordu. Üniversiteyi kavgadan gürültüden kurtarmıştı. Şimdi "davaya bulaşmış" birini okula kabul edemezdi. Ama bir öneride bulunabilirdi. Şöyle dedi: "Yavrum daha gençsin.. Ne yapacaksın oğretmen olup.. Şimdi devir ticaret devri.. Hayata atıl, ticaret yap, kurtul.:' Ünlü radyo spikerimiz bunları duysaydı herhalde şöyle derdi, "Vay anasına sayın dinleyiciler..!' Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinden birinde 4 yıl eğitim görmüş, devletin bütçesine milyonlarca liraya, kendisine 4 yıla mal olmuş bir gence tam kendisinden yararlamlacağı sırada, bir üniversite rektörü tarafından önerilen ilginç çareye bakın: "Ticaret yap, kurtul." Muammer Tüna'nın anlattıklarına inanamadım. Süha Toner'le telefonda konuştum. Bana, Tuna'yı hakkında açılmış dava nedeniyle almadıklarını söyleyemedi. Gerekçesi şöyle bir şeydi: "İlk yazı kesin bir karar mahiyetinde değildi. Asıl karar Kurul'da yapılan toplanuda alınabilirdi.!' v.s. Ben de ona Enstitü Müdürü Doç. Dr. Erdal Birdal'ın "yapılmış olan sınavlarda başanlı görülmeniz üzerine ilgili kadroya atanmanız uygun görülmüştür, yazısı kesin değilse, acaba bu ülkede ne kesin olabilir" diye sordum. Soruma yanıt vermedi. Sadece, "bu çocuğu bir baba gibi sevdiğini ve babaca bir nasihatta bulunduğunu" açıkladı. "Nasihatı" da yukarda belirtmiştim. "Ticarete atıl, kurtul.!' Toplumdaki çürümenin en önemli üniversitelerimize kadar yayılması son derece üzücüdür. lşin asıl acı yanı, bu haksızlık karşısında Tüna'nın başvurabileceği bir makamın olmaması... Kural olarak Danıştay'a başvurabilir, ama üniversite rektörlerinin bile böyle düşünebüdiği bir ülkede, Ustelik üniversitenin koca hukukçu kadrosu karşısında gariban bir felsefe öğretmeninin sonuç alabilmesi olası mı? Sovyetlerle FIR pazarlığı Ankara, Sovyetlerle bugün başlayacak Karadeniz FIR hattı uçuş bildirim bölgesi ve sahası görüşmelerinden ümitli. ANKARA (Cumburiyet Bürosu) Karadeniz FIR hattı uçuş bildirim bölgesi ve sahası ile ilgili olarak yapılacak TurkSovyet görüşmeleri bugün Ankara'da başlıyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Inai Balu, 1971 yılından bu yana Ankara ile Moskova arasında çözümlenemeyen FIR sorununun göruşüleceği toplantılarda Türkiye'nin olumlu sonuç alınacağından ümitli olduğunu söyledi. Ancak Türkiye'nin, FIR hattının Karadeniz'in ortasından geçmesi yolundaki talebini bugüne kadar kabul etmeyen Sovyetler Birliği'nin bu kez nasıl bir öneriyle masaya oiuracağı büinmiyor. Sovyetler Birliği'nin, Sinop yanmadasının hemen kuzeyinden geçen FIR hattının Türk karasularının dışına kaydırılması önerisi Ankara tarafından geçen yıl reddedilmişti. Karadeniz'de Türkiye ile Sovyetler Birliği'nin hava sahalarımn yeniden düzenlenmesi için yapılacak görüşmelere katılmak üzere Sivil Havacılık Bakanlığı Hava Trafiği Genel Müdürü Vakri Selkolnikov başkanlığındaki Sovyet heyeıi dün Ankara'ya geldi. Yapılacak görüşmelerde Türk tarafına, Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasi Işler Genel Mudür Yardımcısı Büyükelçi Turban Fırat başkarüık edecek. Karadeniz'de FIR hattı ve hava sahası konusunda Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki sorun, Moskova'nın 1971 yıhnda bugünkü çizgiyi Uluslararası Sivil Havacılık örgütü'ne (ICAO) tek taraflı olarak bildirmesiyle başlamıştı. Batum'dan başlayıp Sinop yarımadası kuzeyinden ve Türk karasularından geçen mevcut çizgi Türkiye ile Bulgaristan sınınna kadar uzanıyor. Bu çizginin kuzeyinde kalan ve Karadeniz hava sahasının yüzde 75'ini kapsayan bir FIR bölgesi Sovyetler Birliği'nin kontrolünde bulunuyor. Bölgedeki sivil uçuşlar ise Bulgaristan ve Romanya'daki iki kontrol kulesi dışında Sovyetler Birligi'nin Odessa, Simferopol, Soçi ve Suhumi kontrol kuleleri tarafından yönlendiriyor. Türkiye, mevcut çizginin Karadeniz'in onasuıdan eşit bir şekilde saptanmasını istiyor. Ancak konu ile ilgili olarak 1978 ve 1985 yıllannda Moskova ile yapılan resmi görilşmelerden tatminkâr bir spnuç elde edilemedi. Sovyetler Birliği geçen yıl yaptığı bir öneriyle, Sinop yarımadası kuzeyinden ve Türk karasulan üzerinden geçen FIR hattının Türk karasulanmn hemen dışına kaydınlmasını önermişti. Bu Öneri ise 'arzulananın çok altında kaldığı' gerekçesiyle Ankara tarafından kabul edilmemişti. Sovyetler Birliği'nin bugün başlayacak olan göruşmelere hangi önerileri getireceği bilinemiyor. Gözlemciler, Moskova'nın 1971 yıhnda sağlanan bir durumdan geri dönmek istemediğini bildirirlerken, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü tnal Batu, konu ile ilgili olarak dün bir soruyu yarutlarken, "Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki ikili sorunlar azalmıştır. Bu bakımdan goruşmelerde olumlu sonuç çıkacagından ümitliyiz" dedi. Mittiyet Gazetesi'nin düzenlediği 1988 Haldun Taner Oyku . ^ l i m Gece ^ adh öyküsüyle kazanan ö d u ! u n ü Nazlı Eray ödülünu dün Marmara Etap Oteli'nde düzenlenen bir törenle, Haldun Taner'in eşi Demet Taner'den aldı. Törende bir konuşma yapan Zeynep Oral, "İçimizdeki Haldun Taner'i azaltmadık, dışımızdakı olası Haldun Tanerleri çoğaltmaya yöneldık. Bugun Haldun Taner'in yaş gunü. 0 dunyamızı renklendirmeyi. ufuklarımızı genişletmeyi fıâlâ surdurüyor" dedi. Zeynep Oral'ın ardından konuşan gazetemiz yazarlarından Oktay Akbal ise Haldun Taner'in, oyunları. öyküleri, yazıtarı ve denemeleriyle yaşadığını beltrterek. "Taner'in öykulerini bugün yeniden okuduğumuzda 30 yıl önce bize göstermek istediğı yanlışlıkların ne yazık ki bugün de yaşandığını görüyoruz' dedi. Akbal, daha sonra sanatçının 1958de yazdığı bir öyküsunu okudu. Demet Taner ise yaptığı konuşmada, "Haldun Taner, nereden kaynaklandığını ve nereye akacağını çok iyi bılen güçlü bir akarsu gibiydi" dedi. Seçıci kurulunu Oktay Akbal. Orhan Duru, Prof. Dr Selçuk Erez, Selim İleri, Prof. Dr. Emre Kongar, Ahmet Oktay, Şara Sayın, Demet Taner. Cemal Süreya ve Prot. Dr Tahsin Yucelın oluşturduğu yarışmaya 900'den fazla öykü katıldı. (Fbtoğraf. Cumhuriyet) Ege'de bir dizi protesto mitingine katılacak olan tnönü: Emirle sıraya dizilen parti değîli mediğini vurgulayan İnönü, SHP'den kopma beklentileri ile ilgili bir soru yu şöyle cevapladı: "Bizim çizgimiz bellidir. Bu partiden koparak başka partilere gidecek ya da örgütlenecek olanlar buyük kitlelerdcn destek görmezler. Çiinkü biz sosyal demokrat gorüşü savunan bir kitle partisiyiz, Vatandaş. bizim güçlü bir şekilde görevde kalmamızı istiyor. Kurultaylar zaten bu odaklaşmalann görüidüğü. konuşulduğu yerdir. Ama bunlar, partinin çizgisini def işlirmiyor, bilakis partiye canlüık kazandınyor. Benim kişisel olarak gelecek için umudum devam ediyor. Ben de partimizirt daha güçl«nmesi için elimden geleni yapmaya devam edecegim." İnönü, göruşmeden sonra bir gazetecinin haziran ayında yapılacak kurultayda genel başkanlığa aday olup olmayacağını sorması uzerine, "Şundilik bunlan konuşmak zamansız, öyle bir soruyu ne siz bana sormuş olun ne de ben duymuş olayım" karşüığını verdi. Ege Büromuzun haberine göre, İzmir'e bu akşam gelmesi beklenen SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, bir dizi protesto eylemine katılacak. İnönü, pazar günü partisinin Turgutlu'da düzenlediği "Zamlan ve hayat pahalılığını protesto" mitinginde konuşacak; Devlet Hastanesi önünde basın toplantısı düzenleyecek. İnönü, gecekondu bölgelerinde ve ilçelerde vatandaşlaria sohbet edecek. İnönü, cumartesı günü de Devlet Hastanesi önünde bir basın toplantısı düzenleyerek iktidarın sağlık politikasım eleştirecek, uygulamalardan örnekler verecek. Daha sonra Yeşilyurt'ta esnafla sohbet edecek, gecekondu bölgelerinde incelemeler yapacak. Gece il örgütünün yemeğine katılacak olan İnönü, pazar günü saat 14.00'te de Turgutlu'da "pahalılıgı ve zamlan protesto" mitinginde konuşacak. Turgutlu mitingine parti üst düzey yöneticileri ve miUetvekiUerinin yanı sıra yöredeki bazı işçi sendikalannın da katılacagı belirtildi. Turgutlu Çimsetş yöneticileri, "Pahaiılıktan en çok biz zarar göıüyoruz. Mitinge işciler de katılarek zamlan, hayat pahalılığını protesto edecekler" dediler. Sigorta kartımı, nüfus cüzdanımı ve okul ile askeri kimliğimi yitirdim. Hükümsuzdür. AHMET ÖZDEMİROĞLU Çiftehavuzlar'da devren kuaför dükkânı. 369 67 50 Nüfus hüviyetimi kaybettim. Hükümsuzdür. BEDAHET TOSUN 1727 yaşlannda bayanlar, lngiltere'de çocuğa bak, karşılığında lngilizce öğren. 1158 53 42 "Halılannızı yerinde yıkarız 582 86 17" S H P Genel Başkanı İnönü, bu akşam Izmir'e gelecek.Pazargünü Turgutlu'da'zamlan ve hayat pahalılığını protesto mitingi'nde konuşacak. Haber Merkeri SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, "Biz emirle sıray« dizilen bir parti degiliz" dedi. inönü, Karikatürcüler Derneği Bişkanı ve gazetemiz çizeri tsmail Gılgeç ile yaptıgı görüşmede, sosyal denokrat bir parti olan SHP'de çeşiti görüşlerin yer aldığı sıyasal bir yepazenin olabileceğini soyledi. Erdal tnönu, halkın SHP'den çok şe» beklediğini, bunun en iyi örnegiıin de isüfasına gösterilen tepki oldığunu söyledi. lstifasına bu kadar b>iyük bir tepki olacağını tahmin et Sahillerimizi beton yıgmı haline getirnıeyeliırf ANTALYA (Cumhuriyet) Başbakan Turgut Özal, 6 gün süren Antalya gezisinden dun Ankara'ya döndü. Özal Türkiye'nin kaliteli turiste hizmet edecek şekilde tesisler kurduğunu belirterek, hipi tipi turist alınmayacağını söyledi. Özal, "Sahillerimizi bir beton ytğinı haline getirmememiz lazım" dedi. Özal gezisinin son gününde KuzeyGüney Dayanışma Toplantısı'na katıldı. Daha sonra Akdeniz Sağhk Vakfı Medikal Görüntüleme Merkezi'nin açılışını yapan Özal ardından Akdeniz Üniversitesi Kampusu ile Tıp Fakültesi'ni ziyaret etti. Özal'a öğrenciler genellikle hastane yurt zorunlu hizmet uygulama ve eğitim konusunda sorunlar yönelltiler. Özal, soruları yanıtlarken, öğrencilere çok çalışmalarını ve okuldan sonra öğrenmeyi bırakmamalannı önerdı. "Hayat önemli bir üniversitedir" diyen Özal doktorların zorunlu hizmetinin kaldınlmasından yana olduğunu, ancak bazı nedenlerle bunun yapılamadığını söyledi. Başbakan sözlerini tamamlamak üzere iken öğrencilerin bazıları "ma•ş maaş" diye bağınnca devletin, elindeki olanaklar ölçusünde doktorlara maaş verdiğini dile getirdi, has tanelerin işletme haline dönmesiyle birlikıe doktorların 23 kat ücreı alabileceklerini belirtti. Özal gazetecilerin emekli Orgeneral Necdet Üruğ'un tazminat istemi ile ilgili ısrarlı sorulanna yanıt vermedi. "Böyle ayaküstü sualler sormayın" dedi. Hava sahasının Iran ve Irak uçaklanna kapalılması konusundaki soruları da yanıtlamadı. Özal Ankara'ya döndü 4 AT uyum aniaşması son aşamada HADİ ULUENGİN BRÜKSEL Topluluk ulkelerinin AT nezdindeki buyukelçilerinden oluşan "Daimi Temsilciler Komitesi'nin dün Brüksel'de yapılan olağan oturumunda, yedi yıldır onaylanmayan TürkiyeYunanistan uyum anlaşmasının "imz^lanması konusunda" Hke kararı alındı. Ancak bazı teknik nedenlerden dolayı söz konusu karann önümüzdeki hafta olurumunda resmileştirilmesi üzerine görüş birliğine varıldı. Bu yüzden de "uyum anlaşmasının" pazaıtesi günkü AT Dışişleri Bakanları Konseyi'nin gündeminde yer alacağı sanılmıyor. Ancak her halukârda, "uyum anlaşmasının" en geç 25 nisana kadar Ankara ile Brüksel Komisyonu arasında imzalanması kesinleşmiş dnrumda. Dünkü "Oaimi Temsilciler Koıtıitesi" oturumunda. bir gün önce Brüksel Komisyonu'r.da Atina'nın yakmış olduğu "yeşil ışık" doğrultusunda Türkiye ile AT arasında yedi yıldır imzalanamayan ve Yunanistan'ın Ankara'yı bir Ortak Pazar partoneri görmesini öngören "uyum anlaşmasının" ona>lanması için "ilke birliği" sağlandı. Bu forumda da, bir gun önceki gibi, Özal ve Papandreu'nun vayımlamış oldukları Brüksel deklarasyonunun 6. se 7. maddelerine alıfta bulunuldu. Yani. Türkiye'nin Rum mal varlıklannm ıransferini yasaklayan "'1964 kararnamesini" kaldıracağı, buna karşılık da Yunanistan'ın "uyum anlaşmasını" onaylayacağı belinildi. Fakat teknik bir aynntıdan dolayı, "Daimi Temsilciler Komitesi"nin karan resmilik kazanmadı ve bunun gelecek haftaki oturumda açıklanması üzerine görüş birliğine varıldı. Böylelikle, karann resmilik kazanmasından sonra, Ankara ile Brüksel Komisyonu arasında yapılacak temaslar sonucu, anlaşmanın ne zaman imzalanacağı belirlenecek. Ancak her halukârda, ÖzalPapandreu uzlaşmasına uygun biçimde, söz konusu anlaşma en geç TurkiyeAT Ortaklık Konseyi'nin toplanacağı 25 nisan larihine kadar parafe edilmiş olacak. Dolayısıyla da Ankara ile Avrupa Topluluğu arasındaki lemel purüzlerden bırını oluşturan "uyum anlaşması" sorunu, yedi yıl sonra "mutlu sonla" noktalanmış olacak. Yunanistan'ın AT'ye tam üye clduğu 1 Ocak 1981 tarihinden sonra imzalanmış olması gereken "uyum anlaşması" aslında hukuki ve teknik bir belge niteliğini taşıyor. Atina, Türkiye'yi AT yükümlülükleri çerçevesinde bir partoner olarak tanırken, Ankara da Yunanistan ile olan ticari ilişkilerinde, diğer Ortak Pazar ülkeleriyle sahip olduğu hak ve yükümlülükleri benimsiyor. "Uyum Anlaşması"nın imzalanmasından sonra ise, bunun önce Avnıpa Parlamentosu'nun. sonra da Yunan meclisinin onayından geçmesi gerekivor. Rapor, idarenin kamburu ANKARA (Cumhoriyel Bürosu) DYP Genel Başkanı Süleyman E>mirel, Başbakan Turgut Özal'ın "•fcnilen güreşe doymaz" sözlerini yautladı. Demirel, "Devletin gücüyle yizde 36 oy aiacaksınız, buna galib»vet diyeceksiniı. Eşit şartlar allın<Kı olmayın yanşın neticesi kimseye » m r getinnez" dedi. Erken yerel seçanin anayasaya aykın olduğu görüş>mü yineleyen Demirel, eski genellcırmay başkanlarından emekli Or£<neral Necdet Üruğ'un MİT rapon nedeniyle Başbakanlıktan tazmira.t istemesine ilişkin bir soruya, "tnö ı e n kişinin mahkemelere gitmesi kKkkıdır" karşılığıru verdi. DYP Genel Başkanı Demirel, partünin genel idare kurulu toplantısınt i n sonra gazetecilerin sorulanru yanLİadı. Başbakan Özal'ın "Yenilcn gjreşe doymaz" biçimindeki sözlericrı hatırlatılması üzerine Demirel, sçimlerin eşit şartlarda yapılmadığı görüşünü savundu. Demirel, "Adamı baglayacaksn ağaca. ondan sonra elini kolunu da bağlayacaksın. sonra da koşuyu ben kazandım diyeceksin. Yanş eşit şartlar içinde olur. Eşit şartlar içinde oimayan yanşın neticesi kimseye onur vermez" diye konuştu. Demirel şöyle devam etti: "Bugun Türkiye'yi yönetenlerin sıkıntısı, 1983 rejiminin eşit şartlar içinde başlamamış olmasıdır. 87 seçiminin bo> le neticelenmiş olması da bu sakatlıklandır. Sıkıvonetim şartlan altında seçim yapacaksına, 87'ye gelince '12 Eylül'e dönersiniz ha' diye milleti korkutacaksınız. 12 Eylul öncesine ne donen var, ne dönulen. Kim istiyor ki kan dökülmesini? Bir de bunlann üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra kullanacaksınız. niye kullanıyorsunuz? Çunkii bugün ayın 16'sıdır. 16 Mart 1988'in hesabını bu insanlara veremezsiıuz. Yüzde 60 enflasyon; 150 lira ekmek, 5 bin lira et. Ondan sonra 49 bin lira asgari ücret. Hadi verin bunun hesabını. Bundan kaçıyorsunuz, bundan kaçınca da 'Efendim, biz seçim yaptık, kazandık' diyorsunuz. Ne kazandınız? Yüzde 36 oyla yüzde 64 milletvekilligi. Sizin kafanızda adalet yok." Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı'nın, Yerel Seçim Yasası'nı veto et meyeceğine ilişkin görüşleri üzerine "yorum yapmayacağını" belirtti. Eski genelkurmay başkanlarından Necdet Üruğ'un, Başbakanhğa MİT raporuyla ilgili olarak 200 milyon !iralık tazminat davası açmasını da değerlendiren Demirel, "tncinen kişinin mahkemelere gitmesi hakkıdır. Rapor diyorsunuz; rapor bugunkü idarenin strtında bir kamburdur. Bu rapor ortadan kalkıncaya kadar bu kambur kanamaya devam eder. Daha rapor meselesi Utmiş degil" dedi. Demirel 49 bin lira asgari ücretin hesabını sordu Carlucci ve Carrington Türkiye'ye geliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD Savunma Bakanı Frank Carlucci'nin Türkiye'yi ziyaret etmesi konusunda, Ankara ile Washington arasında mutabakat sağlandığı, şu aşamada ise tarih lespit çalışmalarının sürmekte olduğu bildirildi. NATO Genel Sekreteri Lord Carrington'un ise 1112 nisan tarihleri arasında Türkiye'ye bir veda ziyaretinde bulunacağı belirtildi. Dışişleri Bakanhgj Sözcüsü tnal Baiu, dün düzenlediği haftalık basın toplantısında, eski Savunma Bakanı Caspcr Weinberger'ın yerine aralık ayında atanan Frank Carlucci'nin, Türkiye'ye bir ziyaret yapacağı yolundaki haberleri doğruladıBatu, Carlucci'nin ziyareti ile ilgiti olarak nisan ayı üzerinde duruiduğunu belirtıı. Dışişleri Bakanlığı çevreleri, Frank Carlucci'nin savunma bakanı olarak atanmasından sonra Ankara'ya ilk kez geleceğini, ziyaretinin ise daha çok "tantşma" mahiyetinde olacağını belimiler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear