23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ARALIK 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET'5 HKIIU SİNEMA ATİLLA DORSAY KİM KİME D I M DUMA Tebnkkr, th Geenlercle, iophnMa. t»r konvşma yoptım ve arhk he TeMSL edecek kirınn ' fiaşfa fcfhohhrda.htrkij hakkmı Biraz sabredin ve izleyin Tema / Yönetmen: Gleb Panfilov .' Senaryo: G. Panfilov, Aleksandre Çervınski / Göruniü: Leonid kalaşnikov / Müzik: Vadim Bibergan / Oyuncular: Mihail Ulyanov, İnna Çurikova, Evgenyi Vesnik, Evgenya Neçayeva, Sergey Nikonenko / Mosfilm (Sovyet) yapımı / 100 dakika (Dunya). Kimi filmler kendini ne denlı zorele veriyor!.. Daha ilk sahnesinden başlayarak kendini sevdirmeye, seyircinin gönlünü çelmeye yönelik filmlere karşın, kendini sanki inatla saklayan, gizleyen, ancak sonlara doğru "açdan" filmler de var. Bir Sovyet yonetmeninın, Nikita Mihalkov'un "Tanıksız"ı böyleydi. Başka bir Sovyet yönetmeninin, kuşağının en önemli sinemacılarından Gleb Panfüov'un "Tema"sı da böyle. Gerçekten de, filmin içerdiği tipik Rus (yoksa Slav mı demeli?) duyarlıklarla, huznü hemen izleyen coşkuyla, Puşkin, Lermontov, Mayakovski vb.'den esinler taşıyan "şiirsel" diyaloglarla hemen yakmlık kurmak kolay değil. Yaşı 50'yi aşmış, saçlan azalmış, oldukça kabasaba, sıradan gorunümlu başkişisi Kim Aleksiyeviç Essenin'le özdeşleşmek de oyle. Sovyetler'in "ulusalkahraman"ı laruıdan biri, dünyada en çok kitap satılan ülkelerden biri olan bu ülkede bir "trafik polisi"nın bile oyunlarını bildiği bir yazardır Essenin... Bir yazar, dostu ve ögrencisi genç bir kızla birlikte karla kaph bir taşra kentine gelır. Burada once rastlantı sonucu karşılaştığı, sonra konuk edildiği ev sahibesinin arkadaşı ve öğrencisi olarak karşısına çıkan genç bir kadın. Saşa onu şaşırtır. Saşa, içinden geçirdiği, ama açıkça soyleyemedigi şeyleri ona korkusuzca söyler: Resmi ideolojiye teslim olmuş, başarı uğruna Ozgürlüğunu yitirmiş, sanatıyia önemsiz, boş şeyler söyleyen bir yazardır Sovyet yönetmen Gleb PanfıloVun Berlin'de Altın Ayı alan "Tema"sı t»r rtrn çıkar/arn/ Satvnon PİKNİK PİYALE M.4DH4 İnna Çurikova ve Mihail Ulyanov "Tema'da Saşa'yı canlandıran İnna Çurikova (solda), yönetmen Gleb Panftlov'un karısı ve değişmez oyuncusu. Başroldekı Mihail Ulyanov ıse yaşı 50'yı aşmış, saçlan seyrelmiş, sıradan görünümlü yazar Essenını dramatik yapıyı kıran bir oyunla basarılı bir biçimde canlandırıyor Essenın... 1930'lann azbilinenbir köyluyazarı üzerine araştırma yapmakta olan Saşa, Essenin'in karşısına, önce kur yapılacak guzel bir kadın, sonraysa kendi bilincinin bir yansıması olarak çıkar. Bu arada, kadına karşı onüne geçemediği bir ilgi duyan, yaşlılığın eşiğindeki yazar, birden onun da kendi dünyası, kendi sonınları olduğunu öğrenir. Yine istemeden tanık olduğu bir olayda, kadının sevgilisi olan bir diğer yazann, kendisinin tersine resmi öğretiyle banşık olmayan, bu nedenle ülkeyi terk ederek ABD'ye veya Israil'e göçetmek isteyen Andrey'in varlığıru öğrenir. "Tema", başta da dediğım gibi, kendini kolay ele vermeyen " z o r " bir film. Bize, bızim alıştığımız sinemaya yakın temaları, hernen özdeşlesilecek kahramanları, kolayca kavTanacak bir bildirisi yok. Filmi bir süre içinizden hafıtçe esneyerek, bu filrne Altın Ayı veren 1987 Berün Şenliği jürisine veya size görmenizi öğütleyen eleştirmene verip veriştirerek izleyebilirsiniz. Ama sonra birden bir yerlerde bir şeyler oluyor, özellikle Andrey figürünün ortaya çıkmasıyla birlikte ve alabildiğine gergin, fırtınah bir sahne boyunca, film Glasnostöncesi Sovyetler Birliği'nin sanat politikasına, sanatçılardan istenen odünlere, yaratma özgürlüğunun kısıtlanmasına, elbette çok dolaylı, ama yine de çok güçlü bir eleştiriye dönüşüyor. Alttan alta tipik bir nostaljiyle karışık bir ironiyi sürdüren bu psikolojik film için, hiç beklenmedik bir toplumsal / siyasal eleştiri bu. Ve gücu de, bu beklenmedik olma olçusunde buyuk. Gleb Panfilov, klasik Amerikan sinemasına zıt duşen, Yeni Dalga'cıların getirdiğine benzer biçimde, çekim/karşıçekım donuşumunu yadsıyarak uzun plaıısekanslardan oluşturuyor fılmini, olayları, konuşmalan değil, insan portrelerini on planda tutuyor. Alabildiğine duz, gösterişsiz bir anlatımı var yonetmenin. Ama film, bu yalınlığın denetimli, istenmiş bir yalınlık, bir uslup olduğunu gösteriyor bize. "Tema" sonuç olarak tadına vanlması zor, ama değer bir film. "Wal! Street" veya "CMrty Dancing"i gördükleri için "sinemasever" olduklarını sananlar ise, "sinemaseverlik sınavı"nı ancak bu tür filmlerle vereceklerini unutmasınlar... Bir tur adramatik oyun veren Mihail L'lyanov'la Saşa rolünde bir kez daha karşımıza çıkan, yonetmenin eşi ve değişmez oyuncusu İnna Çurikova" nın başansı da soz konusu edilmeli. Ah, bir de film gayretli, ama gunumuz Turkçesiyle pek ilişkisi olmayan deyimlerden ve sık sık dikkatleri dağıtan o garıp "leke'Merden kurtulsaydı!.. yalnızdı...Tam O aıada.. BENI SİNEMA MÜSÜN? Kuçuk cocuk gddı "' 4ci"BGnisı'n(2ma götur.." n V ÖNCE. OJOJMU9 GIBlVlM HIZLI GAZETECİ \ECDETŞE.\ Bir fantastik sinema denemesi Av (Predator) / Yönetmen: John McTierman / Oyuncular: Arnold Schwarzenegger, Carl Weathers, Bill Duke, Jesse Ventura, Sonny Landham, Elpidia Carrillo, R. G. Armstrong / Bir FOX fılmi (Site, Sinepop, Süreyya, Suadiye, Şafak, Nilgülj. Latin Amerika ülkelerinden birinin alabildiğine sık ormanlan. öylesine urkünç bir görünümü var ki "Kampuçya, buramn yanında Kansas gibi kalır". Bir gerilla grubunun eline tutsak duştüğü sanılan bir bakanı kurtarmak amacıyla, alabildiğine deneyimli ve gozupek bir komando grubu buraya yollanır. Operasyon başarıyla gerçekleştirilir, ancak komandolarımız çevrelerindeki ormanda sanki doğayla özdeş, ağaçlara sinmiş gizli ve korkunç bir yaratığın varlığını keşfeder ve birer birer onun elinde korkunç biçimde ölmeye başlarlar. Oldukça özgün ve etkıleyıcı bir "Av", genç yönetmen John McTierman hesabına gerçek bir başarı ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI fantastik sinema denemesi. Bir tur " R a m b o " gibi başlıyor ve artık bu tur filmlerin malzemesinin yalnızca "duş üriinü" olmadığını, ABD'nin zaten filmde anılan kimi ulkelerde (Vietnam, Kampuçya, Libya, Afganistan, Latin Amerika) yakın yıllarda gerçekleştirdiği, kimi bilinen, kimiyse hiç bilinmeyen komando eylemlerinden bilgi ve esin kırıntıları içerdiğini düşünmeye başlıyorsunuz. Ancak filmin "komando eylemi" bölumleri çok sürmüyor. Orman içinde gizli bir garip "yaralığın" ortaya çıkışıyla birlikte film fantastik sinemanın gizli dehlizlerine doğru kaymaya başlıyor. Artık referansfilm " R a m b o " değil, "Yaratık", "Saturn3" tıirunden filmlerdir. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS GIRSES Ey sînemaya saygı! Geldinse 3 kere vur Filmler"programında gösterilen "Paris'te Bir Amerikalı"nın niçin siyahbeyaz gösterildiğini sorup yakındı. Onlara, bu yakmmaları TRT'ye yöneltmelerini öğütledik. Umarım, TRT yöneticileri cuma gecesi en az benim kadar tedirgin olmuşlardır telefonlardan. Saygı. Evet, toplumumuzda eksikliği en çok duyulan şey bu galiba. Hakka saygı, hukuka savgı, msana saygı, kadına saygı, emeğe saygı, bilgiye, kültüre, sanata saygı. Insan haklanna saygı. "Av", "GöçmenlerNomads" adlı bir ilk filmle "çıkış" yaptığı belirtilen genç yönetmeni John McTierman hesabına gerçek bir başarı. Filmin ozgünluğu, yalnızca fantastiğin iki yan türunu ustaca birleştirmesinden ve şaşılacak bir "açık hava fantastiği" yaratmasından kaynaklanm!yor. McTierman'ın bu alandaki sayısız ustasından devraldığı, ama \y\ Reakliydi, siyahbeyaz oldu TRT. sinemanın tarihinin en unlü müzikalinı, değennın önemli bir bölümünü renkle devraldığı bir gerılim yaratma, dekor/mekânı değerlendirme duyrınden alan "Paris'te Bir Amerikalı"yı. siyahbeyaz bir kopyasından göstermekten çekinmedi. gusu var. Çok uygun ve tipik Amerikan usulü bir tiplemeyle belıren komandoların her birinin "yaratık"la karşılaşması, hem psikolojik hem de teknik açıdan çok iyi gerçekleştırilmış... Schwarzenegger'in kaçınılmaz olarak yine bir "ustun adam" çızdiği filmde, yonetmen, bu ustunadamı gulünç ve grotesk kılmadan oldukça msancıllaştırmak baGeçen cuma gecesi telefonumuz az çalmadı. Birçok okurumuz, "Oscar Kazanan şarısını da elde etmiş. "Predator", artık sonuna geldiği sanılan fantastik turde hâlâ veni, ilginç bir şeyler yapmanın mumkün olduğunu gösteren (yetenek sorunu!) ve meraklılarına tatlı urpertıler geçinecek bir film. "Varatık" filmlerindeki canavarın "varatıcısı", Oscar'lı Slan Winston'un yeni yaratığı ve Alan Silvestri'nin muziği de ovguyü hak edıyor. TARİHTE BUGÜN MCMTAZ ARIKA\ 16 Aralık BILGIN ALİ KUSCU 1474 TE BUGÜH, UMLU TZ1RK ASTTZOMOkA VB MATEMAT1KÇİSİ <4U fcUÇÇU İSrAMSUL'DA ÖLMUŞTÜ. TuRKISTülfjbAtd MAt/EgAufJHEHlR EMıRl ULUS gEY'tN KUÇ ÇUSUNUM OĞL.Ü OLARAK &UNYA VA GELEM İYf S//? OĞISEMIM GÖÜMUÇ7TJ. KfSA Su£EDE KANT f&SATHAUESlNE MUÛU/S OLMÜŞ, ÇEVKEDE UNLSMMİÇnPAHA SONfSA.AKJCOYUAILU HUtCÜMOA&l UZUN H4SAM 'IN YAM/k/DA SuLUMAAJ AU tCUÇÇU, ELÇL L/K YAPMAK. ÜZBeE İSTANSUL'A SELO/SWOE/ FATıH SULTAM MEHMET'PEN PAYET ALAGAK OSMAA1LI gAŞLE& VESE/V BlLGlM 8ÜYUK ıLGı ', ÇO*C SAYtOA ÖĞKENCf Y£T7Çr7/?M/Ç77g. YAZDfğf SfHDA "UNKUDÛZ ZBUAHIR & HA2MUL C£iM t/E Y) göstermesi, "cağ atlayan" Türkiye'ye yakışır bir göruntu müydü? Ote yandan, Engin Avça'nın "Bez Bebek" filminin başına gelenleri okudunuz. Mahmul T. Öngören'in de belintiği gibı, lyı, kaliteli Türk filmlerini Alanımız gereği, sinemaya saygıdan söz edelım göstermekle iş bıtmiyor. Bunları gostermesini de bilEczacı Alı Fuat Bey, larafından isterseniz. Daha doğrusu sinemaya saygısızlıktan. mek gerek. Kesip biçmeden, çok gerekli göriilüyorsa her lurlu sebeblerden dolayı Ve kitle iletişim araçlarının en onemlisi, en gorkenı yönetmenine danışarak, en alt duzeyde kesmek, fildokulen saçlan çıkartan bir ilaç lisi, TV'nin sinemaya saygısızlığını örnekleyelim. Ge min en can alıcı yerine de reklamları sokuşturmagöremeyenlerin mutekabil çen cuma gecesi telefonumuz az çalmadı. Birçok dan göstermek gerekiyor. Ne yazık ki, her akşam ıddıalarını kaydetmiştik. okurseyirci, Oscar Kazanan Filmler'de gösterilen sinemadan soz etmekle veya sinema aktualitesi progSıhhıye Vekaletıne gonderilen "Paris'te Bir Amerikalı"nın niye siyahbeyaz oyna ramları yapmakla sağlanamıyor "sinemaya saygı" formülun yeni bir şey olmadığı dığını sorup yakındılar. Onlara bu yakınmaları denen şey Sinemanın özuneyonelik dahaciddi bir söylenmesine binaen bu hususıa TRT'ye yöneltmelerini öğütledik. Kimi zaten bunu çaba, belkı birtemel "zihniyet" değişikliği gerektiAli Fuat Bey bir muharrırimıze yapmıştı, kimi de yapacaktı. Umanm, TRT yöne riyor. Bu arada, SinemaTV Enstitusü gibi "ciddi" demiştır kı: ticileri, cuma gecesi en az benim kadar tedirgin ol bir kurumun, renkli sinema klasiklerinin siyah Herhangı bir kiınsenin imal muşlardır, telefonlardan! beyaz gosterilmesi oiayına nasıl alet olduğu da soKültur Servisi 1989 martın ettığı bir ilaç hakkmda beyanı da Londrada National Film The miıtelaa etmesını fazla Neydi sorun? İnsanlanmızın artık küçuk, onem rulmaya değer. siz gozüken şeylere de karşı çıkmaları. protesto etBütün bunlar olurken, geçen hafta TV'de 7 Gün atre'da bir Türk sineması toplu addederim. Ben şımdi sizt meye alışmalarının bir göstergesiydi. TRT, sinema Dergisi'nde bir haber: TRT, yerlı filmdızi azlığın aobterisi düzenlenmesi tasarlanı birşey söyleyemiyeceğım. Gazetenize uzun birşey yazıp tarihinin en ünlü müzikalini, değerinin önemli bir dan yeni çevrilen "Benim Sinemalanm", "Arkada yor. bölumunu renklerinden alan, ustelik bu ozelliği ve şım Şeytan" gibi savlı, büyuk projeleri satın alıp siBilindiğı gibı geçen ay 32. göndermek ıstıyorum. Diğer ünlu ressamresimlerle olan ilişkisi, film öncesi açık nemalardan önce gösterime sokacakmış! Hoppa Londra Film Festivali'ne BasarSa laraftan da muıehassıslarla lamalarda da belirtilen bir filmi, siyahbeyaz bir la! Bir kez, sinema için çevrılmış filmleri alıp gos buncu'nun •Kaçamak", Engin münakaşa kapısı açınak kopyadan göstermekten çekinmemişti. Yaratılma termek ve boylece, zaten darda bulunan Türk sine Ajça'nın "Bez Bebek" ve Orhan niyetinde değilim. sına TRT'nin de çeşitli olumlu yaymlarıyla yıllar masının ve sinemacılığının umut bağladığı son bir Oguz'un "Herşeye Rağmen" adlı Sız formulunuzu Sıhhiye dır katkıda bulunduğu bir seyirci kesimi de, bunu kaç yapıta da el koymak, TRT'nin kararlı ve nıyetli yapıtlan katılmıştı. Mart avında Vekaletıne gondenniştımz ve protesto ediyordu. Güzel bir şey değil mi bu? Ama gözüktüğu "Türk sinemasına yardım" ilkesıyle nasıl gerçekleştirilecek Türk sineması Vekalette ıddıa edildiği gibı TRT , diyelim ki Oscar Kazanan Filmler'in sırasını bağdaşacak? Zamanında bu filmlere katkıda bu toplu gösterisıne ise Başar Sabun formulıinuzun yeni birşey bozmamak için, elinde bulunan siyahbeyaz "Pa lunmayan bir TV dizisı olarak tasarlanan "Arka cu'nun "Çıplak Vatandaş", "Ku olmadığını soylemiş? ris'le Bir Amerikalı" kopyasını "mecburen" yayı daşım ŞeytaıTı kabul etmeyen TRT yonetiminın, pa Kızı". "Asılacak Kadın" ve Bu varil değildir. Vekalet o na sokmuştu. Peki, pazar gunü "süperfilmler"de şimdı bu filmler için istenecek çok daha büyuk bir "Zengin Mutfağı", Atıf Yıimaz gonderilen numuneyi lahlıl eder yinelenen "Bovani Kavşağı"mn da o berbat siyah bedeli ödemesi nasıl açıklanacak? Ve daha da onem ın "Bir Yudum Sevgi" ve "Asiye muvafık bulursa ıınaline beyaz kopyadan gosterilmesi şart mıydı? TRT'nin lisi, örneğın "Namuslu" filmınin 19 yennden bıçak Nasıl Kurtulur", Ömer kavur'un müsaade eder. Vekaletıen elinde yinelenecek "siiper film" mi kalmamıştı? Batı lanması, pardon makaslanması karşısında haklı ola "Yatık Emine" ve "Yusuf ile Ke aldığım ınusaadename ülkelerinde eski siyahbeyaz fılmlerın ticari amaç rak "açtı ağzını, yumdu gozünü" durumlanna du nan", Yavuz Ozkan'ın "Maden", yanımdadır. larla renklendirilmesi bile sanatsever çevrelerde ağır şen bir Ertem Kgilmez, yepyeni yapıtını TRT ma Ali Özgentürk'un "Hazal". Şerif Diğer tarafian dun matbaamıza biçimde eleştirilen bir davraruş olarak tepki görür kasçılannın eline teslim etmeyı kabullenecek mi? Gören'in "'Derman" adlı filmleri Şehreminde Aydınkeıhuda ken. TRT'nin renkli sinema klasiklerini siyahbeyaz Doğrusu merakla beklemeye değer! çağrı aldı. mahallesınde ıkamet eltığinı 60 YIL ONCE Cumhuriyet söyleyen Vahiı Vecdi Bey nammda bir zat muracaat etmiş ve demiştır kı: Gazeıelerde saç ılacı hakkmda bir lakım tenkıdler gördüm. Bunun için buraya kadar gelmek luzumunu hissettim. Başımda görduğünüz şu uzun saçlar arasmdaki ınahal kamılen açıktı. Bir yarım terııp istımal ettikten sonra bir de tam terııp aldım. Ondan uç defa ısıimal ettim. Sonra hastalandıın \e devam edemedim. Bugün ıse bu vazıyetteyim. İlaçtan memnunum... Filhakika bu karimizin başında ince ince yeni çıkmış tüyler vardır. gelmiştır. 1912 mukaveleslne iştirak etmerniştik. Çünkü bu meyanda hem afyon zer'i satış ve ticareti mevzubahıstı. 1912 mukavelenamesinin istihdaf ettiği gaye bu mevadın halk eline geçerek mukeyyefat meyamnda istimal edilmesı olduğundan diğer milletler gibi bu mevadın satışı tahtı temine almak lüzumu vardır. Bu nokıai nazardan bu hususta biz bir takım takayyudat vazediyoruz." 16 Aralık 1928 de biımiş olacaktır. Bıliyorsunuz Dil Encumeninm faalıyeti bitmek üzeredir. Bu ayın sonunda encümen başka bir teşekkül hahne gırecektir. Bu hususta heyeti Vekile bir karar vermek uzeredır. Bundan sonra bütün ana dilini muhtevı büyuk Turk lugati de yapılacaktır. Faaliyetine devam eden ve birçok cidden guzel sözler bulan ve toplayan heyetin mesaisinın hulasası da Türk lugatmın alacağı kelimeleri teşkit edecektir. Ayaz kafalara müjde! Londrada Ttirk sineması Dil encümeni faaliyetine devam etmektedir. Lugatın beşincı cu'zu de tashih Ankara 15 (a.a.) Mecliste edilmektedir. Ahiren uyuşturucu mevat hakkındaki şehrimıze gelen dil encümeni azasından Mardin mebusu kanun müzakere edilerek kabul olundu. Sıhhiye V'ekili Yakup Kadri Bey, Dil Dr. Refik Bey bu munasebetle Encümeni ve sözderleme heyetlerinin vaziyet ve atideki izahatı vermiştir: faalıyeti hakkmda bir " Bu kanun layihasını muharrırimıze demiştır ki: takdime sebeb olan esbab " Dil Encümeni faaliyetine Lozan muahedenamesınin burada devam etmektedir. yüzüncü maddesınde kabul edilmiş beynelmilel mukavelat İmla lugati bıtmiştır. Bu ay nihayetıne kadar gerek meyanına dahil afyon mukaddıme gerek hata cetvelı mukavelenamesinden ıleri UyTişturueu maddeler Yakup Kadri Beyin beynnatı Trabzomla millet mektebleri Trabzon 15 (Hususi) Millet Mektebleri teşkilatına başlandı. Cehaletıen kurtulacağını ıdrak eden binlerce halk şımdiden nıaarif ıdurelerine muracaat ederek bu mekıeblere kabullennı nca eımekıedırler KOLUMBIYA 1928 Modeli Gramofoolar ve bu cne .nılâ cdflen plaWLır K^ITIIUM SAI UN K'JLIJIVI;I\M fe
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear