Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31 EKÎM 1988 * * * CUMHURİYET/13 Amerikalı sınema dahisi Orson VVelles bundan 50 yıl önce bir radyo programında New Jersey rcentinın Marslıların ıstilasına uğradığını söytemiş ve bu haber büyük paniğe neden olmuştu. Oysa VVelles'in verdiği haber "Dünyalar Savaşı" adlı programın bir parçasıydı New Jerseylıler önceki gün kendılerini "uzaylılara" benzeterek VVelles'i andılar Welles'in anısına Zehirli varil çalındı SAMSUN (AA) Samsun'un Bafra ilçesi Sahilkent Köyü mulıtan Hüsamettin Ccbeci, denizden çıkanlan zehirli varillerden 10'unun çalındığını bildirdi. Beraberinde parlamenterler ve yabancı uzmanlarla birlikte "Karadeniz çevresi tetldk geasi"ne çıkan Başbakanlık Çevre Genel Müdüru Muzaffer Evirgen, Bafra ilçesinin Sahilkent Köyü'nde incelemelerde bulundu. Burada Evirgen'e bilgi veren köy muhtan Hüsamettin Cebeci, köyde sahile vuran ve eski bir binaya konulan zehirli varillerden 10 tanesinin vatandaşlar tarafından çalındığını söyledi. Cebeci, şunlan aniattr. "Vatandaşlann aldıklan bu varillerin içindeki zehirli boyalarla, evlerini boyadıklannı sanıyonım. Bu dunımu kaymakamlığa bildirdik ve önlem alınmasını istedik. Bunun üzerine, varillerin korunduğu binanın giriş çıkışlan betonla kaplandı." \angın kulelerine güneş enerjisi MERStN (Cumhuriyet Göney llleri Biirosu) Orman yangın gözetleme kulelerinin elektrik gereksinimleri güneş enerjileriyle karşılanacak. Üç panelle 186 amper eiektrik akımı sağlayacak guneş enerjisi sistemiyle kulelerin telsiz, televiryon, radyo ve aydınlatılması için gerekli elektrik enerjisi üretileceği bildirıldi. Mersin Orman Bölge Müdürü Aziz Bozat, Anamur, Gülnar, Ermenek, Mut, Karaman, Mersin ve Silifke Işletme MüdUrlüğü ormanlarında bulunan 9 adet yangın gözetleme kulesinde ilk kez güneş enerjisi ile elektrik üretimine baslandığım belirterek şunlan söyledi: "Güneş enerjisiyle elektrik üretimini, öncelikle ulaşım zorluğu bulunan orman yangın gözetleme kulelerinde yaygınlaştıracağız." Başkanı Benıamin Franklın'in portresı yer alır Ancak bu kez portreler karıştınlmış ve 10 dolarlık banknotlarda arzı endam eden eski Başkan Alexander Hamilton, Franklin kimliğtne büurterek 100 doiara terti etmiş (Fotoğraf: Reuter) İ f f f l H n l o r l l l r h a f o 100 dolarlık banknotların üzerınI U U U U I d l l l R l l d U I d e paratönerin mucıdi ve eski ABO Japon İmparatoru Hirohito'nun yaşadığı Tokyo'daki imparatorluk Sarayı'nm önü ziyaretçilerle dolup taşıyor. Japonlar imparatorlannın sağlığı ıçin secdeye vararak dua ediyorlar. (Fotoğraf: Reuter) Yaklaşık bir Kraliyet sarayının önü rekli iç kanamaaydır sügeçiren HABERLERIN DEVAMI YÖK.., ler, 1983 sonrası dozunu arttırmıştır. YÖK sistemini kimler eleştiriyor? Muhalefet partilerine göre YÖK, Türkıye'nin geleceğini ipotek altına alan, çağdaşlaşmayı ve gelişmeyi önleyen bir düzenlemedir. SHP lideri inönü de DYP lideri Demirel de YÖK'e karşıdıriar ve iktidara geldiklerinde bu alanda köklü bir değişime gideceklerini açıklamışlardır. (Baştaraft 1. Sayfada) TürkABD ilişkileri bağlanmıştır. Örneğin bugün öğrenciler bir tıyatro kulübü kurmaktan, bir spor faaliyeti için örgütlenmekten bile yoksundur. Bu gibı işler için izin gerekmekte ve genellikle de bu izinler verilmemektedir. • YÖK düzenini savunanlar ne derlerse desinler, bugün üniversitelerde öğretim düzeyi kaygı uyandıracak bir biçimde gerilemiştir. Yani geleceğin doktorları, mühendisleri, ekonomistleri, jeologları sahip olmaları gereken formasyonun çok gerisinde kalma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Bunun, Türkiye'nin geleceği açısından nasıl bir tehdit oluşturduğuna kuşku yoktur. (Boftarafı 1. Sayfada) "Ortak bağlara ve paylaşılan bedeflere rağmen, son on yıl, TiirkAmerikan ilişkilerinde arahklarla yaşanan güçlüklere ve gerilim donemlerine tanık olunmuştur. Bu çerçevede, ABD Kongresi'ndeki bazı çevrelerin ve bazı olaylarda da yönetimin, belirli baskı gruplarına duyarhk gostermesi, Uişkilerin düzgün ve duyarlı bir şckilde gelişmesine katkı saglamamışhr. lki ttlke arasında savunma isbirligi konulannın, tümüyle aynı ortak savunma sislemine üyeliğimiz ve karsılıkh yiikümlülüklerimiz çerçevesiDde ele aunması geregini belirtmeye ihti>"aç duymuyorum. Bu alanda ilişkilerimizin gelişmesini engelleyecek bağlar ve sınırlamalar, uzun dönemde, ABD'nin Türk kamuoyu ıtezdindeki görüntüsüne zarar verecektir. Türk kamuoyu, bu konulara duyarhk göstermektedir. Öte yandan, yabancı ögeleri ilişkilerimize sokma girişimleri, ilgili sorunlann çözümıinü sağianıayacaktır. ABD. Türkiye ile ilişkilerini üçiincü taraflara ipotek etraemelidir. Her iki ülkenin de ortak sorumluluğu, yabancı öğelerin ilişkilerimize zarar vermesini önlemektir." Dışişleri Bakanı Mesut Yümaz, TürkAmerikan işbirliğinin süreldi ve dinamik bir süreç olduğunu kaydederek, iki ülke ilişkilerini "çok boyutlu temele oturtarak işbirliğinin daha etkili hale getirilmesinin, hem Türkiye'ye hera de ABD'ye çıkar sağlayacağını" belirtti. Ekonomik ilişkilerin ve ticaretsanayi alanında işbirliğinin bu çerçevede özel önem taşıdığını kaydeden Mesut Yılmaz, iki ülke ticaretinin son 6 yıl içinde üç kat artmasına rağmen ticaret dengesinin Türkiye aleyhine 650 milyon dolar açık verdiğini ve bunun 1987'de Türkiye'ye verilen güvenlik yardımından fazla olduğunu hatırlattı. Yılmaz, "Ticaretin hem bacnıi hem de niteliği alanlannda mevcut potansiyeli en üst dü/eyde kullanmalıyız. Bu amaçla yönetimin, Türkiye'den ABD'ye ihracata getirilen kısıtlamalann azaltılması konusunu ciddi şekilde göz önüne alacağını umuyoruz" dedi. daki ihliyaçlanna daha çok ilgi gösterilmesini diliyor ve bekliyoruz. Bu çabalan destekleme yolunda Türkiye'ye verilen desteğe müteşekkiriz. Ancak destek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernleşme amaçlanna ulaşılması için gerekli düzeye yükseltilmelidir." Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in haziran ayında ABD'ye yaptığı resmi ziyaretin çok başarılı geçtiğini de sözlerine ekledi. Güctinü fark etmek (Baştarafı I. Sayfada) kümetin kararına rağmen pamuk paralanm öder. Ne de olsa bakan sözü. Çünkü üreticiler "çıktı yüriidü", hem en önde de SHP Aydın Milletvekili Hilmi Ziya Postacı vardı. Yürüyüş öncesi, daha bir şey yapmadan başanya ulaşmanın heyecam vardı Osmaniye'de. ANAP Adana Milletvekili Mehmet Perçin önceki gün "Bu işler yüriımekle hallolmaz" demişti. SHP Uçe başkanı olan deneyimli politikacı Osman Çıtınk elinde tuttuğu gazeteyi göstererek "Nasıl oluyormus gördük işte" diyordu. tlan "Sayın çiftçimiz'' diye başlıyordu: "Üriinnnüzü ilgili tanm satış kooperatifine teslim ettiniz. Şimdi kooperatiften alacaklısınız. Öte yandan bankamıza veya Tanm Kredi KooperatifVne de günü geçmiş borcunnz var." Üreticinin içinde bulundugu kıskaç bundan iyi anlatılabilir mi? Neyle anlaülıyor bu? Ziraat Bankası'nın gazetelere verdiği ilanla. Sonra şöyle sürüyor ilan metni: "Kooperatiften alacagınızı borçlannıza mahsup ettirerek size 'gecikme faizi' yükünden kurtulma ve durumunuz uygun ise hemen yeni kredi alabilme imkânı veriyoruz." Pamuk Ureticisini, içine düştüğü ekonomik krizden biraz olsun kurtarmak için SHP tarafından haftalar önce önerilen bir yöntemdi bu. Çünkü ortada çok saçma bir olay vardı. Üretici getiriyor, pamuğunu satıyor ve ödeme politikası nedeniyie devletten alacakh duruma düşüyor. Ancak devlet bankalarından kredi almış. Bu yani yla da devlete borçlu. Devletten alacağını ödeyemediği için devlete olan borcunu veremiyor yani. Ama alacağına faiz işlemiyor da devlete geç ödeme yaptığı için faiz yükü altına giriyordu. Tuşalp (Baştarafı 1. Sayfada) lerini ihlal ettiğini ileri sürdü. tddianamede, Erbil Tuşalp'ın ihlal ettiği öne sürülen TCK'nın 132/3'üncü maddesi, "Selahiyetli makamlann neşir veya ifşaasını, men ettiği malumatı istihsal eden kimse iki seneden sekiz seneye kadar agır hapis cezasıyla cezalandınlır" hükmünü öngörüyor. 136'ncı madde ise aynen şöyle: "132'nci maddenin iki, üç, dört ve beşinci fıkralannda yazılı gizli kalması lazım gelen malumatı ifşa eden kimseler, beş seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezasıyla cezalandınlır." YÖK sistemi üniversite öğretim üyelerinin çoğunluğu tarafından da eleştirilmektedır. İlginç olan nokta. halen üniversitede görev yapan ve 12 Eylül'e kesin destek vermiş olan birçok muhafazakâr öğretim üyesinin de, örneğin Aydınlar Ocağı mensuplarının da YÖK Yasası'ndan sonra ortaya çıkan saYÖK'e karşj çıkmalarıdır. Bu kişiler de ötekiler gibi YÖK'ün üniversite özerkliğini yok kıncaları düzeltmek için girişilen palyatif önettiğinı, akademik kalitenin çok düştüğünü lemler sonuç vermemiş, bir iyiye gidiş sağlanamamıştır. savunarak değişim önermektedirler. YÖK sisteminın olumsuzJuğunu kanrtlayan Son olarak Ozal hükümeti ile Milli Eğitim en önemli olaylardan biri, Bilkent ÜniversiGençlik ve Spor Bakanı'nın da YÖK'e karşı tesi'dir. Sistemin, akademik düzeyi ne hale çıktıkları söylenebilir. Hükümet programın getirdiğini gören Sayın Profesör İhsan Doğda YÖK sisteminde değişiklik gereği dile ge ramacı tarafından kurulan seçkin üniversite tirilmiş, Sayın Hasan Celal Güzel de açık ve Bilkent, YÖK sınırlamalarının çoğuna tabı değildir. Yani mevcut ve gelişmiş üniversikesin bir dille değişimden söz etmiştir. Bu yoğun eleştirilere karşılık acaba kim teler açık bir gerileme içine sokulurken, paler YÖK sisteminden yanadır? Bugün YÖK ralı özel vakıf üniversiteleriyle doğan boşlusisteminin esas olarak Cumhurbaşkanı'nca ğun doldurulması gündeme gelmiştir. • atanan YÖK Başkanı, rektörler ve bizzat Bugün YÖK'e sahip çıkanların dar bir çevCumhurbaşkanı Sayın Evren tarafından sareyı oluşturdukları söylenebilir. Bu dar çevvunulduğu bılınıyor. Böylece YÖK tartışmaları sekiz yıldan beri rede yer alan Çankaya'nın, Özal hükümeti üzerinde etkili olarak bugün için değişimi ensiyasal gündemin ön sıralarındadır. gellediğini savunanlar da var. • YÖK sonunda değişecektir; ama nasıl? YÖK'le ilgili tartışmalar esas olarak Gençlik Şurâsı'nda Yüksek Öğrenim Ko"özerklik" konusunda yoğunlaşıyor. Gerçekten sistemin, Türkiye'de uzun bir geleneği misyonu'nda alınan kararlar hiç de iç açıcı olan özerkliği yok ettiği, öğretim üyelerini olmamıştır. YÖK profesörlerinin, şimdiye dek içinde çalıştıkları örgütlerde sıradan bir bü "suskun birkitle" olmaya zortadtkları öğrenci kesimini "dinlemeye" pek istekli olmadıklarokrat haline getırdiği açıktır. Ancak 8 yıllık uygulamaya bakıldığında, or rı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Öğrenci istaya çıkan sorunların ve olumsuz gelişme teklerinin "barınma, kılık kıyafet ve harçlar"(erin özerklik boyutunun ötesine uzandığı gö da toplandığını sanmak ise, ancak gençlik temsilcilerinin "serbest örgütlenme, kulüp, rülüyor. Sistem, öğretim üyesi kaynağı açısından dernek kurma hakkı, yönetime katılım" gibi çok olumsuz gelışmelere neden olmuş, bir taleplerine kulak tıkamakla olasıdır. yandan binlerce yetişmiş öğretim üyesinin Batılı bir üniversitenin günlük, doğal işleüniversiteden ayrılmasına yol açarken, öte yişi içinde yer alan birçok kurum, bizim gençyandan üniversitelerde oriaya çıkan hızlı lerimizin bugün uğrunda mücadele verdikkadrolaşma, öğretim düzeyinde ciddi tahri leri, bu yüzden bazen cop yiyip, bazen embat yaratmıştır. Buna ek olarak, üniversite niyette sorgulandıkları birer talep halindedir. yönetim sisteminde öğretim üyelerinin dışÜniversiteler, olması gerektıği gibi, "delanması ve yoğun baskılar, öğretim elemanları üstünde olumsuz etkiler yaratmıştır. Bu mokratik, özerk, araştırmaya ve bilimsel çagün bir üniversite profesörü, kamu yararına lışmaya dayalı" birer kurum haline gelecek çalışanlar dışında herhangi bir derneğe üye midir? Yoksa "YÖK'üdüzeltelim"derken siolmak için rektörden izin almak zorundadır. yasal iktidarlara daha çok bağımlı modeller Rektör, hiçbir gerekçe göstermeden bir üni mi gündemdeki yerlerini alacaktır? Üniversiteler bir ülkenin geleceğe dönük versite profesörünün görev yerini ve görev umutlarının yoğrulduğu yerlerdir. Çok sözü biçimıni değiştirebilme yetkisine sahiptir. Üniversite öğretim üyelerine dönük bir kış edilen 2000 yıllarına doğru Türkiye üniverla disiplini kurulması, çok olumsuz gelişme sitelerini bugünkü "içkarartan tablodan çılere yol açmış ve öğretim üyelerı açısından karıp "ferah ve aydınlık" bir çerçeveye oturtciddi bir kan kaybına neden olmuştur. Örne mak, belki sanıldığından da zor olabilir. Düğin, 12 Eylül'ün sıkıyönetim komutanlıkları şünce zenginliğinin yeşerdiği, bilimsel çalışeliyle üniversiteden uzaklaştırdığı öğretim maların boy verdıği bir üniversite düzeni, üyesi sayısı 90 civarındadır. Ancak binlerce Türkiye'nin çağdaşlaşma yarışında vazgeçilöğretim üyesi yeni olumsuz koşullar nede mez silahları arasında yer almak durumundadır. niyle kendiliklerinden ayrılmışlardır. * Üniversitelerın YÖK sonrası nasıl bir sisYÖK düzeni, öğretim üyeleri için üniver temle yönetileceği kamuoyunda çok daha siteleri kışla disiplini mantığına oturturken, geniş bir biçimde tartışılmalıdır. Partiler araöğrenciler açısından da lise düzeyine indir sında, Meciiste, akademik çevrelerde, topgemiştir. Artık derslerde tartışma, öğrenci lumun çeşitli kesimlerinde yürütülecek çok lerin soru sorması minimum düzeye inmiş, boyutlu bir tartışma belki de bu konuda sağöğrencilerin kılık ve kıyafetleri yönetmelıkler lanması gereken ' 'geniş bir mutabakata'' kale dısipline edilmış, üniversite içindeki her pıları aralayabilir. türlü öğrenci faaliyeti sıkı kurallara ve izne Üniversiteler, geleceğımızdir. Pamuk üreticisi yürüdü (Baştarafı 1. Sayfada) disi mi yoksa Özal'ın kölesi mi?" yazılı pankartlar taşıdılar. Dr. Ahmet Alkan Caddesi'ndeki yürüyüş boyunca, "Çiftçi ölüyor, Özal gülüyor", "Özal baş, tencere boş", "Çiftçi üretir, hayalci tüketir", "Özal istifa" diye bağırdı. Yaklaşık yarım saat süren yürüyüşten sonra üreticiler, 11.00'de bir kamyon kasası üzerine kurulmuş kürsünün bulundugu Salıpazarı Alanı'na geldiler. Çok sayıda traktörün bulundugu alanda polislerin sayısı birden bire arttı, mitinge katılanlar polis kordonu altına alındılar. İlk konuşmayı yapan SHP IIçe Başkanı Osman Çıtınk, üreticilerin "Kunta Kinte" olmadığını belirterek, milletvekillerinden önce üreticilerin konuşacağını söyledi. Çıtırık'ın çağrısı üzerine kürsüye gelen 9 üretici 10'ar dakika söz alarak kamyon kasası üzerindeki kürsüden sorunlarını dile getirdiler. Kırmıtlı kasabasından Remzi Doğan, Ali Özkan, Karayiğit Köyü'nden Hanifi Karayiğit, Ender Köyü'nden Mehroet Açıkgöz, Duziçi'nden Halil Mat ile Ataİan Köyü'nden Mehmei Şahin, Kadirli'den Osman Saygıh, Ceyhan'dan Zeki Korkmaz ve Osmaniye'den Ayşe Kocabasoğlu yaptıkları konuşmalarda sorunlarını özetle şöyle anlattılar: "Bu yıl pamuk fiyatım 1200 lira olarak bekliyorduk 840 lira oldu. Bu da yetmiyor gibi hukumet ürunümüze pcşin ödeme yapmayınca taban fiyatının altında 500550 liraya tüccara saunak zorunda kaldık. Bu zaranna saüş ne göbre ne mazot ne de bankadan aldığınuz kredinin faizine yetti. Pamuk toplama ücretlerini bile ödeyemez dunıma geldik. Holdinglere ve hayali ihracatçılara milyarlar akılılırken hükümet, üreticiden aldığı pamuğun parasını peşin ödeyemediği gibi üstüne üstlük devlet bankalarına olan borcumuzu işletiyordu bugüne kadar." Gözaltına alınmıştı Suikastçı Demirağ'ın Ankara Numune Hastanesi'nde Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcılarına verdiği ilk ifade, gazetemizin 21 haziran tarihli sayısında manşetten, "İşte suikastçının ifadesi" başhğı ile verilmişti. tfadenin yayımlandığı gün arkadaşımız Erbil Tuşalp, DGM Savcılığı'nca gözaltına alınmış, Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube ekipleri de gazetemizin Ankara Bürosunu aramışlardı. Tuşalp, 72 saat süren gözaltından sonra çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılmış, savcılığın serbest bırakılmaya itirazı da DMG heyetince uygun göriilmemişti. DGM bu karan alırken, Tuşalp'in islediği iddia edilen suçun TCK'nın 132 ve 136. maddeleri kapsamında değerlendirilemeyeceğini, suçun unsurlannın sabit olması halinde bunun Basın Yasası'mn 30. maddesine 9recegini, 30. maddenin de 1 ay ile 6 ay arasında hapis cezası öngördüğü için tutuklamaya gerek olmadığını bildirmişti. Tanker izin (Baitarafı 1. Sayfada) tuttuğunu ve gerekli tedaviyi yaptığıru kaydederek şöyle konuştu: "Gemideki diger mürettebatta herhangi bir tehlikeli durum söz konusu değil. Amonyak nedeniyte zehirlenene rastlamadım. Ancak yine de herhangi bir zehirlenraeye karşı, gerekli ilaç yardıralannı yaptık." Alexandiridis Uluslararası Denizcilik ve Nakliyat A.ŞÎnin Tekirdağ tali acentesi Mete Ergun, gemiye yüzme belgesi veren "klas" ın bugün Tekirdağ'a gelmesinir. beklendiğini söyleyerek, "Gemi yann, (bugün) klasın incelemesi sonucu yüzebilir. Raporu verdikten sonra, Blue Star en yakın tahliye merkezi olan Ceyhan'a ulaşacak. Gemi Toros Gübre'nin malını taşıyor. Gcmide dün yaptığımız incelemede 5 metrekarelik bir yank belirlendi" diye konuştu. Malta bandıralı Blue Star'ın Gaziantep tankerine çarpıp çarpmadığı konusundaki tartışmaya ise Tekirdağ Valisi Oğuz Kağan Köksal şu yanıtı verdi: "Blue Star, boğazda yol alırken, Sovyet gemisine çarpmamak için dümen kırıyor. Karşısına çıkan Gaziantep tankerine yaslanarak geçiyor. Geminin kaptanı bana btınian söyledi. Çarpıp çarpmadıgı konusunda ise sadece, gerek gemiye, gerekse zincire çarpmadığını, ancak yaslanıp geçtiğini belirüyor. Bu konudaki tartışma henüz açıklık kazanmadı." Milletvekillerinin konuşması Yürüyüş ve mitinge hiçbir Adana milletvekilinin katılmaması tepkilere yol açtı. Bu arada mitingde konuşan SHP Hatay Milletvekib' Mehmet Dönen ve Aydın Milletvekili Hilmi Ziya Postacı da Özal hükümetini yalancılıkla suçlayarak, "Özal ve yakınlan yurtdışında mahalle kuracak kadar yatınm yapmışlardır. Çiftçi dencme tahtası olmuştur. 55 milyon kisiden topladıgı vergilerle 500 bin kişiyi mutlu etmektedir. Kuzey Kutbu'nda 2 balina için birbirleriyle yanşan 2 süper güç. bizim çiftçinin halini görseler acaba neler yaparlardı? Özal sabıkalıdır, aldığı 24 Ocak Kararlan da kendine benzemektedir" dediler. Askeri yardım artmalı Türkiye'rün güçlü ve güvenilir bir savunma gücü için kısıtlı ulusal kaynakları çerçevesinde elinden geleni yaptığını kaydeden Mesut Yılmaz, Türk ordusunu, Ikiııci Dünya Savaşı malzeraesinden, NATO standartlanna yukseltmek için geniş bir modernleştirme programı başlatıldığım hatırlattı. Dışişleri Bakanı Yılmaz, şöyle dedi: "Tıirkiye'nin savunma alanın Yürüyüş ve mitingden bir gün önce de ANAP'lı milletvekilleri aracıhğıyla hükümetin Çukobirlik'e para gönderdiği, geciken ödemelerin yapılacağı müjdesi (!) verilmişti. Miting öncesi herkeste bir sevinç vardı. öyle ceplerine para girdiği için değil, daha yürüyüşe başlamadan, yapmak istedikleri uyarırun gerekli yerlere ulaştığı Erbil Tuşalp'ın, açılan bu dava için. "Ancak" diyordu üreticiler, nedeniyle kasım ayı içinde yargıç "Çukobirlik'e para gönderildiğini önüne çıkması bekleniyor. bir gün onceden duyurmak ve tam miting yapacağımız gün gazetelere ilan vermek, mitingimizi kırma Demirağ yargılanıyor ya yonelik bir davranıştır." Başbakan Turgut Ozal'a suikast SHP örgütü, mitingde, son yil girişiminde bulunan Kartal Demilarda pek rastlanmayan bir görün rağ'ın yargılanmasına bugün Devtü çizdi. llçe başkanı Osman Çı leı Güvenlik Mahkemesi'nde baştınk "Üreten biziz, konuşan neden lanacak. biz olmayabm?" diyerek ÇukuroDemirağ, "TBMM üyesi Başbava'daki çeşitli yerleşim birimlerin kan Turgut Özal'ı öldürmeye tam den üreticileri kürsüye çağırdı. teşebbüs suçundan, 20 yıldan az Düziçi'nden, Osmaniye'den, Ka olmamak üzere ağır hapis cezasıdirli'den, Atalan'dan, Kırmıtlı na mahkumiyet" istemiyle yargıç dan, köylerden üreticiler başların önüne çıkarılacak. Demirağ'ın ayda şallarıyla ayaklarında çamur rıca, sahte kimlik ve ruhsatsız silu ve lastik ayakkabüanyla kürsü lah bulundurmak suçlarından da ye çıkıp teker teker konuştular. cezalandırılması isteniyor. Böylesine bir demokrasi şenliğini DYP'liler kaçırmıştı. DYP'liler üretici sorunlanna duyarh görürunelerine ve kendilerine mitinge katılma çağrısı yapılmasına karşm önce destekleyeceklerini bildirmişler, sonra da vazgeçtiklerini açıklamışlardı. Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde, 10 numaralı koğuşta tutulan Kartal Demirağ, DGM Savcılığı tarafından 14 temmuzda tutuklanmıştı. Demirağ'ın savunması için şu ana kadar vekâleı alan avukat olmadı. Seferberlik (Baştarafı l. Sayfada) Jandarma Genel Komutam'nın komutasında çalışacak olan teritoryal savunma ile mahalli savunma birlikleri yasarun çıkmasından sonra önümuzdeki yıl çalışmalara başlayacak. li bir savaş dunımu var. Bu dunımda teritoryal savunma ile mahalli savunma birliklerinin ba dönemde görevleri olacak mı?" şeklindeki sorumuzu şöyle yanıtladı: "Hayır. Bunlar yalnızca ordu cephede savaşırken sivil halkı korumak, sivil hedefleri korumak, halkın moralini daha yüksek tutmak ve düşmanın imha, yıpratma faaliyetlerine karşı önlem almak için kunıluyor. Böylece bütün ülke topyekun bir savunma sistemi içinde olacak." (Baştarafı 1. Sayfada) "Türkrye'den gelebUecek olası bir saldınya karşı" korumasım ya da bu konuda güvence vermesini ve Kıbns'taki askerlerini geri çekmesi için Türkiye'ye baskı yapmasını talep ediyor. ye'ye yonelik olarak" gördüğü Atina'nın bu giıişimine şiddetle karşı çıkıyor. Bu yöndeki görüşlerini de geride bıraktığımız hafta içinde Vvashington'da ABD Dışişleri Bakanı Vardımcısı Michael Armacost ile resmi temaslarda bulunan Dışişleri Bakanlığı MüsBu yoldan bir şey elde edeme teşarı Nüzhet Kandemir'in ağzınyeceğini anlayan Yunanistan'ın dan ABD tarafına bildirdiği oğbu kez, "taklik değiştirerek", renildi. 1975 tarihli Helsinki Nihai SeneKandemir'in bu konuda verdidi'nin, "iştirak eden devieüer ara ği temel mesaj ise şöyle özetleniandaki ilişkilerie ilgili ilkeleri" be yor: lirleyen " 1 . sepetini" üsler görüş"Türkiye'nin, aralannda Yumesinin gündemine sokmaya ça nanistan'ın bulundugu 35 ülkeylıştığı belirtiliyor. le birlikte imzaladığı Helsinki NiBu çerçevede Atina'nm, üzerin hai Senedi, Avrupa Güvenlik ve de mutabık kalınacak üsler anlaş Işbirliği Konferansına taraf ülkemasında, söz konusu sepette, "sı ler arasında güven ve güvenlik nırların güvence altına arttıncı önlemlerin tespit edilmealınmasını" öngören 3. maddesi sini öngöniyor. Ancak Ankara, ne atıfta bulunulmasını istediği ve güven ve guvenliğin arttırılmasıbu yönde Washington nezdinde na yonelik bir belgenin ulusal çıyoğun diplomatik girişimlerde bu karlann sağlanmasında bir alet 'ınduğu kaydediiiyor. olarak kullamlmasına izin vereABD'nin, "genelde kabul gö mez. Kaldı ki Yunanistan'ın Ege'ren bu uluslararası ilkeyi deki sınırian konusunda tek yanlı içermesi" açısından Yunanistan' olarak ileri sürdüğü ve hiçbir ülın bu talebine " s o ğ u k ke tarafından resmen kabul edilbakmadıgı" Ankara'ya gelen bil meraiş olan iddialan bulunmakgiler arasında yer alıyor. Was tadır. ABDYunan üsler anlaşmahington'un "Türkiye'ye karşı sında Helsinki Nihai Senedi'ne güvence" sorunundan böylece atıfta bulunulması, ABD'nin Yu"kendisini sıyırmak istediği" be nanistan'ın Türkiye'ye karşı haksı/ iddialarına alet edilmesinden lirtiliyor. Ankara ise genel bir ilkeyi içer başka bir anlam taşıraayacağı da mesine karşm, "tamamiyle Türki açıklır." Atina ABD'den Helsinki 100 bin (Bw)tarafı 1. Sayfada) 1962 yılından bu yana öğrencilere vcrdiği kredi miktanrun toplam 40 milyar lira olduğu, ancak bunlann büyük kısmının öğrencilerce halen kullamlan veya ödeme zamanı gelmemiş krediler olduğu ifade ediliyor. Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Osman Nuri Filiz, Cumhuriyet muhabirine yaptığı açıklamada, kredi tahsili işlemlerinin hızla devam edeceğini, kredilerini hâlâ ödemeyenler için gecikme zammı ile faiz uygulanacağı ve bunların icraya verileceklerini bildirdi. MUHASEBE MUDURU ARIYOR Danışmanlığını yaptığımız, merkezi İstanbul'da bulunan yabancı bir kuruluş için aşağıdaki niteliklerde "yönetici" aranmaktadır. ÖZELLİKLERİ: İktisat veya İşletme dallarından birinde yüksek öğrenim yapmış olmak, İyi derecede Ingilizce bilmek, 3040 yaşları arasında olmak. MESLEKİ TECRÜBE: Büyük şirket muhasebe dairesinde yönetici mevkilerde bulunmuş olmak, İthalat, ihracaat, üretim ve satış hesaplarını tutmuş olmak. Dolgun bir geliri ve istikbali olan bu görevle ilgilenenlerin 14 Kasım 1988 tarıhine kadar, aşağıdaki adrese özgeçmişlerini içeren fotoğraf ekli bir mektupla başvurmaları rica olunur. PEVAİstiklal Cad. İmam Sok. 1/4 PEVA HAN BEYOCLU/İSTANBUL r/ R P M 'nın atölye şefi olmak ister misinizr Grafık bölümümüzün iş akışını yönlendirebılecek birikıi*. organizasyonun yaratıalık gereklirdiğini bilen, dıkkatıne güvenen bir atölye şefine ıhliyacımız var. hipy Geçen haftadan beri tartışılan teritoryal savunma ile mahalli savunma birliklerinin kurulmasına ilişkin yasa tasarısının ardından seferberlik sisteminin yaygınlaştınlmasına ilişkin çalışmamn gündeme gelmesine karşm, bu konuda açıklık kazanmayan noktaların olduğu belirlendi. Ancak, öğrenildiği kadanyla, teritoryal savunma ile mahalli savunma birliklerinde görev alacak kişiler yılda iki kez bir araya gelerek tatbikat yapacak. Seferberlik sistemi hakkında bilgi veren Vuralhan, bu sistemin tüm NATO ülkelerinde yaygın bir biçimde uygulandığını, gelişen silah sistemlerinin daha genç yaştaki kişilere belirli bir süre eğitim venlerek tanıtıldığım kaydetti. Vuralhan, Türkiye'de şu anda uygulamada olan seferberlik sisteminin yetersiz olduğunu ima ederek, "Bugüne kadar sistem seçimli olarak sürdüriilüyordu. Zaman zaman sefer görev emri almış kişiler eğitime tabi tutuluyordu. Bunu artık daha da yaygınlaşlırmayı planlıyoruz" diye konuştu. Türk lobisi Waldheim'ın gezisine karşı çıktı V\ASHINGTON (Cumhuriyel) Asustur\a Cumhurbaşkanı \* aldheim'ın Türkiye'ye yapacağı gayri resmi ziyaret ABD'deki Turk lobisi ile Turki\e'yi ilk kez karşı karşıya getirdi. ABD'deki TurkAmerikaıı derneklerinin üst örgütü Assamble'nin Başkanı Tunca Iskır tarat'ından Cumhurbaşkanı kenan E»ren'e gönderilen mcktupta ABD Kongresi'nin yakında çalışmalarına başlamasıyla biıliktc "/i>aretin iptaline" ilişkin ınıza kampanyasına katılacakların sayısının 180'e yukselebileceğı ka\dedildi. Waldheim'ın kabul edilmesinin Turkiye'ye ne yarar sağlayacağının sorulduğu mektupta, zararlanna ise şöyle dıkkaı çekildi: hteklıysenız 148 06 12 146 09 57 no'lu telejonlardan Şehnaz Akçuy'ı arayarak randevu alın. Vuralhan, teritoryal savunma ile mahalli savunma birlikleri kurulması yönundeki yasa tasansını da değerlendirirken "Yanlış düşünülüyor, bu kadar büyütülecek durum değil. Orduya alternatif bir sistem de değil. Yeni bir ordu yaratılıyormuş gibi değerlen"Bu ziyaret öteden beri Türkidiriliyor. Olduğundan fazla önem ye'ye hasmane davranan etnik verildi" dedi. gruplara siyasi bir bahane saglaVuralhan, "Güneydoğuda fii \acaklır.