Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 OCAK 1988 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURtYET/13 Fıyatlar Ikrmanıyor, Türklş Geriliyor... (Baştarafı 1. Sayfada) faaliyet göstermeye başladılar. İmzaladıklan toplusozleşmeler gerçek ucretlerde fazla bir iyileşme getiremedtğinden sendika yönetimleri tabandan gelen baskılan grttikce daha çok hissetmeye başladılar. Çaresizlik, en tutucu sendikalarda bile 12 Eytül'ün çercevesini çizdiği yasal düzene ilişkin eleştirileri ve tepkileri yoğunlaştırdı. 2) Yasalara dönük değişiklik istekleri, Özal hukümetinde herhangi bir yankı bulamayınca, bu kez yeni arayışlar uç verdi. Birçok sendika mevcut yasal sınırlamalar çerçevesinde zortanarak da otea, eyteme yönekJiler. Geçen yıl yapılan grevler bu anlayışın ürünüydü. Ama ne var ki eylemler çok fazla etkili olamadılar. Bir kere toplu pazartık hakkına sahip işçinin yuzde 50'sinin grev hakkı yoktu. Aynca grev hakkı öylesine yasal kısıtlamalarla sarmalanmıştı ki, birçok büyük sendika greve gitmeyi göze alamıyordu. 3) özal hükümetinin bu alandaki katı tutumu ile tabandan gelen baskı arasında bunalan Türkiş yonetimi, git gide geleneksel "partilerustü politika"öan sıyrılmak gereğini ıster istemez duydu. Böytece "7987" isçi haklan açısından "eylem yılı" ilan edildi. Türkİş gerek halkoytamasında gerekse erken genel seçimlerde ANAP'a karşı kesin tavır aldı. 4) âu yüzden Turkiş yönetimi Başbakan uzal'ın şimşeklerini üstüne çekti. Daha sonra ANAP'ın yüzde 36 oyla olsa bile Meçliste 292'lik çoğunluğa sahip olması, Türkİş yoneticilerini günlük deyişle panikletti. Ayrıca Başbakan Ozal'ın elinde bir başka koz daha vardı: Eğer yasal değişiklik yapılmazsa, gelecek yilın sonuna değin sendikalarda görevli 2000 yönetici görevden aynlmak zorunda kalacaktı. Sendika yöneticileri hakkında arada bir "siyaset yapıyoriar" gerekçesıyle dava açılması ve bakanlığın sendikalara dönük bazı yetkilerinin vartığı da rahatsızlık kaynaklarıydı. Sözleşmeli persone) kullanımı ve özelleştirmeye ilişkin gelişmeler de büyük sendika yönetimlerini tedirgin edici başka hususlar arasında sayılabilirdi. 5) Başbakan özal'ın, bir yandan elindeki kartlan, öte yandan Türkİş üst yönetiminde bulunanların yapısını iyi bilip değerlendırdiği söyienebilirdi. Bir elinde "sopa", bir elinde "nayuç", arzuladığı sonucu alarak Türkİş yönetimini geriletti Sayın özal. Aralık ayı zamlarıyla gerçek ücretler olağanüstü gerilerken, Türkİş "b&klegör" politikasına yöneldi. Hayırlı olsun! Dış borç krizi kapıda (Baştaraft I. Sayfada) rildi ve "Önıimiizdeki bir iki yılda yeterti yabancı sermaye girmediği taktirde 'borç krizine' girme olasılığı böynk ölçude artmaktadır Bu nedenle yabancı sermayeyi 'urkutmeme\e' azami ozen gösterilmelidir" denildi. Tılrk Sanayici ve Işadamları DernegTnin (TÜSİAD) Bogazıçi Ünıversitesi öğretim uyelerinden Prof. Dr. Tansu ÇİIICT ve Doç. Dr. Husnu Kızıl>ailı'ya hazırlattığı "dış borçlar" raporu yayımlandı. Raporun ön sözunde, "Bu vavında yer alan rakamlar, bulgular ve vorumlar araştırmacilann akademik de^erlendirmelerini yansıtmaktadır. Bu çerçevede. raporun TÜSİAD organlan ve üyeterinin goruşlerini vansıtıp >ansıtmadıgının tartışma konusu olamayacagı açıktır" denildi. Raporda ilk dikkat çekilen nokta kısa vadeli borçların 1986 sonu itibarıyla toplam borç içindeki payının yüzde 30'u aştığı oldu. Bu konuda "Kısa vadeü borç mikUn, 9.4 milvar dolar yıllık döviz girdilerine kıyasla biiyuk bir rakamdır. Bu yekune dahil olan vadeli döviz hesaplan da 'bir krız anında' kısa vadeü borç gibi etki gösterecektir" denildi. Dış borç için yıllık ana para olarak 2.8 rnılyar dolar, faiz olarak da 2 milyar dolar ödenmesi gerektığinin de hatırlatıldığı raporda, "ödemelerin sarsıntısız ve muntazam devam etmesi" gerektiği yolunda uyanda bulunuldu. Türkıye'nin dış borçlanmn gerek tasarruf yapısı, gerekse ticaret açıklan açısından olumsuz görünüm ortaya koyduğunun da vurgulandığı raporda, "Dış borclann getişiminde ticaret acığı modeli daha kanunsar lablo ortaya koyujor" şeklinde yorumda bulunuldu. Raporda daha sonra önerilere geçildi: • Türkiye'ye önumüzdeki bir yılda yeterti yabana stnnaye gjrmemesi halinde, borç krizine gjrmesi olasılıgı biiyuk ölçüde anmaktadır. Dolayısıyla Tiırkive'deki politik ve ekonomik risk besaplannı henuz tamamlayan yabancı sermayeyi urkütmemeye azami özen gosterilmelidir. • Kalkınma hıanın duşurülmesi yeni borçlanma gereğini aşağıya çekecektir. Ancak nufus artışı, işsizlik gibi gelişmeler dikkate alınırsa, buyume hızı yüzde 5'in altına duşürülemez. • Ihracaün buyümesi, yeniden başlatılması gerekli olan ithal ikâmesi > anında surdurulmetidir. • lhracatta büyume en az yüzde 810 olmalıdır. • Tüketim mallan ithalatında dikkatli olmalı. İthalattaki buyume de yuzde 6"nın uzerine çıkmamalıdır. • Tunzm yatınmlanna öncelik ve hız kazandırılmalıdır. Raporda, aynca Türkiye'nin borç ve faiz servis oranlanyla, toplam borcun GSYİFTya oranı açısından dünya ve diğer gelişmekte olan ulke ortalamalannın üzerinde bir yüke satrip olduğu da vurgulandı. TÜSİAD raporunda geleceğe ilişkin olarak yapüan değerlendırmelerde, Türkiye'nin yılda 56 milyar dolarlık yeni borçlanmaya gereksirunesi olduğu vurgulandı ve söyle denildi: "Bu hızda borçlanma geregı Türkiye'nin dış politikasına belirli bir bagımlılık sureci getir'bilecegi gibi, ekonomik karariannı da yakından »'kileyebilecektir." TUSİAD'ın hazırlattığı "dış borç" raporunun sonuç değerlendırmesı de soyle yapıldı: "Öıel olarak, Türkive yurtiçi tasarruflannın yurtiçi hasılaya oranını yuzde 25'lert çıkannaz, buyume hıanı yüzde 5'lerin üzerinde tutar, dış borç faizleri yuzde 67'lerin üzerinde kalır, turizm gelirierini 2000'li yıllara kadar 910 milyar dolara çıkaramaz, ihracat buyuroesini en az yuzde 810'da tutamaz, ithalat büyömesini yuzde 6 dolaylannda dizginleyemez ve bir yabancı sermaye patlaması saglayamazsa, bu borç yapısı ile borç krizine ginnesi kaçımlmaz gonınmektedir." CUMHURİYET'TEZV fBaftarafı 2. Sayfada) OKAY OÖNENStN OKVRLARA... . Avrupa'da en yakm (Baştarajı I. Sayfada) "anlaşıhr" olarak gördüğu de sezılıyor. Almanya'yı Turkiye için bir anlamda "kara gun dostu" olarak gören Ankara, ıkı ulke arasındaki sorunların çözulmesi için köklu bir diyalog mekanizması ve gerekli iradenin bulunduğuna inanıyor. Ote yandan Bonn'un, Turkıye'nin Avrupa Topluluğu'na tam üyelik başvurusu konusunda fazla hevesh görunmemesı Ankara tarafından bir "yabancı işçi sorunu" ile karşı karşıya olan Almanya'nın serbest dolaşım hakkından duyduğu endişeye bağlanıyor. Dışışlen Bakanlığı çevrelerınin TurkAlman ilişkilerinın olumlu yanları hakkındaki görüşlerini ana hatlanyla şu şekilde özetlemek mumkun: 1 Siyasi iüşkikn 12 Eylul'den sonra Turkiye, birçok Avrupa ülkesince "tecrh" ediJmişken, Almanya, Turkiye'deki "geçis dönemi" ve demokrasiye dönuş sureci konusunda daha gerçekçı ve objektıf bir tutum takınmıştır. Bu durumun "toz pembe" clduğu anlamına gelmemekle beraber, Alman yetkililerin, Turkiye konusunda "daha sabırb" oldukları söylenebilir. Bu dönemde Türkiye'yi ziyaret eden ilk üst duzeyli Avrupalı yetkililerinın Federal Alman Başbakanı Helmut Kohl ve Cumhurbaşkanı Richard Von Weizsaecker'in olmalan anlamlıdır. 2 Ekonomik ve ticari Uişkiler Alman yatınmları, bugün Türkiye'de ön sıralarda yer almaktadır. Aynca iki ülke arasında kurulmuş olan çeşıtli mekanizmalar yoluyla, Almanya'dan, Türkiye'ye aktanlan ve yatırımlarda kullarulan Türk işçilerinin önemli ölçülerdekı mali kaynaklan bulunuyor. Bu arada Türkiye'nin ikili ticareti lehine çevirdiği tek Avrupa ülkesi Almanya'dır. Türkiye'nin Almanya'ya ihracatmın bu yıl 2 milyar sınırını zorlaması bekleniyor. 3 NATO çerçevesindeki ilişkilen Türkiye'ye ABD dışında vardımda bulunan tek NATO ulkesı Almanya'dır. Bu yardımın miktan yakın geçmişte Bonn hukumeti tarafından alınan bir kararla artunlmış bulunuyor. Bugüne kadar 18 aylık dönemlerle verilen 130 milyon DM tutanndaki askerı yardımın donemleri bundan böyle 12 aya indirilecek. Böylece yardımda fiili bir artışa gidilmiş olacak. Diğer taraftan Almanya'nın Turkiye' ye askeri yardım kapsamt dışında "hibe" edeceği 150 Leopard tankının bu yıl içinde teslim edilmesi beklemyor. 4. Kültürel ilişkiler Ankara ile Bonn arasında özellikle Almanya'da yaşayan Turk işçilerinin sorunlan ile Türkiye'ye dönen işçilerin "uyum" sorunlannda geniş çaplı bir işbirliğinin mekanizması bulunuyor. Pürüzler Dışişlerı çevrelerı, iki ülke arasındaki ilişkilerdekı bazı olumsuz gelişmeleri ise, şu şekilde sıralıyorlar: 1 Almanya'daki işçiler. Almanya1 daki Turk işçilerinin toplumsal sorunlan ve Alman vatandaşlan ile sürtüşmelen ara sıra başkentler arasında surtuşmelere neden oluyor. "Yabana işciler" sorunu, Bonnun Türkiye'nin AT uyelığıne de fazla hevesli bakmamasına neden oluyor. Alman "biünçallında" tam uyelığin getireceğı "serbest dolaşım" hakkından kaynaklanan endışeler yatıyor. 2 Turkiye aleyhinde örgutler Ankara'nın hoşnutsuzluk duyduğu bir diğer konu ise, Turkiye veya Turkiye*deki rejim aleyhinde faaliyet gösteren birçok örgutün Almanya'da serbestçe hareket etmelen. Alman çöpü Ispartada (Baftarafı 1. Sayfada) 25 aralık günu Antalya hmanında gemıden boşaltüan "kaü yakıt"a dönüştürülmüş Alman sanayi artıklan, daha sonra kamyonlarla tspartada Şevket Demirel'ın Göltaş çimento fabrikasına götürüldü. lspana'da, Şevket Demirel'in büyuk hissedarlarından biri olduğu Göltaş Çimento Fabrikası'nda, fabrıka genel mudum Yıimaz Kasmp'la yaptıgırruz göruşmede Kasap. "Bunlar talaşa emdirilmiş sanayi artıklandır" şeklınde bir açıklama yaptı. tnsan sağlığı açısından en az evsel çöp kadar zararlı olduğu belırtılen sanayi çöplennin (artıklannın) yakıt olarak kullanılması konusunda Kasap, "Biz bunun lonunu 10 marka ahyoruz. Oysıı komurün tonu 55 doiar civannda. Bunu fabrikada kullanırsak Turkiyc ekonomisiiK biiyuk katkınuz olacagına inanıyoruz" şekhnde bir açıklama yaptı. Gend Müdür Kasap "talaşa emdirikıck yakıt haünt sokulmuş sana>i artıklan"nın ilk kez bundan don ay kadar önce "deneme mahiyetinde" 3540 ton civannda Almanya'dan kamyonla getirttiklerini belirtti. Ancak bu miktarın kendılerıne yakıtın niteliği açısından yeterlı bilgı vermediğini, bu nedenle ıkincı kez çok daha bOyük bir miktar getirttiklerini söyledi. Aynca "kau y»kıt" olarak kullanüacak Alman çöplerinin ne ölçüde çevre kirliliği yapacağım araştırmak üzere Çevre Genel MüdurluğO'ne başvurduklarını anlattı. Çevre Genel Müdürlüğu, Göltaş yetkılılerine, bunun için ODTÜ'den yardırn istenaelerini soyledi. Kasap "ODTU 1 ye verdigimlz numunenln sonucunu .^•hnca katı yakıtı ktıDanmaya başlayacağu. Ancak bunun çevreye zaran yoksa knllanaaıgız" açıklamasını yaptı. Kasap, Alman sanayi artıklarını •'Könıiır yerine degil, viizde 10, yuzde 20 oranında yakıt katkı maddesi olarak kullanacaklannı*' beütttı. Talaşa emdırilmış sanayi çöplerinin, Türkiye'ye getirümesınde Göltaş Yonetim Kurulu Başkan Yardımcısı Foat Uyar'ın aracı olduğu öğremldı. Kısa vadede, Turkiye ekonomisine "biiyuk katlada bulunacagı" belirtilen Alman sanayi çöplerini, Federal Almanya'da hiçbır belediyenin, kendi sınırları içinde yakılmasını istemediği öğrenüdı. Stuttgart Üniversitesi'nde çöp uzmanı Prof. Oktay Tabasaran Federal Almanya'da halkın bu çöplerin, çöp fabrikalannda bile yakılmasma karşı çıktığıru anlattı. Diğer fabrikalar ise bu tur sanayi artıklannı ancak özel koşulları yerıne getirebiliyorlarsa yakma izni alabiliyorlar. Federal Alman yasaları Almanya'dan dısarıya çöp ihracı konusunda kılı kırk yanyor.. Bu tur artıklann gideceği ülkeden bunların "usutiince ve yasalara uygun olarak yakılabileceğine dair" belge almak gerekıyor. Bu nedenle Göltaş Isparta Tıcaret Odası'ndan bir belge istedi. O dönemde, Isparta Ticaret Odası Başkanı. aynı zamanda Göltaş yönetim Kurulu Başkanı olan Şevket Demirel'di. Alman çöpnne protesto Bir grup tstanbul'lu, Türkiye'de depolanmak istenen Alman çöplerini protesto etmek için dün GümOşsuyu'ndaki Batı Almanya Konsolosluğu'nun önüne " ç ö p " bıraktı. SAMYt ARTKURI Göltaş çimento fabnkas.a ;atı yakıt'a donüşturulmuş olarak getrilen Alman sanayi arb&ı. tabrikanın 2 Kıiometre uzaftnda depolanıyor. (Başrarafı 1. Sayfada) büyük ölçude konvansiyonel sılahlara aktarıldığının bilincinde olması, Türk iarafını umutlandınyor. Worner'in, Turk Silahlı Kuvvetleri'nin gücünü ve sorunlannı yakından tanıdığı belirtiyor. Türk tarafının tahmini, yeni NATO Genel Sekreteri'nin, nukleer anlaşmadan sonra ağırhğı konvansiyonel silahsızlanmaya vereceği yönünde. Wörner'in, Sovyetler'le "simetrik" veya "asimetrik", başka deyişle dengeli ya da bir tarafın daha fazla silahsızlanmaya gıdeceğı sayısal bir pazarhktan yana olmadığı kaydediliyor. 2. Avrepa Toplulugu: Türkiye'nin Kohl'un dönem başkanlığını üstleneceği AT'den beklentileri kısaca "ortakhk anlaşmastnın canlandınlnıası" biçımınde formule edilebilir. ATye üyelik başvurusuna ılışkin işlemlenn Kohl'un dönem başkanıığı döneminde hızlandınlacağı umudunu taşıyan Turkiye, "serbest dolaşım" konusunda da esneklik politıkası izleyecek. Başka bir deyişle, ortaklık anlaşması ile sağladığı bu hakkından vazgeçmeyecek, ama aradan geçen süre içinde değişen konjonkturu de göz öniinde tutarak "serbest dolaşım" konusunu, Avrupalı Ulkelerin yüreğine korku salacak ölçude ve sıklıkta gündeme getirmeyecek. Türkiye'nin bu sorunu, topluiuğa tam üyelik aşamasındaki pazarlıklara kadar erteleyeceği anlaşılıyor. artış sağlamış oluyor. 1987'yi satış açısından en buyuK gelişme ile aşan gazete Günaydın'ın artış oranı yüzde 38.6, Hürriyet'in yüzde 6.8, Milliyefin yüzde 0.6. Diğer gazeteierm tümü 198Tde satış açısından geriledi. Tüm gazetelerm soö 6 yıllık satışlannı birlikte ele alınca ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. (Tan 5, Sabah 3 yıldır yayımlanıyor). Cutnhuriyet Hüniyet 1982 1982 637.075 91.548 1983 1983 721.611 81.053 1984 1984 699.205 93.984 1985 1985 646.403 100.230 1986 1986 651.920 118.028 1987 1987 696.285 124.415 Milliyet Günaydın 1982 241.177 1982 649.260 1983 213.649 1983 313.908 1984 190.368 1984 212.353 1985 319.196 1985 172.553 1986 260.958 1986 195.519 19B7 262.408 1987 270.925 Güne? Tercüman 1982 364.973 1982 328.706 1983 293.058 1983 244.861 1984 190.726 1984 184.665 1985 241.597 1985 229.492 1986 212.251 1986 185.275 1987 786.536 1987 165.837 Bulvar Yeni Asır 1982 204.199 1982 107.928 1983 228.302 1983 88.156 1984 1984 114.353 81.676 1985 1985 80.627 216.857 1986 1986 75.857 157.131 1987 1987 74.926 89.724 Tan Sabah 695.267 1983 1985 528.065 709.249 1984 1986 564.345 630.796 1985 1987 550.315 331.518 1986 227.219 1987 OKTAY AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) EVET/HAYIR BUYUK ATILJMI mevduatı 3 kat nakit kredileri 3 kat Turkiye artık eski Turkiye değil... Bankacılık artık eski bankacılık değil... Bankacılık ileriyi gormeyi, ekonominin koşullarını bilmeyi, atılımlarla hizmetleri geliştirmeyigerektiriyor. Demirbank bu bilinçle son bir yılda ilerlemenin de ötesinde büyük aşama kaydetti. Demirbank'ın gücüne güç katan bu rakamlar, yeni atılımlara önemli bir adımdır. rak Ofisin çavdar sattığı bir şirkette ben/m de ortak olduğum ve Bay Atıf İnan'la bundan takriben 75 sene OVVBI teşkil edilen bir şirkette hisse senedim bulunduğu ve Idare Meclisi Azası olduğum gösterilmektedir. Bazı bilgilerimin zikrini burada faydalı bulmaktayım. 23 seneden fazla süren ve maddi bakımdan refah ifade eden meslek hayatımda bana şerefi, avukatlık sağlamtştır. Milletvekili seçildikten beri bu şerefli mesleğe dönmedim, hiçbir işle meşgul olmadım. Bütün mevcudiyetimi millet ve rnemleket işlerine hasrettim. Suttaniden beri arkadasım olan Atıf inanla hiçbir zaman bu mevzularda konuşmadım. Hüviyetierini ve trynetierini bilmediğim müfettişlerin bir devlet işini tahkik eder(erken TC'de bakanhk unvanını taşıyan bir insana karşı daha insaflı davranmaları gerekirdi. Bu unvanı taşıyan bir insan olarak şimdi bakanlık\azifesinden çekilmeyi bir zaruret olarak telakki ediyor ve bu sebeple Milli Savunma Bakanlığı'ndan istifa ettiğimi arz&diyorum." Münır Birsel. Meclis kürsüsünden istifa mektubunu okuduktan sonra ilginç bir konuşma yapar. Bu konuşmayı bir belge olduğu için okuriarıma ve ibret alması gereken politikacılara, bakaniara, en basta da Bay Vuralhan'a! sunmak ıstıyorum. "Ben her vatandaşın namuslu ve dürüst otduğunu kabul ederim. Bu rapora göre İtiti şirketi çavdar almış ve çok kâr etmiştir. Izmifin çok iyi tanıdığı bir avukat, Mustafa Münir varmış o da suiistimale kanşmış. Ne yazık ki bu müfettiş efendiler bu şirkette kaç ortak olduğunu belirtmemişlerdir. Ben hayatında yalan söylememiş bir ınsanım. Halbuki rapora göre o günlerde bir milletvekili olan ben Ticaret Bakanı Atıf Inan'a tesir etmişim! Milletvekilinin Bakana tesiri ofur mu? Elbet adalet tecelli edecektir. Bu aziz milletin şerefli bir zümresinin bakanı idim. Böyle bir töhmet altında bu vazifede kalamazdım. Başbakandan rica ettim, sizden de nca ediyorum. Buraya hiçbmmız babamızın hatırı için gelmedik. Biz bu memlekete devlet ve millet işl&rinde hizmet görmüş, millet tarafınd$n 1 seçilmiş insanlarız. Ben izmir de otuz senelik meslek hayatımda üç defa baro reisliği yaptım. Bu işi en seri şekilde meydana çıkararak namus ve şerefleri iadış ticaret de edecek kararı vermenizi rica hacmi 20 kat arttı. ederim." Münir Birsel dönem sonunda İzmir'e döner ve avukatlık mesleğini şürdürür. Sayın Birsel şu anda İzmir'de yaşıyor. Daha önce de yîne bir Milli Savunma Bakanı, Saffet Arıkan da bakanlığıyla ilgili bazı söylentiler üzerıne görevinden hemen ayrılmış, 'tahkikatın selametli' biçimde yapılmasını sağlamıştır. Münir Birsel'le Saffet Arıkan gibi erdemlı devlet adamlarının davranışı bugün bıze masallar kadar yabancı geliyor. Bakanhk koltuğunu en ufak söylenti karşısında çekinmeden bırakıp, o konularda soruşturma yapanları özgür bırakmak dürüst politikacıların her zaman başvurdukları bir tutumdur. Oysa bugün ne görüyoruz? Milli Savunma Bakanlığı'na getirilen bir hariciyeci, eski görevindeki kimi yanlışlıklar, belgelere dayandırılan birtakım suçlamalar karşısında, bırakın görevden ayrılmayı, tam tersine, bu suçlamalara en çirkın, en ayıp biçimde yanıtlar vererek, 'vatan hainliği' 'Ermenilere yol göstermek' gibi sözlerle yanıtlamaya kalkışmaktadır! Hete hele bakanlık koltuğunu kendı isteğiyle bırakacağa hiç mi hıç benzememektedir. Nerde Münir Bırsel'ler, Saffet Ankan'lar; nerde devlet adamı olmanın bir erdem, bir yücelik, bir kışılık olduğunun bilincinde olan insanlar, nerde!... gayri nakdi kredileri 8 kat döviz kredileri 5 kat SİZ DE DEMİRBANK'LI OLUN... İLERLEMENİN GERİSİNDE KALMAYIN, ATILIMCI DEMİRBANK İLE ATILIM YAPIN. Kasiı 1967 vsnteros "deneyimli, çağdaş,