23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 OCAK 1988 • • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/n (Baştarafı 1. Sayfada) ölümle tehdit ederken, şoföt de onlan ezmeye çalışıyordu. Bir vasıta ile kendilerini sağ salim vapura atabilenler, simitçi, çaya ve laz börekçilerini atlatabilmişlerse, sekizon seyyar sa(Baştarafı 1. Sayfada) tıcının reklamlannı ve birkaç delinin mn siyaset meydanma girişi il hezeyanlannı dinledikten sonra Sirginç nitelikler taşıyor. Sayın Vu keci'de karaya ayak basıyorlardı. Ger Sirkeci Halkalı banalhan'ın, Başbakamn ailesine risi kolaydı... "savaşa gider gibi" yaliyö treninde yakınlığı hoşgörülebilir; ama pılan kısa bir yolculuktansonra selaözal hükümetini ve çevresini; mete ulaşılıyordu... kardeşlerin, oğulların, akrabala Kapıda güler yuzlıi bir görevli karrın t>e yakınlann oluşturmasmı şılıyordu sizi... "Hoşgeldiniz" dedikrastlantı saymak saflık olacaktır. ten sonra "•rzunnzu" soruyordu. ArDevleün sanki bir 'iıile şirketi" zunuzu söyleyince alışık olduğunuz gibi yönetilmesine ilişkin eleşti yasaklardan hiçbirini sıralamadan izriler giin geçtikçe yoğunlaşacak lemeniz gereken yolu gösıeriyordu. OLAYLABIN İstanbuTun 'akılhian ARDENDAKI GERCEK tır. Işte bu tablo içinde siyasete atılan Ercan Vuralhan'ın seçim sürecinde bir şirket tarafmdan, lcerde artık unutmaya başladığıruz parasal olarak desteklenmesi, (veya sadece salata tabağmda görekuşkulu birsoru işareti yaratmış bildiğiniz) bir renk egemendi: Yeşil... tır. Hele Sayın Vuralhan, Suudi Çimenler, çiçekler ve ağaçlar vardı... Arabistan'da buyükelçilik yapar (Yeni nesil için açıklayahm; bunlara ken, bu şirketin o ülkede iş yap bitki denir. Gereksiz şeylerdir. Beleması çok talihsiz bir rastlantıdır. diyeler tarafmdan kesilmeye ve kazılmaya yararlar) Buna karşılık çamuOlayın çarpıcı biryanı budur. run zerresi yoktu.. (Sizin ayakkabıSayın Vuralhan'ın Dışişleri'n larınızla getirdikleriniz dışında) tnadeki görevleri sırasında ilgili bu rulacak gibi değildi, ama otobüs dulunduğu bazı ihale dosyalarma rağı bomboştu... Üstelik boş bir otobulaşan soru işaretleri de ayn bir büs müşteri bekliyordu ve her yana alan oluşturuyor. Gazetemizde asüı mikrofonlardan çevreye nefıs bir yayımlanan bilgi ve belgelerin Mozart rnüziği yayılıyordu... Biraz ilerde Rodio'in ünlü "Düşiitşığmda ciddi bir soruşturma, devleün yetkili makamlan ıçin •en Adam" adlı heykeli, önundeki fıskıyeli havuzda dolaşan kırmızı baartık görev niteliğindedir. lıklara bakarak düşünüyordu. Bu konuda yeterince aydınlık Yıldınm Bey'le karşılaştığımız sısağlanmadan, kamuoyu kuşku rada ilk lafım şu oldu: "Aman Yıldıda kalacaktır. nm Bey, bu adamlan sakın dısan bıSon sOz elbette yetkililerin gü rakmayın... Sonra çıidınrlar." ven verici bir soruşturmasından Benim son derece ciddi olarak söy sonra söylenebilecektir. Ancak tedigirD bu laflar içinde bulunduğu böyle bir girişim için siyasal çı muz dururnda epe>' komik kaçıyor karlardan annmış bir yaklaşıma du. Çünku burası Bakırköy Akı gereksinme olduğu da açıktır. Hastanesi idi. Konuştuğum kişi d< Biz Cumhuriyet olarak bu alan hastanenin Başhekimi Yıldınm Ak daki araşttrmalanmızı sürdürur luaa... Ne ki, benim sözlerimde eı ufak bir abartma yoktu. Ülkenin eı ken, yönetimden de bu özeni aklı başında yeri akıl hastanemizdi.. göstermesini bekliyoruz. Bu haliyle her alanda hedef seçtiği * • • miz "Ortadogu ve Baikanlar'ın eı hastane örnek hale getirilmişti... Bu durumda ülkede delinnemenin bir tek yolu kalmış gibi görünüyordu: Delirmek ve kapağı Bakırköy'e atmak... Sonra hastaneyi gezdik hep birlikte... AMATEM'de (Alkol ve Madde Bağımhlan Tedavı Merkezi) eski spor spikeri ve spor yazan Pertev Tunaseli ile karşılaştık. Bir kolu kırıktı... "Ne oMu?" diye sorduk, anlattı: "Belediyeoin açügı çukura düslüm." Birkaç şişe birasıyla birlikte çukurdan çıkınca, soluğu kendi istegiyle Bakırköy'de almıştı. 1yi de yapmıştı. Burada böyle bir tehlike yoktu... Diğer bölümlerde akıl hastaları, akıllı uslu yemeklerini yiyor, bahçeye çıkıp temiz hava alıyor, akşamlan tertemiz yataklara uzarup, patırtısız gürültüsüz bir uyku uyuyorlardı. Boş zamanlarında da arpacı kumrusu gibi düşünüp duruyorlardı. "Ne düşünuyorsunuz yabu", diye bağırmak geldi içımden, "Sizin işiniz iş... Bıralun da biz düsiındim..." Yıldınm Aktuna'nın "içenle" çözemediği sorun hemen hemen kalmamıştı. Sadece bir tek konu vardı: "Adanu tedavi ediyonım. çıkıp gidiyor. Dtşarda bu işi taldp eden bir makam olmadıgı için sonra ne olduğunu bilmiyorum." Oysa ben büiyorum. Bizim aramızdaydılar ve kendilerini "akıllı" sanıyorlardı. ithalat rejimi düzenlendi yeniden tutannda fon kesintisi almacak. Çajr ithalinde de kilo başına 4 dolar foa kesintisi yapılması öngörüldu ~ İhracat teşvikleri de yeniden gözden geçirildi. Tanma dayalı bazı gıda maddeleri ile otomotiv sanayi ihracatında ödenen teşvik primleri arttınlırken daha önce yüzde 8 oranında vergi iadesi uygulanan kurşun kalem, ayakkabı, terlik, emaye ve madeni mutfak eşyaları ile elektrik motorlarının vergi iadeleri sıfıra indirildi. öte yandan, traktör ihracında daha önce 350 dolar olan destek primi tutan 500 dolara yükseltildi. Prim tutarları otobüste 500 dolardan 650 dolara, kamyon ve çekicüerde S50 dolardan 700 dolara cıkanldı. Zeytınyağı ihracatında daha önce 75 dolar olan prim, ton başına 200 ' dolara yükseltilirken ayçiçek yağına tonda 70 dolar, mısır özü yagında da 100 dolar tutannda teşvik primi uygulanması öngörüldu. İthalinde izin zorunluluğu kaldırılan mallar arasında bulunan canh domuz da değerinin yüzde 30'u oramnda vergi ödenerek getirilebilecek. Her türlü taze veya soğutulmuş sebze ve yenilen bitkiler de tonunda 100 dolar fon ödenerek ithal edilrbilecek. , dun akşam 102 mımar mühendis milletvekili onuruna bir tanışma kok^^ gyp \^in Süleyman Demirel, kokteylde bir inşaat müh«ndısınin kendilerine kırgın olup olmadıflını sorması uzerine. olayı unuttujunu, kırgınlığı olmadığını belirtti ve 'Tahta köpru devnnden asma köpru devrine QeWik" dedi. Başbakan ö a l ve eşi kokteyie Demirerin ayrılmasından yanm saat sonra geldıler uzal'a Ihsan Karababa adlı bir kimya mühendisi TÜSİAD yöneucilennin hangi partiye oy vereceMerini açıklayabildiklerinı, kendılenne ise böyle bir hak verHmediğıni suyiedi "Onlar söylediklerınde şuç olmuyor da biz suyteyınce suç oluyor" dedi Başbakan Özal'la Karababa arasında bunun üzerine kısa bir söyleşi oldu Ozal TÛSIAD'ın ayrıcalığı olmadığını, sorunun anayasadan kaynaldandıötnı belirtti, daha sonra "Siz nerede çalışıyorsunuz" drye sorunca Karababa "Ben surQunum' karşılıjını verdi. uzal'da bunun uzehne "Sünjun, şimdi anlaşıkJı" diye konuştu. (Fotoöraf: AA) 'nİlt IfnlftMflİ ^ f ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1988 yılı ithalat ve ihracat rejimi kararlan yürürlüğe girdi. tthali izne bağlı mal sayısı 110'dan 33'e indirilirken fon ödenerek yapüan ithalat listesinde yer alan mal sayısı da 577'den 783'e cıkanldı. İhracat teşvikleri arttınldı. Bazı gıda maddeleri ile otomotiv sanayisi ihracatım teşvik amacıyla uygulanan destek primleri önemli ölçude arttınldı. tthali serbest bırakılan, ancak ödenecek fon miktan yüksek tutulan mallar arasında kürk de bulunuyor. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren dış ticarete ilişkin karar, yönetmelik ve tebliğlerle ithalat serbestileri daha da geliştirilirken gümrük vergisi oranları da bütün mallarda yüzde 50 ve 50'nin altına indirildi. Yeni düzenlemeyle gümrük vergileri azaltılan birtakım luks tüketim maddeleri fonlu listeye alındı. tthalat rejimiyle ilgili olarak Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğı'ndan yapüan açıklamaya göre, ithalatın yüzde 96.5 i libere listelere alındı. Ithali izne bağlı tutulan 33 kalem malın toplam ithalat içindeki payınm yuzde 4.5 olduğu büdirildi. İzne bağlı olmaktan çıkanlan kürk mamüUerinin ithalinde her mamül için 2 bin dolar, takut kürklerde de bin dolar MEYDU ATIMİZ ABD Ticaret Bakan Yardımcısı: Tekstîlde Türkiye'ye cömert davrandık büyiigü" olmaya uygun tek kurulu şurauzdu.. Hedefimizi bir kere tut tunnuştuk, ama galiba bu kez dt "anlamir bir hedef seçmiştik... Aktuna ile uzun uzun konuştuk Nasıl olmuştu bu iş?.. tstanbul gib dev bir tımarhanenin ortasında bu aklı başında akıl hastanesi nastl kurulmuştu?.. Aklını mı oynattı? Aktuna calışma prensiplerini açıkladı. O zaman anladım ki adamcağız, akıl hastaları ile uğraşa uğraşa bıraz aklını oynatmıştı... Çünkü prensipleri şunlardı: Cesaret, çok çalışma, iyi bir organizasyon, verilen görevT takip etme, disipün, yapüan işlerde açıklık ve saydamlık (bu kavram Türkçeye "glasnost" diye çevrilebilir) ve yenilikler yaratma... Yeniliklere birkaç örnek de verdi: Tdefonlarla hastane içinde aranan kişiler zor bulunuyor ya da bulunamıyordu. Şimdi herkesin elinde bir telsiz vardı. Aranan kişi tuvalette bile oUa bulunabiUyordu. Burokratik engellerin aşılmasında yazışmalar çok uzun zaman alıyordu. Aktuna yazışmaları Ankara'ya adam göndererek (kurye) çözüyordu. Böylece iki ay sürebilecek bir işlem ıki günde tamamlanıyordu. Hasta ziyaret günleri izdiham oluyordu. Çünkü hastanede 2250 hasta yatıyordu. Hasta ziyaretleri, iki günün ikişer saatine sığdınlıp, kalabalık yaratmak yerine, her günün heı saatine yayılmıştı. Böylece izdiham önlenmişti. Kayıt işlemleri sırasında hasta oradan oraya gönderiliyor, sinirleri biraz daha bozuluyordu. Aktuna hastayı dolaştırmak yerine, akıl almayacak kadar garip bir iş yapmış, görevlileri bir odada toplamıştı. Şimdi kayıt işlemleri bir tek odada başlıyor "e bitiyordu. Diğer hastanelerde olduğu gibi kimse çıldırmıyordu. (Ama arada fazla fark yoktu: Çünkü Aktuna'mn hastaları daha önce cıldırmış oluyorlardı.) Hastane arazisi çok büyuk olduğu için personelin dolaşımı kolay sağlanamıyor, gecikmeler oluyordu. Motorlu araçlar ise bir hastane için doğal olmayan ölçude gürültu çıkanyordu. Şimdi hastaneye ada faytonlanndan biri getirilmişti. Bu sessiz araç her 10 dakikada bir ring seferi yaparak, personeli istedigi yere gürültüsüz ve hızla taşıyabiliyordu. Daha birçok yenilik geürilerek Ekonomi Servisi ABD Ticaret Bakan Vardımcısı Clarence Brown, Türkiye'nin ABD'nin tekstil politikasından yararlanarak ihracatım 1987'de 643 milyon dolara çıkardığını belirterek "Baa ülkeiere cömert davranılmıştır. Türkiye de bu ülkeler grasındadır. Türidje'nin yıUık ihracat artısı yuzde 38'dir. Bu hiçbir satıcı için kabul edikmez. Hazirand* yapdacak muzakerelerde, ilişkilcr yeniden gözden geçirtecektir" dedi. Başbakan Turgut özal ise ihracatın gelistirilmesinde en önemli aıacın kur politikası olduğunu ifade ederek "Bu devam edecektir. Hatta daha serbest politikaya gecebiliriz. thracal bedefi 5 yü sonunda 20 milyar dolara erişebilmektir" diye konuştu. Türkiye gazetesinin duzenlediği "Birinci Uloslararası Tekstil, Deri, Hazır Giyim" konulu sempozyum dün başladı. Sempozyurnda ABD Ticaret Bakan Yardımcısı Clarence Brown, Türkiye ABD ilişkileri konusunda aynnuh açıklamalar yaparken Başbakan Turgut özal da telekonferans aracüıgıyla bir konuşma yaptı. ABD Ticaret Bakanlığı Tekstil Dairesi Başkanı Jim Babb, teksıil sektöründe son yıllarda 300 bin işçinin işini kaybettiğiru, Reagar.'ın vetosuna rağmen kongrenin yeni kısıtlayıcı tedbirler getirmesini öngören yasa tasansını tekrar Başkan'a göndermek eğiliminde olduğunu belirtti. .2 1 Y n Tavsiyeme (Baştarafı 1. Sayfada) poranuzda verdigimz biigfler dognı çıktı mı" sorusuna, "İçimden 'Sıze demiştim' demek geçjyor" karşılığını veren Beasley, "Raponın Ankara'ya gönoerfdigiııi ve hükumetin çok ciddi olarak bu raporu göz önüne aldığını duydum. Ama nedense beniın tavsiyemi dikkate almadılar. Ben bunu sooradan 6ğrendinı. Kaç zırhlı araç alındı, hatniamıyorum, ama çok pahalı oldnldannı habrhyonım. Savuoma konulannda uzraan avukat olarak tanınınm. Ama tavsiyemi neden dikkate almadıiar, bilmiyorum" dedi. Avukat Beasley, bilindiği gibi Safeguard şirketiyle ilgili olarak hazırladığı raporda, şirketin iflasın eşiğinde olduğunu belirtmiş, şirketin elindeki uzmanlar ve teknisyenlerin çoğunun işten aynldığını vurgulamıştı. Özal (Baştarafı I. Sayfada) baber boyle çıkı\or" dedi. Bunun uzerine "yalan haber tasansı" ile ilgili Ankara Temsilcimiz Doğan'ın bir sorusunu şoyle yanıtladı: "Yalan haber tasansıyla ilgili olarak, televizyonda açıkotunım değil, açıkoturumlar duzenle\ecegiz. Yalan babere ilişkin elimizde >uz>üz Hli tane misal var. Bunlan lelevizvonda berkesle tartışacağız. Basından, muhalefetlen gelsinler. b«n şahsen katılmayacağım, ama bütun bunlan enine boyuna tartışacağız televizyonda. Hatta, tıpkı hukümet programında olduğu gibi yalan baberle ilgili Meclisteki oturumu. olduğu gibi anında televizyondan yayımlayacagız. Millet dinlesin ve nzerinde düŞÜDSÜB." Gündeııı kıta sahanlığı (Baştarafı 1. Sayfada) ve Ankara'da yapüan açıklamalardan sonra bir ara, ilişkilerin yeniden bozulabileceği endişesi dogarken Atina, Başbakan Özal iie Papandreu'nun Davos'ta görüşeceğini ilk kez resmen açıkladı. Sözcü Rubattis, Dışişleri Bakanı YUmaz'uı önceki günkü acıklamasını yorumlarken şöyle dedi: "Yanan hükümeti, Ege kıta sahaahgının belirlenmesi için bir tabkimname bazırianmasını ve bu bukuki sorunun Labey Adakt Divanı'nda çözömlenmesi için Türkiye'ye çagnda bulunmuştur. Bu konu, iki ttlke başbakanı tarafmdan tsvicre'oin Davos kenünde bir araya geldikterinde görüşulecektir. Davos'taki görüfmeden önce bu gibi açıklamalan (Mesut Yılmaz'ın önceki günkü açıklaması) Türk ve Yunan halklannın yaranna olacak olumlu iklimin sürdürülmesinde yardıma olmaktan uzaktır." Başbakan Turgut özal'ın, geçen hafta başında ANAP toplantısında konuşurken Yunanistan Başbakanı Papandreu'yu Davos'ta görecegini ve konuşacağuu ilk kez acıklamasından sonra şimdi de Atina'nın yaptığı bu acıklama ile iki başbakamn Davos'ta 3031 ocakta bir araya gelecekleri ve iki ülke arasındaki anlaşmazhkları görüşeceklcri kesinük kazandı. Yunan hükümeti, Davos görüşmesınde TürkYunan diyaloğunun başlamayacagını açıklamıstı. Ancak Papandreu'nun, özal'a, Ege kıta sahanhğırun belirlenmesi ile ilgili kendi önerilerini sunacağı ve özal'ın görüşlerini dinleyeceği belirtiliyor. Ankara'da olduğu kadar Atina'da da Davos öncesinde "yaralann kaşumamas" siyaseti izlenirken, bu konuda her iki tarafın da temkinli davrandığı gözleniyor. Bu erişilmez gücün gerçek kaynağı olan halkımıza, gösterdikleri büyük ilgi ve güvenden dolayı teşekkür ederiz. TURK L I R A S I N I AŞTI T.C ZÎRAAT BANKASI Banldaraası mevduat hançtir. "Gücüne enşumez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear