Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Sahıbı: Cumhurı>et Matbaacıhk \e Gazeıecılık Turk Anonım Şirkeıi adına N»dir \adi 0 Genel Ya>ın Muduru Hasan Ccmal. Muessese Muduru Emint l'şaklıgil, Yazı tşlerı Muduru Oka> Gonensin, 0 Haber Merkezı Muduru \alçın Ba>er. Sajfa Duzeni V,onetmeru Ali \car, 0 Temsüaler ANKARAlalçın Dogan. İZMİR Hikmcı Çelinka\a. ADANA Celal Başlangıç. Kıanbul Haberleri Erhan Ak>ıldu, Dış Haberler Ergun Balci, Ekonomı Osman Uaga>, Kultur Ceüü L'sıer, Snor Dan.jmanı \bdulkadir Yucdman, Duzeltme Refik Durbsş, BihmEJuım Şahin Alpay, IşSendika. Şukran Kelenci, \ un Haberlen. Necdeı Dogan. Dızı Yazılar Kerem Çalışkan, Bursa: Levcnl Gençelli, 0 Koordınaıor Ahmel Korulsan. 0 Malı İşler Erol Erkul. 0 Reklam Ajşt Torun, Ek Ya>ınlar Hul\a Ak>ol 0 Idare Hu*e>in Gurer, Işletme Onder Çelik, Bılgiljlem. Nail Inal. Uaian ve Yayan Cumhurı>cl Matbaacılık vc Ga«teolık T A Ş Turk Ocajı Cad 34334 Isı PK 246Isıanbul Ttl 5İ2 05 05 120 haı), Ttltx 222*6 Fax (1) 526 60 72 0 Burolar Ank»r«: Z,,.ı Ookalp BN Ink.llp S \ o 19/4, Tcl 133 II 414^, TeİM. 42J44 Fax: 14) m 82 64 0 l ı m i r H Zı>a BK 1 3 5 2 S 2 ' 3 , T c l 13 123O.Tekx 52359 F M (51) 13 12 30 0 \dang lnonı;Cad 1195 N o I K a l l . T e l 114550119731, Tdcx 362155.Fax (711)328034 TAKVtM 13 OCAK 1988 lmsak: 5.49 Güneş: 7.20 öğle: 12.17 tkindi: 14.43 Akşam: 17.04 Yatsı: 18.29 İran Başbakan Özahn TV'de 'İcraatın Içinden' programında örnek köy olarak tanıttığı yerleri gezdik gördük Işte ^çağ adayarf köyler "Orda bir köy var uzakta O köy bizim köyümüzdür..." Türkiye televizyonlarından 30 Aralık 1987 çarşamba günü yayımlanan "İcraatın ıçinden" programı, pek çok kişiyi ılkokul çağlanna götüren bu sevimli şarkıyla başlıyordu... ANAP iktidannın, Başbakan özal'ın ağzından sık sık tekrarladığı "Çağ atlayan Türkiye" sloganı, bu yayınla köy düzeyine indiriliyor, iki köyde yapılan röportajlar gösteriliyordu. "Çağ atlayan köylerimiz" imajının vurgulanması için, elektronik ev araç gereçleriyle donanmış ev içi görüntüler sergileniyordu... Biz de "Çağ atlayan köy" merakımızı dizginleyemeyerek söz konusu köyleri daha yakından tanımak için Kütahya ve Manisa'ya doğru yola çıktık. Gündüz tmşir, Kütahya'nın Köprüören köyü ile bu köyün birkaç kilometre uzağındaki köylerde dolaşırken Cumhuriyet Ege Bürosu'ndan Mustafa Balbay da Manisa'nın Gördes ilçesine bağlı Doğanpınar köyündeydi. İşte görüp duyduklan. Petrol Bakanı Yardımcısı ANKARA (AA) Türkiye ile İran arasında kurulacak petrol hattına ilişkin teknik gorüşmeler Ankara'da başlıyor. İran Petrol Bakanı Yardımcısı Muhammed Cevad Asemipur, gorüşmelere katılmak üzere dün Ankara 'ya geldi. Asemipur, Esenboğa Havaalanı'nda İran ile Türkiye arasında düşunülen petrol boru hattının AhvazDortyol güzergâhında kurulacağını açıkladı. Asemipur, tran'dan Trabzon 'a bir petrol hattı kurulacağı şeklindeki göruşlerle ilgili soruyu cevaplandınrken, 'Evet boyle bir proje vardı. Ancak, bu hattın etudünu yaptırdık. Sonuç olumsuz çıktı" dedi. KüTAHYAKÖPRÜÖREN Eski bir nahiye olan ve yollan çamur deryasına benzeyen Köprüören köyünde kalkmmanın motoru Almancılar. Köyün yüzde 60'ımn Almanya ile şu ya dabu şekilde bağı var. Çoluk çocuğuyla Almancıların saym 400500'ü buluyor. GÜNDÜZ ÎMŞÎR Almaııeılar olmasa... Prof. Yalçına Faysal Ödülü RÎYAD (AA) Türk profesörü Mithat Yalçın, tslami eğitim konusundaki . çalışmasıyla, Suudi Arabistan'ın Nobel'i sayılan Kral Faysal ödülü'ne layık görüldü. Odül komitesinin, dün yaptığı açıklamaya göre, Islam araştırmalan dalındaki Kral Faysal ödülü, Riyad'daki Muhammed îmam Bin Saud Üniversitesi'nde öğretim gurevlisi olan Yalçın ile Mekke'deki bir baska üniversitede Öğretim görevlisi olan Mısırlı profesör Muhammed Kutb arasında paylastırıldı. Kocasu adı verilen derenın ağzında öbek öbek çöpleri gozlemliyoruz. Köyun içinde nemen hemen her sokak aralığında 34 adet harap binalar yer alıyor. Muhtardan, bunlarm durumu hakkında bilgi istiyoruz. Cevabı, "Çağla Ugisi yok. Mirasta anlaşamayan köylülerin tatumundan kaynaklandı" şeklinde oluyor. Dofjanpınar'da çamaşır yıkayan bir kız TV'deki çağdaş köy tanımma sığmadığı için o da "çekim dışı" kaldı. Kütahya'ya bağlı, 850 kişinin ya şadığı Köprüören köyttne vardığımızda güneşin ilk ışıklan, sis esliğınden köy meydamnı aydınlanyordu. İlk durağımız, köy meydanındakı birkaç masanın dolu olduğu köy kahvesi oldu. Herkesle ayn ayn selamlastıktan sonra, masanın üzerine koyduğumuz fotoğraf makinesiyle birlikte çevremiz bir anda sanldı. İlk söze giren, suratında alaylı bir tcbessümle Hasan Hüseyia Bıyıkal adlı köylü oldu. Bıyıkal'ın "Hoş gd<J1BU bey. Ç»ğ auayaı köyümüzü mn merak ettloiz?" sorusunu, "Evet" diye yanıüadıktan sonra sohbet bir anda koyulaşmaya başladı. Üıtiyar heyeıinde yer aldığım belir•ten Fevzi Garip programda gösterilen her şeyin doğru olduğu nu vurgulayarak söze girdi. "Kövamüzde 7 penoaeBi baghk oca^adan «ntun d>, arazöz ve kepceye kadar her şey vmr. Telefonaınıu, sayumoz, dektr^bniz AHaha çok şükür mrvcut." Pevzi Garip, köyderauhtarHasaa Evrcn eşliginde bir kalkınma harekâtına giriştikJerini belirtirken, bizleri uzaktan dinleyen bir köylü, etrafta sok etkisi yapan, "Almanctlanrnra unotnuyahm" lafıyia söze girdi. Konuşmalann seyri bir anda değjşti. Artık her söz Almanya ile başIıyor, Almanya ile bitiyordu. Köylüler Köprüören'de az da olsa görülen kı* pırdanmanın tamamıyla Almanya 'dan gelen marklar sayesinde olduğunu vurgularken değişık bir gerçefı de dile getirdiler. 10 bin dönüm üzerine kunılu Köpnıören, meğer 1950'li .yıllarda nahiyeymiş. Demokrat Parti döneminde çıkan bir kanunla köye döndürülmüş. Bu nedenle köyu bu yönüyle de görmemiz salık verildi. Sohbet sttrerken, köyü gezme isteğimiz ise muhtarın beklendiği gerekçesiyle reddedildi. Biz de, Köpnl*ren'in Kütahya Beledıye Başkanı Oral Kiper'in köyü olduğuyla gururlanan amcası Bekir Kipcr'le söyleşmeye basladık. Köyde Almanya'da çalışan işçi sayısı ne kadar şeklindeki sorumuzu köylttlerin deyişiyle Bekir Ağa şöyle yarutladı: "Köyöo yizde 6 0 ı Alraanya'da gvbctçUik ceUyor. Çohık çocuklanyla sayarsak 400500'e yakuMİır. Zaten köy de, Almsnja'dakJ köylüIcrimlziıı kesin döniis yapmaya başlanalanyta biriikte hareketlendi. Köydckl birçok araç gereçte Almanya'da çalifinlann katkıa rar." Anavatan iktidannın köye gözle görülür yaptığı en belirgın katkıdan biri olduğu ileri sürtllen köy konağıtun altındaki kahve, muhtann gelmesiyle birlikte hareketlendi. O ana kadar köyle ilgüi birçok gerçeği dile getiren köylü sustu. Muhtar Hasan ETITB köyün eksikliklerini sıralarken, "Koprilömı'ta matfaka beJediye oinun gerektiiU bdtoterek" sözlerini şöyle sürdürdü: "Köyde gördagMiiz gibl yol yok. Ea bojük zorininmnz belkl de bu. A n a söz verdfler 1989'a kadar her Kupruören'de Almancıların sayrsı oldukça tazla. muhtann sert ses tonuyla engellenyer asf altlanacak diye. Bu köy iki uç di. Anladığımız kadanyla gezimizin sene evveline kadar yıkık dökük evsımrlarını muhtar çizecekti. lerie kapbydı. thtivar hejetindeki arkadaşlaria biriikte beş kuruş devletÇamur deryası halinde gelmiş, yuten yardım almadan camimizi yaprürken diz boyu paçalara yapışan Uk. Çok şnkur Kuran kursumuz da toprak katmerleriyle birlikte köyü yürüyor. Anlayacagııuz, köyde gögeziyoruz. Muhtar, köyde dikili burülmemış bir gelişme var. Ancak ge* lunan 10 bin kavaktan sadece birini Uşmeyi sadece Almaoya'daki tşçiledevletin verdiğini, geri kalarunın köy ritnize baj)amayın. Bu artniyet olur. • halkının birikimleriyle yapıldığıru En az Almanya'da çalışanlar kadar söylüyor. Bu arada, "Her şeyi buzengin koylulerimiz var. Hemen he rada biz planlıyonız. Devletin kapımen ber evde televizyon mevcut. Ço sından kovulsak bacasından giriyogu siyah be>az. Ama var. TRT bir ruz. Köyde ne yapümışsa soke soke de yansıtıcı koydugu takdirde ikinci sagladık" demeyi de ihmal etmiyor. kanalı da seyredebOeccgiz. ÇiflçilikJe Sonradan oğrendiğimize göre muhgecimini saglayan köyHilerhnizin faztar koyu Anavatan partiliymiş. "tcla bir sonınu oldujunu söyleyeraatın Içinden" programında köyün yer almasında en az Kütahya Valisi ile yine ANAP'lı Belediye Başkanı Muhtar eşliğinde köyü gezmeye Oral Kiper kadar rol oynamış. Açıkçıktığımızda ilk gözümüze çarpan, cası işin "kurmayı" bizzat kendisiymeydanın göbeğinde caminin bitişimış. ğindekı yalakta çamaşır yikayan yaslı bir kadın oldu. Fotoğraf çekme isKöprüören'i gezmeye devam ediyoruz. Hemen köyün merkezinde teğimiz. "Yanlış tanıtım olur" diye Muhtann ısteklerini hoşgöruyle kabullendikten sonra "lcraalın tçinden" programında yer alan her şeyin tozpembe görüntülendiği Abdurrahman Duran'ın evine vanyoruz. Evde Abdurrahman Duran'la sohbete başlamadan önce muhtann hayli tedirgin olduğunu gozlemliyoruz. "tşin aslı" diye söze giriyor Abdurrahman Duran, "Biz kan koca 15 yıl Almanya'da çalıştık. 1970 yılında önce karun, sonra da arkaandan ben Almanya'ya gittik. Bu evde ne gorayorsanız orada yaptıgımız zorlu çalışmalann birikimi. Eşyalann buyıik bir çoğunlugunu da Almanyadan getirdik. Kanm Naci>e lam tamma 15 yıl gurbet eMe temizlik işçisi olarak çalıştı. Ben de Baver fabrikasında montaj bolumünde, bir de Koln'de izole işinde çahştım. Gördügiiniiz bu evi de Almanya'dan getiritigimu proje dahilinde Kıitahya'da bir müteabhide yaptırttık." Duran konuştukca, önceden kasgöz hareketleri yapan muhtar artık iyiden iyiye çaresizleşti. Duran, çağ atlayan köytı çiziyordu. Dur durak bilmeksizin... "Almanya'dakilerie bizim köyler arasında uçurum farkı var. Nerede Almanya'da boyle çamur deryası. Daha köyune girerken asfall başlıyor. Yeşillikler ayn ayn. Bnrada sinema yok. Videomuz var, ancak film pek scyretmiyoruz. Arada bir, belki Kütahya'ya yolumuz düştüğiinde ahyornz." Tek parti döneminde nahiye iken Demokrat Parti'nin azızliğine uğrayıp köye dönuşturulen Kopruoren'den aynlıyoruz... Yıllarca Almanya'da alın teri dokup koyune dönen insanlarm çabaları ile yarattıgı birkaç kuçuk yenilikle, bu yenilikler ustune uretilen "çağ atlama"mn çelişkilenni gerimizde bırakarak. Çekimden önce YSE yollara ımcır döktü Köyün en çağ atlayan aracı olan "otomatik telefon"un kablosu düğün sırasında gençlerin elektrik kablosu ile kanştırması sonucu yanmış. MUSTAFA BALBAY İZMİR Çağ atlamada şehirleri sollayan ve bu özeüiği ile Başbakan Turgut özal'ın "tcraatın tçinden" programına konuk olan Manisa Gördes'e bağlı "Doğanpınar" köyunü gerçekten çok merak etmiştik. Gördes'ten Demirci ycluna girip 20 kilometre gittikten sonra sola döndük. Stabilize bir yolda Doğanpınar levhasını görünce merakımız iyice arttı. Acaba çağ atlamaya kırsal kesimden mi başlamıjtık. Yaklaşık 6 kilometrelik toprak yolu aşıp köye ulaştık. Kahvenin önünde aracımızı parkedip içeri girince herkes ayağa kalktı. Tipik bir köy kahvesindeyiz. Ortada bir soba, uzerinde de altı ve yanları kararmış bir ibrik var. Sağ başta tahta bir zeminin üzerindeki televizyonun karşısında gençler "domino" oynuyor. Yaşlılar ise sobanın başına kurulmuş. Tek tek el sıktıktan sonra, "Doganpınar'ın ün kazandıgını" söyleyip konuyu açıyoruz. Kahvede birden sesler yükseliyor: "Biz öyle dememiştik. Sonınlanmızı da söyledik, onlan Vesmişler. Köyde 34 zengin var, geri kalanın tek derdi karnını doyurmak..." Arkadaşlarını susturup soze gırcn Üyas Çetin televizyondan yayımlanan çekimin öykusunu anlatmaya başladı: "Köye TRT'den olduklannı bildiren bir ekip geidi ve bir hafta sonra Başbakan Özal'ın İcraatın tçinden programı için çekim yapılacağını soyledi. Biz hazıriık yaptık. Bu arada YSE köyün çamurlaşan yoluna kamyonlaria nucır getirdi. Sonra çekim ekibi geldi. Mnhtan, Almanya'dan dönen Hikmel Dogan'ı ve birkaç köylüyii çekti. Ornegin ben, köye gölet istediğimizi, yolun asfaltlanması gerektigini söylemiştim. O bölümleri kesmîşler, Lsledikleriui y^yımlamışlar." Köyün "öteki yüziinü" tanımak için şapkasını geriye atmış oturan Ahmet Ali Karakoç'a sorduk: Neyle geciniyorsunuz? Halıcılık, kanm ve iki çocuğum halı dokur onlan muhtara veririz. O da satar. Elinize ayda ne kadar para geçiyor? MANÎSADOĞANPINAR Atatürk albümü anıtları Bu da Hcraatın dışında kalan bir köy Televizyonda örnek köy olarak gösterilen Köprüören 'in yalmzca 4 km. ötesindeki ören köyü susuzluktan kırüıyor. Yıkık dökük köy "icraatlardan" nasibini alamamış. KÜTAHYA (Cumhuriyet) Almanya'daki zengin akrabalar, maddi ve manevi desteği ve iş makinelerini köyünden esirgemeyen belediye başkanı sayesinde "icraatın içine düşen" Köprüören köyünden biraz ötede "icraalın dışında kalan köyler" başlıyor. Susuzluktan kırılan sakinleri, sadece hava almak için açılrruş delik biçimindeki "pencere"leri, dökülmuş kireç badanalı duvarları ile TV'den izlenemeyen Ören koyu sakinleri, Kopruoren köyünden sadece 4 kilometre ilerde. 250 kişinin yaşadığı 40 haneli köy, geçen yıl kendilerine 400 bin lira yardım yapan Tavşanlı doğumlu İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli'nin yolunu gözlemekle geçiriyor günlerini. Köyün yaşlılanndan Süleyman Erdemli. "Bırakılmışlık, yalnızlık bizi çökertti. Varsa yoksa Köprüören koyıi. Belediye başkanının köyü diye bep hizmel oraya mı gidecek? Muhlanmız içtiğimiz su yüzunden hastanede, bu su yüzunden rahatsız, çocuklann bağırsaklannda kistler var. Niye bizi çekmiyoriar?" diye yakınıyor. Yaşar Güvenli, ne yapacağını şaşırmış, "Susuzluktan kınlıyoruz. Bir yıldır evimize et girmedi, devletimiz nerede?" diye soruyor. Kopruoren köyune 3 kilometre uzakiıktaki Yakaca köyu de icraattan nasibini almamış. Köy sakinleri, seçim öncesı ilk kez görünen grayderin ardından her gün düş kuruyor. Yakaca köyünden Kâmil Yücet, "Seçim öncesi bir grav der geldi. çamurlan duzledi gitti" diyor. Bir daha haber alınamamış grayderden... Koyde ne yol, ne su, ne de bir dükkân var, siyahbeyaz TV'si olanlar da ekranda Köprüören'i gordukten sonra bu eğleneelerınin ze\kmi yitirmiş gorunüyorlar... 9 Bir taban hal; 3540 gunde biter. Yani dört kişi dokur. Masraflar çıkınca bize de 100 bin lira kadar para kalır. Doğanpınar köyunde her evde bir halı tezgahı var. Osmanlı döneminden kalma teknikle yapılan tezgahlar babadan oğula geçiyor. Yani temel geçim kaynağı halıcılık. Köyde muhtann tçzgahı yok, o halı komisyoncusu. Muhtar Ahmet Atabek köye geldiğimizi duyup, kahvede buluyor bizi. Köylüleri göstererek, "bunlann hepsi tenıbel" diye söze giriyor muhtar ve devam ediyor: "Kanlan çocuklan calışır, bunlar kahvede pinekler. Tamam çevrede fabrika falan yok ama olsa da çalışmazlar. Saym muhtar, siz neler yapıyorsunuz? Ben ticaretle uğraşınm. Köyde dokunan halılan toplar değerlenmesini sağlarım. Yakasındaki ANAP rozetinı gururla taşıyan muhtar tzmir'deki bir halı ticarethanesinden kendisini sigorta ettirmış. Köyden aldığı halıları da komisyon karşılığı buraya veriyor. Köyde tek sigortalı o. Kahveden aynlıyor, köyu tanımak için ara sokaklara giriyoruz. Sokaklar bazen genişliyor, bazen iki metreye kadar iniyor. Çamur ve ıslanmış gübre yürümemızi güçleştıriyor. Genişce bir alanda, yaşlı bir kadın yanında torunu ile birlikte çamaşır yıkıyor; kazanın altına atesi yakmış, "tokuç"la giysilerini ağartmaya çalışıyor. Konuşmak istiyoruz.. Olası değil, köylüler kadınlarla konuşmamamız için 'rica' ediyor, 'uygun düşmez' diyorlar. Doğanpınar köyünün elektriği ve suyu 1979 yılında gelmiş. 1986 ara seçimlerinde suyun yetersizliği ANAP'lı milletvekili adayı Mehmet Keçeciler'e aktanlınış. Hemen 750 bin lira para gelmiş köye. tmece usulu çahşıp bu işi de tamamlamışlar. Son yıllarda köye gelen tek yenilik ise "telefon" ;köy otomatik telefona kavuşmuş. Bir dağ köyünden otomatik telefon goruşmesi yapmanın mutluluğunu yaşamak için PTT acentesini sorduk. Kapalıydı. Köylüler. "Geçenlerde düğün vardı. Gençler telefon prizini elektrik prizi ile kanştırnuşlar, kabloyu yakmışlar. Henüz tamir ettiremedik" karşılığını verdiler. Doganpınar'da 20 evde telefon, 15 evde televizyon, birkaç evde de buzdolabı ve çamaşır makinesi var. Sanınz, "çag atlayan" Doğanpınar köyü değildi. tkiuç kişi "halı komisyonculuğu" yaparak koşeyi dönmuştu. TRABZON (AA) Trabzon Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nce, merkez ve ilçelerde bulunan Atatürk annlanmn fotoğraf ve tarihlehni içeren bir albüm hazırlanıyor. Kultür ve Turizm ll Müdürü Volkan Canalioğlu, merkez ve ilçelerde bulunan Atatürk anıt ve heykellerinin yer aldığı kaynak bir albümün bulunmayışmı göz önüne alarak bu çalışmaya başladıklannı söyledi. Canalioğlu, 6 ay içinde tamamlanması planlanan albümde, Trabzon il sınırlan içindeki Atatürk heykel ve anıtlannın fotoğrafları, anıtlann boyutlan ve tarihçeleri hakkında bilgiler yer alacağını sözlerine ekledi. Stres ve sinir ishal yupıyor ANTALYA (AA) Özellikle çocuklarda görülen ishalin, büyükler için de tehlike oluşturduğu ve soğuk algınlığı sonucu ishal vakalannda artış görülebileceği bildirildi. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi diyet uzmanı Süheyla Karaca, stres ve sinir gibi durumların da ishale neden olabileceğini belirterek, ishalin birçok tehlikeli hastalığm başlangıcı olduğunu söyledi. Zeytine dış tanıtım GEMLİK (AA) Gemlik Ticaret ve Sanayi Odast Başkanı Kemal Akıt, Gemlik zeytinini yurtdışında tanıtmak amacıyla kampanya başlatıldığını söyledi. Tadı ve iriliği ile ünlü Gemlik zeyüninin, yurtdışında yeteri kadar tanıtılamadığını belirten Oda Başkanı Akıt, şöyle konuştu: "Gemlik zeytini yurtiçinde yeteri kadar tanmmasına rağmen, yurtdışında tanınmıyor. Ticaret Odası olarak ünlü Gemlik zeytinini yurtdışında tanıtmak amacıyla bir dizi çalışmalara basladık. Broşür ve reklamla yapılacak tanıtım sayesinde, Gemlik 'ten yapılan zeytin ihracatının büyük oranda artacağına da inanıyorum." "Çafla" yalmzca 4 km. uzakiıktaki uren köyu. Mer şey Köprüören için mı?.. Sovyet müsteşar 'Hticayok' ANKARA (Cumhuriyet Btirosıı) Sovyetler Birliği'nin Ankara Müsteşan Analoli Kadirov TürkSovyet Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) toplamısının ön hazırlıklan fçin Türkiye'ye gelen Sovyet heyeti mensuplarmdan hiçbirinin Türk makamlarından iltica talebınde bulunmadığını bildirdi. Kadirov, dün ögleden sonra Dışişteri Sözcüsü tnal Bata'yu ziyaret etti. Görüşmeden sonra gazetecilerin sörularını yanıtlayan Kadirov, tnal Batu'ya Sovyet Dısişleri Bakanı Eduard Şevardnadze'nin Afganistan'a yaptığı ziyaret hakkında bilgi verdi|ini söyledi. Sovyet Müsteşarı aynca TürkSovyet 1988 dönem KEK toplantısının ön hazırlıklarını yapmak için Türkiye'ye gelen Sovyet heyeti mensuplanndan bazılannın Türk maKamlanndan iltica talebinde bulunduklan yolundaki haberlerin doğru olmadığını, tnal Batu'ya söylediğini bildirdi. Kadirov, "Heyet buraya gelmiş vt başanlı bir göriişme japmıştır" dedi. Özel hastaneler zam îstiyor Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı, özel hastanelerin zam isteğini incelediğini ve seyyanen yüzde 50 bir zam yapılmasına karşı olduğunu söyledi. Akarcalı, hastane özel odalarının fıyatlarının da arttırılması gerektigini belirtti. GÜNSELİ ÖNAL ANKARA Hastanelerin ozel odalannın fîyatları, aynı duzeydeki otellerin oda ücretlerinin düzeyine çıkanlacak. Hastanelerin fiyatlannın en son 1985'de duzenlendiğini söyleyen Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Bülent Akarcalı, "Bir hastanede, iki tane bile boyle oda varsa hiç olmazsa ondan hakkaniyetli bir fiyat alınabOsin" dedi. Akarcalı, "Devlet eger vermesi gerekenin dışında ozel bir servis veriyorsa, parası olandan bp özel servisin bedeli alınmalı. Yani birisi, odasına televizyon isliyorsa, devlet bunun bedelini almalı" diye konuştu. Hastanelerde, hasta kabulunun turistik otellerdeki "Desk Offker" biçimınde yapılması gerektigini savunan Akarcalı, şoyle dedi: "Bu benim meseleye bakıs tarzımı yansılıyor. Bunu nasıl yapanm diye bir araştırmam yok elimde. Kapıcılann hepsi ilkokul mezunuysa, ben onlan tutarak, sistemi değiştirmeden luristik oteldeki "Desk Offıcer' gibi çalıştıramam. Ama birkaç hastanede bu prototipi kurduktan sonra, gerekiyorsa başkalan orada eğitilir. Bu sistemin bir parçası zalen, olması gerekir." Devlet, üniversite hastanelerinın ve ozel hastanelerin tedavi ücretlerinin bakanlık tarafmdan belırlendiğini ve hastanelerin kendisinden yenifiyatistediklerini belinen Akarcalı, "Ben vermiyonım kolay kolay. Bir araştırma yapalım diyorum. Yani, eski fiyatlara seyyanen yuzde 50 zam yapıldı şeklinde bir uygulamaya gitmek istemiyorum. Onun için de bir araştırmaya girdim" diye konuştu. Hastanelerdeki özel oda ucretlerinin çck duşük olduğunu bildiren Akarcalı sözlerini şöyle surdurdü; "Doğumevi'nde özel bir odanın geceliği 5 bin lira. Hem de otelrestoran hizmetleri bir arada. Bu fiyatın içine yemek de dahil. Aynı tip bir oda, çok luks olmayan EUap Mola Oteli'nde 45 bin lira. Orada bbbi bakım, yemek dc yok. Bu odayı siz olsanız kaç lira yapardınız?" Amacım kaliteli ve vasıflı bir sağlık hizmeti sunmak olduğunu vurgulayan Akarcalı, hizmetin kaliteli duruma getirilmesi için yatırım yapılması, kaliteli hizmeti almaya gücu yetmeyenlere de subvansiyon sağlanması gerektigini anlattı. Maddı gucü zayıf olanlar için sağlanacak kaynağa cari harcama denilebileceğını kaydeden Akarcalı, bunun butçe artışı veya yeni bir fon kurulmasıyla karşılanabileceğini söyledi. Akarcalı, "Ben inanıyorum ki, böyle bir fonu kurmak için bazı hususlarda ufak tefek fiyat ayariamalan yaptıgımız takdirde, buna tepki olmayacaktır" dedi. Nüfusun yuzde 50'sınin bir sosyal güvencesi olmadığına dıkkat çeken Akarcalı, "Haslanepara ilişkisi, tedaviden önce kesilecek. Adını, adresini, nüfus kigıdını gösteren tedavi olsun. Bir adamın cebinde 50 bin lira var, tedavlsi 350 bin lira tutmuşsa, 50 bin lirayı ödesin. Ondan sonra, fona, '300 bin lirayı ödeyin' desin. Gerçekten fakir mi, degil mi, o tedaviden sonra araşonlsın. Fiimdeki haberleşme olanaklan çok geniş" biçiminde konuştu. Sağlık hizmetinin ulaşılır olmasının önemine değinen Akarcalı, "Hizmetin verildiği yere gelemeyen hastanın sevki için uçak parasını vermek lazım" dedi. Kuşadası ynda 500 tekne KUŞADASI (AA) Türkiye 'nin en büyük yat limanı olan Kuşadası'nda, bu sezon 500 teknenin kışladığı, yüzde 90'ı yabancı bayraklı olan yatlarda, 130 ailenin de kaldığı bildirildi. Kuşadası Yat Limanı yetkilileri, önümüzdeki yaz sezonunda yat turizminde patlama beklendiğini, yoğun tanıtma kampanyası ve uygulanan indirimli tarifelerin Türk limanlarına olan ilgiyi arttırdığını söylediler. Kuşadası'nda ilk kez bu sezon 500 yatın kışlama yapmasının umutlandıncı bir gelişme olduğunu belirten ilgililer, kira, liman hizmetleri, yakıt ve diğer harcamalar nedeniyle önemli ölçüde döviz geliri sağlandtğını kaydettiler.