23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 AĞUSTOS 1987 KÜLTÜRYAŞAM KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK CUMHURİYET/5 SEVEMA Pola Negri'nin âşıklan arasında Chaplin, Valentino ve Hitler de vardı Sinemanın sessiz yıllarmın esrarengiz 'femme fatale'i 1920'lerde boyalı el ve ayak tırnaklarıyla, türbanıyla modaya "öncülük" de eden Pola Negri, sessiz sinemanın efsane kadınlarından biri olmuştu. Charlie Chaplin ve Rudolf Valentino'yla dillere destan gönül maceraları yaşayan Negri'ye Hitler de gönlünü kaptırmıştu Avrupa sinemasının Amerikan sinemasına karşı zaferi nemınin düzeyine hiçbir zaman erişemediğini, Hollywood'da basmakaiıp bir tipe boğulup gittiğini de yazacaktı. Pola Negri, Hollywood'da, 1920'lerin sonlarında sesli sinemaya geçilinceye kadar 20 dolayında filmde oynadı. "Yasak Cennet" ve "Hotel Imperial" gibi Fılmleriyle ünunün doruğuna ytikselen Negri, sesli sinemanın başlaması ve sevgilisi Rudolf Valentino'nun erken ölumuyle birlikte yavaş yavaş doruktan indi ve Avrupa'ya dönmek zorunda kaldı. Negri, Hollywood'daki parlak gunlerinde yalnızca sinemanın yıldızlarından biri olmakla kalKültiır Servisi Sinema dünmadı, birçok kadının açıkça takyasının bir efsanesi daha sona erlit ettiğı bir "moda oncusü" de di. Belki de, çoktan kapanmış oldu. Boyalı el ve ayak tırnaklaolan sessiz sinema çağırun "femn, başından çıkarmadığı türbame fatak"i Pola Negri, asıl bunnıyla simgeleşen Negri, davetlerdan sonra bir efsane olarak yade de surekli olarak, bir zamanşayacak. lar Avrupa kraliyet ailelerine ait Hollywood'un "sessiz giinleolan elmas ve inci takılarla ri"nin en egzotik kişiliklerinden görundü. Pola Negri, 1 ağustos günü beCbariie Chaplin ve Rudolf Vayin tümörü ve akciğer iltihabı lentino'yla gönül seruvenleri dildolayısıyla kaldırıldığı San Anlere destan olan Pola Negri, Vatonio Hastanesi'nde öldüğünde, lentino'nun 1926'da ölümunden sinema dunyası yalnızca sanatıyyıllar sonra şunlan söyleyecekti: la degil hayatıyla da "yüdızlaş"Ertesi hafta evlenecektik. Onun mıs" bir sanatçısını yitiriyordu. PARLAK GÜNLERİNDE Pola Negri, Hoüytvoodta yüdızlaştı olumunden sonra bir daha kenPola Negri'nin esrarlı hayatı, gı günlerde, kadmlann takttt ettiğt bir "moda öncüsu " de olmuştu.dime geleraedim. Beyazperdeye öldüğünde de "esrar"ını korudu. Başuıdan çüumrnuhğı türbanıyla efsaneUşen Negri, özeüikU davetYalentino'nun bir eşi daha gelHiç kimse Negri'nin gerçek ya lerde Avrupa kraliyet aüelertnden kabna elmas ve inciler takmaya mez. O kadınlan yalnızca bu\uşını saptayamıyordu. Negri, da özen gösteriyordu. lemiyor, a>nı zamanda ipnotize ha önceleri yaptığı açıklamalara ediyordu. Onda, kendinden onbakılırsa, 88 yaşında olmalıydı. başlamış, Ekım Devrimi sonrası ra da "KanneıTde kendini gös ce ve sonra hiçbir oyuncuda olAlmanya'ya giderek Alman sine terecekti. Ama bazı kaynaklar, sanatçının mayan bir şe> vardı." Bu "bir masının altın çağırun önde gelen 1923'te Almanya'yı terk edip sey"in "gizemsellik" olduğu kayaşını 93 ya da 90 olarak veriyorL adlanndan biri olrnuştu. Oyun Hollywood'a giden Lubitsch'i kı nısındaydı Pola Negri. du. "Times" gazetesi ise, Negri culuğu, Alman Okulu'nun en sa bir süre sonra Pola Negri iznin yaşını "doksan dolayında" Valentino'nun olümuyle birbüyük yönetmenlerinden Ernst ledi. Çok geçmeden, Paramount likte çöken Negri, sevgilisinin cediye açıklıyordu. Lubitsch'in etkisi altında gelişen şirketinin kanatlan altında, "Po nazesini bir trene koyarak New Polonya'nın Lipna kentinde Negri, önce Lubitsch'in roman la Negri efsanesi" başlayacaktı. York'tan Kaliforniya'ya göturdü. doğan ve gerçek adı Appolonia Ancak birçok eleştirmen, sonra Ancak bu trenli cenaze töreni, Chalupek olan Pola Negri, sah tik dönem yapıtı "Madame du Barry"de oynayacak, daha son dan, Negri'nin Almanya'daki dö Valentino'nun hayranlarının da ne hayatına 16 yaşında Rusya'da katıldığı büyük bir olaya dönüştü. Sonradan Pola Negri, Valentino'nun cenazesini kendi Unü için kullanmakla suçlandı ve seyircinin gözündeki popülerliğini yitirmeye başladı. 1935'te Almanya'ya dönen Negri, çok geçmeden Nazilerin "kuşkulular" listesinde buldu kendini. Yahudi olmasmdan kuşkulanılan Pola Negri'yı, belki de basına geleceklerden, bir söylentiye göre Adolf Hitler kurtardı. Söylenenlere bakılırsa, Hitler, Pola Negri'nin çekiciliğine fena halde kaptırmıştı kendini. Bunun üzerine, doğrudan Fuhrerin karargâhından yayımlanan bir açıklamayla, Negri'nin Yahudi kökenli olduğu yolundaki "ciddi suçlamalara" son verildi. Ikinci Dunya Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte Pola Negn yeniden ABD'ye döndu. Ama Hollywood onu unutmuştu artık. Negri'nin beyazperdede son görünüşü, 1963'te Walt Disney şirketinin çevirdiği "Moonspinners" adlı filmle oldu. Aşk maceraları evliliklerinden daha çok konuşulan Pola Negr ' Amerikan ari, iki kez evlendi. 1919'da evlen' nemasının en diği ilk kocası Kont Yevgeni büyüUainden John Hustan, bir ture ânee teçirdiği akciğer tttütabı dolayısıyta htuumtyt kaUUntmtfO. SekDomslü'den ertesi yıl ayrıldı. ttn bbrind yaş gününü Haıtmtd* kutlajmn Huston (sağda), kısa bir süre yaptmahgıru ve scnaristliğtni üst1927'de Rus Prensi Sergey Mdileruüği "Bay North" adb flbnin çeUmterine kanbyordu. Senaryonuuın yazunuaına Janet Roach Wı (solda) mni'yle evlendi Negri. Ama da kaaldtğı "Bay North"ta ünlü yönetmcn küçük bir rol de ahyontu. Huston'un hastahgı üzerine bu ufak Mdivani de 1936'da polo saharotü Robert Mitchum'un oynamaa kararlaftınuu. (Fotoğraf: AP) sında öldürüldü. PİKNÎK PtYALE MADRA BENCE, TEKNOLOJIK GEÜSMELER HIZU GAZETECİ SECDET ŞE\ FEk'i 5A\IO 8EV, 0 U&fKEU OROAti ÇIKAÇMlYCâk İSTİYORSANtZ 5)1 PAUP ..7&&İİ YERİHPENOMAT fin4ALESEF ÂBf, PAL6A GEÇMİfOGVM PİPTE Y/UAN CESET PİİL . &i HBİKU • MAMAK KOŞULUYLA. AMATOQ ARKEOL061U6A. OZ£"A/MEM/Aİ AML4MI YDfC. 90 ş e y ŞÜNCA ZâMAMb PAYAMDI6IH& 60RB &İR&1 PAUA »BKlBMBS/MPB 9İR SAKlHCâ YOKTUR Ç İ Z G İ L İ K KÂMİL MASAFL4C1 AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN ohn Huston 8Vine hastanede girdi Yaratıoı sinemanın beşiği Yılın en belirgin özelliği, Avrupa sinemasının Amerikan sinemasına karşı kazandığı zaferdi. önümüzdeki "Avrupa SinemaTelevizyon Yılı"m muştularcasına, Avrupa ülkeleri sinemacılarının yetkin ürünleri kaplamıştı beyazperdeyi. Yılın bellibaşiı şenlikleri, Avrupa sinemalanmn zaferiyle noktalanmıştı. TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKA* "7 14 Ağustos VECDt SAYAR Bir sinema yıhm daha geride bırakıyoruz. Ağustos, sinema yüının son ayı. Geçmiş yüın topluca değerlendırildiği, yani "hasaf'ın kaldınldıgı ay. Yılın en belirgin özelliğiT Avrupa sinemasının Amerikan sinemasına karşı kazandığı zaferdi. Önumuzdekı "Avrupa Sinema Tdevizyon Vılı"nı muştularcasına, Avrupa ülkeleri sinemacılarının yetkin urünlerı kaplamıştı beyazperdeyi. Yılın bellibasb şenlikleri Avrupa sinemalanmn zaferi ile noktalanmıştı ve "Avrupa sinemasT'ıun kendi başına bir kımlik oluşturup oluştunnadığı sorusu gündemin birinci maddesindeydi. Sinema yılının ilk önemli şenliği olan Venedik'te izlediğimiz yapıtlann pek çoğunun kunyesinde iki ya da uç ulkenin adı yazıyordu. Ulusal sinemaların varlığı tarihe kanşıyordu artık. ftalya, Fransa, Federal Almanya bu konuda başı çekerken Portekiz, Yunanistan gibi sıneması ulusal sınırlan pek asamamış ulkeler de ortak yapımlar yoluyla bu sımrlan zorlamayı deniyordu. Gelenektir, her yıl en beğendikleri, kendilerince en önemli buldukları on filmi sıralar sinema yazarları. Böyle bir liste yapmaya kalktığımda, Avrupalı ustaların yapıtlarının kaçınılmaz bıçimde Amerikan fılmlerinin ve Üçüncu Dünya'dan gelen filmlerin önune geçtigıni gördüm. Yaratıcı sinemanın beşiği Avrupa hâlâ ayaktaydı, bu bayrağı kimselere kaptırmama kararındaydı. ltalyan, Fransız ve Sovyet sınemaları yıl bo yunca şenlikten şenliğe birbiriyle yanştı. Yılın ikinci yansı açıkça Sovyet sineması egemenliğındeydı. Üçüncü Dünya sinemalan ise coşkusunu, dinamizmiru buyük ölçüde yitirmiş görünüyordu ve cıddi bir "auteur" (yaraüa) bunalımı yaşıyordu. Venedik'te izlediğimiz Uçuncu Dunya filmlen arasında görece öne çıkan uç tanesi Laun Amerika'dan tanıdığımız ustalann imzasını taşıyordu. Miguel Uttin, "Şili'de Genel Durum" adlı belgeselinde Pinocbel Şili'sinden ınsan manzaralan çıziyordu. Littin, ulkesine kaçak olarak girmiş ve çeşitli uluslardan dostlarınm yardımıyla bu filmi kotarmıştı. Arjantınlı kadın yonetmen Maria Luisa Bemberg, "Miss Mary" adlı filminde 1938 yılı Arjantın'inden bu aılenin öyküsünu, değişen dUnyaya aldırmaksızın bildiğini okumaya devam eden oligarşinin içinde yaşadığı düş dünyasmı anlatıyordu. Filmin başrolünde Jnlie Christie, etkileyici bir kompozisyon çıziyordu her zamanki gibı. Brezilya sinemasının büyük ustası, Rocha'dan sonra gelen en ünlü yönetmeni Ndson Pereira dos Stntos, Jorge Amado'nun bir romamnı sınemaya aktarmıştı. KaraderiIı bir gençle, beyaz bir kızın trajik aşkım konu alan "Jubiaba", Dos Santos ustanın en iyi fihnlerinden biri, bir başyapıt değildi belki, ama ınsancıl ıçeriği, şiirsel anlatımı ile diğer Uçuncu Dünya filmleri arasında hemen öne çıkıyordu. özetle, Üçüncu Dünya sinemalarına farklı bir standart uygulama "köta alışkaıılığı"nı bir yana koy duğumuzda, bu filmlenn, Avrupa sınemalannın (ya da artık dilırmzi ahştırmamız gereken deyimle Avrupa sinemasının) ustalannın ortaya koyduğu olgun ürunlerle aşık atamayacağı aşikârdı. tşte, bana göre yılın en iyi on fîlmi arasında sayılmayı hak eden dört film Eric Rohmer'in Venedik'ten "Altın Asbn"la donen filmi "Yesfl Işın", Fnmcesco Maselli'ye juri özel ödülu v e V aleria Golino'ya en iyi kadın oyuncu ödulu kazandıran "Aşk Öykusü" (bu iki fîlmı de tstanbullu sinemaseverler, "Sinema Günleri"nden anımsayacaklar), Bertrand Tavernier'nin "Geceyansı Solan" ve Theo Angelopoulos'un "Ancı"sı. Bu dön fîlmin ortak bir tematiği oiduğu söylenebilirdi: Yalnızlık. Dördunde de çağımızın ınsan ilişkileri alanında nasıl yetersiz. çaresız kaldığı sergileniyordu. Evet, modern toplum, yenı kurallar, yenı değerler getirmişti insan yaşamına, ama butün bunlar bıreyin mutluluğunu sağlamaya yetmemiştı. Tersıne, giderek yalmzlaşıyordu ınsanoğlu Dunyanın dön bir yanında ınsanın yalnızlığına ağıtlar yakılıyor. Işte, Holîanda'dan bir usta: Joe Sletling. Bir "Makasçı"nın korkutucu yalnızlığı ile karşımızda. İngiliz Ken Loach, "Baba VaUm"nda iki sıstem arasında bocalayan bir sanatçının yalnızlığım aktan>or, ltalyan Massimo Mazzuco ise, oğju ile arasındakı ileuşım bağları kopan bir babanm doğaya sığjnmasıııı. . Fransız Jacques Doillon, "Puriten" de benzer bir temaya el atıyor, tiyatrocu bir babanın kızıru anlama çabasını sergıliyor SAMATYA DA TREN KAZASI! B 8UGÜN,İSTXNBÜL VAİUNLAR(MDA ffiR eH KA2ASI OLMUÇTU fSTANBUL'MM ÇE&UECEY6 GİDEN 12 MUMAeAU KATBG, SAAAATVA'Yl SEÇTfSİ SıRADA KAYOAN ÇIKAdAIC OEV&LMıÇf l/AGOMLfl.% giRSÎKlfJe SİRMİfTİ. KAZANIN NEDBNIHÎ AGAŞTlRAN VeTKJUL£RfRAYLj4ROAN &I&HIN VİDALARINf SEVŞBTEItEK. 7T&VE&SL£HI>Efi{ AYB1LM/ş OLuuGiMu SAPmMişrr.^CfZ ICDMUSU RAY, LOKOMOTtFıN AĞtRuğtYLA YUKARI DOĞGU KJVfi/LMff VE HIZLA ARKAOAM SELEN VAGOULA&tU İÇİME SAPLAUMIŞTÎ. ICAZADA İKJ YOCXUS fiEMEN ÖLMÛf, BlRÇOSU DA YARACANMIŞTt. ENDEZ /ZAS7LAHAN BU TREfJ KAZASl, İSTANBUL "PA I4EYECAN YAeATMÇT 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Karabıık Demir re Çelik fabrikaları Karabuk demır ve çelik fabrikalarını ınşa eden kontuvarın umum muduru Makenzı, dün sabah şehrimıze gelmışıir. Makenzi, Sirkeci garında Turkofısden Mumtaz Kavalcıoğlu, vagon fabrikasmı kurmak üzere teklifte bulunan gurup mumessılı Brust Wayt ve Ingılız muhendısler tarafından karşılanmıştır. Makenzi, şu ızahalı vermıştir: "Karabuk fabrıkalarında inşaat bir haylı ılerlemiştır. Şimdi ikıncı kısım inşaat uzennde meşgul olunuyor. Bu akşam Ankara uzerinden Karabuke haraket edıyorum. Inşaatı yakından tetkik edeceğım. Donuşte iki gun Ankarada ve 15 gun kadar da Istanbulda kalacağım. Mister Brassert, eylul ayı bıtımınde Turkiyeye 14 Ağustos 1937 hukumleri dairesinde cereyan eder. İkıncı madde: Her vilayette iş kanunu hukumlerıni tatbıkatını Valinin yürutmesı esastır. İş dairesi teşkılatma kanun vermiş olduğu teftiş ve takib vazifesi ve selahıyetlerimn icrası bu esasa musteniden Vali tarafından temtn olunur. Iş daıresinın taşra teşkilatı 14 bölgeye ayrılmıştır. Bu bölgeler şunlardır: Ankara, Zonguldak, tstanbul, İzmır, Edırne, Kutahya, Aydın, Antalya, Adana, Malatya, Kayserı, Samsun, Trabzon. 19371987 jandarma karakolu kaldırılarak bunun yerine Zıncirlıkuyu, Maslak ve derbent mevkilerinde üç tane seyrusefer karakolu tesis olunmuştur. gelecektir. Önumuzdekı hafta içinde 15 İngiliz muhendisi daha gelecek, fabrikamn içişlerıyle meşgul olacaklardır. Konıuvar mudüru dün akşam Brust Wayt ile birlikte Karabuke hareket etmiştir. İş dairesi İktısat Vekaletı Iş kanununun tatbikma aıt bir kararname vucude getirerek bunu vilayetlere gondermiştir. Tahmatnamenın bırınci noktası şoyledir: İş kanununun 91 inci maddest gereğince ış hayatının kanun hukumlenne ve memleket menfaatlerıne uygunluğunu devlet tarafından takıb, murakabe ve teftış edılmesı muktezi bulunduğundan, İktısat Vekaletıne bağlı, ış daıresı teşkılaıile devlet veya beledıyelere an diğer teşkilatın bu hususlakı faalıyeıteri bu umumı talimatname Çivili geçitler meselesi Köpru ustündekı çivili geçitlerden halkın munferit vaziyette karşıdan karşıya geçmelerı seyruseferi işgal ettiğinden vakit vakit toplu bir halde geçilmesi ıçin tedbırler almmaktadır Şinema yazarımız ATİLLÂ DORSAY yıllık izninin bir bölümünü VENEDİK'TE ÖZEL ODUL Sinema Günleri'nde de gosterilen kullandığından, "Aşk öyküsü", geçen Venedik Film Festivali'nde yönetmeni Franyazılarını bir süre cesco Maselli'ye Jüri özel ödülü, Valeria Golino 'ya da En İyi Kayayımlayamayacağız. dın Oyuncu Ödulu kazandırmıştı. ŞişliBüyükdere yolu ŞışlıBuyukdere yolunun seyrusefer tşlerinı daha sıkı bir kontrole tabı tutmak maksadıle bu yol uzerindeki takyıdaı arttırılmıştır. Bunun ıçm Maslak cıvarındakı cıl •CL'VlC «İMKATtMIZlN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear