23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHUR/YET/2, OLAYLAR YE GÖRÜŞLER gerektır Bu dar görüşlerın ve yasaklayıcı tutumların yanı başmda arşıvlerırruzın duzenlenmesını önleyen nedenlerden bır dığen de, yıllardu bu arşıv yasasının çıkanlamamış olmasıdır Bıldığımız kadanyla daha 1950 öncesınde Şemsettm Günaltay'ın Başbakanlığı dönemınde arşıvlenmızın yönetımını ve duzenlenmesmı öngören bu yasa tasansı haarlanmıştı Ünıversıtelerın ve ılgılı kunımlann da göruşlerı alınarak gelıştınlen bu tasarı, ne yazık kı aradan '38' yıl geçtığı halde henüz yasalaşmamış bulunmaktadır 19781979 Ecevıt hukUmetı dönemınde Mület Mechsmden geçükten sonra Cumhunyet Senatosunda takılan bu tasanyı ondan sonrakı hükumetler herhalde seçıme ve seçmene etkısı yoktur dıye bır daha ele almadılar' 2) Sayılan '6'yı bulan llahıyat Fakültelerı, 3) Ankara, Istanbul ve Hacettepe Ünıversıtelerı'nın Kütüphanecılık bölümlerı, 4) Sayılan '370' dolaylarında yüksek bır rakama çıkan lmamHatıp Lıselerı Bunun dışında unıversıtelenmızın kütüphanecılık bölümlerı öğretım programlarına arşıvcılık dersını de almış bulunmaktadırlar Böylece arşıvlerde görev alacak elemanlar gerçekte hıç de az olmayıp, sorun onlann hızmete ahnmalan ve hızmet ıçı eğitımle yetıştınlmelen noktasında düğumlenmektedır Arşîvlerimîz ve Iiselerde "Eski Yazı» Arşivlerimizi düzenlemek ve Osmanlı belgelerinden yararlanmak, liselere "eski yazı" dersi koyma girişiminin gerekçesi olamaz. Arşıvcılık bir uzmanlık alanıdır. Eskı yazı, Arap harfli yazı ile birlikte oldukça ust düzeyde bır bılgi ve külturu de gerektirir. Ayrıca "eskı yazı" oyle bır yılda elde edilebilecek bir beceri değildir. Sorun, öncelikle arşivciliğin ne olduğunun bilincine varıp, bu bilinçle hareket etmeye bağlı bulunmaktadır. Arşivci, üniversiîer bir eğitımle yetiştirilebilir. PENCERE Tavşan Kanı... 9 TEMMUZ 1987 Eski yazı ve bilgelik Prof. Dr. ŞERAFETTİN TURAN Her yönde atılan adımlann "Ataturk llke ve Inkılaplan" doğrultusunda olduğunun sık sık yınelendjğı son yıUarda Mıllı EğKim BakanlığYnın önemlı gınşımlennden bırı de hselere "eskı yazı" dersının konulması etrafında yoğunlaşmış bulunmaktadır Hatırlanacağı gıbı orta öğretımde "Dın Külturü" dersının zorunlu olması gırışımı de önce Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nca ele alınmış ve daha sorıra 1982 Anayasası'na geçınlmıştı1 Basına yansıdığına göre, "eskı yazı" adı venlen sözde "yenı" bır dersın lıse programlarına alınmasında güdülen başiıca amaç, arşıvlenmızde bulunan "yüz mılyon evrakı" okuyup değerlendırebılecek elemanlar yetıştırmek ve Hınstıyan Batı dünyasının Turkologlanna muhtaç olmamak ımış Sayın Bakan, gınşımı böylece nıtelemeye çahşırken, akademık unvan taşıyan bakanlık müsteşan ıse, önerıye karşı çıkanları "cahıl" dıye suçlamış Bu nedenle sorunu degışık açılardan mceleyıp gerçek temelıne yerleştırmek zorunlu görünmektedır da zararhdır dıye SEKA'ya yollanmalan ıçın karar alınmasından öteye geçmemektedır Bılındığı gıbı Osmanlı Imparatorluğu dönemıne ılışkın belgeler başta Başbakanlık olmak üzere çeşıtlı bakanlıklann ve kamu kuruluşlanmn arşıvlennde saklanmaktadır Söz konusu arşıvlerden bır kaçının belgelen düzenlemek ve araştıncılann ıncelemelenne sunmak ıçm zaman zaman da olsa olanaklar ölçüsünde çaba harcadıklan söylenebıhr "Penşan"lıklannı ve kapaülıklannı konıyan arşıvler ıçerısınde ıse ne yazık ya da ne garıptır kı ılk sırayı Mıllı Eğıtım Bakanlığı arşıvı almaktadır' Osmanlı Maanf Nezaretı'ne aıt belgeler, 1950*11 yıllarda Topkapı Sarayı Müzesı'nde kabaca da olsa bu sıralanmaya konulmuş ıdı Ancak bu arşıv, Ankara'ya taşınınca bakanhğa bağlı kurumlarda arşıvcılık yapabılecek yüzlerce eleman varken, belgelen okumasını bıle bümeyen sıradan kışılenn yönetımıne bırakılmıştır Ihmaller yüzünden bırkaç kez de sulann ıstılasına uğrayan belgeler ıyıce yıpranmış ve ele alındığında dağılacak duruma gelmıştır Ote yandan, aynı zamanda bır bılım bakanlığı olan ve bılunsel araştırmalan desteklemesı gereken Mıllı Eğıtım Bakanhğı, kendı arşıvını düzenleyıp ötekı kumluşlara örnek olacak yerde, ışın kolayını arşıvı tümüyle kapatmada bulmuştur öyle kı Turk eğıtım tarıhı üzennde çalışanlar bıle bu arşıvde ınceleme ıçın ızın alamamaktadırlar Çok ender olarak böyle bu olanağa kavuşanlara ıse, 1984'te bıze ve çalışma arkadaşımıza yapıldığı gıbı türlü güçlükler çıkartılmaktadır Orneğın, yararlanılmak ıstenen belgelenn teker teker komısyonlara ıncelettınlmesı ve bundan ytlzyıl öncesıne ılışkın bu belgenın üzennde "mahremdır" yazısı var dıye çektınlen fotokopısının araştınaya venlmemesı, bılım yayma bakanüğımıza egemen olan anlayış ve davranış hakkında açık bır fikır verse Arsivlerimiz ye Milli Egitim Bakanlıgı arsivi Türkjye'dela arşıvlenn büyük çoğunluğunun bılımsel bu duzenlemeden yoksun olduğu aa bır gerçek olarak ortada durmaktadır Aynca bunlardan yararlanma olanağının da çok kısıtlı olması, Türk ve yabancı araştırmacıların yakınmalanna yol açmaktadır Bunun da temehnde, çağımızda arşıvcılığın apayn bır uzmanlık alanı olduğu bılıncıne vanlamaması yatmaktadtr. öyle kı yalruz "eskı yazı "lı olanlar değd, yenı harfli Cumhunyet dönemı belgelen bıle arşıv kavramından uzak bır anlayışla sağda solda dagımk halde dunnakta, bır kısmı da yok olup gıtmektedır Bu konuda ara sıra yapılan ışlemler ıse bu belgelerın konulacağı yer bulunmadığı gerekçesıyle "ımha" edılmelenne ya Liselere "eskı yazı" dersı konulması sorununun tartışıldığı toplantıda, önerının eğıtım fakultesınde görevlı btr öğretun üyesı tarafından yapılması Sürüncemede bırakılan arşiv ve bu gınşımı gerıye dönüş olarak nıtelendırenleyasası tasansı nn yıne bır öğretun üyesı olan musteşarca "cahıl" olarak suçlanmalan ıse bırkaç yönden dıkkatı çekArşıv yasa tasansı süruncemeye gırerken persomektedır Eğer böyle bır önen ve suçlama, uygunel tasanlannda da arşıv ve arşıvcı sorunu üzerılanmasına çalışılan "Türklslam Sentezı"nden kayne eğılınmedı, onlara bır uzmanlık verılmedı ve naklanan bır davranış değılse, "eskı yazı" ıle bıherhangı bır yan odeme sağlanmadı Bu yüzden hm ve ulusal kültür arasında yanlış olarak kurulde Başbakanlık arşıvınde görev almaları ıçın yılmak ıstenen özdeşleşmenın bır yansıması olmalıIarca önce Istanbul ve Ankara ünıversıtelerı tarıh dır Osmanh alfabesırun ıslahı ya da yenı bu alfabölumlennde yetıştınlmeye çalışılan gençler de arbenın kabülü yolunda görüşlerın ortaya atıldığı şıvden kopup aynldılar 186O*lı yıllarda, yazı değısıklığırun gecmışle bılımsel ve külturel bağlann koparılması olacağı kuşkulaEski yazı ve arşivcilik rı öne sürülmüştü Atatürk'ün Yenı Türk AlfabeIsrarla vurgulamak gerekır kı, arşıv belgelennın sı'nı kabulü sırasında da bu kuşkular ve eleştınler kataloglandırılması ve bunlarm değerlendırılmesı dıle geünlmışü Aradan '60* yıla yakın bu süre geçyalnızca bır "yazı" sorunu değildir Eğer öyle oltıkten ve Türk bılım ve kültür hayatı yuzyıl öncesaydı bugün "Cumhurıyet Dönemı Arşıvı" dıyesıne oranla çok daha canlanmışken, böyle bır göbıleceğımız duzenlı bu arşıve sahıp olmamız gerüşun yetkılı olduğu kadar bılgılı olmalan da gerekırdı Oysa bıhm kurumlanmızı da ıçermek koreken kışıler ve çevrelerce ortaya atılması yalnızca şuluyla kamu kuruluşlanmızdan pekçoğunun arşıv kapsamına yaraşır bır belgehğı yoktur TC Ba duşündürücüdür Böylesıne bır suçlama olsa olsa, ıyı bılınmeyen uzak geçmışe duyulan bır özkanlar Kurulu kararlarının sağlıklı bır dızgesının lem olmahdır1 bıle yapılamayışı sorunun salt bır "yazı" değışıklığınden ıbaret olmadığının somut kamtıdır Sonuç Aynı zamanda gözden kaçırıhnamalı kı, yazı Arşivlerimizi düzenlemek ve Osmanlı belgeledevrımı yapmamış ülkelerde de arşıv ve arşıvcılık rinden yararlanmak, hselere "eskı yazı" dersı koysorunları başgöstermıştır Ancak oralarda zamama gınşımının gerekçesi olamaz Arşıvcılık, bu uznında alınan gerçekçı önlemler ve duzenlemelerle manlık alanıdır Eskı yazı, Arap harfli yazı ıle bırsorun çözülmuştur lıkte oldukça üst düzeyde bır bılgı ve kültürü de Turkıye'de yenı harflerın kabulunden (1928) bu gerektınr Aynca "eskı yazı" öyle bu yılda elde ediyana 59 yıl geçmış bulunmaktadır Bu sure ıçerılebilecek bır beceri değıldır Sorun, öncelikle arsınde eskı yazılı belgelen okumak ıçın Avrupalı şıvcıhğın ne olduğunun bılıncıne varıp, bu bılınçTurkologlara muhtaç olunmamıştır ve bundan le hareket etmeye bağlı bulunmaktadır Arşıvcı, böyle de muhtaç olunması söz konusu değıldır unıversıter bır eğitımle yetıştınlebılır Sıyasal ıktıÇunkü bugun bırçok yuksek öğretım hatta orta öğdarlar ve yetkılıler de yasal düzenlemelerı yapmaretım kurumlarında "eskı yazı" okutulmaktadır lı ve gereken tüm önlemlerı almalıdırlar Arşıvı ve En ıyı Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nca bılınmesı gerearşıvcıvı gözeten ve çağdaş teknolojıden yararlanken bu kurumlar şö>le sıralanabıhr ma olanağını da sağlayan bır yasa daha çok za1) '27' unıversıtenın Tarıh, Türk DılıEdebıyatı, man yıtırılmeden çıkartılmalıdır Arap ve Fars Dıllerı ve Edebıyatları bölümlerı. Masanın ustunde damalı bır örtu Çevresınde beş tahta ıskemle Her ıskemlede bır adam Kahvecı, köftecı, taksıcı, yapı ışçısı Ben dınlıyorum Konuşuyorlar, dünyadan, Türkıye'den, basından sıyasetten, partıcılıkten, yazarlardan, yargılamalardan, edebıyattan, şıırden, devtetten, hükümetten Gelsın çaylar Demlı m ı ' Hemı de Çernobıl Nur ol! Anadolu aydınian buniar, kasabada, köyde, ılde "aydtnlanma sürecımn öncülerı Gece ılertıyor, onlar tartışıyoriar • Osmanlının çöküş dönemınde ortaya çıktı bızım aydın, BatıDoğu çelışkısmde gözlerı açılan Zıya Pasa ne demıştı "Düyan kufrü gezdım, beldeier kâşaneler gördüm/Dotaştim mulkı Islamı, bütün vıraneter gördüm " Oysa Batılı aydının bılıncı kendı toplumunun çelışkilen üzennde yükselmıştır Cumhunyetten önce taşrada aydına raslanır mıydı ? Aydın ya Dersaadet'te ıdı ya da Parıs'te, Londra'da Bır ara Abdülhamıt yöntemtenyle aydınlar Anado^u'ya sünjlmeye başiandı Kaymakam, mektupçu, mudür, savcı Gözden düşmüş devlet memuru uzak bır kasabaya sürgün edıldı mı, sorun çözümlenırdı Sakıncalı memur, Jön Turklerın fikırienne yatkındır, Namık Kemal'den şıırler okur, Zıya Pasa'dan özdeyışler taşrada kuşatılmış aydının dılınden eksık olmaz, öfkesı Eşref'ın dızelenyle küfre dönüşur ama o Anadolu'da bır "Con"dur, "münafıtf tır, yabancıdır, bağnazltğın kusatması aftında götgeientr aydınCumhurıyetın ılk dönemlennde durum değıstı mı? Kuşkusuz 1920'lerde 1930'larda aydınlarta devtethükümet özdeşleşmesı yaşandı Ancak Anaddu'da aydın, halk arasında yıne yalnızlığmı yaşardı Yüregınde Istanbul özlemının tutkulaştığı bu ınsan ıçın uygarlık kerrt ışıklarında çakıp sönerdı Kadınlı erkeklı yaşam, temız gıyımU ınsanlar, kalabalık caddeler, sınema, tıyatro, etektnk, havagazı, apartman yaşamı nerede? Cumhurıyetın ilk dönemlennde bağnazlığın kuşatmasını kurmak yolunda ıkı gınşım yapıldı, ama HaJkevteride Köy Ensbtulen de gencılerın sakjınlanyla yıkıkjılar Aydın, Beyoğlu meyhanelerınden, başkent pastanelerınden, LÖbon'dan, Markız: den, Serkedoryan'dan çıkıp, Anadolu'ya yayılamıyordu Eşraf, ağa, mutegallıbe, çok partılı rejımde "merkez1 ıkHdar"dan aldığı guçle bütün köy öğretmenlerının canına okuyordu Ve sonra Babıalı basınında kalem sallayan Hürnyet ve hilaf artıkları, "halk Ile aydın kopukluğu"ndan neşelenerek eskıden "Con" denılen sonradan "komunısf suçlamasıyla yerden yere vurulan aydınların cezalandırılması ıçın devlet katlarına "curnal" verıyorlar • Pekı, artık "aydm düşmanltğı" aşılıyor mu? Bıldığım ve gördüğüm kadanyla kuşatma yarılmış, Anadolu'da yenı bır "aydın" tıpı oluşmuş, çoğalmaya başlamıştır So' akımlann, partılerın, derneklerın geltşmesı, ulaşım ve ıletışımın yoğunlaşmasıyla taşrada aydınlık çoğalıyor Kendı tarlasına, bahçesıne, köyune, kasabasına, ılıne ayaklarını dayamış Anado\u aydınlarını artık "Anadolu'ya sürmek" olanağı da yok Çunkü onlar Anadolu toprağından fışkırıyor hfiı EVET/HAYIR OK1M AKBAL Başbakandan dileğimiz Basından Sayın Başbakanımızın onumuzdekı gunlerde Sunye'\e resntı ziyaret yapacağını oğrenmış bulunmaktay ız Bızler 1966 ulmda Sunye hukumetı tarafından taşınır \e taşmmaz mallarma el konulan \ atandaşlar olarak mağdur OKURLARDAN olmuş bulunmaktaMZ $u ana kadar her ıkı hukumet yetkılılen tarafından muhtelıf donemlerde \apılan goruşmelerden henuz bır sonuç alınmamif olup. de\amlı olarak bugun \ann hal olacak cıherıne gıdılnıışrır Sa\m Başbakanımıza seslenıvoruz' Bızlerı \e çocuklarınuzı daha fazla mağdur etmeden Surne'\e \apacağınız gezıde bu ıkı ulke arasındakı sorunu halledersenız bınlerce aıleyı seıındırmış olursunuz. Ş LRF4 BIREClK'ten Bır srup latandaş sonra, her dakıka ayrı bır satıcı sıraların arasında dolaşarak yuksek sesle durmaksızın malım o\ucu nutuklar çekıyor. Ilgilenen \ok! Sıgara ıçılmemesını anons etmek yeterlı değıl, sıralarda UMimayın dıye anons etmek de \eterh değildir. Sık sık gezıp denetlemek gerekıyor SA MI H4KA S/KAD1KOY Aynadaki Yüzümüz... "Sefeletten rezalete ' Turkıye yı ışgal altında tutan ıkı gerçek Sefalet ve rezalet1 Bu ağır tanımlamayı yapan Bulent Habora ulkenın nasıl bu duruma geldığını şoyle anlatıyor "Bugun S Demırel ı kurtarıcı olarak gorenler 6 Kasım 1983 gunu de Turgut Ozal ve 12 Eylul 1980 de de Kenan Evren ve arkadaşlannı 'kurtarıcı olarak goruyorlardı Turkıye'nın kaderı herhalde 910 yılda bır 'darbe 34 yılda bır de kurtarıcı' gormek1 " Meydanlar ınım ınım ınlıyor Kurtar bızı baba Bu 'baba Demırel'dır1 Bır de bakıyoruz başka kentlerın alanlarında yıne ınım ınım ınleyen sevgı seslerı ' Senı sevmeyen olsun ' Bu da bır başka halk babası, Kenan Evren' Başka yerlerde de halk Ozal ı baba dıye bağrına basıyor Develer, koyunlar kurban edıyor1 Halkımızda bır sevgı coşkusu var kı, bıtmek bılmıyor1 Ataturk'e Inonu ye Bayara, Menderes'e, Gursel'e Ecevıt e Demırel'e, Evren'e, Ozal a herkese meydanlarda kucak kucak sevı, hemen hepsıne 'kurtar bızı baba' seslenışı baba' arayısı ır 'kurtarıcı' bulmak ozlemı Bulent Habora Turkıye'nın kurtul dıye emretmekle kurtulamayacağını goren 'kurtarıcı ların demokrasıye' gıttıklennı gos termek ıçın seçıme başvurdukları nı soyluyor ama bu seçımlere 'kendı beğendıklerı kışılerden kurulan partılen' onaylatarak sokmuşlar, kendı beğendıklerı adayları mılletvekılı yaptır mışlardır Ne oldu sonra9 Habora soyle yazıyor "1 No'lu devlet partısının seçımlen kazanması beklenırken 2 No'lu devlet partısı seçımlerı kazanmış 3 No'lu devlet partısı ana muhalefet partısı olmuş guvenılen 1 No'lu devlet partısı de sonuncu sıraya yerleşmıştır lcazetlı partılerın 1 ve 3 Nolusu çok çabuk Hak'kın rahmetıne kavuşmus, 2 No lusu ıse ıktıdar olmanın olanaklarından yararlanarak bugune dek gelmıştır' Habora, Sayın Evren'ın şu sozunu bır bolumun başına koymuş "Ataturkçuyum demekle Ataturkçu olunmaz " Ataturk'un partısı, Ataturk'un kurumları kapatılırsa Ataturk'un Oğrenım Bırlığı Yasası ortadan kaldınlırsa Ataturk dönemınde okullara sokulmayan dın ve ahlak derslerı zorunlu olarak ılk, orta ve liselere koydurulursa Ataturk devrımının temel ılkelerı, altı okta özdeşleşen gerçek ulusalcılık devletçılık, laıklık devrımcılık yozlaştırılırsa tam bağımsızlık tan karşılıklı bağımlılık a geçılırse gerıcılık yobazlık ıktıdar yandaşlarınca el ustunde tutulursa, o ulkede Ataturkçuluk var mıdır dıye sorulmaz mı 9 Evet 'Ataturkçuyum demekle Atatukçu olunmaz' 1 Habora'nın kuçuk kıtabında neler yok kı Son yıllarımızın toplumuna tutulan bır ayna Butun cırkınlıkler, rezaletler yoksulluklar elle tutulurcasına goruluyor Içınde yaşadığımızdan zamanla alışıyoruz, ama bırı çıkıp da 'ışte toplum bu' deyınce nıye oyle şaşırıyoruz kı< Bız boyleyız ışte1 Rezaletler sefaletler, utanç verıcı olaylar durumlar konuşmalar hepsı son yılların gerçeklerı Bır de 12 Eylul oncesım kotuluyorlar' Ya 12 Eylul son9 1 rası Sankı daha mı az çırkın daha mı az utanc verıcı Işkenceler acılar haksızlıklar yanlış suclamalar, yıllar suren kapa tılmalar, bır turlu bıtmeyen sorunlar konular tumen tumen Habora'nın kıtabını bu sutuna sığdıramam elbet TRT ıle ılgılı bolumden bır parca almak yetecektır sanırım Habora ornekler venyor "TV'de oynanan Kennedy dızısınde 'Turkıye'dekı fuzeler Ba/kanlar'dakı fuzelere donuşturuluyor TRT Genel Mudüru Toskay, TRTdekı 203 sözcukluk yasağa uyulmasını anımsatıyor TVde 'çayda radyasyon yok dıyen bılım adamı akrabalarına çay ıçmemesını bıldınyor SHP'lı Sağlar, Toskay'ın devlet parasını kendı çıkarları ıçın kullandığı TRTnın ANAP ve destekcılennın ağzı gıbı davrandığı Yunanıstan ve Ingıltere'dekı grevlerı verdığı halde NETAŞ'ın grevınden soz etmedığı ıçın Meclıs araştırması ıstıyor ve bu araştırma onerısı her zamankı ANAP oylarryla reddedılıyor Aydınlar Ocağı Turkıye'nın kabul edılen tek derneğı olma durumunda Aydınlar Ocağı yla ılgılı tum haberler TVden venlıyor Bazı onde gelen sağcılar uzmanların anlatması gereken çeşıtlı konularda konuşma yapmak ıçın TV'ye çıkıyorlar ' Evet, "Sefaletten Rezalete Işgal Altındakı Turkıye" kıtabı bır ayna Bıze, bızı gosteren bır ayna, çırkın bır ayna ama bızım yuzumuz bızım gerceklerımızın yansıtıldığı bır ayna \ apurlardaki tatsızlıklar Şehır hatları \ apurlannda y olcular her gun satıcılar tarafından aşırı rahatsız edılmektedır. Yolun \artstndan (Arkası II Sa\fada) § yıfaız Pa m u Kba n k t a n sorulur. Gunun ıyı faızını Pamukbank a sorun, Cevabı seveceksiniz. "suç bİ2İvn,, TALİP Ş A H İ N .n ses.nd.n • PLAKÇILARDA ANkETORLER \RAN1\OR 511 45 97 1727 yaşlarında bavanlar, Ingıltere'de çocuğa bak karşıhğında Ingılızce öğren 158 53 42 PAMUKBANK iyi bankadır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear