Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/6 12 TEMMUZ 1987 Roma'dan Rengârenk parlamento NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMABirkaç gün önce Bernini'nin eseri "Montecitorio Sarayr'nın önünden tesadüfen geçen turistler çok şaşırdılar. Roma'nın en şık ve asil meydanlanndan birine hâkim olan bu binanın önünde neler olmuyordu ki? Öraeğin adamın biri, elinde bir sepet mantar, gelene geçene mantar dağıtıyordu. Daracık, minicik elbiseler içinde bir grup kadın, bir taraftan ellerinde pankartlar tezahürat yapıyorlar, bir taraftan da ikide bir göğüslerini açıyorlardı.Polis arabaları, Afrika sıcağına rağmen, meydaru dolduran meraklı kalabalık, ellerindeki paketlerin ebadından tüm Roma'yı taşımaya kararlı olduklan anlaşüan Japon turistleri bile şaşırtmıştı. Japonların şaşkınlığı, kravatlı, takım elbiseU "ciddi göriinümlü" birtakım adamların, bisikletlerinin üzerinde polis arabalarır.ı yararak Bernini'nin görkemli yapıtının önünde durmalarıyla büsbütün arttı. Roma'ya ilk kez gelen tüm turistler gibi Japonlar da "Montecitorio"nun halyan Parlamentosu, sepetle mantar dağıtanlann, nükleer santrallara karşı gösteri yapan " p r o l e t e r demokrasi" miiletvekilleri, çıplak göğüslü vampların yeni pornoparlamenter Cicciolina'nın meslektaşlan, bisikletlerin üstündeki "ciddi beylerin"de ttalyan Yeşiller'i olduğunu nasıl bilsinlerdi? Ancak bu kez sadece "Montecitorio"nun önünden geçen turistler değil, içeriye giren miiletvekilleri de karşılarında buldukIarı parlamentonun "renkliliği" karşısında şaşırdılar. 1415 haziran seçimlerinde sandıktan çıkan parlamento için toplumu gerçek anlamda "temsil ettiği" söylenebilirdi. Çünkü içerde porno yıldızından, bir futbolcuya ve şar İtalyan parlamentosunda artık herkesin tamdığı porno yıldızı Radikal Cicciolina'nın yanı sıra, Hıristiyan Demokrat milletvekili, ünlü futbolcu Rivera da yer alıyor. Komünistler ise, tiyatro yönetmeni Strehler ve Bankacılar Derneği Başkanı milyoner Rossi'yi meclise sokarak sürpriz yaptılar. Altın çocuk Rivera kıcıya kadar akla gelebilecek her mesleğin temsilcisi vardı. Parlamento koridorlarında, milletvekili seçilen ilk porno yıldızı olarak tarihe geçen Cicciolina'dan hemen sonra İtalyan futbolunun altın çocuğu 44 yaşındaki Gianni Rivera göze çarpıyordu. Hıristiyan Demokratlar, futbol gazetelerinin ve dergilerinin günlük tirajının 1 milyonu geçtiği bu ülkede, dünyamn en iyi futbolcularından biri olarak tanınan, 950 maçta 300 gol atmış Gianni Rivera'yı, Milan takımından "transfer etmekle" partiye yeni oylar kazandırmışlardı. Hıristiyan Demokratların Rivera'sına, ülkenin 2 numaralı partisi komünistlerin bulduğu cevap ise, dünyaca ünlü tiyatro yönetmeni Giorgio Strehler idi. Geçenlerde 30. yaşını kutlayan ve Avrupa tiyatrosunun mabetlerinden biri olarak görülen Milano'nun ünlü Piccolo Teatro'sunun yönetmeni Strehler, kuy kusuz komünistlere yeni bir prestij kaynağı sağhyordu. Fakat İtalyan komünistleri, ilgi uyandıran bu seçimlerini sadece Strehler'in kültür dünyasıyla sınırlamadılar. Komünist Parti'nin parlamentoya soktuğu en ilginç temsilcilerinden birini hiç şüphesiz, finans dunyasının önde gelen isimlerinden biri olan Guido Rossi oluşturdu. Yılhk geliri 2 milyon doların üstünde olan, Bankacılar Derneği Başkanı Guido Rossi'nin "komünisl milletvekili" olarak parlamento sıralannda yerini alması, Italya'nın çelişkilerini artık kanıksamış gözlemcileri bile şaşırttı. Fakat bu seçimlerin asıl starı oylann yaklaşık yüzde 2'sini alan "Radikaller" oldu. Radikaller, sadece pornoparlamenter Cicciolina ile dunya basınının ilgi merkezi haline gelmediler. Ayrıca 6O'lı yılların unutulmaz "Volare" (Uçmak) şarkısıyla bir kuşağı "uçurmuş" Domenico Modugno'yu parlamentoya soktular. Romantik İtalyan müziğinin en klasik temsilcilerinden biri olan Modugno, aynı zamanda Radikal Parıi'nin başkanı seçiidi. Futbolcuların, sanatçıların, şarkıcıların yer aldığı bu parla mentonun başkanları da en az bu "yıldız"lar kadar ilgi çekiciydi. 3. kez me'clis başkanhğma seçilen "Kızıl İtalya"nın en ünlü hanım temsilcilerinden komünist Nilde İotti, partinin tarihi liderlerinden Palmiro Togliatti ile yaşadığı dillere destan aşkıyla efsaneleşmiş bir kişilikti. Senato başkanlığına seçilen cumhuriyetçi Giovanni Spadolini ise, tarihe savaş sonrasınm Hıristiyan Demokrat olmayan ilk basbakanı (80'li yıllann başmda) olarak geçmiş bir politikacıydı. İtalyan parlamentosunun en yüksek düzeydeki bu sorumluluklarının ulkenin en güçlü partisi Hıristiyan Demokratlara gitmediğine işaret eden gözlemciler, bu partinin şimdi başbakanlık koltuğunu hedef aldığını belirtiyorlar. Dün Cumhurbaşkanı Cossiga'ya Başbakan Fanfani'nin istifasını sunmasıyla, İtalyanlann her zamanki gibi komplike "hükümel kurma operasyonu" başlamış bulunuyor. Başbakanhk koltuğuna en güçlü adaylar arasında sayılan isimler ise Hıristiyan Demokratların genel sekreteri De Mita, partinin tarihi lideri Andreotti ve gene bu partinin başkanı Forlani. En olası hükümet formülü olarak da Hıristiyan demokratların başkanlığını yapacakları bir Hıristiyan Demokrat, Sosyalist ve kü•çiik partilerin oluşturduğu, seçimlerden öncekine benzer bir koalisyon hükümeti sayılıyor. Fakat bu seçimlerden, anahtar parti olmak konumlannı güçlendirmiş olarak çıkan Sosyalistlerin ve liderleri Craxi'nin en kısa zamanda tekrar hükümet başkanlığını devralmak için Hıristiyan Demokratlan her fırsatta sabote edeceğine hemen hemen kesin gözüyle bakılıyor. İtalyan politikası gitgide Hıristiyan Demokratlarla Sosyalistler arasmdaki bir dövüşe donüşuyor. Paris'te bir Haliç hayranı SABETAY VASOL PARİS Apartımaıun avlusunda, ellerinde kovalar, biri erkek digeri kız iki genç. Sormama gerek kalmadan açıkiıyorlar: "Kaptamz aoMÜy«t geçirdi.. tyilcşcae kadar temlıük. çöp dökiümesi n mektop dafıtuu Işleri fthatOaâz aonınlaİBtBita reriklt" 80 ya$ına merdiven dayamış, açtk fıkirlı, sosyal konumunun çok üstünde mfikemmel bir Fransızca iconuşan kapıcı kadınır, amdiyal geçirecefi büiniyordu. Komşular arası dayanışmanın sıfır oldugu Paris'ıe mağrur vc hanrsayar mtumuyia türo sakinierin saygınlığınj ve sevgjsini kazanmış kapıcımız bu eve itk ıasındıg;mız günierde yolumu kesmis ve ilk kez duyduğum madeni sesiyie, u CoastantİBopie'cUB feld^Uzi soytedfler. Lutfen ttogrusuıa soyleyin, Hallç (Frmasu kmdiBn (teyişiyi* Altın Boynuı) soyteodlji kadar nefb bir jfw mi?" şekhnde bir soru yöneltmişti. ATye^iriş sorunumuz o tarihlerde henüz bugückü gibi antik trajedilere dönüşmc istidadj gösterraıyordu, ama Fransulann ve genel olarak Batı Avrupalılann bizi yeteriace tarumadıklan şikâyetlen o zaman da vardı. Bu yüzden 80 yajındaki kapıcımın Konstantiniye'den, Haliç*ten batısetmesi rOya gibi gelmişti. Hele Haltç'in, danyanın en güzel yerlerinden biri sayılması, kadınm Sayın Bedrettin Dalan'dan bile on sene ilerde olmasını zorunlu kılıyordu. Düşünmeye gerek kalmadan "Siz Hallç'i n«red«a MUyorsunuz?" sonısu>la onun sorusuna karstlık verdi^uni anımsıyorum. Aldığım yanıtla birükte bilmece çözülüyordu.. Kocam Gürciitın göctneoiydi. Rus devrimind*B s o s n iılkesiiHİen kaçıp Fransa'yı geidi. Ancak bu anda bir nire tstanbıd'da kaldı. 'Az daba Haliç gibi düoya güzeti yerierdea birini gdnnedeo bo ddnyadan aynlıp gktecektlm. İyi ki oradaa gtçm^im de gönnuşuiB' der dururdu. Anlasıldı ki, kadın Dalan'dan on yıl ilerde degil, 198Tden yetmiş yü geride kalmış. Hayallennı yıkmamak için aradan geçen süre içinde Haliç'in basına gelenieri aniatmadık Kadıncagız geçen salı beş saatlık bir ameliyat geçirmiş. Morali düzgündü. Haberi "temizlik ve bakım şirketi" görevlilerinden aldık. Bizim apartımanda köpeğiyîe yajayan dul ve ya$lı kadınlann sayısı «ı aî beş altı.. Oğlan avhjda oynamak ister, köpekler sinirlenip havlamaya başlıyor diye onlar öfkelenir. Hele tanj altıroızda oturar. Lö yok mu? Bir keresinde bizimkini köpeği Uzenne salmakia îehdit etmi>tı de ben öfkelenip polise telefon etmiş ve "Sikâyttte balunmak iflo oglumun ısnlmmdnı mı oektenjtm laam" demiştim. Bu anüar Lö ile aranuz «kisine göre biraz düzeldi. Başından binbir dert geçmiş, depresif bir tip olan Lö'tıün ilk kez içten bir biçimde konuştuğunu görüyorum: Agır bir mneliyıı geçirdi, bakaiım jroMeo çaiışabüecek mi? B«nden size bir natihau Ne Papa oe de «yetuilaJı, Wç biriae kolak asmayto. Esrar kuüaamayın, tm» >wyüzünOB titm ntaKtlerindep yaısriaara, geoç oHugunuz sdrece.. Paps oboa ayetuüah obon hepdnin dini lmam p«ra.. Sagnkiıysamz vanunii. Sağu£ımzı yittrisce yokrâauz. General de Ğsuile 'lbtlvanık curiıme ve çokBBtüdur' dedigiade BC kadar d» haJOıydı." Lö ile konuşurken, Fransızlann ulusal kahraraanın.n yalruzca Fransız ulusunun ıstikbaliyic Ugili degil, lek tek insanlann gençlik ve yaşhük hakkında söylediklerinden de vecizeler çıkanldığını öğrenmiş olduk. Aynca Lö'nün Papa'ya saygı duymadığı, Batının can düşmanı Aymıllah Ruhullah Humeyni i!e aym kefeye koyduğu ortaya çıktı. Bir Katoliğin ağzına yakjşmayacak bu benzetmeden Lö'nUn dindar olmadığjnj, bununla birlikte, General de Gaulle'ün tum söylediklerini ezbere bümesinden yola çıkarak eskı bir komünist de olmadığı açıkhk kazandı. Lö'nün iki üç cümlesinden meteorolojilc tahminler de çıkarüabiUrdi: "Çnrnme ve kokojma" laflan gazete ve TV'de o kadar çok tekrar edilmisti ki, generalin yıllar önce bir TV konusmasında ettiği ve belleginin bir kenanna itılen laflar güncellik kazanıyordu. Çürüıne, kokuşma, bayır asağı gitme, dış ticaret açtgı bir türlO kapanmayan Fransa için kullanılan nitelemeler.. tkinci meteorolojik lahmin, uyuşturucuîarla ilgüi yazılıp çizileıüerin de Fransız kamuoyunun ortalamasım temsil eden Lö'ytl derin derin düşünmeye sevkettiği.. Morfin dozunu satın almak için gereldi parayı bulmak için suç işlemeye hazır marjinailer en çok ihtiyar kadınlara saldınyor da... lyimser kapıamızla kapı eşiğinde kaç kez sohbet ettik. Onun agzından bu tür laflar duymadık. Hem köpeksiz, yani Lö'ye göre saldırganlar için daha savunmasız hem de manen çok daha savucmalıydı. ParisHm BrükseVden Uyumsuzlar... Batı Avrupa'da iki milyon küsur Türkiyeli yaşıyor. Bunların yetmiş bini Belçika'da. Artık, burada doğmuş oİanların şimdi burada çocukları doğuyor. Üçüncü kuşağın arifesindeyiz. HADt ULUENGİN BRÜKSEL Kasabamızm ana caddesinde, önce T J C Diyanet Vkkfi Bıüksel Fatib CamiTni, sonra da "Aydın Video Ctab" ve "Mari Köşkî 'ü gectikten sonra, henüz "Hak geldi, batıl zaü oldu • Iibrairie Hicret Medresesi"ne gelmeden, tam "Sadıkogullan Kavak Şea Emirdağ Alimentation Bakkaliyesi" ile "Cafe Coşkun Kardeşler"in karşısındaki "Kargın Pide Salonu Snack Pizza Imr^te dönerimın gelmesuıi beküyorum ve "Degerii ijadamı Mustafa Bey ve eşini bn dans için piste davet ediyoruz efendinT diyen tavema müziğini dinliyorum. Dönerimin gelmesini bekliyorum, taverna müziği dinliyorum ve muşamba kaplı masanın üzerinde duran Türk gazetesinin Avrupa baskısından küçük ilanlan okuyorum. İzne gitmeden önce eğer "Dünyada ilk defa kompiilerii, altıru bııbın metal dedektor Coinmaster 600 di's3"ten almasara, "Tariamdan define cıkaramadım diye aglamamam" gerektiğini öğreniyorum. "Her çesit büezik ve bunmum ziynet eşyasının" satıldığı Bavyera'daki Türk kuyumoısunda "Ahş ve saüşbnn Türkiye'de ki altm bonasma tabi oJdagnnu" okuyunca da, Kapalıçarşı sarraflannın Almanya'daki altm fiyatlannı bile tayin etmesinden milli bir gunır duyuyorum. "Avnıpa'da ilk defa sansursuz çevrUmiş hakiki Türk filmlerinden", "Dişi Köpek", "Civaoım" ve "Helga'ya Boytesi Lanm" video kasetlerini "Posu p«raa ahaya ait 49 marka" ısmarlamaya karar veriyonım. "Gönül Postasında", "örf ve adetlerine daşkiin, calışma permisi olan, yaşı yaşına n>gun, temiz aile kızı bir bayanla evlenmek isteyen' beş yılhk oturma permisi olan, 27 yaşında, on sekiz senedir Belçika'da yaşayan, sigaradan başka kötii bir alışkanlıgı bulunmaysn, örf ve adetlerine düşkün rsmer geoce" mürüvvet temenni ediyorum. Batı Avrupa'da iki milyon küsur Türkiyeli yaşıyor. Bunlann yetmiş bini Belçika'da. Artık, burada doğmuş olanlann şimdi burada çocukları doğuy6r. Üçüncü kuşağın arifesindeyiz. Kalış sUresi ve yoğunluk faktörleri göz önüne alındığında, Türkler, Avrupa'da muhacir miUetkr arasında en uyumsuzları. Yirmi yılhk dönemde, henüz sosyolojik tanımıyla bir "•!» kültür" bile oluşturabilmiş değiller. Şehirleşen köylülerin TürkiyeMeki müziği arabesk onlann dışında ve "heinT'lann acılannı anlatan şarkılan hâlâ yok. Şehirleşen kasabalılann "taverna •oüzigi'' onlann dışında ve "eksportcu Hüsamettin Bey ve eşini faşİDgdeki gibi dans etmeye davet eden" müzikleri hâlâ yok. "Ara kiUturdea" yoksunlar. Hal ve oluş tarzlanm, değer yargılannı, hayat perspektiflennı, düşünce sistematiklerıni belirleyen unsur, esas olara' Türkiye. içinde yaşadıklan toplum. kapalı ve duyarsızlar. Kıbleleri yalnız ve yalnız Türkiye'ye dönük ve köylüluğün esaret zincirlerini kıramıyorlar. Bunun böyle kalması için de kutsal bir ittifak mevcut. Batı Avnıpadaki "gnrbetçileri" her zaman altın yumurtlayan bir tavuk olarak görmüş olan Türk devletinin politikası, onlann rnümkün mertebe Türkiye ile bağları bir bütün olarak sürdünnesi üzerine kurulu. Bu devlete muhalefet eden militan unsurlann siyaseti ise, TC'nin yaklaşımından da daha çıkarcı. "Sajda" faaliyet gösteren faşizan ve radikal lslami kuruluşlar, kitle tetnellerini ancak "gavufetanda Türklük " ve "kâfiristanda Miulnmaalık" ideolojisi üzerine oturubileceklerinden, mevcut statükonun, yani uyumsuzluğun, dönüklüğün, dışlamaıun öncü savunuculan durumundalar. Sözüm ona hümanist gelenekleri olması gereken "sol" kuruluşlann faaliyetleri de aynı cıkarcı politika üzerine inşa edilmiş durumda. Zaten, kaderlerini değiştirebilmek umuduyla göçmüş insanlann önüne "Kaderimiu Tnrkiye'deki halkımızın kaderiyle birieştireüm" şiariyla gelmek, felaket tellalı olmayı zorunlu kılıyor. Bunun için "Sahibinin Sesi" panisinin derdi, Berlin'de adam tavlayıp tstanbulda şube açabilmek. Bunun için, "tbocasunnn" Brüksel'de, "CococnsoDon" partide vaat ettiği "knrtulus", Ankara'da, Diyarbakır'da, Sağmalcılar'da, Berün'de banyolu bir ev ve Brüksel'de çok iyi Fransızca konuşan bir ikinci kuşak vaat eden yok. Bunun için, "Dünyada ilk defa kompoterli altını bulan netal dedektör" Uanıyla define aıamaya gidenler, onlann da işine geliyor. Bunun için, Danimarka porno fîlmi yerine "Avrupa'da sansönöz çevrilmiş hakiki Türk fiimi" Helga'ya Böylesi Lazım"a bakanlar onlann da işınt geliyor. Bunun için, "Türkiyt borsaana tabi altın flyatlanyla" Almanya'da ziynet eşyası alanlar, onlann da işine geliyor. Dönerim bitti ve imambayıldı istedim. "TC Diyanet Vakfı BriUuel Fatih CamiTnden kravatlı din görevlisı, "Mavi Köşkten" pırasa bıyıkh, "Sahibinin Sesi" partisi railitanı, "Cafe Coşkun Kardeşler"den Bay Lumpen Ötüken Ulurkurt, "Hak geJdi, batıl zafl oldu Librairie Hicret Medresesi"nden sanklı hoca efendi çıktılar ve kasabamızm ana caddesinde yürümeye başladüar. "Sadıkognllan Havak Şen Emirdag AUmenUtkm BakkaliyesTne gırdıler. Birer kilo "Türkiye ile göbek bagı fasiilyesinden" ve birer kilo "köylnliigan esarel zincirieri nohutundan" aldılar. Bakkal "baa" hepsini "kutsal ittifak tenzisiade" tarttı. Kahve istedim. Stuttgart'tan Cam AHMET ARPAD Samy'da modern opera STUTTGART "Ydtar boyu gerçegi söylemedik. Gençligi aldattık." Bu sözler Sovyet rejisör Tabakov'un ağzından çıktı. Stuttgart'ta düzenlenen "Dünya Tiyatrolan Şenliği"'ne Sovyet Rusya'dan Moskova Studyo ve Taganka Tiyatrolan katıldı. Tabakov bu sözleri ile sadece Stalin dönemini değil, sanatçüara rahat çalışma olanağı tammayan Brejnev'li yılları da eleştirdi. Konuşmasını Dostoyevski'nin şu sözleri ile bitirdi: "Bir toplum utanmaya başlarsa ardından devrimler gelir." Uçüncüsu Stuttgan'ta düzenlenen "Dttoya Tiyatrolan ŞenligT Orta Avrupa'nın en büyük şenlikleri arasına girdi. Japonya'dan Amerika'ya, Sovyet Rusya'dan Güney Afrika ve Brezilya'ya kadar 1000'in üzerinde tiyatro sanatçısı iki hafta süreyle Stuttgartiılan bir düşten ötekine sürükledi. Pandomimden danslı tıyatrova, komediden trajediye çeşitli tiyatro türlerini 25 topluluk sundu. Jeanne Moreau, PCtef SeUers, Robert WUson gibi ünlülerin yanı sıra geldikleri ulkelerde başan elde etmiş tiyatrolar da çok ilginç gösterilerde bulundu. Şenük Üüzenleyicileri demirperde gerisinden Batıya sanatçı getirmek gibi çok zor bir işi Moskova'run ünlu iki topluluğunu birden sunmakla başardılar. Kremlin'de buzlann erimeye başladığı, sanat alanında da seziliyor. Stuttgartb tiyatroseverlerin iki hafta süren senlik sonunda doyduğunu sananlar aldannnştı. Bu guzel günlerin hemen ardından düzenlenen ilginç bir opera gösterisi de butun hafta boyunca dolup taştı. Tiyatro coşkusu bir çağlayan gibiydi. Genç rejisör VVehrhahn, orkestra şefı Keitd ve tiyatro yazan Milla ilginç olduğu kadar zor da bir denemeye girişmişti. Gluck'un "Orfe >e Euridke" operasını altı katlı bir yapının ustü ve iki yanı tüm cam kaplı büyük iç avlusunda gerçekleştirdiler. Seyircüerin yapının iki bölümunü birleştiren koridorlara yayıldığı ve sanatçılan tepeden izlediği ovunda Graciela Araja ve Wilhelmenia Fernandez (Diva fîlmiyle ünlü) başrollerde>di. İki yıl önce Stuttgart tren istasyonunda Dünenman'uı "Yaşlı Ba>anııı Ziyareti" oyununu sunan rejisör Wehrhahn ve genç meslektaşlanıun dünyaya bir metropolün varlığı ilan lonlann dışına çıkararak seyirciye yeni duygular vermek. "MiizUi yaptdan etkilenmeli" diyor orkestra şefi Keitel. "Her ikisi de hannoninin ve duygıdano aym kurallanna urar. kişinin büinciDİ ve davgulaim a>nı şekilde etkiler." Bu düşüncelerden yola çıkan genç tiyatro adatnlan Siena katedralinde Parsifal, bir transaüantiğin govdesinde Columbus, fuar alanında Salambo, kapalı yüzme havuzunda Odyssee gibi oyunlan da planlamakta. Bir Türkiye hayranı Johannes Milla: "İstanbul'da da bir A>a Irini, bir Yerebatan Sarayı, ya da bir Rumelihisan bizim için çok çekici" diybr. Bir çağlayan gibi tiyatro... Stuıtgartiılar üç hafta sonunda yorgun düştü! Sanatçılar alışılmışın ötesine giden, hilr ve değişik yorumlu oyunlan ile insanlara yeni bir şeyler venrken önemli bir görevi de yerine getirdi. Günümüz tiyatrosunun artık bilinen sınırları zorladığı ve seyircinin de bunu kabullendiği, Stuttgart "Dönya Tiyatrolan Şenliği"nde ve "Cam Saray"da opera denemesi ile çok güzel kanıtlandı. ORFE VE EURİDİCE Graciala Araya ve H'ilhelmenia Fernandez, Gluck 'Un adh operasında bafroüerde oynadüar. "Orfe've Euridke" Bir siestadan, R Berlin'den bir fiestadan... Tutsak kentin yıldönümü OSMAN BALCIGİL TOLEDO Anlaşüan camında "Toledo" yazan otobüsü Madrid'den tarihe, sabah mahmurluğu, tıraş olma "istegi"ne ağır basmış şu Ispanyol şofor ulaştıracaktı... Söylenilenler doğru çıktı. Toledo, son otobüsteki yabancılan da öncekiler gibi, ilkin o nevi şahsına münhasır toprak rengi silüetiyle çarptı. Başlangıçta Toledrfda, özellikle turistler için herşey güllük gülistanhkO. Her bütçeye uygun konaklama tesisleri her dilden basılmış tanıtma broşürleri; çat pat da olsa, şehre gelen yabancılara istedikleri dilden hizmet verebilen turizm burosu gorevlileri... Yine başlangıçta, yabancılar Toledo'ya, kendilerinden önce gelen ve "gidilip görülmesinin Allahın emri oMuğunu"nu söylemekten dillerinde tüy kalmayan öteki yabancılar gibi, dıştan olduğu kadar içten de vuruldular: "Toledo'da çekilmiş herhangi bir kare folografa bakın. Bakarken yollardaki insanlara asırlar oncesinin elbisderini givdirin, sonra trafik tşaretlerini, olomobilleri, otobusleri de gönneziikten gelin: >îrlerine allar, ath arabalar kojun. Tamanı! Şimdi aariar oncesinin Toledosundasınız." Sahiden de son, ozenle korunmuş bir şenirdi Toledo: Dap darecik sokaklan, asb 3. yüzyıla kadar dayanan Alkazar'ı. yapımına 1226'da başlanıp 1493'le bitirilen muhteşem katedrâli, Endülus Emevileri zamanınından kalma caraii (10. yüzyıl), sinagogu (14. yüzyıl), etrafını çevreleyen stırian, surlann içinde kalan sehri, nehrin öteki yakasıyla birleştiren köpnileri ve köprülere açılan kapılanyla (10. yözyıl ve 16. yüzyıl). Anıt yapüanruD yanı sıra, yabancılan kendisine çekecek başka zenginlikleri de vardı Toledo'nun: Kendisini 30 küsur yıl misafir etmekle gunır duyduklan El Greco'nun evi, H Greco'nun eserierinden oluşan bir miize, yine El Greco'nun tablolannm yanı sıra kilisenin bir zamanlar sahip olduğu haşmeti de sergileyen Santa Cruz muzesi, işkence aletlerinin teşhir edildiği bir başka müze bnnlardan sadece baalanydı. "Ufak tefek" sorunlar da yok değildi bu arada söz lconusu tarihi şehirde. Söz gelimi, adı "siesta" olan öğlen uykusu... Günun en verimli olabilecek saaıinde, sıcağı bahane edip her bir kapıya koca koca kililler asan ve asar asmaz sırra kadem basan tspanyollar... Önlerine, bilmem ne sayıda şehri bilmem ne kadarcık *iş" gününde ziyaret etmeyi "iş" olarak koymuş turistleri, İspanyoDar'ın siesta illeti, Toledo'da da arenaya çıkmış boğa mişali burnundan soluttu. Kaldı ki, İspanyollar'ın "ç"e olan yaklaşımlan da, kimi zaman bütün güzelliği ve ilginçliğine karşın İspanya'nın bu minik kentinde insaru camndan bezdirecek boyutlara ulasabiliyordu. Hele bir çift tren biletini alabilmek için bile üç buçuk saat sarfetmeleri gerektiğinde, sinirleri iyiden iyiye geriliverdi... Allahtan, tspanyollar "siesU''yı olduğu kadar "fiesta"yı da seviyorlardı. Yabancılar, kaldıklan süre içinde, her akşam bir başka nedenle düzenienmiş birfiestaya,daha doğnısu bir fiestalar zindrine konuk oldular Toledo'da. Yoksa Ispanyollar, fiestalan yabancüann kendılerine siestalar nedeniyle duyduklan kızgınhğ: gidermekte bir araç olarak mı kullanıyorlardı ne? Toledo'nun kendiliğinden tarihi dekoru içinde, safkan bir tspanyol orkestranın bitmek tükenmek bilmeyen ve birbirlerinden güzel parçalanna, durmak dinlenmeksizin, müthiş bir enerjiyle, dansederek karsılık veren şu kadınlı erkekli, gençli ihtiyarlı, zenginli fakirli toplulukla, sıcağı bahane edip kapılara o koca koca küiîleri a5anlar a\T,ı lişiler olabilir mivdi acaba? Tbtedo'dan GÜNER YÜREKUK TİYATROGÖSTERİ KDMEDİ DÛNYASINDAN 10 FİLM • II. HAFTA YUKSEKLIK KORKUSU YÖn: MEL BftOOKS Oyn: Mel Brooks Pzt: 12.15 Sl: 21.15 • Çrş 19.00 Pış. 16.45 Cm. 1430. Cts: 1215 Pz 2115 osm MODA SINEMASI 520 Özgün Müziğin Rakipsiz Sesi 19 06 ORTAKOY SANAT MERKEZİ Yön: MtCHEL LANG Oyn: CLAUOİA CARDİMAlf PİERRE M0NDY Pzt. ^430 Sl: 12.15 Çrş 21.15 Prş 1900 Cm: 16.45 Cts 1 4 3 0 P z 1215 PAZAR . ŞIKLARI Yön: DINO RISI EDUARD M0LINAR0 Oyn: UG0 T06NAZZI ROGER M00RE LINO VENTURA GENE VILOER Pzt 1900 Sl 1645 Çrş 14.30 Prş: 12.15 Cm 21.15 Cts. 1950 Pz: 1t45 Maria'nın Aştklart JOHN SAVACİE A.MJCONCHALOVSKY ll 8 5 c l e n SELDA BAĞCAN Söylüyor NASTASSIA KINSK1 ROBERT MITCHUM & 1980 En ly, Yabancı Fılm OSCAR'ı VLADlMİR MENSHOV BATI BERLİN Kultursanat etkinlikleri, politik gövde gösterileri, "muazzam" sergiler, dev konserler, uluslararası konferanslar... Sanki kent yeniden keşfedilmiş gibi, tum dünyaya bir motropolün varlığı ilan ediliyor. 750. doğum yılın kutlu olsun Berlin. Kentlerin de doğum yıllarının olduğunu Berlin öğretti bize. Fetihler, zaferler ve çeşitli tarihsel nedenlerle düzenlenen >ildönümlerini biliriz de, bir kentin doğum yıldönumü olabileceğini pek duşunemeyız. Alışık değilizdir. Örneğın, İstanbul ne zaman kurulmuş, bugun kaç yaşındadır pek bilenimiz yoktur. Oysa Berlin'in 750 yılhk yaşı, tstanbul'un yanında dünkü çocuk sayıbr. Sadece İstanbu! mu? Roma, Paris, Atina ve daha nice Avrupa kenti, Berlin'e çelik çomak oynatacak yastadır bugün. Ama Berlin, doğusuyla ve batısıyla 750. yıldonümunü kutluyor bu yıl. Nedeni düşündürüyor beni. Neden bir kent bilmem kaçıncı doğum yılını kutlama gereği duyar? Kuşkusuz, kutlamaların her zaman çok somut nedenleri vardır. Berlin'in 750. yıldönümünü kutlamasımn da, kentin bugünku konumu ve tarihi incelendiğinde çok belli bir nedeni olduğu görülür. Varlığını kanıtlama ve dünyaya bir metropol olarak yaşadığını kabul ettirme çabasıdır bu. Kutlamamn ardında yatan bu gerçek görüldüğünde, bir garip huzur verir Berlin insana. Acır gibi olursunuz bu kente. Çunku bir zamanlar, Alexander von Humboldt. Albert Einstein gibi bilim adamlarına, fichte, Hegel gibi filozoflara. Tbeodor Fontane. Heinrich von Kleist, Gerhard Hauptmann, Kurt Tucholski. Cari von Ossietzki. Alfred Poblin, Heinrich Mann, Erich Maria Renıarque, Egon Er»in Kirsch gibi edebiyatçılara Bertoh Brecht, Erwin Piscator gibi üyatro ustalarına, Karl Liebknecht. Rosa Lüksenburg gibi devrim onderlerinc ve daha nicelerine kucak açmış bu kent, bugün kendini kanıtlama, kimliğini bulma cabasındadır. Çünkü bu kent, 2. Dünya Savaşı'nın açuğı felaketler sonucu isgal edilmiş, muttefik güçlerin denetimi altına girmiştir. Yani savaş esiri gibidir. Üstelik 1961'de çekilen bir duvarla ikiye bolunmuş, yazgısı iki ayrı dünyaya teslim edilmiştir. Doğu Berlin, Batı Berlin... Doğuda Doğu. Batıda Baiı dunyasının temsil edildiği iki ayrı dünyadır şimdi Berlin. Doğu Berlin, "Sovyet askerlerinin kışlası" görunümunde de olsa, bir başkenttir. Demokratik Almanya CumhuriyetiV.in başkentidir. DoğuBaiı şakınlaşmasına ve demokratik GIRGIR HAFIYE Yön: OAUDE ZIZI Oyn: COUICHE GERARD DEPARDIEU Pzt. 16.45 Sl. 14 30 Çrş 12.15, Prs. 21.15. Cm. 1900 Cts: 16.45 Pz: 14.30 9'DAN 5'E Ytn: C HIGGINS Oyn: JANE FONDA DOLI PARTON Pzt. 2115 Sl 1900 • Çrş 16.45 Prş: 1430 Cm. 1215 • Cts. 2115 Pz 19.00 Adres Deroboyu Cad Sarbaros Pasaıı No. 110 OFfTAKOY/IST Tel 161 79 43 MOSKOVA GÖZYAŞLARINA tNANMIYOR BAŞKA TANRININ ' I f has a U*nxu<tge ailjts o VERA ALENTÖVA ALEXQ BOTOLOV Seanslar donuşumiudur COCUKLARI '.•jtlttuf.l HUR1 MflRLEE .UTLirj SıSlt SITE cumhuriyetin kendini bir devlet olarak kabul eıtirmesine paralel biçimde önem kazanan bir kent olmuştur. Demokratik Almanya Cumhuriyeti ile iyi ilişkiler kurmak, onu bir devlet olarak kabul etmek isteyen bir ülke, Doğu Berlin'i de bir başkent olarak kabul etmek zorundadır. Yani yetkisi, sonımluluğu ve işlevi olan bir yan kenttir. Ya diğeı yansı, Batı Berlin? Sanki geçmişın bütün suçu ve günahları onun omuzlannda. Ingiliz, ABD ve Fransız muttefik güçlerinin işgal altında tuttuğu bu biçare kentin, Batı ile "baglantı" denilen kısıtlı ih'şkilerinden başka işlevi ve de özgürlüğü yoktur. Demokratik Aünan Cumhuriyeti'nin onasında etrafı duvarla çervrili bu "ada" kent, kendi kaderini tayin etme hakkından yoksundur. Eyalet parlamentosunda alınan tüm kararlar muttefik güçlerin vetosuna açıktır. Federal Almanya genel seçimlerine katılamaz, meclise ancak temsili mahiyette parlamenter gönderebilir. Federal Meclis'te çıkan yasalar, Batı Berlin'de doğrudan uygulamaya sokulamaz. Eyalet parlamentosunun ve muttefik güçlerin "evet" demesini bekler. lşgal güçlerinin askersel rnasraflarını karşılamak, butçesinin yandan fazlasım Federal Hukümetin yardımlanyla örtmek zorundadır. Yani politik kimh'ği olmayan bir kenttir Berlin. Geleceğini, Doğu Berlin gerçeği ile, DoğuBatı ilişkilerinde aramak zorundadır. Yazgısı bloklar arası çelişkilere bağlıdır. Yumuşama politikasına göre iklimi olan bir kenttir. Kent olmaktan çok, Batının ileri karakolu, diplomatik savaşın politik arenasıdır. 750. yıl kutlam ilan nedeniyle Batı Berlin'e gelen ve Brandenburg Kapısı önünde tum Doğuya meydan okuyan ABD Başkanı Ronald Reagan, "Bay Gorbaçov geliniz ve yıkınız şu duvan" diyordu. Oysa, Berlin duvanrun yıkılamayacağını, yıkılırsa bunun en başta ABD'nin işine gelmeyeceğini Reagan da çok iyi bilmekteydi. Ama Berlin "özgürlüğün" simgesiydi. iki Almanya'nın birleştirilmesi, "Alman halkının tek oldugu" gibi, zaman zaman ve şimdilerde yine gundeme getirilen politik çekişmelerin odak noktası ise yine Berlin'di. Batı, Doğuya buradan sesleniyordu ve Doğunun iyi niyetini bu kentle mihenk taşına vuruyordu. O kent ki işga! altında olduğunu haykıramıyordu. Duvar dibine yerleştiriuniş tribünler, Batı dunyasının birer "zafer anıtı" gibidir, Doğu burada gözler önüne serilir ve de mahkum edilir. Işte Berlin'in giinümüz gerçeği budur. Ve Berlin, ozdeşliğini duvarda bulan bir kenttir. Böyle yazgısı olan bir başka kent yoktur. "Happy birthda>, Beriin" I if '• Bi'v'oglu SINfcPOP Kadıkoy SUREYV4 GALERİLER 520 19 06 ERDAĞAKSEL/HALEARPACIO&LU/TOMURATAGÖK/BEDRJBAYKAM C A N A N B E Y K A L / C E N G İ Z Ç E K İ L / OSMAN D İ N Ç / A Y Ş E E R K M E N ADEM GENÇ/SERHATKİRAZ/GÜLSÜNKARAMUSTAFA/FUSUNONUR KEMALÖNSOY/İSMAİLSARAY/YUSUFTAKTAK/ADEMYILMAZ tstasyon sanat evi HER YIL OLDUĞU GİBİ GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK sanat kültm ve egibnunde ük özel atetyç ÖN CÜT Ü R KS A N A T IN DA N B İR K ES İ T 31B TEMMÜZ1987 ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ • 15. ULUSLARARASI ISTANBUL FESTIVALİ HATK GERCEK(.E$HI$T(R > 0 L l > SI V 0 * KU B0 L U Ş L« » I 1 I » 'LÜTFEN ZAMAN KAYBETMEYİN" İSTASYON SANAT EVİ Maçka Palas, Maçka Cad. No: 41/6, Kapı: 1 TEŞVİKİYE Tel. 140 56 50 B tatbıkı O »• istanbul Fesııvalı kapsamında İRLEŞİK3A^ATtVLERİ "IŞTANBULDAN 60RUNTULER" GÜZEL SÂNATUR FAKÜLTELERİ YETENEK SINAVLARINA HAZIRLIK KURSLARI Adres Aotadem CaC Sıte Çarşısj Mo 17 (Marmara Unmerates' Guzel SanaPat Fakullesı kargısı) Tel 339 83 79 (sabah 9 00 aksan 22 00 arasn Karnıa Resım Sergısı 19 Ha/iran 30 Temmu/ SOYAH SANAT GALERISl Cafl 38 lAdabank ls Banka e d ' , Te. 166 72 3i