14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 MART 1987 EKONOMİ CUMHURİYET/13 EKONOMÎDE DÎY4LOG OSMAN ULAGAY Yavuz Canevi 1939'da Konya'da doğdu. 1960'da Ankara Üniversitesi S.B. Fakultesi Maliye ve Ekonomi Bolümunden mezun oldu. 196064 yılları arasında Maliye Bakanlığı Mufettişler K'urulu üyesi olarak gorev yapan Yavuz Canevi, 1963 yılında ABD'de Southern Calıfornıa Universitesı'nde, 1974'te ise Georgia State Ünıversıtv'de eğıtim gordü. türkiye'ye döndükten sonra bir süre Maliye Bakanlığı ozel damşmanı olarak gorev yapan Canevi, özel sektöre geçerek 197981 yılları arastnda Garanti Bankası'nda Genel Müdur Yardımcısı gorevini yurüttu. Yavuz Canevi, 1986 Kasımından bu yana Hazine ve Dtş Ticaret Musteşarı olarak görev yapıyor. oyun gerçekten serbest ticaret kuralına gore oynanacak. Oyunun kuralının boyle olmadığını görunce biz de bu engelleri aşmak için ne yapabiliriz, onu düşünmeye başladık. Biz de navlun primi vermeye başladık, kilo başına teşvik dedik, başka önlemler aldık. Bir süre bunu böyle gotüreceğiz. Yarın bunlara da takılırlarsa başka bir teşvik mekanizması aramaya çalışacağız. Ama hemen belirteyim ki bunlar hep geçici, suni teşviklerdir. Turkiye'nin orta ve uzun vadede mutlaka kur politiîcasından ve kendi maliyet ve kalite yapısından kaynaklanan bir rekabet gücune kavuşması gerekir. Orta vadede bizim mukayeseli avantajlar prensibinden hareketle, kalabileceğimiz piyasalara satabileceğimiz malları sağlayabilecek bir sanayi yapısına, sektör yoğunlaşmasına ve mal çeşitlemesine gitmemiz lazım.. Efendim demin siz de değindiniz. bizim ihracat kapasitemizi bugiin hedeflenen 88.5 milyar dolar rakamlarının çok ustiıne çıkartmamız gerekiyor. Bunu sağlamak için ve belirttiğiniz çeşitlenmeye gitmek için ihracata döniik yeni yatırımlar gerekli değil mi ve bunu sağlamak için alınan önlemler var mı? CANEVt Bu konuda şu aşamada somut önlemler henuz ahnmış değil. Ama bu ihtiyaç hem teknisyenler düzeyinde hem de politik karar merkezlerinde hissedilmiş durumda. Bu da çok doğal. Biliyorsunuz Türkiye 1980'lerin başında yuzde 4550 kapasite kullanımı olan bir sanayiden bugün yüzde 75'lerdeki bir kapasite kullanımı oranına erişmiştir. Zaten Türkiye'nin ihracat performansının bu kadar hızlı gelişebilmesi de bu atıl kapasitenin süratle kullanılabilmesi sayesinde gerçekleşmiştir. Çunkü 198085 arasında bizim bu kadar mal üretecek ve dışarıya satmamızı sağlayacak bir yatırım performansımız yok. Nereden geldi bu? Mevcut kapasitelerle elde edildi. Şimdi ise kapasite kullanımı artık yüzde 75'lerde. O halde bizim bu ihracat tempomuzu devam ettirebilmemiz için ihracata dönuk uretim kapasitemizi arttırmamız lazımdır. Bu mutlaka komple yeni yatırımlar yapmak anlamına gelmez. Turkiye'deki sanayi aslında genç bir sanayidir. Tekstil sanayimiz genç ve teknoloji açısından oldukça ileridir; kimya sanayii öyledir, benim bildiğim kadar; demir çelik sanayiinde en yeni teknolojiyle yatırım yaptığımız için şu anda rekabet gücümuz vardır. Biz birtakım marjinal yatınmlarla bu alanlardaki üretim kapasitesini artırabiliriz, kalite yonünden gelişmelerini sağlayabiliriz ve bu gibi ilave yatırımlarla biz mevcut üretim kapasitemizi yüzde 30 yüzde 40 artırabiliriz sanıyorum. Bu demek değildir ki komple yeni yatırımlara girmeyelim. Mutlaka ileriye dönuk, teknoloji açısından bize nefes aldıracak ve orta vadede kalıcı olacak birtakım yeni sektörleri de aramamız lazım. Burada bizim şansımız yarışa sıfırdan başlanacak bazı sektörlerin dünyada öne çıkmasıdır, mesela biyoteknoloji gibi. Jmkânınız, paranız varsa bu teknolojıyi alabilirsiniz. Elektroniğin bazı alanları, bunlar hep yeni alanlardır. Bunları araştırıp, bizün, ekonomimize en kolay uyum sağlayabilecek sektörlerde komple yeni yatırımlara girişmemiz lazım. Ama önceliğı marjinal yatırımlara vermemiz gerektiğini duşunüyorum.. Yani kısa siirede üretime katkıda bulunacak tiirde tamamlayıcı yatınmlara.. CANEVİ Evet. Bunun için de onumuzdeki en onemli engel tabii gene finansman sorunu. Bugün bu faiz strükturü içinde yatırımcıyı, işadamını yatırıma teşvik edemiyorsunuz. Çunkü mali gücu ancak mevcut kapasiteyi çevirmeye yetiyor, ilave bir yatırım için mutlaka bir ek teşvik bekliyor. Tabii burada bir kısır dongu içindeyiz. Zaman içinde enflasyon aşağı çekildikçe buradaki sıkıntı kendiliğinden azalacaktır, ama onümüzdeki bir iki yıl içinde neler yapabiliriz diye so Kamu yatırımlarında ölçti kaçarsa ekonominin tüm dengeleıi bozulur Sayın Canevi, bilindiği gibi kesinleşen rakamlar 1986 yılında Turkiye'nin ihracatının öngörulen hedefin bir hayli gerisinde kaldıgını, dış dengenin en onemli göstergesi olan cari işlemler açığının ise tahminleri çok aştığını gösteriyor. Siz 1986'daki bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? CANEVt Önce 1986 performansının çok iyi bir değerlendirmesini yapmak gerekiyor. Yıl içinde bu değerlendirmeyi zaman zaman yaptık, yıl içındeki gelişmelerle ilgili olarak anında tedbirler almaya çalıştık. Şimdi yıl geride kaldığına göre daha sağlıklı bir değerlendirme yapma ünkânımız var. Biliyorsunuz 1986 yılının ihracatımız açısından en önemli gelişmesi, ihracat pazarlarımızın 1985 yılında yüzde 45'ini oluşturan petrol üreticisi Ortadoğu pazarlarında, petrol fiyatlaıının ani duşuşü nedeniyle meydana gelen daralmadır. Bu gelişme bizi daha ilk günden düşünceye sevketmişti. Şimdi geriye dönıip baktığımızda da göruyoruz ki petrol fiyatlarındaki bu duşiış ihracatımızı hakikaten olumsuz yönde etkilemiştir. Soz konusu ulkelerin ihracatımızda yuzde 45 olan payı geçen yılyüzde 3032'lere düşmuştur. Ancak bizim bu ülkelere ihracatımızdaki düşüş, oran olarak bu ulkelerin petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle uğradıklan gelir kaybının altında kalmıştır. Biz geçen yıl aktif bir politika izleyerek bu pazarlardaki daralmanın ihracatımız üzerindeki olumsuz etkisini asgariye indirdik. Ihracatçılarımızı zamanında uyardık, ihracat sektorünun dinamizmi de burada kendini gosterdi, süratle yeni pazar ve pazarlanacak yeni mal arayışı gerçekleşti ve Ortadoğu dışındaki pazarlara yapılan ihracatta bir artış görüldu. Böylece dolar bazında toplam ihracatımızdaki yıllık duşüş sadece yuzde 6.3 oldu. 1986'da ihracatımızı olumsuz etkileyen başka gelişmeler de oldu mu? CANEVt En onemlisi petrol fiyatlanydı. Ama bunun yanı sıra, turizm sektörümüzü de olumsuz etkileyen Çernobil olayını ve doların çapraz kuruudaki gelişmeleri de, ihracatımızı ve cari işlemler dengemizi olumsuz etkileyen unsurlar arasında sayabiliriz. Fakat özellikle petrol fıyatlarındaki düşüşün ve petrol ureticisi ülke pazarlanndaki daralmanın bir yerde bizim için bir şans olduğunu da soyleyebiiiriz. Biz ihracatımızda yüzde 45 pay alan bir piyasaya belki biraz fazla bel bağlayıp adeta etrafımızı görmez bir hale gelmiştik. Bence Türk ihracatçısı ihracat yapmayı bu piyasalarda, Ortadoğu piyasalarında oğrenmiştir. Fakat bu piyasalar istikrarlı piyasalar değildir ve bu piyasalarda kalite o kadar önemli değildir, paketleme o ka Sayın Canevi, 1986 yılında ithalattaki gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? CANEVİ ihracat kadar ithalatın da 1986 yılında bizi zorladığıru kabul etmek zorundayız. Onun da nedeni, çeşitli vesilelerle soylediğim gibi, özellikle kamu sektorunde ve ayrıca özel sektörde gorulen yatırım heyecanıdır. 1986 yılının özellikle ilk yarısında kamu sektorunde ve mahalli idarelerdeki bu yatırım hamlesinin ithalat faturasına yansıdığı görüldü. Bizim üçer aylık dönemler ititır. Bu arada cari açık rakamını değerlendirirken "net hata ve noksan" rakamını da dikkate almak lazım. Bu rakam 1985 yılında 808 milyon dolarken 1986'da 155 milyon dolara inmiştir. Uluslararası piyasalarda bu rakamları analiz edenler cari açık rakamının yanı sıra bu rakama da bakarlar. Şimdi Turkiye'nin 1985 yılında cari açığı 1 milyar dolar, ama 800 milyon dolar da "net hata ve noksan" kalemi var, demek ki ikisinin toplamı 1.8 milyar dolan aşıyor. 1986'da ise cari açık 1.5 milyar dolar, ama "net hata ve noksan" 155 milyon dolara inmiş ve ikisinin toplamı 1985 rakamının altında. Bu bakımdan sonuçta olay bir kötüye gidiş olarak görülmeyebiliyor... Özellikle trendin iyiye gjtmesi önemli herhalde bu açıdan.. CANEVİ Evet son derece önemli. Bu trend 1987'de mutlaka devam edecek ve daha da iyileşecek. Çünku 1986'nın ikinci yarısında ihracatın teşviki konusunda çok ciddi yeni tedbirler alınmıştır, kim ne derse desin, yeni bir ihracatı teşvik dalgası yaratılmıştır. En önemli sorun olan fınansman için tedbirler alınmıştır. Ülke bazında, madde bazında, sektör bazında, mesafe bazında çok selektif olabilecek birtakım yeni teşvik mekanizmalan yaratılmıştır. Bunun da altında yatan neden, dunyadaki himayecilik politikalarının bizim beklemediğimiz şekilde gelişmesi, etkin olmasıdır. Biz zannettik ki Ulagay sordu, Canevi yanıtladv Türkiye'nin, ihracat temposunu sürdürebilmesi için ihracata dönuk üretim kapasitesini mutlaka arttırması gerekmektedir. Burada yeni teknoloji alamndaki bazı komple yatırımlardan önce mevcut üretim kapasitesini yüzde 3040 arttırabilecek ilave yatırımlara girişmemiz zorunlu. Bu tür yatırımlara büıün imkânlanmızı kullanarak destek olmak zorundayız. rarsanız, benim kanaatim, Turkiye'de bu tur yatırımlara bizim destek olmamız lazım. Hem Merkez Bankası olarak destek olmamız lazım hem de planlama olarak destek olmamız lazım. Bugun Merkez Bankası, planlamadan teşvik alan her yatınma kısıtlı da olsa orta vadeli bir kredi desteği sağlıyor. Burada hem planlamanın hem de Merkez Bankası'nın daha selektif davranıp demin sozünü ettiğim tür yatınmlara oncelik verecek bir politika uygulaması yararh olur diye düşunüyorum. Belki biraz da imkânlarımızı zorlayarak bizim bu tür yatırımlara destek olmamız gerekir diye düşunuyorum... Sayın Canevi, 1987'ye ilişkin göriiş ve tahminlerinizi almadan önce bir de Türkiye1 nin dışardaki, dış mali çevrelerdeki göruntüsii nasıl şu noktada, onu sormak istiyorum size... CANEVt Şu ana kadar dış dünyada Türkiye'nin performansının olumlu algılandığını kabul etmek lazım. Gerek IMF gibi, Dünya Bankası gibi uluslararası resmi kuruluşlarla gerekse yabancı bankalarla yaptığımız temaslarda giderek artan bir ilgi ve destek gördüğümuzü çok somut bir şekilde gorüyoruz, dış kredi alma koşullanmızdaki iyileşme de bunu gösteriyor. Fakat hep sorulan soru, 'Bu performansınızı devam ettirebilecek misiniz" sorusu. Bu politikaların Dünya ekonomisine ve hele AET'ye entegre olacak bir Türkiye'nin Ortadoğu pazarlarına yüzde 4550 oranında bağımlı hale gelmesi bize uzun vadede yarar getirmezdi. Petrol fîyatlartnın düşmesi 1986 ihracatımızı sımrlamıştır, ama bizi ihracatımızda başka pazarlar aramaya zorladığı ve Ortadoğu pazarlarınm payını yüzde 3032 dolayına düşürdüğü için yararlı olmuştur. bariyle yaptığımız değerleme de bunu gösteriyor.. Dış ticaret dengesinde mi? CANEVİ Ben size cari işlemler dengesindeki gelişmeyi gösteren uçer aylık rakamlan vereyim. 1985'in son çeyreğinde cari işlemler açığımız 623 milyon dolar, yani problem 1985'in sonunda başlamış. 1986'nın ilk çeyreğinde cari açığımız 713 milyon dolar ve yavaş yavaş olay bizi telaşlandırmaya başlıyor. 1986'nın ikinci çeyreğinde cat i açık 377 milyon dolara iniyor. Üçuncü çeyrekte 274 milyon dolara, son çeyrekte ise 154 milyon dolara iniyor cari açık. Yani 700 milyon dolardan 150 milyon dolara doğru bir iniş var. Bunu şöyle izah ediyoruz biz: Birincisi, devlet yatırım talebi ve ithalat yönunden hakikaten ciddi tedbirler almış ve kamu sektörünu özellikle frenlemeyi başarrruştır; ikincisi, ihracat sektörü ancak ikinci çeyrekten sonra kendini yeni şartlara uydurmaya başlamış Türksanayiinin rehabilitasyonu önemli Sayın Canevi, kamuoyunda "kurtarma yasası" olarak adlandınlan yasayı nasıl de|erteadiriyorsunuz? CANEVİ Bu konuyu çok ciddiye almarmz iazım. Bu iş sadece borçlu şirketlere ve alacakh bankalara bırakıiacak bir iş değildir. Biliyorsunuz, kanunun genel esprisi iki taraf anlaşır, birleşir, devlet de ona doSayîı vergi avantajı sağlar şeklinde, Benim kanaatim, bu olaya en azından bir çerçeve çizmek için hem Merkez Bankası'nın hem Hazine'nin ve uluslararası kuruluşlann da sahip çıkması ve bir sanayi rehabilitasyonu, sanayi sektörü rehabilitasyonu projesi olarak bakması lazımdır. Buna mutlaka kölü durumda olan şırketlerin kurtanlması olarak bakmamak lazundiT. Turk sanayiinde son beş altı senede uygulanan yapısal uyum politikası sonucunda birikmiş. yoğunlaşmış bazı problemler vardır. Bu problemlere artık doğru teşhis koyup bu problemleri vumuşatacak birtakım genel polkikalan izlememiz lazım. Türk ekonoırüsi 198087 arasında bu yapısal uyum politikasını uv'gulamak için çok katı, çok rıjid davrandı, "once bu nyum politikasına uyum sağlamaya niyeti olanlar kendilerini gostersinler, önce eiegin alUnda ustunde kalanları bir görelim, genel politikamızdan taviz vermcyelim" dendi. Hatırlayacaksınız, ilk iki üç yılda, hatta 198384'lere kadar birçok sanayicide bu politikaların geçici olacağı kanaati vardı ve kıllarmı kıpırdatmadüar, "biraz daha borclanayım, biraz daha davanayım, kendi bunyemde bir yapısal değişiklige gitmeme gerek yok" diye düşündülerr Ancak 1984'ten sonra anladılar ki bu iş kalıcıdır ve buna göre davranmaya yöneldüer, ama tabii büyük vakit kaybetmiş oldular. Şimdi ise Turkiye ekonomisi artık belli bir guç kazammşttr, bürokrasisiyle, mali yapısıyla, ödemeier dengesiyle belli bir guç kazanmıştır. Onun için artık bu olaya bir sanayi rehabilitasyonu projesi olarak bakabiliriz. kalıcı, istikrarlı politikalar olması isteğini, niyetini göruyorsunuz dış mali çevrelerde. Demek ki dışardan göreceğimiz desteğin bir ucu bizim içerde uygulayacağımız politikalara dayanmaktadır. O kadar yakından izlenmekte, gozlenmekteyiz ki içerde yapacağımız en ufak bir sapma derhal dışarıya yansır. Onun için benim kanaatim, eğer biz içerde kamu harcama politikamızda büyük hatalar yapmazsak ihracat sektörümuz bundan olumsuz etkilenmeyecek demektir. İhracat sektorünün kazandığı momentumun da bizi hep ileriye götüreceğine inanıyorum. Ama burada en önemli olay, bizim yatırım tercihlerimizi çok iyi saptamamızdır. Türkiye altyapı yatırımlarıyla üretken yatırımlar arastndaki tercihi çok iyi yapmak zorundadır önumüzdeki yıllarda. Türkiye'nin altyapıya ihtiyacı yok mu, elbette ki var; yola var, barajlara var, enerjiye ihtiyacı var, ama ihracatı artırmak için uretken yatırımlara da ihtiyacı var. Bu o kadar hassas ve çok yonlü sonuçları olan bir dengedir ki burada heyecana kapılıp üç yılda, otuz yılda yapmamız gereken altyapı yatırımlarını yapmamamız, bu şekilde bir imajı da vermememiz lazım. Bu böyle yapılıyor demiyorum, ama bundan sonra böyle yapılmasın diyorum. Çabuk sonuç verecek yatınmlara önem vermek bence ihmal edemeyeceğimiz bir konu.. Bütün bu söylediklerinizin de ışıgında 1987 yılını nasıl göruyorsunuz Sayın Canevi, yıla nasıl başladık dış ticaret açısından ve nasıl bir >ıl bekliyorsunuz? CANEVİ Maalesef dış ticaret istatistikleri çok geç elirnize geçtiği için bu yılın ilk iki ayındaki gelişmeler konusunda fazla fikir sahibi değiliz. Sadece bazı kısmi veriler var elimizde, DİE şu ana kadar ocak ayı fişlerinin ancak üçte birini sayabilmiş durumda. Fakat alınan tedbirlerle ben ihracatımızı n iyiye doğru gideceğini tahmin ediyorum. İthalatta ise, gene ön verilere göre, maalesef bir yavaşlama görmüyoruz, bu tabii olumsuz bir gelişme. 1987'ye dış ticaret açısından bakarsak 1986'nın ikinci yarısında başlattığımız frene basma hareketini devam ettirip ettiremeyeceğimiz varsayımına gore iki senaryo ortaya koyabiliriz. Binnci senaooda, hakikaten disiplinli bir program içerisinde bir yatırım politikası, bir buyüme politikası izleyebilirsek 1987 performansı ithalat yönunden bir problem yaratmayacaktır. İhracatta da aldığımız tedbirler mutlaka sonuç verecektir, artı petrol fiyatları 1718 dolarda istikrar kazandığı için orada da bir sürpriz beklemiyoruz. Demek ki bütun faktorler bizi olumlu yöne götü.üyor. tkinci senaryoda ise, yeniden 1986'nın ilk yarısında görulduğü gibi kamu sektorunde yatınm ve dolayısıyla ithalatta bir hızlanma olursa o zaman 1986'nın ilk yarısında gördüğumuz olumsuz gelişmenin tekrarlanması kaçınılmaz olabilir. Bizim, teknisyenler olarak en buyuk hassasiyetle üzerinde durduğumuz konu, 1987'de hedeflenen kamu yatınmlannın ve kamu harcamalarının otesinde programın zorlanmaması. Bu esastır. Bu bizim hem enflasyon hedefîmiz açısından hem odemeler dengesi hedefimiz açısından son derece kritiktir. Eğer programlarda bir revizyon gerekiyorsa orada önceliklerin çok iyi saptanması ve bazı yerlerden ahmrken bazı yerlere verilmesi söz konusu olabilir. Programımızın fazla şişmeye, yani program dışı yatırımlar yapmaya tahammulu yoktur, kanaatime göre. Bu konu son derece hassastır ve zannederim hükumet de bu hassasiyeti görmektedir. 1987 programı, biliyorsunuz çok tartışmah şekilde yüzde 5 büyume hızına göre bütçe ve ödemeier dengesi hedeflerine bağlanmıştır. Bu dengelerin içinde kalmaya ozen gösterileceğini tahmin ediyorum. Son olarak, 1987 >ılı için ihracat tahmininizi sorabilir miyim? CANEVt 1987 yılında en kotumser tahminle 8.5 milyar dolarlık hedefimizi tutturacağımızı sanıyorum. Fazlasını şimdiden soylemek istemiyorum, ama bu hedefi kesinlikle tutturacağımıza inanıyorum. İ NELER OLDU? GEÇEN HAFTA Dolar, geçen hafta yine duşuş rekorları kırdı. Haftamn ilk 778.90 günü, ABD Maliye Bakanı James Baker'ın "Belirlediğimiz bir dolaryen 778 35 paritesi yok" şeklindeki açıklamasınm etkisiyle, "modern dö'viz kurlan tarihi"nde ilk kez 148.40 yene gerileyen dolar, perşembe akşamı Japonya dış ticaret fazlastmn şubat ayında geçen yılın aynı dönemine göre iki kat artarak 8 milyar dolara ulaştığı açıklanmca, bir rekor daha kırarak 147.20 yene kadar dilştü. Bu gelişmeler uzerine diğer para birimleri karşısında da dolar, borsalarm kapanış saatlerinde 1.81 mark, 6.04 Fransız Frangı ve 1294 liret'ten işlem gördü. ABD para birimi, dış borsalarda büyük ölçüde gerilerken, Merkez Bankası, dolar döviz alış kurunu hafta başmdaki 775.95 liralık düzeyinden, 778.35 liraya çıkardı. Şeker Kütahya'da da bitti Ç» eker şirketinin Kütahya fabrikasmda da şeker Ş bitti. Eskişehir Şeker Fabrikası'nda bir sure önce şekerin bitmesi Uzerine, Kütahya'ya gönderilen İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bilecik, Bursa şeker toptancılarımn bu fabrikaya yaptıkları talepler de geri çevrilmeye başlandı. Doların engellenemeyendüşüşü Türkiye, otuz yılda yapması gereken allyapı yaiırımlanm üç yılda yapmaya kalkışırsa dengeler bozulur ve bu olay dış dunyada da olumsuz etkiler yapar. 1987 yılında kamu yatırımlarında çok dikkatli giderek program dışına çıkmamamız gerektr. • 1986'mn ilk yarısındakt gibi bir yatırım hızlanması bütün dengelen altüsı edebilir. dar önemli değildir, fiyat rekabeti diğer piyasalara göre sımrlıdır, ihracatçımızı rasyonel düşünmeye sevkedecek düzeyde değildir. Neresinden bakarsanız bakın dunya ekonomisine, hele Ortak Pazar'a entegre olacak bir Türkiye ekonomisinin böyle bir piyasaya yüzde 4550 nispetinde bağımlı olması uzun vadede bize fayda getirmezdi. Şimdi ne oldu, ihracatçımız birdenbire bu olayı fark etti ve sözünü ettiğim faktorlerde kendini hazırlama ihtiyacını hissetti. Bu olumlu ders alınmıştır ve şimdi bunun uzerine gidip ihracatçıyı teşvik etmemiz ve Avrupa pazarı gibi, ABD pazarı gibi piyasalarda nasıl yerleşebiliriz ve kendimizi dünya rekabetine nasıl hazırlayabiliriz, bunu düşunmemiz gerekiyor... Yani siz 1986'da ihracatımızda zorunlu olarak meydana gelen pazar pay ı kaymasının sureklilik kazanması gerektiğini söyluyorsunuz.. CANEVİ Evet, hatta mümkünse biraz daha Ortadoğu piyasalarından diğer piyasalara doğru bir kayma olabilir sanıyorum. Petrol fiyatlarındaki beklentiler de bunu gerektirecektir. Türkiye'nin bugünkü ihracatı 8 milyar dolar dolayındadır ve bu rakamın yılda yüzde 510 artması yeterli değildir. O halde Ortadoğu dışındaki piyasalara ihracatımızı mutlaka artırmamız gerekiyor. Yatırım Danışman Asistam ARANAN NİTELİKLER • • • • • En az lisans dereceli yüksek öğrenim Pratik zeka, matematiksel işlem kabiliyeti İkna gücu, çe\Tcye ırvum sağlama Girişken ve prezantabl olma 30 yaşını geçmemiş olma. İstanbul şubelerimizde çalışmak isteşen adayların. iki fotoğraf, a\Tintılı özgeçmiş, adres ve telefon numaralarını P 41987 tarihine kadar aşağıdakı adrese gondermeleri gerekmektedir. ULL'SIARARASI ENDÜSTRİ VE TİCARET BANKASI A^. Personel Bcilümu(PB 2) Büyükdere Cad. 108, C Esentepe İstanbul Erkek adaylarda askerliklerini yapmış nîma şartı aranacaktır Baş\\ırusu uygun bulunan adaylar İngilizce ve genel yetenek sınavına gırecek olup, bu sınavlarda başarı gcwterenler % mulakata çağrılacaktır Kabul edilen adaylar. Uluslararası Eğitim Merkezi' nde "Bireysel Bankacılık" eğitimine lcuılacaktır. Uluslararasf nda başvurular gizli tululur. YuPi yabancı ortak buldu F uPi'nin de dahıl olduğu Iztnir Holding'e bağlı ana damızlık firması ile Fransız devlet kuruluşu olan İnstitüde Selection Animale (tSA) firması arasında 6 milyon dolarlık bir ortaklık anlaşması imzalandı. PAZARLAMA ŞİRKETİ ELEMANLAR ARIYOR İSTANBUL (MERKEZ) REKLAM SORUMLUSU PAZARLAMACIARAŞTIRMACI SATIŞ MÜFETTİŞLERİ İSTİHBARAT MEMURLARI 1 ons altın 422 dolar ANKARA (BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ) MÜDÜR YARDIMCISI SATIŞ MÜFETTİŞLERİ 'Altın, yeniden 440 dolarlı rakamlara doğru tırmanmaya başladı. Doların gerilemesiyle başlayan altının tırmanış süreci, Ege'deki gerilim nedeniyle hız kazandı. 1 onsAttjfl (dolar) GÜNEY (BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ) MÜDÜR MÜDÜR YARDIMCISI KARADENİZ (BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ) MÜDÜR YARDIMCISI Başvuracaklar, görevlerle ılgılı yüksek ya da lıse öğrenimlı askerlık görevını tamamlamış olmaiıdır En az 3 yıl deneyim tercih nedentdır llgılenenlerın, çalışmak ıstedıklerı bolge ve bölumu, kısa ozgeçmişlerı, referanslar ile bırlikte yazdıklan mektuplarına fotoğraflarını ekleyerek "ış talebi" rumuzu ile PK 533 Sırkeci İstanbul adresıne başvurmalannı nca ederız Başvurular gizli tutulacakttr. INTERBANK ^ ULUSIARARASI ENDUSIK1 VE TICARET BANKASI A$ ULUSLARARASI Dış borsalarda hafta başında 408 dolardan satılan 1 ons altın, cuma günü New York Borsası 'nm kapanışında 422 dolara fırladı. BBC Radyosu, Financial News adlı programında, söz 23 konusu gelişme için yaptığı yorumda, "Ege'deki bunaiım altın fıyatlarının hızla tırmanmasına yol açtı" dedi. Dış borsalardaki bu gelişme, içerde yalnızca 24 ayar külçe altın üzerinde etkili olabildi. 1 ons altının 422 dolara fırlaması uzerine külçe altın 10 bin 830 liraya ttrmanırken, Cumhuriyet Altım, bu gelişmelere "duyarsız" kaldı. Ata Lira, bu yükseliş karşısında ancak 500 lira yükselerek 73 bin 500 liraya çıktı. Aylardır 390410 dolar arasında fıyatlardan işlem gören 1 ons altın için, "415 dolar sınırın: geçerse, tırmanış unlenemez" şeklinde yorumlaryapıhyordu. önceki gun 420 dolar sınırını da geçince, gözler borsalarm yarınki seanslarına çevhldi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear