02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 MAR: Yugoslavya: Hükümet yumuşuyor nelgrad (a.a.) MJ Yugoslavya 'da hükümetin uzlaşma yolunu seçtiği ve ücretlerin dondurulması ile ilgili yasada değişiklikler yapacağını açıkladığı bildirildi. Söz konusu yasa, tilkede büyük karışıkhklara yol açmış ve Yugovlavya grevlerle çalkalanmıştı. Yugoslav Haber Ajansı Tanjug tarafından yayımlanan bir bildiriye göre, hükümet, tartışmalara yol açan yasanın uygulama koşullarını incelemeyi kabul ederek, gerekli bulunması halinde değişiklikler yapılacağını kaydetti. Yugoslavya'da Başbakan Mikuliç'in anayasal düzenin tehlikeye girmesi halinde ordunun devreye gireceğini açıklamasım büyük tepkilere yol açmış ve gözlemciler ordunun müdahale etmesi kararımn başbakana değii, altı cumhuriyet ve özerk iki eyaletten oluşan ortak federasyona ait olduğunu belirtmişlerdi. DIŞHABERLER CUMHURİYET/3 Brandt'ın buruk ayrıbşı Yalnız Almanya'mn değil dünya politikasınm da önemli bir siması olan Brandt'ı, 1988'de görev süresinin dolmasını beklemeden istifaya götüren olay, önemsiz bir personel kararıyla patlak verdi. ULYA UÇER BONN Yarı dehşet, yarı şaskın SPD yonetım kurulu üyeleri, istifa açıklamasım dinlerken gözyaşlarını tutamayan parti personeli, sonra akşamın geç saatlerinde eUerinde meşalelerle parti merkezi onunde "WiBy" diye tempo tutarak sevgi gösterisinde bulunan genç sosyalistler. Alman kamuovu politikantn yaşlı büyuğu Will> Bnndt'ın görevden çekilme haberini televizyonlardan bu resimlerle öğrendı. Genel göruş: "Boyle bitmemeli>di." Politıka tarihının bir büyuğu çekildi. Brandt dönemi sona erdi. Sosyal Demokrat Parti'ye yaklaşık çeyrek asırdır başkanhk eden Willy Brandt, görevini gerçi haziran ayındaki olağanüstu genel kurula kadar sürdurecek. Ama sadece formalite olarak. tstifasının hemen ardından yönetim kurulu, kongrenin onaylamasını istediği yenı başkan adayını belirledi: Hans Jocben VogeJ. Sağ kanadın desteğini, sol kanadın da saygısmı toplayan Vogel'i son haftalarda iyice karışan SPD'yi düzeltmek, Brandt'ın istifasıyla doğan yılgınlıgı gidermek ve ilkı iki hafta sonra olmak uzere art arda gelecek beş eyalet seçiminden partiyi başarıyla geçirmek gıbi ağır görevler bekliyor. SPD'nin gelecekteki asıl lideri gözüyle bakıian Oscar Lafonlaine ise beklemede; şimdilik başkan yardımcılığı görevini Johannes Rau ile paylaşacak. Brandt daha görev başında aktifken efsaneleşmiş bır polıtikaaydı. tsüfasının ardından yayımlananlar da bu efsanevi nıteliğine uygun oldu. Parti başkanlığından çekilmesinin açıklandığı akşam televziyon haber programları ve dunkü gazeteler tumuyle bu olaya ayrıldı. İstifa ile ilgili diğer partilerin ileri gelen politikacılan fazla yorumda bulunmadılar. Başbakan Helmut Kohl, basına herhangi bir açıklama yapmayı reddetti. CDU (Hıristiyan Demokrat), CSU (Hıristiyan Sosyal Birliği) ve FDP (Hür Demokraüar), ilk açıklamalarında Brandt'ın ayrılmasının Sosyal Demokrat Parti'nin içinde bulunduğu karmaşamn beklenir bir sonucu olduğunu ifade ettiler. FDP Genel Sekreteri ise "Dünya çapındaki bir politikacının uzucıi ve onursuz sonu" ifadesini kullanırken, Veşiller ise, ıstifadan duyduklan üzüntüyü dile getirdiler. Basının, "Brandt'ın Yunan Trajedisi" adını taktığı olay şöyle gelışmışti. Genel Başkan belki de bir kapris uğruna ne Alman yurttaşı ne de SPD üyesi olan Yunanlı Margarita Mathiopoulos'u SPD sözculüğüne geıirdı. Kararına yöneltilen sert eleştirilerin kamuoyuna yansımasıyla iş onur meselesi oldu. Mathiopoulos'un görevden vazgeçmesine karşın Brandt karannı geri almadı, ıstifasını verdi. Gerekçesi Mathiopoulos olayı ile iyice yukselen yönetim zaafı suçlamalannın birer gosterge olduğunu, yeni başkan arayışlarını ve bu çerçevedeki zararlı tartışmalan eyalet seçimleri öncesınde önlemek gerektiği şeklindeydi. Efsaneleşmiş bir politikacı sahneden çekildi DUNYADA BUGUN AIİSİRMEN Böyle mi Olmalıydı? 1 Ağustos 1975 günü Fınlandiya'nın başkenti Helsinki'de biraraya gelen 33 Avrupa ve iki Kuzey Amerika (ABD ve Kanada) ülkesi deviet ve hükümet başkanlan, yalnız yaşlı karanın değil, ama aynı zamanda tüm dünyanın tarihinde önemli bir aşamayı gerçekleştirryorlar ve İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden 30 yıl sonra, eski kıtanın savaş sonrası sınırlarının tartışılmazlığının yanı sıra Avrupa'nın güvenliği ile işbirliği konusunda büyük bir adım atıyortardı. Bu sonucun elde edilmesinde en büyük katkıyı sağlamış kişilerden biri ve belki de birincisi olan ünlü siyasetçi ve devtet adamı ise o toplantıda bulunmuyordu. Çünkü VVilly Brandt bu olaydan bir süre önce, bir casusluk skandalı sonucunda görevinden çekilmiş, yerini Helmut Schmidt'e bırakmıştı. Doğrusu, bu denli başarılı bir devlet adamının böylesine kısa sayılacak bir sürede (göreve 1969'da gelmişti) işbaşından aynlmak zorunda kalması şaşırtıcı ve düş kınctydı. O sırada hemen hemen herkes aynı şeyi söyiemişti: Böyie mi olmalıydı? Gercekten, 1913 doğumlu VVilly Brandt'ın yaşamı o yıla kadar bir sürü başarıyla doluydu. Hitler'in 1933 yıhnda iktidara oturmasıyla yurtdışına kaçmak ve 10 yılı aşkın sürgün yaşamı sürdürmek zorunda kalacak olan genç sosyalist militan, Nazi suçlularının yargılandığı Nümberg yargılamalarını gazeteci olarak izliyordu. Kısa süre sonra politikaya atılan Brandt, adını tüm dünya 1961 yıhnda Berlin belediye başkanı ıken duyacaktı. Eski başkentin genç Belediye Başkanı Berlin bunalımımn doruğa erdnği bir sırada yürekii çtkışıyia büyük puan toplayacak, kısa sürede F. Almanya'da olduğu kadar, dış ülkelerde de tanınan bir politikacı haline gelecekti. Brandt, Berlin Belediye Başkanlığı'ndan partisi SPD'nin baskanlığma giden yolu kolay aşacak ve 1966 yıhnda kendi başkanlığındaki SPD'yi büyük koalisyonun ortağı yapacak, F. Almanya'nın kuruluşundan beri süregelen Hıristiyan Demokrat egemenliğini kıracaktı. SPD daha sonra VVilly Brandt'ın baskanlığında iktkjarı FDP ile birlikte kazanacak ve Brandt 19741e Guillaume casusluk skandalı ile aynlacağı şansölye koltuğuna oturacaktı. VVilly Brandt'ın 1966'da Dışişleri Bakanlığı sırasında başlayan ve özellikle 1969 şansölyeliği ile ivme kazanan ostpolıtik (Doğu politikası) ona 1971 yıhnda haklı olarak Nobel Banş ödülü'nü getirecekti. Gercekten, az devlet adamı, Nobel Banş ödülü'nü Brandt kadar hak etmişti. Hıristiyan Demokrat iktidar döneminde, F. Almanya'nın doğu sınırlannı resmen kabul etmeyen ve Oder Neisse'nin ötesindeki Alman toprakları çığlıklarını dindirmeyen, Heilstein doktrini adı altında Demokratik Alman Cumhuriyeti'ni tanıyanlarla ilişkilerini kesmeyi öngören Bonn, Avrupa'da sürekli bir gerginlik ve kaygı odağı durumundaydı. Bonn'un politikasının Avrupa'da iki blok arasmdaki gerginlige yeni etkenler kattığı da görülen bir gercekti. Bu durumda Fransa'da General De Gaulle'ün bloklararası gerginliği yumuşatmaya yönelik politikası bir sonuç vermiyordu. işte Brandt "Doğuya açılma" politikasıyla, Heistein doktrinini bir yana bırakıyor; Bonn'u savaş sonrası Avrupa'nın sınırlarını sürekli tartışan bir ülke olmaktan çıkarıyor ve başta Sovyetler Birliği olmak üzere, bütün sosyalist blok ülkeleri ile ilişkilerini gelistiriyordu. Brandt'ın bu politikası içerde sıkışmış olan Alman sermayesine doğuda yeni iş alanlan actığı için Hıristiyan Demokratlar'ın son döneminde başlayan ekonomik bunahmın atlatılmasında da önemli ölçüde rol oynuyordu. Ama Brandt'ın girişiminin evrensel boyutu, Avrupa ve dünya banşına, yumuşamaya getirdiği katkıydı. Bu yüzdendir ki, onun197i'de Nobel Banş ödülü'nü alması bütün dünyada onaylandı ve sevinçle karşılandı. İşte bu girişimleri yüzündendir ki, Brandt'ın 1975'te Helsinki'de imzalanan Avrupa Güvenliği ve İşbiriıği'ne dair Sonuç Beigesi'nin en önde gelen mimariarından biri olduğunu soylemek yanlış değildir. Ama Brandt'ın başarılarla dolu olan devlet adamı yaşamı, 1974te bir casusluk skandalı ile noktalanacak, bundan sonra VVilly yalnızca SPD'nin başında kalacaktır. Ne var ki, VVilly'nin güçlü kişiliği parti başkanı olarak bile F. Alman politik yaşamını etkileyecek ve Schmidt'in daha sağa kaymasını zaman zaman önleyen bir etken olacaktı. Evet tarihi kişiliği, Brandt'ı parti başkanı iken bile devlet adamı sırasında ve etkinliğinde tutuyordu. Ama aradan geçen yıllar ve Sosyal Demokratlar'ın son yıllarda içine düştüğü çıkmaz ile birlikte Brandt'ın da etkinliğini yitirmesi ve dizginleri elinden kaçırması, üstelik yaşlanması, onun siyasal yaşamdan 1988'de beklenen yumusak inişle çekilmesini engelleyecekti. Sözculük konusunda Brandt'ın kapris kokan girişimleri, kuçücük bir tartışmadan bardağı taşıran damlaya dönüşecek ve VVilly Brandt en sonunda zaten artık denetimi yitirdlği partisinin başından aynlacaktı. VVilly Brandt'ın SPD'nin başındaki görevinden ayrılmasının politik sonuclan belki çok önemli değil. Ama bu olayın F. Almanya'da yarattığı şok büyük. Arkadaşımız Urya Üçer'in de b ^ dirdiği gibi, Almanlar sokaklarda Brandt resimler va ''Boyle olmamalıydı" yazılı dövizlerie "VVİIIyl VVilly!" âloganlan ile gösteri yaptılar. Kolay değil, giden F. Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki er, büyük adlanndan. yüzyılımızda banşa katkıda önde gelen devlet adamlarından biriydi. Sanırız Almanlar VVilly Brandt'ı unutmayacaklar. Yalnız Almanlar mı, biz de seni unutmayacağız VVilly. ABD'den Kuveyt'e koruma önerisi JM/'ashıngton (ap) W ABD, Körfez'de seyreden Kuveyt ticari gemilerine koruma sağlamak için Kuveyt hükumetine resmen öneride bulundu. Washington'daki kaynaklar, Yetkililer, Beyaz Saray'm öneriyle ilgili olarak Kuveyt hukümeünin yanıtım beklediğini belirttiler. Bilindiği gibi tran'm iki hafta önce Hürmüz Boğazı yöresine Çin yapısı füzeler yerleştirmesi üzerine Kuveyt gerekirse ABD'den ticaret gemilerinin korunmasını isteyebileceğini belirtmişti. Wîüy Brandt'in (solda) ıstifasmdan sonra SPD'nin getecekteki asü Bderi olarak bakıian Oscar Lafontaine (sağda) ştmdM başkan yanhmahğı görevini Joannes Rau tte paylaşacak. îstifaya neden olan kadın WİLLY BRANimN YAŞAMÖYKÜSÜI Barış vesilahsızlanmasembolü Dış Haberler Servisi Federal Almanya'nın, önceki gün görevinden ayrılan 23 yıllık Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Willy Brandt, 18 Aralık 1913'te, Almanya'nın kuzeyindeki Lubeck'te bir tezgâhtar kadmın yasadışı oğlu olarak dünyaya geldi. Annesinin verdiği Herbert Frahm adını, işçilere yön gösteren politik yazılar yazmaya başladıktan sonra VVilly Brandt olarak değiştirdi. Sol eğilimli görüşleriyle tanınan Brandt, 1933 yıhnda Almanya'da Nazilerin işbaşına gelmesinden sonra Iskandinavya'ya, (Norveç ve Isveç'e) kaçmak zorunda kaldı. 1946 yılında Almanya'ya dönen Brandt, Nazi savaş suçlulanrun yargılandığı Nürnberg mahkemelerini gazeteci olarak izledi. Faal siyaset yaşamına 1948 yıhnda başlayan VVilly Brandt, 1961 yıhnda Batı Berlin Belediye Başkanhğına seçildi. Berlin kentinin batısuıı ve doğusunu ayıran duvann örülmeye başlanmasını açıkça protesto eden Brandt, 1963 yıhnda dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy ile birlikte Berlin Duvarı'nı protesto gosterilerine katıldı. 1964 yıhnda Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin Genel Başkanlığı'na da seçilen Brandt, 196669 yıllan arasmdaki (Sosyal lük etti. ve "Ostpoütik" olarak adlandırılan politikasıyla "yumuşamanm" mimarı olarak tarih sayfaianna adını yazdırdı. Doğu Bloku ile Batı Bloku arasındaki yumuşamaya katkılarından dolayı 1971 yıhnda Nobel Barış Ödülü'nü kazanan Willy Brandt, 1974 yıhnda Guenther Guillame adh özel yardımcısının casusluk skandalına kanşması üzerine Başbakanlık görevjnden istifa etmek zorunda kaldı. Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanhğı'm önceki güne kadar sürdüren Brandt, 1976 yılından beri Sosyalist EnternasyonaPin başkanhğını sürdürüyor. 1983'te orta menzilli Amerikan füzelerinin Batı Avrupa'ya yerleştirilmesine karşı çıkan VVilly Brandt, izlediği antinükleer politikayla Avrupa'daki sosyalist çevrelerde büyuk prestij kazandı. 73 yaşındaki VVilly Brandt'ın kariyerine damga vuran iki konu banş ve silahsızlanma olarak niteleniyor. Margarita: Türklere kimseses çıkarmıyor BONN/FRANKFURT (a.a.) Alman Sosyal Demokrat Partisi SPD'nin 23 yıllık Genel Başkanı ve eski Başbakanlardan VVilly Brandt'ın istifasına yol açan Yunanlı Margarita Mathiopoulos Alman TV'si " Z D F " ye verdiği demççte, "Türkler SPD içinde önemli görevlere getirili>or, kimsenin sesi çıkmıyor. Bir Yunanlının partide görev alması söz konusu olunca kı>amet koptu" dedi. SPD üyesi olmamasına rağmen, Brandt'ın önerisiyle parti sözcülüğü görevine getirilmek istenen, ancak Alman kamuoyunun gösterdiği olağanüstü tepki sonucu, sözculük görevinden vazgeçen Mathiopoulos tepkinin kendisine yönelik değil, ülkede yaşayan yabancı toplumu hedef aldığını ileri sürdu. h B,andt, "yumuşamanm mimarı" olarak tarih sayfaianna adını yazdırdı. DemokratHıristiyan Demokratlar'm oluşturduğu) büyük koalisyon hükumetinde Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. 19691974 yıllan arasında Federal Almanya Başbakanı olan Brandt, îkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupası'nın bugünkü sınırlannı çizen anlaşmâlann imzalanmasına öncü \Tew York (a.p.) 1 Y ABD'nin eski Dışişleri Bakanlarından Alexander Haig, 1988 yıhnda yapılacak başkanhk seçimleri için Cumhuriyetçi Parti'den aday adayı olacağını açıkladu Kararını açıkladığı konuşması sırasında Haig, "Liderlik, bu ülkeyi barış ve guvenlik içinde yönetebilmek, daha güçlü bir Amerika oluşturabilmek, tüm alanlarda gelismeyi sürdürmek ve hepsinden önemlisi dünya barışım kurmaktır" dedi Haig, ABD Başkanlığı'na aday Çad kuvvetlerinin Libya karşısındaki zaferi Fransa'da sevinç yarattı SABETAY VAROL 'Siyahların Araplara ilk zaferi' Fransız rehine n eyrut (a.a.) Devrimci £9 Adalet Orgütü, elindeki Fransız rehine JeanLouis Normandin hakkındaki ölüm cezasınm hâlâ geçerli olduğunu açıkladı. örgüt adına Beyrut 'ta yayımlanan En Nahar gazetesine bıraküan Arapça bildiride, Normandin hakkındaki ölüm cezasınm ertelenmediği, iptal de edilmediği belirtildi ve rehinenin ikinci kez yargılanmakta olduğu kaydedildi. ABD: Teroristlerle pazarlık yok JTrashington (a.a.) W Filistin'in Kurtuluşu İçin îslami Cihad Örgutü'nün elindeki Amerikalı, hasta rehine Alann Steen'e karşı îsrail'deki 100 tutuklunun serbest bırakılması önerisi, Beyaz Saray tarafından geri çevrildi. Beyaz Saray sözcüsü Marlin Fitzvater konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, ABD'nin teroristlerle pazarlığı reddettiğini hatırlattı ve bu politakada bir değişikliğin söz konusu olmadığını belirtti. PARİS Libya birliklerinin Çad'da uğradığı ağır yenilgiden sonra Fransa, Libya hderi M D ammer Kaddafi'nin yeni terörist eylemlere başvurabileceğinden endişe ediyor. Önceki gün Çad'ın kuzeyinde, Libya birliklerinin elinde bulunan Uadi Doum'un Hissene Habre yönetimindeki Çad birliklerinin eline geçmesinin, Kaddafi için çok ağır bir yenilgi olduğu ifade ediliyor. Uadi Doum, Libya kontrolünde olan kuzey Çad'daki tek havaalanı idi. Hissene Habre kuvvetlerine her turlü lojistik ve hava desteği sağlayan ancak çatışmalara katılmamaya özen gösteren Fransız askeri uzmanlan, Çadh savaşçıların tahminlerin üzerinde üstün askeri yetenek gösterdiklerini söylüyorlar. Göziemciler, Çadh birliklerin kazandığı bu zaferin, tarihte ilk kez siyahlann Araplan yenilgiye uğratması olarak ele ahnması gerektiğlne dikkati çektiler. Aynı gözlemciler, Muammer Kaddafi'nin bu yenilgiden sonra Ulkesinde de çok güç duruma düştüğunu söylüyorlar. Kaddafi'nin, Libya'nın Çad macerasında önemli rol oynayan ülkenin iki numarah yöneticisi Abdülsselam Callud'u sorumlu tutması bekleniyor. Dün sabah bir radyoya demeç veren Fransız Savunma Bakanı Andre Giraııd, Fransa'nın başından beri Çad savaşını, emperyalist bir ülkeyle zavalh bir Kuzey Afrika ulkesi arasında cereyan eden bir savaş haJine getirmemeye gayret ettiğini belirtti. Giraud, "Bu gayretlerimiz sonucu, Kaddafi Uçiıncu Dünya Ülkelerinde geçerii olabilecek propagandasını yurutemedi' dedi. Fransız Savunma Bakanı, Kaddafi bundan sonra terör eylemlerine başvu . rursa bundan kendisinin zararh çıkacağını da ima etti. Libya lideri bir gün önce Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'a hücum eden bir demecinde, Fransa'nın sömürgeci politikası devam ettiği takdirde, terörizmin Avrupa topraklarına yayılacağım ifade etmişti. Eski bir Fransız sömürgesi olan ve Afrika'daki en önemli Fransız güçlerini banndıran Cibuti'de, geçen hafta sonu meydana gelen ve 5 Fransızın ölümüne yol açan bir patlamanın, Çad savaşıyla ilgili olup olmadığı sorusu soruluyor. Cibuti yetkilileri, iki kişinin yakalandığını, bombayı Historil adh kahveye yerleştirdiklerini itiraf eden bu iki kişiden brrinüı Tunus diğerinin Kuveyt pasaportu taşıdıklan belirtiliyor. Bunlardan Tunus pasaportu taşıyanı, Suriye'nin başkenti Şam'da bir örgütle temas ettiğini söyledi. Öte yandan, Paris'te ortaya çıkanlan bir silah deposuyla ilişkih olarak Fransız karşı casusluk orgütü D.S.T. Tunus pasaportu taşıyan 7 kişinin tutuklandığını açıkladı. Bu grubun aşırı dinci, büyük bir olasıhkla Iran yanlısı bir örgütün elemanları olduğu sanıhyor. BÖLGE KORDO \ i L TINDA Patlamadan sonra yapılan ikinci bomba ihban üzerine Rheindah Un'deki 1 kilometre karelik bötgede geniş guvenlik önlemleri ahndı. (Fotoğraf: AP) F. Almanya'daki bombalı saldırıda 31 yarah var Ingiliz üssüne sabotaj RHEINDAHLEN (AP) Federal Almanya'mn Rheindahlen kentindeki NATO'ya bağh İngiliz Ha\"a Kuvvetleri Rhine bölgesi ordu karargâhlarında onceki akşam bir patlama oldu. İngiliz subaylanna ait yemekhane binasmın dışında park etmiş bir otomobilde patlayan bomba, en az 31 kişinin yaralanmasına neden oldu. Sabotajın sorumluluğunu yasadışı İrlanda Cumhuriyet Ordusu "IRA" ustlendi. Örgüt tarafından yapılan açıklamada, IRA'nın bir birliğini İngiliz kuvvetleri uzerinde "tahripkâr bir saldın" gerçekleştinnek üzere Almanya'ya gönderdikleri belirtildi. Açıklamada ingiliz kuvvetlerinin 31 yarahdan' hiçbirinin ciddi durumda ohnaması nedeniyle kendilerini şansh saymaları gerektiği kaydedildi. Saldın, F.Alman hükümeti tarafından "alçakça" nitelenerek kınandı. Federal Alman polis sözcüsü, patlamaya 100 kilogram ağırhğındaki bir bombanın yol açtığını ve patlama sonucu >erde 3 metrelik bir çukur açıldığını bildirdi. Olayda karargâhtaki yemekhane binası da buyük hasar gördü ve çevredeki 20 otomobil tahrip oldu. Yaralananlardan 27'sinin karargâhtaki Federal Alman subaylar ve eşleri olduğu belirtiliyor. Polisin bildirdiğine göre Düsseldorf kentindeki bir haber ajansının bürosuna telefon eden ve bozuk İngilizceyle konuşan bir kişi, bölgede yakında ikinci bir patlama olacağını bildirdi. Bu ihbar üzerine Rheindahlendeki bir kilometrekarelik bir alan kordon altına ahndı. 12 bin İngiliz, Amerikah ve diğer NATO ülkelerinden askerlerle ailelerinin bulunduğu Rheindahlen Ussündeki patlama, ingiltere Başbakanı Margrel Tbateher'ın Federal Ahnanya'yı ziyareti ile aynı zamana rasthyor. Sabotajdan birkaç saat önce Thatcher'ın Bonn'da Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl ile görüştüğü bildiriliyor. Margaret Thatcher Londra'ya döndü. K R T I OS ^ • ^Paralel görüşmeler' çıkmaza saplandı Rum tarafı, 29 mart belgesini "ölü doğmuş" olarak tanımlaaı. "29 mart belgesinin varlıgı kabul ediimezse hangi şeye 'paralel görüşmeler' > apılacaktır? LEFKOŞA BM Genel Sekreteri'nin, Kıbrıs'ta iki top Anlamak mümkün değildir" lum arasında başlatmak istedi dedi. ği "paralel göriişmeler" çıkma"Paralel görüşmelerin, anza girdi. cak var olan bir belge veya göDiplomatik çevreler, olum rüşmeye paralel olarak ayn ayfakal aynı anda suz sonuca, Perez de Cuellar' rı, ın 29 Mart 1986'da sunarak yapılabtleceğine" işaret eden "belge" adıyla anılan "çerçoe KKTC Cumhurbaşkanı, "böyte anlaşma taslağı" konusundaki yapılmaması halinde, son giritutumlarını iki tarafın da değiş • şimin hiçbir amaca hizmet tirmeye yanaşmaması üzerine etmeyeceğini" ifade ederek, vanldığını belirtiyor. BM yetkililerini Rum tarafını Rum Dışişleri Bakanı Yorgo belgeyi kabule ikna etmeye çaYakovu, BM Genel Sekreteri' lışmaya çağırdı. "Rumlann iknin Kıbrıs Ozel Temsilci Vekili na edümesi halinde, Turk taraJames Holger'le göruştukten fının t u t u m u n u n olumlu sonra, "29 mart belgesine olacağını" belirten Denktaş, bağh görüşmeler diye bir sorun "29 mart belgesinin canlı ve olmadığını" belirterek, belgeyı masada olduğunu*1 yeniden "olu doğmuş" olarak tanımla vurguladı. Bu arada, BM Gedı. Yakovu, "Bu yılki 29 mart nel Sekreteri'nin de bu yönde tarihi, bu belgenin ölümünün gorüş belirttiğini söyledi. birinci vıldönümünü idrak Rum Dışişleri Bakanı Yakoedecektir" dedi. vu ise, "Denktaş'ın bu değerCumhuriyet'in Cumhurbaş lendirmesinin, Perez de Cuelkanı Rauf Denktaş, "Herhan lar'ın ayn paralel görüşmeler gi bir paralel görüşmenin, 29 yapılması önerisinin tüm olamart belgesiyle gerçekleşebile rak reddedilmesi anlamına ceğini" yeniden vurgulayarak, geldiğini" de belirtti. tZZET RIZA YALIN ABD'DEN UYDULU BASEV TOPLANTISI Hindistan*da olaylı seçim Weinberger: Türkiye kritik bölgede Dış Haberler Servisi ABD Savunma Bakanı Casper VVeinberger, Türkiye'nin sahip olduğu komşular itibanyla NATO'nun en kritik bölgesinde yer aldığını belirterek, bu onemli muttefiğinin savunması için Washington yönetiminin elinden geleni yapacağını söyledi. VVeinberger, Pentagon'un yayımladığı 1987 Sovyet Askeri Gucu adh raporun kamuoyuna açıklanması dolayısıyla, Amerikan Haberler Merkezi tarafından düzenlenen bir basın toplantısmda, VVashington'dan uydu aracıhğıyla dünyanın çeşith' merkezlerindeki gazetecilerin sorulannı yanıtladı. ABD Savunma Bakamnın uydu araalığıyla düzenlediği Telesat'ın yayımladığı basın toplantısı dün Istanbul'daki Amerikan Konsolosluğu'nda canlı olarak basına izlettirildi. Bruksel, Londra, Bonn, Roma, Tokyo ve Seul'le VVashîngton arasında kurulan bağlantılarda, gazeteciler, VVeinberger'e Sovyet askeri gucünün, Pasifik, Akdeniz ve Batı Avrupa'yı nasıl etkileyeceği yolunda çeşitli sorular yönelttiler. ABD Savunma Bakanına Brüksel'den soru yönelten a.a. muhabiri Eder Ülgen, NATO'nun güneydoğu kanadında bulunan Türkiye'ye yeterli ölçude Amerikan askeri yardımı gönderilmediğini belirterek, Kongre'nin bir ait komitesinde geçen hafta VVashington yönetiminin, Türkiye için önerdiği yardım miktannın kesintiye uğratıldığını hatırlattı. ABD Savunma Bakanı Casper VVeinberger de kendisinin geçen hafta Türkiye'yi ziyaret ettiğini ve durumdan haberdar olduğunu belirterek, "Bulgaristan, Suriye, İran ve Sovyetler Birtiği ile sınır komşusu olan Türkiye, NATO'nun en kritik ve tehlikeli bölgesinde buluıunaktadır. Bu bölge bizim için çok önemlidir, bu nedenle bu ülkenin savunması için ABD >önetimi elinden geleni yapacaktır" şeklinde konuştu. VVeinberger, konvansiyonel savunma gucu için nükleer savunma gucunden daha fazla para harcanması gerektiğini söyledi. F eni delhi (an.) Hindistan'm üç eyaletinde önceki gün yapılan seçimlerde çıkan çatışmalarda, en az 8 kişi öldü, 130 kisi de yaralandı. PTl Haber Ajansı, ölümlerin hepsinin de güneydeki Kerala eyaletinde meydana geldiğini bildirdi. Batı Bengal ve Keşmir eyaletlerinde de şiddet olaylan meydana geldiği, ancak olen olmadığı belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear