23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 TEMMUZ 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 YAYIN DUNYASINDA SANAT EDEBIYAT HAYVANLAR tSMAÎL GÜLGEÇ EFENDPM Kültür mirasıımz irdelenirken Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları/Ahmet Oktay/BFS Yayınları/536 sayfa. SELİM tLERİ 1960 sonrasından başlayarak, Ulkemizde toplumcu gerçekçilik tartışmaları hız kazanmıştır. Daha önccki dönemlerde edebiyatımızın ve düşun hayatımızın soruna dolaylı yollardan geçerek eğildiğine tanıklık edebiliriz. Asıl tartışmadüşUnmeirdelemc oranı göz önüne alındığında son yirmi, yirmi beş yıhn farklı boyutlara ulaştığını gözlemlemek mümkun. Ne var ki, tartışmalar, genellikle, güncellikle sınırlı kalmış, çoğu zaman da işlevsiz polemiklerin ötesine geçememiştir. Ahmet Oktay yeni yapıtı "Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynaklan"nda "miras"tan yola çıkarak, 60'lara kadarki birikimi hemen hemen bütün ayrıntılanna ayrıştırıp değerlendiriyor. Bir tanıtma yazısının çerçevesi içinde d e aünamayacak, yoğun bir yapıt karşımızdaki. Çabasıyla, girişimiyle, araştırısıyla soruna ilk kez bunca geniş bir yelpazeden yaklaşıyor. A ş ı n duygusallık tlk ana bölüm toplumcu gerçekçiliğin oluşumunu saptarken, bizdeki çeviri kaynaklan n tümüne başvurmakta. Böylelikle Türk okurunun ve çoğun sanatçısının da, oluşumu hangi odaklar çerçevesinde saptayabildigini izliyoruz. Yazar, kaynakların azhğına, eksikliğine, program dışılığına işaret etmekten kendini alamamış. özetin özeti olarak, edinilen izlenim, öğrenmearaştırma odaklannda gelişigUzel davranıldığı. Ahmet Oktay buradan hareketle, yöntemsel temelin zayıflığını da vurguluyor. Sınırlı kalışın nedenleri birer ikişer kitap boyunca irdelenmekte, çözümlenmekte. Bizdeici görünüm: kimileyin aşın, zararı yine kendine dokunacak bir duygusallık, hatta romantizm; kimileyin de sağduyusuz bir coşkunluk sonucu yadsıyıcı bir tavır. özgül örnekleri tarayalım. 44'lerde, tam da memleketçi edebiyatın tohumları ekilmişken, sözgelimi "mistik ve tecritçi Şarklı düşünüften" kurtuluşumuza sevinen bir kuramcımızı saptıyorsak; ister istemez, Şarklı düşünüşün ne kerte mistik ve tecritçi olduğunu da yeniden kavramak durumunda kalıyoruz. Kuramcının iddiasına bakılırsa, bizi, bu soyutlayıcı, toplum hayatından dışlayıcı tutumdan kurtaranlar Serveti Fünun'cular. Hemen yanı başında, bir başka kuramcımızın yine toplumcu gerçekçilik adına ileri sürdügü bir karşıt görüş: O, "Fikret dahil tttm Edebiyatı Cedideclleri 'panseksüalilik', 'melankoliklik', 'eksantrikllk' ve Siyah adamlar zaman bir polis romanı okuyormuşçasına soluklu, gerilimli bir akışla karşı karşıya kalıyoruz. Bunu da kuşkusuz Ahmet Oktay'ın incelikli anlatımına borçluyuz. Yapıt, kuru bir inceleme olmaktan çıkarak, sanatçı sorunlannı çok iyi bilen bir kalemin çabasına ulaşıyor. BU SÇLER EKMEK VttK PEPU6R. EfcMEki Ahmet Oktay, yeni yapıtında "miras"tan yola çıkarak, 60'lara kadarki birikimi hemen hemen bütün ayrıntılanna ayrıştırıp değerlendiriyor. "Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynaklart", irdetediği sorun açısından edebiyatımızda benzeri olmayan bir çalışma. 'kozmopolitiikie" suçlamış. Dokuz yıl arayla vurgulanmış bu iki iddia, birçok bakımdan kültür mirasımız konusundaki hazırlıksızlığımıza işaret ediyor, sorunun özüne inilirse. (Bkz., s. 1620.) Polisiye roman gibi Yapıtın ikinci ana bölümü olan, Türk edebiyatının toplumcu gerçekçiliği kavrayış serüveni, çelişkiler ve karşıtbklar açısından dikkatle okunduğunda okuru şaşırtıcı, keder verici bilgilerle donatacaktır. Dünden bugüne devralınmış bazı haksızlıkların giderilmesi için de saygın bir başvuru kaynağı elimizdeki. Dahası, dUşitnce hayatımızdaki bocalayışların bir tür tutanağı. O kadar ki, zaman Deminki örneğimizi Serveti Fünun'dan aldığıma bağlı kalarak, Ahmet Oktay'ın yorumuna eğilelim şimdi de: "H. Ziya, Sis'in umutsuz şairine ilişkin bir yazısında 'Fikret her gün biraz daha siyah bir adam olurken' diyor. Bu söz, aslında tiim Serveti Fünun yazını İçin geçerlidir. Ama bunu yadırgamamak, dahası kızmamak gerekir. Dahası, Kıvılcımlı gibi onda yalnızca 'ruh ve düşiince geriligi' bulmamak da gerekir. Çünkii çökiişe ilişkin göstergelerin, hatta dognıdan doğnıya ve yiikselen sınıfın yanında açıkça yer almadan çökiişü istemenin de siyasal işlevi vardır." Ahntımızdaki zorunlu açıklayıcı söylem, Ahmet Oktay'ın hangi savrukluklan, düşünce karmaşalarını göğüsleyerek "Toplumcu GerçekçUlgin Kaynaklan"nı kotardığını belgelemeye yetip artmaktadır. Usteük bütün kitap boyunca yazarın ikide bir de konumunu, terazisini yeni baştan hatırlattığına tanıklık ediyorsak... Biz, nice zamanlardan beri yalnız Fikret'in, Halil Ziya'nın değil, aynı zamanda Mehmet Akif'in de neden siyah adamlar olduklarını gerçekten kavrayabilmenin yordamlarını arayıp durmuş bir edebiyatın okurlarıyız. önümüze sürülmüş toptancı yargılar ve iddialar, ister liberal düşünce adına olsun, ister muhafazakâr, ister toplumcu, vb; edebiyatçılarımızı yaratıcılıkları, oluşumları içinde değil, gündelik basit politikanın ilkel ölçütleriyle değerlendirmiştir. "Toplumcu Gerçekçiligln Kaynakları" söz konusu ilkel ölçütlere yüz yermemeyi gereksinen seçkin bir çalışma. ö y l e sanıyorum ki, irdelediği sorun açısından edebiyatımızda benzeri olmayan bir çalışma. KIM KIME DLJM DüMA BEHiç AK HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN f»}U 6ÜNE KAOAB 5İZUERE UEP U2UM ÖYKULER 4NLÛTTIkr... DÜNy/SS'MOA OOLU GEZfMT/L£R/>HIZ. O L O U . . . KİMİ Z4MÛM &İR PUT6OLCUNUKJ, KİMİ ZAMOM DA . BİR A^SÛZIMClMl'M YÛŞÛNTI5IMDÛN l«rESITLEf? VEPDİI<:.SÜW OIDU AFET AV'I , GÜKJ OLDU KU8İLAYV AMLu/VVMI ÇAUŞVK... Yoğun bir aşk romanı Bitmeyen Aşk/ Pınar Kür/Can Yayınları/534 sayfa PROF. DR. GÜRSEL AYTAÇ Pınar Kür, çok yönlü aydınlatma yöntemiyle kurguladığı romanı "Asılacak Kadın"da (1979) aşk konusunun patolojik yanına ağırlık verip groteske kayarken son romanı "Bitmeyen Aşk"ı aynj konu ve aynı kurgulama yöntemiyle, ama bu kez patolojiye inmeden kaleme alıyor. On. yedi yaşında bir kolej öğrencisiyken otuz bir yaşındaki zengin evladı Marksist şair Sinan'a tutulup onunla bir güney kentine kaçan ve otel odasında terk edilip ilk aşk yaşantısıru tam bir düş kırıkhğı olarak geciren tiyatro sanatçısı Nilgün'ün on yedi yıl sonra bir resim sergisinde bu adamla karşılaşmasıyîa başlayan roman, onun ve unutamadığı sevgilisi Sina,n'ın bu süre içinde yaşadıkları aşk denemeleri ile yeniden bir araya gelişlerini, birlikteliklerini, duyumsuz aşklarını, kıskançlıklarını türlü ayrıntılarıyla aniatıyor. Kişisel ve tannsal Pınar Kur, özel başlıklı sekiz bölümlük romanını bölüm içlerinde de sık sık değişen Nilgün ve Sinan'ın "benanlatılan" ile "yazar"a atfedilcrek aralara sıkıştırılan "oanlatılar" biçiminde kurgulamış. Dolayısıyla, eserde iki farklı anlatı konunıu var: Kişisel ve tannsal. "Yüksek Sesle Fiskos" başlıklı ilk bölumde Nilgün'le Sinan'ın yeniden karşılaşmaları, bir resim sergisinde, sanatçı ya da sanatsever aydın çevrenin dedikodu, hoşbeş havasmda kendi aralarındaki söyleşilerinden parçalarla bir arada işlenirken bir çeşit toplum eleştirisi dikkati çekiyor. Sanat ve edebiyat çevrelerine yöneltilen eleştiriler, romanın son bölümlerinde de karşımıza cıkıyor. Sinan'ın on yedi yıllık bir aradan sonra yeniden şiir yazmaya başlayıp yayın dünyasına geri dönme girişimleri anlatıhrken yayıncı yazar ilişkileri hiciv dozuna varan eleştirilerle sergileniyor. "Bitmeyen Aşk"ın konu ve işleniş yönünden başarılı bölünıleri, kanımca daha çok başında ve sonunda yer alıyor. Ortalarda okuru usandıracak kadar yinelenen aşk sahneleri, yatak odası üslubu, Pınar Kür'ün zaman zaman "yazar"a yönelttiği özeleşye sokmasıyla romanıo bütününü içinde taşıyan yoğun bir kesit. Aşkın öyküsünü anlatınak Pınar Kür'ün eserini sıradan bir aşk romanı olmaktan kurtaran özellik, kurgu ve anlatım ustalığının yanı sıra "yazmak" sürecini, işlediği konular arasına katmasıdır. Yaratıcılığını sık sık analiz eden, amacını, ölçütlerini açık seçik ortaya koymayı ilke edinen, kendi kendinden hesap soran bir yazarla ve onun romandaki görüntüsüyle karşı karşıyayız. Roman dokusunda başlı başına bir katman oluşturan bu pasajlardan bir örnek vermek isterim: "Aşkın öyküsünü anlatntak gibi belki de olasız bir cabanın içine girmiş olan yazar, Nilgiin ile Yayın raporu GÜLÜN ADI / Yazan: Umberto Eco / Çeviren: Şadan Karadeniz / Can Yayınlan / 591 sayfa Umberto Eco aslında çok yönlü bir bilim adamı. İtalya'nın Bologna kentinde öğretim üyesi. Semiolog, tarihçi, filozof, estetikçi, Ortaçağ uzmanı, James Joyce ustüne araştırmalar yapmış biri. Ancak Eco, bu ilk romanıyla bir anda Unleniverdi. "Gülün Adı" Italya'da 1980'de yayımlanışından bu yana on üç basım yaptı, yirmiyi aşkın dile çevrildi. Bugünlerde beyazperdeye de aktarılan "Gülün Adı" Ortaçağ dünyasını dile getirmekle birlikte çağdaş bir roman niteliği taşıyor. Hem Hıristiyanlık düşüncesini tartışan tarihsel bir roman, hem olağanUstü bir dil Ustüne kurulmuş sürükleyici bir öykü. GÜNEŞTEKİ ADAMLAR / Yazan: Hasan Kanafani / Çeviren: Nihal Yeğinobalı / Alan Yayıncılık / 128 sayfa Hasan Kanafani, günümüz Arap Filistin edebiyatının önde gelen adlarmdan. Kanafani, 1972'de Siyonistlerin düzenlediği bir suikast sonucu öldürüldü. Filistinli gurbetçilerin hayatlarını yeniden kurma uğraşlarını konu edinen "Güncşteki Adamlar" adlı bu kısa romanı, hem sahneye, hem de beyazperdeye uyarlandı. Hemen yanıbaşımızda, Ortadoğu'da var olma savaşımı veren bir halkın edebiyatı, Filistin edebiyatı ulkemizde ne yazık ki çok sınırlı örncklcrle tanınıyor. Kanafani'nin dilimize çevrilen "Güneşteki Adamlar" adlı yapıtı, Filistin edebiyatını biraz daha yakından tanımamız açısından önemli. RÜZGÂR YORGUN EYLÜLDEN Oktay Akına'nın şiirleri / Yeni Türkü Şiir Yayınlan / 91 sayfa. "Rüzgâr Yorgıın Fylülden", eski Türk Dili, Yazko Edebiyat, Yarın ve Gösteri gibi dergilerde yayımlanan şiirleriyle tanıdığımız Oktay Akıncı'nın ilk şiir kitabı. 1949 doğumlu Akıncı, şiir uğraşına 1965 yılında atıldı. İlk şiiri 198l'de Varlık Dergisi'nde çıktı. 1983'te, bir yıl sürdürebildiği Yaşam İçin Şiir dergisini yayımladı. KEMA L TA HtR '/N A LTI ROMANINI N HALKBtLİMSEL AÇIDAN DEĞERLENDtRILMESt Yazan: Dr. Tülay Er / 112 sayfa. Dr. Tülay Er, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi'ndc öğretim görevlisi. Er'in, Türk halkbiliminin "Halk Mulfagı", "Yardımlaşma ve Dayanışma İlişkileri", "Yarenlik Geienegi", vb. konularında yayımlanmamış çalışmaları var. Bu inceleme, yazarın II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi'ne sunulmuş "Kına Türkülerinde Halkımızın Evlilik Felsefesi" konulu bildirisi dışında ilk yayını. SA A DET Yılmaz Çamdalı 'nın şiirleri / 55 sayfa. "Saadet", Yılmaz Çamdah'nın on yıl önce çıkardığı "Bir Arada" adlı şiir kitabından sonra yayımladığı ilk yapıtı. Ozanın kimi şiirlerini Istanbul Radyosu'nda da okuyan Nedret Selçuker, ÇamdalHnın kitabiyla ilgili olarak şunları söyluyor: "Kitabın adı, 'Saadet'. Hani daha sıkça 'ınutluluk' vcya 'ınullu olmak' dedigimiz şey. Şairimiz Yılmaz Çamdalı, herkesin arayıp durdugu saadeli mısralarında yakalamaya çalışıyor. Okudum. Hepsi iyi şiirler. Gelecegin ünlü şairleri arasında anılmasını dilerim." BU AR4D4 SAZETECI MUZ Ul'C /5«l IMIZDAM ÇMMADI İ5TE.R MİSWİ2 , Şİ/MPl' OE. /3ZICIK GÜNCELı KUCCALIYALI/V1, SATlR ACALAPIMDA OOLANJALIM BE.RABERCE., BAKAU/U ME. tV'KACAK ^ 7A8M FAMTEZİ İLE G E R Ç E K (ÇIÇE, AA1A KIS& XlSA v e SlCASI SICAĞINİA PİKNİK PtYALE MADRA **Bitmeyen Aşk", Pınar Kür'ü bundan sonraki romanlarmda başka konulara heveslendirecek derecede yoğun bir aşk romanı. Anlatım ve kurgu tekniğiyle ise okuyucuyu Pınar Kür 'e bağlayacak ustalıkta. tirilerle "fotoroman"laşma tehlikesinden kılpayı kurtuluyorsa da eserin bütününün değerlendirilişinde etkisi olumsuz. "Uzak Bir Kentte Yalnızlık" başlığını taşıyan bölüm, içerik, kurgu ve anlatım bakımından çok iyi. Nilgün'ün büyük düş kırıklığını bir on yedi yıl sonra yaşadığı yeniden karşılaşma olayının ardından değerlendirişiyle başlayan bu bölüm, onun vaktiyle otel odasında geçirdiği "terk edilme" serüvenini, bütün canlılığıyla işlediği gibi konuya Sinan açısından bakmak, onun koşulları ve ruh hali çerçevesinde durumu değerlendirmek girişimi ve "yazar"ın dışardan bakan tavrıyla bir üçuncü perspektifi devreSinan'ın yardımını istemiştir yalnızca (....) Bu iki şaşkın insanı kullandıgı bile söylenebilir hatta soylenmelidir! Ahlak kavramı hiç mi hiç gelişmemiş bir yazar bu." Eserde birkaç kez yinelenen bilimsel ya da araştırıcı olma amacı, romanın bütünü gö7 önünde tutulduğunda "ayna ve görüntü" simgeseline dayanan buluşta özetleniyor. Aşkı kişinin "Aynada kendini istedigi gibi, özledigi gibi görmesi", sevmeyi "aynayı tutmasını bilmek" olarak tammlayan yazar, bir başka yerde bu düşüncesini şöyle açıklıyor: "Ve işte, kişinin kendi kendisint yakıştırdığı kimlik kendi uynasında gördügu imgc ile karşısındakinin onda gördüğii, ona luttuğu aynada yansıttıgı imge çakıştığında, ve bu çakışma karşılıklı oldugunda... artık şimşekler ıni çakıyor, melekler fliit çalmaya mı başlıyor, minik Kros yayını mı geriyor, hipofiz bezi gerekli salgıları mı salgılıyor, olan oluyor işte: Aşk!" (s. 474) "Bitmeyen Aşk", Pınar Kür'u bundan sonraki romanlarmda başka konulara heveslendirecek derecede yoğun bir aşk romanı; anlatım ve kurgu tekniğiyle ise okuyucuyu Pınar Kür'e bağlayacak ustalıkta. MOGASİNEMASI • 0 0 0 0 0 •QQQQQ0 Tel: 337 01 28 ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN CUMHURtYET KtTAP KULÜBÜ'NDEIV HABERLER AYEV EN ÇOK SATAN KİTAPLARI ROMANÖYKÜ 19.6.198618.7.1986 Sıra: ~ 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 002.224 021.236 152.332 002.067 021.250 021.260 021.253 002.280 021.222 002.287 Kod: Kttabın adıyızan: Barcl Krlstln Çöp Masalları/L.Tekln Bayaı Kale/Orhan Pamuk Bir Göçmen Kuştu 0/Ayla Kutlu Sevglll Areız ÖIAm/LatHe Takln Yarım KaUn Y0ruy0«/MahiMt Eraftlu Bitmeyen Ask/Pınar Kür Parasız Yatılı/FOnızan Oece Dertleri/LatHe Tekln Asılacak Kadın/Pınar Kür Eskl Goce Parcalan/Nazh Eray Ryatı: 650880880 1.100 1.4852.420 925 1 000 880 1.050 TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 17 Temmuz 1975'TE gUĞÜN, ABD VE SOVyETUEI?. AİT İKJ U2AY ASACI', PÜNYAOAM 22S KİLOMFTR.E YÜKSEKUKTE KENETUENPİ. KA2AKISTAM'PAN FIRLAriLAM, IÇİNPE İK.İ SOVYET KOZMONOTUM SULUMPUĞU "SOYUZ" İLE ; FLORİPA'DAN FIZLATILAN VE /ıti A^reoNoru TAŞIYAH "APOLLC* LA0.I 8ULUŞMLJŞTU. ÇŞ KEUETLEUMEPEN SONIZA , ÇBŞıTLi ARAŞrUZMA VE PEMEMELER. YAPMAK. AMACIYLA, U2AY ADAMLAf2l /£/ GÜN A£LA£ UZAYDA BULUŞMAf BU HAFTANEN KİTAPLARI Kulübe bu hafta ulaşan kitapları üyelerimizin beklemeden sipariş edebilmeleri için duyuruyoruz. (Fiyatlara KDV dahildir.) 021.265 Gülün Adı/Umberto Eco/2.750075.119 Bomba Davası2/Talat Turhan/2 000 102.070 Yasamım ve Pslkanallz/Slgmund Freud/1.375152.364 Haldun Taner Tlyatrasu/Ay«agQI YOksel/1 3 7 5 152.365 Keleplr (B.Eıerlerl ll)/M.Şa*ket Esendal/770152.366 Tallh lşaretJ/Zoşçenko/715 022.227 Seyreyle Dünyayı/Evangellnos Mlsallldls/4.400 R0MY SCHNEİDER Filmlerl Toplu gAsterisl Sen ve Ben Hayat Bağları Şeref Yolu Olümü Beklerken Mado Korkunç Şüphe Söylcfl: Fatih Ûzgüven 18 Temmuz Saat: 17.00 "Romy Schneider." Solola, bu öhem/ı bulup^ayı gerçekJeçfiren. Apolto yC Şoyuz. aracjlctrı görülüyoc 17 Temmuz 1936 Temsilcilikler Âğı Genişliyor Temmuz. ayı içinde Eskişehir, Aydın, Nazillı ve lzmit 'le temsilciliklerimizi açtık. Bu Ulerdeki üyelerimiz, bundan büyle CCK olanaklarıyla (% 15 indirimle) gurerek, inceleyerek kitap alabilecekler, üyelik yenileyebileceklerdir. Diğer kitap okurları da yukanda sözü edilen Ulerdeki temsilciliklerimiz aracılığıyla CCK üyesi olabileceklerdir. Temsilcimiz olan kitabevleri: Eskişehir: Evrim Sanat Galerisi, Yücel Saraçoğlu, Kızılaklı Mahmut Pehtivan Cad. No: 5/A, Aydın: Ege Kitabevi, Semra Dirik, Menderes Bulvarı, Nazllli: Eğitim Kitap Kırtasiye, Kasım A vcı, Demirci Efe Pasajı No: 4F, lzmit: Yonca Kitabevi, A.Rıza Sarıbay, tnönü Cad. No: 178. / 50 YBL ÖNCE CUMHURİYET İngiliz Kralı Edvurdu suikusl yapılıiı Atına 16 (Hususi) Yunanıstanın harici borçları hukkında esham hamillerile bir ıtılaj aktedmek maksadile I.ondraya gönderilen huyet azasırıdan Maliye Nezaretı Bııtçe müdüru dün Londradan dönmiiş ve Başvekile I dayınlerinin istediklerinin Yunanistan noktai nazarına pek aykırı muhalif olduğunu anlalmıştır. Bunun üzerine hükumet Londrada bulunan heyetin f>erı dönmesı ernrini vermiştır. Bu heyetten Maliye Nazırı doğru Atınaya gelmiştir. Milli Banka MudurU de Berline 19361986 Bırliğı Halk komiserleri ve Parti Merkez Komitesi adına akademisyen Karpinskinin ailesine derin taziyetlerini ıfade ve evrensel şöhreti olan bu bilginin ölümünün, bütün Sovyet bilgı dünyası ile Sovyetler Birliği işçileri için acı bir ziya olduğunu bildirmiştir. Tel: 337 01 28 DENİZ TÜRKALİ Dlnletisl "Söyleyebıldiklerim" 19 Temmuz Cumartesı Saat: 15.00 gıderek arada Alınunya Iktisat Nazın Doklor Şuht ile iki memleket arasındaki ticari ve ıktisadi meseleleri kohuşnıakta olan Yıtnan tkıisut Nazırına iltihak edecektir. Kus alitni Karpinskiııiıı öliimü Moskova 16 (a.a.) M. Molotov ve Stalin Sovyetler
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear