Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE CÖRÜŞLER sa, kımbılır hangı zından koşesuıde çılesını dolduruyordur Pek buyuk bır olasıJıkla eylemının bır "siyasal suç" değıl, en bavağısından "adı suç" olduğunu da ılan etmışlerdır. "SİYASAL S U Ç " VE İKTİDARLAit Şu "siyasal suç" kavramı, nedense, iktidara oturup bır daha kalkmak istemeyenleri fena halde rahatsız eden bır kavramdır Papa Doc'un halefı olarak başkanlık koltuğuna oturan "playboy" Bab> Doc da bundan hıç hoşlanmazdı Dışardaki bazı işgüzarlar "Haiti'de sıyasal suçlular var ve bunlara işkence edılmektedır" dedikçe, kuplere bıner, sozu edilen kışılenn "duzenı yıkmaya kalkışan adı kriminaller" olduğunu ılan ederdı Bu adı suçlular arasında eskı bakanlar, oğretmenler, avukatlar, subaylar da vardı Bunların suçları adı suçtu ve yargı yerlerınce böyle karar venldığıne gore kımsenın bu tur suçlann nııelığını değıştırme>e hakkı yoktu Bu çozumlemeye dayanarak Bab> Doc, dış kaynakh yakıştırmaları "şıddetle ve nefretle reddedıyordu" Işverenden alacaklarını alamadıkları ıçın gösten yapmaya kalkışan ışçıler de adı suçlu olarak hapıshaneyı bovluyorlardı Bu anlayış dolayısıvla cezaevlerının muşterılerı gun geçtıkçe artıyordu Haıtı kalkınmakta olan bır ulke olduğundan, >enı cezaevlenne a>nlacak odenek de bulunamıyordu Bu yuzden cezae\ lenndekı sağlık koşulları pek fena ıdı ve her yıl >uzlerce hukumlu hastalanarak oluyordu. Bu doğal mekanızma sayesınde, cezaevlennde çok sayıda siyasal suçlu bulunduğu ıddıası da dayanağını yıtınyordu Çunku olenlerın onemlı bır bolumu, devletı nasıl yıkacaklarını açıklamaları ıçın kendılenne şans tanınan, ama bu şansı kullanamadıkları ıçin uzerlerınde bazı yontemler denenmek zorunluğu hasıl olan "sozde" siyasal suçlulardı Bu yontemlere kotu nıyetlı dış odaklar, ısrarla, işkence dıyorlardı Oysa boyie bır şe\ yoktu, işkence denılen ış, uzmanlasmış tımlerce yapılan "normal" sorgulama ışlemlen ıdı. Gerçeğı söylememekte dırenen sanıklara başka ne yapılabiürdı'' Bu yöntemlerın neler olduğunu Uluslararası Af Orgutu açıklayıp duruyordu, onun anlattıklanna bakıİırsa bunlara kolayca işkence denılebılırdı. Ama, nedense, Af Orgutu'nun açıklamalannı kımse cıddıye almıyordu. 1970'h yıllarda Brezılya'da sarukların buzdolabı gıbı doiaplara tıkılıp, havanın yavaş ya%aş soğutularak gerçeğı soylemeye davet edılmelerını de bu orgut işkence saymıştı Yıne bu orgute gore, gerçeğı soylememekte dırenen sanığın, kolları açılarak bır duvara asılması ve dırenmesı dev'am ettıkçe vucudunun nazık yerlerınden hafıf elektnk akımı geçınlmesı ağır bır işkence uygulaması ıdı Bu durumdakı sanığın kendısını çarmıhtakı Isa gıbı hıssedeceğı soylenerek, işkence ıddıasına karşı çıkılıyordu Pek Hınstıyanca bır yorum da olsa, bunun işkence gerçeğını değıştırmeyeceğı kabul edılebılır Fılıpınler'e gelınce Bu eskı Amerıkan somurgesındekı işkence uygulamalan hakkında fazlaca bır bılgımız vok Ama, muhalıf bır onderın, ulkeye dönuşte, daha havaalanına varır varmaz bmlerce kışımn arasında katledılıvermesı bu konuda ılgınç bır gösterge sayılabılır Şımdıkı Bayan Başkan'ın kocası olan bu onderın eskı bır CIA görevlısı olması ıse örneğı daha anlamlı hale sokmaktadır CIA'nın bu gıbı konularda çok duyarlı olduğunu, bır gorevlısıne karşı gınşılen bır eylemın hesabını, eyleme kıyısından kenarından katılan herkesı yok ettırmekle gorduğunu herkes bılır Bu açıdan Bay Aquıno'nun halkın gozlerı onunde oldurulmuş olmasını da bağışlaması duşunulemez Acaba Bay Marcos bu ıhtıyatsızlığının kefaretını mı odemış oldu 9 KÂĞITTAN KAPLANLAR! Şımdr her ıkı ulkede de, hangı durtu ıle ortaya çıkmış olursa olsun, halkın dırencı ve ıstencı ıle, kendılenne "hanedan" kurmaya kalkışan ıkı azılı despot ıktıdardan defedılmış bulunuyor Bunu, şımdılık, "çılgın kuşlar" ın bır zaferı olarak gormek doğru olur Kendı halklannın başlarına çoreklenmış zorbaların, aslında, kâğıttan kapianlar olduğunu gosteren ve oğreten çılgın kuşlar, bu kesıtte, kendılenne duşen (ya da kendı kendılenne ustlendıklen) gorevı yerıne getırmış oluyorlar Bundan sonrası bu ulusların çılgın kuşlar sayesınde ulaştıklan bılıncı gelıştırerek, doğruyu bulma ve koruma aşamasına geçebılmelerıdır Bakalım bunu başarabılecekler mı? Siyasal suçlusu gerçekten olmayan, demokratık, ınsan haklanna saygılı, özel sorgulama yöntemlennın toptan ortadan kaldırıldığı, cezaevlennde sadece gerçek adı suçlulann bulunduğu çağdaş duzene geçebılecekler mı'' Dıleyelım kı böyle olsun 12 NtSAN 1986 ÇdgmKıış Şu "siyasal suç" kavramı, nedense, iktidara oturup bir daha kalkmak istemeyenleri fena halde rahatsız eden bir kavramdır. Papa Doc'un halefı olarak başkanlık koltuğuna oturan "playboy" Baby Doc da bundan hiç hoşlanmazdı. Dışardaki bazı işgüzarlar "Haiti'de siyasal suçlular var ve bunlara işkence edilmektedir" dedikçe, küplere biner, sözü edilen kişilerin "düzeni yıkmaya kalkışan adi kriminaller" olduğunu ilan ederdi. PENCERE Gazetecinin Günlüğü... "PBrşembe 11 Eylül 1980 Ankara'nın o güzei sonbahar günlennden bırı llık, güneşlı, ınsana yaşarna sevıncı aşılayabılecek kadar güzel bır hava Ama ıçımde, son aylarda hemen hıç kurtulamadığım o kocaman sıkıntı .'" Hasan Cemal, "Bir Gazetecının Gunluğu"ne böyle başlamış, "TankSesıyle Uyanmak" kıtabın ıkıncı adı Yazar, bızı 11 Eylül 1980'de elımızden tutuyor, 20 Temmuz 1982'ye ulaştırıyor, 557'ncı sayfada, "ıkıncı cıltte buluşmak üzere" ayrılıyoruz. * <; Çıçekçı, mutlu duğünlerte acılı cenaze (örenlermde çok çiçek satar, ama duğunlerde sevınıp, cenazelerde ağlar mı'' Deprem, su oaskını, askerı darbe oldu mu gazete çok satar, sevınır mı gazetecı? Gazetecı de ınsandır, savaşı sevmez, barış sağlandı mı mutluluk duyar Ancak toplumsal yaşamın gelgıtlen ne olursa olsun, gazetecı demokratık ortamda soluk alıp verebılır Haberleşme özgurtuğunu yok ettın mı gazetecının yureğı sudan çıkmış balığın solungaçları gıbı ınıp kalkmaya başlar, duyargatarı körleşır 12 Eylul'le bırlıkte gerçek gazetecının sahtesı de var kaygıları büyüdü, basın, bunalım tJönemıne gırıyordu Hasan Cemal bu dönemde ınsan, gazetecı, yönetıcı olarak üç tur sorumluluk altındaydı; kımı zaman yüzü buluttanıyor, yüreğı daralıyordu, her koşul altında, her baskıya karşın, olabıldığınce gazetecılık yapabıimek ısteğının ve gereğının dırencınde zor gunler atlatıldı "Tank Sesıyle Uyanmak" bu güç gunlenn gunlüğudür. Anadolu'da kımı gunlerde tavuk pazan, at pazarı, eşek pazarı kurulur Olağanüstü dönemlerde de ınsan pazan kurulur Baskılar yoğunlaştığında bu pazar canlanır Hasan Cemal1 ın kıtabını okuyanlar, 12 Eylül'de etkın ve edılgın ofanlardan kımılerının ıplığının bu pazara çıkarıldığını goreceklerdır. Ama suç Cemal'ın mı^ Hayır Yazar, kttabında kımseye dönuk değer yargısı öne sürm mış, yalnız olaylan anlatmış, söylenenlen aktarmış, kapalı kapılar ardında yaşanan olguları gün ışığına çıkanrken, kendı kışılığını gerı çekmış, yalın bır dılle tarıh düşmuş . Kımılennın portrelen, bu arada, hayatın fırça darbelenyle karıkatürleşıyorsa, elden ne gelır? * Insanlığın gelışme hızı gün geçtikçe artıyor uygarlığın ıvmesı yukselıyor Fotoğraf makınesı ıcat edıldıkten 112 yıl sonra sanayı uretımıne donuşerek hayata geçırılmış, pazarlanmıştı Telefon ıçın bu sure 56, radyo ıçın 35, radar ıçın 15, atorn bombası ıçın 6, transıstör ıçın 5 yıldır Artık tarıh de sıcağı sıcağına mı yazılacak? 12 Eylül dönemı daha kapanmadı, 12 Eylul'le bırlıkte yaşıyoruz ve 12 Eylul yazılıyor Her şey daha dün gıbı 12 Eylül'de "Gazetecı yazabıldıklenyle görevını yaptığına ınanamadı, yazamadıklarıyla mutsuzlaştı 'Tank Sesıyle Uyanmak' bu donemde yazılıyordu hem de gunu gunune Gazetecı yazamadıklannı, haberleştıremedıklennı bır bır saptadı, deftennenot ettı, zamanı gelınce gun ışığına çıkarmak amacıyla " Oun bır, bugün ıkı... .* Yarın kaç olacak? ,,, Hasan Cemal'ın kıtabı yarınımızın aydınlık olması amacıyla dunü gün ışığına çıkarmıştır Kıtap yaiınkat bır gunluk değıl, yaşadığımız savaşımın demokrasıye donuk guçlerıne katkı olabılecek bılgılerı, belgelerı ıçerıyor, Turkıye'nın, Cumhurıyet Gazetesı nın, hepımızın yaşamından çızgılerı taşıyor Gazetecı, 12 Eylül'de soluk alamıyordu, ama kıtabı bır solukta okunuyor AYDIN AYBAY Yenı yılın ıkıncı ayı dolmadan, kendı halklannın sırtından yıllar yılı somuru duzenı ıle ıktıdar keyfı suren ıkı kaşarlanmış despot da art arda vuvarlandı gıttı Bırıncısı, Karaıpler'ın Haıtı'suun "Baby Doc"u, öteki de Filıpinler'ın "Marcos"u Bu ıki halk duşmanının yurtlanna ve uluslanna ne kadar bağlı olduklan son davranışlarından da bellı. ulkede kalıp hesap vereceklerıne, tasıtarağı, altınlarımucevherlen toparlayıp "maaıle" bir Amerıkan uçağına kendılerını atıyorlar ve efendılerının yanına sığınmayı manfet sayıyorlar Hıçbınnın aklına, kendı öz halkına, ulusuna sığınmak ve gerekırse haklılığını haykınp kahramanca can \ermek gelmıyor Bundan sonra ne olacakları, ne yapacaklan da aşağı yukarı bellı Kendı ulkelerınden dolandırdıkları servetlerı yıyerek, ne kendılenne ne de soysoplarına onur getırmeyen kırlenmış ya$amlannı bır haramzade olarak surdurecekler. Sonuçta, tarıhın lanetlıler galerısınde, kendılerı gıbılerın doldurduğu raftakı örumceklı yığının ıçıne atılacaklar HALKIN TEPKİSİ Bu yıllanmış despotların yıkılış oykusunu butun dunya gıbı bız de yakından ızledık. lletışım araçlanndakı olağanustu gelışme sayesınde, resımlı ve canlı olarak, halkın bu utanmaz adamlara karşı öfkelı tepkısını, tanka, sılaha karşın bu tepkının ne kadar guçlu olduğunu ve bılınçlı halkın karşısında hıçbır gucun sökmeyeceğını gözlernledık. Kendı halklannı tutsak alarak ensesınde boza pışıren, orduyu ve guvenlık guçlerını kendı ıktıdarının surmesı ıçın bır araç olarak kullanmaktan kaçınmayan mustebıtlerın sonu genellıkJe boyledır Sorun, halkın dayanma gucunun hangı noktaya kadar sureceğı ve bunun ne zaman tepkılı bır dırence dönuşeceğıdır Bu dırencı ve tepkıyı doğuran bılınç oluştu mu, artık, tarıhın çarkını gerıye doğru çevırmeye olanak yoktur Bundan on yıl kadar once değındığım Çılgın Kuş oykusunu bu vesıle ıle yenıden anımsadım Oyku özetle şu: Vaktıyle bır ulkede buyuk bır tavuk çıftlığj varmış. Çıftlıkte, pılıçlerı ve tavukIan koruyan azılj bekçı kopeklen bulunurmuş Köpeklerın görevı hem korumak hem de kuluçka ve yumurtlama ışlerıne goz kulak olmakmış. Bu ışlerı aksatanlan uyanrlar, korkuturlarmış fşler boylece surup gıderken, gunun bınnde çıftlıfe yenı bır pıIıç gelmış Kendısının pılıç değıl kuş olduğunu ıddıa eder ve kanatlarını gostererek bunlarla pekâlâ uçabıleceğmı soylermış Ötekı pılıçlere de bırlıkte uçma önensınde bulunur ve hep bırlıkte uçma denemesı yapmaya teşvık edermış Eskıler kendısıne "çılgın kuş" adını takmışlar. Bılge tavuklar çıJgın kuşun bu uçuş deneylenne karşı çıkarlar, bunun olanaksız olduğunu ıddıa ederlermış Aynca, böyle bır uçuşun başarılı bıle olsa, son derece tehlıkelı olduğunu, çunku, uçmaya kalkıp çnftlık sınırlanru aşarlarsa, köpeklerın anlattığına göre, orada pusuya yatmış vahşı kedılenn kendılerını bır lokmada yutacakiarını soylerlermış Öykunun hepsı bu kadar Yazan, Park Yang Ho adındakı bır Gune> Korelı öğretmen Yazdığı öykü burada bıtmış, ama kendı yaşam öykusu bundan sonra bıraz değışmış: Oykusu gazetede yayımlanır yayımlanmaz, yazarı tutuklayıvermışler Suçu hukumetı eleştırme ve halkı ısyana teşvık vb eylemler Çılgın Kuş yazannın bundan sonrakı yazgısının ne olduğu tahmın edılebılır Şu anda, eğer canını almamışlar ARADA BIR HALUK TARCAN OKURLARDAN Habibler köyü belediye otobüsleri yetersiz Nufusunun yuzde 90'ı işçi kesiminden oluşan Habipler koyune i$ saatlerinde sefer yapan uç belediye otobusu yetersiz kalıyor. Erkeklı kadınlı binlerce kişı tstanbuVdakı ışyerlerıne yetişmek içın saat 06'da duraklara dokulmektedir. Belediyenın ış saatı olarak kabul etıiğı 0710.30 saatlerı arasında koyduğu uç ek otobus, buradaki işçi kitlesine cevap vermemektedir. Yine aynı saatler arasında Sultan Çifthği'ne 36 A larla yapılan dort senisin Habipler koyune devamı sağlanmalı veya koye yapılan uç ek ser\is en az yediye çıkanlmah. Bugune kadar bu konuda yaptığımız defalarca başvurular, herhalde ilgılı dairelerin kalem odalarında takılıyor ki, henuz bir çozum getirümedi. Taşıt yetersizliğinden sabah karanhğmda duraklara dokulen ışçı kitlesi ıçinde, en fazla etkilenen biz bayanlar oluyoruz. Çalışan bayanlar olarak yelkililerden rica ediyoruz: "Iş saatlerinde ya Sultançiftlıği'ne konan dort 36 A 'nın devamı koye uzanmalı, ya da koye yapılan uç ek otobus seferi en aztndan simdilik yediye çıkanlmalıdır. 8 saatlik yorucu bır çahşmadan eı vel 1.5 saat ayakta. durakta. bır bayanın ustelık gece karanhğmda beklemesını, yetkililerın takdirine \e vicdanına bırakıyoruz. ÇALIŞAS BA YA \LAR, HABİPLER KOYL yanıt yine aynı. Bu gibi soruları ne kadar çoğaltırsanız uğradığımz hayal kmklığı da o denli çoğalıyor. Gençlerimızin yanş atı gibi sınavdan sınava surulduğu gunumuzde, ders kitaplan dışında okuyan yok gibi. Avrupa gençliğine bakıyorum. Ülkemize tatıle gelen gençlerin yanında, çantalannda birer ikişer kitap bulunuyor. Adamlar plajlarda bile okuyorlar. Otobuste bir yere giderken okuyarak zamanlartnı değerlendıriyorlar. Bizde ise durum ıçler acısı. Mumla arasamz bulamazsınız. Ne zaman okumayı bir zevk haline getireceğiz? Kah\elerde öldurduğumuz zamanları ne vakıt okuyarak geri alacağız? Kutuphanecüik haftasında tum bu sorunlar gundeme getirilmelL Kahvelerde de okuma yerlen, kıtaplıklar bulunmaU. Batıcuık biraz da okumaktır bence. Buyuk Ataturk en kuçuk boş zamanında bıle okur imiş. Anıtkabir'deki kutuphanede altları çizili kitaplan bunun en canlı orneğL Ey gençler... Sizler de boş zamanlannızda dinlenmek için okumalmmz. O zaman yaşamın sırnna ereceksiniz. Vakit geçmeden bu alışkanlığı yakalamalmmz. Yoksa vakıt çok geç olacaktır. SEROL OMERLER BUCA getirilip yorumlandı ve derslere girebileceğimız söylendL Derslerı aldık ve bu arada da başlayan vizelere girmeye başladık. Birkaç gun sonra, vizelere girmememiz soylendi. Gerekçe olarak da, dersleri takip edemedığımız ve yeterli şekilde çalışamadığımız belirtildı. Ardından da bizim ıçin ayrı imtihan açacaklannı söylediler. Manhklı bir şeydi, kabul ettik. tki gun sonra da universite senatosu tekrar toplandı \e okulla ıhşkimızin kesilmesine sebep olan ders haricindeki diğer derslere giremeyeceğimiz soylendu Eğer o dersi verirsek onumuzdeki oğretım yıltnda diğer derslerı alabilecekmişiz! Butun bu gelişmeler olurken, biz de çevre illerdeki universitelerde kanunun nasıl uygulandığım araşttrıyorduk. Malatya 'claki İnonu ünıvenitesi ve Diyarbakır'daki Dicle Lniversitesi'nde bizim durumumuzda olan oğrencilerın derslerı aldık larını ve normal şekilde devam ettiklerini oğrendik. Şimdi ne yapacağmnzı bilemiyor ve bekliyoruz. Bu arada, oğrenım harcımızı da tıkır tıkır oduyoruz. YOK'ten ve sayın rektorlerden bıraz olsun ciddı olmalarını ıstemeye hakkımız yok mu? ELAZ1Ğ FIRAT UNIVERSlTESt'DEl^ BİR GRVP OĞRENCI genç kuşak uğraş verdıği konuda yeteneklerını gelıştırecek hem de bu konuda ilgisi olanlara yardımct olacak. Zekı Taş MERSIN Hint Avrupa Kuramsal Uygariığı Batı, ıkı yüzyıldır uygarlığının kökenierını aramaktadır Bunun ıçın de Ingıltere'nın, sömurgesı Hındıstan'a 1783'te yolladığı hâkım Sır W Jones'ın, Sanskrıtçeyle, Yunan ve Latınce arasında yapmış olduğu benzetmeyı esas alarak, Selt, Latın, Cermen, Yunan, iran ve Sanskrıt dıllen arasında bır akrabalık olduğu kuramını ortaya atmış ve hepsını "HıntAvrupa" ırk, dıl ve uygarltğı adı altında toplamıştır Bu uygarlığın IÖ 2 bınde, tarıhte görulmeye başladığı ıddıa edılmış, fakat bu tarıhle bırlıkie de Hınt Avrupa uygariığı kuramı çıkmaza gırmıştır, çünku tunç çağı denılebılen bu donemde, "tunç" sözcuğü, bu dıllerde müşterek bır sozcuk değıldır öyleyse "belırlı bır zaman ve mekânda" yaşamış olması gereken ve Hınt Avrupa adı verılecek olan bu ırkın, daha erken yanı "taş" dönemınde yaşamış olması gerektığı duşunulmuştür Gene, aynı dıllerde "denız" sozcuğu, ortaklaşa bırsözcuk olmadığına göre, öyleyse bu ırk, karaya aıt bır ırktır Boylece, zaman ve mekân saptaması ıçın ılerı surulenbırçokhıpotezhavada kalmıştır Ancak dıle dayanan ıddıalar, bazı müşterek kokler, sözcukler nedenıyle daha az şüphelı gorulmuş, fakat bu da sağlam bır temele oturtulamamıştır Bu sefer, klasık 3'lu sınıflandırmayla, kral, rahıp; savaşçı, halk, zanaatkâr toplum organızasyonu ve gelenekler alanında bırleşık karakter aranmış, bu da buyuk ıtırazlarla karşılanmıştır Iddıa şeklı değıştinlmış, hayallerde Hınt Avrupa dıye adlandırılan bu ırk ve uygarlığın 10 5 bınlerde tarıhte görulmeye başlandığı 2 bınde kuramlara uygun duşecek müşterek karakten aldığı alabıleceğı ılerı surulmuştur (Dıct Arches, Gevılle. Larousse, 1968 Parıs) Batı, uygarlığına. kendı üstünlük kompleksıne bır koken bulamamanın acısı ıçınde kıvranmaktadır K/sa bır zamandan berı, daha dar çerçevelı araştırmalar ıçın Turk kaynakları duşunulmekte ıse de örneğın, Sorbonne'dan Prof Gessaın, benden Eskımolarır, menşeı ıçın Turkçe sozluk ıstemıştı henuz bu, tam cesaretle ortaya çıkmış değıldır Cumhurıyet'te, 6 Eylul 1985'te "llgısızlığın Bu Kadarı " başlıklı yazımdakı bılgı ve kaynakları esas alarak, tamamen somut belgelere dayanarak, Batı uygarlığının aradığı kokenlerın Turklerde, kendılenne Türk demeden önce Ok'lar (OQ) dıyen ProtoTurklerde bulunduğunu açıklamıştım Oılden başlayalım Sanskrıtçede, her dılın belkemığını teşkıl eden, etmek, ımek, olmak fıılı şudur Asmı, ası, astı Yunancada bu, Eımı, Eı, Estı, Latıncede sum, es, est, Italyancada sono, seı, e'dır Hınt tarıhı, Indus vadısınde IO 2500'lerde başlar, ılk yazılı belge, IO 300'e arttır (cıv d Onente, Casını 1957 Roma) Oysa ProtoTurk tarıhı, IÖ 4975'te çok ılerı sevıyede bır uygarlık olarak Orta Asya'da 26 harflı Açıktaş alfabesını verır ProtoTürkçede bu fııl esıem, esıen, esı'dır Orta Asya'yla Hındıstan'ı, sadece bır dağ sılsılesı ayırır ve 2500 yıl sonra bu fııl orada, asmı, ası, astı olmuştur Bugun 7000 yıllık aralığa karşın, bu fiıl, Anadolu'da, T ve S'nın ses benzerlığı çerçevesınde kalarak ettım, ettın, ettı olmuş, ımek fıılı ıse, Etrusklerde esıbın, Tatarlarda mınbın, Altaylarda menbın Anadolu'da benım şekıllerıne dönuşmuştür Ayrıca esıem ıle ıam, mınbın ıle lehbın benzerlığı ortadadır (Etmek fıılının Fransızcada et're, Italyancada es'sere olabıleceğı dılcılerın dıkkatıne sunulur...) Batının ötekı dıllerde müşterek sanmadığı DENIZ sözcuğü OKYANUS'tur (OKEANUS OCEAN ), ProtoTurkçedekı OQONGUNUS'tan g e k kı, Orta Asya'da sozü edilen ıç denızler, sanıldığının tersıne IÖ 10 bın'lerde oluşmuş ve 3 bınde kurumuştur OMOĞ, UÇUĞILTIR kol (Kara ve Kızıl Kum çöllerı, Hazar Denızı) KARA GOL, OQOZ ULIG KÖL (Karadenız) ve Ege Denızı boğazlarla bırbırlerıne bağlıydılar ve hepsı de OO egemenlığı altındaydılar, ışte OOONGUNUS sözcuğü, bu OQ egemenlığı anlamına gelır I.Ö V bınde, Orta Avrupa'da hıssedılen ve hayalı Hınt Avrupa ırkına aıt olduğu sanılan hareket ve bu hareketı gerçekleştırenler, Orta Asya'da Talas vadısınde yoğunlaşıp, Batıya doğru, yanı Avrupa'ya yayılan OÛ'lardır Kendılerı gıttıklerı yerde ISKIT (UÇESIGELAT = Egemen halk, sonradan ASKOLAT vesonundalSKIT olmuştur) ETRÜSK (ETÜRUSUK = hâkım tabaka) dıye adlandırılmışlardır kı, bu konuyu başka bır yazıda açıklayacağız. Sanskrıtçede OM MANI PA0ME HUM dıye bır cumle vardır Tıbetçede OM MANI PEME HUM olmuştur Batılı bılgınler, bu cumlenm her harfınde bır keramet aramışlar Doğu felsefesının kaynağı olduğunu sanmışlar, fakat bır turlu esas anlamım ne Sanskrıtçede ne de Tıbetçede bulmuşlardır Bu sıhırlı, kerametlı deyışın (') aslını, Kazakıstan'da ONAT'ların hatırasına yazılmış bır kıtabe cumlesı olarak göruyoruz OMAN APANOY UYER OĞUM, ONAT ESIS = Esırgeyıcı tanrıya uyan şereflı ONAT'ların hatırasına Eğer Batı, uygarlığına yakıştırabıleceğı bır kokenı bulamamanın acısı ıçındeyse, sahıp olduğu olçusuz ustunluk kompleksı, bu kokenlerı bır de Türk kaynaklannda aramak fıkrını daıma engellemış olması nedenıyledır Haklı olarak 'Ama Turk bılgınlen hanı, nerede? Neden bunları haykırmıyor?" dıyeceksınız Bu da ayrı ve acı bır gerçek (Yazışma adresım 113 Av Felıx Faure 75015 Parıs) THY'de sözleşmeli personel yakınıyor Turk Hava Yollan'nda son donemde işe alınan sözleşmeli personele işe başlayacakları gun, ucret haneleri boş bırakılmış altı aylık sozleşmeler hiçbir açıklama yapılmadan ımzalatılmıştır. İşe başlamadan bır saat once toplu halde imzalatılan bu sozleşmeye işe girmenin çok zor olduğu Turkiye şartlarında hiç kimse itiraz etme cesaretini bulamamıştır. Çunku yapılacak itirazda alınacak cevabın "gule gule" olacağı büınmekudır. Zaten, ayrıca verılecek ucret de belırtilmedığinden, toplu olarak imza atılmıştır. Ücret işe başladıktan bır hafta sonra brut olarak bıldirilmiştir. Ancak bir ayın sonunda maaşlar alınırken yapılan kesintiler (vakıf odeneği dahil) neticesi ele geçen ucretin azlığı hayretler yaratmıştır. Bir lise mezunu sözleşmeli personelin bugun bir aylık vardiya sıstemi çahşması neticesinde aldığı maaş net olarak 60 bin TL.'dir. Bunun yanında hıçbır ek ucret almamaktadır. Vardiya sistemı içinde pazar ve tatil gunleri de çalışan, gece nobetlerine dahil olan bu sözleşmeli personele odenen ucret haliyle çatışanları "kolelik" duşuncesine ıtmektedır. Kadrolu personele bu gunlerde çalışması durumunda çift mesai odenmesine ve ikramiyesinın de geçerli olmasına karşılık, sözleşmeli personele uygulanan ucret tablosu uzuntu vermektedir. Ustlere iletilen bu duruma henuz bir çozum getirilememtştir. Tum sozleşmeliler ileriye yonelik bir beklentı ıçmdedir. THY SÖZLEŞMELİ ÇALIŞAVL4RI YÖK'e açık mektup 2547 sayılı kanun Resmı Gazete'de yayımlanarak yururluğe girdi. Bu kanun, universite oğrencılerine yenı haklar getiriyor \e okulla ilişkısi kesilmiş olan oğrencilere de tekrar devam hakkı veriyordu. tlk once sevinmtş, rahatlamıştık. Oyie ya, okula tekrar donuyorduk ve daha geniş ımkânlara kavuşmuştuk. Ama gel gor kt, bu kanun bır turlu yorumlanıp açıklığa kavuşmadu En sonunda, aradan tam uç ay geçtikten sonra, 17.3.1986 tarihinde kanuna bir açıklık Pazar dergisinde gençlik köşesi Cumhurıyet Pazar dergısı, buyukler arasında ılgi gorduğu kadarıyla gençler arasında da aynı ilgi ve sıcaklığı gormektedır. Liselı arkadaşlanm arasında yaptığım tetkikler sonucu, dergintzin bir sayfasının her hafta gençlere ayrılması ortak ıstemi ortaya çıktı. Gençlere ayrılacak bır sayfada, bizlerin amatorce yazdığı ve gençlerin urunu olan şiir, kompozısyon ve karikaturlerın yayımlanmasını btıvoruz. Boylece hem biz Eski Beyoğlu Şimdi Çatı'da Yaşanıyor Özgun yemekleri... içkısi.. geniş salonu... ve gitar ustası Gokçen TAŞKIRAN'm müziğıyle. ...özlediğıniz Beyoğlu keyfini Çmtı'da yaşayın. Okumaynn gençlik Derse gırdiğim sımflarda soruyorum (lise smıfları): "Kaç kişi Tek Adam'ı okudu?" bir veya iki parmak kalkıyor. "Kaç kişi Soylevt okudu?" ORMAN URUNLERI SANAYİ KURUMIJ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Kurumumuz Merkez ve Taşra Teşkılatında sözleşmeli personel ola rak çalıştırılmak uzere asağıda nıtelıklen behrtılen elemanlar dlına caktır UNVAM ARANAN NİTELİKLER AVUKAT Hukuk Fakultesı mezunu, En az 5 yıllık tecrubelı olmak, Iş Hukuku konusunda tecrubelı olanlar ıercıh olunur ŞUBE MUDURU 1 Orta Doğu ve Boğazıcı IMıversıtesı mezunu \e Bılgı Işlem konusunda denevımlı olmak 2 En az 4 yıllık Vuksek Oğrenım mezunu. ıvı derecede lısan bılen ve ıthalat konuları ıle saunalma mevzuatında denevımlı olmak MUH4SEBE ELEMANLARİ Iktısat FakuJtesı, Iktısadı ve Tıcarı Ilımler Akademısı ıle Işletme Fakultelerının İşletme ve Muhasebe bolumunden mezun olmak TEKNIKER Elektronık bolumu mezunu ve konusunda deneyımlı olmak MLTERCIM Ingılizce bılır ve teaume yapabılen tereıfıen Orta Doğu Teknık Unıversıtesı ıle Boğazıvı Lnıversıtesı mezunu Isteklılenn 35 vaşından gun almamış olmalan şaritır Muracaatlar, 9 Mayıs 1986 gunu saat 17'ye kadar Kurumumuz Bolu Personel Şube Mudurluğu'ne bızzat vapılacaktır Posta ıle yapılan ve ılan tarıhınden oncekı başvurular dıkkaıealın mavacakıır MURACAAT İÇİN 1 DıJelae 2 Oğrenım belge^ı lastıklı suretı, 3 Nulus tuzdanı taslıklı surelı, 4 Askerlık ıerhı>, belgesı (Erkekler wın), 5 Ikı adeı vesıkalık 'oıo|ral Seçme vedegerlendırme ışlemlen 20 Maus 1986 salı gunu saaı 9 da Bolu Oenel Mudurluk merkezınde vapılatakıır Basın lö^OS TEŞEKKÜR T Organ Naklı ve Yanık Tedavı Vakfı Hastanesı'nde amelı>atımı başarı ıle gercekleştıren bılım adamlığının yanı sıra hastasına sevgı ve ınsanlıkla eğılen Sayın QîTI Restaurant Cafe Bar Istıklal Cad Pıremecı Sokak Baro Han No 20 Kat 7 Beyoğlu TuneHstanbul Tet 145 16 56 Yenı Tel 151 16 42 PROF. DR. HÜSNÜ GÖKSEL'e Yardımusı, vakın ılgısını görduğum Sayın Anestez1 Uzmanı Sayn OP. DR. NECDET AYBASTI'ya DOÇ. DR. GÜLNAZ ARSLAN'a Dahılı>e Asıstanı Sayın Amelıyat ekıbı ve I kat hemşırelerı ve çalışanlanna, Akçımento Tıcaret \ Ş mensupiarına uzak ve yakından telefon ve telgrafla arayan, çıçek gonderen, zıyaretıme gelen, duaları ıle her an yarumda olan sevgılı arkadaşlanm, dostlanm ve akrabalanma mırıneı ve şukran hıslen ıle teşekkurlerımı sunarım AV. SABİHA VAZICI DR. ADİL ESEN'e VEFAT VE BAŞSAGUGI 16 Bolge Denızlı Eczacı Odası Yönetım Kurulu uyesı ECZACI MUST4FA ŞAHAN'ı kaybetmenın uzuntusunu en ıçten duygularla paylaşır, merhuma Tanrıdan rahmet, kederli aılesıne ve camıamıza başsağlığı dılerız. TÜRK ECZACILARI BİRLİ(,J MERKEZ HEYETİ ÇANAKKALE İCRA MEMURLUĞÜ'NDAN Alacaklı Dınçer Çelıkkol vekılı Av Tuncer Karaca'ya borçiu Fıkrı Nerse aleyhıne açılan 120000 TL'lık ıcra takıbınde, Borçiu Fıkrı Nerse'nın adresı yapılan aramaJara rağmen bulunamamış olduğundan 120 000 TL mıktanndakı borcu ve ıcra masrafları ıle faızını 10 gun ıçınde odemenız, borcu kabul etmıyor ısenız, S gun ıçınde ıtıraz etmenız, aksı halde süresı ıçınde ıtıraz etmez ısenız, borcu kabul etmış sayılacağımz, haksız yere ınkâr edersenız 100 TL'den 5000 TL'ye kadar para cezası ıle mahkum edıleceğınız, ıtıraz edılmedığı ve borcu ödenmedığı takdırde 10 gun ıçınde 1 1 K'nun 74 rnaddesı gereğınce mal beyanında bulunmanız, bulunmadığımz veya hakıkaıe aykırı beyanda bulunur ısenız hapısle cezalandınlacağınız ve borç 10 gun ıçınde ödemedığımz takdırde cebn ıcra yoluna basvu rulacagı ılan olunur 1985/2307 sayjlıdır I 4 1986 Basın 16502 BAŞSAGUGI Değerlı meslektaşımız, arkadaşımız Eczacı MUSTAFA ŞAHAJVı yıtırmenın üzuntusu ıçındeyız Yakınlanna ve meslektaslarımıza başsağlığı dılerız. ANKARA ECZACI ODASI