23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 EKİM 1986 Ozetle KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 Fazıl Hüsnü Dağlarca son yapıtını anlatıyor HAYVANLAR tSMAtL GÜLGEÇ OUfyUNCB. HOROZU Nâzım Hikmet, Afganistan kitabında Sovyet yaymevi "Novosti Press" yayınlan arasında çıkan "Afganistan YeniBir Yol Seçti" adh kitapçıkta, Nâzım Hikmet'in şBrUrtnt de yer verildi. Eugenia Jaunarena adh Uruguayb bir kadm gazeucmin kaleme akbğı ve Jtusçadan çevriUtiii beUrtOen kitapçık, Afganistan'ın Necibullah iönemindeki obarihı görünümünü sunuyor. Kabil'deki yönetimin erdemltrini anlatan kitapçtk, "Devrimin Savunulması" ve "Afgan Mucizesi" bölümlerinde, bağımsızlık mücadelesi vertn mücahitleri "CIA ajam" ve "eşkıya" olarak tanıüyor. 92sayfahk küçük boy küabuı 17böhımiinden 6'sı Nâzım Hikmet'in şiirleriyle bashyor. ğ ' dizisinin 17. kitabım yayımlayan Fazıl Hüsnü Dağlarca, "Ben görürken gördüğümü yorumlanm da", diyor. "Gözlerin de alfabesi vardır. Ayn yorumlar bu alfabelerden ötürüdür." REFİKDURBAŞ F«nl Hüsnu Dağlarca, iki yeni yapıu "Takma YaşamtUr Çagı" ve "Şcyh Gmlibe Dorthıkler"e daha önce yayımladıgı "Sivadı Karuca" ile T ü r t Dfl Knrumu KoçaktaDHsTıu ekleyerek "Da|Urca" dizisinin 17. Ititabı olarak çıkardı. Kitabın sonunda aynca Dağlarca ile yapılan kapsamh bir konuşma da yer alıyor. "Knthık'oB EMndeld Konajma." Dağlarca ile yeni yapıtı üzerine lconuştuk. Taluna Yagamater Çagı" wtodan beOi, teknolojinin insan bedeni üzetindeki etkflerini vurguluyor. DAĞLARCA Bence butün teknolojilerde insan görünür. Konuşmalanmızda dilimize geliveren u ön pUnda" sozlerinı begenmiyonım, sevmiyorum. Bu, kimbilir hangi auşkanlıktan geliyor. "lakma Yaşamalar"ı yazarken yeni çağın ayak sesle Gözlerîn alfabesi var Yaprtm batnniııdc sarid iki imgdem afpbk tapyor. Gönaek n yaşamak. DAĞLARCA \apttm kapaktaki admdan bellı degil rrn konumuzun yaşamak olduğu? "Ormanlar tçiode Bir Gezjnti" adıyla yayımlanan bir yapıtta bile yaşamaktan bol bol söz edılcbilir. Adı "Takma Yaşamalar" olan bir yapıtta bu kavramın dışına çıkabilir raiydim? "Kader", "ahıryazıa" içinde sandığımız yaşamamızın soy boyutunda uzanmasıdır anlatılrnak istenen. Soluklannuzın bıteceğini sandığımız yerde bile yeni ciğerlerle mavüiğın tadıru bu daha, bir daha duymak, dinlerin sınırladığı kişi yaşamalannı geride bırakmak, bırbirine eklenen soluklarla büyümek, demek isteğımin ta kendisidir. GAnnekle ya$amak arasındaki ilişkiyi de sonıyorsunuz, yaşamamızın içimizden dışan, belki de dışımızdan içeri aktığı olay budur. Bundan H;NT Türk Musikisi Sempozyumu lstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvaru 2022 ftisan 1987 tarihleri arasında İTÜ Taskısla binasında 3. Türk Musikisi Sempozyumu1 ruı gerçekUstirecek. Konservatuvar yetkiilerinden alınan bilgiye göre, Turk musikisinin büimsel yönden geUşmesinin bazı arastırmaiara bağlı olduğu dusunülerek, sempozyum bu konuya ayrüdu Ana konusu "Türk Musikisinin Menşei ve Tarihi Gelişme Seyri" olan sempozyuma müzik eğitimi veren kurumlar, üniversiteler ve kültur ve sanatla ilgili kuruuıslar davet edildL (UBA) James Bond Viyana'da Yeni James BondfUmi "The Living Daylights"m Viyana çekimleri kentin "Praler" eğlenceparktnda gerçekleştirüiyor. FUmde fames Bond rolünu ilk kez 77jnothy Dalton üstleniyor. Fümin çekimine daha sonra Fas, ttalya ve İngiltere'de devam edilecek. Viyana'daki "Prater" eğlence parkı Ok kez, başroUerini Joseph Cotten ve Orson VVelles'in oynadtklan "The Thırd ManÜçUncu Adam" adh filmin çekimiyle uhıslararası üne kavusmustu. FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA "Dizeler yazıhrtarken, kendiyaşamalanna doğaruv. Onlan değistirmek bir öldürüm yaratabilir." rinı duydum. GOvde dediğimiz varhğın nice bizun olduğunu, nice bizun olmadığını ta yüreğımden duydum. Yüzyülar boyu "ben" dedığımız kavramın bir tek an bile var olmadığım, büyük bu; "biz" içinde bulunduğumuzu sezdim. Yapıtın bırkaç yerinde de söylediğim gibi "Takma Yaşamalar" hepimizi kendinden de, cografyasından da, tarihinden de çıkaracaktır. Kuş sözcügn, ozelliklc "Takma Kıqlar" baştıklı şür birkaç yerde birden geçlyor. DAĞLARCA Bu birinci soruda yaklastığımız "tcknoloji"den iieri gebyor. "Takma Knşlar"la anlatmak istedigim, organlanmızın ta kendisidir. Gövde kafesımize konan yeni kuşu anlatraak istedim. Bu kuşun yabancüığını, bize uzaklığını, ısımıza katuğı serinligi duyurmak istedim. Yapıt boyu kımi yerde tek, kimi yerde ıkı kuş göreceksıniz. Yapıtın sonuna dek bir ayn göruntü gibi sünlp gjdecek olan bu kuşlar, urpertilenmızdır. Başkasının bizdeki, bizim başkasındakı sevgımız de denebilir buna. önce yayımlanan "Ok Yapıüa 50 Yıl Sonrakfler" adh yapıtmun önsOza gibi olan konuşmada söyledığım gıbı görmek, gönilmenin de eşanlamıdıı. Ben görürken gördüğümü yorumlanm da. Karşıdaki ağacı başka başka görmemiz, gördüklenmizî başka başka yorumlamamızdan doğar. Gözlerin de alfabelen vardır. Ayn yorumlar bu alfabelerden ötürüdür. Kısaca anlatmak ıstersem, ben birisini görürken, bir çocuğu, bir denizi görürken, çocuğun da, denizin de benı gördüğünü duyanm. "Şejh Galib'e Dortlukler". gerek içerigi, gerek biçiıniylt degtşik bir çafafma. Bcyitler içttn lanlank dortlak haüne geürilmiş. DAĞLARCA "Şeyh Galib'e Çiçekler"in amacı önsözünde belirttiğım gıbı büyuk ozanınuza saygıdır. Kendi veznıyle derlenmiş bu çiçekler elden geldiğince Divan yazınının suçlanmalan göz önünden uzak tutulmadan yazılmıştır. Turkce sözcükler kullamlraış, bir tek yerde bile imalezıhaf yapümamıştır. ölçü, bütün yapıt boyunca bir su gibi akıp gıder. Divan Edebiyatı ozanlannın çoğu ne (AP) Sarkis, Paris'te sergi açtı Partste çahsmalannı sürduren Türk sanatçı Sarkis, yeni bir sergi açtu SarkisHn La Galerie de Paris'de açtığı "Chambre SourdeSağır Oda" adh sergi ay sonuna kadar sürecek. Sarkis, geçen mevsim Jstartbul'da Maçka Sanat Galerisinde yapıtlanm "Çaylak Sokağı" adı altında sergüemisn. Çevre düzenlemeUriyk tanınan sanatçı, daha önce Avmpanm çeşitli kentlerinde de sergiler açmıstu dense bu özenı göstermemişlerdi. Suçlanmaktan çekinerek ölçünün güzelliğim bozmamaya çalıştım. Okul yıllanmda bırçok ölçüyle yazılmı; defterlerim vardı. 20 yıl kadar önceleri yeni aruz ölçüleri yaratarak Mevlana üzerine küçük bir deneraem de olmuştu. Yayunlanmamıştır. "Şeyh Galib'e Ç]çekler"de dizcleri ikiye bölmenın amacı, dile yeni sesler getirmektir. Dize sonlanmn alışümamış seslerle bitmesi, dize başlannın alışılmamış seslerle başlaraası saglanouştır böylece. Çagnşımlar dılı de diyebiliriz bu çalışmama. "SİTOİI Kanaca"nın bıı yeni Dçmncü baskıanda eklemeler, çıkarmalar ya da defiştirimler yaptmu mı? DAĞLARCA Hayır.Tek sozcöğu bile değiştirilmemiştir. Ne yaak ki, Osmanlıca olan sözcüklerin çoğu uyaklarda olduğu için dokunma olanağı bulamadım. Uyaklar değişmeyınce de dize içinden yabancı sözleri ayıklamak çabası başan sağlayamayacaktır. Şunu da behrteyım, dizeler yazılırlarken kendi yaşamalanna doğarlar. Onlan değıştırmek bir öldürüm yaratabilir. "Turk Da Knramn Koçaklamaa"»ı yazma nedenlcriai açıklayabilir misiniz? DAĞLARCA Yeni Türkiye*nin kurucusu Gazi Mustafı Kemal Atarurk bir butündür. Cumhunyetimızi kurarken geleceğini de düşünmüştür. Türk Dil Devrimi, kişiliğimizi bulmamızda tek yoldur. Onu izleyenlerin bu yolu sürdürmelen Türklük ödevleridir Bunlan bir daha belırtmek için "Tiirk DU Knramu Koçaklamaa"ru yazdım. BOıyorsunuz, 1985 eylülünde Cumhuriyet gazeıesinde yayımlanan bu yapııtı iki ay önce 6 yenı eklemeyle kitap biçırnınde yayunladun. Ulusal görevimi yaptıgmu samyorum. l%0 sonrasıoda KarşıDnvar dergtterinde şiirieriniz yaokılar uyandınrdL DAĞLARCA Bu soruyu benden başkası daha iyi yanıtlayabilir. Bana sonılduğuna göre şöyle yamtlayabılınm Sorunuz birkaç soruyu bir araya toplayarak aydırüıktan uzak bir biçimde oluşmuş. Ben olsam ben sorsam dörde beşe ayınrdım sorunuzu. Yarutlanmı dörde beşe ayırmıs gibi söylüyonım. (a) KarşıDuvar dergileri bırer olaydı. 196070'lerin okuyuculan da teker teker birer olaydılar. Şimdi kimbilir nerededırler? (b) Dergüerde şıir yayımlamamam da özgürlüklerin kısıtlı olmasındandır. Şu ya da bu nedenle eski dergilenmizden çok aynlmışlardır. Renklı, her yaprağı renkh bu dergiler süs çiçeklerine benzıyor. Hemen hepsi yarının tanhçüenni şaşırtacaknr sanıyorum. Ulusunun güncel yasamından böylesine uzaktaki dergiler geleceğin tarih yazarlarını bile şaşırtacaktır sanıyorum. Bir dergi; üzerinde çıktığı yüm, ayın behnısi olmasa bile konulanndan, dedıklennden çıktığı ayı, yılı, günü belırtmeüdu. Dergflere yaa vermedığımın acısını pkanyorum. Izleyenler görmektedirler, dergilere az verdiğim yıllarm yapıtlan, verdığım yıllardan kat kat çoktur. Okuyuculanmı anyorum böylece, buluyorum böylece. (c) Toplumun şiire karşı suskunluğundan söz ediyorsunuz. Bu anlaam bence vanlış. Toplum, şiire karsı duyarsız olabıhr. Suskurüuk sözcüğü ozanlar için kullanılır. Evet toplum, toplumcu şıirin kişiyi nereye götüreceğım bildıği için yoğurdu üfleyerek yemek zorunda. KİM KİME DUM DUMÂ BEHtç AK KCMfL£Xi$lZ bir h £vef,fldamçok &tm?Hiç PO bn<te Po\n, yîpz nfi doloiır... WM yıbı clofvz b«rbırı i „ . Ç&t\, bv s&çıfnde. verd\n çok Nasıl mohalefef t>, hrkJ karar f ClBİ ıjTBİ . e/umc PİKNİK PtYALE MADRA BIL1AA ACHWLACI \ BÜ ÜÛMUOA ABAŞT1B \ LAC. EVBEMDE "Nj \ KAOSE \ BİZİM ) DIŞIMIZDA ' HlZLl GAZETEa NECDET durusno bks'ınca Bir dC 4UUSL çikurıîdığ. Vk 5<2Sİ<z kaborıyordurn avu<cco dan:$ıp öc KUNOAK'ÇlLlöiN cczasmtn acjsr oduğunu öğrsn'ncc iyîGar! iyryc bdiöLtJid Dağlamayla gravür Ayhan Çakın'm "Dağlama ile Gravür Çalışmalan" sergisi, 1426 ekim gunleri arasında Yıldız Sarayı'nda tslam Tarih, Sanat ve Kültur Araştırma Merkezinin Çit Kasn 'ndaki sergi salonunda izlenebilecek. 1979'da yakma tekniğiyle resim yaptnaya baslayan Çakın'm çahsmalan geneltikle eski gravürlerden ohısuyor. tkinci kisisel sergisini açacak olan sanatçuun manzara veportre çahşmalan da bulunuyor. Sergisinde 23 yapıtı yer alacak olan Çakın, tarîhsel varhklan yeni kusakîara tanıtıp yaşatabilmeyi amaçladığını beürtiyor. ÇIZGILIK KÂMÎL MASARACI r, AĞAÇ \AŞKEN EĞİIİR KEMAL GÖKHAN YANU» KotRA' T£*u(C£it VARMl • Sanfa Sanat Galerisi açıhyor Bursa Belediye Konservatuvarı, yeni düzenlenen ve 15 milyon üra harcanan yeni binasında yeni dönem öğretimine basladı. Açıuş nedeniyle bir konuşma yapan Belediye Başkant Ekrem Bansık, geçen yü birinci sınıflara öğretim yapan konservatuvarm haîen 172 öğrencisi bulunduğunu bildirdi Bansık, "1983 'te önce TtirkMüziği tcra Heyeti koro çalışmatan niteliğinde faaliyete geçen Bursa Belediye Konservatuvarı, 1 Ekim 1985'ten itibaren okuldüzeyinde 4 yıllık Türk musikisi eğitimine geçmiştir. 198687 öğretim yılında 78 yeni öğrenci öğrenime baslarken, bu yıl ikinci sınıfta eğitim görecek öğrencilere de enstrüman dersleri verilecek" dedL Bursa Konservatuvarı açıldı YÜZBAŞI VUKHOV'U CANLANDIRACAK tkinci Dünya Savası'mn son gunlerindt yasanmıs bir olaydan Barry CoUtns'in yazdığı "Yargı"da, Zafer Diper Yüzbaşı Vukhov'u canlandıracak. Bizim Tiyatro, Barış Yılı'nda "Yargı"yla Ankara'da Belleğin ürkünç duraklarında CEVAT ÇAPAN Bir tren yolculuğu yaptığınızı düşünün. Puslu bir güz sabahı, ya da batan guneşin kızıllığına bulanrruş bir yaz akşamı. Uçsuz bucaksız bir ovadan geçiyor trcniniz. Kompartımanınızın penceresinden bir tepenin yamacındaki yıkık bir yapıya takjhyor gözleriniz. Bir manastır olmab, diye dttşunüyorsunuz dalgın. "Evet," diyor karşınızda oturan bir yolcu. "Savaş sırasında bombalanmış bir manastır." Sonra büyük bir serinkanlılıkla İkinci Dünya Savaşı'run son günlerinde burada yaşanan olaylan anlaüyor size. Polonya'nın guneyindeki bu manastınn Alman birükleri tarafından savaş tutsakları için nasıl bir hapishane olarak kullanıldığını, bu hapishanenin kurt köpekleriyle nasıl korunduğunu, Sovyet ordusunun yaklaşmasıyla yiyecek ikmalinin kesüdiğini, Almanların kaçmadan önce aç köpekleri serbest bırakıp birliklerine kaüldıklanru, köpeklerin de hapishanede kapalı kalan bazı savaş tutsaklannı yedikten sonra gidişlerini, sağ kalan tutsak subaylann yaşamak için birbirlerini öldurüp ycmelerini... Barry Collins'in "Yargı" adlı oyununun çıkış noktası İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanmış bu gerçek olay. Oyunun tek kahrarnanı da bu tuyler ürpertici olaydan arkadaşı Binbaşı Rubin'le sağ çıkan Yüzbaşı Vukhpv. Yetişen Rus birüklerinin insanhktan çıkmış bu iki subayı, karınlannı doyurduktan sonra, kendilerine gelmeleri için hastaneyc yatırdıklarını Vukhov'dan öğreniyoruz. Gene Vukhov'dan anladığımıza göre, Rubin yaşadığı olaylann etkisiyle aklını kaçırmış. Vukhov ise kendisi hakkında şunları söyluyor: "Her turlu ubbi inceleme, ancak biraz saglıksu oldugum sonucunu verccektir, belki de berkes gibi... Ama sıradan insanlardan f arkım, yaşadığun olaganüstü deneyse, o deneyin olgulannı dinlemeniz gerekiyor... Bu olgulann gerçegini ise siz çıkanp belirie>eceksiniz." Vukhov'un yaşadığı olağanustu deney; savaş sırasında Nazilere tutsak duşmesi, Sovyet ordusunun yaklaşması üzerine Alman hapishane görevlilerinin kaçıp tutsak Rus subaylarmı kapalı bir hücrede aç ve susuz bırakmaları, onlann da sağ kalabilmek için birbirlerini ciğ çiğ yemeleri. Bu turden olaylar tek tek, yer ve zaman belirterek ele alındığında elbette olaganüstü sayılabilir. Ama bu olaylann sayılan arttıkca ve her yerde yaşanmaya başlayınca herkese olağan gelmeye başlar. Asıl korkunç olan da bu olağanustu deneylerin olağanlaşmasıdır aslında. Vukhov bu yuzden yargılanmak istemektedir. lşlediği suçun onulmaz acısını ceza çekmenin aasıyla dindirmek için değil, işlenen cinayetin bireysel bu suç olmadığım, ortak bir sorumsuzluğun sonucu olduğunu kendisini yargılayacaklara anlatmak, yargının sorumluluğunu bir salgın gibi yayılan ortak suçluluk duygusuyla kendileri gibi duşunmeyen herkesı sorumsuzca yargılayıp cezalandıran yargıçlara insanca bir dille anlatmak için seyircilerin karşısına çıkmaktadır. Uçsuz bucaksız bir ovada ilerleyen tren, kompartmanın penceresinden görunen yıkık manastır bizi belleğin ürkütücü ıstasyonlarından geçırerek gunümüzün sorunlanna, belki de geleceğin çözumlerine götürüyor. Umalım kendine yeni sorunlar yaratmayacak çözumlerine ulaştırsın bizi vereceğimiz bilinçü yargılar. MYargı''run Banş Yılı'nda oynanması bence bu yuzden önemli, bu yuzden anlamlı. TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN İ?54'T£ BU&ÛM, İNGIUZ yA2A& 4? YAŞtNDA ĞLOÜ. İCH 6EUÇUK. YtUA&thlM TıyATROYA GÖMÛ.L </£fS£N FıeLPlMG, OYUMLAR. Vfl2M(Ş~ 77. AMCAIC BUNLAR. ILEKDS BÜnjK. Ç4PTA UNU~ D£t TULACAK, 8 Ekim TOMJONES'UN YAZARl z.o. ü Sanfa Sanat Galerisi, Derishow fhmasmm bir yan kuruluşu olarak lstanbul Jhlamur Caddesindeki yeni merkezinde açıhyor. Yöneticiliğini Gtilnar Alpan'ın üstlendiği yeni sanat galerisinde, yeniükçi, çağdaş anlayısta resim, heykel ve seramik sergiUri, konferanslar ve slayt gösterüeri düzenlenmesi tasarlanıyor. Sanat içerikü yerli ve yabancı yayınlann da bulunacağı Sanfa Sanat Galerisi, 15 ekimde Balkan Naci tslimyeli, Fatma Tülin öztürk, Mustafa Ata ve Nese Erdok'un yapıtlanndan ohısan bir sergiyle açüacak. OYUN yAZARI OLPUĞUNU SÖYUyBÇEKTl! F/ELDtMG,OAHA ÇOK, /S&MAUauGIYLA muiNACAtC, BUULAE. A&4&fMDA «ToM sosıes" EM seviLBNi OLACAZTI. Ft£LDİHG BU YAPITI ıÇıM, "KOMıK EPlK Ü " İİ Sağda, 1963'+e İtne/Haya akharıtan Tâtn Jo»es'İQ, AILti YeJoyceReAmat) âül 50 YDL ÖNCE CUMHURİYET Cumhuriyet muhabiri Antakyadan çıkarıldı Sureti mahsusada Antakyaya giden arkadaşımızdan dun şu telgrafı aldıt Adana 7 (Hususi) Antakyada bulunmaklığım Fransız delegesınce memnuniyetsızlıkle karşılandı ve gosterilen luzum üzerine sancağı terketmeğe mecbur edıldım. Bugünku başmakalemizde dahi bir nebze kaydettığımiz gibi, Sancak muhtariyeti üzerındekı Fransız taahhudlerini yenne getırmekıe Fransız merkezı ıdaresimn husnuniyet sahıbı gorünmesıne ragmen, mahallı memurlarm luzumsuz 8 Ekim 1936 gayretkeşliğı ve tarafgirliği hadıseler ıka etmekte devam ediyor. Maahaza mevzuun ehemmıyetı bu kabıl saçma ve hukukşikenane hareketlere ılamhaye devam edilmesıne mütehammıl değildir. Bir kere daha nazarı dikkatı celbetmek için böylece kaydetmiş bulunuyoruz. 19361986 Odun ve kötnür fiatleri yükselivor Bir hafta evvel odunun çekisi 260 kuruşken dun akşam 300 kuruşa kadar çıktığı görulmuştür. Odun kömüru de kiloda 20 para yükselmiştir. Buna son bir hafta içinde havaların bıraz soğumasının sebeb olduğu sanıtmaktadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear