25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17EKİM 1986 •••• HABERLERİN DEVAMI CUMHVRİYET/15 GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Dokunulmazlık, bir milletvekilinin yasama çalışmalan sırasında "oy ve sözlerinden, Mecliste ileri surdüğü dusüncelerinden" sorumlu tutulmaması için öngörülen bir guvencedir. Bu güvence, 'tumhurbaşkanına, başbakana ya da hökumetin manevi şahsiyetine hakaret" gibi suçlarla ortadan kaldırılırsa, bundan sonra hiçbir milletvekili hükümeti rahatça eleştiremez. Hete bdyle bir yot açılırsa, DYP Genel Başkanı Cindorukun, Başbakan'ı ve TBMM'yi eleştiren konuşmalarından ötürü dokunulmazlığı kaldırılarak bin yıl hapis yatması gerekir. Anımsayacaksınız, şimdi "demokrasi havarisT sayılan Demirel başkanlığındaki AP, 1965 seçimlerinden sonra Meclis kürsüsünde ve Akşam gazetesindeki o birbirinden güzel, birbirinden etkili söz ve yazıları ile düzeni eleştiren TİP milletvekili Çetin Altan'ın dokunulmaziığını kaldırmış, bu karar daha sonra Anayasa Mahkemesi'nde bozulmuştu. Bir demokrasi ve özgürlük kavgasına dönüşmüştü Çetin Altan'ın dokunulmazlık dosyası üzerindeki tartışmalar. özai, bu konuda "ağabeyi DemireTm yolunu izliyor. Demirel, 65'lerde Çetin AHan'ın sesini kısmak için nasıl dokunulmazJtğın kaJdınlması yoluna başvurmussa; Özal da şimdi aynı yolu izleyerek milletvekili Canver'i susturmak istiyor... İstiyor, ama "zamanlama" açısından yine bir yanlışa sürükleniyor. Canver, Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi Tahsin Şahinkaya ile ilgili soruşturma veya araştırma önergesini hazırlıyor. SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'ın Konsey üyesi Amiral Tümer'in oğullanna sağianan milyarlık kredilerle ilgili önergesi de imzaya açılıyor. Tam böyle bir zamanda, Çanver'in "Cumhurbaşkanına hakaret" suçuyla dokunulmazlığının kaldınlması, Sayın Evren'i de hiç istemediği bir tartışmanın içine sürükleyecektir. Sayın Özal, gerek siyasal yasaklar, gerek Çanver'in dokunulmazlığı olayında, Cumhurbaşkanlığı makamını kendisine siper yapmayı, bir "siyasal taktik" olarak deniyor. "Ağabeyi" Demire) de böyle yapmaz mrydı? O da Cumhurbaşkanı Sunay ve Silahlı Kuvvetler'in arkasına saklanıp, türlü taktikler denemeye kalkmaz mıydı? Şimdi Çetin Altan'ın dokunulmazlığının kaldırıldığı geceyi anımsayalım. Demirel, Başbakan olarak dokunulmazlık oyiamasında nasıl da avazı çıkarcasına "Kabul" diye bağınyordu? Coşkun Kırca nasıl da bu eski okul arkadaşının cezaevine gönderilmesi için acımasızca konuşuyordu? 49 ret oyuna karşı, 217 oyia Çetin Altan'ın dokunulmazlığı nasıl da AP'lilerin sevinç gösterileri ile kaldırılıyordu? O günlerde Çetin Altan'ın dokunulmazlık kararı ile ilgili hukuksal sakatlıkları kanıtlayan yazıyı nasıl öfke ile hazırlaytp, "Kirrf dergisinde yayımtadtğımı da düşünüyorum. Sanki milattan önceydi o günler! Dedim ya; bir demokrasi ve özgürlük kavgası yaşanmıştı Çetin Altan'ın dokunulmazlığı için... ismet Inönü, nasıl da savunmuştu Attan'ı? İlerici kesimde, eli kalem tutan, ağzı laf yapan herkes o günlerde Altan'dan yana tavır almıştı.. Bu kavga sonunda Oemirel'in yaptığı "yanlış hesap" Anayasa Mahkemesi'nden geri dönmüştü. özal, böyle bir özgürlük ve demokrasi kavgasına hazır mıdır? Ve böyle bir kavganın getireceği sonuçlan hesaplamış mıdır? Bu konuda "ustası ve ağabeyi"nöen ders almalıdır Bizden söylemesi ve uyarması! Ağabeyin ve ustanın dün başaramadığını, özal, bugün hiç başaramaz... PKK, köprü maymlodı ZİYA AKSOY DtYARBAKIR Mardin'in Ömerli ilçesinde yasadışı bölücü PKK örgütünce mayınlanan köprüden geçen bir minibüs parçalandı. Patlama sonucu minibüste bulunan 5'i köy korucusu 6 kişi yaralandı. Mardin Valisi Alaattin Turan'dan alınan bilgiye göre, Ikipınar köyünden Ömerli ilçesine gelmekte olan Hüseyin Gündüz'ün kullandığı 47 AT 460 plakalı minibüs, küçük bir köprüden geçerken patlama oldu. Yasadışı PKK militanları tarafından köprüye daha önceden mayın yerleştirildiği belirlendi. Patlamada minibüsün ön kısmı parçalandı ve sürücü Hüseyin Gündüz ile köy koruculan Ali Demircan, Şükrü Yıldınm, Abdülkadir Özçelik, İsmail Demircan ve Hüseyin Demircan ağır yaralandılar. Bacağı kopan minibüs sürücüsü Hüseyin Gündüz, Diyarbakır Tıp Fakültesi Hastanesi'ne, diğerleri ise Mardin Devlet Hastanesi'ne kaldırıldılar. Hüseyin Gündüz, olayı Cumhuriyet muhabirine şöyle anlattı: "Ömerli ilçesine bağlı İkipınar köyü muhtannın kardeşiyim. Minibüsümüzle iş yapıyonız. Olay günü sabah ilçedeki jandarma karakolundan silahlarını değiştirecek olan 5 köy korucusunu da alarak köyden aynldık. Yol bozuk olduğundan ağır hareket ediyorduk. Yolun bir bölümünde küçük bir köprü vardı. Bu köprünün üzerinden geçerken birden bire büyük bir patlama oldu. Bayıldığım için patlamadan sonrasını hatırlayamıyorum." Elekdağ'dan askeri yardıma eleştirt 'ÂBD düş kırıklığı yarattı* Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Şükrii Elekdağ, Amerikun askeri yardımının 490 milyon dolara düşmesinin Silahlı Kuvvetlerin modernizasyonunu tehlikeye atacağım kaydederek, "ABD'nin yukümlülüğünü yerine getirdiği konusunda Türk kamuoyunu ikna etmekte güçlük çekeceğiz" dedi. SEDAT ERGIN WASHINGTON Türkiye' nin Washington Büyükelçisi Şükrü Elekdağ, ABD'nin 1987 mali yıhnda Türkiye'ye yapacağı askeri yardımlann 490 milyon dolara düşmesinin kesinleşmesinin ardından, TürkAmerikan ilişkileri konusunda ilk tehlike çanlarını çaldı. Büyükelçi Elekdağ, Kongreden çıkan yardım miktarının Türkiye'de "büyük bir düş kınklığı" yarattığına dikkat çekerek, yardımdaki azalmanın Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonuna ilişkin bir çok önemli projeyi "tehlikeye atacağım" bildirdi. Büyükelçi Elekdağ, bu mesajını, önceki akşam Harvard Üniversitesi İş İdaresi Bölümü Mezunları Derneği üyeleri için Büyükelçilikte verdiği davette yaptığı konuşma sırasında verdi. İki ülke arasında 1980yıhnda imzalanan Üsler Anlaşması'yla ABD'nin Türk ordusunun modernizasyonunu sağlamak için "en çok çabayı" gösterme yükumlülüğü altında olduğunu hatırlatan Elekdağ, "1987 yılı için gerçekleşen askeri yardım düzeyi, Türk ordusunun modernizasyonuna ilişkin projelerin büyük ölçüde durmasına yol açacaktır" dedi. Büyükelçi Elekdağ, Kongredeki gelişmenin Türk hükümeti için ciddi sorunlar yarattığını da kaydederek "Türk hükümeti, bu anlaşma ile ber iki ulkenin de eşit yükümlülükler üstlendiği konusunda Türk kamuoyunu ikna etme konusunda güçlük çekecektir" diye konuştu. Şükrü Eledağ, açıklamalan sırasında TürkAmerikan ilişkilerinde "rahatsız edici unsurlar ve sıkıntılar" bulunduğuna dikkat çekti. Türk siyasal çevrelerinde ve kamuoyunda, Türkiye'nin NATO ve ABD'ye olan yükümlülüklerinin tam anlamıyla yerine getirildiği, buna karşılık ABD'nin Türkiye'ye karşı yükümlülüklerini yerine getirmede iniş çıkışlar kaydertiği konusunda genel bir yargının bulunduğunu anlatan Büyükelçi Elekdağ, Başbakan Özal'ın da bu noktadan hareket ederek geçenlerde verdiği bir demeçte, "Türkiye, ABD'ye karşı yükümlülüklerini yerine getiriyor. ABD'nin ise verdikleri vaatten ibaret kalıyor"dediğini hatırlattı. Elekdağ konuş^ ması sırasında, dış yardım tasaı rısı görüşülürken bazı ülkeleria hiçbir şekilde kesintiye uğrama: dığını, buna karşılık Türkiye'ye yapılacak yardımlann yüzde 50'ye yakın bir oranda kırpıldî^ ğını analttı ve "Türkiye'deki ge^ nel kanı, Amerika'nın Savunma, İşbirliği Anlaşması çerçevesind«, ki y ükümlüiuklerini yerine getir.mediği yolundadır" şeklinde ko> nuştu. Büyükelçi Elekdağ, konuşması sırasında Türkiye'niır stratejik önemini vurgulayarak, üç kıta arasındaki stratejik hava, kara ve deniz yollarının Türkiy^, de kesiştiğini bildirdi ve "Türkiye komünist dünya ile Batı dün? yası ve Arap Yarımadası arasında bir set oluşturmaktadır. Eğer bu set ortadan kalkarsa, Ortadöğu ve Avmpa'daki güç dengeşî tümüyle değisecektir" dedi. Elekdağ'm konuşması sırasın~ da 1980 öncesinde Türkiye'de ortaya çıkan krizden dış komünist çevreleri sorumlu tutması da dikkat çekti. Türkiye'nin 1970'Ii yıl^ ların sonunda yaşadığı iç sorurflann dış güçler tarafından yo* ğunlaştınldığını söyleyen Büyükelçi Elekdağ, "Türkiye, komü^ nist güç odaklan tarafındar> yüriitülen büyük bir destabilizasyon kampanyasının kurbanı oldu. Bulgaristan üzerinden çalışan bu komünist güç odaklannın amacı, Türkiye'yi destabilize et' mek ve iç savaşa süriiklemekti. Şunu söylemeliyim ki, bu amaç^ lannı başarmak Uzereydiler. \İ Eylül müdahalesi, bunu önlemek" için yapıldı" dedi. Büyükelçi Elekdağ, konuşması sırasında' Türkiye'deki iç gelişmeler hak^ kında da bilgi vererek son ara se' çimlerde iktidar partisi ANAP^ m yalnızca altı sandalye kazandığını ve Başbakan Özal'ın parI tisinin aldığı sonuçtan hoşnutV suzluğunu ifade ettiğirtı" hatırlatarak "Buna karşılık Ozaf hükümeti parlamentoda rahatla' tıcı bir çoğunluğa sahip bulunmaktadır" dive ekledi. .'. Mısır'a hayuü Rogers: ihracat KÖKSAL DURUKAN AYVALIKMısır'a gönderilraek üzere Ayvahk Limanı'ndan Honduras bandralı bir gemiye yüklenen ve manifesto değeri 420 milyon lira olarak gösterilen kerestelerin yaruk tahta, kıymetli mobilyalann adi mobilya, toz boyaların taklit, mermerlerin döküntü olduğu, balatalann da evsafa uygun olmadığı belirlendi. İhraç edilmek üzere gemiye yüklenen tinerin yanı sıra, toz boya ve balatalar da Ege Üniversitesi'nde tahlil ettirildi. Yapılan tahlil sonucu ihraç mallarının kalitelerinin kullamlamayacak derecede düşük olduğu bildirildi. Izmir Gümriik Muhafaza Başmüdürü Ahmet Türedi ile Sivil Muhafaza Gumnık Mddürii Ali Balkan Mete tahlil sonuçlarıyla birlikte Ayvalık'a geldiler. Olayla ilgili olarak gözaltına alınan beş kişi de bugün Cumhuriyet Savcılığı'na sevkedilecek. OLAY NASIL GEIİŞTt Bir ihbarı değerlendiren Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü görevlileri, Gemlik'ten gelerek Mısır'a ihraç malı götürmek üzere yükleme yapan Honduras bandralı "Semerkenl" gemısini kıyıdan açıldıktan bir süre sonra durduraıak alıkoydular. Manifestodaki değeri 420 milyon lira olarak belirtilen mobilya, kereste, toz boya ve mermerlerin gösterilen nitelikte olmadıkları görüldü. 8 ekimde Ayvaük'a geldikten sonra 11 ekime kadar yükleme yapan Semerkent gemisine gümruk muhafaza memurlannın yapükJan baskından sonra ele geçen maDann bazılanndan çeşitli örnekler aJınarak Ege Üniversitesi'ne gönderildi. Mısır'daki 10'a yakın çeşiüi firmaya gönderilmek üzere yola çıkan mallara el konulmasıyla birlikte ihracatçı firma MARTAŞ (Mardin Ambalaj Ticaret A.Ş.) ve bazılan bozuk, bazıları da kırık olduklan belirlenen balataları yapan ASLAŞ firmasıyla ilişkisi olduğu sanılan Murtarrem Dede, Aydın Akpınar. İsmail Sefasoy, Fatih Berberoglu ve Tursn Tao adlı kişiler gözaltına alındı.. Ayvalık'a gelinceye degin Türkiye'nin bazı limanlarından yükleme yapmaya çalıştıklan belirlenen ihracatçı fırma MARTAŞ'ın toplam olarak 10 milyar liralık ihracat yapmak için başvuruda bulunduğu öğrenildi. Ancak daha sonra MARTAŞ fırması yetkilileri, ikinci bir başvuru yaparak 10 milyarlık ihracattan caydıkIannı, toplam ihracatın 420 milyon lira dolayında olacağını bıldırdiler. Son söz Türkiye'nin daha çok sayıda nükleer başlığa gereksinme duyuluyordu., Füze başlıklannın kötü dağüımı gözonune aimanuz gereken bir husustu. Füze başlıklannın sayısı, varılan karar gereği, 7 binden 4 bin 600'e indiriliyor. o zaman bu indirimden tüm ülkeler belirli oranda payıru alır diye düşünmek yanlıstı.. Füze dağılımı karşı karşıya bulunan tehdide göre yapılmalıydı. Örnegin Türkiye nasıl bir tehdit ile karşı karşıya ise ona göre ne kadar füze başlığına gereksinme duyduğu gözönüne alınmalıydt. Bu durumda NATO içinde füze başlıklannın kötü dağılımının düzeltilmesi, Montebello Anlaşması gereği yapılan füze indirimi çalışmalannda anahtar rol oynamaktadır. Ben hazırladığı raporla nasıl füze sayısını 1988 sonu itibanyla 7 binden 4 bin 600'a indireceğimizi ve nükleer başlıklann kötü dağılımını ele almamız gerektiğini bildirdim. Kuşkusuz NATO ülkeleri hazırladıgım plan ile mütabakat halintle olmalıdırlar.. Bugün Montebello Anlaşmasının tüm olarak uygulamaya geçirilmesi için çalışıyoruz.. Türkiye ve öteki üç ülke ile bu konuda çalışırken karşımızdaki ülkelerin istekleriyle bizim onlardan taleplerimizi ne ölçüde yaklaştırabildiğimizi saptıyoruz. Ama son çözümlemede neyi isteyip neyi istemediklerine karar vermek ülkelere aittir." General Rogers geçen hafta Yunanistan'ın ABD'yi bir Amerikan savaş uçağının Ege"de hava sahasına girdiği iddiasıyla protesto etmesi ile ilgili haberler üzerine sorulan soruya da "Atina'nın kendi fır hattını geçen ber uçak, Yunanistan hava sahasına girmiş demek olmuyor.. Lluslararası hava sabasına girmiş oluyor. Askeri uçaklann uluslararası bölgede uçuş planlannt önceden bildirme zorunluğu yoktur" yanıtını verdi. Gözaltına alınan kışılerin verdikleri ifadeleri değerlendirmeye çalışan yetkililer, malların birkaç gümrük dolaştığını, daha önce 10 milyar olarak belirtilen ihracat miktarının neden daha sonra 420 milyara indirildiğini, Mısır'daki fırmalann sahip ve konumlannı, yakalanan kişılerin ifadelerinde adı geçen GUltekin Pekraezci'nin kimliğini araştırıyorlar. (Baştarafı I. Sayfada) leri ile ilgili Türkiye'nin güçlükleri olduğunu, bu sorunun çözümünde bir uzlaşım noktası arandığını belirtti. General Rogers, "Montebello belgesi, NATO ülkelerine nükleer füze başlıklannın yeniden dagılımı ile ilgili hazuiadığınız planı kabul yükümlülüğü geüriyor mu?" sorusunu yanıtlarken bu konuda ittifak üyesi ülkelerin mütabakatının gerektiğini, eğer Türkiye topraklannda daha fazla sayıda nükleer füze istemediğini söylerse bunu anlayışla karşılayacağmı söyledi. General Rogers, Montebello belgesini, NATO ülkelerindeki nükleer füze başlıklannın orantıh bir biçimde azaltılmasını öngören bir çalışma olarak değerlendirmenin yanlış olduğunu vurguladıktan sonra şöyle dedi: "Bazı bölgelerde belirli yerierde fazla sayıda nükleer başlık vardı. Buna karşılık bazı yerlerde AHKAROTan VAIÇM DO6AH met'in gelmesiyW" hiç ilgili değil. Aileleriyle birlikte 34 milyon insan et, süt, Sümerbank zammı ile daha şimdiden eriyen 66 katsayıyı duşünüyor. Çünkü, "kemer sıkma katsayısı'' onlann yaşamının ta kendisi. Bu tür siyasal manevraların tam önemli ekonomik "kazıklann geldiği" günlere rastlaması ise, "siyasetin cüvesinden'' başka bir şey değil. Ama, "Bu kauk bu cilveyi unutturmaya yetmiyor". Dikkatleri siyasete çekmeye yetmiyor. Baştarafı 1. Sayfada) koltuğunadavet!.. Kimin bakan olacağı, kimin parti yönetimine geleceği, kimin kabine dışı kalacağı özal'ın kafasında. Kimse ne olduğunu, ya da olacağını bilmiyor, çıkan her söz "spekülasyondan öteye" gitmiyor. Aslında, özal çok kurnaz davramyor. Katsayıyı 66'ya bağladığı gün tüm dikkatleri siyasete çekiyor. Memurlar için I Temmuz 1987 tarihine dek uygulanacak katsayı memura "çok az katkıda bulunmanın " ta kendisi. Yakacak yardımı ve yan ödemelerle birlikte katsayı artışını da hesaplarsanız, memurlann aylıklanna 1 ocaktan başlayarak ortalama yedi bin lira ile onbir bin lira arasında bir artış getiriyor. Oysa, daha katsayınm açıklandığı gün etin kilosu ortalama 1200 lira zam gördü. Halkın her türlü giyim gereksinimini karşıladığı Sümerbank ürünleri yüzde 1524 arasında zamlandı. Dolayısıyla, katsayınm yürürlüğe girmesine daha iki buçuk ay varken sadece et ve Sümerbank ürünlerine gelen zamlar, katsayınm sağlayacağı ek artışı çoktan götürdü. Halk ve de memurlar bu "gidişattan" memnun olmayabilir. Ama, IMFbu "gidişattan" fazlasıyla memnun. Birkaç gün önce Ankara'ya gelen ve bir dizi gö'ruşmelerde bulunan IMF Başkanı De Larosiere, verdiği mesajda "uygulanan ekonomik programın sürdürülmesini'' istedi. Ve hemen aynı günlerde kaısayı sadece 4 basamak arttı. Yani, IMF'nin önerdiği program doğrultusunda belirlenen bir katsayı 66. "Kemer sıkma katsayısı" kısaca. Kimin bakan olacağı memurları hiç ilgilendirmiyor, günlük yaşam açısından. Aslında, kabinede ya da ANAPyönetiminde değişiklik Özal'ın siyasal manevrasmdan başka bir şey değil. Partisinin ve hükümetin moralini düzeltmek için derin bir siyasal nefes. Yoksa, ne gidenlere seçim yenilgisinin sorumluluğunu yüklemek mümkün, ne de gelenlere bu yenilgiyi ortadan kaldıracak mucizeleri yaratacak insanlar diye bakmak mümkün. Bir buçuk milyon memur, aileleriyle 34 milyon insan, "kabinede Ahmet'in yerine Meh GÜZELE.. DAHA GÜZELE DOGRU ELBİRLİĞİYLE. Daha güzel bir Başkent... Daha yeşil bir Başkent... Daha sağlıklı bir Ankara için... HINCALULUÇ (Baştarafı Spor'da) sa'nın kupayı alıp ligde kaldıktan sonra, Sakarya'ya aniden yenilmesı ile küme düşmekten nasıl kurtulduğunu unutmadık. Futbol Federasyonu kararı ile sahayı çimlemeye gelen Beden Terbiyesi ekibini de il sınırından geri çevirdiklerini tüm gazeteler yazdı... Televizyonda, futbol sahası adı verilen o iğrençliği göruyorsunuz... Bunun üzerine, 41i faulden, 141 kez duran oyunu da ekleyin... Peki öyleyse, Rize niçin Birinci Lig'de kalmaya, Türkiye'nin en seçkin takımlannı Rize'ye getirmeye çabalıyor? Amaç gelen rakibi öldürmek, futbolu öldürmekse, başka bir spor var, onu tavsiye edelim.. Futbol sahası yerine, boğa güreşı arenası inşa etsinler. Rizeli matador piste çıksın... Kılıcını boğanırtgoğsüne saplasın, biz de hep birlikte "oley" diye bağıralım... Türkiye'de futbolun bu derece çirkinleşmesinin iki suçlusu vardır. Bir, hakemler... Artık can korkusu mudur, yoksa söylendiği gibi başka sebeplerle midir, bile bile futbolun katledilmesine seyirci kalan hakemler... Ikincisi de tiraj endişesi ile, olayların üzerine gitmeyen Babıalı * * * Rize seyircisi, Rizespor'un ışlediği ve Kâzım Ûnlüsoy'un seyirci kaldığı bu futbol cinayetini gündeme getirdiğimiz için bize belki kızacak. kızmakta haklı da olacaktır. Çünkü Babıali, futbolda amacın, "FUTBOLUN GÜZELLİĞİ" olduğu gerçeğini hasıraltı etmek için elinden geleni yapmakta, yanlış yörvde oluşturulan kamuoyu da, tepkisini o yönde göstermektedir. Gazeteci olarak görevimiz, Rizespor'un puanlarını değil, Rize halkının, iyi futbol, kaliteli futbol, "GÜZEL FUTBOL" seyretme hakkını, Rizelilere rağmen korumaktır. Pahalılığın ateş boyutlarına ulaştığı günümüzde, belkı de ev halkının rızkını maça yatırmak, yağmur altında saatlerce zatürree olma pahasına beklemek ve sesini kısana dek takımına bağırmanın karşılığı 26 saniyede duran bir çirkinlik değil, güzel futboldur. Rize ve bu ülkedeki tüm Rizeliler. futbolu güzel sahada. güzel oynadıkları zaman büyüyeceklerini ve alkışlanacaklarım bilmek zorundadııiar. Bunu anlatmak da, cesur, yürekli ve bilinçli basının görevtdir... Bu yazı, Türk spor basınını, anti futbola, çirkin futbola karşı bırtesme çağnsHJır. Bu yazı "FUTBOLUN GÜZELÜĞİ" için elbirliği, işbirliği çağrısıdır!.. • • • Şehircilik anlayışımızın en belirgin örneği... Kültür ve eğlence birimleriyle evrensel boyutta, gelecekteki yüz akımız. 18 Ekim Cumartesi günü saat :11.00'de temel aîma îöreninde birlikte olalım. Büîün hemşehrilerimizle bu mutlu günü paylaşalım. Doğanşehir'de deprem MALATYA, (Cumhuriyet) Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde dün sabah saat 09.30 sıralarında 4.5 şiddetinde yer sarsıntısı olduğu bildirildi. Doğanşehir Kaymakamı Ali Osman Koca'dan alınan bilgiye göre, depremde can kaybı olmadu ancak bazı yurttaşlar korkudan sinir krizi geçirerek bayıldılar. Kaymakam Koca, sarsıntı sırasında mayıs ve haziran aylarında meydana gelen depremlerde hasar gören ve bu nedenle boşaltılan evlerin >ıkıldığını, bazı ev ve işyerlerinde de küçük çatlaklar oluştuğunu söyledi. Bu arada, dün meydana gelen deprem sonrası hasar gören bazı ilk ve orta dereceli okullarda dersler güvenlik açısından bahçede yapıldı. Bölgede yapılan araştırmalara göre, özellikle köylerde deprem hasar yapmadı. Bilindiği gibi Doğanşehir ilçesinde mayıs ayında meydana gelen depremde 8, haziran ayındaki sarsıntıda ise bir yurttaş yaşamını yitirmişti. mmmmmmmmmmmmsmmiF' AycUnlıkevler, Havaalanı Yolu üzerinde (Eski Golf Klübü) DUYURU SPORTOTO TEŞKİLAT MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN BILDİRİLMİŞTİR 1819 Ekim 1986 tarihlerine rastlayan 9. hafta SporLoto kuponlanrun 9. sırasında yer alan SAKARYA TANKSPORHAC1MERCAN müsabakası Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu'nca yapüan yanhşlık sonucu 1 hafta evvel oynatılrnış olup, tüzüğümüz gereği SporLoto kuponlarındaki bu maçın sonucu Noter tarafından belirlenecektir. bulusalım.. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SPORTOTO TEŞKİLAT MÜDÜRLÜĞÜ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear