23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 EYLÜL 1985 Kuşaktan kuşağa cinsellik ~ kanır. Ayıplamamalı. Türk insanı nereden nereye n bir tutum. Çoğu zaman büyük ahlaksızlıklara, iki NERtMAIV KÖKSAL (Sinema Sanatçısı) geldi. Suç onda değil. Insan yapısı böyle. Niçe'nin yüzlülüklere, sahtekârlıklara ve yozlaşmalara yol güzel bir sözü vardır: "Belleğim hayır der, onunım acar. Ama seks enflasyonu da insanı yüceltmez, alŞimdi 5 yaşındaki evet, sonunda beDegim pes eder onurumun dedigi çaltır, yavanlaştınr, hayyanlaştınr. Kaldı ki hayvanolur." Onun gibi Türk erkeğinin de ratiosu başka lar bile bunun ölçüsünü •bilirler. çocuklar her şeyi şarkı çalar, kahtımı kompleksleri başka şarkı. SoDoğada her şeyin kozmik bir yolu yordamı var. biliyor nunda ikincisinin dediği olur. Bu sade bizim kuşaAşırılık, sallapatilik, laubalilik, seks denen nimete Ben, filmlerimde rol gereğınuzın kusum mu? On sekiz yaşındaki delikanhlaihanettir bence. ği her türlü şeyi yaptım. ra bakıyorum. Bu çelişkinin bir parçası onlarda da Libidom erken uyanmış olmalı. Bebek'te, meydaöpüşmek de, el ele tutuşmak yaşıyor. Kısmen aileden aldıkları telkin ve eğitim na bakan bir evde otururduk. Üç buçuk yaşında da, yatağa girmek de. Ama den, kısmen de genlerine sinmiş köklü kalıtımdan. idim. Komşu balkonda Anaid adında ben yaşta bir Kadını kesin kapsamı ile eşdeğer görebilen babayi • kız arkadaşım vardı. Annemin lavantalannı, pud gerçek yaşamda çok farldıyğite bizde henüz ratlamadım. Var gibi görünüyorsa dım. Bunda hacıhoca bir aileden geliyor olmamın ralarmı gizlice ona taşırdım. Parmakhklar arasından bilin ki zorlamadır, gösteriş içindir. da etkisi vardı tabii. Ama ben doğrusunun da bu olöpmeye çahşırdım. Bir arada oynadığımız zaman duğu kanıstndayım. Her genç kız namusuyla yaşaonu soymaya çalıştığımı soyup da ne yapacaktım Ben tutucu olmayan bir ailenin içinde doğdum. malı, bir erkekle de evlenmelidir. Evlilik öncesi cinacaba ve annesinin kaşlarmı çatıp parmağını tehKüçük yaştan kız arkadaşlarla haşır neşir oldum. sel ilişkiye karşıyım. Mesela ben 55 yaşındayun, karGözüm gönlüm doygun büyüdüm. Kız arkadaşlan ditkâr şekilde sallamasını hâlâ çok net olarak hatırdeşlerimin hepsi evli, ama hâlâ yanımda bacak bama eşdeğer olmasa bile sevilecek, sayüacak, bilhas • lıyorum. tlk seks! serüvenim diyebilirim buna. cak üstüne bile atmazlar. Karılanna sarılıp yanaksa korunacak yaratıklar olarak bakmaya o yaştan larından bile öpmezler. Hem görmek istemem hem ahştınldım. Delikanlı olunca da, belki bu hislerin te MELtH CEVDET ANDAY (ŞairYazarj de bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Bence siriyle seks partnerim kızlan hep kendi çevrem dıo saygısızlıktır. Biz atalarımızdan, ailelerimizden şmdan, yabancılardan, benden büyükçe kızlardan Flört ne kadar böyle gördük. Böyle de olmalı. Genç kızlanmız ileseçtim. Sanki onlar başka imişler gibi. Gafillik işte. kolaylaşırsa risini düşünmehler. Öyle her önüne çıkanla gezmek, Dedim ya size, şaşkın bir kuşaktık. yatmak olmaz. Güzel güzel edebiyle bir ilişki kurup o kadar iyi olur Biz yetişirken seks yaşamımız kısıtlamalarla dosonra da evlenmeliler. luydu. Büyüklerin yanında sere serpe oturulmaz, siVaLa Nurettin'den bir hiBizim zamanımızda cinsellik, ailelere, yetiştirme gara içilmez, laubali konuşulmazdı. Gençlik ateşi ile kâye dinlemiştim: Kız kardetarzlarına göre değişiyordu. özellikle benim gençlitaştıkça "Durun, bekleyin, dişinizi sıkın, okulunuşiyle Çamlıca'da gezintiye ğimde aile bir yana, akrabalann, hatta mahallenin zu bitirip adam olun, sonra her şey sizin olacak" diye bile baskısı çoktu. Bizi hep korkuturlardı. Erkekbizi frenlerlerdi. Ben bu freni yararh buluyorum. Ka çıkmışlar. Bir poüs yanlanna gelmiş ve ayrı ayn yürümelelerle konuşmayın, gezmeyin, sizi kaçınrlar, tecavüz çamak ne kadar tatlı da olsa, bu frenin yararına inarini söylemiş. ederler diye. Cinsel konuları konuşmak çok ayıptı. nıyordum. Bugün de inanıyorum. Beklemek, umZaten pek bir şey de bilmezdik. En fazla penceremak, bir şeyi çok, ama çok özlemleyip sonra ona Ben lise öğrenciliğim zamarunda Ankara'daydım. kavuşmanın tadı bambaşka oluyor. O tarihte açılan O zamanlar kızerkek beraberliği, hatta arkadaşlığı den dışan bakardık, o da bir erkek iki kere pencebir etek, gamzeli bir topuk, güneşten yanmış bir kol bile çok güçtü. O zamandan bugüne baktığımızda, renin önünden geçerse laf olacak diye korkardık. Bir üzerindeki ayvacık tüyleri, burnun yanındaki çiller erkek elimizi bile tutsa titrerdik. Şimdi öyle mi? Nebu konuda bir ilerleme olduğu görülüyor. llerleme insanı günlerce tahrik ederdi. Bu küçük ayrıntılar redeyse beş yaşındaki çocuklar biliyor her şeyi. O diyorum çunkü; kız ve erkek gençler arasındaki flört çınlçıplak bir vücuttan, daha çekici idiler. Şimdilerde zamanlar filmlerdeki öpüşme sahneleri bile bizi hearkadaşlık ne kadar kolaylaşırsa o kadar iyidir. Inyasak kısıt dinlemeyen kuşak, bu tadları çok erken yecanlandınrdı. En fazla, ya bir pastaneye gidilirsanlar böylece birtakım gereksiz komplekslerden yaşta tüketiyor. Oysa perhiz, iştahı tavında tutar. di, ya da mahallenin arkasında buluşulurdu genç erkurtulur. Kızlar genellikle aileleri haberdar olacak Seksi inkâr etmek, yasaklamak, elbet doğaya aykı diye çekinirlerdi. keklerle. Çünkü sürekli namusumuzu korumamız, CUMHURİYET/7 MEHMED KEMAL (GazeteciYazarŞ air) Her şey gizliyai Hiçbir deneyim aciklanmaz ve yararlanmaya sunulmazdı. Evlilik öncesi her tür10 cinsel ilişkiler gizliydi. Geneleve gitmek, yoksul komşu luzı tavlamak beceri sayılırdı. Ilk yattığım kadının öyküsünü en yakın arkadaşlarıma bile, öğünmek için olsun 5 gün anlatmadım. 18 yaşındaydun.. erkeklerle gezip tozmamamız konusunda ailemiz olsun, akrabalanmız olsun öğütler verirlerdi. Bazı arkadaşlanmız da erkek arkadaşlanyla, yani uzaktan uzağa hoşlandıklarıyla mektuplaşırdı. Mektuplara da okuduğumuz romanlardan bölümler ahrdık. R1FAT ILGAZ (Yazar) Erkek geldik, erkek gidiyoruz HALDU1N TANER (Yazar) Gözüm gönlüm doygun büyüdüm Biz yaştakilerin işi daha güç. Nerelerden nerelere geldik, düşünebüiyor musunuz? Kaçgöç devri, tabulann bini bir para. Baskıdan geçilmezdi. Atatürk devrimlerinin Batılılık, bihrnselnk, uygarlık çabalan yetişme yıllanmıza rastlar. Seks konusuna değemedi onlar da. tki arada, ortada, şaşkın kaldık. Yüksek tahsile Almanya'ya gittim. Bambaşka, daha doğaya yakın, daha özgürümsü bir ortamın ortasındaki, daha serbestçe bir seks anlayışı gençliğimin pek işine geldi idi. Bunca değişik iklim ortasında nezie olmak işten değildi. Kafası başka, özü sözüne uymaz, hem devrimcı Uencı, hem bilinçaltı kalıtımı pederşahî bir acaip kanşımdır o kuşaklar. Genel konuşurken atar tutar, iş kendine gelince alıştırıldıgj eski koşullandırmalann etkisinden kurtulamaz. Söz gelimi bekâreti, kıskançlığı ilkellik sayar ama, kendi evlenirken dokunulmamış merakındadır. Sade eşini değil, kızkardeşini, kızını, elden kıs Yemekle ıcmek yaşamımızdan nasıl çıkmazsa, cinsellik de öyle. 75 yaşında oluşum cinsellik yaşamından çıktığımı vurgulamaz. Gençliğimde ne kadar bu iki cinsten biri isem, bu yaşta da öyle. Yaşlanmakla karşı cinse geçip teslim olrnam gerekmez. Cinsellik konulannı çoğaltmak için kendi cinsimle uzlaşmaya gidecek kadar cinsimi yadsıyacaklardan da değüim. Erkek geldik erkek gidiyoruz. Güzelliğin gözlemini bir kadın yapısında izleme ahşkanlığında olanlar için yaşlıhk bu konuya da eğilmeye engel değildir. Elverir ki, "kadınlık" yaşlanıp, çökmesin ya da "kadınlık" cöküp de vakitsiz yaşlanmış olmasın. Bir kadına her zaman gereken değerini vermek gerekir. Ama yeter ki, kadın verdiğimiz bu değeri yabana atmasın, değerini bilsin. NtLÜFER AYDAN (Sinema Sanatçısı) Oğlum eşcinsel olmasın diye çok uğraştım Ben 50'li yıllarda sinemanın içindeydim. O zamanlar aşk fîlmleri çevrilirdi ve bu filmlerin hepsi cinsellikten uzak. romantik filmlerdi. Daha sonraki yıllarda ortaya çıkan seks fîlmleri furyası nedeniyle sinemadan uzaldaşmak zorunda kaldım. O zamanlar bu konuîarda bir baskı vardı, ama ben şehirli bir genç kız olduğumdan, herhangi bir baskı görmedim. Bu nedenle, birtakım saplantılanm olmadı. O günlerden bugüne, serbestliğin arttığı ortada, ama bu, bence dejenerasyona uğramış bir serbestlik. İki oğlum var. Birisi 26, öteki 15 yaşında. Onlarla hep bir arkadaş gibi konuşmuşumdur. En büyük korkum, eşcinsel ilişkilere gîrmeleriydi. Bunu önlemek için, cinsel konuîarda açık konuşarak onlara yardımcı olmaya calıştım. En büyük tehlikenin erkekten gelebileceğini söyledim. Bu ortamda erkek çocuk yetiştirmek çok zor bir şey. Kız çocuğu bir gün evlenip yuva kurabilir, ama erkek çocuk öyle değil. Oğullanmın arkadaşlannın evlerine gitmelerine, yalnızca ana ve babalarımn olduğu zamanlar izin verirdim.. Cumbadan Rumbaya mı? 4 Erkekleri soracak olursamz, "Doyumsuz bir toplumdu" diyor aynı saır. Hemen hepsi cinsel açı"Tango tango, Etekleriflyango, Göğüsleripiyango" 1930'lu yıllar Ankara'sında ağızdan ağıza dola dan açtı ya da bana öyle geliyordu. Hatta çok iyi şan bir söz bu.. O kapah, kadınlan çarşaflı kentte hatırlıyorum, camide bir ölü kadın yıkıyorlardı. Erbu açık saçık dizeler nereden gelmişü? Gençliğini kek arkadaslanmla gizli biryerden, uzun uzun o çıp19301940'h yıllann Ankara'sında yaşamıs bir şair lak, ölü kadın vücudunu seyretmiştik." anlatıyor: "O zamanlar kadmerkek ilişkisi diye bir 1930'lardan bu yana gençlik ve cinsellik açısından şey yoktu. Herkes olsa olsa kendi karşı cinsten ak neler, ne kadar değişti? Bu konuda aşağıda görüşleriniyanstttığımız düşünür, yazar ve uzmanlar, bir rabalanm görürdü. Derken, birden Ankara başkent yandan değişimi vurgularken, bir yandan da geleoldu. Bahriye Navrhğı kuıyldu. lstanbul'dan denizci subaylar, hanımları Ankara'ya akın etmeye başlaneksel baskı ve yasaklann devam ettiğini çeşitli biçimlerde ortaya koyuyorlar. dılar. Hep tstanbullu deniz çocuklanydı bunlar.. Ve kapah kentte yepyeni türden kadınlar dolaşır oldu. Cumhuriyetten sonra, toplumsal, cinsel hemen her Ifte bu kadınlar a "tango " derlerdi. Ütülü etekler gialandaki değişim büyük atlama ve sıçramalarla deyerferdi bunlar, ki o zaman başkentin kadınlan ütüğil, milim milim olmuş. Fazlası için umutlu olmaya riedir bilmezierdi. Rüzgâr vurdukça o güzelim etek pek neden yok... Bir Çin atasözünden gayri: "Bin da ler açılır, Ankarah delikanlılar da çileden çıkardı."millik yolculuk tek bir adımla baslar." Gençlik veOnsellik CUMHURİYETVERİARAŞTIRMA işbirliği ile gerçekleşen ' büyük anket ATTtLA tLHAN (Yazar) îdeoloji, cinsel yaşamı etkiliyor mLızerkek arkadaşlığının en düşük düzeye indiği bir dönem 1970'lerdl PROF. DR. AYSEL EKŞİ~ Cinsellik, kuşkusuz her dönemde önemliydi. Ancak nasıl savaş, hastalık, felaketler veya önemli yarışma ve sınav gibi durumlarda dış tehditlerin yoğun baskısı altında insanın kişisel doyumu ikinci plana düşerse, 1970'li yıllarda benzeri tablonun büyük bir kesim gençlik için yaşandığı da söylenebilir. Bundan özellikle, ideolojik gruplarda yer almamış ortadaki kitlenin en fazla etkilendiğini ve bu dönemde büyük bir boşluk yaşadığını, îstanbul Üniversitesi öğrencüerindeki gözlemlerime dayanarak düşünüyorum. Yoksa tüm Türkiye geneli için bir şey söyleyebilme durumunda değiİim. Okuyan öğrencilerin büyuk kısmı için bu yılların sık sık yapılan boykotlar ve kantinlerin kapatılması gibi nedenlerle okul arkadaşlığının kurulamadığı, üstelik gençlerin birbirlerine güven duyamadıklan bir yalnızlık dönemi olduğu bir gerçektir. Sanınm bu dönem, üniversiteler tarihinde grup için etkileşimin, erkekkız arkadaşlığrrun en düşük düzeye indiği dönem olarak gösterilebilir. Ideolojilerin, gençlerin düşünce ve davranışlanm, bunun da cinsel yaşamlarım büyük ölçüde etkilediği düşüncesindeyim. Ancak bu konudaki gözlemlerimin sağ ve sol ideolojiyi benimsemişler arasında, problemi nedeniyle Mediko Sosyal Merkezi'nde 1970yin çalkantılı yıllannda sağ, sol ve Müslüman kesimlerde gençlik ve cinsellik Kantinde sigara içen kıza 'fahişe' denirdi 1940 yıllannda üniversitedeyken bir kız arkadaşımla Yıldız Parkı'nda tek başına dolaşmak olay oluyordu, çevremizde bir sürü adam belirirdi. Aynca şunu da ekliyeyim yanımdaki kız arkadaşım da çok yürekli bir kızdı, bir erkekle dolaştığı için. O yıllarda üniversite kantininde sigara içen kızlara fahişe gözüyle bakılırdı. Türkiye'de cinsellik açısından 50'li yıllarla 40'h hatta 30'lu yıllar arasında önemli bir fark ycktur. Türkiye'de cinselliğe olan bakış çeşitli bölgelere göre değişir, her yerde aynı değildir. Aktarma bir taassubun geçerli olduğu yerlere dıştan bakıldığı zaman tabu gibi anlaşılabüir. Ama sadece dıştan bakıldığı zaman. Osmanlı toplumunun en bağnaz zamanlannda bile cinsellik bütün çeşitleri ile başta saray olmak üzere konaklarda ve her yerde uygulama alanı bulmuştur. Cumhuriyet toplumu, laik bir toplum özelliği taşıdığı için bir de kadına daha geniş hak ve özgürlükler tanındığı için elbette Osmanlı toplumundan daha açık bir toplum özelliği gösteriyor. Çağdaş Batıdaki flört uygulaması başlıyor. Şu farkla ki, flört gelişmiş toplumlarda son neticeye kadar götürüldüğü halde ülkemizde bekâretin önemsenmesi, gençlerin sorunlu ve bunalımlı bir cinselliğe düşmesine hatta yanlış cinsel çeşitlemeleri denemesine yol açmıştır. tanıma olanağını bulduğum kesim gibi sınıriı bir grubu içerdiğini, eylemlere katılan aşırı uçlardaki gençleri ya kendilerinde hiçbir problem olmadığını düŞündükleri ya da ortalıkta görünmeyi istemedikleri için zaten tanımayamadığımı da belirtmeliyim. Bilindiği gibi sol ideolojiyi benimseyen gençler toplumun özgürlüğü, insanın özgürlüğü, kadının özgürlüğü nedir, ne olmalıdır gibi arayışlar icindeydi. Dü şünce özgürlüğü, eşitlik kavramlan ve özeleştiri gereksinimi ile gençler bu sürede, kendi ikilemlerinin, özellikle duyguları ile davranışları arası çelişkilerin daha yoğun biçimde farkına vardılar. Bu onları düşüncelerini ve duygularını daha özgürçe tartışmaya, bu ikilemlerini ortadan kaldırmak üzere düşündüklerini uygulamaya yönelrti. Bu dönemde bu gençlerin hayli liberal, o ölçüde deneysel bir cinsel yaşam Gençler: Cinsel eğitime 'evef CumhuriyetVERl ARAŞTIRMA işbirliği ile gerçekleşen anketin en çarpıcı sonuçlarından biri, araştırmaya katılan gençlerin hemen tümünün cinsel eğitime "evet" demesi. Cinsiyete, eğitim durumuna, yaşa ve toplumsal konuma göre yapılan ayrımlar, bu konuda hiç fark etmiyor. Toplumun her kesiminden gelen gençler cinsel konuîarda eğitilmek istiyorlar. Gençler, bu eğitimin nasıl bir yöntemle yapılması gerektiği yolundaki soruya ise farklı karşılıklar veriyorlar. En büyük çoğunluğun önerdiği yol, okullarda öğretmenler ve uzmanlar aracılığıyla eğitimin yapılması. Gençlerin yüzde 50'ye yakın bir bölümü bu yolu öneriyor. Yüzde 28'lik bir grup ise radyotelevizyon, gazete, dergi gibi kitle iletişim araçlarıyla eğitim yapılması gerektiğini savunuyor. Üçüncü büyük grup ise eğitimin aileler tarafından verilmesi gerektiği inancında: Yüzde 24. Yaklaşık yüzde 5'lik bir grup ise, eğitimin Adem Baba ile Hawa Ana'nm kullandığı yöntemle, yani karşı cinsle arkadaşhk yaparak doğal yollardan edinılmesi gerektiği görüşünde. Kendilerine "efitim yöntemi öaerisi" sorulan gençlerin önemli bir bölümü, eğitim için hiçbir yol önermiyor. Yüzde 30'luk bu grubun eğitime "evef derken bu iş için herhangi bir yöntem önermemesi oldukça ilginç. Söz konusu soruyu yanıtlayan gençlerin üçte ikilik bir bölümü cinsel eğitim için yasal öğretim kurumlarını önermesi, buna karşılık yüzde 30'luk bir grubun hiçbir yol önermemesi, klasik öğretim yöntemlerinden medet ummaması anlamına mı geliyor? Gözden Farklılasan özelliklerine göre "Cinsel Eğitime Evet" diyen gençieı (Yüzde olarak). Sayı Yüzde Cinsiyete Göre Ktzlar Erkekier Eğitime Göre İdeal Evlenme Yaşı Kızlar için Erkekier Içia Ciosiyete Göre Kıziar Erkekier Okuryazar/llkokul bitirmiş Ortaokul bitirmiş Lise bitirmiş Yüksekokui bitirmiş Yaşa Göre 1517 Yaş arası . 1821 Yaş arası . 2224 Yaş arası . Konumuna Göre Öğrenci genç Eğitime Göre 248 286 96,5 93,2 23 21 20 21 23 24 21 22 22 22 21 22 27 25 24 25 27 28 24 26 27 26 25 26 Okuryazar / ilkokul bitirmiş ... 111 91,0 Ortaoku! bitirmiş 165 94,3 Lise bitirmiş 208 97,2 Yüksekokui bitirmiş 19 95,0 Yaşa Göre 15 17 Yaş arası 150 92,0 18 21 Yaş arası 238 95,6 22 24 Yaş arası 144 96,0 Konumuna Göre Öğrenci gençier Çalışan gençier Çalışmayan gençler Toplam gençier 128 227 179 534 96,2 94.2 94,2 94,7 Çalışan genç Çalışmayan genç uzak tutulmaması gereken bir başka nokta ise. toplamın yalnızca yüzde 6'sının ilk cinsel bilgilerini okullarda öğretmenlerden almış olması. Ideal evlenme yaşı nedir? Bakın gençler ne diyor: Kızlar, yine kızlar için ideal evlenme yaşını 23 olarak belirliyorlar. Ankete katılan kızlara göre, erkekier için ideal evlenme yaşı ise 27. Ankete katılan erkekler, bir kız için ideal evlenme yaşının 21 olduğu görüşünde. Kendileri için ise 25 yaşı seçiyorlar. Yan sütunlardaki tablo dikkatle gözden geçirildiğinde, eğitim düzeyi yükseldikçe gençlerin önerdikleri ideal evlenme yaşlarının da yükseldiği görülüyor. ları olduğu söylenebilir sanınm. Aynı ideolojiyi benimseyen gençler arasında hayli çabuk kararlaştınlmış, gelenekselin ve alışılmışın kesinlikle dışında, duygusallığa hiç yer vermeyen cinsiyetler arası eşithği, paylaşmayı, özgürlüğü temel alan, "bir masa, âç iskemle ve bolca kitapla" kuruhıvermiş evliliklerin sayısının da hayli kabarık olduğu bugün çok daha iyi anlaşıhyor. Sağ ideolojilerin ise gençleri değişikliğe karşı çıkma, kuvvetle gelenek ve göreneklere bağlanma, geçmişte var olmuş olan şan ve şerefe özlem duyma biçiminde etkilediği, milliyetçi duygulan temelde heyecana dayanarak harekete geçirdiğini biliriz. 1970'li yıllarda tanıma olanağı bulduğum büyük sayıda gence bakarak, kendi inandıklan otoriteye kayıtsız şartsız boyun eğen, dogmatik, şüpheci, pasifagressif, otoriteryen kişilik yapısındaki kız ve erkeklerin bu ideolojiye daha yatkın olduklan düşüncesindeyim. Bu gençlerin zaman zaman gruplar içinde biraraya gelmelerine rağmen, cinsel safiyete, gelenek ve göreneklere bağlı kalmak üzere genelde karşı cinsin cinsiyetini ve bütünüyle tüm cinselliğin varlığım büyük ölçüde yadsımaya kendilerini zorladıklannı söyleyebilirim. Bilindiği gibi, 1970'li yıllarda mukaddesatçı denilen grupların, en azından o günün koşulları içinde, fazla etkin olduğu söylenemez. O nedenle 1970'li yıllardaki deneyimleri hakkında da fazla bir şey bilmiyorum. Ancak 1980 başlanndan itibaren, topuklarma kadar mantolu ve aynı renk başörtülü genç kızların üniversite içinde sayısı giderek arttığı zaman dikkatimizi cekmeye başladığmı itiraf edelim. Bu Jcızların üçü beşi, hep birbirlerinden destek alarak, daima gruplar halinde gidip geldikleri için diğer gençlerle kaynaşmaları söz konusu olamadı sanınm. En azından başörtülü kızlann diğer kız ve erkek gençlere, diğer gençlerin de başörtülü kızlara genellikle büyük tepkisi olduğunu, birbirlerini dışladıklannı ve yok farzettiklerini, hatta edebiyat fakükesi gibi fakültelerde gençlerin birbirlerini açıkça karşılıkh küçümsediklerini ve açıkça tartıştıklannı biliyorum. Örtünme olayımn sanıldıgş kadar yüzeyde kalmayıp, giderek bu kızlann kişiliklerinin bir parçası halinde gelişmekte olduğuna da zaman zaman tanık olduğumu beürtmeliyim. Bir örnek olarak da, iki yıl kadar önce ertesi günü önemli bir sınava girmesi gereken, ancak faküite idaresi başını açmadıkça okula alınmayacağını kesin bir dille bildirmiş olan bir öğrencinin ailesi tarafından Mediko Sosyal Merkezi'ne getirümesi olayını gösterebilirim. Bu genç kızın ertesi günü sınava girmesi, başını açması demekti. Alışkanlıklanna ve dinin kurallanna sıkı sıkıya bağlı yetiştirilmiş bu genç kız, ailesinin "Zarar yok kızım, bir kerecik açarsın, senin gelecegin daha önemli" ısrarlarına rağmen yüzü sapsarı, ağzıdili kurumuş "Yapamam" diye ağhyordu. Bizim kuşaklarda gençler, annelerinin başörtüsüne tepki gösterirdi, bugün îstanbul'da bazı ortaöğrenim gençlerinin annelerine örtünmeleri için baskı yaptığını annelerden öğreniyoruz. Çünkü bugün Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı'nın normal ortaokul ve liselerinde bazı yobaz din öğretmenlerinin "Analannızın. bacıUnnızın Müslüman örf ve ananelerine göre örtünmeleri için cebir yapmak sizin borcunuzdur" bıçımınde gençleri etkilediğini sık sık işitiyoruz. Bu etkiler altındaki gençlerin, ufak tefek bazı kaçamaklara rağmen, tüm cinsel yaşamlannın duygulan bastırma ve yadsıma üzerine dayandırıldığını söyleyebiliriz. SUZAN AVCI (Sinema Sanatçısı) W Ben, 1S5O1953 yılında ilk eşimle flört ediyordum. Tabii bu duyuldu. Annemden kötü bir dayak yedim. tkinci kez yine duyuldu, bir dayak daha, uçüncüsünde "Niye dövüyorsun anne, biz evlenecegü" dedim. Daha 15 yaşmdaydım bunu söylediğimde. Ve beni utandırmadılar, evlendik. Böylece bu sorun bitmiş oldu. Düşünün, o yaşta böyle bir sorunla insan ne kadar yıpranıyor, duygulan, düşünceleri, her şeyiyle... 1954 yılında evlendim. Ne ben ne de arkadaşlanm, yani çevremdeki yaşıtlanmda cinsel bilgi diye bir olay yoktu. Ve ben evlendiğim zaman hiçbir şey bilmeden evlendim. îlk regl oluyor genç kız. Bunu bile anneme soramadım, korktum, sakladım. Büyük bir baskı vardı her şeyden önce. 1957 yılında eşimden ayrüdım, sinemaya geçtim ve bir çocuk sahibiydim, yine de cinsellik konusunda hiçbir şey bilmiyordum. Bir genç kız gibi dönuş yaptım. Eşim de sanınm benle aynı durumdaydı ki, bu konuda hiçbir diyaloğumuz olmadı. Hiçbir şey bilmeden evlendim NİMET ARZIK (GazeteciYazar] Anatomi kitaplannda cinsel organlar yoktu Sor okullannda okudum. O okullardr anatomi kitaplannda cinsel organlar yoktu. Yalnızca bitkilerin üremesı bahis konusu olurdu. Insanların hatta hayvanlann bile üreme konuları bahis konusu olmazdı, bu konular yok sayılırdı. Ana babaJar oturup, 1415 yaşlarmdaki kızlarının problemlerine yardıma olamazdı. Yol göstermek yoktu. Sanki insan değilmiş gibi, problemleri olacağı, birtakım uyanmalann olacağı düşünülmezdi. Fazilet sadece, "Benim kızım erkekierden nefret eder" şeklinde idi.. Ben, Türkiye'den 1112 yaşlanmda aynldım ve Polonya'ya gittim. Avrupa'nın çeşitli yerlerinde ge* çen yıllardan sonra 1942'de tekrar Türkiye'ye döndüm. Türkiye'de cinsel konular o zaman da yasaktı bugün de yasak. O zamanlar insan doğası hiç hesaba katılmazdı. Büvük bir baskı hüküm sürüvordu. YAKIN: İslamiyet ve cinsellik
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear