23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 15 TEMMUZ 1985 Solu Bölen Kim ?.. (Baştarafı 1 Sayfada) CHP gıbı buyuk bır kıtle partısı ıcınde zamanla doğal olarak bırtakım kanatlar oluşmustu, ama yıne de tartısmaların nıtelığı yukarıdakılerden haylı farklıydı Bır ara halk aydın kopukluğu ateslı bır tartısma ve polemık konusu olarak on plana fırlamıştı CHP nın beyın takımı, demokrasının geltsımınde neredeyse en buyuk engel olarak gorduğu aydınları, burokratları yaylım atesıne tutmustu 12 Mart 1971 darbesınden sonra bu tema kullenmış, Ecevıt ve CHP buyuk bır aydın desteğım de arkasına alarak, tam bır bırlık ıcınde ve kamuoyunda heyecan tıtreşımı yarata yarata ıktıdara doğru yuruyüse geçmıştı Bugun CHP yoktur Solda bırlık dıye bır kavramın yerınde yeiler esmektedır HP ve SODEP'ten sonra sırada DSP vardır Ve bır zamanlar CHP dışı solda tanık olduğumuz turde bırtakım tartısmaların bu kesımde de uç vermeye başladığını gormekteyız Ozellıkle aydınhalk kopukluğu ya da yabancılaşması konulu tartışmalar "Seçkınler', "aydın denen kesımler" gıbı deyımlerle bır zumrenın hedef alınması Bu eğılım daha çok partıleşme çabasındakı Demokratık Sol Partı'de (DSP) dıkkatı çekıyor Aydınhalk ılışkısı kuşkusuz ele alınmalıdır Ama DSP çevrelennde ele alındığı gıbı değıl Burada bır hata, bır haksızJık veya her ıkh sı bırden varmıs gıbı gelıyor bıze Ulkemızdekı demokrası ve cağdaşlık mucadelesınde temel sorun sankı "seçkınler, aydın denen kesımler'mış gıbı bır havanın oluşumuna katkıda bulunmak demokrasıden pek hoşlanamayan başka guçlerın ekmeğıne yağ surebılecek bır talıhsızlık sayılabılır Tarıhsel bakımdan da bu bakış açısı bıze gore hatalıdır Ulusal Kurtuluş Savaşımız dahıl çağdaşlaşma ve demokrası savaşımında Turk aydınının belırleyıcı önder rolunu yadsımak olası mıdır? Yakın tarıhe bakalım Örneğın CHPde Ecevıt ın 1960'larda genel sekreterlığe gelışı, demokratık soiun partıde egemen oluşu 1972'de Ecevıt'ı lıderlığe getıren oluşum ve CHP'nın ıktıdara yuksehşı bütun bunlarda Halk Partılı olsun olmasın aydınlann ağırlığını, herhalde, vıcdan ve sağduyu sahıbı kımse gormezlıkten gelemez Bu, bır Ikıncısı, "seckıncılık", "elıtızm" bır tur hastalık olabılır, ama bunu reddederken "populızm 'e kaymak da bır başka tehlıkelı eğılım değıl mıdır' Ustelık, bır elıtı seçkın bır polıtıkacı fıknyatçı kadrosu olmayan bır partı, hele demokratık sol bır partı olabılır mı? Bu, ıkı Uçuncusu, 12 Eylul demokrası ve demokratık guçler açısından bır başarısızlığın ılan edıhsıdır Demokrası kurumunun kendı ıç mekanızmalanyla bır buyuk bunalımı aşamayışıdır Ve bu başarısıziığın bır parçası da kuşkusuz CHP'ye bır butun olarak aıttır Sorumluluğun sevabıyla gunahıyla ortak pay laşımına ve ıstısnasız herkesın yapacağı bır vıcdan muhasebesıne gerek vardır Bu, uç Dorduncüsü, bu "vıcdan muhasebesı"nın bu&une kadar gercek anlamda yapıldığı kanısında değılız 12 Eylul oncesı hatalan, onlardan cıkarılacak dersler ve bu derslerın ısığında uretılecek polıtıkalar HP SODEP ve DSP, her uçu açısından da bu gorev henuz gundemdekı yerını korumaktadır Bu ıs doğru durust yapılmadan demokratık sol, veya sosyal demokrası ne demokrasının gelısımını sağlayabılır, ne de ıktıdar mucadelesınde ınandırıcılığını . Bu.dört Besıncısı, dıyalog ve uzlaşma konusudur Demokrasının bu temel kavramları kımılennce kâğıt ustunde gayet guzel savunulmakla bırlıkte, ne yazık kı pratıkte bu kavramların bır haylı uzağına dusulmektedır Bu, beş Aftıncısı bolünme konusudur UnutmayaJım, demokratık veya sosyal demokrat solun bolunmesının temelınde oncelıkle 12 Eylul yatar Once, CHP kapatılmıştır Sonra, beş ve on yıllık sıyaset yasakları konmustur Halkcı Partı ıle SODEP'ı kımlerın kuracağı veto suzgecınden geçırılmıştır Daha sonra da HP genel seçımlere gırerken SODEP'e "dur" denmıştır Buna paralel olarak da DSP hareketı gelışmeye başlamıştır Soz konusu bolunmenın "tavan'üa olduğu acıktır Çünku her şeye rağmen geleneksel CHP oyu 6 Kasım 1983'te HP'ye, 25 Mart 1984'te SODEP'e gıtmıştır SODEP te kalır mı? Aydın G Gurkan'la canlanan HP'ye ne kadarı doner f DSP'ye mı kayar? Bılemeyız Bıldığımız, bolunmenın "faban"da değıl "favan"da olduğudur Bu, altı Yedıncısı geleneksel Haik Partısı tabanının "tavan"da da "bırlık" ısteğıdır Eskı Halk Partılılerın bu ozlemı son derece yerındedır Gerek ıktıdara yurumek açısından, gerekse sağa karşı bır ağırlık oluşturup demokrasının ışlerlığını sağlamak açısından tek ve guçlu bır partıyı ozlemek kadar doğru bır duşunce olamaz Ama bu doğru duşuncenın 'tavan"da egemen olabılmesı bugun ıçın pek yakın bır ıhtımal olarak gozukmuyor Ne yazık kı oyle Şımdılık dışa dönuk olarak farklı açıklamalar yapılıyor olsa da, HP'nın de SODEP ın de, DSP'nın de kendı yollarında yurumeye devam edeceklerı anlaşılıyor Ne zamana kadar? Hıç olmazsa 1988 seçımlerıne kadar dıyebılırız "Taöan'dan gelen ses sağduyuyu yansıtmaktadır Ama ne var kı kendı ozlemlerını gerçeklerle karıştıranlarm bu sese kulak verebıleceklennı bugun ıçın mumkun goremıyoruz Acı tecrubelerden ders çıkanmayı oğrer; nceye kadar bu boyle devam edecek mı bakalım En azından, dıleyelım, taraflar bırbırlenyle dıyalog kapılannı acık tutsunlar, bır zamanların "fraksıyon tartışmalanna" benzer bır ortama meydan vermesınler' ANKARA NOTLARI Marini: Çelenk'in İtalya'ya MUST4FA EKMEKÇİ verileceği umudundayım Yabancı... Roma'ya donen İtalyan Savcı Manni, "Çelenk verilmezse, sorgulaması için Turkiye'den izin istedik" dedL Haber Merkezi Roma Ağır Ceza Mahkemesı'nde görulen Papa'ya suıkast davasının gıyapta vargılanan sanıklarından Bekir Çelenk'in İtalyan adaletının önune çıkarılmasını ıstemek ıçın Istanbul'a gelen Savcı Antonio Marini, dun Roma'ya dondu Savcı Mannı, Leonardo da Vıncı Havaalanı'nda yaptığı acıklamada, Turkıye'dekı temaslannın olumlu geçtığını ve Bekır Çelenk'in italya'ya gönderıleceğınden umutlu olduğunu soyledı. Marini, Turkıye'nın Çelenk'ı İtalya'ya yellamayı reddetmesı halınde, Italyan yetkıhlerın Turkıye'ye geierek Çelenk'ı sorgulamalarına ızın verılmesı ısıedığını kaydettı italyan Savcı, Türk yetkılılenne Papa'ya suıkast gırışımıne adı kanşan Omer Ay, Sedat Sırn Kadem ve Abuzer Uguriu'nun sorgulanması çağnsında bulunduğunu da kaydettı. Savcı Marını, Roma'ya donmeden önce Istanbul'da Yeşılköy Havaalanı'nda alışverış yaptı Eşıne şıle bezmden bır elbıse ve 3 yaşındakı kızına bır terlık ıle oyuncak bebek alan Mannı, ayrıca lokum, şamfıstığı ve nazarlık da satın aJdı \asadışı din eğitimi (Baştarafı 1. Sayfada) timıni alan çocuklar askerlik yaptıkian sonra bize geliyor, muezzınlık, hocalık istiyor. Elbet gorevlendıremiyoruz. Sonra işsız kalıvorlar." "Kovlerde açtıklan pansıyon gorunumundekı Kuran kurslanna bunlar yakın koylerden ogrenci almazlar" dıyor dın görevülen derneğının uzun sure başkanlığını yapan N.G "Nedeo?" diye soruyonız Şöyle yanıtbyor "Bu Idşüerin mabiyetterini anlamak zor, ama çocuklan oradan oraya gezdıriyorlar. Aıleden tam tecrit olujor çocuklar uzak yerlerdekı kurslara gıderek Boylece ıstenilen bıçımde yeüştırilıyorlar." "Devletın dın eğıtımme karşı olmalannın nedenı var mı'" "Bunlar yuksek tahsile de karşılar. Devletın verdıği din eğitimini alanlan da, kufurle, itham ediyorlar. Bunlar kendilennden olmavan hocanın arkasında da namaz kılmazlar." "Sözünu ettığınız bu kızlar manastırı, bunlann kontrolündekı yerlerden bırı olabilır mı 9 " "Bunlann bir orada değil, Balıkesir'in çeşıtli ilçe ve köylennde de çok sayıda bu tur pansiyonlan var. Duyduğumuza gore bir de ailesı Almanvada bulunan çocuklan alıyorlarmış. Ailesı çalışırken, onlar da burada çocuğu bem yedinp ıçınp yatırıvorlar hem de kendı ekollenne gore din eğitimi veri>oriar." Aldığımız bılgılerın ısığında "kızlar manastın"na ulaşmanın yollarını duşunurken, karşımıza "Hafız" çıkıyor "Hafız" dıye anılan Ah Rıza Ozdamar Frankfurt'ta ışçı Üç haftalığına ızınlı gelmış. ÇevTede "Bu işleri bilir" dıye anlatılıyor "Hafız'Ma yolda ayakustü konuşuyoruz Ters ters bakarak "Ne istiyorsunuz?" dıye soruyor Bız de yazdığımız senaryoyu oynamaya başlıyonız Cebımızde "Hafız"ın kartı, Merkez Karaman Köyü'ndekı "kızlar manastın"na doğru yola çıkıyoruz Ancak daha uğrayacağımız yerler var . Yasal yolu: "Dikiç kursu" Bu tür Kuran kurslarına gıtmış, Balıkesır'den sonra lstanbul Sarıyer'de de boylesıne dın eğıtımı görmuş Ismail Cansever. Şu anda seyyar saüalık yapıyor Cansever'le konuşurken aklımıza A İ 'nın "Bu kurslann yasal olmaması nedeniyle, burada eğitım (') goren çoıukların sonradan işsız kaldıgı" yolundakı saptaması gehyor. Cansever bır yandan tezgâhmda kalan şeftahlen stralarken, dığer yandan da "derdımızı" dınlıyor Almanya'ya gideceğımızı, gende kalacak kız kardeşımızı bırakacak yer aradığıınızı öğrenınce gözlen parlıyor "Valla benim de yetişkın kızım olsa, ben de boyle bır kursa veririm. En ıyısi Uzeyir Hoca'nın kursu. tyisi mi sen oraya ver." "Muftuluk denetımınde mı?" "Ne yapacaksın Muftuluk denetımınde olanı. En ıyısi olmayanlar." "Neden''" "12 Eylul'den once kolaydı. tstedigımu gibi eğitiyorduk. Sonra sorar oldular. bu nedir diye. Bız burada Arapça ogretıyoruz, Kuran oğretıyoruz deyince de muftuluk hemen bır gorevlı gondenyor. Gelen resmi kurs bocalan da bizim istedığiımz gıbi egitemivorlar. Onun ıçın şımdi bunlan resmen Kuran kursu yapmıyonız." "Bır araya gelmış seyyar satıcılann oluşturduğu kalabalık ıcınde surdurüyoruz söyleşımızı Cansever ıle "Peki. ama kardeşim bu kız çocuğu. Haftada ıkı defa dışan çıkıyormuş Uzeyir Hoca'nın oradakı kızlar." Cansever gulu>or "12 Eylul'den sonra zorlaştı ya bu ışler, bu nedenle kızlan halk eğıtımdekı bıçkı dıkış kursuna yazdınyoruz. Haftada oir iki kere gıdıp gelıyorlar. Boylece kım*e ellemıyor. Rahatça Kuran egıtımı yapılıyor." Alacağımızı almıştık Cansever'den, başından ben konuşmalan kaydeden mım teybımızın düğmesıne basarak durduruyoruz Kalemli: Türkİş'in katılmadığı toplantı yararlı oldu ANKARA (Cumhuriyet Borosu) Çalışma ve Sosyal Guvenlık Bakanı Mustafa Kalemli, yasa değışıklıklen konusundakı kornısyon toplantısının, ışçı temsücilennın katılmamasına karşın "yararlı ve verimli olduğunu" açıkladı Kalemli, çalışma yaşamını duzenleyen Sendıkalar, Toplu Iş Sözleşmesı, Grev ve Lokavt Yasasj ıle Iş Yasası'nda yapüacak değışıklıklerın ele alındığı toplantı hakkında yazılı bır açıklama yaptı Kalemli, açıklamasında, "İşçi temsilcilerinin >~apılan davete rağmen katılmadığı calışmalar yararlı ve venmlı olmuştur" dedı Toplantının bılımsel bır tarafsızhk ıçensmde yürütüldüğünü söyleyen Kalemli, yasalarda 12 değışıkhk yapılmasının kabul edıldığını belırttı Kalemli, asgarı ücretın yenıden düzenlenmesı amaayla Iş Yasası'nın 33 maddesının değışUnlmesıne ılışkın taslağın da kabul edılmedığını kaydettı. Kalemli, çalışma yaşamındakı her türlu aksaklığın gıderılmesı ıçın her çabayı gösterdığını ıfade ederek, "Bu merhalede, ışçi ve işveren kesunımn goruşlennı alarak, komisyonun bu yararlı çauşmasından sonra Çalışma Meclisi'nın toplanmasına gerek olup olmadığını belırleyecek ve buna gore hareket edeceğiz" dedı Hafızın kartı "Almanta'da ışçıyım. Şımdı annemı de gotureceğım. Burada 15 yaşındakı kız kardeşım bir başına kalacak. Hanı, onu guvenilir bir Kuran kursuna yerleştirraek ısti>orum. Yanına bırakacak başka lamsem yok." Hafız şö> le bır duşunuyor, benı tepeden tırnağa kadar suzdukten sonra pek güvenlı olmayan bır ses tonuyla soruyor "Almanya'nın neresinde işçisin sen?" "Münıh " Bır kez daha duruyor, sonra anıden karar vermış gıbı başhyor konuşmaya "Bak bcH Karaman köyundenim. Bizim orada bır kurs var. Kızlar için çok iyi. Hem dini egitiminı de alır. En ıvısı orası." "Muftuluk denetımınde mı?" "Yok canım, ne yapacaksın muftuluk deneüminı. Burası tam istediğin gıbı. Sana bır de kart yazayun." TelevTzyon, buzdolabı gıbı dayanıklı tuketım maddelerı satan bır dukkâna gırıyoruz "Hafız" Alı Rıza Ozdamar ıle. Oradan aldiğı bır kartm arkasına yazıyor "Uzeyir Hoca, bu gelen arkadaşlann kızını kuran kursuna al. Ben akşam uzen gelırim. Hafız Ali Rıza Ozdamar." (Baştarafı 1. Sayfada) dıye ve kaymakamlığı zıyaret ettı. özal, Petek otobüsunden yaptığı konuşmalarda, hukumetin, meselelen bılen ve doğru çözümler getıren polıtıkalar ızledığını anlatarak şöyle Konuştu: "Vatandasuı şikâyeti azahyor. Doramlan daha iyiye gidiyor. Tabü taiepler azalnuyor. GeÛşen Turkiye'de yenı taiepler ortaya çıkacak. Bakıvonım, Edırne'nin her koyande eİektrik var, tdefon var. Telefonu olan otomatilc telefon istiyor, asfalt yolu olan taria ıçı yollann da asfaltlanmasını isüyor. Sulamanın favdasını gorup yeni goletler, barajlar istiyor. Bunlar hakiı taleplerdir. Tarımda iyi bir gelişme var. Buğday ve ayçtçeği fevkaUde iyi. Yağ ithati bu yü asgariye inecektir. Ulkemizin meselelerini bilen Mr iktidar var da onun için. Bugun memleketimizde hıçbır şeyin yoklugu çekılmıyor. Neden, çunku hukumet ne yaptığını bilerek yapı>or. Eğer yanlış işier yaparsanız, durum kotuye gıder. Bir memlekenn ıdaresı, meseleieri bıferek doğnı ışler yapan, beceriklı ınsanlar ta'afından yunıtulduğu zaman ışler lyıye gider." özal, muhalefetten, kendüennın ıyı ışler >aptıklannı soylemesını beklemedığını belırterek şöyle dedı "Siz de onlardan iyi şeyler yaptığınuzı soylemeiennı beklemeyiniz. Ama terazı sızlersmiz. Siz, doğruyu olçersınız. Bogun Turkiye'yi Boğaziar'ın hasta adamı değıl, Boğaziar'ın arslaBI olarak goruyoriar. Borcumuza hiç şaşmadan öduyonız. Tunzm ve ışçı dovizi gelirlenmızin bu yılki toplamı 4 milyar dolar olacak. Petrolu sadcce bundan odeyecegiz." özal, yatırımlann canlandınldığını, TürJcıye'nın bır baştan bır Özal: Bir bilen benim başa ekspres yol ıle döşeneceğınıanlattı Özal ve berabenndekıler, daha sonra Havza'ya geçtı Başbakan ıle Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy, Havza'nın otomatik santraLnı hızmete açtdar PTT Genel Müduru Servet BUgi, 1816 koduyla Havza'nın dış dunyaya acüacağmı söyledı, "Turkıye'nin 173. iiçesını otomatik telefona kavuşturdak. 1987'de manuel telefonla çalışan ılçe kalmayacaktır" dedı. OZAL TELEFONDA Havsa'dakı açılış törenınde kursuye getınlen otomatik tele fondan gazetelerı ve TRT'yı ara yan Başbakan Turgut Özal, "Ben Başbakan Turgut Ozal'ım. Havsa'da otomatik telefonu açtık, sızı de haberdar edelım dedık. Haberı kaydedın" dedı Ozal, Havsa'dan Edırne'ye gelırken otobuste, gazetecılere gezısı ıle ılgılı bır değerlendırme >aptı Trakya'da çıftçının ve herkesın yuzunun gulduğunu anlatan Başbakan, Almanya'dan gelen ışçılenn de yılgın bır havası olmadığını, bu yılın ılk 5 ayın da ışçı dovızlerının de yuzde 40 arttığını söyledı Ozal, "Seçim olsa, bu seçımi de alırız, onu da sojlejeyim" dıye ekledı MDP Genel Başkanlığına Ul ku Söylemezoğlu'nun seçılmesını nasıl değerlendırdığını soran gazetecılere de şu yanıtı verdı "Ben onu degerlendirmeyeyım. Çunku başka partının ışıne kanşniak ıstemıyorum. Yanlış anlaşılmasın." Mıllı>et Gazetesımuhabmmn, "O/al seferinde rezalet" ba.şlığı ıle Mılh>et gazetesınde yavımlanan ve Özal'ın Lzakdoğu gezılenndekı bazı kışıler hakkındakı yayımlarla ılgılı soruya Ozal şoyle yanıt verdı "Benim gazetem olsavdı o haberi koymazdım. Çunku pek çok insanı kuşku altına sokuyor. Yann bırisi çıkıp ıspat et derse, nasıl ispat edeceksmiz. Bu tıp dedikodulan >azmak doğru degıldır. Ben şahsen Mıllıvet'e vakıştıramadım. Her gnıbun içınde oyle insanlar olabüir. Ama buyuk bır grubu zan altında bırakacak şekilde yazı yazmak vanlıştır. Şımdı orada onu anlatan, çok muhtemeldır kı, eğer varsa bir anlatan herhalde epey narauslu bır ınsan degıld'r. Eger oyle bır şej varsa kı, her şevı gorebüdığıne gore, o ışın ıcınde o da varmış, o \akıt o gıbı ınsanlaıia konuşmak bıle dognı degıldır." Ozal, bu gıbı olaylann devlet heyetınde olmasını nasıl değerlendırdığını soran gazetecılere de şoyle yanıt \erdı "Valla onu bilemıyorura. O vakıt çıkar, erkekçe soylerler. lı lanca, falanca bunu yaptı derler, biz de gereken işlemı yaparız. Ama insanlann ozel hayatianna bu kadar mudahale etmek de yanlıştır. Ne şekilde olursa olsun, siz hoşlanır mısınız ozel hayatınua kansılmasından. Şu cins ınsanlar, bu cıns ınsanlar. Ben bunlann hiçbinne karışmak ıstemıyorum. Benim ıçın onemli olan bız gıttık onemli ışler yaptık. Gayet i)i bır seyahat yapılmıştır. Ama bu şekilde bır gazetede vayın yapmak >anlıştır." Başbakan Turgut Özal, saat 23 40'ta Ankara'ya dondu StRECEK AKSArAAY iÇrT.TŞTTslK GOCTERIL YCKMlLStYE TESEKKÜR EDERİZ» NİĞDE 12 temmuz cuma gunu oğleden önce Mamak'ta 1 Numaralı Sıkıyonetım Mahkemesı'nın önunde, salonda ıkı er konuşuyorlardı Bırı Şımdı tenha olduğuna bakma, dedı arkadaşına, öğleden sonra çok kalabalık olur Yabancılar var Arkasından ekledı Sen dıl bılıyorsun, dedı gır aralarına konuş1 Oğleden sonra, "Aydınlar Dılekçesı Davası" vardı Sanıklar arasında Mete Tunçay, >&/ç/n Kuçuk, Vecdı Sayar, Murat Bı gıbı sakallılar var ya, er sanıklan yabancı sanmıştı Duruşma saat 14 3O'da başladı Once sanıklar ıle avukatları duruşma salonuna alındılar O gun şu sanıklar gelmıştı Az;z Nesın, Erbıl Tuşalp, Haluk Gerger, Yalçın Kuçük, Mahmut Talı öngören, Mete Tunçay, Şerafettın Turan, Yakup Kepenek, Mustafa Ekmekçı, Tahsın Saraç, Nurkut Inan, Guler Tanydaç, Güngor Aydın, Haldun Ozen, Nakj Bülent Tanık, özay Erkılıç, Vecdı Sayar, Oralp Basım Ercan Ülker Sanık avukatları yerınde ıse şu avukatlar vardı Atıla Sav, Nevzat Heh/acı Onder Sav, Şahın Mengu, Velı Devecıoğlu, Fatma Çakır, Sanal Saruhan, Kâzım Yenıce, Kasım Sonmez, Ahmet Kılıç, Asım Hışıl Çetın Güner, Haluk Uysal, Nezahat Gündoğmuş, Ybsar Kadayıfçılar, Hasan Kepenek, Mehmet Özsuca, Ersen Şansal, Atılla Coşkun Dınleyıcı sıraları da kalabalıktı SODEP'lıler, eskı tabıı senatörler oradaydılar Oradakıler arasında goze çarpanlardan bazıları şöyleydı Yığıt Gulöksüz, Dursun Kut, Muzaffer Yurdakuler, Suphı Gürsoytrak, Sargut Şölçun, HhanAlkan, SerpılBozer, Türkân Akyol, Julıde Gulızar, Ergun Uğur, Bılgesu Erenus, Muştak Erenus, Neşe Bulut Kadır Okçu, Baskın Oran, Cevat Geray, Varlık Özmenek, Rennan Gerger, Nurcan Suzal, Fadıl Kocagöz, Gungor Altay, Ihsan Öğuş, Saım Açıkgöz, Bırgen Keleş, Mehmet Budak Yargıç Hâkım Kıdemlı Yuzbaşı Mehmet Sever, C Savcısı Cumhur Soğut Yargıç Mehmet Sever, Azız Nesın'den savunmasını sordu Azız Nesın, "Savunmamı yazılı olarak hazırladım, sözlü olarak açıkladıktan sonra, mahkememze yazılı olarak vereceğım" dedı Azız Nesın, yazılı savunmasını sözlu olarak açıkladı Azız Nesın'ın savunması on yedı sayfa tutuyordu Savunmayı bıtırdıkten sonra, savunma metnı ıle eklerını yargıca verdı Yargıç, daha sonra sanık Husnu Göksel'den savunmasını yapıp yapmayacağını sordu Göksel, sure verılmesını ıstedı Savunmasını hazırlamış olan Erbıl Tuşalp 18 sayfalık yazılı savunmasını okudu, sonra metnı mahkemeye verdı Haluk Gerger de, savunması ıçın sure verılmesını ıstedı. Öbur sanıklar da sure verılmesını ıstedıler Saat 1615'tı Yargıç , "On dakıka ara verelım" dedı Sanıklar, avukatlar, dınleyıcıler salondan çıktılar Aradan sonra, yargıç kararını açıkladı, Azız Nesın ıle Erbıl Tuşalp'ın savunmalarına "yayın yasağı" koyduğunu bıldırdı Duruşma, 19 temmuz cuma gunu saat 1430'a ertelendı Karardan sonra avukatlardan önder Sav, Erşen Şansal, V'1 Devecıoğlu, Nevzat Helvacı ıle Mehmet özsuca, yargıca bır lekçe vererek, ara kararında venlen "yayın yasağı"nın kaldırılmasını ıstedıler • * • "Domuz yetıştırme" ıle "domuz etının y&nmesı" konusu, gıttıkçe buyudu Son olarak oncekı gunkü "Sabah" gazetesı, olaya el attı Haberlerı, yazıları okuyunca Prof Fehrnı Yavuz'un ağzı kulaklarına vanyordu Vazılsın, yazılsın dıyordu Yabancısı oiduğumuz bu konu kamuoyunun malı olsun, ılgılıler de üzerınde düşunsünler Yavuz'la soyleşıyı surduruyorduk Domuz konusu ıle ne zamandan ben ılgılenıyorsunuz'? Mulkıyeyı bıtırdıkten sonra, doktora yapmak ıçın Almanya'ya gonderıldım Ikı yıl sonra, savaş çıkınca döndum, (193739) Pansıyoner kaldığım evlenn mutfaklarında bırkaç çöp kutusu vardı Bunlardan bırıne dokuma artıklan, bırıne konserve kutusu, bosalan dış macunu tupu gıbı şeyler, bınne de patates, meyve kabuğu, marul, lahana, pırasa artıklan gıbı hayvan yıyeceğı şeyler konuyordu Işte bu kutudakılen çopçüler, sık sık toplayıp, ozel kamyonlarla domuz beslenen yerlere gotürurlermış ikı yıl ıcınde bu çıftlıklerden beş altısını gezdım Veburalarda her yıl toplam 56 mılyon domuz beslendığını oğrendım O gunlerde Almanya'da "savurganlıkla savaş" (kampf dem verderb) parolası yaygındı 1942 yılında şehırcılık asıstanı olduktan sonra konuyu beledıyelerımızın temızlık gorevı açısından değerlendırmeye başladım Ozellıkle buyuk kentlerde, hayvan yemı olabılecek artıkların toplanması, zararsız duruma getırılmesı buyuk bır sorun yaratıyordu Toplamalar gecıkırse, sınek, koku, pıslık kaynağı olması ayrı bır sorun Domuzun her şeyı yedığı, obur hayvan olduğu söylenır Bu doğru değıl m ı ' Almanya orneğıne şu gerçeğı de ekleyelım Tanm, veterıner fakultelenndekj oğretım uyelerı, uzmanlar, ülkemızde yeth şen sebzenın, meyvenın en az uçte bırının tarlada, bahçedp taşıma, depolama sırasında yenmez, ışe yaramaz duruma g dığını yazıyor, soyluyor Bunlardan da domuz çıftlıklennde yararlanma olanağı pekâlâ aranır ve bulunur "Domuz etının yenılmesı kesınlıkle haram mıdır?" adlı bır kıtap yayımlayan Dr Ihsan Ekın de, yapıtında aynı konuya değınıyor, tavuk ve ördeklerm de pıs şeylerı yedığını, ancak onların etlerını ve yumurtalarını yemede bır sakınca gormedığımızı belırtıyor Domuzların beslenmesının, cıddı bıçımde yapılması halınde bunun da onune kolayca geçılebıleceğını soyluyor Domuz uzerıne tartışmalar ıse, sureceğe benzıyor ÇALI^ANLARIIN SORULARI/SORUTVLARI YILMAZ ŞİPAL Soru: "18 İşgünü İzin İstedik" (Baştarafı 1. Sayfada) ketı tarafından kıralanmış olsalar da, onanm masraflannı aıt olduklan şırketlenn karşılaması gerektığını açıkladı Iran resmı ajansı İRNA, tran Mülı Tanker Şırketı'nce kıralanmış olan ve Harg Adası'ndan yükledığı petrolu tran'ın dıf er Iımanlarına götürurken vurulan M Ceyhan'dakı yangının dün sabah kontrol altına alındığınj haber verdı öte yandan, Iran Petrol Bakanlığı Sözcusu, Basra Körfezı'nde Irak hava saldınlannda hasara uğrayan "M. Vatan" ve "M. Ceytaan" adlı tankerlenn onanm gıderlennın bu gemılenn sahıbı olan Turk şırketlerınce karşılanması gerektığını bıldırdı. Iran }4MT Iş Yasası'nın "Yıllık Ucretli İzın"e ılışkın 49 maddesı gayet açıktır Iş Yasası "kapsamına gıren ışyerlennde çalışan ışçılerden ışyerıne gırdığı gunden başlavarak, deneme suresı de ıcınde olmak uzere" ve en az bır yıl çalışmış olmak koşuluyla. "Hızmet suresı, a) Bır yıldan bej vıla kadar oianiara yılda 12 gun, b) Beş yıldan fazla ve on beş >ıldan az oianiara yılda 18 gun, c) On beş yıl ve daha fazla oianiara yılda 24 gun" yıllık ucretlı ızın verılır "Ancak 18 ve daha kuçuk vaştakı ışçılere venlecek yıllık ucretli ızın 18 gunden az olamaz Bu sureler toplu ış sozleşmelerı ve hızmet akıtlen ıle antırılabılır Yıllık ucretlı ızın hakkından vazgeçılemez " Yıllık Ucretli Izın Yonetmelığı'nın 6 maddesı de, "İşçının ızın suresı, ıznını kullanacağı tarıhtekı kıdemıne t re saptanır" demektedır Yasanın ve vonetmelığın açık hukumlerı, beşıncı hızmet surenızı doldurduğunuz 1985'te, 18 ışgünu yılhk ucretli ızın kullanmanız gerektığını ongormuştur Sendıkasız oluşunuz, bu nedenle de toplu sözleşmenız bulunmaması, bu hakları azaltıcı nıtelıkte değıldır Toplu ış sözleşmelerı ıle hızmet akıtlen, yasadakı hakları azaltmak ıçın değıl, daha fazlasını vermek ıçın vapılır Bız ozel sektore aıt bır ışyerinde çalışıyonız. Buyuk bir bolumumuz 1980 vılı nısan ayında işbaşı yaptı. 1981 'den sonra her >az 12 iş gunu yıllık ucretli izin yaptık. Bu yıl, çalışma suremiz beş seneyi doldurduğu için 1$ Kanunu'na gore 18 ış gunu izin istedik. Fakat, personel mudunı bu hakkımızın gelecek yıl (1986'da) 6. ızınde basla)acagını soyluyor. Bu doğru mudur? Biz sendikalı degılız. Toplu sozleşmemiz de yok. ŞS ANKARA Operator Doktor KAZIM SARI PEK Mua Mecidıyeko Buvukdere Cad No 5 7 5 Tel 166 96 66 166 r 48 Genel Cerrahı Uzmanı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear