Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet MmrIsmü ankışmazhğında Türkiye anahtar ülke iJMisır'la İsraii arasındaki en büyük anlaşmazhk konusu Akabe Körfezi'nin kuzeyindeki Taba bölgesi. îki ülke de bu bölgede hak iddia ediyor. Yörenin tarihi statüsünün belirlenmesinde Osmanlı arşivleri çok önemli rol oynayacak. ERGUN BALCI AKDENİZ PorlSâd ^jhıbi Cumhuri\el Malbaacılık ve üa/eıecilık Turk Anonım Şırketı adına Nadir Vadi. 0 Oenel Yaym Muduru: Hasan t emal, \1ucs.^ese Muduru: Emine l >akliRİI. Ya7i l>lerı Muduru Oka) (.«nensin. • Haber Merke/ı Muduru Yalçın Ba>er, Sayfa Du/enı Yoneımenr Ali Acar. 0 Temulcıler AN k ARA: Yatçın Dogan.lZMIR. Hikmel Çelinka>a. ADANA: Mrhmet Mercan. Servıs Şejlerr Islanbu! Haberlerı KthaÖz, L)ıj Haberler: Krgun Balcı, Ekonomi: Osman llagav, kuliur,: Aydıo Kmeç, Magazın Yatçın Pekşen, Spor Danı^manı: Abdulkadir \ uctlmaıı. DuVelııne: Refik Durfaa^, Araşıırma Şahın Alpa\, [şSendika: Şukran krlencj. 0 koordınator Ahmcl Konılsan, 0 Malı l>icr: hrol Krkyl, llan. Ziya Ergene. Halkla llıştılcr: Guldercn Koşar, Idare: Hıise)in Gıırer, Işlelmc Sadun Sonmez. Basan ve Yayarv Cuuıhuriyel Maıbaacılık ve Gazetecilık T A.Ş. Turk Ccağı Cad. 39/41 Cağaloğlu klanbul. PK. 246hıanbul, Tel: 526 10 00 (9 hat). Telex: 22246 • Burolar Ankara: Ziya Gokalp Buharı Inkılap Sokak No: I 9 ' 4 lel 33 II 4147, Tclcx 42344 0 lnnir: Haliı Zıya Bulvarı No 64/3. Tel 25 47 0913 12 30Telex: 52359 0 Adana: Çakmak Cad No 134 Kal 3, Tel 1455019731 Telex: 62155. I TAKVİM 11 Temmuz 1985 Imsak: 3.38 Güneş: 5.34 Öğle: 13.14 Ikindi: 17.13 Akşam: 20.44 Yatsı: 22.31 12 Eylül Öncesi • \ HALUK /BAYÜLKEN ^ ANLATIYOR CÜNEYT ARCAYÜREK SSCB KUDÜS Taba, Akabe Körfezi'nin kuzeyinde ufacıcık bir toprak parçası. Ama bu avuç içi kadar bölge halen Mısır'la İsraii aıasında en önemli smır an laş MISIR mazlığını oluşturuyor. Çünkü iki ülke de Taba'nın kendisine ait olduğunu ileri sürüyor. İsraii, 1967 savaşında ele geçirdiği Sina'yı, Mısır'a geri verdiğinde Taba'yı iade etmedı. Burada bir otel yapan İsraii, bölgeyi turistik amaçlarla kullanmak niyetinde. Ne var ki Mısır Taba'nın da iade edilmesinde ısrar ediyor. Bu ufak toprak parçası üzerindeki anlaşmazhk yüzünden Mısırİsrail ilişkileri bir türlü rayına oturamıyor. Kudüs'te DışişleriBakanlığı'nda görüştüğümüz Ortadoğu Işleri Genel Müdür Yardımcısı Bay Zyi Kedar, "İsrail'le Mısır arasında 15 sınır sorunu var. Taba, bunlann en onemlisi. İki ülke arasında ilişkilerin normalleştirilmesi konusundaki tum işlemler, Taba kadar enerji tuketme<li" dedi. Taba, böylece Mısır'la, İsraii arasındaki ilişkilerde en büyük anlaşmazhk konusu olarak sahnede bulunuyor. Mısır, Taba üzerinde tarihi hakkının bulunduğunu öne sürerek bu toprak parçasını geri istiyor. İsraii ise Mısır'ın böyle bir hakkı olmadığını ileri sürüyor. VE TÜRKİYE lşte bu noktada işin içine Türkiye giriyor. Çünkü bölge bir zamanlar Osmaniı İmparatorluğu'na dahil olduğundan Taba'nın statüsünü saptamak açısından Osmanlı arşivleri büyük öneme sahip. Bay Zyi Kedar, "Osmanlı ve tngiliz arşivleri bu konuda çok aydınlalıcı olabilir" dedi. Kendisine İsraii hükümetinin Korutürk görevde kaldığı sürece CHPAP koalisyonu için çalıştı Bayülken'in Çankaya Köşkü'ne Genel Sekreterlik göreviyle çıkışının öyküsü şöyle: Dışişleri Bakanlığı Yüksek Müşaviri iken öneri üzerine CENTO Genel Sekreterliğj görevini kabul etmişti. CENTO'daki çalışmalanndan memnundu. Örgüt giderek etkinliğıni ve ilgiyi yitirmesine karşın, Haluk Bayülken, kişisel girişimleriyle CENTO'yu dağılmaktan kurtarmaya çalıştı. Bu arada uluslararası ünlü kişilerle daha önceleri vaı olan ilişkilerini pekiştirme olanağını buldu. "Dogasına uygun biçimde" çalışıyor, karşıhğını da gorüyordu. CENTO Genel Sekreusüği'nde uluslararası kurallara uygun olarak Bakanlık Yüksek Müşavirliği'nden daha çok para alıyordu, bir de konut verilmişti. llk kez maasından arttırabildiği parayla Marmaris'te tatile gidebilmişti. Kısacası mutluydu. Ne var ki 7 Temmuz 1977'de o zamanki Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fuat Bayramoğlu telefon etmiş, "Gel de bir çay içelim" demişti. Bayülken, Genel Sekreter'le meslekten dosttu, arada sırdda buluşurlar, konuşurlardı. Çağrıya ayrı bir anlam vermedi. Çankaya Köşkü'ne nitti ve Bayramoğlu, "Emekli oluyorura, Sayın Cumhurbaşkanı beoim görevime senin atanmanı istiyor" dedi Bayülken'e. Şaşırmasına şaşırdı, ama "biraz diişiınme payı" istedi. Eve geldi, eşi Valiha'ya durumu anlattı. Valiha Bayülken, "Bugiine dek hiçbir şeyi danışmayan sen, bu kez niçin soruyorsun?" dedi eşine. Korutürk "Çankaya hükümeti" suçlamalarına karşılık şunlan söylüyordu: "Demokratik usuller gereği hükümeti kurma görevini en çok sandalyesi olan partiye vermeliyim. Her ne kadar bu partinin hükümet kuramayacağı, Mecliste yeterli çoğunluğu saglayamayacağı ileri sürülüyorsa da görevi vermeliyim. Kuramazsa kuramaz, o zaman ondan sonraki çok sandalyeye sahip olan partiye hükümeti öneririm." Eroğlu, KKTC Başbakanı LEFKOŞE, (Cumhuriyet) KKTC milletvekilliği seçimlerinde en fazla oyu alan UBP'nin Genel Başkanı Derviş Eroğlu dün Cumhufbaşicanı Rauf Denktaş tarafından hükümeti kurmakla görevh rildi. Eroğlu, görevi aldiKmn sonra yaptığı açıklamada YDP ile de TKP ile de koalisyonagidebileceklerini söyledi, Öte yandan TKP Genel Başkanı Ismail Bozkurt da hükümeti kurma konusunda Eroğlu ile "ön koşulsuz'' görüşmeye hazır ol • duğunu açıkladı. 3 banka yönetimi davası Anaynsa MahkemesVnde tstanbul Haber Servisi Ziraat Bankası 'na devredilen Hisarbank, Odibank ve tstanbul Bankası 'nın eski yönetim kurulu üyeleri ve ortaklan hakkmda "şahsi iflas" istemiyle açılan davaya tstanbul 1. Asliye Ticaret MahkemesVnde devam edildi. Mahkeme, davalı tarafın Bankalar Yasasmın bazı maddelerınin anayasaya aykırı olduğuna ilişkin savlannı ciddi buldu ve dosyanm Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi. Davaya Anayasa Mahkemesi'nden karar çıkıncaya kadar ara verildi. t I ' 5 hurbaşkanının gUnliik direktifkri, kimleri gördüğü, bana neler söylendigi. neler istenildiği, hepsi var. İşleri bu notlara göre izliyor, sonuçlan görebiliyonım ya da Cumhurbaşkanı 'şu iş ne oldu?' diyecek olursa, defteıierden bütün gelişmeleri arzedebiliyonım. Bunlar katiyven bir halıra defteri değildir, bir genel sekretenn çalışmalarına ışık tutan çalışma defteridir.." Turkiye'den bu konuda bilgi isteyip istemediğini sorduğumuzda, böyle bir talepte bulunmadıklanru söyledi. Ancak Osmanlı arşivlerinin çok önemli olduğunu da vurguladı. öte yandan, Ankara'dan öğrenildiğine göre, Mısır iki yıl önce Türkiye' ye başvurarak bu konuda bazı bilgiler istedi. lsrail'in de başvurması bekleniyor. Böylece Türkiye halen Mısır'la İsraii arasındaki en önemli anlaşmazhkta anahtar ülke durumunda. Taba'nın statüsünün belirlenmesinde Osmanlı arşivleri çok önemli rol oynayacak. Taba'nın tarihi de ilginç. 19O4'te Fransa ile lngiltere arasındaki anlaşmadan sonra lngiltere, Mısır'da egemen oldu. Ertesi yıl ise, Türk Yüzbaşısı Rüştii, Taba'ya saldıran tngiliz birliklerine karşı yöreyi kahramanca savunmuş. Bu bunalım sırasında Mısırlı milliyetçi gazeteci Mustafa Kâmil, Mısır'da milliyetçi çevrelerin Osmanlıları desteklemesi için yoğun çaba harcamış. lngiltere ile Osmanlı lmparatorluğu arasında 1906'da yapılan anlaşma ile de Taba, Filistin topraklarında kalmış. Mısır, anlaştnanın yanlış yorumlandığını ileri sürerek buna itiraz ediyor. İsraii ise bu itiraa kabul etmiyor. Osmanhlngiliz anlaşmasının incelenmesi Taba'ya ilişkin gerçekleri ortaya çıkaracak. Bu gerçekler, Türkiye'deki Osmanlı arşivlerinin tozlu sayfalan içinde ortaya çıkarılmayı bekliyor. Çankaya hükümeti "Gene de" dedim Bayülken'e. "Biz, o defterlerden yararlanahm. Cumhurbaşkanlığmda göreve başladığınız sırada, S Haziran 1977 genel seçimleri gefmif, hiçbir parti tek başına iktidara gelmemişti. ,>.. CHP, öteki partileri, özeltikle AP'yi geride bırakarak 213 miUetvekiUiğ' *"zanmıştı. Henuz Köşk V gitmediğiniz günlerde CHP'nin azınlık hükümeti ki bu hükümet 'Çankaya hükümeti' diye adlandmldı kurulmuş, güvenoyu alamayıp düşmüştü. Güvenoyu alamayacağı ortada olan bir hükümetin kurulmasına izin verdiği için Korutürk eleftirilmiş, hükümetin adı da bu nedenle 'Çankaya hükümeti 'ne çıkmıştı. Bir ayiık bir siyasal görevini önermiştir. 'Çankaya hükümeti' suçlamalarmdan rahatsız olmuş muydu? Tabii.. Çok hassas bir insan olarak üzülürdü. Kendisiyle iki buçuk yıl birlikte bulundum, görevi süresince bana verdiği izlenim, iki büyük partinin işbirliğini temine çalışmış ve bunda muvaffak olamamıştı. iki büyük parti koalisyonunu ve işbüiiğini çok istemişti. Bütün hareketlerini değerlendirirken bunu da göz önünde tutmak gerekir. Ona göre, 'memleket başka türlü kurlanlamazdı.' riciyeci olan Özel Kalem Müdıirü gelen bütün şifre ve açık telgraflan ya özetler ya da arzu edilenleri ayrıca okurdu. Başhukuk danışmanı memlekette münakaşa edilen, eleştiri konusu olan ya da kararnamelerle memleket çapında yankılar yapan konular hakkında görüşlerini bildirirdi. Sonra Genel Sekreter bütün bunlara ek olarak görüşlerini sunardı. Bilhassa çarşamba günlerini okumaya ayınrlardı. O sırada ya idari işlerle ya da yetkim olduğu için Bakanlıklardan heyetleri toplar, konular hakkında bilgi alırdık. Mesajlannda çok titizlerdi. Kısa, özlü olmasına dikkat ederdi, bana göre birer edebi parçadır o mesajlar. Büyük bayramlardan aylarca önce bir defteri vardı, oraya notlar alırdı, hangi konuları işleyeyim diye. Bizim notlarımızla kendi notlannı kıyaslar, sonra "Buyrun çalışalım" derdi. Bazen de kendi el yazısıyla bir konuşmanın ana noktalarını verirdi. Üzerinde tartışılırdı, büyük hoşgörüsü vardı. Cumhurbaşkanının kendi görüşlerini de ekleyerek herhangi bir konudaki bilgileri diğerine aktarması normal, hatınmda kaldığına göre yapardı.. Hiç şüphe yok. Kendileri gerek gördüğü zaman o konulardaki düşüncelerini de ekleyerek bu görüşmeleri bana da aktarırdı. Bir örnek misiniz? verebilir Uzüntü birikimi Demokratik işleyiş için kimi tepkilerden, tartışmalardan rahatsızlık duyar mıydı? Eleştiriler 'şirazesinden' çıktığı yahut bilgisizliğe ya da kötü niyete dayandığı zamanlar çok üzülurdü. Ben Köşk'e gelinceye kadar, siyasal olaylara çözüm getirmek için saptadığı yöntemlere artık damgasını vurduğu için, sürekli böyle davranırdı. Liderleri çağınr, onlarla konuşur, telkinler yapardı. Ben gelinceye değin olan olaylan, görüşmelerin metinlerini hep okudum. Dediğim gibi önerilerinden olumlu sonuçlar çıkmayınca üzulüyordu, o güne değin sonuç alamadığı girişimleri nedeniyle bir uzüntü birikimi vardı. Hiç unutmam bir gün: 'Haluk Beyefendi, biz bu görüşmeleri. faaliyetleri sürdürür, demokratik rejimin sağlıklı biçimde işlemesi için gayretler sarfederken, bu görüşmelerden çıkan bir iştirakçi kimdi bilmiyorum 'Havanda su dövduk' diye nitelemiştir bütün bu görüşmeleri.' Don yıl uğraşmış, ben geldiğimde bu nedenle bir uzüntü birikimi içinde. Yani hayal kınkhğı içinde mi? Ben böyle söylemek istemiyorum. Israrla anayasal görevine devam etmiştir. Görevini 'Şerefle bitirmek, Allah bunu nasip etsin' demiştir. İkinci hastalıklarında çok sıkıntılı günler yaşadılar, azimlerinden bir şey eksilmedi. Görevi 6 Nisan 1980'de sona erdiğinde: 'Çok şükür, Allah herkese bunu nasip etsin' demişlerdi. Diyorum ya, anlata anlata, soyleye söyleye sonuçta bir parmak boyu ilerleme olmadığını görerek, uzüntü içine girmişti. Görev saatleri bittikten sonra, fevkâlade hoşsohbetti. Mesai 19.00'da biter, muhterem hanımefendisiyle sohbete gider, tam bir aile babası. Kendilerinin şahsında buyük bir dost bulmanın hazzını taşıyorum. Yedi yıl hizmet etmiş, ailesi hakkında hiçbir şey geçmemiştir gazetelere. Fıkralara nadiren merakhydı. Ama, mudekkik inceleyen gözünün ucundan bir şey kaçmaz Bir gün bana dedi ki: 'Haluk Bey, bulunduğum bu yer öyle bir yerdir ki herkes gelir, derdini anlatır, sizin çanağınıza dertlerini doker, rahatlar ve çıkar gider. Dertlerini bırakır, siz düşunün der. Oysa sizin havale edeceğiniz başka biri yoktur." Tabii, Cumhurbaşkanı herkes derken Ahmet'i, Mehmet'i amaçlamıyordu. Alternatifler, çozümler yok, herkes söyluyor, rahatlıyordu. Oysa vatandaşlardan bazen öyle şeyler geliyordu ki, teşekkür mektubu yazıyorduk. Bazen de öyle çozümler öne sürülürdü ki, ne anayasada yeri var, ne de başka yasalarda. Mesela, fevkâlade önemli bir kişi, gelir 'Kararnameleri imzalamazsanız bu hükümet diişer, sorun çözülür' derdi. Böyle bir çözüm şekline anayasa yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı ne der, ne hale gelir? Birgün bana, görevimden önceki gelişmeleri okumamı salık vererek şöyle dedi: 'Haluk Be>. şunlan okuyun, hem tarih bakımından hem de olan biten bakımından.' 'Hem de çektiklerim bakımından' demek istediydi galiba. Bir Cumhurbaşkanı, hukümetin bazı karamamelerini imzalamayabilir, Cumhurbaşkanlığı bir otomatik 'tastik organı' değil, ama atamalar \ar, terfiler var, bunlann hepsinin bir hukuki dayanağı var. Sağlam ise nasıl imzalamaz. Bu nedenle aklımda hep bunu tutanm, herhangi bir konuyu arzettiğim zaman alternatifi yoksa meseleyı bilgi için arzettiğimi sövler, alternatif bulduğum zaman gene geleceğimi bildirirdim. Anayasa dışına taşmazdı İki parti arasında işbirliğini ya da koalisyonu sağlayamamasınm nedenlerini açıklamış mıydı? Göreve başladıktan sonra gördüğüm, iki partinin memleketin önemli meselelerini teşkil eden konularda görüş farklılıklan çok derindi. Bunlann izalesi, çözümü hakkındaki yöntemlerde de görüşler çok farklıydı. Sayın Korutürk'ün fikirleri ne olursa olsun anayasa dışına taştığını hiç görmedim. Anayasal çerçeve içinde her şeyin yürümesini isteyen, partilerin kendilerine düşen görevleri yerine getirmelerini dileyen, bunlann yeri Cottone'un incelemeleri ANKARA, (a.0.) Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil Sözer'in davetlisi olarak Türkiye'de bulunan Italya Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Basilic Cottone, Kayseride ıncelemelerde bulunw Bugün Eskişehir'deki Bu Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığı'm ziyaret edecek olan Cottone, daha sonra Bandırma ve tstanbul'a gidecek, pazar günü de ülkesine dönecek. Gerekli bilgileri verirdi Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı ile "haftalık mutat Yeni atamalar Dış sorunlardan iç sorunlara Ümit Haluk Bayülken'in Cumhurbaşkanlığı Genel Sekre ANKARA, (a.a.) Dışişleri Bakanlığı protokol genel müdür yardımcısı elçi Yalçın Tuğu, bakanlık müşavirliğine getirildi. Resmı Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan diğer atama kararlanna göre, Bilecik ll Sanayi ve Ticaret Müdürü Ismet Dişli tstanbul, Aydın ll Sanayi ve Ticaret Müdürü Süleyman Ramazanoğlu da Mardin ll Sanayi ve Ticaret Müdürlüklerine atandılar. Muğla ll Kultür ve Turizm Müdürlüğu'ne ise Ahmet Kaya tayin edildi. r Pazartesi günü saat 10.00'da Genel Sekreter, Başhukuk Müşaviri, Basın Müşaviri, Özel Kalem Müdürü'nün katıldığı çalışma toplantısı Bilim ve Sosyalizm Yayınları sahibi Süleyman yapılırdı. Korutürk Ege, Cumhurbaşkanı'na başvurusunda, çarşamba günlerini "Sorumlulann hesap vermesi ve maddi manevi okumaya ayırırdı. kayıplarının tazmini için ilgi gösterilmesi" Perşembe günleri dileğinde bulundu. Genelkurmay Başkanı, cuma günleri de Ege, haklarındaki yüksek yargı organlarının kararlarımn hiçe sayılarak 30 çeşit kitabın imha Başbakan ile görüşürdü. edilmesinin, her şeyden önce devlet kavramı, güçler ayırımına dayanan devlet bütünlüğü "terliği'ne atanmasıyla ilgili kaaçısından dayanaksız olduğunu bildirdi. rarname 15 Temmuz 1977'de ANKARA, (Cumhuriyet Burosu) Bilim ve Sosyalizm Yayınlan sahibi Süleyman Ege, 133 bin kitabının imha edilmesiyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e başvurdu. Ege, başvurusunda imha edilen kitaplar hakkında kesinleşmiş beraat ya da takipsizlik kararlan bulunduğunu belinerek, "sorumlulann besap vermesi ve maddi • manevi kayıplannın tazmini için ilgi gösterilmesi" dileğinde bulundu. Ege, daha önce konuyla ilgili olarak Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'na başvurmuş, Komutanlık Adli Müşavirliği de kitapların 1402 sayılı yasa uyarınca imha edildiğine ilişkin bir açıklama yapmışü. Süleyman Ege, 6 Ağustos 1982'de başlayan olay hakkında aynntılı bilgi verdiği mektubunda, 133.607 kitabın imhasıyla ilgili kararın ve imha tutanağının da kendisine verümediğini bildirdi. Ege kitaplann imhasının her şeyden önce, mülkiyet hakkının ortadan kaldırılması olduğunu vurgulayarak şöyle dedi: "Vatandaşuı canı ve malı devletin güvencesi altındadır. Devlet adına malınızı elinizden alıp yok ederlerse, vatandaşın neyin güvencesi altında olduğu sonılabiUr." Süleyman Ege, sıkıyönetimin olağanüstü önlemler almak ve uygulamak yetkisinin olduğunu, ama yargının ttstüne çıkamayacağı gibi, tam aksine, onlemlerini ve suç gördüğü durumları kendi özel mahkemesinde de olsa yargıdan geçirmeKİe yukümlü olduğunu anlattığı mektubunda, "Hukuk devletinden söz etmiyorum, yasallıktan söz ediyorum. Devlet adına, hangi organ tarafından icra edilirse edilsin, her icraatın mutlaka >asal olması zoruniudur" dedi. Bilim ve sosyalizm yayınları sahibi Süleyman Ege, haklarındaki yüksek yargı organlarının kararlarımn hiçe sayılarak, 30 çeşit kitabının imha edilmesinin, yalnızca yasalar ve hukuk açısından değil, her şeyden önce devlet kavramı, güçler ayrımına dayanan devlet bütünlüğü açısından dayanaksız olduğunu bildirdi ve devletin sürekliliği ilkesi açısından, hiçbir olağanüstü yetkinin bu gerçeği değiştiremeyeceğini ve hiç kimseye kesinleşmiş yargı kararlan nı yok sayma yetkisinin tarumayacağını anlattı. Mektubunda, "sıkıyönetimin olağanüstü yetkisi devlet sistemini değiştirici değil, devlet sistemi içinde bir yelkidir" dıyen Süleyman Ege, devletin varlık nedenleri olan organların kararları geçersiz kıbnırsa, bunun, devletin inkârı olacağını bildirdi. Bilim ve Sosyalizm Yayınları sahibi Süleyman Ege, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e başvurusunun son bölümünde şunlan söyledi: "Devleti oluşturan güçler arasında yargı gücü var mıdır, yok mudur? Mahkemeler gercekten var mıdır, yok mudur, varsa bunlann kararlan geçerli midir, değil midir? Yüksek yargı organlarının, Yargıtayın, Askeri Yargıta>'ın kesinleştirici beraat kararlan gercekten kesin midir, değil midir?" Imha edîlen 133 bîn kitap için Evren'e başvuruldu Trafik eğitimi için yeni kitap tstanbul Haber Servisi Istanbul Trafik Şube Müdürlüğü sürücü adaylanntn pratik bir şekiide yetişmelerini sağlamak için "Trafik Eğitimi ve Güvenliği" adlı bir kitar < r bastırdı. lstanbul Trafik $ . Müdürü Şevket Ayaz, Türk Polis Teşkilatını Guçlendirme Vakfı 'nca bastınlan kitapçığm, vatandaşları trafik konusunda bilgilendirme ve trafik kazalarından korunmalan için yardımcı olacağını söyledi. KORUTÜRK VE AÎLESİ Cumhurbaşkanı, ailesine çok düşkündü. Saat 19.00 'da mesaiyi bitirince eşi Emel Korutürk 'le sohbete giderdi. Yedi yıl boyunca gazetelere ailesi hakkında en küçük bir dedikodu bile geçmemiştir. (Fotoğraf: ARŞÎV) Turizmde cezalar arttı ANKARA, (a.a.) Turizm işletmelerine uygulanan para cezaları iki kat artırıidı. 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu 'nun 33. maddesinde değişiklik yapan Bakanlar Kurulu karan, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Bakanlar Kurulu 'nun kararma göre, uyarma cezalanna rağmen yanıltıcı bilgi veren işletmecılere uygulanan 550 bin lira arasında değişen para cezası 10/00 bin liraya yükselıildi. Işletmecilerin onayhfiyat tarifesi üzerinde fiyat uygulamalan halinde ise fazladan alınan ücretin 10 kat olan para cezası 20 katına çıkarıldı. çıktı. Fakat Bayülken, klasik veda ziyaretleri nedeniyle bu görevine "fülen" 2 Ağustos 1977 günü başladı. Bayülken, " 8 Temmuz 1977'de Sayın Cumhurbaşkanımız beni kabul ettiler. Not defterime şöyle yazmışım: Güzel sözkr söylediler. Kutladdar. 14 temmuzda göreve başlamam, 1 agustosta CE.NTO'dan ayrılmam karariaştınldı. Tanrı, bayırlı ve ugurlu görevler nasip etsin" diye anlattı o günleri. Bayülken, Korutürk'ün kendisini atarken, "Eski bir Dışişleri Bakanı, bir bürokrat ve Cumhurbaşkanı'nın tarafsızlık ilkesinde kendisine yardımcı olacak, partisiz bir kişiligi" seçmeye özen gösterdiğini söylüyordu. "Yıllarca dış konularla uğraşmış bir insanın birden iç sorunların ağırlık taşıdığı bir göreve gelmesindeki zorluklan herbalde anlarsınız" diyordu Bayüiken. "tç politikanın kendisi için fevkâlade bakir bir konu" olduğunu ammsatıyor, "Hani iki karpuz bir koltuğa sığmaz diye bir söz vardır, ne var ki iosan iki sahaya eğilmek zorunda kaldığında ne kadar emek verirse o kadar sonuç alıyor" diye o günlerdeki ruhsal durumunu anlatıyordu: ".. Korutürk'ün yanında göreve başlayınca, şu görduğüniız defterleri tutmaya başladım. Bu defterler. zaman zaman tatlı esprilere yol açnuştır. Mesela Sayın Demirel, Konıliirk'ün >anına girip çıkarken elimde olan bu defterleri gormüş, *Kimbilir Haluk Be\in bu kara kaplı deflerlerinde neler neler mevcut' diye takılmıştı. Oysa bu defterlerde Cum BA YRAMOĞLUİLE Uzun yülar Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğiyapan Fuat Bayramoğlu, Korutürk'le birükte. (Fotoğraf: ARŞİV) çalkantı. Bu dönemi belki görmediniz, ama Sayın Korutürk herhalde siz göreve başladıktan sonra 'Çankaya hükümeti'günlerine değinmiştir, ne demişti o zamanlar?" Sayın Korutürk'ün zaman zaman sohbet şeklinde eski konuları anlatmak ve bizi bilgi sahibi yapmak adetleri vardı. O günler için bende kalan izlenimler şöyle: Ben göreve başladığım zaman Cumhurbaşkanlığındaki süresinin 4 yılı geçmişti. Sayın Koruturk'ün anayasal çizgi içinde ve demokratik kurallara fevkâlade riayet etmek isteyen bir yaradılışı vardı. Uygulamalarda bu görevi yerine getirdiği kanısı güçlüydu. Çankaya hükümeti diye nitelediğiniz günlerde şuradan hareket etmişti: "Bir genel seçim olmuş, daha fazla iskemleyi madem ki bir parti kazanmıştır, demokratik usuller gereği hükümet kurma görevini ben bu partiye \ermeli>im. Her ne kadar bu partinin hükümet kuramayacağı, Mecliste yeterli çoğunluğu saglayamayacağı ileri sürulüyorsa da, görevi vermeliyim, kuramazsa kuramaz, o zaman ondan sonraki çok sandalyeye sahip olan partiye hükümeti öneririm." Sanırım işleyiş böyle olmuş, Sayın Ecevit, ay sonununda güvenoyu alamayınca, aynı gün Sayın Demirel'e hükümet ne getirilmesinde girişimleriyle mümkün olanı yapmak isteyen bir insandı. Basarı sağlayınca memnun olan, sağlayamayınca uzülen bir insan. Başansızlıktan yılmayan bir insan. Partilere, hükümetlere görüşmelerinde düşüncelerini söyler, telkinler yapardı. Yol gösterirdi, hatta bir mesajında telkinlerinin kaale alınmadığından şikâyet etmişti. görüşmelerini" yaptıktan sonra bu görüşmeleri size aktanr mıydı? Sayın Genelkurmay Başkanı ile perşembeleri, Sayın Başbakanlarla cuma günleri gorüşurdü. Nadiren bu görüşme günlerinde değişiklik yapılırdı. Görüşmelerde kimse bulunmazdı, defterine notlar alırdı. Bize vereceği talimatlar için küçuk kâğıtlar hazırlardı. Konuyu söyler, ne yapmayı düşündüğünü ekler, biz de yapacağı görüşmeleri genellikle değerlendirir, hazırlardık. Bu değerlendirmeleri ya genel sekreterle yalnız yapardı, ya da Başkanhk danışmanlarıyla birlikte konuşurduk. Hatıra tuttuğunu sanmıyorum, fakat eski Turkçe yazdığı için notları çabuk alırdı. Bu görüşmeler bjttikten sonra beni çağınr "gerekligi kadar bügi verirdi." Eğer bize söyleyeceğibirşey yoksa, görüşmeden sonra çağırmazdı. Ama, kimi günler 'bilesiniz' diye bazı şeyleri anlatırdı. Genelkurmay Başkanı ile sonra Başbakanla konuşuyor, önemli günlerde aldığı izlenimleri bu yetkili kişilere koordinasyon sağlamak için aktanr mıydı? Tabıi, tabii, muhakkak. Fakat belirttiğim gibi gerekli gördüğü kadar. Ayrı ayrı konuşurdu, ama meseleleri bizlere boyle anlatırdı, hiç kuşku yok. Yeni lokomotifler geliyor ANKARA, (a.a.) Devlet Demiryolları'nın ABD'den satın aldığı 39 adet dizel ana hat çekici lokomotifinin ilk bölümü bu ay içinde Türkiye'ye getiriliyor. Geçen yıl ABD'nin General Motors fırmasma sipariş edilen loplam 50 adet ana hat lokomotifierinin 39'u partiler halinde TCDD'ye teslim edilecek, geri kalan 11 lokomotifin . imalatı ise TCDD'nin Esk'*ehir'dekı Lokomotif ve Ai r Sanayii (ELMS) tesislerınde General Motors işbirliği ile imal edilecek. Köşk'te çalışma programı Köşk 'teki iç çaUşmaları' anlatır mısuıız, ya da Cumhurbaşkanınm çalışma biçimüıi? Muntazam bir çalışma hayatımız vardı. Haftalık. Tabii bunlar hadiseler dışmda saptanmıştı. Pazartesi günü saat 10.00'da Sayın Cumhurbaşkanımızla ilk çalışma toplantısı. İlk önce Genel Sekreter, arkadaşlan toplar, Cumhurbaşkanıyla konuşulacak konuları saptardı. Bu toplantıda Genel Sekreter, Başhukuk Müşavirj ve Basın Müşaviri, Özel Kalem Müdürü Akay sonra büyükelçi oldubulunurdu. Toplantıda Cumhurbaşkanına, Baransel geçen haftanın basın olaylarını, yazılarını anlatırdı. Bu haftaya yönelecek olaylan bir projektor gibi onaya koyardı. Bu hafta memleketin üzerinde duracağı konular nelerdir, söylerdi. Ha Yıırtlar yarın kapatıhyor KİRECEH ANKARA, (THA) Kısa adı YurtKur olan Yüksek Öğretım Kredi ve Yurtlar Kurumu'na bağlı oğrencilerin yurtlannm yarın kapatılacağı, sınav, kurs, ya da çeşitli nedenlerle evlerine dönemeyen öğrencıler için ise bazı yurtiann açık bırakılacağı bildirildi.