29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Tutuklama" koy. Muhalefet nelkurmay Başkanı'nı ve kuvvet partilerini boykot et, sonra bukomutanlannı da o atayacak(7). nun adına "Seçim" de. Tutuk' Demokrasi çeşitli duşüncelelamalar seçimin huzurunu sağlarin aynı platformda uygarca, mak için yapılıyormuş. Kinıin açıklıkla tartışılabildiği, insana huzuru?... insan değeri veren, insanın in1977'den beri yıllardır siiren sandan korkmadığı bir rejimdir. sıkıyönetim dönemi boyunca Ve dünyadaki tüm insanlar bu tüm temel haklarından yoksun rejime yaraşır (lâyıktır). Şu ya da bırakılan ve buna alıştınlan Pa bu bahanelerle hiçbir toplum bu kistan halkı hiçbir siyasal parti haktan yoksun bırakılamaz. Denin katılmadığı güdümlü bir se mokrasi ya vardır, ya yoktur. çime zorlandı. Adaylar boykot Siyasal iktidar, siyasal otoriedildi. Generale göre "Batı örte insan haklanna, insan onuruneği parlamenter demokrasi" Pakistan'a uygun değilmiş. Par na gösterdiği saygı oranında tiler bir ülkeyi bölermiş, istikrar meşrudur. Kendi insanmı başka toplumlann insanından aşağı gösız duruma getirirmiş! General ren, insan haklanna, insan onuZiya Ül Hak'ın "Şurokrasi" adını verdiği bu düzen, Islam fel runa yaraşır görmeyen otorite, kendi saygınhğını yer, bitirir. İnsefe ve inançlarına daha uygun san her yerde insandır, her insan olan bir sistemmiş! Bu seçimle insan olma onuruna yaraşır, meclise giren politikacıların neyakışır. yi temsil ettikleri, nasıl çahşacakları, yetkilerinin ne olacağı bile Sevgili kardeşim, senin geçirebelli değil henüz(6). ceğin asamalar benim geçirdiğim Pariamentonun ilk toplantı asamalardan zor olacaktır. Bir kere, benim yurdum hiçbir zagünü olan 23 Mart'ı izleyen bir "Geçiş Dönemi"nden sonra tüm man açıktan sömürge olmadı. ülkede yürürlülae olan sıkıyöne Sömürülmedi demiyorum. Sötim sözde kaldırıldı. General murüldü ama sömürge olmadı. 1977'de askeri bir darbe ile işba Ikincisi, benim ulusum antişına geldiğinde de 90 gün içinde emperyalist, özgürlük ve bağımparlamento seçimleri yapacağı sızlık savaşı veren, bağımsızlık nı vaat etmemiş miydi? O günden hamurunu kanla yoğurup, tutsak, sömürge uluslara, özgürlük bugüne sekiz yıl geçti. yolunda önderlik eden bir ulustur. Batı emperyalizminin şımaİNSANIN İNSANDAN rık çocuğunu önüne katıp Ege KORKMADIGI... sularına atan ulustur. Benim deGeneral, seçimden yeni yetki mokrasi ağacımın kök uçlarınler edindi. Artık meclisin tüm da, Reşit Paşalar, Mithat Paşakararlannı veto hakkı var. Ister lar, Namık Kemal ler gibi korkuse parlamentoyu fesheder. Ge dan arınmış aydınlar, gövdesinde Mustafa Kemaller, dallarında, yapraklarında bağımsızlığı, özgürlüğü, demokrasiyi özümsemiş, sayılarına her yıl yüzbinlerin katıldığı aydın gençler ordusu vardır. Dünya gençlik yılında bu gençlere selâm olsun... HUKUKTAN SAPIŞ KISA ÖMÜRLÜ OLUR Sevgili kardeşim, sen her şeye karşın yılma. Hukuktan sapmalar insanın doğasına aykırıdır. Bu nedenle de kuşkusuz kısa ömürlü olur. Seni bugüne getiren toprağına, sana umut bağlayan halkına borcunu ödeyeceksin. Korkudan kurtulmuş olarak, yalnız kendine ve halkına güvenerek ödeyeceksin. Kendine saygını yitirmemeye çalış. Dünya küçüldü artık. Pakistan aydmının, Şili aydınuıın, Kara Afrika aydmının yüreklerindeki sızılar, kıtalar ötesinden benim de yüreğime damlıyor. Bu küçük dünyada ülkelerin dürüst, yurtsever, halkım ve tüm insanları seven aydınlarına ortak bir görev düşüyor! Bir platformda birleşmek: Temiz, yemyeşil, çiçekier içinde bir dünya için, tek bir dünya için, demokrasi için, tüm insanlara yasamaya değer onurlu bir yaşam sağlamak için birleşelim. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Cumhuriyet, 22 Aralık 1984. Richard Bach: Martı. Cumhuriyet, 21 Aralık 1984. Cumhuriyet, 10 Şubat 1985. Cumhuriyet, 23 Şubat 1985. Milliyet, 24 Şubat 1985. Cumhuriyet. 4 Mart 1985. 7 N/SAN 1985 Bir Pakistan Ay dmına... Generale göre "Batı örneği parlamenter demokrasi" Pakistan'a uygun değilmiş. Partiler bir ülkeyi bölermiş, istikrarsız duruma getirirmiş! General Ziya Ül Hak'ın "Şurokrasi" adını verdiği bu düzen, Islam felsefe ve inançlarına daha uygun olan bir sistemmiş! Prof. Dr. HÜSNÜ A. GÖKSEL Taıumadığım Pakistanlı kardeşim, bu "Kardeşim" devimimi hoşgöreceğini umarım. Içimden geldiği, üzüntünü, ezikliğini içimde duyduğum için, yalnız senin adına değil, senin halkının adına da üzülebildiğim için, insan olma bilincinin ve insanlık onuru kavramının insan beyinlerinde yer etmesinden, yüzyıllar sonra dünyada hâlâ kullukla yetinenler bulunduğu için sana ve tüm dünya aydınlarına "kardeşim" diye sesleniyorum. Kimi devlet adamlanmn proıokol ve politika gereği karşılıklı kullandıklan yapmacık "kardeşlik" deyimi değildir bu. Geçen aralık ayında yapılan Anayasa oylamanız gibi, 25 Şubatta yapılan genel seçim de içler acısı yöntemlerle, içler acısı sonuca vardı. Bunun böyle olacağım sen de biliyordun, ben de. Geçmiş olsun!.. Geçmiş olsun demekle geçmez böyle şeyler. Bunun "Geçmiş" olması için göz nuru, gözyaşı, ahnteri dökmek gerek. Pahaudır insan onurunun faturası, demokrasinin faturası pahahdır. Ama korkmayacaksın, en başta kendinden korkmayacaksın, korkudan kurtulacaksın her şeyden önce. Bunun yolu ayaklarını yere güçlü basmaktır. Gelen haberlere göre(l) Uhısal Seçim Komisyonu Başkanınız General Ziya Ül Hak'ın başkanlık görevini beş yıl daha sürdürmesinin ve tslam Yasalan uygulanmasının seçmenlerin *«97 oyu ile kabul edildiğini açıklamış. 21 milyonu aşan "Evet" oyuna karşı sadece 217 bin " H a y ı r " oyu çıkmış. Bu sayılaı senin işinin ne denli zor olduğunu gösteriyor ve insan, Martı Jonathan Livvingston'un bir sözünü anımsıyor: "Bir kuşa özgür olduğunu inandırmak, neden dünyanın en zor işi?"(2). Halk oylaması sonuçlannı büyük bir zafer olarak niteleyen General Ziya Ül Hak, bir radyotelevizyon konuşması ile halka teşekkür etmiş. 21. yüzyıl uygarlığına hazırlanan bir dünyada, %97 çoğunluğu din devletine sarıian bir toplumun lideri, bu sonuçtan üzüntü duymalıydı. "Ulusumu bu ortaçağ karanlığından nasıl kurtanrım?" diye düşünmeliydi. AYNANIN ARKA YÜZÜ Aynanın parlak yüzünde beğeni ile kendini seyredenler bir de aynanın arka yüzüne bakmalılar. Nitekim resmi açıklamaya göre halk oylamasına katılma oranı %62 olmuş. Bu oran başkent Islamabad'da %53.4, Belucistan'daki Dera Bugti kentinde imiş(3). Uhısal Seçim Komisyonu Başkanı'nın açıklamasına göre 35 milyon seçmenden 21 milyon 750 bini sandık başına gitmiş. %97'Iik zafer bu katılanlara göre değerlendirme. 14 milyon seçmen neden seçime katılmadı acaba? Oysa, muhalefetin şeçimleri boykot karan ile ilgili haberlerin basında yer alması yasaklanmış(4) ve seçime katılmayanlara hapis cezası verileeeği açıklanmıştı. Oylamayı kazandığını sananlar üç yıla varan bir cezaya karşı n bu oranlarda boykota katılma karşısında ne düşünürler acaba? Ben söyleyeyim ne düşündüklerini: Korkarlar. Ve bu korku ile şiddete başvururlar. Bu korku, bu korkuya dayanan zulüm seçimlerden önce başlamadı mı? Bir gecede 1500 kişi tutukla(S), bunun adını "Koruyucu PENCERE Perşembenin Gelişi... Başbakan Özal, çağrılı olarak Amerika'ya gitti; açık kapılar ardında görüşmeler, kapalı kapılar ardında konuşmalar yaptı; Gözlemciler bir ortak kanıda birleşiyorlar: Beyaz Saray, Özal'ı desteklemektedir. Öteden beri Türkiye'de Amerika'nın desteklemediği Başbakanın koltuğunda kolay oturamayacağı yolunda bir inanç oluşmuştur. 1960'larda İsmet Paşa hükümetinin başına gelenler anımsanırsa, bu yaygın inancın pek hosolmadığı anlaşılır. Kimi siyaset adamı, bu gerçeği apaçık diie getirmiştir. Eski Dışisleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in bu konuya ilişkin sözleri belleklerden silinmedi. * 1974 Kıbrıs çıkarmasıyla Ankara'nın Doğu Akdenize dönük Amerikan planlarını bozduğu ileri sürülür. Çünkü CIAile ışbir liğindeki Atina askeri yönetimi, Kıbrıs'ta Samson darbesiyle Ada'yı Yunanistan'a "ilhak" edecek; zafer çelengini başına takan cunta, iktidarını pekiştirecekti. Türkiye'deki demokratik soJ yönetim de yenilginin gümbürtüsünde yıkılacak; bir taşla iki kuş vurulmuş olacaktı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs çıkarması, olayların gid»şatını değiştirdi; Yunanistan'da sağ cunta devrildi; Türkıye'de sol iktidar yüceldi. VVashington bunun üzerine Türkiye'yi hem "cezalandırdı", hem de bir "operasyon"a giristi. Ceza, Türkiye'ye yönelik "silah ambargosu"ydu. Qperasyon ise ülke içinde "cepheleşme" siyasetini pompalamakla gerçekteştı; ulusal dava çevresinde birleşen kamuoyu iki cepheye bölündü; iç kavga başladı. Kıbrıs unutulmustu. Terör ve anarşi, cepheleşmeyle tırrnandı. Silah ambargosu, Ordu'nun donatımındaki eksiklikleri kaygı verici boyutlara yaydı. Eğer yöneticilerimiz o günlerde bu günleri görebilselerdi, önce silah ambargosunun çemberini kırmaya çalışırlardı. Ne var ki cepheleşmenin çatışmasında gözler körleşmişti. Peki, Yunanistan ne yapıyordu? Yunanistan, Kıbrıs yenilgisiyle cunta yönetiminden kurtuldu; bilinçli hazırlıklara yöneldi; havada ve denizde ABD'nin açık desteğiyle vurucu güçlerini geliştirdi. VVashington, Türkiye'ye silah ambargosu uygularken Yunanistan'ı donattı. Bugün Ege'de iki devlet arasındaki sınır anlaşmazlığı, havada ve denizde savaş başlangıcının sürtüşmelerine dönüş müştür, gerilimler kaygıları tırmandırmaktadır. Atina'nın kara sularını 12 mile çıkarması eylemi, Türkiye için kaçınılmaz bir savaşın başlangıcını oluşturacaktır. Özal, bu ortamda ABD'ye çağrıldı. Türkiye'nin içinde yaşadığı koşullara bakılırsa Başbakanın mantık dokusu ancak tek boyutlu bir öneriye dönüşebilirdi: Ben, ekonomide Amerika'nm istekleri doğruttusunda eiimden geleni yapıyorum. Düze çıkabilmek için zamana ve desteğe gereksinim var. Yunanistan'ın Kıbrıs ve Ege'deki tutumu, Türkiye 'deki sorumlu kurumlardagerilim ve silahlanma zorunluğu yaratıyor. Washington, bir yandan Atina'yı durdurmah, bir yandan Türkiye 'ye yeterti askeri destek sağlamalı. Bu, bana zaman kazandınr, ülke içindeki siyasal durumumu sağlamlaştırır. Suudilere uzanan eksene Amerika'nın istediği biçimde Türkiye'yi oturtabilmek için bana gerekli destek ve süre verilmelidir. Böyle bir yaklaşım Beyaz Saray'ın işine gelir, Özal'a güvence verir. • Ama nereye kadar? Beyaz Saray'ın yetkileri sınırlıdır; Kongre'nin eğilimleri bellidir; Amerika'nın 'İsrailYunanistan' arasında güçlü Türkiye istemediği deneyimle saptanmıştır. Özal yönetimi, ABD'den hiçbir sey alamadan, Türkiye'de Amerikan siyasetini yürütmek için Beyaz Saray'dan destek alacaktır ki şimdilik bu kadarı ANAP'a yeter. Ancak "ekonomik Sew"in uygulaması uzadıkça, 'siyasal Sevr'\ amaçlayan güçlerin Türkiye'nin çevresinde ve içinde geleceğe dönük yatırımları artacaktır. Özal'ın deposundaki benzin uçağın üssüne dönüşüne yetmeyecek düzeye düştüğunde, Türkiye daha belalı sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Galata'yı Yeniden Kurmak... "Kimbilir ne zamandır sen Yüksekkaldınm'ı çikmıyorsundur. uyleyse bu kitapla çıkacaksın. Butün eski gunlerimizi bulacaksın" diyor dostum. İlhan Berk... Yeni kitabı "Galata"nın baş sayfasına... Bir de Fransızca bir alıntı: "Heryazınsal yapıt dünyanın yeniden kurulmasıdır, beklenmedik bir yeni görünüşüdür..." "Galata bir gün yakılırsa hiç kuşkun olmasın bu kitapla yeniden kurulabilecektir" diye yazmış. Adam Yayınları yönetıcısı Memet Fuat'a... Galata bir gün yok olursa, alacaklar Berk'in bu krtabını ordaki aynntıların ışığında Galata'yı yeniden kuracaklar!... "Her yazınsal yapıt dünyanın yeniden kurulması, beklenmedik, umulmadıkyepyenibir görüntüsü..." ise Galata'yı eski yani bugünkü, dünkü gerçekleriyle kurmanın bir anlamı yok... Cianağı da yok!.. Bu 'Galata' Berk'in Galata'sı daha çok... Gerçekleri olduğu gibi vermek çabası ne denli olasıdır? Sokak sokak filme çeksek; kapı kapı izlesek, saptasak; her yolun, her alanın krokisini de çizsek; bir kenti, bir semti, bir mahalleyi, hatta sokağı kâğıt üstünde 'olduğu gibi' veremeyiz... Hem gereği de var mı? Bir kent, bir semt, bir sokak zamanla kendiliğinden değişir. Nerde eski Galata? Nerde bugünkü Galata? Yalnız orası mı? Beşiktaş, Fatih, Bakırköy? Otuz kırk yıl önce bu yerierden ayrılan biri dönüp gelse 'buralan benim bıraktığım yerler rni?' diye şaşar kalır!.. Ben Galata'yı ilkokul yıllanmda tanıdım. Babamın avukatlık yazıhanesi Ömer Abit Han'daydı. Saint Benoit'nın ilkokul yapısı Yüksekkaldırım'ın orta yerindeydi. Her öğle ya Beyoğlu'na çıkar Glorya pastanesine kadar uzanırdım. Önce bir simit, sonra da güzel bir pastayla karnımı doyurarak... Ya da Karaköy'dekı poğacacıya, Hacı Recep muhallebicisıne kadar ınerek... Yüksekkaldırımı günde en az iki kez iner çıkardım. Kimi zaman arkadaşlarla kimi zaman babamla. Sırtımda okul çantası. Karlı, yağmurlu günlerde düşmemeye özen göstererek... Şair dostum İlhan Berk'in 'Galata'sını okurken gerçekten bu eski günlere geri döndüm. Herkesin kendiGalatası, kendi Beyoğlusu ya da bunlara benzer başka bir yeri vardır. Hiçbiri ötekine benzemez. Necatigil'in şiirlerindeki Beşiktaş; Birsel'in Ah Beyoğlu'sundaki Beyoğlu bugünün yerleri midir? Değildir... N*tekim benim doğup büyüdüğüm Şehzadebaşı, Fatih de nasıl bambaşka yerler, bambaşka anlamlı kent köşeleri oldularsa, öyle işte... Berk'in 'GaJata'sı Abidin Dino'nun Galata'yı anlatan çizgileriyle başlıyor. Bir karmaşa. Kuleler, evler, sokaklar, orospular, şairler, çocuklar. Ama önce kule, Galata Kulesü... Ibn Batuta 14. yy'da şöyle tanımlamış bu semti: "Kentin ötekiparçasına gelince, burasının adı Galata olup ırmağın batı kıyılannı kaplar ve nehre açılan kapılanyla Rıbat elfeth'i andırır. Bu bölgede Frenk tayifesi yerleşmiş bulunmaktadır. Bunlann hepsi tüccar olup Cenovalilar, Venedikliler, Latinler ve Fransızlardan ibarettir. Sahip olduklan liman en işlek limanlardan sayılır. Çarşılarzengin oJmakla biriikte tarif edilemeyecek kadar pistir. Şehri bir dere ayınrsa da buradançirkef ve lağım suları akar." Evliya Çelebi de şöyle anlatır Galata'yı: "Galata kavmi bir kaç frrkadır. Birinci fırka gemiciler, ikinci tüccariar, üçüncü sanatkârlar, dördüncü marangoz ve kalafatcılardır. Ekser ahalisi Cezaylr elbiseleri giyerler. Zengin kaptanları vardır. Meyhanecileri Rum, satıcıları Ermeni, ulufecileriise Yahudi çocuklarıdır... Şehrin havasının letâfetinden mahbub ve mahbubeleri çoktur..." İlhan Berk, nerdeyse belgesel bir çalışmayla Galata'yı anlatmış. Resimler, krokilerle, gerçek bir yapıt ortaya koymuş... Yüksekkaldırıma, ki Galata'nın çarpan yüreğidir, en çok ona yer ayırmış. Bu yokuştan inip çıkanlan da şiir diliyle bir bir sıralamış. Kimler ne için iner çıkar bu yokuşu? İlhan Berk'e göre "Errver Paşa gençlik günleri için Çallı İbrahim yaprak dökümü için Yaşar Kemal küçük insanlar için Abidin Dino güz aylan için • Oktay Akbal, İlhan Berk, Cavit Yamaç eski kitapçılar adına..." Böyle sürüp gidiyor bu uzun şiirsel sergiieme... Oemir Özlü'den Cihat Burak'a Mücap Ofluoğlu'na; Mehmet Akiften Ulunay'a daha nicelerine dek Yüksekkaldırım'cılar bir bir anılıyor... Berk'in isteği üstüne Galata'yı yeniden kurabilir miyiz? Birkaç küçük yanlış saptadım. Berk'e göre Santral Sinemaşı Yüksekkaldırım'ın göbeğindedir. Oysa Santral Sinemaşı İstiklaJ Caddesinde Rus Elçiliğinin karşısındaki pasajın içindeydi. Yüksekkaldırım'daki sinemanın adı ise Astorya idi... Sonra biryerde 'Resneli Rıza'dan söz etmiş ki 'Niyazi' olacak.. Birde ikimizin de eski dostu Cavit Yamaç'ın Köstence doğumlu olduğunu söylüyor, bu da yanlış; Yamaç Silistreli'dir... Bunlar ufak tefek yanılgılar. "Galata" bütünüyle bir şiir tadı vererek okunan yok daha doğrusu sokak sokak gezilen bir kitap. Sokakları, kişileri, geçmişi ile Berk 'Ga/afa'yı kendi 'Galata'sını kâğıt üstünde canlandırmış. Bir gün Galata'yı yeniden kurmak gerekir mi? Niye gereksin? Yüzyıllardır kendi halinde yaşamış bir semt burası!.. Daha yüzyıllarca da yaşayacak. Ama her gün biraz biraz değişerek, başkalaşarak, tanınmaz biçimler alarak... Özen gösteren anneter... Beslenme ve enerji için vitamin oranı artınlmış, nefistezzetiiSana, sizlere zengin hediyefer sunuyor... j aoat mutat uoçan otonnom, TSBD tnoom, 33 adalAEG Buzdobbı; 1985 modej çttt kap*, genÇ 333 adel ŞaMan ekmek kaarbcç tam otomam, modem 3.333 adet Hkarsenis setf, pastonmaz çeMk, akmk 33.333 adet Sana mutlak öntöğO, özente haartanmş, 3333 33.333 Bl LSAK Ahmet Kaya (Bağlama) ö Nisan Pazartesi 21.00 BIÜM/SANAT'KUITUS H(ZM£TIEKI KURUMU 3 AYRI ÇEKİLİŞ, 3 AYRl KAZANMA ŞANSI... Sana paketlerindeki "şimdi daha fazla vitaminli" ibareterinden 6 adedini (500 gr iık paketdekilerden ise 3 adedini) bize gonderin, kampanyamıza katlın. Daha fazla kupon ğönderin; kazanma şansınızı arttınn. Kampanyamıza katılma şartlannın aynntılan Sana paketlerinde verilmektedir. Kura çekilişJen 29 Nisan, 28 Mayis ve 28 Haziran tarihlerinde olacaktır. Murat otomobil, buzdolabı ye ekmek kızartıcı kazanan talihliler 7 Mayıs, 6 Haziran ve 9 Temmuz tarihlerinde Hürriyet gazetesinde ilan edilecektir. Unileverlş ve GrafikaMaya mensuplan bu kampanyaya katılamazlar. BALIKESİR İCRA TETKİK MERCİİ HAKİMLİĞİ'NDEN 1985/11258 Balıkesir tli Milli Kuvvetler Caddesi No: 22/B de eczacılık yapan Nurhan AJtınel tarafından teklif edilen konkordato muvafık göriilerek borçluya İ8.3.İ985 tarihinden başiamak üzere iki aylık mühlet verilmiştir. Bu hususta itirazları olan alacaklıların ilan tarihinden itibaren (7) gün içinde diJekçe ije hakimliğımize muracaat edebilecekleri lîK.'nun 288. maddesı uyarmca ilan olunur. 18.3.1985 Basın: 14474 ın» katılın,kazanın. ACELE SATILIK PLAK Yeni, sahibinden, orijinaJ klasik plaklar. Aynca Santana Beatles Ellington Tel: 334 16 28 Soğancı sokak, 7 Sıraselvıler Taksim Tel 143 28 99 SATILIK VOKAL (BEL CANTO) 300 LP ve kompte kütuphane TEL: 354 59 36 Beşiktaş Ortaköy veya Balmumcu çevresinde 2 oda bir hol kiraiık ev aranıyor. 526 10 00/478
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear