25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 Stockholm den HABERLERİN DEVAMI 24 ŞUBA T 1985 68Tilerin dünyası (Baştarafı 1. Sayfada) ıssızlığa teslim ediyor. Ancak ilk bakışta son nefesini verecekmiş gibi görünen bu yaşantı, geceyle birlikte bir köşede yeniden canlanıyor. Bu köşenin adı 'Tîm'. Lokanta birahane bar kanşımı bu küçük buluşma yeri, somurtkan çehresiyle hiç ilgi uyandırmadığı gibi, dışandan bakıldığında, 'müdavim'lerinin 'muhteviyatT hakkında kopya da vermiyor. Burada toplananlar, yeni bir kuşağın temsilcileri: Bir zamanlar sokaklarda barikatlar kuran, polisle çatışan, bir kuşağuı temsilcileri. Bir zamanlar üniversite işgal eden, sokaklarda yüriiyen, düzene başkaldıranların çocuklan, bir başka deyişle '68'liler.' 'Tim\ haftamn hemen her gecesi, 68'lilerin tıklım tıkhm doldurduğu 'lokal'lerin başhcalarından. 68'lilerce 'sığınak' olarak adlandınlan bu 'lokal'lerdeki genel görüntü de pek değişmiyor: Masalların, barların çevresine yığılan, duvar diplerine çöken gençler, eflatundan yeşile dek değişen rcngârenk, biçim biçim saçları simsiyah kıyafetleri, abartmalı makyajlan, metal ak«^suarları ve erkekli kızb takındıklan küpeleriyle bir yandan içkilerini devirırken, Baudelaireli, Burroughslu, Ginsbergli, Nietscheli tartışmalannı sürdürüyor, var oluş sorunlannın çözümlendiği bir 'alt kttltür'ü yaşatmaya calışıyorlar. Burada 'punk'çularla 'yeni dalga'alan, 'ağır meüü'cilerle 'rasta'cılan yanyana gönnek mümkün. Dalgalanan kalabalığın içinde, arkadaşlanna az önce Fassbinder Sineması konusunda küçük bir söylev çeken ekonomi öğrencisi Gunnar'la kuşaklar sorununu konuşuyoruz. Politik gelişmelerin yaşıtlannı ilgilendirmeyişinin nedenini soruyorum. 'Biz politikanın içinde büyüdük' diyor. Politik bir terbiye de buna istersen. Ana babalanmız gösterilere, loplantılara giderken, bizi de götürüyorlardı. Yuvalarda bile politikayla sahncak birbirinden farksız şey lerdi. TV yayınları da oyle. Kimse bize bir şey sormuyordu. Şimdi devalttasyon, güçler dengesi, silahlanma yanşı gibi konular açılınca tepki gösteremememiz bandan. Başka şeyler anyonız.' 'Ne gibi şeyler?' 'Beni ilgilendiren şeyler yetenekleriın, diiş gücüm, kişiliğim. Kenditni tanıdıkça içinde büyüdüğüm çevreye dünyaya direniş gücüm artıyor. Ne kadar uyum gösterirsen o kadar basanlı olursun düşüncesmin yetenekk ne ilgisi var? Sttrüye kaülmamak, msanlan yönetmemek, beklentilerimi doğru çizebümek zor, ama çok önemli. Konuşuyoruz, birbirimizi anlamaya çahşıyonız. Belki pasif bir tavır bu. Ama ana babalanmız bunn yapmadı.' Burada Gunnar'ın ressam arkadaşı Sara söze giriyor. 'İçi boş yapay bir diinya veriyorlar bize. Renksiz, tatsı'z, kokusuz bir dünya' diyor başıyla sokağı işaret ederek. 'Bu yapay dünyaya nygun insanlar yaratmak istiyorlar. Bir kısmı farkında bile değil bunun.' 'Nedir sence radikal olmak Sara?' Iki kelimeyle yanıthyor: 'Düriist olmak.' Brükselden Gece şoförleri (Baştarafı 1. Sayfada) yerek gitmeye üşenen çaçaron bir hatunu lokantaya bırakırsınız. 21'den 23'e kadar ölü saattir. tstasyonlarda pinekler, telsizden bir ses gelecek mı diye beklersıniz. Bu arada şoförler gruplaşır, Garbis, Murat, Panayot bir arabaya toplanır, çirozun erdeminden söz eder, havaalamna gjden avanak Ingiliz'e nasıl çift tarife kestiklerini anlatırlar. Fash şoförlerin arabalarından Ummü Gülsüm yükselir. Belçikalılar ise tek başlanna arabalannda otunır, sonra birden sıradan çıkarak müşteriye giderler. Yabancı şoförler, telsiz hoparlörlerinin yalnız onlann taksilerinde ses verdiğini bilirler. Doğrusu, yakınan, küfreden enderdir. Çünkü nasılsa birazdan asıl gece başlayacak, nasılsa birazdan sinemalar, tiyatrolar boşalacak. Meyhanelerden, gece kulüplerinden çıkan müşteriler arabanın kapısını açacaktır. Meyhane müşterisinde kural, döşemeye kusmayı engellemektir. Usta şoför, tam zamanında frene basıp adamın kafasını pencereden dışan sarkıtabilen şofördür. Bu arada, ayyaşın ayyaşlığından yararlanıp, saati açmadan para istemek büyük günah sayılmaz. Brüksel'de taksi şoförlüğünün tek kuralı yalnız kusmukçuluk yapmak da değildir. Patates kızartması külahıyla arabaya girmeye yeltenen cumartesi berduşu alınmaz. Berduşluğundan değil yağ kokusunun ner tarafa sineceğindendir. Uyanık müşteri, "Simdi arkadaşımı alıp gdiyonnn" derse, uyaniK şolör de "Önce iicreü ödeyin" der. Çünkü "bekledim de gelmedin" şarkısı şoförler arasında pek sevilmez. Taksiye Flaman müşteri binerse kaide " Ah yabancı olmasaydım Felemenkçeyi öğrenirdim," demektir. Bahşişi kurtarabilirsiniz. Söylediği adresi bilmediğiniz için yabancı şoförlere sayıp sövmeye başlayan bir deyyusa karşı uygulayacak en iyi yöntem, en uzun tünelın tam orta yerinde arabayi durdurmak ve "In ulan aşagı" diyerek tir tir titreyen herifi son sürat geçen otomobillerin arasmda Belçika'sıyla başbaşa bırakmaktır. Tecrübeli şoför, müşterisine paha biçen şofördür de, en iyisi müşteri konuşmadan konuşmamaktır. Havanın kötülüğü ya da trafiğin sıkışıklığı ahvali adliyeden olduğundan, konuşma sayılmaz. Ama yuvarlak metal gözlüklü ve her halinden "entelektüellik" akan bir kız "günde kaç saat çahşryorsunuz?" diye sorarsa verilecek cevap, "Gerektigi kadar" olmalıdır. Böyle bir soruya böyle bir cevap, sohbeti Laurie Anderson çalan bir kahvenin masasına kadar götürebilir. Siz bahşişten vazgeçebiUrsiniz. Metal gözlüklü kız da yalnızbk teorisinden. Bahşiş zorunlu değildir ya, Brüksel'in taksi şoförü bunu bırakmayana iyi gözle bakmaz. En dolgun bahşişi veren müsteriler, hayatlarınüa çok az taksiye binmiş ya taşralı, ya da yoksul otobüs gediklileriyle, şafağm habercisi orospulardır. Orospular taksi şoförlerinin can yoldaşlarıdırlar da. Yorgun argın koltuğa kendilerini atar, "Camna yandığım, işlerçok kesat, senden n'aber?" derler. Sonra da, bu yıl ortaokula başlayan kızlannın ne denli akıllı olduklanm, okulun ne denli soylu öğrencileri bulunduğunu, yalnız onlann anlatabilecekleri bir yumuşaklıkla anlatırlar. Brüksel'in taksi şoförleri, hepsi değilse bile bazılan, son orospulan uzak banliyölere taşırken VolkofTun romanlanndaki Rus mültecisi taksi şoförleri olurlar. Brüksel'in taksi şoförleri, son gecenin bittiğini, şafak sisinin gökdelenleri hayalet kılmasından anlar ve başka şehirlerin şafaklannı özlerler. Büyük şehirleri biraz büyük şehir yapan yabancı taksi şoförlerinin yabancı düşleridir. Yabancı taksi şoförleri olmayan Brüksel'in ufuklan, ancak sığ banliyölerde başlar. (Baştarafı 1. Sayfada) At yanşlannda bir aile tarafından sürekli kullanılan en eski rengin bu olduğu belirtilmekteydi.. Nitekim Morris de ölmeden önce "öteki at yanşçılan beyaz, kırmızı gibi düz renkler kullandılar.. Ama biz hep raor renk altında koştuk" demişti.. John A. Morris, Philadelphia'dadoğmuş, 1913'teHarvard'ı bitirmişti.. At yanşlanna 1925'te bir iki atla başlamıştı.. En sevdiği atı, kendi yetiştirdiği değil de dışardan satın aldığı idi.. "Füze" adını verdiği bu atı 1955'te 11 bin dolara satın almıştı... 1975'te bir kuruluş tarafından yıluı adamı seçilen John A. Morris, aynı zamanda 70 yıl Wall Street'de borşa komisyonculuğu yaprruştı.. Öldüğünde iki büyıik şirketin de hissedarıydı.. Yaşamında en çok mutluluk duyduğu olaylardan biri, sevgili atı "Füze"nin girdiği 49 yarışın 13'ünü birinci olarak bitirmesiydi.. New York'ta, oldukça yaygın bir biçimde at yarışlan üstune müşterek bahis oynanıyor.. Manhattan'da hemen her sokak köşesinde, hemen her banliyöde bir müşterek bahis dükkânı var.. Günboyu insanlar, bu dükkânlarda içlerine saklı bir coşkuyla müşterek bahis kâğıtlarını dolduruyorlar... 196O'lı yıllann sonları.. Taksim gezisinin kenarındaki müşterek bahis yeri, "Mutbak" salt bir açıkhava meyhanesine dönuşmüş durumda.. Seraih Balcıoğlu'nun, "Burası Boğaz'dan güzel" dediği "Mutbak", yaz günleri îstanbul'un göbeğinde olumlu bir vaha gibi serinlik veriyor.. Olumlu bir vaha gibi, çünkü Sheraton Oteli'nin inşası tamamlandığında "Mutbak" yıkılacak.. Sermet Çagan rakısını içerken, "Mutbak" ile birlikte tüm tarihi Taksim gezisini bozan Sheraton'un yabanalığını şöyle vurguluyor: "tşçilerden birine köyünden gelen mektupta adres olarak Seher Hatun Otelitstanbul yazılmış"... Manhattan ile Brooklyn'i a>nran nehir boyunca uzanan kıyı şeridinde bir bisikletli tam pedal giderken, arka tekerleğine telle bağlı bir köpek de dili dışarda aynı hızda koşuyor.. "Bu adam niye böyle yapıyor?" diye sorduğumda. "Köpegini yanşa hazırlıyor olmalı" yanıtını alıyorum.. Bisiklete bağlı koşturulan köpekler, yarışlarda iyi sonuç alıyormuş.. Arkalarından bakarken bisiklet tekerlekleri ve köpeğin kuynığu hareket halinde değillermiş izlenimi verir ölçüde çok çabuk gözden uzaklaşıyor.. Bisiklete takılı köpek, belki bir yanş kazanabilir ama bisikletli köpek yanşçısı öldüğünde, hiçbir zaman John A. Morris gibi gazete sütunlanna geçmeyecek... Bisiklete New York'tan HAVA DİRL \fL ~ Ueteoroloji Müdürü Ercan Erus, "Havasıcaklığını ölçmek ozel kuraüara bağlıdır" diyor. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLL'J Halefoğlu (Baştarafı 1. Sayfada) başkenti Doha'da a.a.'ya yaptığı açıklamada, "Nerede olursa olsun bir yargı organımn terör örgütlerinin tehdidinden etkilenerek karar vermesi düşünttlemez. Aksi halde o iilkede adaletin varlığından söz edilemez" dedi. Halefoğlu, Yunanistan'daki Amerikan üslerinin Türkiye'ye nakledüeceği konusunda Ankara'ya hiçbir talep gelmediğini bildirdi. Halefoğlu, "Türkiye'de Amerikan iissü yoktur. NATO üsleri vardır. Bekleyip görmek lazım" şeklinde konuştu. BULGARtSTAN'DAN GÖÇ Halefoğlu, Bulgaristan'daki olaylara değinirken, Bulgar yetkililerin açıklamalanyla Avnıpa ve Türkıye basınında yer alan haberlerin çeliştiğini vurguladı. Bulgar makamlarına, gerçeğin anlaşılması için olaylann geçtiği bölgeyi yabancı basına açmalanm önerdiğini kaydeden Halefoğlu, "Konuya bir çözüm getirilemediği takdirde yeni bir göç anlaşması yapaJım dedik. Türkiye bundan kaçınmaz. Türkiye çok daha sıkıntüı gunlerde bunu yapmış&r. Böyle bir göç, Türkiye'ye öne sürüldüğü gibi fazla bir ağıriık da olmaz" diye konuştu. Dışışleri Bakam Halefoğlu, Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem verdigini, bu ülkelere yap tığı ziyaretlerin de çok olumlu geçtiğini belirtti. Sirtaki ve 'çiftetelli (Baştarafı 1. Sayfada) birbiriyle yanştı. Aldıklan sonuçlann ötesinde her birinin tek kazandığı şey, aralarındaki dostluk bağlarını pekiştirmek oldu. Türk'ü Yunan'ı. Bulgar'ı, Yugoslav'ı, Kumen'ı iki gün boyunca "düşe kalka" birbirlerinden üstün olduklarını gösterrne>'e çalışırken, Kayak Şampiyonası'nın . sona erdiği günün gecesi düzenlenen "Balkan Dostluk ŞölenTnde kızı erkeği dans etti, şarkı söyledi, şarap içti. Kayak Federasyonu Başkanı olarak Delfi'ye gelen Cihat Demirören'in, Kayak Şampiyonası başlamadan önce bize söylediklerinin anlamım kavramak için birebirdi bu gece: "Alınacak sonnçlardan öte, spor vasıtasıyla Balkanlar'da dostluk saglamak için geldik buraya.." Bütün sporcuların kaldığı Amalias Oteli'nin geniş yemek salonunda düzenlenen gecede her ülkenin sporculan uzun masalara yerleştirilmiş, ülke temsilcileri ve yöneticileri hep bir arada en baştaki masaya oturtulmuştu. Hafıf müzikle başlayan yemekten sonra alışılan konuşmalar yapıldı. Konusmalar bittikten sonra, iki stereo pikap çalışmaya başladı. Genelükle Batı müziğinin disko ritimleri kulaklarda çınlarken, sporcular piste fırladı, içlerini dökercesine dans etmeye başladı. Ancak o ne? Türk sporculan yavaş yavaş gözden kaybolmaya başladı.. Uykuya mı gidiyorlar, diye düşündük. Haklı çıktık bir an için.. Ancak 1 saat sonra Türk sporcular salonda teker teker görünmeye başladı. Şaraplar açıldı, hafıften sohbetler başladı. Tarzanca olması önemli miydi? Ardından pikaptan bu kez sirtaki müziği var sesiyle sahneye çıktı.. Herkes birbirinin omuzuna davandı ve hep birlikte dans etmeye başladı.. Hemen sonra, ikinci pikaptan "çiftetelli Ttarkiko" yani "Türk çiftetellisf' nin notaları kulakları doldurmaya başladı. Bu müziğin nağmelerine kapılan Türk sporcuiarı, diğer sporcuların el ele yarattıklan çember içinde oyun havalanna başladı.. Yunanlıya da yabancı olma^n bu müzik, karşılıkh "göbek atmalara" neden oldu.. Birbirini izleyen çiftetelli ve Yunan müziği, Yunanlı ve Türk sporculan o denli coşturdu ki kızların erkeklere, erkeklerin de kızlara göstermek istedikleri "yakıtıuklar" ifade edümeye başladı nerdeyse.. Delfiden Gazetenin haberinde, "halen (Baştarafı 1. Sayfada) ülkede 1 milyon Türk, 500 bin ulaştığmı belirterek, "bndişeler Çingene, 200 bin Makedonyalı dağılmış değildir. Durumun ay ve çok sayıda Rumen, Yunanlı dınlığa kavuşması büyük önem ve Ermeni bnlunduğunu, b'iniataşımaktadır" dedi. nn tümünün çeşitli baskılarla Karaduman, şunlan söyledi: •karşılaştıklan" bildirildi. "No"Bilindiği gibi konunun öneva Makedonya" Bulgaristan'ı mine binaen TBMM, yaptığı ka"Türklere ait tüm camileri palı orunımunda meseleyi enine kapatmakla" suçlayarak, boyuna görüşmuştür. Bu konu"Türkçe egitim yapan son okunun iki komşu ülke arasındaki lun 1971 yılında kapatıldığım" ilişkilerin gerginleşmesİDe yol aç belirtti. madan karştiıklı görüşmeler yo• Pakistan'ın önde gelen gazeteluyia çöziimleneceğine inanmaklerinden "Musün", Bulgar yötayım. Bulgaristan Ankara Bünetiminin yalanlamasına rağytikelçisi'nin, bu haberlerin germen, Türklerin isimlerinin değişçek olmadıgı yolundaki açıklaürildiğinı ve "Kamçilgrad" kamasına rağmen, iç ve dış basınsabasında en az 40 Türk'ün ölda Bulgaristan'daki soydaşlarıdurüldüğünü bildirdi. mıza baskı ) apıldığına ilişkin yaGazete sahibi ve başyazarı yınlar devam etmektedir. EndiA.M. Poova'nın imzasını taşışeler devam etmektedir. Duruyan haberyonımda, baskıların mun aydınlıga kavuşması büyük çok planlı biçimde yapıldığı ve önem taşımaktadır. "hemen hemen tamamlandığf' Türkiye ile Bulgaristan parlaöne sürüldü. mentolan, Parlamentolararası Birlik üyeleridir. Bu çerçeve içe • Mısır'ın önde gelen gazetesi El Ahram, "Bulgaristan'daki risinde Pariamentolararası Birlik Bulgar Grubu'nun Türk Gnı Türklerden adlannı değiştirmeleri isteniyor" başlıklı yazısında, bu ile bugüne dek iki ülke araSofya yönetiminin aksi yöndeki sındaki ilişkilerin geliştirilmesi yönünde çeşitli temaslan olmuş iddialanna rağmen, "Türklere yönelik planlı bir girişimin" sürtur. Bu cümleden olarak Paria düğunü kaydetti. • Israil'in etkili gazetelerinden mentolararası Birlik Türk GruMaariv, Bulgaristan'da Türklebu ile Bulgar Grubu arasında şu sınüarda yeni bir temas kurul rin yoğun olduğu bölgelerin ve masının olaylan açıklığa kavuş "Hasköy'ün Bulgar askerlerinin turmak y önünden yarariı olacağı kuşatması altında" olduğunu düşünülmüş ve bu yolda teşeb haber verdi. Norveç'te yayımlanan büste bulunulması başkanlıgı"Dagbladet" gazetesi de, baskımızca uygun görülmüştür." lardan söz ederken, Türk köyleTBMM Başkanı Necmettin rinin kuşatma altında olduğüna Karaduman'ın basın toplantısındikkati çekti. "Haskovo" kasada hazır bulunan Ankara Milletvekili Barlas Doğu ise, Peter To basında hükümet temsilcilerinin udov ile Parlamentolararası Bir Türkler tarafından öldurüldüğünü kaydeden gazete, Yunan sılik toplantılarında dostluk kurnırı yakınındaki Türk köylerinin duğunu belirterek, "tki ülke arade direndiğini ve çatışmalarda sındaki bu nahoş havanın kalkölenlerin olduğunu bildirdi. masına yardımcı olabilirsek, ben • Isveç gazetelerinden ve meslektaşını Toudov çok " Aftonbladet" ise iki gün öncemetnnuD olacağız" dedi. Karaduman, gazetecilerin ko ki sayısında, birinci sayfada büyük puntolarla "Katliamisim nu ile ilgili sorulanru yanıtlarken de iki ülke parlamentolannın yo değiştirmek istemedikleri için 50 kişi öldürüldü" başhğını kullanğun ilişkileri olduğunu belirterek, iki ülke parlamentosu ara dı. Isim değiştirmek istemeyen sında bugün kurulacak bir iliş Türklerin ağır baskı gördüklerini kaydeden gazete, ölü sayısının kinin çok uygun olacağım söyçok daha fazla olabileceğini beledi. Karaduman, iki ülke arasın lirtti. • Kanada'nın Ottawa kentinde daki sorunların karşılıklı görüşyayımlanan >"üksek tirajlı "The melerle çözüleceği göruşünde olGlobe and Mail" gazetesi, "Sofduğunu da ifade ederek, 'Bulgaya, zorla isim degiştirme uyguristan'da Türk asılhlaria göriişülamasını inkâr ediyor" başlıklı lecegini ve bu çalışmalar sonucu haberinde, Bulgar yönetiminin belli bir kanaat oluşacagını" olaylan yalnızca reddetmekle yesözlerine ekledi. tindiğine dikkati çekerken, basTEPKİLER kılann en ücra köşelere dek yayıldığını yazdı. a.a.'mn haberine göre, Bulgaristan'daki Türklere yapılan bas • Federal Almanya'nın etkili gazetesi "Frankfurter Allgemeikılar birçok ülkede tepkilere yol ne" de, şu görüşleri işliyor: açtı. Yugoslavya ve Pakistan'dan Kanada'ya, Mısır'dan Nor "Bulgaristan'da Türklere yönelik eritme poütikası. diğer bazı veç'e kadar bir dizi ülkede gazeDoğu Bloku ülkelerinde başka teler Türk azınhğa karşı "eritme azınlıklar üzerinde tamamlanmış poütikası" uygulandığını ve karolan uygulamamn bir benzeridir. şı koyanlann öldurüldüğünü beYani, milli azınlık mensuplannın lirtiyorlar. isimlerini zorla ellerinden almak • Yugoslav Komünist Partisi'nin ve gaddarlık..." resmi yayın organı "Nova Makedonya" gazetesi, önceki • Nufus cüzdanımı ve sarı basın günkü haberinde Bulgaristan'da kartunı kaybettim. Geçersizdir. Türklere uygulanan baskılan NECDET DOĞAN eleştirerek, "Bulgarlann ülkedeki Türkleri ve diğer azınhklan Satıhk Klasik kendileri gibi olmaya zoriayarak Orijinal plaklar. bu azınlıklann ulusal haklannı Tel: 334 16 28. çiğnediğini" yazdı. Parlamentodan (Baştarafı 1. Sayjada) görecekkr. Ayrıca tanmsal mahsui, meyve, sebze de bol olacak. tstanbul'da kimsenin öldüremediği mikroplan kar öldürdü. 910 gün süreyle hangi rnikrop eksi 810 derecede yaşayabilir. tstanbul dezenfekte oldu." Erus gülümseyerek ekliyor: "Bir de birbirlerine ancak ihtiyaç duydnklan zaman selara veren kurnlnslar kavnasrverdDer. DSİ, Karayollan, Belediye, Vilayet, Meteoroloji iyice ahpap olduk. Aynca bUiyorsunuz öğrenciler okullan tatil diye sevindi. Kömür ve odun karaborsacılan da..." Ercan Erus, Istanbul'un 1929 yılından bu yana böyle soğuk görmediğini anlatırken, çeşitli kişilerin yaptığı ölçümlerde ısı farkhlıklan olduğunu hatırlatarak bunun nedenini soruyoruz. Şöyle anlatıyor: "Sıcaklık derecesi rasat parkında, bir siper içinde ve yerden iki metre yükseklikte ölçülür. Dünyanın her yerinde bu standarttır. Benim eksi 9 dereceyi ölçtüğüm gün Avazağa'dan bir oto galericisi telefon etti. Arabalannın durumu için ölçüm yapmış eksi 14 bulmuş. Sordum, yerden yanm metre yüksekte ve açıkta ölçüm yapmış. O zaman tabii farklı sonuç bulunur. Çamlıca tepesine çık, eksi 15 derece ölçersin. Aynca hassas ölçüm yapan termometre, civalı tennometredir." Türkiye'nin coğrafı durumu açısından, meteorolojik tahmin yapmanın zor olduğu ülkelerden biri olduğunu, aynı anda 4 iklimin birden yaşandığını, buna rağmen Meteoroloji örgütümüzün dünyada sayılı ismi olduğunu anlatan Ercan Erus şöyle devam ediyor: "tstanbul için bile meteorolojik tahmin kolay değildir. Çatalca'ya kar yağar Gebze'ye yagmaz. tstanbul'a kar yagacak dediği miz zaman vatandaş bu kar ille kendi kafasına düşsün istiyor. Laleli'de kar yagmıyor da Çamlıca'da yagıyorsa Meteoroloji yanıldı diyebiliyor." Kar POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Umut Şiirleri Niyazi Akıncıoğlu nun şiirlerini Hacan Yayınlan bir kitapta topladı. 1940 kuşağı şairlerinden olan Akıncıoğlu'nun şiirlerinin topluca yayımlanması, edebiyat tarihimiz bakımından, ileride değerlendirecek olan eleştirmenler için gerekliydi. Niyazi Akıncıoğlu, eğer şiirleri günün birinde topluca basılacak olursa adını ya 'Kuş Kanadından' ya da 'Umut Şiirleri' koyacakmış, kitaba bir önsöz yazan Ömer Can 'Umut Şiirleri' adını yeğlemiş. Niyazi Akıncıoğlu'nun şiirleri 194050 döneminde dergilerde, antolojilerde göründüğü zaman çok sevilmişti. Kitabında bir askerlik resmi var, '1946'da Ankara'da Yedeksubay' deniyor. Buna göre, ben demek Niyazi'yi bu yılda tanımışım. O yıllarda kanımız birbirine kaynadı, Suphi Taşhan, Fethi Giray, Celal Vardar, Arif Damar, şiir seven bir iki dost daha küçük bir grup oluşturmuştuk. Bu gruba bir süre sonra hapisten çıkınca Fahri Erdinç de katıldı. Daha kimler vardı, şimdi çıkaramıyacağım. Niyazi Akıncıoğlu'nun şiirlerini dergilerde yayımladıkça görüyorduk, kendini askerlik dolayısıyla Ankara'ya gelişinde tanıdık. Aramızda bir Suphi Taşhan onun eski arkadaşı idi, Bursa lisesinde okurken tanışmışlardı. Zaten Suphi Taşhan da, Bursa'ya Ankara'dan gitmişti. Bursa lisesinde iken edebiyat öğretmenleri, hem fizik, hem bilgi yönünden gösterişli olan Orhan Şaik Gökyay'dır. Gerçi Orhan Şaik Gökyay, Ankara lisesinde de bir süre öğretmenlik etti, ama biz ona yetişemedik. Yirmi yaşına girdiğinde yayımladığı ilk şiirlere göz atıldığında (bunları Haykırışlar adlı bir kitapta toplamıştır) Orhan Şaik Gökyay, Nihal Atsız, Faruk Nafiz, Namdar Rahmi Karatay'ın etkisinde olduğu açıkça görülür. Nitekim 'Haykırışlar' kitabını da Orhan Şaik'e armağan (ithaf) etmiştir. Hikmet Altınkaynak'la yaptığı bir söyleşi de eski tutumuna açıkça ve korkusuzca değinir. "... Ben Türkçüydüm, Irkçıydım, Turancıydım, Atsızcıydım lisede. Atsız gibi şiirier yazmışım, şimdi o kitabı unuttum." Bursa lisesini bitirip İstanbul'a geldikten sonra şiirindeki dalgalanma da değişiyor. Bu kez de önceki davranışının büsbütün tersi, solcu oluyor. Bizim dergilerde ve Ankara'da tanıdığımız bu solcu Niyazi'dir. Kendisi anlatmasa sağdaki görünümlerinden hiç haberimiz olmayacaktı. Çünkü solculuğu, daha bilinçli olarak, sağcılığını bastırmıştı. "Yeni doğmuş gibiyiz" der. 'Kitaplarımız, defterlerimiz yeni, dünya eski bile olsa." Halk şiinnin, d'rvan şiirinin etkisindeydi deniyor. Doğrudur, bir şiir denemesi yapıyordu. Yeni bir şiiri bulmak için hemen her şair, Orhan Veli'den Atilla İlhan 'a kadar bu etkılenmeyi şiirierinde denemişlerdir. Aynı yıllarda, aynı dönemlerde birlikte denedikleri için de, kim kimin etkisinde kalmıştır, bugün kesinlikle çıkarılamaz. Şiirleri tarih sırasına göre düzenlemek, ondan sonraya biryargrya varmak gerekir. Böyle yapılmazsa kimin hakkı kime geçer bilemem. Başlangıç noktası o gün değil de, bugünden alınırsa çok yanılmalara düşülebilir. Nitekim ünlü ve değerli eleştirmenimiz Asım Bezirci bile şu yargıya varırken ne çok yanılıyor: "Akıncıoğlu Nazım Hikmet'ten sonra, ama EnverGökçe ve Ahmet Arif'ten önce halk şiirinden yararlanan ilk toplumcu şairdir." diyor. Enver Gökçe, dost toplantılarında okuduğu birkaç şiir yazmıştı, ama Ahmet Arif o yıllarda çok gençti, değil şiirleri adı bile duyulmamıştı. Bu sözlerimle bugünkü durumlarına dokunmuyorum, işin başını anlatıyorum. Divan edebiyatının tumturaklı, halk edebiyatının yumuşak sözcüklerinden yararlanarak şiirier yazardı, ama bu etkilenme demek miydi? "Altın yaprak, elin olsun gül memeler; ömrün tesellisidirgeçer, Sultan Süleyman'a kalmayan dünya" derken bu yararlanma ve kullanımlara rastlarız. Bu kadarı belli dönemlerde kimde yoktur ki!.. O dönemin birçok şairi gibi Niyazi de içkiye düşkündü. Başlangıçta bu içmelerin şiirine zaran dokunmuyordu. Ama başına hapishane olayı geldikten sonra içkisi sadece şiirine değil, her şeyine dokunur olmuştu. Kitabında bir resim var, hapishanede çekilmiş. Bu topluca çekilen resımde kimler yok. Niyazi, Numan Bayazıt, Zeynel İlhan, Feyzullan Aktan, Recep Ergün, Ali Rıza Topçu u Mustafa Yörükoğlu, Hamdi İlker, Ali Abbas Bostan, Hasan Ozkan, yazar, şair, avukatlann dışında kalanlar başöğretmen ve öğretmendirler. Hepsi de bu tutuklanmayı yenmiş, başarı kazanmıştır. Kitabın yayıncısı Ömer Can, Kırklareli'ne gittiğinde oğlu Dr. Tevfik'e benim selamımı iletmiş. O da, "Kırklareli'ne gelmiş, uğramadı..." diye sitemli. Haklıdır. Ancak bir şeyi bilmiyordum, o gelişte öğrendim. Bu on kişiyi gammazlayıp, hapislere düşüren kişi, o gidişte, seçim gezisinde gazeteci olarak bize rehberlik ediyordu. Nasıl gidebilirdim, az kaldık, döndük, görev gezisiydi. Kitabında saydım, uzunlu kısalı yüze yakın şiiri var. Bir şairi değerlendirme bakımından az değildir. Zaten her şairden, şiirleri arasında yapılan seçimle geleceğe kaçı uzanır... Niyazi'nin Edirne, Bursa şiirleri unutulmaz ömekler arasındadır. Ötekiler incelendikçe bir şairin güzel dızeler vermek için nasıl yorulduğu, didindiği kanıtlamr. Bu kitabın yıllar sonrası yayımlanması bile değer bilmenin bir örneğidır. Şiirier, şairierin ortak malıdır. Bunlardan da nice şiirier üretilir. Aydınlar OcağCnda Bulgaristan olaylan tarUşıldı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Aydınlar Ocağı tarafından düzenlenen "Balkanlar ve Türklük" konulu açıkoturum dün yapıldı. İlk konuşmayı yapan emekli hariciyeci Osman Kılıç, "Tarihin Akışında Bulgaristan" konusunu işlerken, "Gelin 2JS kilovat elektrik için 2.5 milyon Türkü feda etmeyelim" dedi. Konuşmasını "Yaşasın Türk milleti, Türk adaleti. Kahrolsun Bulgar mezalimi" diye bitirirken, izleyiciler "Kahrolsun Bulgar zulmü" diye slogan attılar. Kılıçi ın konuşmasının yaşu gözlerle izlendiği görüldu. FRANSA'DA YÜRÜYÜŞ Federal Almanya ve Avustralya'dan sonra Fransa'da da Bulgaristan'daki Türklere yapılan baskılar protesto edildi. Protesto yürüyüşune Lyon kentinde çalışan 3 bin Türkün katıldığı bildirildi. MGK, 10 üde sıkıyönetimin kaldınlmasını görüşecek ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Kurulu'nun bugün yapacağı toplantıda 10 ilde daha sıkıyönetimin kaldırılması görüşülecek. Milli Güvenlik Kurulu'nun Cumhurbaşkanı Kenan Evren başkanlığında bugün saat 9.30'da başlayacak şubat ayı olağan toplantısında sıkıyönetim uygulamalarının yani sıra iç ve dış olaylarla ilgili gelişmeler ele alınacak. Toplantıya Başbakan Turgut Özal, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Ürug, Devlet Bakanı ve Dışişleri Bakan Vekili Mesut Yılmaz, İçişleri Bakam Yddınm Akbulut, Kuvvet Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı ve Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri katılacak. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL "Son 5 yıhn ortalaması" SORL': Sosval Sigortalar Kurumu'ndan 30 Aralık 1985 tarihinde emekli oldugumda. son yılın 5 yılın ortalaması, 1984198319821981 ve 1980 >ül"an primi ödenen ayların ortalaması üzerinden rni emekli maaşı alacağım? Yoksa 1985 yılı da hesaba katılacak mı? 1985 yılının besaba kauiması için 1986 Ocak'ından gün almam mı gerekiyor? K. U. Kdz. EREGLt yi4ATT:Sosyal Sigonalar Yasası'nın "Yaşlıhk Ayhğının Hesaplanması"na ilişkin 61. maddesi "B) Yaşlıhk ayhğının hesabına esas alınacak gösterge, sigortalının işten aynldığı tarihten önceki Malullük, Yaşlıhk ve Olüm Sigortaları primi ödenmiş, son 5 takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlanna göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas alınarak tesbit edilir." demektedir. Yasa'run bu hükmünün uygulanmasına açıklık getiren Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 1.3.1983/3088 sayılı Genelgesi'nde; "Malullük, Yaşlıhk ve Ölüm Sigortalan'ndan bağlanacak ayhkların hesaplanmasında nazara alınacak kazançlann tesbiti ile ilgili uygulama kesinleşmiş, mahkeme kararları ve bu doğrultudaki Yargıtay Içtihadına uyularak aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. I Bir takvim yılı içinde zorunlu sigortaya tâbi veya isteğe bağlı olaıak 360 gün Malullük, Yaşlıhk ve Ölüm Sigortaları primi ödeyerek, aynı yılın sonunda (30 veya 31 Aralık) işten aynlan veya olen sigortalıların bu yıla ait prime esas kazanç tutarlan da tahsise esas cetvelde gosterilecektir. II Bu durumda olan sigortalılardan: A Aynı yılın sonunda (30 veya 31 Aralık) tahsis talebinde bulunan veya ölenlerle ilgili aylıİc bağlama işlemlerinde: a) Oncelikle, sigortalının 360 gün prim ödediği son takvim yılına ait prime esas kazanç tutan aylığın tesbitinde nazara alınan ortalama yıllık kazancın hesabına dahil edilecek" denilmektedir. 1985 yılmda prime esas alınan kazançlannız 360 günü doldunırsa, yaşlıhk aylığınızın hesaplanmasında 1985198419831982 ve 1981 yılları kazanç ortalaması göz önüne alınacaktır. Krom Bileşikleri San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan 22 Şubat 1985 tarih ve 21729 sayılı Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan Olağan Genel Kurul gündemimize ektir. TADİL METİNLERİ Eski Metin Sermaye: Madde 6 Şirketin sermayesi herbiri (1000) TL. itibari değerde hamiline yazıh 4.800.000 paya bölünmüş 4.8O0.000.0O0. TL.'dir. 3.000.000.000.TL.'lik sermayenin tamamı ödenmiştir. Bu defa arttırılan 1.800.000.000. TL'lik sermaye ortaklarca taahhüt edilmiş olup dörtte birini teşkil eden 450.000.000.TL'si tamamen ödenmiştir. Bakiye 1.35O.OOO.OOO sermaye yönetim kurulunca saptanacak zamanlarda ödenecektir. Esas sermaye tamamen ödenmeden hamiline yazılı pay senedi çıkanlamaz. Yönetim Kurulu pay senetlerini 1.000 TL. ve bin liranın misli kupürleri şeklinde çıkarabilir. Ortaklardan biri payını satmak isterse satışı yazılı olzırak önceükle mevcut ortaklara rayiç bedeli üzerinden teklif etmek zorundadır. Işbu yazılı teklif yönetim kurulunca ilan edilip bir ay içinde talip çıkmaz ise ortak payını dilediğine satabilir. Yeni Metin Sermaye: Madde 6 Şirketin sermayesi herbiri (1000) TL. ıtiban değerde hamiline yazılı İO.000.000 paya bölünmüş 10.000.000.000. TL'dir. 4.800.000.000. TL'lik sermayenin tamamı ödenmiştir. Bu defa arttırılan 5.2OO.OOO.OOO. TL'lik sermaye ortaklarca taahhüt edilmiş olup dörtte birini teşkil eden 1.300.000.000.TL.'si tamamen ödenmiştir. Bakiye 3.900.000.000.TL. sermaye yönetim kurulunca saptanacak zamanlarda ödenecektir. Esas sermaye tamamen ödenmeden hamiline yazılı pay senedi çıkarılamaz, Yönetim Kurulu pay senetlerini 1000 TL. ve bin liranın misli kupürleri şeklinde çıkabilir. Ortaklardan biri payını satmak isterse satışı yazılı olarak oncelikle mevcut ortaklara rayiç bedeli üzerinden teklif etmek zorundadır. İşbu yazılı teklif yönetim kurulunca ilan edilip 1 ay içinde talip çıkmaz ise ortak payını dilediğine satabilir ancak ortakların kendi topluluklanna dahil iştiraklerine veya, Karam ürseVde otobüs otoyn bindirdi: 3 ölü KARAMURSEL, (a.a.) Karamürsel'de bir yolcu otobüsüyle, otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafık kazasmda 3 kişi öldü. Karamürsel'in Misli koyü yalunlannda, tstanbul'dan İzmir'e giden Hüseyin Karabulut yönetimindeki 35 SZ 891 plakaîı yolcu otobüsü, karşı yönden gelen Necdet Maviş yönetimindeki 16 HT 634 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada, otomobil sürücüsü Necdet Maviş ile araçta bulunan yabancı uyruklu Hatil Tayleman olay yerinde öldüler. Ağır yaralanan ve kimliği henüz bilerlenemeyen bir kişi ise, tedavi edilmek üzere İzmit Devlet Hastanesi'ne götürülürken yolda öldü. m MERHABA YAŞAMAK "Ciizzam Çağdışı Bir Hastalıktır. Cüzzamdan Korkarak Siz de Çağdışı Kalmayınız." T C. Zıraat Bank.Tunel şb 7O'ı3 Tel 145332657O1O26 Eski Metin Ancak ortaklann kendi topluluklanna dahil iştiraklerine veya Emekli Sandıklanna pay devirleri bu maddenin kapsamı dışındadır. Yeni Metin Emekli sandıklanna pay devirleri bu maddenin kapsamı dışındadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear