25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 ŞUBAT 1935 KULTUR YAŞAM g CUMHURIYET/5 S' HAYV İSMAİL GÜL(.EC* ATILLA DORSAX m?gauzw Ntze, , t ÜÂî“îîf“"* ' * l wcmıwx ı . . PEVEYE V ı ' f f ' "' r 1 * ' ' ' ' ¬Aı Bu llílş (lİ'(lyllnlaİ Ş Pehlivan/ Yönetmen: Ze 1 ä A 485 Meral Orhonsay, Erol Gü yı ı ¬ ğ ~ naydın, Yavuzer Çetinkaya, i B 2 ' Q l mzsatızne ın Q ' ff . ARAPLÅRÅ '$~~ ? ` /," YAHu ~'~ / i` ) ra ki Ökten / Hüsevin ; ÖcalFehmi C'í. 4, 'li? ; İ Yaşar / Görüntü: Senaryo: , i ş g ml* i . îe f Özşahin / Müzik: Tank ', .U áß vgjğàıí i Ÿ "Z / Oyuncular: Tarık Akan, ÷..!?= 2ızrlııı.ı . gt . Ahmet Kayışkesen, Orhan »wa i yi mg s ?` ,fr 11: z ' ¢±, 955 ;~ 5 i|i,;; :ğ i lo ı ıs H Yaman Okay, Tuluğ Çizgen, KIM KİİWE DUM DUMA BEHl(J »th Çağman / Şeref Film yapımı :Å 'iz ãflß?ğ ' . 5% gi z . , ş i g ;{l ı (Gelecek hafta sinemalarda).İ íi Q,Ğ "iki,í.§”"'?ı51 '!'jî5 ,Q i I / ifl' i gü/ lf.ı39 ' ı , . ; ' Å; g 1 . .'f ;?:./'far İ 3, Zeki Ölıten'in günümüz Türk íİ sineması bir yere sahip olduğunu '='' ı~r' ' | ,, ll I;'ı . ,ifl . fl , i %9 1 ' lı 0 ı tâ' ` ı t l Önemli içinde çok ayn, çok ~ '" İ düäünüyorum. “Pehlivan"ı ilk 1 W ~' . ,I ' ' 1 =l ` N 1 Iı 0 o t l , , " ., izleyişimde çok beğenmiş, Antal ßi : Ÿf , I !' ' flı ¢ . l F ' 5 ni ya Şenliğfnde dereceye bile gi F ' äg ş , í ,f 'I ,ga;;Ç. ı I gag: l , ` remeyişi üstüne uzun boylu ka " 1 il ili ti fa yormuştum. Istanbul'da ya ' fl "fîşıiğ ,Ç İ " ß ii 'i ?ğ!.'iİl'5 ” u' Umarım ki seyirci de bu beğeni :Ifi" `)¬:;;`:ı¬ı ı ',tz'2fîiı . ,,, , pılan bir hemen herkesin fil ¬ ikinci kez f 'ı' 1 ,' ' Å; ğğaıgn *fi .îrfi ı izleyişimde özel gösteride "> Q ,..'ı.t*tığ , Ÿğşäİ 1? gg g Şı mi çok beğenmesi, bu konuda '*"' f í2Öf°*>ı " fe , §§.'== İ ~ L 1 zrf yalnız olmadığımı gösterdi. *“*lıP " ' '1= . paylaşır. Antalya da ?lm : ! 3 , 0.l1.,;; il ~¢~ 1.F 'İ yıV , . ı l ^ Å;:, '.Jg1' ==1 f`se dara,:¬.@¶,,z,ı¶ tığ ;. , ~~ L aq 3 emi 334 ,.,.. .. , 7. . 1 îj?š?., ¢==ıı=İ ut?fw? , 7 U baş z » /Q ,zaza\ ı Û a ziğ.pz . ir = 5 ífšitî ;. . .z Öltteıvin sinemamızdakı ~~ lıikâ “ ı İÜ ğf "ja 5L? 3 izğıããğmãı; "İ .~ ı ,İŞ I ' kalığı, önemi, *sinema iyi se ?fî İ İ I f~/B " g. í, ' r<' 3 ş . .il ki 5 ı İ 'Q iı ` Å ye aıılııtmaktıı" kuralına bir geliyor agi! 9 , *Ğ S., 'Q , ~ i gl' ğfj Ş' Ğ gg. ,Q Q ş J ilk 1 çenek getirmesinden ileri İ ı ri. * gl' 3 0 G' 2 i gg!;;Æ;jİí jã Q ar , z. ağ 1 sanıyorum. Amerikan Sinema' îî, , FQ3 fi ?fi tV ' , r li f 1 ,İ if Ã) ,İ ,Ğ fjı fl 4 fi sı'nın Kla İYİCC ÖCUİTHSCUTUİŞ bir"YA LIBYZ4,;'YA ,Ğ Karısı, iki çocuğu ve yaşlı babasını geçindirmek zorund altın kuralı olup, sinema 1 i mll?? GÜREŞ UUYOY Bir Yaşam! Yakalamü, bir başpehlivanlığa bağlamış onca lerin yerini çağdaş kurnazlıklar, yaşayan bir toplum olduğunu . . ' r' ~ ' ' ' ""' 'geçen zamanı anlatma' sanatı Bilîıl'ın arasından fırlamak ko eski ahlakın yerini İSE. )'CP)'¢m. haykırmaktadır. Yalnız Batı'ya P]]',“1E A\¶4 UR; , diye bakıyor. En azından büyük, lay mıdır? Batı usulü bır ahlak almaktadır. değıl kuşkusuz, bu tur gelenek . ¬ V has yönetmenler böyle bakıyor. Bi1ãl`in olağanüstü başarıyla (ve lerden gitgide uzaklaşmakta, 0 . İ O ( düşümü, kayip giden zamanın H ' zilmiş yaşlı babası, gelenekse ta olan kendi top umumuza yakalanması, gerçek yaşanmışın, PQİIİIVBD , Ç6§}l11 ÖUÄCYİCY' olanın belki son temsilcisidir... da... Bazı şeyler kaçınılmaz biyaşanmışlığın kavranıp duyum de ge1'$°“ıÇŸ$'“1 S\1rf¢1=f1¢İ=r¢? ljstasını yendiği güreşte, kendi çimde yok olacak, toplumun kUf31d{fb“2 'İYİ İ!" hik?ıf ?Laz Libya 'ya işçi olarak gidip para kazanacak, ya da talihi yağlı güreşte dene?rflt KIrİfpW1f`dl1 bl1Ş äl?.ysasanatına yalnızca5303' . ça: vanlığazurnalar, kazanlar do ğerler ,Ç l İ V vardır. ä e .' 34. m'.. lg aş sinema, sı Å « . ~,;*' 'Y' 1 ' eg) M ncma çaaıılaädlŞİ¢ , bir ^hi lar,1 davul soyunacaktır. ;İ; y. af karmaşası . 3 İ: Güreşin Kırkpınafıyla, denız kıy Sinemamn, gerçek hayatın bir iz Yapay çıkış yolları gerçek bir köylü tarafından) çii kendi kültürüne yabaîıcılaşmak Û “ . kiye anlatma sanatı' diye bak lusu yağ.. Ama geleceğini bir yerini futbol, geleneksel erdem ki pikniğiyle, hayatı dolu dolu , ¬ Tv '~> ' ıfî* ~. *"' ' ` sanması ve seyirciye duyumsatıl tema Zengınlığıy'lG4d1lŞ\<aU ¢=k¢n si de eski bir pehlivan olan ba gündeminden veya ellerimizden A ması süreci olduğu, çağdaş, mo bir mnl?mgğml ge' dern sinemanın saylarından .bi b ~ | blflüflü “ d¢ğ'?{l<î(f]q1f¢m¢Y°“ Ustayı oyunla yenmek, ustaya mes fešlk 18151 ba, BiIãl'i iyice azarlayaeaktır: kayıp gidecektir. Pehlivanlık , \ ' ' , l ~ eme /sermaye ıış ısını rayına h1 k hl'ı K k ; İ “. . İı=uf=amafpıs bi? gufğş gıb?geıeflekselı *ı§lî.Ÿ§§şı.°§¢n`ı§îİfî.!ağğĞlİ m'ğ,§ğ2î'ızãšíî'ğ`£înîığİšîàğ, (tı :yı 9 ı,İ Y umut: Llh?a ya da M Gs va toplumda. ßi “İS Ya Almanyaldan gelen kız yeğeni kalmış bir spordur güreş... Dev ! Û başpehlivanlık Ö? Çıkış ı'°11?f1?<?f1? bf' tavırlarına edll' öfke, mayosuna, dansına, rahat letin de, ıoplıımıın da ilgısınden lí ı '. ı TİU5ı Cašd?ä f\1Ib°İ glbl 3311 dan ithal biraz nin biraz da günden güne ırak düşen... Bilãl l, Qkgî" tştáb??? yapma' “UC Safllf?ğyl “lk raderin yine *Almanya görmüş` tüm anlamsızlığını algıladığı bu ı * \ ıî /“ ~ *~ “ en 'yı 'en y°n°mİemm'?" ne Ve BUCUW karşın Ü" deneyen, ÇUSSCSI' istekle bakıp duracak, kayınbi pehlivanın acılı öyküsü sonunda . I ğárzîšãî?ñıkağîğlîãäıàt lfîfb?ıàç' ¢m1$' yenmefyenilme uğraşı, T . ı 3 f af! ?v?f H' U5U2ı îdafäîdlf gm: bğşka Çığ? YQ1' karısı, Tev?k pelılivana bakıp iç4amansız \' ya gitmeyegeçin yerini USkarısı, ıkı kiyle.geçirecektir..unut meye madenlededüze Peckinpah?nyitip gitmiş gençliğini 4İÇ Z2 Ş(/B/lf OL/07 ~ 1 tarihe gömül I ' bağlamış, olan Libya... gg kaba saba şakalarla Alman mahkum bir meslek °"U“ rinde koyboyları J U Ü” ' ,ıRıK Almanya. Slmdllefde tıpkı gibi yok olmaya, çocuğu ve yaşlı babasını almakta // ' / dirme sorunuyla boğuşan bir iri Ama Almanya'dan dönen ka yan delikanlısı, yörenin geleneksel ilgi alanı olan güreşte bir çıkış aramayı, köykasaba güreşlerindeki başarılarla gelişen umudunu, Kırkpınıfda 'başpehlivın'lığa dek götürmeyi de yınbirader Cevdet de, ustalıkla billuılaşan 'Alman boıguuu` da, bir türlü gerçekleşmeyen, ger maya çalışan kayınbirader ise. yanlış ekonomi siyasetlerinin harcadığı kuşakların acıklı bir orneğidirı.. yindedir. Bu açıdan tümüyle hüzünlü, iç burucu bir film olur çıkar "Pehlivan"... /962 'os eusüu, Háxıhuıfre mes/ sıze/sııfu sık t A$/c£2i mass 845772/LD/. 1961 eeıveı. seçime /f nzıvoeu noşuur mmınmu sazı sueftvme, ma s ` .ı çekleşse bile yeni düş kırıklıklarına gebe Libya da, kuşkusuz gerçek çözüm, gerçek çıkış yolu değildir... “Hüzünlü” bir film lem'in alabildiğine rahat, hayatın içine dalan kamerası, Batı'da hep bir 'şiddet toplumu` olarak tanınan (tanıtılan) toplumumuzunda, kültürü. folkloru, gelenekleri olan, hıdrelleziyle, ve “Pehlivın"ı, önemli şeyleri son derece alçakgönüllü biçimde söyleyen, sinemamızm günü aw:me s/zmesepmnzfımışuıeorßuzuuu \,f , , y \t I neyecektir.. Küçük başarılarla sürekli bir çalışma, 'kondisyon tutma' çabasının birbirini izledi müzde eriştiği doruklardan biri Ama yaşarn sürmektedir. Ök ği uzun bir hazırlık döneminden sonra, Bilãl, kendisini yeşil ça Değerler karmaşası. Temeldeki sosyoekonomik sayıyorum. Tüm oyunculardan müziğine, senaryosundan görüntü çalışmasına, birçok olumlu katkının bileşkesi bu film... ĞSÅGM) ó~cıJwt;uıv1>Ş, Bazı eieu/<L£,Q, BAŞ " KENT' ÂNKÅE/4'NİN nur NOKTÅIAR/All Eı£ GEÇİRMeve KOYULDULÅR. ANCAK, ie/sn işı/2 SOCAL/IMA o/.rmaßoww çgıyumuı ALÆAY mmrnvoem/ra Y, /~ ı oıw sonıert, HÜKÜMET KZ.IVVE7Z£,2/ oueuwt GGE' Mem OLDULAÆ. ouw mustz YÅT/$`/ES/),ÅYr4İfÅı4NMÅ , LEEE Ammuıızıuı ıfAPı~m,Ası<eeí orııeaeâenîug `~7' , \ı l ¢\ l I óšzefveu Háx?pfgv; ßususnmae/M ansm só/2sv , C ,V yınn üstünde bulacaktır. Törensel açılışlar, bayraklar, bando bozuklukların yanıbaşında ise. allak bullak olan geleneksel de Umarım ki gereği gibi değerlendirilir... uııv Lıos?feiuıw ceznmıyo/le/ıMımc4šı sözü üzşıeıu , çok GEÇMEDEN OLAY SOMA 5201. B/R Y/L $ON2Å,ÅYN/ Kı$ıLER, VE/vı 1 ¬ « ¬<q sıra DA285 6/2/$ıMi /veoıfuivte ı'A$34M1Aıe/~/ Ylif/ZECIKLEÛDİ. 50 YIL ONCE Cumhuriyet 22 Şubat 1935 19351985 Ha"İ .leri vurddaşların güzel te Başbakan Ismet lnonü çöylgmiikren şarıra, saat Tahsin largfırıdan bir eli ' karşı olan duyguları artırılmış, 15 sanatlara programa göre evvela Temsil ba yraml hasılı, medeni bir camiaya Ankaradaki merasimi bir Şubgsibu söyler qmmörıeri faƒa?nd?? Oğlu ” pığvesi “Himmetirı söylevle açacak, İ( Bugün, vurdda Halkevleri açılmasının yıldönümü, her vakışan yüksek derecede bir sosyal kurumun bütün yapabileceği işlerden hiçbiri ilımal edilmemiştir. Bu itibarla, Halkevlerinin radyo ile yayılacaktır. Bundan sonra Necib Ali Hal/(evlerinin oynanacak ve merasim bu suretle bitmiş olacaktır. ;.§" tarafta sevinçle kutlulanacaktır. verimlerini anlatan bir söylev verecektir. Bu iki söylevden sonra her Halkevi kendi Sevgili yurdumuza her yonde büyük ve hayırlı hizmetleri dokunan Cumhuriyet Halk Fırkasının üç vıl önce kurmuş bugünkü bayramını, vurda en derin sevgi bağlarile merbut olan her Türk kendi bayramı addederek candan kutlulamayı bir izzeti ne?s meselesi sayacaktır. Bu münasebetle bugün merasim programını tatik edecektir. M. Raymon dun kon ƒe ra nsı Fransız asarıatika enstitüsü olduğu Halkevleri teşkilatının faydaları, sayıp dökmekle bitemiyecek kadar çoktur. Ulusal ve kültürel yolda, vurd İstanbul Halkevinde Ankaradaki söylevler dinlendikten sonra Istiklal azalarından M. Raymond varın Unyon Franse: kulübünde Sumerlerin menşei, sanati ve dili hakkında bir marşı söylenecek, and Türkiye 'nin her tara?ndaki Halkevlerinde merasim gençliğine sağdıç olan bu teşkilat bir çok yerlerde sosyal içilecek, Şehir bandosu tarafından bir konser verilecektir. konferans verecektir. "B Sllllllîilli SEVEILERE yapılacaktır. Aynı zamanda memleketin muhtely' ve onunla hayatının aşkını yaşayabileceğini sanır. Ancak İsmail ona aradığı bu saf, temiz sevgiyi verebilecek midir? ihtiyaçları karşılamış, bilgi Görmüş geçirmiş, sosyetenin gözbebeği olmayı başamıış Benli Meryem, kendinden epey genç bir komiye tutulur arııklığına yardım etmis, Programın ikinci kısmı gece saat 20.30 da Tepebaşındaki yurddaşları bir yere toplıyarak tanışma ve anlaşmalarına taraflarında 23 Halkevi daha açılacak, bu suretle Halkevlerinin sayısı da 103 'e Şehir Tığvatrosunda başlıyacak, evvela MÜJDE 1 Ÿ H li d ' ık b' Dağınık Yatak Yönetmen: Atıf Yılmaz / Senaryo: Murathan Mungan, Atv' Yılmaz / Görüntü: Salih Dikişçi / Müzik: Yalçın Tura Oyuncular: Müjde Ar, Umit aşkyatak Ö küsü hayli dağınık bir ?lm olmuş.. Filmin çeşitli kusurları, eksikleri var. Mungaıı'ın senaryosu, bir Selim İleri Memduh senaryosuna bile rahmet okutacak kadar 'edebi.' Bundan başka konferanslar, 23 Halkevinden alıısı mürekkep bir heyet tara?ndan Madensuyu musiki müädmefeleri ve daha şehrimizdedir. bir konser verilecek. Halkevi vasıta olmustur. varacakıır. Yeniden açılacak Konservatuar muallimlerinden ÅHMMMHİSÅR sağ bu gibi vasıtalarla, Ankarada hazırlanan temsil şubesi başkanı Celal Ne var ki "Dağınık Yatak", Türk sineması zengin çevreleri, 'burjuvaıi'yi (artık bu çevre ne kadar burjuyaziyseî) vermesini pek bilmez... Ama sözgelimi Feyzi Tuna'nın "Seni Kalbime Gömdüm"ünün 'parti' sahnesini anımsamak bile, Yılmaz`ın bu Belen, Aykut Sozeri, Lale Belkıs, Tuluğ Çizgen, Un, Günsel Tuncer Mine Film yapımı (Kent, Sinepop, vs.) 528 66 29 526 10 00/412 I Ş İ *Zi Bunca “edebi' sözün, bunca duda etkisiyle, ilişkilerini bir çıkar temeline oturtmayı deneyecektir... Murathan Mungaıfın bir senaryosuna dayanan “Dağınık Yatak", ilk bakışta Atıf Yılmaı'ın son dönemindeki filmle yarlılığın, ne denli bilinçli, “kibar` da olsa, bir 'orospu'nun yüzeysel ve şematik yaklaşımını maıur gormemek için yeterli... secme RESIMLER ()lm;.' ı “mm l mtv slm zutztzzsı ı ı ,";', ;3S'?"'i'f Rımet Cad Matbaazı Osıı¬anbe~, S 35,23 lg şu' ' 5 “an 1985 ı § ı' evt Bebe. Ca;=5ı 2 ECEEF ağzına pek gitmediğini belirtelim. Hele tüm bu sözler, ne yap Gerçek 'sevgf bu mu? Daha da önemlisi. filmin an SÜREKLİ626 t 85 2 ' :\n1l;1I1ğ'lCrt ı Iz" ” İİ .¬.,..«~e SERGİ sısvtmcn ,im 14 Ress?md?? ı. ...z ,. ; BAŞAGA Secme Resımler *v? I* "H = mı we i.` rin havasını, çok genel olarak, Değişik bir İlişki “Dağınık Yatak"ta ilginç ban şeyler var. Bunların başında, toplumumuzda, çevremizde, giderek tüm dünyada çok yaşanan tığını pek bilmeden ortalarda dolaşan Umit BeIen'in oyununa (?) ek olarak kendi kendilerini ko "iäššaîíßîw en 1CI'1 'a sını ı ım ı ğ ıs sıııts ıııfı taşıyor. Bu da yine *sevgi üstüne çeşitlemele?e girebilecek bir öykü, bir film... Sürekli erkek parası yiyen 'kibar orospu' Benli Meryem'in öyküsü... Meryem, zaman zaman usta işi geriye dö lattığı hikâyedeki yanlış alternatifleri. Benli Meryem, erkeklerin hep parayla, çıkarla satın aldığı bir kadın olarak, bu kez “parayı Ya' na san tı^\deı;".ız:İad¬.Wd lhebek ini ¬<~¬ ismn A3 csmaàiev us 05 47 Å l He( gun ,1 w bir ilişki olduğu halde (magazin basınının Joan Collins'ten Lin nuşan Belen'le Müjde Ar'ın yanlış ses tonlamalarıyla da desteklenince, filmin diyaloglarının izlenmesi ve tadına varılması zor ı ' " V sun l kendisinin ödediği' bir ilişkinin aynı sona mahkum olduğunu nasıl kavramaz? Baştan beri hiçbir gerçek iletişim kuramadığı, nüşlerde belirdiği gibi, yoksul bir çocukluk geçirmiş, babasının eve soktuğu 'metresi' ile (annesinin yanında) oynaşmalarına tanık olmuş, gerek ekonomik, gerekse bu tür bir çocukluktan gelme ruhbilimsel itkilerle 'oropsu' ol mayı seçmiş bir kadın... Akıllı, bilinçli, yaşamı tüm çirkinliğiyle kavramış bir kadın... Yalnız, sevgisiz... “Sosyete'ye parası sa yesinde kabul edilmiş, partilere girip çıkan... Tüm bu kirli ilişkiler içinde bunalmışken, bir partide gördüğü gencecik, tertemiz yüzlü bir 'komi°ye önce gözü, sonra yüreği takılan, onu alıp her türlü kirden arınmış, yeni, taze, saf bir sevdayı yaşama düşünün peşine takılan... Ancak Meryem'in bu düşü gerçekleşmeyecek, ilk saflığı geçtikten sonra ismail de, özellikle Mer da Gray'e, Ursula Audress'ten Brigitte Bardofya her gün çarşaf gibi verdiği haberlere bakınız), bizim sinemamızın nedense bilmezden geldiği bir ilişki turünü, olgun kadın/genç erkek yaklaşrnasını ele alması... Kutsal kitaplardan edebiyatın ünlü yapıtlarına. çok ele alınmış, üstüne (iki yana da kazandırdıkları konusunda) incelemeler, araştırmalar yazılmış bir ilişki türünün (sıkça ele alınan yaşlı erkek/genç kız ilişkisine karşın) sinemamızda hemen hiç enineboyuna işlenmemiş olması, tuhaf bir eksiklikti. “Dağınık Yatak”, bu eksikliği gıderiyor.. Gencecik. tertemiz bir delikanlı yüzünün, feleğin çemberinden geçmiş ol giderek olanaksız oluyor. l . BM “' “ l .K| 5 kısı, aımı t .vmsı ı , i 5 5r ,klasik sinema vePAŞA cm aıs asası. ¬es ıı ee * csvcsı ; mg ' ' ı ; ııwı ama cı m mııayı ıqıııı 98. ıstanbul.15 $Ub?i'3 Mall . T ıaııonağı cad tsr. ,. . ğ ı|:1412711 ı :ız< us 93 2: 7 hint puıl IIÜIIİ ILE1!.U :ısı ıçıibı. Å Var olmayan çevreye şematik yaklaşım Türk Sinemasfnda fahişe ti doğrudürüst konuşamadığı bu gencecik çocuğun, *gerçek aşk' olduğu düşüne nasıl kapılabilir? Benli Meryem gibi görmüşgeçirmiş bir hatun, artık *aşk denen, “sevgi” denen şeyin bedensel kapılışların ötesinde, ger r zalim~ '~?“°3l';š°i2ä*Ÿ'$'İaqm.nzı~ıa, ı l tiyatro 21 W' 'W Kasetleri l °S"“ °'g's' T^$\ ONTAB ; « . sAı.Enı smmä?ñãıtst ' GUZEL sanat galerisi Lsanız 1 Ayfer , i , Abdı lneıu Cıktesı Lan 7 mmTe *Ju 22 52s;..?,,,,a AD; icıxııazı7 ,V Iesvzirıye ISTANBUL lü Ü4 33 1 Nsa?tas gm 15 I Be,oğlulstarbııl lelelo 144 96 33 l ı ıstıklá Cad Pasabahc. yaw ns pi bir hayli işlenmiştir, özellikle 'altın kalpli fahişe' tiplemesi İ , r tesvıkıye .B l B ıııvm l hayli kullanılmıştır. Ama Benli Meryem gibi kibar, aklı başında, bilgili. hem de 'sosyeteye girmiş' bir fahişe tipinin var olduğunu hiç sanmıyorum. Benli Meryem alabildiğine yapay durduğu gibi, filmde 'sırtlanlaf diye nitelenen çek bir gönül birliği, kafa birliği ile sağlanabileceğini bilecek durumda değil midir? Filmde boyle bir seçenek niye hiç duyulmamıştır? “Dağınık \'atak`”ı, gerçekte var olmayan bir çevrenin gerçek olmayan sorunlarının yansıması. iyi anlatılmış, ama anlattığı onem taşımayan bir film olarak görüyorum. Hele “Bir Yudum Sevgi” gibi bir başarıdan sonra, Atıf Yılmaidan beklenen, bu İ . Hat. *W * l Emin BARIN Karamani , ı alım( ı ı ie Şubatı11Mart1985 r ' “ ı 40 MEHMET ALI LAGAYLA ı GSK' f?ßlm z tı.. M W t tum çevresi de öyle. Atıf Yılmaı'ın bu çevreye yaklaşımı ise, işleri hiç de düzeltmiyor. Örnek olarak 'Tiraje`niıı partisi`ni gösterebilirim. Bu sözümona gun bir kadında uyandırabileceği duyguyu ve bunun vol açacağı bir tutkuyu, özellikle kadın seyircinin duyumsaması. bundan eıkilennıesi doğaldırn, 'ıengin` parti, sayısı 8l0`u aşmayan figuran kadrosuyla ve herkesin yalnızca, ama yalnızca Benli Meryem'le Ferruh'un ilişkisini konuştuğu alabildiğine şerrıatık bır bakışla verilmiş. Evet, , sanat galerisi ş C.tesi ”° °'“*°°'““ Iş* . SANAT GALERISI 4 L MAÇKA 23 Şubat 1985 .17Q0 2()Q() Rwmsğfgíiam ı R3lTllZ Aydın i i DESE ' 23 Suse' 23 Mef ` gg |¢¢ yem'in yozlaşmtş çevresinin, jigolo veya orospu arkadaşlarının değildi. Yalçın Tura`ııın olağanustü rniıziği. bu filmden beııde kalan en iyi anı. lI 1 ' zݦ*;*Æ?f;°..'î.. i ......Å"":İ*İ.. l İ l ' , Mıes. ııtısıev Gerede arac tao: sor Teşvikiye i iz it: 4: az ,° Ÿ°'Ÿa'İ“."`“Ÿ '|'e| 160 7173Û 150 33 13 ing; 52 tß ~ Aytıvfll 1 İ K 'lulaş Cad i9¬ ISŸANBUL 7 .
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear