23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER talığı arayan testin veya klinik belirtinin olumsuz olması, yani bulunmaması orarudır. Örneğin 100 romatoid artriti olmayan hasta arasında Lateks RF testi 80 kişide olumsuz çıkıyorsa, Lateks RF testinin romatoid artrit için özgüllüğü Vo 80 olur. Ancak burada hastalığı olmayanlar grubunu tarumlarken çok titiz olmak gerekir. Eğer romatoid artrit örneğinde hastalığı olmayanları salt sağlam insanlar arasından seçersek, Lateks RF testinin tanı koymaktaki gerçek değerini abartmış oluruz. Yapılması gereken, hastahğı olmayanlar grubunu oluşturmakta sağlam kişiler yanında, belirtileri aranan hastahkla kanşabilen, aynca deneyimlerimize dayanarak hastahğı arayan testin veya bulgunun zaman zaman olumlu bulunabildiği hastahklan bu gruba katmaktır. Romatoid artrit örneğinde bu grubu artrozlular, akut eklem romatizması geçirenler, kanserliler, sirozlular vb'den oluşturabiliriz. Özgülluğün tammında da bu hastalığı olmayanlar grubunun tam yapısının belirtilmesi kesinlikle gerekir. Bir testin doğruluğu, tekrarlanabilirliği, duyarlıhğı, özgüllüğü ne kadar iyi bilinirse bilinsin, o testin tanı koymaktaki yararım saptamakta beşinci ve bu yazıda değineceğimiz son bir kavram daha vardır. O da aynı testin aradığı hastalığın, testin yapıldığı ortamdaki sıklığıdır. Klinik belirtiler için de geçerli olan bu kavramı hepimiz içgudüsel olarak biliriz. Adana yöresinde inen çıkan ateşi ve dalağı bulunan bir hasta karşısında aklımıza hemen sıtma gehnesine karşın, İstanbul'da benzer belirtiler sıtmayı aklımıza daha sonra getirir. Bunun nedeni, Adana yöresinde sıtmanın tstanbul'a kıyasla daha yoğun bulunmasıdır. İlk bakışta "bilineni tekrar" gibi gorünen bu kavramın herkes tarafından çok iyi bilinmesinin hekimlik ve halk sağlığında ne denli önemli olduğunu güncel AIDS tamşmasından ornek vererek, rakamsal olarak açıklayalım. Diyelim ki, insanlann AIDS mikrobu ile temasa geldiğini kanıtlayan (yani kanlarında antikor bulunmasını gösteren) ELİSA testi, °?o 100 duyarh ve % 99.8 özgül bir test olsun. Esasında böylesine duyarh ve özgül testlere hekimlik uygulamasında çok az rastlanır. Gunümüzde AIDS antikoru saptamasında kullanılan testin gerçek duyarlıhğı "?o 90, özgüllüğü ise orneğimizde kullanacağımız "'o 99.8'e yakındır. Şimdi bu "mükemmel" testi alıp tüm Istanbul halkına (5.000.000 kişi diyelim) uygulayahm. Toplumumuzda AIDS antikoru düzeyini bilemiyoruz. Ancak bir an için abartmalı olarak Amerikan toplumundaki düzeyde, yani son verilere gore 5/10.000 gibi varsayalım. Bu durumda ELİSA testini tüm Istanbul'a uygularsak sonuçlar şöyie olur: Tanımda testin Vo 100 duyarh oldueunu söylediğimize göre, 5.000.000 x 5 / 10.000 = 2500 gerçek antikor taşıyıcısı ortaya çıkacaktır. Ancak özgüllük °7a 99.8 olduğuna göre, her 1000 kişiden 2 tanesi ise, antikor taşımadığı halde antikor taşıyor gibi görunecektir. Tüm İstanbul örneğinde bu (5.000.000 2500) x 21000 = 9995 kişi olacaktır. Demek ki test bu durumda tek başına kullanıldıguıda, fevkalade yanıltıcı bir test olacaktır. Şimdi bir an için antikor taşıyan yüzdesinin toplumumuzda arttığını ve halen bazı Afrika ülkelerinde olduğu gibi ^o 10 gibi yüksek bir değere ulaştığını varsayalım. A>TII İstanbul taramasını bu koşullarda yinelediğimizde, 500.000 + 9.000 = 509.000 olumlu test sonucu çıkar. Bunlann 500.000'i gerçek taşıyıcılar, 9000'i ise testin °?o 99.8 özgül olmasından ortaya çıkan taşıyıcı gibi görünenlerdir. Anlaşılacağı üzere, toplumda antikor taşıyıcı sayısı artınca testin tanı koymaktaki değeri de birdenbire çok yukselmiştir. SONUÇ Bir testin veya klinik belirtinin tanı koymaktaki değerinde duyarlılık ve ozgüllüluk yanında, bu testin veya klinik belirtinin ait olduğu hastalığın, toplumdakı sıklığına bağlı olduğunu açıklayan teoreme, Bayes (bir İngiliz matematikçisi) kuramı (teorisi) denir. Bayes teorisinin açıkladığı kavramın iyi bilindiği ülkelerde, hekimlere sürekli olarak çaüştıklan yörelerdeki hastahk sıkhklan ile ilgili bilgi verilir. Ülkemizin de çok şiddetle gereksinim duyduğu güvenilir sağlık istatistiklerinin en yararlı yönü, hekimlere, hastalıklara tanı koymada yardımcı olmalandır. Batıyı sadece ilk bakışta çok albenili gelen araç ve gereçlerle değil, o araç ve gereçleri yaratan kavramlarla da izlemeliyiz. Kaynaklann çok kısıtlı olduğu sağlık hizmetlerinde bu akılcı bakışa ivedi olarak gerek vardır. 7 ARALIK 1985 Tanı Koymakta Ana Kavraıtılar ve AIDS ©rııeği Bir testin doğruluğu, tekrarlanabilirliği, duyarlıhğı, özgüllüğü ne kadar iyi bilinirse bilinsin, o testin tanı koymaktaki yararım saptamakta beşinci ve bu yazıda değineceğimiz son bir kavram daha vardır. O da aynı testin aradığı hastalığın, testin yapıldığı ortamdaki sıklığıdır. PENCERE Kuşatma Nasıl Yarılır? Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın AET kesiminde Türkiye'ye yönelikson girişimi, ülkemizin çevresindeki kuşatmanın zincirine bir halka daha kattı. Bu ölçüde bir "kuşatma" devletlerin tarihinde pek az görülür. Sosyalist bloka zaten karşıtız. Bulgaristan, zayıf zamanımızı yakaladığı için bu ülkede yasayan 1.5 mHyon Türk'ün defterini dürüyor. Yunanistan; Ege bölgesinde, havada, deniz altında, deniz üstündesınırlannı Türkiye'nin zararına genişk mek istiyor; Lozan'ı çiğneyerek adalan da silahlandırmış. Doğu Akdeniz'de Kıbrıs'tayine karşımızdadır Atina; "Megali Idea" savaşımını sürdürmektedir. Suriye'deki kampların Türkiye'yi parçalamak isteyen terör örgütlerine militan yetiştirdiğini gazeteler yazıyorlar. İran Irak savaşı güneydoğu sınırlarımızı yalıyor; o bölgelerdeki Kürt sızmaları sınır içinde rahatsızlık yaratıyor. Kuzeydoğu sınırındaki Ermenistan'da her yıl 24 nısan "soykırım günü" olarak anılıyor. Sınırlarımızın dört yandan durumu böyleyken; uzaklarda neler oluyor? Sözde Ermeni soykınmı ABD Temsüciler Meclisi'ne geldi, AET'nin kapeına dayandı. AET Parlamentosu Türkjye'de geçerli rejim konusunda ağır bir karan onayladı. Avrupa Konseyi'nde ülkemizin durumu kötü; İnsan Hakları Komisyonları'nda dosyalar bekliyor. Türkiye'nin Batı dünyasından dışlandığı, yakınlaşmaya çabaladığımız Amerika'da bile horlandığı kesin. Bu ölçüde bir "kuşatma" devletlerin ve devletimizin tarihinde az görülür. • Kuşatma nasıl yarılır? Sorunun yanıtı açıktır: Böyle bir kuşatma, ancak Türk ulusunun bütün güçlerini yapısında temsil edebilen Büyük Millet Meclısi'nın öncülüğünde yarılabilir. Türkiye içinde birbiriyle didişen kuvvetler arasında şaşkına dönen kamuoyu, ülkenin dış dünyadaki durumunu yeterince bilmiyor. Televizyon ve radyo yayınlan gerçekleri halka duyurmuyor. Devlet ve hükümet adamlarının çoğu, ya olan bitenleri tartmak yeteneğinden yoksundurlaı, yada koltuklarının sıcaklığında uykuya dalmışlardır. Ülkemizi kuşatan sorunlar öylesine bir ivmeyle büyümekte ve çoğalmaktadır ki dar siyasal çıkarlara bağlanmış kişinin kafasına sığmıyor. 12 Eylül'ün olaganüstü koşullarında seçimleri kazanan ANAP, olayların dalgalarında yalpalamaktadır. Özal'ın iç kabinesi, Meclis'i dışlayarak "gözetilen holdingler" le ülkeyi yönetmektedir. Böyle bir yönetimin "kâr" ve "alım satım" mantıöı üzerine oturması doğaldır. Ana muhalefetin halk tabanıyla panamento dengeleri arasında hiçbir ilişki kalmamıştır. MDP ise şu sırada Türkiye sorunlanyla ilgilenecek durumda değildir. Çoktan tükenmiş bir partinin iskeleti ne yapabilir ki? Parlamerrtodaki bağımsızlar, sayısal alanda gittikçe büyümektedirler. Bunlar bireysel aranışlar içinde siyasete katılmaya çalışmakta, ama yörüngelerinden kaymış uzay araçları gibi bilinmeyen bir geleceğe doğru yol almaktadırlar. Özetle, bugünkü Meclis 50 milyonluk Türkiye'nin gücünüyansıtmakta eksik kalmaktadır. (Arkası 15. Sayfada/ Doç. Dr. HASAN YAZICI /. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Bir hastaya tanı koyarken, muayene bulguları ve laboratuvar test sonuçlannı değerlendirmede birkaç ana kavram vardır. Gözlemimiz, bu kavramlann yeterince bilinmediğidir. Kavramların ilk ikisi "doğruluk" ve "tekrarlanabilirlik" kavramlarıdır. Doğruluk, gerçeğe yakınlığı belirtir. Örneğin bir insanın kan şekerinin gerçek değeri 100 ml'de 90 mg olup, biz bu değeri laboratuvarda sırasıyla 85, 92 ve 95 mg diye ölçmüşsek, bunlar gerçeğe oldukça yakın, yani "doğru" değerlerdir. Buna karşın ölçü sonuçlan 110, 120 ve 65 mg diye çıkmışsa bunlar gerçekten goreceli olarak uzak, yani yanlış diyebileceğimiz değerler olurlar. Tekrarlanabilirlik ise tamamen ayn bir kavramdır. Aynı ölçünün, aynı koşullarda tekrar tekrar yapıldığında, sonuçlann birbirine yakın olmasını belirtir. Deminki örnekte, kan şekeri düzeylerinin 88, 88.5, 88.9 mg çıkması iyi bir tekrarlanabilirlik; 85, 92, 96 mg çıkması ise kötü bir tekrarlanabilirliktir. Ancak bu örnekten anlaşılacağı üzere, her doğru ölçüm, tekrarlanabilir ölçüm olmadığı gibi, daha önemlisi her tekrarlanabilir ölçüm doğru ölçüm olmayabilir. Gözlemimiz, özellikle modern laboratuvar araçlannı kullanırken çoğu zaman tekrarlanabilire "doğru" demek hatasını yaptığımızdır. Yukandaki örnekten gidersek, bize laboratuvardan gelen sonuçlar 61,61.5 ve 62 mg gibi olursa, bu sonuçlara, 85, 90 ve 95 mg diye gelen sonuçlardan daha fazla güveniriz. Ancak örneğimizde gerçek 90 rng'dir ve ikinci grup sonuçlar (85, 90, 95), birinci grup sonuçlara kıyasla çok daha az tekrarlanabilir olmalanna karşın kesinlikle daha "doğru"durlar ve hastaya tanı koymamızda çok daha yardımcı olacaklardır. Tabii en geçerlisi hem "doğru", hem de "tekrarlanabilir" sonuçlardır. Işte, ileri ülkelerde laboratuvar denetimleri bu iki kavrama uygunluk dereceieri saptanarak yapılmaktadır. Bir çok insandan alınan örnekler (serum gibi) birbirleriyle kanştınlır ve böylelikle bir "örnek havuzu" oluşturulur. Çeşitli maddelerin örnek havuzundaki gerçek değerleri çok titiz olarak bakımı yapılan (aynen standart metre gibi) araçlarla ölçülür. Daha sonra aynı havuzdan tüm denetlenmek istenen laboratuvarlara zaman zaman ornekler gönderilir. Böylelikle laboratuvarlann " d o ğ r u " ve "tekrarlanabilir" çalışmalan denetlenir. Böyle bir denetleme sisteminin devlet tarafından da yapılması gerekmez. Dürust ve titiz çalışmak isteyen laboratuvarlar da bu sistemi kendi aralannda pekâlâ kurabilirler. DUYARLILIK VE ÖZGÜLLÜK Tanı koymakta gerekli üçüncü ve dörduncü kavramlar, duyarlılık ve özgüllük kavramlarıdır. Duyarhlık, hasta olanlar arasında, hastahğı arayan testin veya klinik belirtinin bulunma sıklığıdır. Örneğin 100 sıtma hastasında dalak büyüklüğü 80 kişide bulunuyorsa, dalak büyüklüğunün sıtma için duyarlılığı <o 80 olur. Özgüllük ise, has? talığı olmayanlar arasında o has OKT4Y AKBAL EVET/HAYIR Tütengil'leri Kim Öldürttü? Kim öldürdü Cavit Orhan Tütengil'i? Bu sorunun yanıtı yoktur. Karanlıklar içinde saklıdır. Peki bu karanlıkları kim yaydı, kim sürdürdü, bugüne dek kimler, hangi güçler Tütengil'in ve Tütengil gibi kurbanların katillerinı korudu ya da korumakta? Bu benim kaçıncı soruşum. Kaçıncı yazışım... Kaçıncı seslenişim... Yanıt? Yanit yok... Hem kim verecek yanıtı? O da ortada yok! 1979 yılının bir aralık sabahı Levent otobüs durağında Prof. Tütengil'i kimler vurdu? Neden o günden bu güne gelip (Arkası 15. Sayfada) Oturduğum konutun dönem ortalaması iki yıldır yaklaşık 300 KH: 'dir. Yani 2 dönem için (4 aylık) 600 Kw. civannda bir tüketimim olabilir. Tahmin doğru 604 Kw elektrik geldi. Ancak şöyle, birinci dönem 100 XV. (ki sayaç okunmadan fatura edildiği belli, bütün mahattenin aynı) ikinci dönem 504 Kw. Halkın eline geçen tüm TEK faturalan böyle. iki dönem için ödediğim bedel 23.574 TL. Oysa doğrusu TEK fatııraları yapılsaydı: Yine 604 Kw. karşıhk 9423+9585: 19.011 TL. ödenecekti. 1. dönem 180 Kw X 25.35: 4563 TL. 120 Kw X 40.50: 4860 TL. Toplam: 9.423 TL. 2. dönem 180 Kw X 25.35: 4.563 TL. 124 Kw X 40.50: 5022 TL. Toplam: 9.585 TL. Haksız alınan: 23.57419.011: 4.563 TL. Yapılan şudur: bir dönemin K\v düşük gösterilip ikinci dönem bunu giderip zamlı kısma daha fazla Kw girmesini sağlamak. ZlYA ÇITIRIK İSTANBUL OKURLARDAN Açıklama Gazetenizin 12 Kasım 1985 tarihli nüshastnın 6. sayfasının 7 ve 8 'inci sütunlarında A'acı Akgöz ile ilgili olarak "sol görüflü teknisyenin işe alınmaması karannı Idare Mahkemesi iptal etti" başlığı ile yayımlanan haber, iptal karanna kadar doğru olmakla beraber, Antalya Idare Mahkemesince 20.9.1984 tarih ve 1983/590 esas, 1984/397 sayılı iptal karan aleyhine Devlet Hava Meydanlan tşletmesi Genel Müdürlüğünce Damştay nezdinde temyiz yoluna başvurulmuş olup, Daniftay 5. Dairesi 3.4.1985 tarihinde 1985/17 esas, 1985/752 sayıh karan ile, 657 sayılı yasanın 56. maddesi uyannca adayhk süresi içerisinde davacı hakkında yapılan kadrosunun bosaltılması işleminde mevzuata aykırüık bulunmadığmdan, tdare Mahkemesi karannı bozarak davanın reddine karar vermiştir. MUSTAFA ÖZATAMER DHMt GENEL MÜDÜRÜ İLK BMW TALIHUSI Aysel Ertürkoğlu İstanbul VtDCO KAZANANLAR İKİNCİ BMW TALIHLISI Hatice Onat Adana 1 Ali çmLYÜREK Bursa Ayten TOPLL' Adapazan Hayganuş KÜRKÇC İstanbul Aysel ELGİ1 Malatya Nurettın GEDIK Onrfu Şükran UÇ™ Samsun 8ADET BMW OTOMOBİL 4 ADET1MİLYON 1L.DAHA VE MUHTESEM HEDİYELER SIZLER1 BEKLİYOR. Geniş bilgi ve muhteşem hediye kuponlan üeo parfümlü Alo kutulannda! UX>Q.000 TL 1AIİHÜSİ Fatma Sonbahar f Kayseri Ve 4437 kişi 1.000 TL lık banka çeki kazandı. ÇAMAŞIH AMKİNE» KAZANANLM Mehmet GnTMUR Karabük Seyyare KL'NAK Adapazan Pullu ATA Tutunçifthk Sevim BLDAK Ankara Nazlı TOĞAN istanbul Meliha EKE istanbul Canan MAT Malat>a Adil BALHŞ Malatya Abdülkadir ASLAN lCMaraş Mehmet GÜLTEKİN Ha\rza Saadet ÖZTL'RK Sivas Necdet ÖZKARA Gıresun Mevhıt DÜRGAN Isparta Iraz BARLT Söke
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear