Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER telik kazandı; evrensel bir bildirinin konusu oldu. tkinci olarak insan hakları kavramı Evrensel Bildiri ile yeni boyutlara ulaştı. Klasik siyasal haklar ve yurttaşlık haklarırun yanında yeni bir haklar demetine yer verdi. Bunlar ekonomik. sosyal ve ekinsel hakiardır. Böylece insan haklan önemli bir yeni kapsama, niteliklere ve gelişmelere kalkıştı. Bütun bunların yanında Evrensel Bildiri 29. maddesi ile insan haklan bakımından devletkiji ilişkilerine yeni bir anlam getirdi. Bu maddede deniliyor ki, herkes, ancak, kişiliginin özgiır ve tam gelişmesinin miimkiin olduğu bir topluma karşı görevlidir. Eğer devlet Evrensel Bildiri'de belirlenen kendi görevlerini yerine getirmiyor, hele bazı haklan kendisi ihlal ediyorsa, kişi için görev ve sorumluluk sözkonusu olmayacaktır. Böylece yeni bir adım daha atılmış oluyor. önce devlet kendine düşen görevleri yerine getirmelidir. Bunu yapmadan yurttaşa, insana görev yüklemek hakkına ve yetkisine malik olmayacaktır. Buradan da ortaya şu çıkıyor. Her şey insan içindir. Devlet insan için vardır ve devletin önde gelen gorevi eşitlilc ilkesi içinde insanları mutln kılacak önlemleri almaktır. İnsan Haklan Evrensel Bildirisi savaş sonrasının bütün siyasal ve toplumsal gelişmelerini etkiledi. Yeni oluşan anayasaları ve yasalan etkisi altmda tuttu. Mahkeme kararlarında ve içtihatlarda sayısız gelişmelere yol açtı. llkeltri, insan haklanna saygının ölçüsu oldu ve bunların ötesinde yeni atılımlan arkasından getirdi. Bu yeni oluşumlar, önce Birleşmiş Milletler'in kendi çalışmalarında görüldü. Birleşmiş Milletler 1%6 yıhnda iki sözleşme kabul etti. Bunlar, Ekonomik, Sosyal ve Ekinsel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ile Siyasal ve Yurttaslık Haklan konusunda Lluslararası Sözlesme'dir. Bu iki sozleşmenin de ayn önemi vardjr. Bir kez İnsan Haklan Evrensel Bildirisi'ni daha da ileriye götürmüşlerdir. Bunlan onaylayan devletler hukuksal bağlayıcıhk ve yükumlülük altına girmektedirler. Fakat, bundan daha önemlisi de bazı insan hakları için ihlal edilmezlik ilkesinin getirilmiş olmasıdır. Denilebilir ki, yeni bir insan hakları kuramı oluşmuştur. Siyasal Haklar ve Yumaşlık Haklan Uluslararası Sözleşmesi'nin 4. maddesi bu yeni oluşumu belirlemektedir. Buna gore ulke içindeki koşullar ne olursa olsun, şu haklarda her hangi bir ihlale ve kısıtlamaya gidilemeyecektir: Yaşam hakkı: işkence>e. zulme, insanlık dışı ve aşagılayıcı işlemlere uğramama hakkı; köle olarak tutulmama hakkı; bir sözkşme gereğini yerine gelirmemekten öturii hapsedümeme hakkı; geriye döniik bir cezaya uğramama hakkı; herkesin, her yerde tüzelkişiliğe sahip olma hakkı; ve herkesin düşünce, duyunç (vicdan) ve dinsel ozgiirliiklerine sabip olma bakkı. Sendika hakkı da şimdi bu nitelikli haklar arasına girmiş bulunuyor. SO.NUÇ Görülüyor ki, 10 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca kabul edilmiş olan ve butün halklar ve uluslar için ulaşılması gereken ortak bir ülkü olarak benimsenmiş bulunan İnsan Haklan Evrensel Bildirisi ile başlayan yeni tnsan Hakları Çagı başka çahşmalar ve oluşumlarla daha yeni ve ileri gelişmelere çekilmektedir. Düşünüyoruz ki, Birleşmiş Milletler'in en çok başarılı olduğu alan da, insan hakiannın bütün dünyada yayılması ve geçerlilik kazanmasına dönük çahşmalar içinde ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte insanlar hâlâ işkenceye uğruyorlar. Düşüncelerinden ötüru cezalandınlıyorlar. Özgürlüklerinden yoksun bırakılıyorlar. En temel gereksinimlerini karşılayamıyorlar. Açlık süruyor ve bu dunyanm insanları silahlanmaya yılda 700 milyar dolar harcamanm utancını yaşamaya razı olabiliyorlar. Karamsar ohnak gerekir mi? Bizce hayır. Çünkü, insan hakları, şimdi her zamankinden daha çok önem kazanmış bulunuyor. Halkların ve insanların duyuncunda daha çok yer etmiştir. En sade insan, sırasında, insan haklanna sığınmasını biliyor. Bütün bunların ötesinde de dünya insanlannın ve halklannın üzerinde en çok anlaşmaya ulaştıklan ve dayanışmaya \ardıklan konu da insan haklarıdır. 10 ARALIK 1985 Insan Haklam, Bîr Düşten Bîr Gerçeğe İnsan haklan Evrensel Bildirisi ile insanhk tarihinde ve uluslararası ilişkilerde yeni bir çığır açılmış, bir dönem başlamıştır. Çünkü, bundan böyle, insan haklarına saygı ya da saygısızhk uluslararası ilişkilerin bir ortak etkeni olma niteliğini kazanmıştır. Bu durumu, Türkiye şimdi yakından yaşamakta ve Batı Avrupa ile ilişkilerinin başlıca oluşumu, insan haklarına duyulan saygımn derecesinde odaklaşmaktadır. PENCERE jşkenceye Ortaklık?.. Kim söylüyor bunlan? Kim uyduruyor? Düş gücü olağanüstü biri mi? Ne yapmışlar? Falakaya mı yatırmışlar? Tabanları patlamasın diye ilaçlı sularda mı yürütmüşler? Kollarından tavana mı asmışlar? Gözlerini mi bağlamışlar? Yatağa mı zincırlemişler? Üstüne köpek mi salmışlar? Cop mu sokmuşlar? Ellerinde taş gibi oğlanlar mı varmış? İple bağlayıp suya mı sarkıtmışlar? Kediyle birlikte çuvala sokup sopayla mı dövmüşler? Kafese mi kapatıyorlarmış? Pek mi ustaymışlar? Dışarıda mı eğitim görmüşler? İşkence yüzünden ölenler çok mu? Acemilerin elinde mi kim vurduya gidiyorlarmış? Kimlermiş bunlar? Nerelerde yuvalanmışlar? Özel bir örgütlenme mi? Yaygın bir uygulama mı? *• Artık sen de biliyorsun bunları.. Ben de. Hele onlar? TV'ye çıkıp milyonların gözünün içine baka baka konuşanlar. daniskasını biliyorfar. • Kitaplar yazıldı, belgeler ortaya döküldü, davalar açıldı, kanıtlar sergilendi, anılar yayımlandı, tümü bir deve yükü tutar; henüz açıklanmayanlar ise kırk deve yükü... Ama diyeceksin ki: Boşversene sen!.. Ne yaparlarsa yapsınlar hesabı sorulmuyor. Halk uyuyor, renkli televizyonun karşısmda gevşıyor, kitleler bilinçlenmemiş, demokratik örgütler dağıtılmış, iletişim denetim altmda, yeterince ses çıkmıyor. Al adamı, gözlerinı bağla, sıkıp suyunu çıkar; kimsenin kılı kıpırdıyor mu? Kendimizi bu sanıya daha bir süre kaptırırsak, aldandığımızı anladığımızda iş işten gececek. Çünkü yara ışleye işleye kangrenleşiyor; işkenceye yapılan yatırımları bir yerde durduramazsak, geleçekte neler olabileceğini şimdiden kestirmeye olanak yoktur İşkence Arjantin'de kurumsallaşmıştı, ardından Falkland yenilgisi başgösterdi; Yunanistan'da almış yürümüştü, Kıbns'ta olan oldu. Kuşkusuz benzer şeyler bizim de başımıza gelecek diyemeyiz; ama caddelerde alışverişe çıkanlar, futbol maçlannı dolduranlar, at yarışfarına yığılanlar, lokantalarda yemek yiyenler, meyhanelerde içenler, pazar yerlerinde file doldurmaya bakanlar, dolmuş kuyruğunda bekleyenler, her şeye ilgisiz gibi duran kalabalıklar bizi aldatmasın. Ülkenin hayatını altüst edecek ve kökünden sarsacak pek büyük olaylara gebe toplumlarda bile günün akışı bozulmaz; seyredeni yanıltabilir. • En sağdan en sola bütün politikacıların ve gazetelerin paylaşmak zorunda bulundukları ortak ölçüler vardır. İşkenceye elbirliğıyte karşı cıkmasını bilmeyenlerin toplumunda demokrasi yürümez; ülkenin geleceğine karanlığın ipoteğini koymak isteyenlerin ağırlığı duyulur Çünkü işkence örgütlerinin yüreklerinde bir soru işareti yılan gibi kıvrılmaktadır: Demokrasi, hukuk devletı, özgürlük rejimi geldiğinde ya bizden hesap sorarlarsa? İşkenceye bulaşmış olanlar, demokrasi işlerlik kazanmasın diye her şeyi göze almışlardır. İşkence işkenceyi çağırır, doğurur, gebe bırakır; hele işkenceci, yönetim kesiminde ortaklar buldu mu, bir ülke için en büyük tehlike oluşur. Ekonomide liberalizmden yana olanlann işkencecilere karşı "liberal ve hoşgörülü" yaklaşımlan, gözetilen holdinglerin siyasal görüşlerini mi vurguluyor? Prof. Dr. CAHİT TALAS Kuşku yok ki, dünyamız bir insan haklan olayı yaşamaktadır. Bunun en yeni kanıtı ReaganGorbaçov buluşmasının gündeminde, insan haklarınm başta gelen bir yer almış olmasıdır. Bir zamanlar sosyalizm bir efsane, bir düş sayılmıştı. Sonra haJkların her gunkü yaşamlannagirdi. Bu yaşamı düzeniedi. Aynı oluşum insan haklan için de gerçekleşmektedir. Şimdi de insan haklan bir umut, bir düş olmaktan çıkmakta ve her gunkü yaşama girmektedir. Bu olayı insanlık tarihinin önemli bir sosyolojik olgusu olarak selamlamak gerekir. Ne varki. gene bu dünyada birçok ülkede insan haklanna ters düşen durumlar, uygulamalar vardır. İnsanlık bakımından en yüz kızartıcı bir olay, işkence hâlâ yaşanıyor, uygulanıyor. Acı duyarak söylemek gerekir ki, ülkerrliz de, şimdilik, böyle bir dummdan, ayıptan kendini arındıramamış ülkeler arasmda yer ahyor. Kuşkusuz, işkence olayından insanlık önünde en çok yara alan, hangi nedenle olursa olsun, buna yer veren, izin veren ülkeler oluyor. Birlesmis MilletJer, geçen 24 ekimde 40. yılını bitirdi. KurumIarın, özelükle evrensel nitelikli olanların tarihinde 40 yıl önemli bir yol ahşı ve başanyı simgeler. Çünkü, değişik siyasal ve ekonomik sistemlerin, değişik duşünce ve ideolojilerin, değişik gelişme derecelerinin ve değişik çıkarlann birlikte oldukları, birlikte çalıştıklan ve birlikte kararlara ula$tıklan bir evrensel kurumun Kırk Yıl yaşayabilmiş olması, önce bir durumu kanıtlar. O da bir gereksinime yarut olmasıdır. Birleşmiş Milletler'in değişik uğraşlan var. Dünyada banşı sağlamak başta geleni. Gene başta gelen bir uğraş aJanı da, kuşkusuz, insan haklan. Bu nedenledir ki, kuruiusundan üç yıl sonra, yani 1948 yıhnda tnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ni insanlığa sunabilmiştir. İnsan Haklan Evrensel Bildirisi ile insanlık tarihinde ve uluslararası ilişkilerde yeni bir çığır açılmış, bir dönem başlamıştır. Çünkü, bundan böyle, insan haklanna saygı ya da saygısızhk uluslararası ilişkilerin bir ortak etkeni olma niteliğini kazanmıştır. Bu durumu, Türkiye şimdi yakından yaşamakta ve Batı Avrupa ile ilişkilerinin başlıca oluşumu, insan haklanna duyulan saygının derecesinde odaklaşmaktadır. EVRENSEL NİTELİK KAZA.MŞ Şimdi 38. yılına girmiş bulunan İnsan Haklan Evrensel Bildirisi'nin doğuşu ile neden bir başka çağ yaşıyoruz? Dünyamıza yeni ne geldi? Şunları söyleyebiliriz: İnsan haklan ilk kez ulusal sınırlan aşarak, uluslararasının da otesine geçerek, evrensel bir ni HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKÜRLARDAN Herkes kitap okumamn Mliiinden, güzelliğinden, faydasından dem vuruyor. Fakat kimse fiyatlardan bahsetmiyor. Bundan bir süre önce TRT'nin o ünlü oturumlanndan biri vardı. İki yayıncıyı kamera karşısmda oturtmuşlar, kitaplardan bahsettiriyorlardı. Bu yayıncılar, kitapların pahalı olmadığını, sigaraya nasıl para ayınyorsak kitap için de öyle para ayırabileceğimizi (içmeyenleri düşünmüyorlar); laman bulamayanlann otobüslerde okuyabileceğini söylüyorlardı. Kısaca sorunu biz kendimiz yarattyorduk. Kitaplar aslında hiç de pahalı değildi. Nedense saym Kitap fiyatları Kültür Üzerine Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sozlük'ünde kültür sözü şöyle açıklanıyor: "Bir toplumun tinsel özelliğini oluşturan gelenek durumundaki hertürlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının tümü. Gerekli bilgileri edinerek beğeni, eleştirme, değerlendirme yeteneklerini geliştirmiş olma durumu. Belli bir konuda kazanılmış geniş ve düzenlı bilgi." TRT'de "Yarışma istanbul" programında sorular ve katılanlann verdiği karşılıklar: Soru: Fatih'in gemilerini Haliç'e indirdiği ve sonradan eski birsarayın yıkıntılarıyla denizin bir bölümünün doldurulmuş olduğu semtin adı nedir? Yarışmacının verdiği karşılık: Eyüp (Doğrusu: Dolmabahçe). Yarışmacının öğrenim durumu: Yüksek. Soru: Osmanlı Imparatorluğu'nda ilk bankacılık örneği olarak emanet (Emniyet Sartdığı) sandıklarını kuran, daha sonra Sultan Hamid'in buyruğuyla Taif'te boğdurularak öldürtülen Sadrâzam'ın adı nedir? Yarışmacının verdiği karşılık Sultan Hamit (Doğrusu: Mithat Paşa). Yarışmacının öğrenim durumu: Yüksek. Soru: İstanbul sularının şehre dağıtıldığı alanın adı nedir? Yarışmacının karşılığı: Sultanahmet (Doğrusu: Taksim). ,: Yarışmacının öğrenim durumu: Yüksek. Soru: 1890'da Jstanbul'da doğmuş ve 1956'da ölmüş olan, Yeşil Gece, Eski Hastalık ve başka romanlarıyla ünlenmiş Türk romancısmın adı nedir? Yarışmacı: Yanıt yok (Doğrusu: Reşat Nuri Güntekin). Yarışmacının öğrenim durumu: Yüksek. Soru: Taşdelen kaynak suyuyla ünlenmiş eski bir İstanbul gezi semti ve tepesinin adı nedir? Yarışmacının verdiği karşılık: Beykoz (Doğrusu: Alemdağ'ı). Ülkesini ve insanlarını tarih ölçüsüyle değerlendiremeyen, otuz beş yılın baskıcı despotu Hamit'le ileriye yönelmiş başkaldırıları uğrunda kellesini vermiş, Mithat Paşa'yı birbirine karıştıran, Taksim ve Sultanahmet alanlannı tanımayan genç kafa yapılarını suçlayabilir miyiz? 1950'li yıllarda sadece iki büyük şehrimizde yükseköğrenim kurumları vardı. Oysa, 1980'li yılların Türkiye'sinde birkaç düzine 'yüksekokul' ya da 'üniversite' talebesi göze çarpıyor. Ne var ki kurumların gidişine yön veren, programı ve çalışmaları önceden belirleyen ve sınırlandıran bir de YÖK (Yüksek Öğrenim Kurumu) var. Üniversiteler; düşünen, araştıran, tartışan, kalıpları parçalayan ve aydınlığa yönelik kurumlardır. Batının yükseköğrenim çevrelerinde öğrencıyle üniversiteli birbirine karıştırılmaz. Öğrenci için ecolier. üniversiteli için de etudiant sözleri kullanılır. Öğrenci; öğretmenın öğrettiklerini gözü kapalı beller. Üniversiteli: Tartışır, ınceler ve yeni gerçekleri araştırır. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nı ve anayasayı yok bilip okullara zorunlu din derslen getiren, Cumhuriyet yurttaşlarını kadın ve erkek diye ikiye bölen, kara çarşaf ve çember sakallıların ağır bastığı partılerin din kalıplarını uyguladığı bir ortamda, üniversiteli değil, öğrenci yetişir. Genç kafalar düşünmemeli, inceleyip araştırmamalı, yöneticilerin sunduğu kalıp verileri 'her derde devâ' Aspirin örneği kullanmalıdır. ANAP yönetimi karanlığa gidişi daha da hızlandırmıştır. Kitap değil, çizgi anlatılar; film sanalı değil,resimli romanlar; düşünme değil, bilgisayar geçerli sayılmaktadır. Fatih'i Bizans'ı ortadan kaldıran bir Osmanlı sultanı olarak değil, ortaçağın karanlığını parçalamış evrensel bir kişi olarak değeriendirmedikçe. binlerce yılın kültür başkenti İstanbul'un uzakyakın geçmişini aynntılarıyla bilemedikçe, yükseköğrenim kurumlan oluşmaz, gelişmez ve etkin kafalar yetişmez. Yirminci yüzyıl ikınci yarısının kapıtalist sömürüsü tankları ve uçaklan yanı sıra, yıkanmış kafaları da kullanıyor. Bölüp parçalayarak; düşündürmeyip baktırarak; tartışan değil, bilgisayarlı kafalar! yayıncılar kendi boğazından kısan, üstüne başına bir şey almayıp kitap almaya çaltşan birçok genci unutuyorlardı. Onlar yayına oldukları halde en ucuz kitabın ne kadar olduğunu bilmiyorlar mıydı? Bir de otobüste kitap okumaya gelince, bu oturanlar için geçerli. Ayakta duranlar için ne demeli. Ülkemizde nedense uzun yıttardır uygulanan bir sistem, kitaba kâğida zam yapmak. Okumaya çahşanların belini her geçen gün biraz daha eğen bir program. Bu gün en ucuz kitap 500 TL. 'den başhyor ve nrmamyor. Bugünkü koşullarda hangi genç daha ne AYŞEGÜL ÖZKAN'tST kadar dayanabilir okuma çabasında?.. YOK'ün çelişkisi YÖK Yasası'nın dikkatlerden kaçan ve çelişkilerle dolu bir yönü beni ve birçok arkadaşımı mağdur etmektedir. Diyetim ki, üniversitede çahşmak istediniz. Araştırma görevlisi olurken dil smavına girersiniz, yüksek lisans ve doktora programı için dil smavına girersiniz. Sonra yardımcı doçent olmanız gerekir. Yine dil smavına hem de iki tarafti, yani yabancı dilden Türkçeye ve Türkçeden yabancı dile çeviri yaparak girersiniz. Yardımcı doçent olunca iş bitmez. her iki yılda bir , yardımcı doçentlik sürenizi uzattırmak için basvuruda bulunmanız gerekir. Belki de kabul edilmez, yıllarca emek verdiğiniz işinizden atılabilirsiniz de. Yardımcı doçentlikten sonra doçentlik stnavları vardır. Önce yine üç asamalı dil smavı. Bilim sınavlan sonra gelir, eğer dil sınavlarım basarabilirseniz tabii. Soranm size, doçentlik smavına kadarki dil sınavlan göstermelik midir? Bunlara güvenilmiyorsa kaldınlması gerekmez mi? Eğer güveniliyorsa doçentlik için yeniden, üstelik kılı kırk yararak ve tam bir dilbilimci gibi dil bilmenizin bile yetmediği yeni bir smav neyin nesi? ADI SAKLl MAÜ, SINAİ. TİCARİ KURULUŞIARIN VE TASAKRUF SAHlPLERlNİN DİKKATİNE: VERGISIZ 6AY1YILVADELJ YÜKSEK VERÎMLÎ HAZÎNE BONOLARINI DILEDIGÎNÎZ MIKTARDA TEMIN ETMEK IÇÎN BUGÜN SAAT MENKUL DEGERLER A.S. ~ Tamamı Ödenmiş Sermaye: 100.000.000. TL. Devlet ve Özel Keşim TAHVİLLERİ ile HİSSE SENETLERf Alım Satımı Tasarruflannıza her vadede Hazine Bonosu ile en yüksek verim. "Yatırımlarınızı NEMA'da Nemalandırın" N E M A MENKUL DEGERLER A.S. "Yatırımda Güven Halaskârgazi Cad. 234/5 Konak Ap OsmanbeyISTANBUL TeL 148 85 9H 0u ilan. S.PK.nın 03.10 1985 gün ve 1626 sayılı tzni ı!e yaytnlanmaktadtr. 147 45 00 16:30'A KADAR ANMA Dr.SELAHATTİN YILMAZSOY ÖLUMÜNÜN 1.YILINDA AILEN, AKRABALARIN. HEMŞEHRİLERİN VE KARDEŞ GİBİ SEVDİĞİN ARKADAŞLARINLA Sİ2I ANARKEN. ACIMIZ SONSUZA DEK SURECEK. DAIMA KALBİMİZDE YAŞAYACAKSIN. İŞIKLAR İÇİNDE YAT. BlBİCİK AĞABEYIM GENBORSA' YA BASVURABİLIRSÎNÎZ. Dershanemiz Kadirli Şubesi Müdürü Lutfu Karzan'ın babası, değerli insan BAŞSAGLIGI HASAN KARZAN'ın olumunü üzüntu ile öğrenmış bulunuyoruz. Arkadaşımız ve ailesinin buyük acısını paylaşır ve başsağlığı dileriz. YENİ ÇUKUROVA D E R S H A N E L E R İ ÖGRETMENLERİ ADANA BAŞVURU İÇİN TELEFON NLMARALAR1: ' İSTANBUL U8 51 0408 ( 5 HAT) KADIKÖY 336 98 42 337 18 09 330 67 46 • 48 ( 3 HAT) DR.HAYRETTİN YILMAZSOY OĞLLMUZ DOĞAN TÜMLER'in doğumunu arkaba \e dostlarımıza mujdeleriz. 3 4RALIK 1985 NAZMİYEVELİ TÜMLER lelken Düııvası AMATÖR B A L I K Ç I L A R SUALTI SPORCULARI WINDSURFÇÜLER ATİLLA ŞOFÖR OKULU Türkiye'de tek. Eğitim ve öğretimde tek. Uzman bayan kadrosuyla tek. Disiplin ve ciddiyetiyie tek. Ücrette çok ucuzluğuyla tek. "Merkez 523 79 11 Fındıkzade Oğuzhan Cad. No: 10 Şube: 575 94 36 İncirliği kavşağı Ömür Sok. No: 10 \oml~U Sermayev IO50.OO9.im.TL Odnmış Strmaynı SOOOOOBtOTL Menkul DegerlerTicareti A.Ş. Kadıköy: Bahariye Cad. Onur Opera Pasajt Kat 2 İstanbul: Büyükdere Cad. No. 14 Kat 5 Şişlı HIZMETIMIZ SATILIK TEKNELER Sermave Piyasası Kurulu'nun % 12 H5 tarıh ve iJrek A 002 18 113 sayılı ızni de yayınlanmslctadır