Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURlİtT/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kelerin yurtdaşlarınca bilinip tartışılması, onların en doğal haklarıdır. Halkın istemli (iradeli) katılımı olmadan çoğulcu ve özgurlukçü yaşam duzeyine varılamayacağı gibi, bu temel üzerinde gelişmesi öngörülen Konsey ilkeleri ile uyum kurulamaz. Her gün yeni özgürlük arayışları içine giren Avrupa'nın yalın kişileri, topluluğun demokrasi anlayışı ile bağdaşmayan gelişmeleri, kendi haklannı geriletecek davranışlar olarak nitelemektedir. Kuşkulann genelleşmesi, siyasal partileri, giderek hükümetleri yönlendiren kitlesel denetime dönüşmektedir. Bu yetkinliğe ulaşan toplumlarda, seçimle yönetime gelenlerin, kamuoyunun yargılanyla çelişmesi, kolayca göze alınarnamaktadır. İnsan haklannın en önemli güvencesi, demokratik icamuoyudur. ULUSLARARASI DENETtM ORGANLARI İnsan Hakları Sözleşmesi, uluslararası denetim organlannı da birlikte getirdi. Bunlar, Sözleşme'ye katılan ülkelerin birer temsilcisinin görev yaptığı, tnsan Hakları Komisyonu ve İnsan Hakları Mahkemesi'dir. Sözleşme'nin 25. ve 46. maddeleri, üye ülkelerde insan haklanna aykırı uygulamalardan yakınan "...her gerçek kişi ile hükümet dışı kuruluş veya insan topluluklarına..!' bu organlara başvuru olanağını tanıyor. 1954 yılından, 1984 sonuna kadar, İnsan Haklan Komisyonu'na sunulan 11295 başvurunun 10566'sı incelenip karara bağlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 1960 1984 yılları içinde 93 davayı sonuçlandırmıştır. Bireysel yakınmalann İnsan Haklan Komisyonu'nda ve daha sonra da tnsan Haklan Mahkemesi'nde göruşülebilmesi için, ilgili devletlerin, bu organların inceleme ve yargı lama yetkilerini benimsemesi gerekiyor. Konseyin 21 üyesinden, Kıbrıs, Malta, Yunanistan ve Turkiye dışında kalan ülkeler, Komisyon'un yetkisini kabul etmiş bulunuyorlar. İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı denetimini benimsemeyen Konsey üyeleri ise, yamız Malta ve Türkiye'dir. Bu görünüm düşundürücüdür. Türkiye'nin Avrupa Konseyi ile ilişkilerinde, başlangıçtan beri gözlenen büyük eksikliği budur. Avrupa hukukunun ortak ilkelerini saptamak, Konsey çalışmalarının yoğunlaştığı alandır. Üye ülkeler, anayasalarından başlayarak, hukuksal düzenlemelerini, bu kurallar doğrultusunda yenilemektedir. Yasaların ve iç hukuk uygulamalarının sınandığı uluslararası mahkemenin yargı yetkisi dışında kalmak, Türkiye üzerinde odaklaşan siyasal tartışmalann temel nedenleri arasındadır. Üye devletlerin birbvrlerine yöneltükleri eleştirilerin Bakanlar Komitesi ve Danışma Meclisi gibi siyasal organlarda ve tnsan Haklan Komisyonu'nda incelenmesi için, bireysel yakınmalarda olduğu gibi, ön izine gerek bulunmuyor. Konsey uyeliği, karşıbklı siyasal denetimi de birlikte getiriliyor. Yerel uygulamaların, Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'nin yargısal denetimi dışında bırakılması, bu olaylardan kaynaklanan sözleşmeye aykınlık savlannın, doğrudan siyasal organlarda tartışılmasına neden oluyor. Yirmi beş yılhk adaletli uygulamalan ile uluslararası saygınlık kazanan Avrupa tnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına büyük önem verilmektedir. Deyletler, yenik düşeceklerini başlahgıçta gördükleri uyuşmazhkları çözmek için, davacılann haklı istemlerini yerine getirmekte, gerekiyorsa yasalannı değiştirmektedir. TÜRKtYE DE... Türkiye adına F. Gölcüklünün de görev yaptığı 21 yargıçtan oluşan mahkeme üyeleri, demeçler verip, siyasal tartışmalara katılmamakta, hukuksal gorüşlerini kararlanyla açıklamaktadır. Türkiye'nin, Mahkeme'nin yargı yetkisini tanımamasına karşın, Arif Koç, Lütfü Pakelli, Abdülbaki öztürk adlı gurbetcilerimizin Federal Almanya'ya, yurttaşımız Bekir Balkandalı'nın eşi Sohair Balkandalı'nın İngiltere'ye karşı açtığı davalar sonucunda verilen kararlar, Avrupa hukukunun gelişimine önemli katkılar sunmuştur. Ne var ki, Türkiye'de yaşayanlar, bu olanaktan yoksundur. Kurulduğu yıldan beri üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi ile Türkiye'nin ilişkileri üzerinde çok söz ediliyor, ama konu üzerinde hiç durulmuyor. Siyasal eleştirilerin geriletilmesi, tartışmalann hukuksal düzeyde geliştirilmesi ve topluluk ilkelerinin yasalarımıza yansıması için, Türkiye de, öteki on dokuz ülkenin yaptığı gibi, kesinleşmiş yargı kararlannı ve yasalannı, Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'nin yargısal denetimine açabilmelidir. 4 KASIM 1985 Avrupa Insan Hakları Sözteşmesi'nin 35. Yılı Avrupa Konseyi üyeliği, salt üst düzeydeki yöneüciler ve Dışişleri görevülerince yürüîülecek îürden bürokratik bir ilişki değildir. İnsan Hakları Sözleşmesi, yargı bağımsızhğından savunma hakkının ayrıntılanna, siyasal ve sendikal özgürlüklerden kişi dokunulmazhğına kadar, çağdaş yaşamın vazgeçilmez güvencelerini tammlamaktadır. CUMIHJRIYET'ten OKURLARA... OKAY GÖİVEVStV Kitap Günleri... A z okumaktan topiuca şikâyet ettiğimiz gunlerde r \ Kitap Fuarlan gördükleri ilgiyle sevindirici günler yaşatıyorlar. Bugünlerde İstanbul'da Tüyap'ın Kitap Fuan, Ankara'da da Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün Şenliği insanlara kitabı sevdirmede, yakınlaştırmada önemli iki çaba oluyor. Okuliardan, öğretmenlerin öğrencilerini düzenli olarak bu fuarlara götürmeleri, en azından gençleri ve çocukları kitaba alıştırmada yararlı olacaktır. * Batıda gazetecilerin çalışmalannın kitaplaşması, böylece daha kalıcı olması, gazete boyutlannın ötesinde de genişletilebilmesiyle yaygın ve olağan bir uygulamadır. Ulkemızde de gazetecilerin araştırma röportajlarının kitaplaşması yeni yeni sistemleşmektedir. Cüneyt Arcayürek/n tüm gazetecilik deneyimiyle içinde yaşadığı olaylan topladığı kitaplan beklenen ılgiyi görürken, geçen aylarda gazetemizde yer alan araştırma • röportaiların birçoğu da gördükleri geniş okur ilgisiyle birlikte yayıncıların da dikkatini çekti ve art arda kitaplaştı. Yalçın Doğan'ın "Dar Sokakta Sıyasef'i yılın en önemli çalışmalanndan biri olarak art arda birkaç baskı yaparken Füsun Özbilgen'/n hazırladığı Semıha Berksoy'un anıları "Sana Tütün ve Tespıh Yolluyorum"t/, Ufuk Güldemir'/n büyük tartışmalara yol açan "Kanat Operasyonu", "Erbil Tuşalp'/n "İnsan Hakları Dosyası: Bın İnsan"/ da kitaplaştılar. Başyazarımız Nadir Nadi'n/n "Ben Atatürkçü Değilim"/ 6. basıma, İlhan Selçuk'un "Düşünüyorum Öyleyse Vurun"u 8. basıma ulaşırken Yalçın Pekşen'/n"Nuh Peygamberin Seyir Defteri"de kısa sürede 2. basımını yaptı. Bir gazetenin kapanması, gazeteciler için bir insanın ölümünden farksızdır. Hürriyet grubu tarafından 49 gün önce yayına başlatıian Hürgün kendi tanımıyla "Olaylan çarpıtmayan ve abartmayan, boyadan ve lotaryadan medet ummayan, insana, demokrasıye ve habere saygılı bir gazete olmak amacıyla yola çıkmıştı." Cumhuriyefin ilkelerini paylaşan başka yayınlann yaşaması ve çoğalması ülkemizin geleceği açısından önemlidir. Hürgün'ün veda yazısında söylediği gibi, "Türkiye'nin insana ve demokrasiye saygı savaşımı, Türk basınının habere saygı savasimı" sürecektir. AMATOR BAUKÇ'IAR. SUALTI SPORCULARI, YELKENCİLER.DERGINİZ EYLÛL 1985 GÜNEY DİNÇ tzmir Barosu Avukatlarından İnsan hakları konusundaki uluslararası sözleşmelere yöneltilen en önemli eleştiriler, denetim ve güvence yetersizliği üzerinde toplanmaktadır. İnsan haklannın yaşatıhp geliştirilmesi, çok yönlü bir uygarhk sorunudur. Uluslararası yaşam koşullarındaki farkhhklar, hukuksal kavramlarda görüş ve uygulama birliğinin kurulmasını geciktirmektedir. İnsan haklan denince, ilk anımsanan, savunmasız kişilere yöneltilen işkence ve kötü davranış savlan olmaktadır. Gerçekten, yılgı ve kitlesel kıyımların yaygınlaştığı, işkencenin olağan sorgulama ve cezalandırma yöntemleri arasına girdiği toplumlarda, insan varlığının saygııuığından söz edilemez. Böylesine olumsuzluklar, çağımızın demokratikleşme sürecinde belirleyici yeri olan insan haklarırun daha geniş boyutlarda uygulanmasını engellemektedir. ö z gün bir bilim dalı durumuna gelen insan haklannın serpilip çeşitlenmesi, insanlığm evrimi ile doğrudan bağlantıhdır. Ekonomik çelişkilerden kaynaklanan iç ve dış etkenler nedeniyle uygarhğın tadını çıkaramayan uluslann çoğunlukta olduğu dunyamızda, Birleşmiş Milletler Insan Haklan Bildirgesi'nde açılan yaralar, şaşırtıcı gelmemelidir. Avrapa Konseyi'nin girişimleri ile otuz beş yıl önce imzalanan "însan Haklannı ve Temel ö z gurlükleri Koruraaya Ilişkin Sözleşme", uygulamada daha başarılı sonuçlar verdi. Avrupa uluslarının siyasal ve ekonomik düzeyleri, büyük aynmlar göstermeyen insan dokusu, saptanan kurallara göreceli bir canlılık kazandırdı. Avrupa Konseyi'nin, "Birleşik Avrupa" amacını gerçekleştirmeye yönelen çalışmaları, özellikle kişi ve devlet ilişkilerinin ele alındığı kamu hukuku alanında yoğunlaştı. Konsey üyeliğine katılmanın ve bu bağlantıyı sürdürmenin ön koşulu, Kuruluş Sözleşmesi'nin 3. maddesinde şu tümce ile özetlendi: "Avrupa Konseyi'nin her üyesi, hukukun üstünlüğunü ve egemenliği altındaki tüm kişilerin insan haklanndan ve temel özgürlüklerden yararlanma ilkelerini kabul eder" Avrupa'nın bütünleşmesinde hukuk birliğine öncelik veren girişimin, hukuka yabancı düşen etkenlerle yıpratılıp, uluslararası gerginliklerin tuzağına takılmaması için, Kuruluş Sözleşmesi'nin birinci maddesinde, "Ulusal savunma ile ilgili konulann, Avrupa Konseyi'nin yetkileri içersine girmediği.r belirtildi. Sivil bir kuruluş olarak doğan Konsey'e gerçek kimliğini kazandtran belge, topluluğun anayasası konumundaki, İnsan Haklan Sözleşmesi oldu. Avrupa Konseyi uyeliği, salt ust düzeydeki yöneticiler ve dışişleri görevlilerince yürütülecek türden bürokratik bir ilişki değildir. tnsan Hakları Sözleşmesi, yargı bağımsızhğından savunma hakkının aynntılanna, siyasal ve sendikal özgürlüklerden kişi dokunulmazhğına kadar, çağdaş yaşamın vazgeçilmez güvencelerini tammlamaktadır. tnsanın nesnel ve düşünsel varlığının eşitlik içinde gelişmesini öngören somut ölçutler koymuştur. Üyeliğin getirdiği yükümlülükler, dışa dönük bağiantılar görünümunü taşısa bile, özünde, devletlerin kendi uluslarına karşı gerçekleştirmeyi ustlendikleri içsel görevlerdir. Bunlann üye ül EVET/HAyiR AKBAL OKURLARDAN Cumhuriyet, ekimin sekizinci gunünde, YUksek Denetleme Kurulu'nun emekli başkanı Sayın Halit Salttk'm 'Madenlerimiz ve Yabancı Sermaye' başlıkh yazısını yayımladı. Bu yazıda, başta Cumhuriyet olmak üzere ilerici basınımızda ve Maden Mühendisleri Odası'mn yayınlannda dile getirilmiş olan gerçekler yinelenmekteyse de, bu konularda devletin en yetkili bir bürokratının kaleminden çıkmış olması dolayısıyla çok önemli bir doğrulayıcı nitelik taşımaktadır. Ayrıca, konunun üzerinde pek durulmamış olan yönlerine de ışık tutuyor. Yinelene yinelene artık aşınmış ve aşılmış olan bu açtklamalara dönmeyecek, temeldeki yalın gerçekleri sıralayacağım: Madenler, endüstrinin temelleridirler. Endüstri, maden arama ve üretmede baş iticidir. Maden kaynaklan tükenirler. Büyük endüstri ülkelerinin tümü, ürettiklerini kat kat aşan miktarlarda maden dışalımı yaparlar. Bu ülkelerin savaşa kadar varan ulusal politikalarınm temelinde, doğal kaynaklara sahiplik veya tedarikinde güvenlik sağlama amacı baş köşede yer alır. Bu uğurda devlet stoklan kurulur. Endüstrilerini yeni yeni geliştirmekte olan ülkeler, kaynak paylaşmasında treni kaçırmışlardır. Artık lokma aslanın ağzmdadır. Bu nedenle de, kaynaklarını kendileri arayıp bulup geliştirmek ve onlara sahip çıkmak zorundadırlar. Yabancılar, ticari değeri olanlann dışmda, genellikle kendi endüstrilerine lüzumlu olan madenleri arar, üretir ve ham olarak ulkelerine yollarlar. Tatlı iç pazar olmasa, yoksul petrollerimize adım atan bir tek yabancı bile bulunamaz BOT madenlerimiz üzerinde oynanan oyunlar, son Maden Yasası ile ödüllendirilmistir. Yabancılar, bu uğurda harcadıkları çabalann katlandıklan külfetlerin karşılığım aldılar. Sasıl sevinmesinler ki; iilkenizde bor kalmadı' diye işletme kapatanlar, 'siz bor satamazsımz diyenler) zararmı odemek koşuluyla küçümencik bir rafineri kurmayı önerenler, bugün güçlü Türk rekabetini söndürecek, kendi borlanm koruyacak olanaklara (hem de bor kaynaklarımıza sahip olabilme şansıyla) kavuşturulmuşlardır. Bu kadarı yeter. Anlayana sivrisinek saz,. Kadri Yersel Emekli Maden Işleri G, Müdurü 6349 Sok. 7/10 Bostanlı İzmir Madenciliğin yalın gerçekleri İrtica Var mı Yok mu? "Bu memlekette ırtıcalaiklik münakaşaları bu kadar çok yapılacak olursa, o vakit normal ıbadetıni yapan insanlara da yanlış tesirler yaparız" diyen Başbakan Ozal, yerini, durumunu, düşüncesini iyice belli etmiştir. Niye etmesin ki? Bay Özal'ın geldiği yeri hep biliyoruz. Atatürk devrimlerine ters düşen; bununla da övünen, seçimlerde süreklı bu görüşlen savunarak oy toplamayaçalışan; 12 Eylül'den birkaç gün önce Konya mitinginde 'şeriatcılık'ı açıkca savunan bir partinin eski bir adayı, bir yandaşı... Yazgı sonucunda, ya da bir takım akıl almaz olayların akışıyla, içdış etkenlerin itişiyle bugün Türkiye'de iktidar partısinın lideri, iki yıldan bu yana da Türk ulusunun yonetiminde bir numaralı kişi... İzmir bağımsız milletvekili Rüştü Şardağ ve on arkadaşının irtica konusunda genel görüşme açılması için verdikleri önergeyi tartışmadan, karşılıklı savların, görüşlerin ortaya atılmasını beklemeden, istemeden geri çeviren ANAP Meclis Grubu'ndan başka nasıl bir davranış beklenebilirdi? Böyle olacağı önceden belliydi! Hükümet sorumlulan 'irtica ve laiklik' konusundaki savlan 'fazla abartıh', hatta 'kömünistlerin kışkırtması' saymıyorlar mıydı? Sağcı basının Atatürk'ü yozlaştırmaya çalışan kalemlerinin çizdiği doğrultuda konuşmuşlar yine! İçişleri Bakanı demiş ki: (rtica konusunun İslamı en iyi şekilde yaşayan ve vatandaşları rahatsız edecek biçimde gündeme getirilmesinden kaçınılmalıdır." Başbakan da, İçişleri Bakam'ndan geri kalacak değil ya, o da şöyle buyurmuş: "İrtica konusuna gelince, devlet güvenlik mahkemeleri kurulmuştur. Oraya verilmiş rakamlar vardır. Onlar da öyle ciddi bir şey olduğunu göstermiyor Rakamlar gayet kesindir... Türkiye'de herkes dilediğinı söylemelidir. Biz bunu istiyoruz." İstediğini yazmak, söytemek özgürlüğü yalnız sağa, aşırı sağa tanınır, ama sol, gerçek anlamda sol, böyle bir özgürlükten yoksundur. Her şey solun üstüne atılır. İrtica olaylan mı? Aşırı solun kışkırtması, uydurması, hatta kömünistlerin parmağıyla oynatılan gericilık davranışları! Yüz yaşını geçmiş üstelik de Türkiye'de Komünist Partisi'nin kurucusu olmuş Bayar bile 'İrtica davranışlarının arkasında komünistler vardır" demiyor mu? Kabaklı'lar, Göze'ler, llıcak'iar da bu yozlaştırma, kafaları karıştırma işlerini kendi açılanndan başanyla yapmıyorlar mı? Siz ortaya olguları, gerçekleri sergileyerek Türkiye'de gerici olaylar yaşanıyor, Atatürk'ün laiklik ilkesı çığnenıyor, gıde gide yurdumuz Humeyni'cilerin at oynattığı bir alan olacağa benziyor diyorsunuz. Aldıran yok! Düşünce, inanç özgürlüğü var diye diye üstetik tek yanlı, tek boyutlu, tek kanatlı sözde bir özgürtükAtatürk Cumhuriyet'i ilkelerinin ayaklar artına alındığını görmek ve buna ses çıkarmamak 'özgürlüğün gereği' diye bunlara katlanmak mı gerek? Yoksa, yaklaşan büyük bir tehlikeyi duyur• mak, önlem alınmasını istemek, gafilieri, ya da bile bile bu gidişten yana olanları teşhir etmek mi yurtseverlik görevi? Atatürk devrımine inananlar, bu devrimin temel ılkelerine bağlı otanlar Başbakan'la, İçişleri Bakanıyla aynı görüşte değiller bu konularda... Şardağ ve arkadaşları, Meclis'te bu sorunun enine boyuna gorüşülmesini istiyorlar, ama iktidar partisi, dolayısı ile işbaşındaki hükumet bunu istemiyor. ANAP adına konuşan kişiye göre, irtica konusu periyodik biçimde belirli çevrelerce ortaya atılıyor, hükümet marksizme taviz vermediği için yıpratılmak isteniyormuş! Gerçek Müslümanlar irticaın karşısında imiş! Buna karşılık HP adına konuşan Seyfi Oktay, ırticaı savunmak için komünizmi bahane etmenin yanlışlığını belirtmış ve şu önemli uyarıyı Meclis kürsüsünden tabii anlayanlara yapmıştır: "İrtica bugün Kubilay'ı katletme ve 31 Mart olaylarının çok büyükierini yapabilecek güce ulaşmıştır. Meclis, bu gıdişat karşısında irtica yoktur diyen hükümetin laiklikten ne anladığını merak etmektedir." Merak edilecek bir şey yok! İktidar Türkiyede gerici tutum ve akımların varlığını benimsememektedir. Varsa yoksa komünizm ve komünistlerdir düşman, ama Atatürk karşıtı çevrelerin kışkırttıkları, destekledikleri iç ve dış çevreler, kişiler değil! Bunlar abartılan konulardır, önemli olan 'herkesin dilediğini söylemesi'dir, doğallıkla da dileklerini yerine getirmesidir! Şimdi, buna karşı çıktınız mı, siz demokrasi düşmanı sayılırsınız! Ama madem ki demokraside herkes dilediğini söyler, yapar, her inanç ve görüş saygıya değerdir, öyleyse niye Manccı görüşlere, inançlara dayanan partilerin kurulmasına karşısınız? diye sordunuz mu.bunun yanıtını veremezler. Çünkü onların anladıkları 'demokrasi', tek kanatlı bir kuştur; sağda kanatları var «bir değil pek çok^ ama gerçek solda kanat yok, olamaz da! Varsın demokrasi kuşu dönsün kendı çevresinde durmadan! Gazetelerde her gün gericilik olaylan ve davranışlan ile ilgili haberler okuyoruz. Başlan örtülü kızların Atatürk ve Devrimleri konusundaki toplantıyı protesto etmeleri bunun son bir küçük örneği... Daha nice örnekler var. Ne olurdu Meclis'te bütün bu konular açık açık görüşülse, tartışılsa!.. Hayır, oimaz, iktidar bu konuyu gündeme getırmez, getiremez. Bilir ki işin rengi değişir sonra!.. En iyisi reddetmek, üstünü kapatmak, ya da kapatmaya çalışmak!... Oysa Başbakan'in, bakanların bu konudakı bütün çabaları yararsızdır. Türkiye'de bilinçli bir kamuoyu var, Atatürk devrımine bağlı milyonlarca yurttaş var, ülkenin gerçek anlamda uyanık bekçileri var. 'irtica yaygaraları kömünistlerin işidir" diye onların ağzını tıkamaya çabalamak olanaksız... sonrakilere ebedi bir yadigâr olarak bırakacağımız bir MADALYA'mızm olmayışı, ömrümüzün son demlerinde bize ancak hüzün vermektedir. Ben de 24114 sayıh Gazi Kimlik Kartı sahibi KORE GAZlSt'yim. Benim durumumda olan GAZtlerin de aynı duygulan hissettiklerine de kalben inamyorum. Değerli Devlet büyüklerimizin, biz, GAZlierle aynı duyguyu tasıyan kumandanlarımızın, topluma hizmet amaçlayan muhterem ilgililerin, değerli basın temsikilerinin dileğimi duyarlıkla karşılayacaklanm. tüm GAZtlere birer MADALYA vermek yolunda çaba göstereceklerine inamyor ve bu şerefi bizlere bahsedeceklerini hissediyorum. Gazi RUHİ ÇEVİKER Ortak sorun: Sıtsuzluk Bizler Konya Ereğlisi'ne bağlı Ayrancı nahiyesinin 22 köy halkındanız. Hepimizin ortak sorunu susuzluktur. 1955 yılında nahiyemize baraj yapudu Barajıntız yağmur ve kar sulan ile dolmakta. Ancak barajın hiçbir faydasmı görmemekteyiz. Milyarlar harcanarak yapılan bu baraja biraz daha yatırım yapılarak, yakınımızdan geçen ve denize dökülen Göksu Irmağmdan akan suyun bir kısmı tunel veya pompa ile baraja getirilemez mi? Nahiyemizde ve yöre köylerde yapılan sondaj çausmalannda yeterti suya rastlanamadu Ekinlerimiz ve bahçelerimiz susuzluktan kuruduğu gibi hayvanlanmız, hatta insanlanmız dahi susuziuk çekmekte. HÜSEYtN HARMAN KONYA EREĞLİS! SAYI: 17 Yazısma Adresi: Acıbadem c»d. Sakızağacı Kavaklı Sok. Cenglz Ap. D.16 Kadlkoy/İSTANBUL Dımyası Meltem İstanbul Porselen, diinyanın en seçkin porselenieri gibi, ünlü Johnson Mattbey, Dekor Italia, Leipold firmalarmm südemeUri kuüanuarak dekorlamr. YA KIRILIRSA? istanbul Porselen alanlarm takımı asla eksik kalmaz. Porselen bu... kayar elinizden, lunlır. Ya üzüntünüzden oturup ağlarsınız, ya da doğru karar vermiş, istanbul Porselen'i seçmişseniz herhangi bir Paşabahçe Resmi Satış Mağarası'na gider, takımınızın kınlan parçaanı kolayca yenüersiniz. Şimdi, 6 ay taksit imkânı! İstanbul Porselen'in tüm çeşideri, şimdi, Paşabahçe Resmi Sauş Mağazalannda, 6 ay taksitle sunuluyor. Dilerseniz bu imkândan yararlanın. Bütçenizi zorlamadan, zevkli bir porselen takımına gönül rahatlığıyla sahip olun. Kınlanın yenilenmesi güvencesiyie, severek kullanın. istanbul Porselen'in yeni çeşitlerini mutlaka görün. Porselen alacaksanız, İstanbul Porselen'in şimdi daha da zenginleşen çeşitlerini incekyin. Köşk Serisi'ni, Genç Seri'yi Meltem'i, Gül Yaprağı'nı ve diğerkrini. Fıyatlannı başkalanyla karşılaşnnn. Ayırdığınız bütçeye en uygun, en akılcı karann, kendı öz malımızı, İstanbul Porselen'i seçmek olduğunu gpreceksiniz. Madalyasız gaziler Yüce ATA'nın sözleri doğrultusunda ben de değerli devlet buyüklerimize sesleniyorum. 2943 Sayılı yasa ile değişik 20.2.196S tarih ve 1005 Sayıh yasanın 2. maddesine gore tSTtKLAL ve KORE Savaşı, Kıbrıs Barış Harekân Gazileri olarak çeşitli yasal haklar paralelinde göğsumuzde serefle tastvacaiımız ve hitden İSTANBUL PORSELEN "Gönül rahatlığıyla ahn, severek kullanın." Genel Saücı: ÇJhîSldlcJlLJL Ticaret Ltd. Şti. era