02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 EKİM 1985 CUMHURtYET/7 'Cihada gireceğim deyip silah alıyor, sonra da götürüp satıyor 2 Spineşaga Pakistan sınınndan sadece 23 kilometre ötede, Afganistan topraklannda bir mücahit talim üssü. "Mıntıkayı azad" ya da "Mınükayı möcahiddin" diyorlar. Üç dağın arasmdakı ormanlarda tek tük barakalar kurulmuş. Çamlar kesiliyor, kerpiçten evler yapıhyor. Hava serin. Manzara güzel. Bütün örgutler, cıhada güç kazandırmak amaayla milliyet ve kabüe aynmı yapmamaya özel itina gösteriyorlar. Kampta üçdört değişik dil konuşan insan var. Komutan Seyid'in verdiği bügilere göre toplam 300 nefer varmış. Bunlar daraücahittabii. Silah taşımasalar da. cepheye gitmeseler de. Etrafı kazıyorlar, ağaç kesiyorlar. Düşmandan ele geçirilen araçları tamir ediyorlar. Kampın marangozhanesi var. Aynca her çadır kendi yemeğini yapıyor. Kadın vc çocuk yok hiç. Kamptakilerin çoğu, Peşaver'deki mülteciler. Pakistan hükümeti, büyük bürokraük engellerden sonra resmi mülteci belgesi alabilen insanlara günde 4 rupı yardrnı veriyor. Aynca sağlık ve eğitim hizmetleri de parasız. Ama mülteci kamplanmn durutnu feci. Mücahit örgütleri ise bu kamplarda yaşayan eli iş tutan insanlara, niteliklerine göre maaş bağlayıp çalıştınyor. Kamp komutanı, silahların kaybolmasından şikâyetçiydi: 9 fgan mücahitleri arasınd Yazı ve fotoğraflar RAGIP DURAN Komutan anlatıyor: Seri Afganistan'daki cihad, sadece bura halkmın değil, tüm tslam dünyasımn savaşıdır. Islamiyete göre cihada katılmak en ulu görevlerden biridir. Aslında hali hazırdaki tüm tslam hükümetleri, sahtekâr ve yalancıdır. lar da Kuran yerine başka kitaplardan alıntılar yapıp insan öldürüyorlardı. Ebu Muslim'le aramız açıidı. Odaya her gırişinde herkes "Selamıinaleyküm" demesine rağmen bana hiçbir şey dememeye başladı. Sonra dikkat etüm talimlerde, kalaşnikovunu söküp takarken ya da temizlerken namluyu hep bana doğru yöneltiyor. Bu tur işlemlerde namlu yere doğru tutulur diye bilirim. Yok. Ben yerimi değıştıriyorum, o da namlunun yönünü. Aynı odada kalıyoruz. Bir korku düştu ki içime... Ya gece uyurken beni vurursa diye. Yıllarca Turkiye yollannda seyahat ettim. Trafık kazasından kurtuldum. Anarşi döneminde kurşun yemedim. Ne bileyim Afganistan'da daha önce Rus uçağının bombası 100 metre önümuze düşmüştu. Ve kurtulmuştuk. Şimdi gel sen, cıhat uğruna din kardeşinin kurbanı ol. Hanı ölmek kötu. Böyle ölmek tam anlamıyla niyazi yani. Ne yapabılirim? Geceleri tetikte olmalıyım. Herkes silahını başuıın ucuna koyup yatıyor. Ben sivilim. Gece kafamdan çeşitli senaryolar geçiyor. Komutana mı gıtsem? Sonunda ne yapacağıma karar verdim. Eğer karanlıkta üzerime doğru gelirse, evliya gibi yataktan doğrulup, ilkokulda yarım yamalak ve anlamını bilmeden ezberlediğim dualardan aklımda kalanı yalvaç bir tonda söyleyerek dirileceğim. Butun gücumu parmaklanma verip, ensesi ile omzunun arasındaki kasları sıkacağım. Boyle hem şeytani hem meleksel bir ortamdan çekınır herhalde. Ebu Müslim sayıklayarak uyandı. Şoyle bir yan döndu. Tek gözum açık bekliyorum. Horuldandı. Sırtını dondu duvara. Uyumaya devam etti. Ohhh yaşamak ne guzel! • ğunlukta. Hepsinin ılzerinde Çince yazılar var. Bu silahlann Pakistan'dan geldiğini herkes bitiyor. Daha sonra en çok, üzerinde Rusça yazılı silah gördüm. "Ganimet" diyorlar. Baskmlarda, tuzaklarda, saldırılarda ele geçirilen silahlar bunlar. Bir de seri numaralan kannmış tufekler. Alman ya ,da Amerikan malı olduğunu söylediler. Kamp, Pakistan'a en yakın kamp olduğu için, iç bölgelerden Kunduz'dan, Hazara'dan gelenler silahlannı buradan temin ediyor. Biz oradayken Kunduz'dan bir heyet geldi. Komutanla görüştuler. Toplantı uzun sürdü. Pazarhk yaptılar. Kâğjtlann üzerindeki ra• kamlar çizildi, silindi, bir daha yazıldı. Sonunda heyet tavız verdi ve ısteklerinin hiç olmazsa bir kısmını almayı başardılar. Komutana sordum. Anlattı: "Gelealer tabil tanıdığımız insanlar. Hizbi tslımi'nin Kunduz bolge komitesinden bir tanesi. Valnız silah dağıtımı konusunda şimdiye kadar bazı güçlükler çıktı. Seri numaralannı kaydetfiğimiz için hangi silahın nerede olrnası gerektigini biliyoruz. Ne yazık ki, her yerde olduğu gibi, burada da işi ticarete döküyorlar. Silahı gelip alı>or bizden cihada katılacağım diye. Sonra gidiyor Darra'da satıyor. Çiinkii halk fakir. Yoksa dini imanı tam da, para olmayınca tabii böyle şer yöntemlere başvurmak zorunda kalıyor. Biz de bu dunımda, ilk başta yaptığımız gibi sadece halkın silahlanmasıyla sınırlı tutmadık çahşmalanmızı. Tarım \e diger gelir kaynakları konusunda da halkı desteklememiz şari. Yoksa öteki tarafa geçebilirler. Öteki tarafa aslında az sayıda insan geçer de, bizi desteklemekten vazgeçer..." numaralannı kaydetüğimiz için hangi silahın nerede olması gerektiğini biliyonız. Ne yazık ki, her yerde olduğu gibi burada Oilahlar da işi ticarete döküyorlar. Silahı Abırda 67katır, bir surti de inek ve keçi gelip alıyor bizden, cihada var. Her gün yedijfcimiz etler buradan geli katılacağım diye. Sonra gidiyor, yor. Bir de geniş bir kumesten. Kampın ön Darra'da satıyor. Çiinkii halk cephesinde üzeri ağaçlarla örtülmüş cephane görünüyor. Mermi ve kalaşnikovlar ço fakir. ve yardımsever. Türk olduğumu söyleyince hemen "Türki Müslüman?" diye soruyorlar. Kafarnı sallayınca gözlerinin içi gulüyor. Yalnız kimya mühendisı bir mucahitle îngilizce konuşurken, o da sordu. Ben de "Yes of course" dedim. Yanıt olarak, "Elhamdülillah'" geldi. Benim de öyle demem gerekırdı değil mi? tki mneahit anlatıyor: •»», EĞtTİM KAMPI Spineşaga, Pakistan sınınndan sadece iki uç kilometre otede. "Mıntıkayı Azad"ya da "Mıntıkayı Mücahiddin" diyorlar. Uç dağın arasındaki ormanlarda tek tuk barakalar kurulmuş. Çamlar kesiliyor, kerpiçten evler yapıhyor. Hava serin, manzara guze bana daha çok Telli Baba'ya giden evde kalmış kız izlenimi verdi. Ya da ne bileyim ben geri kalmış bir ulkeye giden Fransız küçük burjuvası. Heyecanlı, istekli ama pek de rahat değil. Saint Germain des Pres semtinin canlılığından, Closerie des Lılas kahvesinin nostaljik manzarasından filan söz ettik. Ebu Firaz daha bir koylü. O zaten Cezayir'de hukuk fakültesi öğrencisıymış. Bir akşam açtım teybi bu iki yabancı mucahitle bir röportaj yaptım: Neden geldiniz Afganistan'a? Afganistan'daki cihat sadece bura halkının değil tüm İslam dunyasuıın savaşıdır. tslamiyete göre cihada katılmak en ulu görevlerden biridir. Aynca Afganistan'da kâfirlere karşı yürutülen savaş, bizim gibi Cezayir, Mısır, Kuveyt ya da Suudı Arabistan'dan gelen insanları da ve bu ülkeleri de etkilemektedir. Çeşitli nedenler ve güçlükler yuzünden biz, ülkemizdeki yönetime karşı cihat açamıyoruz. Aslında halı hazırdaki tum İslam hukumetleri sahtekâr ve yaJancıdır. Ne var ki, cihat ilan edilmesi için ulemanın fetva vermesi gerekır. Ulemanın önemli bir bolumu hükumetler tarafından satın alınmıştır. Ama Afganistan'da cihat, ınşallah, başanya ulaştığında, bu zaferin bizim ulkelerimizdeki cihat hareketlerine de buyuk katkısı olacaktır. Ne kadar kalacaksınız burada? Ben kışın sonuna kadar kalmak istiyorum. Inşallah Kunar ve Pançir'e gideceğiz. Peki siz buraya nasü geldiniz? Yani belirli bir brgut çalısı altında mı çalışıyorsunuz, yoksa şahsi olarak mı? (Abdurrahman ile Ebu Firaz bu soru uzerine aralannda biraz tartıştılar Arapça, sonra). Yok tamamen kişisel. Gelenlerin hepsi öyle zaten. Buyuk hac denilen bir olay var. Mekke'ye gitmeden once ya da gittikten sonra diğer islam ulkelerine ziyarete gidilir. Gelenlerin çoğu buyuk hacda halen. Amerıka'dan, Kanada'dan, Ingiltere ve Fransa'dan da gelenler var. Gerçi Batıdaki Müslümanlar, yani daha sonra Muslumanhğı seçmiş olan eski Hıristiyanlar daha çok sufilik fılan gibi Kuran'da yeri olmayan tarikatlan benimsiyorlar ama yine de iyi bir şey tabii... Evet. Bedir Savaşı'nda olsun, ya da son olarak bizim Fransa'ya karşı verdiğimiz cihadda olsun, Allah her zaman Müslümanlann yanında olduğu için, en güç durumlarda olağanüstü guçlerini harekete geçirip, mucizeler yaratıyor. Buna Müslümanlıkta 'keramet' denilir... Yahudilerin korkusu Fransa'da iken basında çıkan AfganisUn haberierini nasıl değerlendiriyordun? A bak çok önemli bir meseîe. Dünya basın sanayii Yahudilerin elindedir. Ve Yahudiler, buradakı cihadı kuçumsemek, çarptırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Onların tek amacı lslamıyetin yükselmesini önlemck. Tüm Hırıstiyan uzmanlar, Sovyetler'in 26 saat içinde tum Batı Avrupa'yı fethedebileceğini öngörmuşlerdi. Yani Ruslann askeri gucunü bu örnekle tanımhyorlar. Ama Ruslar, işte 6 yıl oldu küçücük Afganistanı hâlâ denetimleri altına alamadılar. Yahudiler bu sefer de lslamiyetin kendı ülkelerini denetlemelerinden çekiniyorlar. Ancak senin gibi Musluman gazeteciler sık sık buraya gelip gerçekleri Kuran ışığında Batılı kamuoyuna sunarsa, durum değişebilir. Senin annen baban ya da arkadaşlann nasıl karşıladı Afganistan'a gelmeni? Abdurrahman benim savaş ismım. Ben annemden, babamdan habersiz geldim buraya. Aman duyarlarsa çok kızarlar. Sen benim resmimi çekmedin hiç degil mi? Annem dergilerde filan görurse heyecanlanır. Aman n'olur Peki... Citaadın geleceğini nası) gorüyorsun? 6 yıl az bir sure değil. tki taraf da birbirini kesin olarak alt edemiyor gibi geliyor bana? Şimdi bir kere işi askeri ve siyasi açıdan çok dini açıdan ele almak gerek. Bir tarafta mümin ordusu, öte tarafta kâfirler var. Savasın ne kadar uzun sureceğini Allah'tar> başka kimse bUemez. Ama Allah mucahitlerin yanında oldu mu, Elhamdülillah tabii ki nihai olarak zafer mücahitlerin... Sen bir de dun cihaddaki mucizderden söz ediyordun? H.elal / haram tartışması Yılanlar üşüyünce... öraek ver«bUir misin? Tabii. Yalnız önce şunu belirteyim... Eğer Allah'a imanın tamsa, bazı şeylerin açıklanamayacağını, bilinmediğini, sadece Alîah'ın bilebileceğini unutmamak gerek. Bana anlatılan iki tane somut örnek vaf.'Yaşayanlar, görenler söyledi. tlki geç'eh Vİş kunar'da olmuş. Isı sıfırın altında 20 derece filan. Ruslar 5 kişilik bir mücahit gnıbuna pusu kurmuş. Vuracaklar. Fakat, o buz gibi havada, mücahitler pusuya düşmeden, karın altından zehirli yılanlar çıkıp bütün Rus askerlerini sokup öldürmüş. Biliyorsun, yılanlar kışın toprağın altında yaşar. Ama işte Allah... Son anda imdadına yetişiyor mücahitlerin. Bir de kuşlar var. Afganıstan'da cihat başladığından bu yana garip, nesli bilinmeyen küçük kuşlar turedi. Dikkat et, nerede bir mücahit grubu varsa, hemen onların tepesinde birikip havada turluyorlar. Ama daha önemüsı, bu kuşlar helikopter saldırılarından yarım saat kadar önce karargâha gelip uyan uçuşları yapıyorlar. Böylece mücahitler saldınyı önceden haber alabiliyor. Çok ilgiııç... Evet çok ilginç... Ama sen inanmadın mı? Benim inanıp inanmamam o kadar önemli degil. Ben senin söyledigini olduğu gibi yazacagım gazeteye. Ebu Firaz atıldı. Bana da bir gören anlattı. Khost'ta geçen ay olrauş. Bir çatışmada 15 kadar mucahit, 4 tane de Rus ölmuş. Cesetler duruyor orda. Köpekler gelmiş. Sadece Rusların cesetlerini yemişler. Abdurrahman bu kerametin ilmi açıklamasını soyle yaptı: Bu normal canım. Çünkü bak, şehit, yani biliyorsun, cihatta ölen insanın ruhu vücudundan acı çekmeden ayrılır. Ve Amerikalı profesörler bunu incelemiş. Mücahitler aslında ölmüyor. Yani resmen mücahit cesedini inceleyince görüyorsun ki, kan dolaşımı hâlâ devam ediybr. Hatta kalbı atanlara bile rastlamışlar. Anlaşılan ben böyle yansız ve suskun röportajcı olarak kaldıkça keramette enflasyon başlayacak. Abdurrahman bak sen mimarsm. Temeli olmayan bina olur mu? Anlamadım. Nereden çıktı şimdi bu temeli olmayan bina. Peki... Neyse. Aslında aynı konu ama... Gece aptes almaya kalkarken, Ebu Firaz benim cep fenerimi istedi. Verdim. Gitti, aptesini aldı geldi. Ebu Muslim'in suratı bir kanş. Üçü bir kapıştılar. Bir tartışma ki uçsuz. Arada sırada "kâfir", "Muhammed", "Kuran", "haris" gibi sözcükler anlıyorum. En yakınım Abdurrahman. Ebu Müslim konuşurken, sık sık beni gösteriyoı. Anlar gibiyim. "Kâfirin gece lambasını kullanmak haramdır". Cezayirliler karşı çıkıyor bu görilşe. Ikna etmeye çalışıyorlar Mısırhyı. İşin icine "cehennem" sözcüğü de girdi. Ebu Muslimın bakışlarını hiç beğenmiyorum. Abdurrahman ne oldu? Ne tarttşıyorsunuz? Yok bir şey! Nasıl yok bir şey... Bir anlaşmazlık var galiba... Ben pek anlamıyorum... Tercünve etsene lütfen. AbduiTahman durumu kurtarmaya çalışıyor. Sonradan anlattı. Benim tahminim doğruymuş. "Arkadaş biraz katı görtişlü ' diye de ekledi. O gece tartışma, ceplerinde taşıdıkları, cep acendalan buyüklüğündeki Kuranı Kerim"den surelerle devam etti. Cezayirliler "tefsir" tanımını gundeme getirdi. Değişik örnekler verdiler. Takip etmeye ecenin 'sesi' çahşıyorum. Bir yandan da ne tür önlem aîabilirim diye duşünuyorum. Ebu Müslim, EnSpineşaga kampında ilk gecem. 6 kişi ya ver Sedat'ı öldüren grubun üyesiymiş. Htistıyoruz. Her birimizin üzerinde üçer batta niı Mübarek'in olum gunu için de bir şiir niye. "Allahii ekber". Ama acaıp bir ton yazmış. Eli kâfir kanıyla bulanırsa ancak iyi da. Dolmuş kuyruğundaki değnekçi ya da Müslüman olunurmuş. Böyle şeyler savunan stadyumdaki amigo tarzıyla. Namaz sandım. insanla ne tartışayım? 1980 öncesi Türkiye'10 dakika sonra biraz daha uzaktan yine değişik bir tonlamada bir başka "Allabu ek deki aşın sol grupçuklar geldi aklıma. Önber." Gece olmuş. Herkes yatıyor, uyumaya çalışıyor. Dağın eteğjne dağılmış ça'dırlardan, barakalardan neredeyse 10 dakikada bir, bir "Allahii ekber". Simrlenmeye başhyorum. Ama nafile. Tüm gece surdü. Takıhruş plak gibi. Tabii sabaha doğra artık ne dediği belli olmuyordu. Tekrar, galiba iman tazelemenin en etkili yolu. Güneş doğarken pazardaki satıcılar gibi bağınyorlardı artık. Komutana sordum yine. "tçlerinden öyle geliyor" demez mi? ınanmak güç. lslami ideolojik çalışma tarzı da böyle oluyormuş demek. G lki mucahitle söyleşi Paris'te yaşayan Cezayirli mimar, 25 yaşındaki Abdurrahman ile bazı ortak konular bulup konuşuyorduk ara sıra. Çopur yuzlü, tel tel sakal bırakrruş esmer bir çocuk. Demiştim ya, cihada gelmiş Afganistan'a. Ama Haşerat 2 gün kadar kampın gunluk yaşamını izledim. Bu arada da bizim Cezayirli ve Mısırlı çocuklarla tartışmalanmız oldu. İlk sabah ben hariç herkes huzursuz kalktı yataktan. Gerçi ben de uyuyamarruştım, ama tek karyolayı bana verdikleri için dinlenebilmıştim hiç olmazsa. Ancak tahtakurusu ve örümcekler bana yaklaşmamış. Abdurrahman, Ebu Müslim ve Ebu Firaz, sabah tum vucutlannı hatır hatır kaşıyorlar. Birbirlerine baktüar. Hepsi aynı. Bana çevirdiler yuzlerini. Hayret. Ben kaşınmıyorum. Seni ısırmadı mı hiç böcek? Yoo... Gayet iyi uyudum. Allah Allah... Dünden hıncım var: "Bakın bu bocekleri Allah gönderdi. Demek ki, ben Allah katında iyi biliniyorura. Siziyse cezalandırdı bu böceklerle". Bıyık altından sırıtıyorum. Şaka kaldırırlar mı hiç diye duşunmedim. Ya ciddiye ahrlarsa? Çevir kazı yanmasın. "Y ok canım şaka şaka... Gayel basit. Siz efendilik edip tek karyolayı bana verip >erde yattınız. Onun için bana bir şey olmadı. Varın akşam ben jerde yatanm, biriniz yatakta yatarsınız. Adalet sağlamr." Akılları yattı. Ertesi gece ben yerde yattım. Ebu Firaz karyolada. Sabah ben yine sağ sağlam. O kaşınmaya devam. Çozemediler işin sırrını Halbuki ben yatmadan önce haşarata karşı merhem surünuyorum Kamptakiler bize karşı son derece saygılı CIHADIN YAŞI YOK 2 Bu sayfada dun de ••Lihaılm )a$ı )ok" ba^lığışlu nıı fuioğıaf .itiyıınlcimlı.) nh.nulııki toıoçraf /«• l/x<ını*iıw\i,ıkı \u:a*ni'i bı, bmkıı vo ıunıu. ıVüçük asker ruhuyla Abdurrahman'a geldiğmin ikınci günu bir kalaşinkov verdiler. Sökuo takmasını ve temizlemesini öğrettıler. AUajaah... Guzel bir oyuncak verilmiş çocuk. Ya da ilk kez bir erkek tanıyan heyecanlı gelin adayı. Paris'ten aldığı son derece modern sırt çantası, potinleri, tertemiz giysileri ile Abdurrahman cihatta. Afganlar bu yabancı mücahitlere karşı çok konuksever ve hayh hoşgörülü. Peşaver'de yaptığım gönışmelerde, açıkça söylemediler ama "Ne yapaiım. Gelmek isliyorlar. Biz de izin veriyoruz. Heveslerini alryorlar" demeye getirdiler. Aynca da, "Biz yabancı kardeşlerimizi sadece sınır bolgelerindeki talim kamplarına kadar gonderiyoruz. Aslında hepsi cepheye savaşmaya gitmek istiyor. Ama Ruslar, bunlardan birini ölu ya da canlı olarak yakalarsa, aleyhimize propaganda aracı olarak kullanırlar" diye eklemeyi unutmadı, Cemaati Islami'nin siyasi komite sefi lkbal. "Bizim elhamdülillah insana ihtiyacımız yok." Vann: Ya ölürsem?..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear