Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 25 ARALIK 1984 UGUR MUMCU GOZLEM Savcı: Barış1'e beraat verilseydi biz de (Rastarafı 1. Sayfada) rio Carbonı'nin sorumlu tutulmasını gerektiren ipuçlan vermişti. Aynı Carboni, ünlü italyan bankeri Calvi'nin 18 Haziran 1982 günü Londra'da bir köprüye asılarak ökJürülmesi olayından da sorumlu görülüp, tutuklanmıştı. Yine Bologna olayından P2 Mason Locası da sorumlu tutulmuştu. 1980 ağustos ayına gelindiğinde İtalyan Mafyası ile iç içe çalışan iki banker hakkında soruşturmalar başlamıştı. Bankerlerden biri Michele Sindono, öteki de Roberto Calvi'ydi. Bologna Garı'na yapılan bombalı saidırı Mafyanın, o tarihte soruşturma altına alınan iki bankeri korumaya yönelik gözdağı verme girişimiydi. Şimdi de İtalya'da Mafya hakkında İtalyan tarihinin tanık olduğu en geniş soruşturma başlamış, daha iki hafta önce, aralannda yüksek düzeyde güvenlik görevlilerinin de bulunduğu bir grup insan, Milano Savcılığı'nın emriyle art arda tutuklanmışlardı. Bombalı saldırının tam bu soruşturmalar sürerken düzenlenmesi. ister istemez, 1980 Bologna Garı bombalanması olayını akia getirmektedir. Artık şu gerçek İtalya'da bütün çıplaklığı ile gözler önüne serildi. Her terör örgütü kesinlikle Mafya ile iç içedir. Kısaca Mafya diye adlandırdığımız örgütlü suç kesimleri, toplumun en üst düzeyleri ve özellikle güvenlik işlerinden sorumlu kamu kurumları ile yakın ilişkiler kurmaktadırfar. İtalyan Mafyası İtalyan bankerleriyle iç içedir. Bankalar sistemi, bu tür kanallar ile Mafya ile bütünleşmiştir. Bu karanlık dünyanın iki ayrı kesime daha kapılan açılmaktadır. Birinci keşim, Vatikan'dır; ikinci kesim ise P2 Locası dıye bili : nen İtalyan Masonlan'nın gizli haber alma örgütü SİSMİ içinde tuttuğu köprü başlandır. İtalya'da siyasal amaçlı terörün ardında kesinlikle P2 Mason Locası'nın bulunduğuna artık herkes inanmaktadır. P2 Locası'nın İtalyan bankerteri, Mafya ve sağcı terör örgütleriyle ilişkilerini bilmeyen kalmamıştır. P2 Locası, "uluslararası faşizm"'m dünyaya açılan penceresidir. Sözgelişi P2 Mason Locası'nın şefi Licio Gelli'nin İsviçre'den Amerika'ya. Arnerika'dan Güney Amerika diktatörlüklerine kadar uzanan ilişki zinciri, uluslararası uyuşturucu madde, silah kaçakçılığıyla terör örgütlerinin suç yapılarını da gözler önüne sermektedir. Bilindiği gibi Gelli, 1981 yılı 14 mart günü işyerinde P2 Mason Locası üyelerinin adlannın ele geçmesi üzerine İtalya'dan kaçmış, daha sonra İsviçre'de tutuklanmış, evet, daha sonra da uluslararası faşizmin karanlık ellerince tutuklu bulunduğu cezaevinden alınıp, gizlice bir Güney Amerika ülkesine götürülüvermişti... Son bombalama olayının kimler tarafından gerçekleştirildiği henüz belli değildir. Ajanslar, şimdiye kadar 8 ayrı grubun olayı üstlendiklerini bildiriyorlar. Ancak kuşkular, "Ordine Nuovo" adıyla bilinen faşist nitelikli bir terör örgütüyle yine sağ eğilımli bir başka örgüt olan "Ordine Nero" üzerlerinde toplanmaktadır. Dün akşam yayımlanan İngilız gazeteleri, bu iki örgütun adını verıyorlar. Olaya bütün bu gelişmelerin ışığı altında bakmak yararlı olur: Bir terör eyiemi kendiliğinden gerçekleşmez. 1980 yılında İtalyan Mafyası iie çalışan iki banker hakkında soruşturmalar başlamışken, Bologna Garı sağcı terör örgütlerince bombalanıyor. Son günlerde de italya'da Mafya soruşturmaları sürerken, yeni bir bombalama eylemiyle karşılaşılıyor. Bunlar rastlantı olamaz. Birinci olayda nasıl Mafya'nın parmak izlerine rastlanmışsa, büyük olasılıkla, bu son olayda da benzer ipuçlan bulunacaktır. Olayların gelişiminden böyle sonuçlar çıkarmak kolaylaşmaktadır. "Örgütlü suç" yapısı, hergün daha açık biçimde ortaya çıkıyor: Yeraltı dünyası, yeraltı dünyasıyla işbirliği yapan terör örgütleri ve bunları koruyup kollayan birtakım resmi görevliler ve de "finanskapitel" çevreleri... AET kınadı ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Dışişleri Bakanlığı, "AET Komisyonu'nun 1 ocaktan itibaren Türkiye menşeli üç kategori tekstil maddesine, miktar kısıtlaması uygulamayı başlatma kararını üzüntüyle karşüadığım" bildirdi. Dışişleri Bakanlığı sözcusü, AET'nin geçmiş yıllarda da ortaklık anlaşmalarının lafzına ve ruhuna aykırı biçimde tek taraflı kısıtlamalar uyguladığını, adeta devamhlık kazanan bu uygulamaların 21 Aralık 1984 tarihli yönetmelikle yeni bir boyut kazandığım bildirdi. Sözcü şöyle devam etti: "Komisyon, kısıtlamalan bu defa 1 Ocak 1985 tarihinden itibaren uygulayacak olmakla "pazar bozulması" tarifine keyfi ve objektif olçülere göre kabulii mıimkün olmayan bir yorum getirmiştir. urtakiik anlaşmalannın bekçiliğini yapmakla yükumlu olan komisyonun bu yeni kısıllamasını uzuntuyle karşıladığımızı kavdetmek isteriz. Türkiye'nin, AET ile ortaklığını ve bu arada ticari ve ekonomik işbirliği ilişkilerini geliştinne arzusu ortada iken, mevcut ortaklık anlaşmalarımıza olduğu kadar, serbest ticaret anlayışına da aykın bu uygulamalann karşılıklı ticaretimiz iızerinde menfi tesisler icra etmemesini lemenni etmekteyiz. Türkiye. topluluk organlarında konnnun bütçe vechelerinin ele alınması için gerekli girişimİerde bulunacaktır." Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, "AET'nin Türk tekstil ürünlehne getirdiği kısıtlamayı topluluğun tüm organlarına götürerek ele alacağız" dedi. (Baştarafı 1. Sayfada) layan Kazan, özetle şunlan söyledi: "Hukuk, insanlann gttveniiği içindir. Bu güvenliğin tam sağlanabilmesi için hukukun tam egemen olması gerekir. Savaş ise hukukun sustuğu yerdir. Silahlann, tanklann, bombalann konuştuğu yerde zaten hukukun esamesi okunmaz. Bir hukukçu herkesten çok banşı savunur. Banşı savunmak zorundadır. Bu onun, namus ve vicdan borcudur. Ben de önce insan oldugum için, sonra kendimi sıradan bir hukukçu saydıgım için banşı savunurum. Ve bunu yaparken, kendii ttlkemin, kendi ulusumun çıkarlannı savunmuş olunım." Turgut Kazan, Barış2 davasının geç açıldığına değinerek, Banş1 davası sırasında soruşturmamn genişletilmesi isteminde bulunulmadığını, Banş1 davasında avukatlık yaparken 24 Ağustos 1982 tarihinde Barış1 davası Hâkimi Binbaşı Atilla Ülkii'yü reddettiklerini, aynı eün savcılığın kendileri ile ilgili soruşturmayı genişletme yazısmı yazdığını belirterek, "Hiçbir makam ve hiçbir vicdan, bu tarih denkliğini tesadüf sayamaz" dedi. Kazan, Banş1 davasında avukatlık yapan 15 kişinin Banş2 davasında da sanık olduğunu, bu arada bu dava nedeniyle yargılanan avukatların meslekten men edümeleriyle ilgili yasamn beklendiğini söyledi. Bu yasanın başka hiçbir avukat için yürürlüğe konulmadığına değinen Kazan, "Amaç, dava yoluyla onlann yasaklanmasını sağlayıp, tüm avnkatlara gözdağı vermektir" dedi. Kazan, banştan yana sayılmanın suç olamayacağını, zor zamanlarda savunma yapmanın çok zor olduğunu, görevlerinin getireceği yüklere katıldıklannı bildirdi ve "Bir ülkede hukukun zerresi varsa önce savunma hakkı korunur. Dava, savunma görevinin ulkemizdeki yerini ve kaderini saptayacak ve savunma hakkını korumak hepimizin onnnı olacaktır" şeklinde konuştu. Söz alan Askeri Savcı Yıimaz Özyiğit, davanın geç açılmasına değindi ve "Bizim bütün temennimiz o dönemde Yargıtay'da bulunan Banş Derneği dosyasına beraat karan veriimesiydi. Eğer beraat karan verilseydi biz de bu davayla ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığı karan verecektik" dedi. Sanık avukat Ali Galip Yddız davayla avukatlann işten yasaklanmasının amaçlandığını bildirirken, diğer sanık avukat Atilla Coşkun, iddianamedeki görüşlerin mantıksal yanı bulunmadığını söyledi. Sanık Jiilide Gülizar ve Erkan Oy al da demeğin faaliyetlerinin açık olarak gerçekleştiğini bildirdiler. Sanık avukat Rasim Öz, 1986 yılında Atatürk adına verilecek olan "Banş Ödülü"ne, Nobel Banş Ödülü'ne aday gösterilen ve son üç aday arasında bulunan Banş Derneği Başkanı Mahmut Dikerdem'i aday olarak önerdiğini belirtti. ö z , "Banşı savunmak, yaşamı savunmak için banştan yanayım" dedi. Sanık avukat Mustafa Özkan, davanın siyasi içerikli olduğunu söyledi. Duruşma 21 ocağa bırakıldı. MEHMED KEMAL POLTITKA VE OTESI Gözdağsız Olmuyor... Bir ucu Avrupa ile birleşen Anadolu yanmadası başlı başına bir coğrafya mıdır, yoksa Doğu ile Batı arasında bir köprü müdür? Bir köprüdür diyenler çöğunluktadır. Gerek Doğu'dan Batı'ya olan akınlarda, gerekse Batıdan Doğu'ya olan.akıniarda, sayısız orduların geçiş köprüsü olmuştur. Anadolu sayısız ordulara köprülük ederken, bu coğrafyada yaşayan halkın da kendine özgü bir tutumu ve davranışı vardır. Anadolu halkı coğrafi ve tarihsel yapısından ötürü köprülük görevini yaparken sürekii olarak bir otoriteye sığınma gereğini duymuştur. Bu otorite her zaman merkezi bir devlet olmuştur. Tarihe baktığımızda bu halkın her zaman, şu ya da bu biçimde, merkezi otoriteyi bulduğu, buldum sandığı dönemler olmuştur. Anadolu halkı Batı benzeri feodal dönemi de yaşamamıştır. Feodal sayılabilecek dönemlerde hep bir merkezi otoritenin gölgesine sığınmıştır. Anadolu halkının merkezi bir otoriteye sığınma alışkaniığıdır ki, isyanlann, başkaldıranların başarısız olduğu sonucunu doğurmuştur. Bu coğrafyadaki halk tümüyle birlikte ayaklanmaz. Bölgesel ayaklanmalar olmuşsa da merkezi otorite tarafından çabuk bastırılmıştır. Bu coğrafyadaki halkın boynu, merkezi otoriteye karşı, sürgit eğiktır. Zaman zaman eşkiyaları korumuş olsa bile, eşkiyanın güçsüzlüğünü, güdüklüğünü gördüğü anda onu merkezi otoriteye teslim eder. YatakJık ettiği günler sayılıdır. Merkezi otorite de bu yılgınlığı ve alışıklığı bildiğinden sürekli baskı yapmakta sakınca görmemiştir. Tarihsel olarak alıştığı düzenin sürmesini ister. Dağda, belde, ovada, ister yerleşik olsun, ister göçer olsun her zaman bağlanacağı bir otorite aramıştır. Bunu yitirir gibi olduğu zamanlarda rahatsızdır. Merkezi otoritenin kırsal bölgelerdeki simgesi ağadır. Ağa, salt ekonomik bir güç değildir. Merkezi otoritenin bir simgesi olarak da aranandır. Ağanın yokluğunu duyma, merkezi otoritenin de yokluğunu duymadır. Ağaya başkaldıramazlar, kafa tutamazlar, ağaya karşı olanları koruyamazlar, arka çıkamazlar. Ayrı ayrı etnik gruplar olmaktan da geliyor bu davranış. Bu davranışın yüz yıllar süren uzun bir süreci vardır. Diyelim ki sanayi toplumuna yöneldiğimiz bu günlerde ağalık etkisini bir oranda yitirmiştir. Onun yerini parti almıştır. İster tek parti olsun, ister çok parti olsun, partiler boşluğu hemen doldurmuşlardır Partilerde halk, tarihsel alışkanlığından gelen ağayı, yani merkezi otoritenin temsilcisini aramıştır, bulmuştur. Hani, bazı aksamalarda, bu aksamalar sonucu yapılan seçimlerde topluca bir doğrultuda oyunu kullanıyor ya, bunun başlıca nedeni merkezi otoriteye bağlılığıdır. Ardında kendi güçsüzlüğünün ve merkezi otoritenin gücünün ağırlığı vardır. Güçlüyü hangi yol ve yöntemle olursa olsun başına geçirir, ondan sonra öcünü almaya bakar. Kendi başa geçip de, güçlüden öç almayı hiç bir zaman denememiştir. Önce beylik verir, sonra kellesıni ister. Belli bir bölgede bir halk düşünün ki, uzun yıllar Allah'la korkutulmuştur. Merkezi otoriteler ne yapmışlar ve ne yaptırmışlarsa Tanrı adına yaptırmışlardır. (Bu ağır basmada din Hıristiyan olsun, Müslüman olsun ayrımı yoktur). Tanrıdan sonra da kendilerini merkezi otorite olarak Tann'nın gölgesi diye yutturmuşlardır. Tanrı da, Tanrı'nın gölgesi de yittiği zaman, bu tarihte çok azdır, eşkiyalık ortaya çıkabilir. Bir süre eşkiyaya inanır. Eşkiyanın merkezi otoritenin yerini doldurabilmesi istenir. Eğer eşkiya başıboşsa, merkezi otoritenin yerini dolduramıyorsa, yandığının resmidir. Çünkü merkezi otorite aranır, yoksa bulunur, başıboşluk eden eşkiya merkezi otoriteye bir süre sonra teslim edilir. Kısa bir süre için eşkiya merkezi otoritenin yerini doldurabilıyorsa, benimsenir, buyruğuna uyulur. Celalılerin uzun bir süre ayakta kalmaları merkezi otoritenin yerini almalanndandır. Merkezi otorite güçlendiği zaman, Celaliler gitmiş, otorite yerini almıştır. Her otorite boşluğunda ortaya çıkanı bu kronik şemanın içinde değerlendirmek gerekir. Sıkıntılara bu açıdan bakılamaz mı? (Baştarafı 1. Savfada) digi bir ders" olarak niteledıler. Köyceğiz seçimlerine katılmayan MDP ise, secim sonuclarını "Vatandaşın ANAP'tan üraidini kestiğinin göstergesi" olarak değerlendirdi. Başbakan Turgut Özal, Köyceğiz seçimleri için "O kadar önemli degil. Reylerimizde artış var" biçiminde değerlendirirken, ANAP Örgütlenme Başkan Yar Halktan iktidara ders (Baştarafı 1. Sayfada) Asıtn Bezirci. Tekin So'nmez. Azîz Çalışlar, Emil Galip Sandalcı, Kemal Siilker, Vedat Türkali ve Can Yiicel. Savcı aynca aynı davada komünizm propagandası yaptığı iddiası ile yargılanan TYS üyesi Mehmet Ali Sebük'un de baraatini istedi. "TYS'nin kuruluşundan sonra zamanla faaliyetleriyle tama Askeri Savcı beraat istedî men politik ve sivasi bir çalışma ıverisme gırdiği, derneğin kendi kuruluş amacı ile ilgili çalışmaları ikinci planda kaldığını" belirten savcı, 18 TYS yöneticisinin 1630 savılı Dernekler Yasası'na muhalefet etmek suçundan yargılanmalan için dosyanın görevsizlik kararı ile tstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini taJep etti. TİKKO5 davası Trende terör: 29 ölü (Baştarafı 1. Sayfada) uçarken, daracık tünelin içinde meydana gelen patlamanın yol açtığı hava basıncı birçok vagonun camlannın kmlmasına yol açtı. Polis yetkilileri patlamanın meydana geldiği sırada trenin, tünelin 6 kilometre içerisinde bulunduğunu söylediler. Büyük bir paniğe kapılan yolcular derhal trenden kendilerini dışan attılar. Ancak tünelin içini dolduran duman ve vagonlarda çıkan yangın bir coğunun yaralanmasına yol açtı. Bir görgu tanığı, "Vagonlardan biri param parça idi. Yolcular panik içinde, trenden uzaklaşmaya çalışıyorlardı" dedi. Önceki günkü patlamanın meydana geldiği Direttissina tünelinde 1974 yılının ağustos ayında, RomaMilano seferini yapan trende patlama olmuş, olayda 12 kişi ölmüş, 48 kişi de .. yaralanmıştı. İtalyan polisi patlamadan sağcı t<Töristleri sorum)u tutmuştu. Üç sağcı terörist olayla ilgili olarak tutuklanıp mahkeme önune çıkanlmış, ancak delil yetersizliğinden serbest bırakılmışlardı. 1980 yılında ise savaş sonrası Avrupa'sında en büyük terörist saldırıda Bologna tren istasyo nunda patlayan bomba 85 kişinin ölümüne yol açmıştı. Yetkililer, tüneli dolduran duman ile kar yağışı yüzünden kurtarma çalışmalarırun ağır ilerlediğini ve ölü sayısmın artmasından korkulduğunu belirtiyorlar. AP'nin haberine göre patlamadan sonra İtalyan gazeteleri ile haber ajanslarına gelen telefonlarda olay bir dizi sağcı terör grubu adma üstlenildi. Bunlar arasında "Silahlı Devrimcı Hücre" (NAR), "Kara Düzen" (Ordine Nero) ve "Yeni Düzen" (Ordine Nuovo) örgütleri de bulunuvor. Solcu Kml Tugaylar örgütü ise gazetelere telefon ederek olayla bir ilişkisi bulunmadığını bildirdi. Devlet denetimindeki RAI televizyonu, aksi yönde giden başka bir trenin, patlamadan sonra tünelde mahsur kaldığını ancak bir hasara uğramadığını bildirdi. İtalya'da son zamanlarda teroristlerle yeralü örgütlerine karşı büyük bir operasyon gerçelcleştirilmişti. dımcısı Eyiıp Aşık, "Köyceğiz seçimlerinden yola çıkarak genel bir değerlendirme yapmak yanlış olur" dedi. Eyüp Aşık, bu seçimde iktidann, iktidar olma avantajlarını kullanmadığını ve halkın tehdit edilmediğini savunarak, "Tam tersine, Köyceğiz'de belediyenin beş otobüsiı DYP'nin hizmetinde idi" şeklinde konuştu. DYP Genel Başkan Yardımcısı Gökberk Ergenekon, DYP'nin "hak mucadelesini" Türkiye'de milli iradenin ustünlüğü kuruluncaya kadar sürdüreceğini belirttikten sonra şöyle konuştu: "Devletin bütün imkânlarını vatandaş iızerinde bir tehdit olarak kullananlara Köyceğiz halkı Türk milleti adına gereken cevabı venniştir. ANAP iktidan inandırıcılığını kaybetmiştir. ANAP, mukadder akıbetine daha süratle gideceklir." SODEP Genel Sekreter Yardımcısı Giiler Tanyolaç, seçim sonucunu, "İktidar olanaklarını kendi mallarıymış gibi kullanarak bu olanakları şantaj gibi kullanmak isteyenlere Köyceğiz halkının verdiği bir ders" olarak nitelendirdi. Tanyolaç, "Rejime saygısı olan iktidarlann alacagı tek karar, parlamento dışındaki partilere temsil edilme olanağının sağlanmasıdır" dedi. MDP Genel Başkan Yardımcısı Arif Atalay, "ANAP iktidar olmanın tüm avantajını kullanmasına ragmen seçimleri kazanamamıştır. Eğer iktidar olmasaydı, 31 ov bile alamazdı" derken, Partinin Genel Başkanı Turgut Sunalp, şöyle konuştu: "Seçim sonucunu bir reıerandum olarak gormek yanlıştır. Biz seçime girseydik herhalde DYP kazanamazdı." HP Genel Başkanı Necdet Calp, Köyceğiz seçimlerini şöyle değerlendirdi: "Sonuç ne olursa olsun, sonuçlar ı itibarıyla seçimi kaybeden partilerin durumu ciddi olarak değerlendirmeleri gerekiyor. Önemli bir olay da sosyal demokraüarm oy kaybetmiş olmalarıdır." Sanıklar slogan atınca duruşma tatil edildi İstanbul Haber Servisi TİKKO5 davasında biri hakkında ölüm cezası istenen 25 sanığın yargılanmasına İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde başlandı. Duruşma sanıkların slogan atmaları üzerine tatil edildi. Duruşmada kimlik tespiti sırasında bazı sanıklar cezaeviyle ilgili sorunlan olduğunu, bunlan dilekçe ile bildirdiklerini belirttiler. Duruşma yargıcı Binbaşı Atilla Ülkii, cezaeviyle ilgili sorunlann mahkemeyi ilgilendirmediğini, dilekçelerin duruşmada okunmayacağını, mahkemenin cezaevinin işlerine karışmayacağını açıkladı. Bu sırada kendisine kimlik tespiti için söz verilen sanık Mustafa tlik, mahkemenin uyansına karşın cezaeviyle ilgili sorunlarını anlatması Üzerine salondan çıkarıldı. Bu olayı protesto eden 14 sanık da slogan atınca, mahkeme bu sanıklann da salondan çıkanlmasını kararlaştırdı ve duruşmanın "devamı imkânı kalmadığı" için 14 ocak tarihine ertelendiğini açıkladı. Mahkeme daha sonra duruşmadan çıkarılan sanıkların 353 sayılı yasanın 143. maddesi gereğince hemen yargılanacağını, bu nedenle salonun boşaltılması gerektiğini belirtti. Bazı avukatların duruşmaya katılma istekleri de reddedildi. SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL ÇALIŞANLAR1N "Annemin Ikramiyesi* SORU: Annem ilkokul oğretmeni olarak 27 yılhk memur iken 1957 yılında vefat etmiştir. 1937 doğumlu olmam nedeniyle ayhk tahsis tarihinde yüksek tahsilde olmadığımdan ve 20 yaşımı da doldurduğumdan aylığa hak kazanamamış ve ayhk da bağlanmamıştır. Ayrıca aylığa hak kazanamadığım için annemin ikramiyesi de ödenmemiştir. Diğer varis olan babara da sigortalı olarak calıştığından dul aylığı ile ikramiye de alamamış ve sonra da evlenmiştir. Şimdi 18 Ağustos 1982 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde 2665 sayılı yasadan söz edilerek, ölenlerin emekli ikramiyelerinin varislerine ödeneceğinden söz etmiştiniz. Bu dunımda annemin varisleri olarak ben ve babam bu ikramiyeyi alabilir miyiz? A.G. BALIKESİR YANIT: Sözünü ettiğiniz 2665 sayılı yasa 30 Nisan 1982 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış ve "Sandıkça tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek emekli ikramiyelerini almadan ölenler ile ölüm tarihinde aylığa müstahak dul ve yetim bırakmadan ölen iştirakçilerin ikramiyeleri kanuni mirasçılanna ödenir" hükmü de yasanın yayım günü olan 30 Nisan 1982'de yürürlüğe girmiştir. Yasada geriye dönük olarak uygulama yapüacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. 1.1.1950'de yürürluğe giren 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası sürekli değişime uğramış ve bugün içinden çıkılmaz bir duruma girmiştir. Saym İsmail AKÇOMAK ve Saym A. Nadir BELLİnin ortak yapıtı olan "Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ve İlgili Kanunlar" da İconuya özlü bir biçimde değinilmiştir. "(...) Bu değişikliklerin, günün ihtiyaçlannı tam olarak karşılamak yerine, gerekli hazırlık ve araştırma imkânına sahip ohnadan kanunlaştığı bir yana bırakılırsa, genellikle iştirakçiler ve emekliler ile bunların dul ve yetimleri lehine yeni haklar getiren kanunlar sonucu oluştuğu muhakkaktır. Aynca önümüzdeki günlerde de emeklilikle ilgili hükümlerin kabul edilmesi kaçınılmaz görunmektedir. Emeklilik mevzuatı konusunda gözlemlenen diğer bir husus ise Sandık yönetiminin çeşitli kademelerinde görev alan emeklilik alanında uzman kişilerin çok değerli bilgilerini biraraya getirme yönünde gerekli çalışmayı göstermekten uzak kalmalandır. 30 yıllık bir süre içinde yayımlanan kitap sayısmın 10'u dahi bulmaması emeklilik konusundaki çalışmalann yetersizliğini ortaya koymaktadır. Şüphesiz ki bunda, Emekli Sandığı Kanunu konusunda her yıl 56 kanunun kabul edilmesinin rolü bir hayli fazla olmuş ve çalışmalanmıza büyuk ölçüde ışık tutan eserler bir müddet sonra geçerliliklerini kaybetme tehlikesine uğramaktan kunulamamışlardır. (...)" Emekli Sandığı Yasasının yenıaen gozaen geçırılmesini ve günün koşullarına uygun, anlaşılabilir bir dille yeniden düzenlenmesini dileriz. Diri diri gömüldüler ciler Sitesi'nin yanuıda bulunan bir inşaat şirketine ait arazide altyapt ve temel çalışmaları yapüırken, dün saat 14.30 aralannda meydana gelen toprak kayması sonucu 3 işçi hayatını kaybetti. Toprağın yaklaşık Jmetre altında görrtülü kalan işçÛerin cesetlerini İstanbul itfaiye ekipleri ancak 5 saatlik bir çalışma sonucu çıkartabildiler. Sigortah olduklan belirtilen Cezayir Pesen (35), Ethem TUnçdan (36) ve Halit Ekici (22)'nin (çerçeve içinde) cenazeleri ambulansa konarak morga kaldmldu (Fotoğraf: YALÇIN ÇAKIR) KDV, temel gıda maddeleriııe düşük oranda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Katma Değer Vergisi'ne duşük oranla girecek olan temel gıda maddelerinin 20 kadar olduğu bildiriliyor. Ekmek, un, bulgur, pirinç, fasulye, nohut, mercimek, et, balık, süt, yumurta, zeytin, domates, kavun, karpuz, elma ve portakal gibi temel gıda maddeferinde Katma Değer Vergisi oranının sıfır, ya da yüzde 3 olacağı ifade ediliyor. Bakanlar Kurulu'nun dün üç saat süren toplantısından sonra, bir açıklama yapan Başbakan Turgut Özal, "Temel gıda maddelerinin KDV dışında tutujması diye bir şe> yok" dedi. Özal, temel gıda maddelerine uygulanacak KDV oranlannın bugün açıklanabileceğini söyledi. Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, dün Milli Tutun Komitesi'nin Ankara'daki toplantısında yaptığı konuşmada, KDV'nin sigara fiyatlarını etkilemeyeceğini açıkladı. Maliye ve Gümrük Bakanlığı altın, ziynet ve bina yapımı ile ilgili KDV maddelerini belirten 8 numaralı genel tebliğini de yayımlamaktan dün vazgeçti. Bakanlık bu tebliğ uzerinde yeniden çalışma karan aldı. Tebliğde 150 metrekareye kadar olan konutlardan KDV alınmaması esası uzerinde duruluyor . İşçi önerilerini değerlendirme sistemini Eczacıbaşı da kuüanacak İSTANBUL, (a.a.) Japonya'nın kalkınmasında önemli rol oynayan ve Batı Avrupa ülkelerinde yaygın şekilde kullanılan, "işçi önerilerini değerlendirme sistemi" Eczaabaşı Topluluğu'nda da kullanılacak. Eczaabaşı Holding lcra Kurulu, sistemin pilot kuruluş seçilen Ipek Kâğıt'ta yılbaşından itibaren uygulanmasını çalışmalann bir yıllık deneme sonunda holdingin öteki kuruluşlarına da yaygınlaştırılmasını kararlaştırd.. A Gnıba 1001 VEFAT Merhume Asiye ve Merhum Lütfi Özkol'un oğullan, Merhume Lütfiye ve Adil Okuldaş'ın damatları, Dinç Okuldaş'ın enistesi. Sevinç Özkol'un eşi, Pırıl Özkol ve Şevket Aksoy un Kayınpederleri, Dilek Aksoy ve Adil Özkol'un babaları, Zeynep Özkol, Elif Aksoy ve Ayşe Aksoy'un dedeleri 1960 Kurucu Meclis Üyesi Emekli Büyükelçi, Ağca: Serbest kakrsam vaaz vereceğim MİLANO, (a.a.) Papa 2. Jean Paul'e karşı suikast girişiminde bulunan terörist Mehmet Ali Ağca, İtalya'da yayımlanan "Corriera Della Sera" gazetesine verdiği demeçte, suikast planının uluslararası bir komplo olduğunu farkettiğini söyledi. Ağca, Papa'ya suikast düzenlenmesi yolundaki planın Bekir Çelenk tarafından kendisine iletildiğini belirterek, "Çelenk'in Bulgar gizli semsi için çalıştığını biüyordum" şeklinde konuştu. Suikast planına Karışmasını bir hata olarak nitelendiren Ağca, bu olaydan sonra İslamiyete inanmaya başladığını ve serbest kaldığı takdirde tum dünyayı dolasarak iyi ve doğrunun ne olduğu konusunda vaaz vermek istediğini belirtti. Dr. MAZHAR ÖZKOL 22 Arahk 1984 günü vefat etmiştir. Çenazesi 25.12.1984 salı günü öğle namazından sonra İzmir Alsancak Hocazade Camiinden kaldırılıp Balçova Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. AİLESİ NOT: Çelenk gönderilmemesi rica olunur. İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİGİNDEN ıy»3/480 Esas Davacı: PTT Genel Mudurlüğu. Davalı: Ali Sulu, Suadiye, Çınardibi Noter Çıkmaa Sokak, Burç Apt. No: 5 Daire 10 Kadıköy İstanbul. Taraflar arasında devam eden davada davalının adresi meçhul olduğundan dava dılekçesi ve duruşma günu ilanen tebliğ edilmiş, duruşmaya gelmeraiş olduğundan, gjyap karannın da ilanen tebliğine karar verilmış, duruşmanın devamı 12.3.1985 gunu saat 10.00'a bırakılmıştır. Mezkür gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadığınız veya kendinizi bir vekılle temsil ettirmediğiniz takdirde duruşmanın gıyabınızda devam edeceği, işbu ilanın nejır tarihinden 15 gün sonra başlamak üzere, gıyap karanna itiraz müddetinin beş gun olduğu tebliğ olunur. B: 15723 %Jm tVUtumm fü?A BOLUABANT KESIN HAREKET İLAN 19841985 Oğretim Yılında KAOTALKAtt AfiANTOTRJ KOHUÛTEU VURDAEROTHJ Oz*l OlobO» Tam pansıyon koıuklama vaorijrSarvısı Barbaros Sulvarı 35 Bejıkta? IST Tal 1«1 10 74161 82 26 Sevımlı 1} Hanı . Allıyot Kadtköy 336 16 60 J ÖZEL ÇAPA DERSHANESİ'nin alacağı öğrenci ücretleri: Bir saat için Ilkokul öğrencilerinden 100 TL.. OrtaLise ögrencilerinüen 110 TL.Universıte Haz. Kurslanndan 125 TL. ILAN ŞIŞU 3. ICRA TETKIK MERCn HÂKİMLİĞFNDEN Dosya No: 1984/378 Hâkimliğimize konkordato teklifmde bulunan Şişli, Şair Nigâr Sok. No: 31 Osmanbey Istanbul'da (Karmen Triko) ünvam altında faaliyet gösteren YAKO HANANYA'nın talebi kabul edılerek 22.10.1984 tarihinden ba^lamak uzere merciin 1984/378 esas 1984/338 sayılı kararı ile ikı aybkkonkordato mehli verilmiş olup IIK'nun 287/4. maddesi gereğince 21.12.1984 tarihinden başlamak uzere borçluya iki ayhk bir ek konkordato mehli daha verilmiştir. İşbu mehit karannın ilanı larihinden itibaren her aiacakiının "" gun içinde bir dilekçe ile mercii hâkimliğimize itiraz edebıleceği ilan olu.nur. 18.12.1984 Basın: 15607 Murat 131 Sahibinden satılık 1979 model temiz, metalik Tel.: 582 34 32 1984/128 Davacı Ayşe Kaya vekili tarafından davalı tsmail Kaya aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık yargılamasında verilen ara karan gereğince davaiıya ilanen tebligaı yapılmasına karar verildi. Davaiıya Kahramanmaraş Afşın kazası Arıtaş köyündeki adresine tebligat yapılamamış, zabıta tahkikatına rağmen adresi tespit edilemediğınden dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verildığınden. Tarafların evlı olduklan müşterek yaşantılarından çocuklarımn bulunmadığı davalının eve bakmadığı, çalıştığı yerdeki eşyalan çahp sattığı, bu yuzden taraflar arasında geçimsizlik meydana geldiğinden boşanmaya karar verilmesi istenilmiş olmakla, Davalı İsmail Kaya'mn 22/1/1985 gunu saat 9.45'te İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunması ya da kendisinı bir vekil ile lemsil ettirmesi aksi takdirde kendisine ilanen gıyap karan tebliğ edileceği ilanen tebliğ olunur. 12/12/1984 Basın: 30774 İZMİR 7. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN İLAN