23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sendika yöneticileridir. Bunlar Türk sendikacılığında üç ayrı kuşak oluştururlar. ile Türklş kuruldu. Türklş merkezinin yapım giderlerini bile AID adlı o zamanların etkin bir Amerikan kurumu sağladı. Ikinci kuşak diyebileceğimiz sendika ŞENDİKACILIĞIMIZDA yöneticileri, özenli seçimler soÜÇ KUŞAK nucu boy boy Amerika'ya gönBirinci kuşak Türk sendikacı derildi. Oralarda eğitildiler. Bir lığının acılı kuşağıdır. Bunlar sa zamanlar bu sendikacılar, odavaş sonrasının acılarını 50' li yıl larında üçbeş günlük seminerlann ortalanna kadar taşırruşlar lerin bir dizi diplomasını birer dır. Türk politikasında sürekli ayrıcalık simgesi olarak sergilerolarak 1950 ruhundan söz edilir lerdi. Sendikacıhğımızda sendide hiç kimse işçilerin doğal hak ka yöneticilerinin işçiye yabanlarına kavuşmasının savaşımını cılaşması, bu Amerikan etkisinin büyük bir özveri ile veren 1950 acık ve baskın olduğu dönemde kuşağı sendikacılarını anmaz ne başladı. İşçi öncülerinin, sermadense. Üzeyir Kuran, Mehmet yenin temsilcileri gibi giyinme ve tnhanlı, Yusuf Sıdal, Ali Rıza yaşama biçimi ve savuncası (teAn, Zühtü Tetey, Bahir Ersoy, zi) bu dönemde gündeme girdi Şaban Yıldız, İsmail lnan, Yu ve "yönetici", işçiden koptu. nus Yakar, Celal Beyaz, Avni Profesyonel kuşak döneminde Erakalın ve kamuoyunca adları kişisel çıkar ve iyi yaşama sarmaçok iyi bilinen bu acılı kuşaktan hna giren yöneticilerden sendika daha nice yürekli sendikacılar.. seçimlerini kaybedenler hemen Yeni kuşaklar bunların bazıları yeni bir sendika kurmakta ve işçi nın adını bile bilmez. Türklş, gücünün un ufak olmasında bir bugüne değin bu özverili insan sakınca görmemişlerdir. Bu dölardan ne ölenleri anabilmiş ve nemde işçiler işverenlerden çok ne de yaşayanları bir araya geti kendilerine karşı savaşım verrebilmiştir. Türkİş "solda vefa mişlerdir. yoktur" söylentisini doğrulamak Üçüncü kuşak, Türk sendikaister gibi ölenlerin mezarının yerini bile bilmiyordur. Bazılarının cılığının umudu, daha yeni göyoksulluk içinde ölümüne tanık reve gelmeye başlamış olan genç olmuş bir kimse olarak üzüntü kuşaktır. Bu kuşak işgücü pazanna 70'li yıllarda girmiştir. Ötemüz büyüktür. ki iki kuşaktan ayrılan yanı, çaSonra zaman değişti birden ve ğının gereği, içinde yaşadığı savaş sonrasında Batı dünyasına sosyalsiyasal olayları daha çok ileri karakollar gerekti. Türkiye algılamış olmasıdır. önceki kuve Yunanistan'a Marshall Planı şak lardan daha iyi eğitilmiş ve adı altında yeni giysiler biçildi. toplumdaki çelişkileri daha net Amerikalılann dürtüsü ve parası görmüş ve yaşamıştır. Türk işçilerının geleceği bu genç kuşağın elindedir. Bu kuşak geçmişin yanlışlarından annmak, bilgili olmak, işçiyi eğitmek, ekonomik gerçeklerin bilincine varmak ve çözüm yolları aramak zorundadır. Bu kuşak evrensel banşın sağlanması için sosyal adaletin gerçekleştirilmesinin vazgeçilmez bir koşul olduğunu bilmeli ve ona göre davranmalıdır. Bu kuşak, bugün işçi smıfının önünde var olan engellerin tanımını iyi yapmak ve bunların kaldınlmasına yönelik çalışmalarını Türkiye'nin gerçekleri üzerine oturtmak yükümündedir. Ayağı yere basan sendikacı, Türk işçisinin yıllardır süren bir özlemidir. Bu özlemi genç kuşak gidermek zorundadır. SONUÇ Çalışanlanna güven duyan, çalışanlarını seven tüm ülkeler onlann geçmişteki tüm deneyimlerini, belgelerini, resimlerini, seslerini özenle bir yerde toplamışlardır. Onlar bugünü anlamak için dünün bilinmesinin zorunlu olduğuna inanmışlardır. Türk sendikacılığının nereden geldiğini, nereye gideceğini anlayabilmek, geçmişin deneyimlerinin ışığı altında geleceği görebilmek için ülkemizde de bir tşçi Müzesi kesinlikle kurulmalı ve onun galerilerinde 1830'lardan bugüne kadar bu sınıfın varlığı için yaşamını tüketenlerle, "kendisi için" tükenenler sergilenmelidir. Sendikacılignnıyda Üç Kuşak Türk sendikacılığının nereden geldiğini, nereye gideceğini anlayabilmek, geçmişin deneyimlerinin ışığı altında geleceği görebilmek için ülkemizde de bir işçi müzesi kesinlikle kurulmalı ve onun galerilerinde 1830'lardan bugüne kadar bu sınıfın varlığı için yaşamını tüketenlerle "kendisi için" tükenenler sergilenmelidir. ENGİN ÜNSAL îstanbul Barosu Avukatlarından Türk sendikacıljğının bugün geldiği yeri, sorunlannı ve sonımluluklannı iyi anlayabilmek için dününü iyi bilmek zorunludur. Günümüzde sendika yöneticilerinin suskunluğu ve işçi hareketinin uzun bir süredir belli ıbir yalnızüğın içine itilmişliği gözlerden uzak değildir. Aydınlannuzın, üniversitelerimizin konuya ilgisiz kalışı düşündürücüdür. Sendikalar, üniversiteler, tarih kurumu ya da başkaca araştırma merkezlerinin öncülüğünde işçi hareketimizin bir tarihi bile yazılmamıştır. Bu konuda ne bir işçi müzesi ne de bir belgelik arşiv merkezi oluşturma yoluna gidilmiştir. Oysa bugüne gelinceye değin işçilerimiz çok önemli olaylar yaşamış ve darboğazlardan geçmiştir. TARİHSEL GEÇMİŞİ Ülkemizde emeğe dayalı olaylann köklü bir gecmişi vardır denilebilir. Emeğe dayalı sanayileşme cabası ilk kez 1835'te kurulan Feshane fabrikası ile başlamıştır. Ilk işçi örgütü olan Ameleperver Cemiyeti 1871 yılında kuruJmuştur. 1872 yıJmda tersanede çalışan Müslüman ve Hıristiyan işçiler ilk grevi yapmışlardır. 1876 ve 1908 Meşrutiyet dönemleri önemli işçi olaylanna tanık olmuştur. Yabancı sermayeye karşı ilk bilinçli direnmeler, emekçiler tarafından bu yıllarda verilmiştir. Sendika kurma ve grev yapma özgürlüğüne karşı ilk yasaklama tttihat ve Terakki hükümeti tarafından Adalet Bakanhğı'nın Alman Danışmanı Kont Ostrog'un yabancı sermayeyi korumak arnacı ile önerdiği ve kabul ettirdiği "Tatili Eşgal" yasası ile getirilmiştir.25 Eylül 1908 yılında çıkarılan bu yasa ile çalışanlann haklannı kollamaya yönelik ortak çabalar, ilk yasal engelle karşılaşmış ve böylece Türk işçi hareketinin günümüze kadar süren zor günleri başlamıştır. Bu zor günler günümüzde de sürüp gitmektedir. Uluslararası Çalışma örgütü (ILO) hazırladığı raporda Türkiye'de sendikal özgürlüklerin olmadığı sonucuna varmıştır. Cumhuriyet Gazetesi'nin 4 Aralık 1978 günlü sayısında vurguladığı gibi ILO "Tüm dünyada kalıcı barışın sağlanması için önce sosyal adaletin gerçekleştirilmesinin şart olduğunu" temel bir ilke olarak kabul etmiştir. özgür sendikacıUk ve toplu sözleşme düzeni, sosyal adaleti ve hakça bir bölüşümü sağlayacak en etkili araçların başında gelir. Türkiye'de politik gücün sahipleri 1908'lerden bu yana sürekli olarak emeğe ve emekten yana girişimlere sevecen ve sıcak duygularla bakmamışlardır. Neden bu böyle olmuştur? Sorumluluk salt toplumu yönetenlerde midir? Politik güç sahipleri ile dayanışma içinde olan sermaye sırufınm temsilcileri midir suçlanacak olan? Bunlann belli oranda sorumluluklan kesinlikle vardır ama özellikle 1950'lilerden sonra, işçi sınıfınm dağınıkhğından, güçsüzlüğünden ve topluma kendini kabul ettirememesinden sonunlu başkalan da vardır. Bunlar işçinin içinden çıkmış, örgütlerde etkinlik kazanmış PENCERE 13 ARALIK 1984 "Aydınlar Cehennemi"?.. Şu kavanoz dipli dünyada türlü çeşitli filozof var; seç seç al!.. Çoğu okumuş kişi, bin bir çiçeğin açtığı yeryüzünde gönlüne uygun düşünür bulmakta zorluk çekmez. "Konfüçyüs'ten beri böytedir" dersek yanlış olur. Konfüçyüs, İsa'dan beş yüz yıl önce yaşamıştır. Düşünürterin kökeni çok daha geriye gidiyor. Sözgelişi Eski Yunan'da pıtrak gibi yetişen bilgelerin hangisini istersen, öpüp başına koyabilirsin. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, bunlan ikiye ayırır, Avrupa yakasında kalanları dışlar, Anadolu'da yetişenleri bağrına basardı. İnsanlık tarihinde ve güncel dünyamızda yalnız kişiliğimize değil, ruhsal durumumuza ve toplumsal konumumuza uygun filozof, siyasal bilimci, ekonomist bulmakta güçlük çekmeyiz. Hangi çiçeği istersen al, yakana tak!.. Yalnız bunu yaparken özgür ve demokratik bir toplum düzeninde yaşaman gerekiyor. Eğer böyle bir lüks içinde değilsen, istediğin çiçeği yakana takamazsın; adamı benzetirier. • Bin bir çiçeğin açtığı dünyamızda Karl Popper de bir akşamsefasıdır. Popper, Viyana'da doğmuş, Nazi işgalinden sonra İngiltere'ye sığınmış eski bir komünist ve tövbekârdır. Bu değişim doğal karşılanmalıdır. Gençliğinde komünist olanların sonradan fikir değiştirmeleri az rastlanır bir olay değil. Pek ünlü Garaudy'ye baksanıza!.. Adamcağız gençliğinde koyu Hıristiyan, sonra Fransız Komünist Partisi'nin kuramcısı, şimdi de hızlı Müslüman.. İnsan yetenekli otdu mu, hangi renge dönüşse pırıl pırıl parlıyor. Popper de karşıdevrimci klşiliğiyle ün yapmış etkili bir felsefecidir. Nitekim bu hafta başında çıkan Cumhuriyet'in "Siyaset 84" ekinde Karl Popper'i okurken ben de etkilendim ve ilginç bölümlerin altını çizdim. 82 yaşındaki Popper diyor ki: Milliyetçilik hep korkunç bir şey olmuştur. Ama asıl tehlike, bugün aydınların dünyamızı korkunç bir dünya, gerçek bir cehennem gibi göstermek için var güçieriyle uğraşmalanndan kaynaklanıyor. Toplumlanmızın işlediği cinayetler hakkında kim daha fazla kanıt getirecek yarışmdalar. Bütün bunlar yanlıştır. Bütünüyle yanlış, işin acı yanı, insanlarbu felaket tellallığından etkileniyoriar. Tüm çağdaş sanat, edebiyat ve müzik var oluşumuza ve dünyamıza dramatik bir çehre vermek için propaganda yapmayı üstlenmiş durumda". * Peki, ne yapmalı? Cennet dünyayı cehenneme çeviren aydınları, sanatçılan, edebiyatçılan nasıl yok etmeli? İşin tuhaf yanı şu ki bazı ülkelerde bu deneniyor; ama aydınların sayısı azalmıyor, gün geçtikee çoğalıyor. Bilim ve küttür yaygınlaşıp dünyamızı sardıkça, bu "sakıncah yaratıklar" nüfus patlamasına benzer bir hızla ürüyoriar. Eskiden kara Afrika'da, Asya kuytuluklannda, Okyanusya adalarında aydın mı vardı? Bilim ve kültür, geçmişte ayrıcalıklı kişilere özgüyken şimdi halklara yayılıyor. Aydınlar çoğalıyorlar; özgürlükler için yeryüzünün her yanında yürütülen savaşımın başını çekiyorlar. Bütün dünya kımıl kımıl... Sanatçılar insanın ve doğanın güzelliklerini yeniden üretiyorlar, edebiyatçılar tılsımlı sözleriyle kapalı gözleri açıyorlar, müzisyenlerin ezgileri ruhlarımızı okşuyor; uyanış ve bilinçlenme yoksulların benliğine işliyor. • Popper ve benzerlerine karşın tarih yürüyor. Aydınların, sanatçıların, edebiyatçılann sesini soluğunu kimse kesemiyecek. Böyle bir işe girişenlerie yardakçıları yaya kalacaklar. EVET/HAYIR AKBAL "M. Akif'... Antalya'da bir ilkokulun adı 'Devrim' imiş. Şimdi adını değiştirmişler, "Mehmet Akif Ersoy ilkokulu" olmuş!... Bir okur yazıyor, SSK Hastanesi karşısındaki ilkokulun 'Devrmfden 'Mehmet Akife geçişinin acı gerçeğini... Acı gerçek dedim, evet öytedir. Atatürk devriminden korkanlar, çekinenler, ürkenler bütün öçlerini güzelim 'devrim' sözcüğünden alıyorlar. Bir öğrenci okurum, Ankara'dan M. Kemal Meşhur, gönderdjği şiirlerinden birinde "Sonunda Devrimler de Devrildiler" diyor. Yalnız adı değil, içeriği de degişti, ya da ortadan tümüyle kalktı! Atatürk Devrimi ya da Devrimleri demek nerdeyse suç kapsamına girdi! Bakıyorsunuz, TV ekranında yaşlı başlı bir kişi ağzını açıyor tam 'Devrim' derken, 'Atatürk'ün devrimci aü//m/ar/"diyecekken birden duraklıyor, şaşırıyor, hemencecik 'inkılap' deyiveriyor. Devrim dese, büyük günaha girecek sanki... Evet "Sonunda Devrimler de • Devrildiler" diyen genç okurum haklıdır. Devrimi kaldırdık, yerine 'inkılap' daha doğrusu herkesin yalan yanltş söylediği biçimiyle 'inkilap' diyerek itOpekleşmeyi' devrim yerine koyduk! Bildiğiniz gibi 'kelpf köpek demektir, 'inkılap' da köpekleşme anlamına gelir... Böyle bir 'inkılap' sözcüğünün, gericileri, bütün Atatürk düşmanlannı ne denli sevindirdiğini düşünmek hiç de yanlış olmaz... Evet, Ankaralı okurum, yannın yetenekli bir yergi şairi oiacağa benzeyen Kemal Meşhur'dan birkaç şiir daha sunmak İstiyorum size. İşte 'Ata': "AtaAtaAtbk başımızdan", Yine 'Atayla iigili başka bir şiir: "Atsfyı Anlayarak Ananlardan mısmtz?" Anarak Anlamayanlardan mısınız?" Meşhur adlı genç şair Ata'yla şoyle bir konuşma düşlemiş: "Kaç yıl geçti aradan? 46 yıl Paşam Epey yol almışsınızdır? Almadık değil, Paşam Beni de geçmişsinizdir Seni değil, senden geçtik Paşam." Her şeyi anlıyor gençlerimiz, duyan, düşünen, bilen, anlayan gençlerimiz... Meclis kürsüsünden içilen antları bile, o antlan bile unutan, unutmak isteyenlere şöyle sesleniyor: ".. hukukun ustunlüğüne demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilkeieri ve inkılaplanna • Bağlı kalacağım m Üzerine su toerim." • Siirt'te bir liseden akJığım şu mektubu da birtikte okusak mı? "Çağdaşlaşmak için gerekli olan kadının çaiışması konusunda hazırianmaya başladım. Din Ahlak öğretmeni bunu duymuş, derste konumun üstünde konuşmaya başladı: 'Efendim Kuran'da kadının çaiışması günahtır, kadın ikincı sınrf yaratıktır, çunkü erkeğin kaburgasından çıkmışbr" gibi yobazca sözler... öğretmen diyor ki: 'İslamda getocekte kurtla kuzu bir arada kardeşçe yaşayacak, Bir öğrenci: Hocam İran'da böyle şey olmuyor. öğretmen:'Biz gerçek Islam'dan söz ediyoruz. Kafalarımtzdaki İslam'dan. O bir gün gelecek ve ülkemizde herkes tarağın dişleri gibi eşit olacak. Ben: 'Hocam, siz bunu ancak hayal ediyorsunuz. Matbaadan ömek verdim, gâvur icadı' diye uzun süre kullanmadılar. Öğretmen: 'Sen bunlan nerden okudun?' Ben: İnkılap Tarihi kitabından. Orada bütün bunlan açıkça göruyoruz. Mustafa Kemal'in vatan haini ilan edilmesi, sizin savunduğunuz Halife'nin düşmanla işbiriiği yapması, ülkesini satması, ulusuna ihanet etmesi, İnkılap Tarihi'nde bunlan okuyoruz'... Öğretmen: Bana bir tokat attıktan sonra: 'inkılap Tarihi'ni okumaym. Hepsi düzmece olayla doludur, kâfiıier yazmıştır onu. Atatarmızm okuduğu Kurarfdan şaşmayın'... Ystkililere sesleniyorum bu gibi hocalar niye, kime dayanarak Atatürk'ü yeren, gericilik propagandaları yapan konuşmalar yapabiliyoriar?" * Emekli bir yargıç, M. K., Suadiye'den şoyle yazmış: "Ben 76 yaşındayım. 42 yıl sureyle gericilikle savaştım. Atatürkçülük egemen oiur mu diye çok bekledim. Ama yenik düştuğümü sanıyorum. Bundan sonraki yaşamımda Atatürkçülüğun bu ülkeye yerleştiğini göremeyeceğimi sanıyorum. Siz daha gençsiniz, gerçekleri yazmayı sürdürün. Kimdir Akif? Bir şair, yazdığı bir şiir Ulusai Marşa güfte olmuş. Başka? Atatürk'e ters düşmüş, devrimleri reddetmiş, şapka giymemek ve daha ne gibi endişelerie yurdunu bile terk etmiş bir insan. Böyle bir kişinin resminin AtatünYle sırt sırta basılması ne denli doğru?" • Ankaralı öğrenci M. Kemal Meşhur'dan bir kısa şiirle yazıma son vereyim. 'Bilinç ekiliyorsa İnanç bileniyorsa KJmileri geriniyorsa Silkiniş Yakındır, yakın." 'Devrim'i, 'Mehmet Akife çevirtenler, böyle bir işleme seyirci kalanlar, sanırım okurumun şu şiirini ant olarak kullanmaktadıriar: "Krutata ekli Ev Anıralpalıkni Zıytlğab"... Artık, bunu da siz çözün! Artık Türk kaynakçısı da dünyanın en kaliteli kaynak elektrodunu kullanıyor. Dünyaca ünlü, Amerikan mah TEŞEKKÜR Yakın dostluğu, teşhis tedavi ve ameliyattaki olağanüstü çabalan için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıklan ve Doğum Ana Bilim Dalı öğretim Uyelerinden Doç.Dr. VUdan OCAK ve çalışma arkadaşları KAYNAK ELEKTRODLARI şimdi bütün Türkiye'de. Dünyanın en kaliteli kaynak elektrodu HOBART artık bütün çeşitleri ile Türkiye'de üretiliyor. TürkAmerikan işbiriiği ile gerçekleştirilen bu üretim Türk üretim teknolojisinin ulaştığı ileri düzeyin dünyaca onaylandığının bir kanıtıdır. Türk sanayiine ve Türk kaynak ustalarına dünyanın bir numarah kaynak elektrodunu HOBART ı sunmaktan kıvanç du>nyoruz. Uz.Dr. Mehmet tdil, Dr. Erdener Baca Dr. Cihat Şen, Dr. Hakan Seyisoğlu'na Ameliyathane Hemşireleri:Gnler Meco, Ergül Erdogan.'a Servis Hemşireleri: Semra Erten, Necia Snngur ve Doğum Servisi personeline Anestezi ve Reanimasyon Bilim Dalı'ndan Uz.Dr. Zafer TÜRKMEN ve Dr. Emre BAYSAL'a Bu süreç içinde bize destek olan Göğüs Hastalıklan Ana Bilim Dalı öğretim Üyesi Doç.Dr. Müzeyyen ERK'e Teşekkür ederiz AyşegülMürşit Balabanlılar KAYNAK ELEKTRODLARI "Dünya Markası" Genel Sancısı: Kaynak Pazarlama A.Ş. Aüpaşa Değirmeni Sokak No. 14 Tophane, İstanbul PAZARLAMA A.Ş. Tel: 145 24 51 145 23 45 HOBART ASİYE NASIL KURTULUR? Hobarı Kaynak Elektrodlan bir Gedik Holding kuruJuşudur. İLAN KONYA 2. ASLÎYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1984/140 Davacı Bayındırlık ve tskân Bakanlığı vekili avtıkat Nesrin Cengiz tarafından Muhdi özer aleyhine açılan KonyaKulu Temel Eğitim Okulu inşaatından dolayı, 245.660 liralık alacak davasının dunışması sırasında verilen ara karar uyannca. Davah adına çıkanlan tebligat bilatebliğ iade edilmiş ve zabıtaca yapılan aramada davalının adresi tesbit edilememiş olup davalı adına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Karar gereğince, davalı Muhdi Özer duruşma günü olan 5.2.1985 günü saat 9'da mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, hazır bulunmadığı kendisini vekille temsil ettirmediği takdirde adına ilanen gıyap kararı çıkarılacağı, tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 30462 İLAN İZMİT PETROL OFİSİ A.Ş. MADENİYAĞ VE GREŞ TESİSLERİ BAŞMÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 tzmit Petrol Ofisi A.Ş. Madeniyağ ve Gres Fabrikalan Başmüdürlüğü'ne 1985 yılı içinde ithalden Petrol Ofısi adına gelecek fıçüı, paketli madeniyağ katık ve kimyasal maddelerin Derince limanına gelecek gemilerden motorlara yüklemesi ve motorlarla ofis iskelesine nakliyesi işi kapalı zarf teklif alma usulO ile ihale edilecektir. SODEP KARTAL İLÇESİ "İŞÇt SORUNLARI PANELT KONUŞMACILAR 2 KONV Fıçıhpeketli m.yağ katık ve kimyasal maddelerin tahmil, tahliye ve taşıma işi. MİKTAR1 MUHAMMEN BEDELİ GEÇtd TEMINATI 1. Doç. Dr. KOREL GÖYMEN, 2. ŞÜKRAN KETENCt, 3. MUZAFFER SARAÇ, 4. Prof. Dr. CAHİT TALAS Panel Yönetmeni llçe Bşk. KAYIP ARANIYOR Muzaffer Ayan Müzehher Günüşen Haluk Günüşen arayan anneleri CİVAN doğdu RENGİNSERHANMERCAN ADA Izmir 10 Arahk 84 • Pasomu, şebekemi, askeri hüviyetimi, kredi kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. FÜGEN DEDE Müzeyyen Günüşen Adres. Topkapı Şehremini Masura Sok. 12/3 İSTANBUL • 553604 numarah ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. HÜSEYÎN BOZAN 714.000.T1 23.8O0.O0O.T1 17.000 ton (+ « o 30) P Bu işe ait geçici teminat yukanda gösterilmiştir. 3 Bu işe ait şartname Izmit Petrol Ofısi A.Ş. Madeniyağ ve Gres Tesisleri Başmüdürlüğıi'nden dilekçe mukabilinde temin edilecektir. A Ihaleye iştirak edecek firmalar teklif mektuplarını en geç 25.12.1984 günü saat 14.00'e kadar dış zarfın üzerine (İthalden ofis adına gelecek fıçılı ve paketli m.yağ katık ve kimyasal maddelerin tahmiltahliye ve motorlarla ofis iskelesine taşıma işine ait tekliftir.) ibaresini yazarak Haberleşme Servisine elden verilecek veya posta ile gönderilecektir. Postadaki vaki gecikmeler nazan itibara alınmıyacaktır. 5 Teklif mektupları 25.12.1984 tarihinde saat 15.00'de Satınalma Komisyon Başkanlığı'nda açılacaktır. Firma yetkilileri veya yetkili temsilcileri isterse ihale toplantısına iştirak edebilirler. 6 Ofis Devlet Ihaleler Kanununa tabi olmayıp ihaJeyi yapıp yapmaraakta, en ucuz fıyat veren firmaya verip vermemekte veya ihaleyi iptal etmekte serbesttir. Basın: 30457 SEFER GÜRLÜ 15.12.1984 cumartesi günü saat 10.30'da. Kartal Belediye DUğün Salonu Kartal Deneyimli Mîsteri Tfemsflcfleri Metin Yazarian^. • Yoğun iş ortamımıza kolaylıkla uyum sağlayabilecekseniz.. • Reklam sekıöründe en az 5 yıllık deneyiminiz varsa... • İyi tngilızce biliyorsanız .. •Giyiminize. görünümunüze özen gösleriyorsanız... • Dolgun maaş. ıkramıye ve aynı zamanda prim de almak ıstlyorsanK... hemen 16964:» no.lu telel'ondan Yılmaz Gruda'yı arayın. (Ba^vurular kesinlikle gızli lululacaklır.) SAHİBİNDEN SATILIK SANAYt ARSASI Rami Kışla Cad. üzerinde, anayola takriben 80 metre mesafede Zetine Dikiş Makinesi Fabrikası civannda işhanı yapmaya müsait, üzerinde takriben 450 m' kapalı sahası olan 2150 m1 sanayi cereyanlı arsa, inşaat karşılığı veya kısmen satıhktır. Tel. lş: 169 21 70 Ev: 339 27 98
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear