23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 15 OCAK 1984 IŞIL ÖZGEINTÜRK GUNEYDOGU: UZAK, YALNIZ POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Kumar da büyük oynanıyor: Günlerdir haber yolluyorum, aracılar lcoyuyorum Fatma Avcan'la görüşmek için, olmuyor. Fatma Avcan'ı baba tarafı alıp köye götürmüş. Başına gelenlerden sonra ne yaptığını, ne söylediğini bilmiyormuş. "Paranın cam çıkstn! Paranın canı çıks ı n ! " diye sayıklıyormuş durmadan. Yemeden, içmeden, o günden sonra hiç uyumamış. Gözleri kapanmamış Fatma Avcan'ın, hep kocasının hayali gözlerinin içinde durduğundan kapanmazmış gözleri. Kuvvetli bir büyü gerek liymiş, nefesi kuvvetli bir hoca. Çünkü gördüğü çok kötü bir şeymiş. Kocasını ilk o bulmuş, tavandan sarkıyormuş kocasının şişmiş gövdesi. Yirmi yıllık kocası evlerinin tavanındaki tahta direğe asmış kendini. Fatma Avcan'ın bu yüzden kapanmazmış gözleri. Fatma Avcan'ın kocası kumar kurbanlarından biri... Kumar! Kumar! Kumar! Güneydoğu'da hayat kumar olmuş. Efsaneler anlatılıyor kumar üstüne, destanlar yazılıyor. Fatma Avcan'ın kocası Mehmet Avcan'ın hayatı da kenar mahallelerde, istasyonlarda satılan tek sayfalık bir destan şimdi. Güneydoğu kumarı da büyük oynuyor hayatıyla Hayatla Kulakları çınlasın Nizipli Abo'nun. Gazi Kaynak da mecburiyet sonucu kumara sardırmış. Onun hikâyesi de bir başka. Şimdi bu Gazi, Tarsus'tan iki çocuğuyla kalkıp Adana'yagelmiş. İş bulup çalışacak. Mezbahaya girmek istemiş, 'imtihan var', demişler. 'Sen bizi biraz gör, hemen işe alalım', demişler. O da tutmuş onbin lira para vermiş, başlamış beklemeye. İki ay beklemiş, haber yok. Kapısını çalan yok. Anlamış ki, onbin lira havaya gitmiş. Sonra bir torpil bulmuş, müdüre bir kart yazdırmış, elinde karanfıllerden yapılmış bir buket, kartı takdim etmiş müdüre. O da, 'seni işe alırım, yalnız bonservis getir', demiş. Hayvan kesip biçmeden hiç anlamayan Gazi, ne yapmış ne etmiş Tarsus'tan bir kasaptan bonservis almış, götürmüş müdüre. Ondan sonra tam üç hafta çocuklar gibi sevinçli her önüne gelene iş bulduğunu söylemiş. Öyle ya, müdür alacağım demiş, hem adama bir buket çiçek de göturmüş. İşe alınması garanti artık. Günler geçmiş, bekliyor Gazi, ses seda yok. Anlamış, olmayacak bu iş, kart da, karanfiller de bir işe yaramadı. Bu kez Arabistan'a gitmeyi koymuş kafasına. Su gibi Arapça da biliyor, bir Arap buldu mu, olur bu iş. Birilerinden borç bulup Ankara'nın yolunu tutmuş. Tam onbeş gün, gözünü kırpmadan Arabistan Büyükelçiliğini',nin karşısmda kapıdan çıkacak bir Arap beklemiş. Sonunda uzun entarili bir Arap çıkmış elçiliğin kapısından. Kapıda bekleşip duran dörtbeş adam daha Arap'a doğru koşunca, Gazi de fırlamış olduğu yerden, öbür adamlan yanp bir çırpıda Arap'ın ayaklarına kapanmış, başlamış öpmeye. Bir yandan da Arapça, "ya amca beni Arabistan'a götürmez misin? Ne olursun, elini, ayaklarını öperim. Allah yavrularını korusun, beni Arabistan'a göCür" diye yalvarıyormuş. Arap, G^zi'ye şöyle bir bakmış, hemen ellerini çekmiş, tane tane, "Ben istemem el ayak öpmek, burada pavyonlar çok güzel, ben isterim pavyon parası, pavyon çok para, o parayı verin o zaman belki götürüriim sizi Arabistan'a" demiş. Gazi, şaşkın adama bakmış, "Benim çocuklanma yemek alacak param yok" demiş. "Sana pavyon parası nereden bulayım?" Arap omuzlarını silkip, arabasına binip uzaklaşmış. Gazi o günden sonra kahveden çıkmaz olmuş. Arap'a pavyon parası biriktirecek. Dedim ya, şu Adana'da, şu Urfa'da, Şu Antep'de kim ne yaparsa, mecburiyetten. Liman Paşa'mn Gözüyle... Alman generali Liman Von Sanders Paşa, İkinci Dünya Savaşı başlayınca dört yıl ülkemizde önemli makamlarda bulunur. önemli devlet adamlarımızı tanır. Bir savaşın yitirilişi ve bir imparatoriuğun batışını bir yabancının kaleminden öğrenmekte yarar vardır. Liman Vbn Sanders, Talat Paşa için "sempatik ve unutulmaz etkibırakan" diyor. Cemal Paşa'yı ise İstanbul'ave rışının birinci haftasında 1. Ordu Komutanlığını devralışındatanıyor. Cemal Paşa için, "Garibaldi görünümünde olan bu komutan, büyük bir zekâ sahibi idi." diyor. Bir gün, 1914 yılının ocak ayında İzzet Paşa, Harbiye Nezaretine gelmiyor... Sebebi sorulduğunda hasta olduğu haberini gönderiyor. Ertesi şabah, Liman Paşa, izzet Paşa'yı konağında ziyaret ediyor. Öğrendiği, paşanın istifaya zorlandığıdır. Ertesi gün akşam üzerı Harbiye Nazırlığına atanan Enver, Paşa'mn nezaretteki odasına geliyor. "O zamana kadar ben Enver'i bir kez Almanyadaki manevralar sırasında görmüştüm." diyor. General üniforması gıymiş olan Enver, Harbiye nazırlığına tayin edildiğinı söylüyor. Padişahın bile bu birdenbire ortayaçıkan tayinden haberi yokmuş. Padişah (Reşat) sabahleyin gazetelere göz gezdirirken Enver'in Harbiye Nezaretine tayinini bildiren haberi okumuş, gazete elinden yere düşüvermiş. Yanında bulunan yaverlerden birine. "Bu gazete Enver'in Harbiye Nazırlığına tayinini yazıyor, bu nasıl olur? Enver, henüz genç değil mi?" diye şaşkınlıkla soruyor. Generalliğe yükselen Enver, bu haberden birkaç saat sonra padişahı ziyarete gıdiyor. Saraydan bir prensesle (Naciye Sultan) evlenince de kendini prens gibi görmeye başlıyor. Padişah'ın İttihat ve Terakki Fırkası karşısmda ne denli yoksunluk içinde olduğunu Enver'in durumu belirler. Enver'in, Harbiye Nazırı olduktan sonra ilk işi politika alanında kendisi ile çekişen subayları ordudan ayıklamak oluyor. Ocak 1914 yılında Enver, bin yüz subayı birden emekliye göndermiştir. Liman Paşa, "Hiç olmazsa tayinler yapılırken bana haber verilmesi gerekirdi." diyor. "Enver'e kitle halinde bu kadar subayı emekliye sevketmenin sebebini sordum. Bunların Balkan Savaşı'nda görevlerini yapamadıklan, yeteneksiz olduklan, yaşlanmış kimseierden oluştuğu yanıtını verdi. Söyledikleri gerçeklere uygun düşmüyordu" Sonradan öğreniliyor ki, bir hayli subay da tutuklu olarak Harbiye Nezareti bodrumlarında imiş. Enver, kimden kuşkulanıyorsa. onu temızliyor. Taşra illerinde de bazı subaylar tutuklanıyor. Arap asıllı bir kurmay yarbay, Liman Paşa'ya durumunu anlatan bir mektup göndermeyı başarabiliyor. "Mektubu şahsen Enver'e gösterdim, bu konuda bilgi rica ettim." Durumdan Alman elçisini haberdar ediyor. Subayın sorgusu yapılıyor VP normal mahkemede yargılanıyor. Enver, askeri şurayı da laç vediyor. Bir süre sonra Liman Paşa ile Enver Paşa arasında sürtüşmeler başlıyor. Sekizinci tümeni denetlerken subayların 68 aydır maaş alamadıklarını öğreniyor Çorlu istasyonunda Liman Paşa'yı karşılayan bölüğün erlerinin papuçları yırtık, bir kısmı ise çıplak ayaklı imiş. Bunu sorduğunda tümen komutanı Ali Rıza Paşa'yı emekli ediyor. Karşısına çıkıyor ve doğruyu söyleyen subayın suçunu soruyor. Araya başkaları da girdiğinden Ali Rıza görevine dönüyor ve savaştan sonra paşalığa kadar yükseliyor. "Bundan sonra Enver beni yanıltmak için başka yöntem kullandı" diyor. "Denetim sırasında erlere yeni ayakkabılar, elbiseler gönderiliyor, denetim sonunda geri ahnıyordu." Hastanelerdekı bakım hakkında da Alman generali şunları anlatıyor: ".. Güçsüz kalan erlerden çoğuhiçbir yardım görmeden ölüyordu. Hastaneleri zıyaretım sırasında, bu durumdan memnun kalmadığımı bıldırdim. Hatta bunları yapan doktorlan Harbiye Nezaretine şikâyet ettim. Beni başka yollardan şaşırtmaya kalkıştılar. Hastaneleri gezdiğim sırada birta^ım odalan kitli ve kapalı bulmaya başladım. Buralan gezdiren ooktorlarda kapalı yerlehn anahtarı yoktu. Ben kuşkuya düşüp kapalı yerlerin kesinlikle açılmasını ıstedim. Kapılan açtıkiarında gördüm ki, ağır birçok hastalar ve özellikle yaşamlanndan umut kesilenler bu kapalı ve karanlık yeriere konuluyordu. Orada ölüme bırakılıyordu" İşte Sarıkamış'ta. Allahüekber dağlarında savaşan Harbiye Nazın'nın binlerce eri kırdırması dile kolaydı. Hastanelerde böyle davranan, karda, kışta ne yapmaz! Alman paşası bize acıyor. Alman cephesindeki durumun ne olduğunu bilmiyoruz. Ama iki ımparatorluk da bu savaş sonunda yenik düştü. Biri şöyle, biri böyle... Gazi onbeş gün Arap Büyükelçiliği'nin karşısmda beklemiş. Sonunda uzun entahli bir Arap çıkmış elçiliğin kapısından Gazi yapışmış Arap'ın eline başlamış öpmeye "Ya amca beni Arabistan'a götürmez misin?" diye yalvarmış. BEN tSTERİM PAVYON PARASI Arap, Gazi'ye şöyle bir bakmış. "Ben istemem el ayak opmek, burada pavyonlar çok güzel, ben isterim pavyon parası, o zaman belki sizi gölürürüm Arabistan'a!" rtemis. Mahmut adlı yavruların babası Mehmet Avcan... Kazanmak ıçin oynadı, kaybetti durmadan Fatma'mn fabrika aylığını, evindeki çulu yatırdı kumar masasına Çocuklan ekmeksiz kaldı, karısı çıplak Mehmet Avcan'ın onuru düştü ayaklar altına. alınıyor, işyerlerinde insanlar SporToto kuponu dolduruyor hanl harıl. Milli Piyango çekilişinden bir gece önce hemen her evde, milyoner olunca neler yapıhr o konuşuluyor. Kumar, peynir ekmek olmuş, umut olmuş, öyle ki, Urfa'dan Diyarbakır'a giderken, radyo maç sonuçlarmı vermeye başlayınca otobüsün içi anababa gününe döndü. Yan tarafımdaki iki hacı, hemen SporToto kuponlannı çıkanp pür dikkat dinlemeye başladılar. Az önde gencecik bir lise öğrencisi dolu doKumarla ilgili hikâyeler bitmek bilmiyor. Dedim ya, giınevde hayat bir kumar. Huseyin'in hikâyesini anlattıklarında önce inanmadım. "Olmaz" dedim. "Böyle şey olmaz!" Anlatanlar su içmek kadar doğal bir olaydan söz edercesine "olur,«oldu da", dediler ve beni Hüseyin'e götürdüler. Hüseyin, gencecik bir adam. Bir kasabın yanında çırakmış, günün birinde, kızın birini sevmiş, ama güneyde, Adana'da kız sevmek her babayiğidin hara değil. Gecekondu kepapçtsı Rıfkı bile, yalnız bayramda nişanlısırakmalı. Sonu kötü, kazandık, ama kaybetmek de var. Lâkin alışmış bir kere. Karısı diretmiş, boşarım seni, demiş. Aç bir dükkân, bırak bu lanetli işi. Karısı iyice kararlı, boşanacak vallahi. Hüseyin de bırakmak istiyor. Tam o sıralarda, bir elde ikiyuz bin kaybetmiş Hüseyin. O anda karar vermiş. Masadan kalkmış, eski ustasının kasap dukkânına gitmiş, girmiş içeri, satırı eline almış, kesmiş sol kolunu. Ustası şaşkın bakakalmış. Hüseyin kararlı bir kere. 'Ustamsın', demiş. 'Kırma beni, öbür kolu da sen kes. Ustalık babalık hakkı Mehmet Avcan'ın ibret alınacak acıklı hayat hikâyesi Fatma A vcan 'ın eri, Hasan ile Mahmut adlı yavruların babası Mehmet A vcan.. Bir zamanlar yiğitti, gençti, çalışkandı Çocuklanna ekmek getirirdi, kansına başörtüsü Fabrikamn gözünü hırs bürümüş müdürü Mehmet A vcan 'ı işten atmadan önce * • • Fatma A vcan 'ın eri, Hasan ile Mahmut adlı yavruların babası Mehmet Avcan... * * • Fatma A vcan 'ın eri, Hasan ile Mahmut adlı yavruların babası Mehmet A vcan... Bayram öncesi, arifede! Son şansım denedi, kansınm verdiği yakacak parasım Bıraktı kumar masasmm üstüne Ya kaybedecekti ya bayramda evine şeker, kansına başörtü çocuklanna ayakkabı götürecekti. kaybetti Mehmet Avcan. • • • Fatma A vcan 'ın eri, Hasan ile Mahmut adlı yavrularmın babası Mehmet Avcan... Onuru kınlmış, başı önünde dolaştı durdu, kapı kapı Eli yüreğinde, gözlerinde yalvarıs gözyaşları, iş aradı Iş yoktu, Mehmet A vcan düştü kahvelere düştü Kumara. •k * • Fatma A vcan 'ın eri, Hasan ile Bir elde 200 bin kaybetmiş Hüseyin. O anda karar vermiş, eski ustasının kasap dukkânına gitmiş, girmiş içeri satırı eline almış, kesmiş sol kolunu. Ustası şaşkın bakakalmış. Ustamsın demiş. Kırma beni öbür kolu da sen kes. Usta bakmış bakmış kesivermiş öbür kolu da. Akşamüstü geldi evine, evde kimseler yoktu Kahn bir ip buldu, geçirdi tavandaki direklerden birine tpin öbür ucunu sıkı bir ilmek yaptı, geçirdi boğazından Tahta sandalyeye vurmak kolay geldi Mehmet A vcan 'a Ölup gitti.lbret olsun hikâyesi herkese Tanrı sevdiği kullarmı korusun. Mehmet Avcan tek değil. Adana'da, Antep'te hangi kapıyı çalsanız bir kumar hikâyesidir başlıyor. Kumar yalnızca kahvelerde değil, gazeteler kumar için lu tam dört kuponun ikisini kontrol etmesi için yanındakine uzattı. Şoför muavini, şoförün de kuponlannı alarak elinde kalem başladı işaretlemeye. Otobüs, "ah, vah", seslerinden geçilmez oldu. Az önce hacılann günahtır, diye arabadaki <videoyu kapattırmalarına bozulan şoför, bir de muavininden sekizde kaldığını öğrenince gaza öyle bir bastı ki, TIR'ların, uzun yol araçlarının, tankerlerin cirit attığı UrfaDiyarbakır yolundan sağ salim nasıl kurtulduk hâlâ şaşıyorum. Şoför, totodan kaybedince hayatımız üstüne kumar o>Tiadı, sağlik olsun. na seksen bin liralık armağan götürmüş, varın bu işin nişanını, düğününü siz düşünün. Bir düğün bir milyondan aşağı değil, diyorlar. Hüseyin'de ne gezer bir milyon. Ne yapsın vurmuş kendini kumara. Sabah, akşam kumar masasında, hayalinde sevdiği kız. Şansı da varmış Huseyin'in, ellibin, yüzbin derken, iyice dellenmiş Hüseyin. Eyvallahı basmış ustasına, profesyonel kumarbaz olmuş. Oyna babam, oyna... Bir milyonu biriktirmiş Hüseyin, kızı istemiş, düğün, dernek... Hüseyin, yeter artık, demiş, bu işi bıdır. Beni kötü yola bırakma.' Usta, bakmış, bakmış, kesivermiş öbür kolu da. Hüseyin şimdi açtığı kasap dükkâmnda hayatından memnun. Çırağına emir verip duruyor. Karısı da memnun. Gecinip gidiyorlar işte. Yalnız, Huseyin'in bir korkusu var. ya gene başlarsa, ağzıyla oynamayı basarırsa, ne olacak? Ben istemem el ayak öpmek. ben isterim pav\on parası Her e\ gibi kumar ovnamak da buralarda bir mecburiyet. YAREN: Bizde yakınmak ayıptır, çile deyip çekeceksin ) YILDIZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNDEN (YÜKSEK LtSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİSİ ALINACAKTIR) Üniversitemiz Fen Bilimleri Enstitüsü'ne 19831984 öğretim yılı bahar varıyılında aşağıda yazılı programlara, belirlenen sayıda yuksek lisans ve doklora öğrencisi ahnacaktır. Başvuracakların lısan üstu yonelmeliğinde behnılen şanlara haiz olmaları gerekir YÜKSEK LİSANS KONT. DOKTORA KONT. PROGRAMLAR İNŞAAT MÜHENDİSLlCl 10 2 1 Ulaştırma 15 2 2 SuÇevre 3 Yapı 25 2 10 MATEMATİK 1 1 Uygulamalı Matematik 1 FİZİK MİMARL1K 1 Mimari Tasarım 10 515 4 2 Yapı 3 RölöveRestorasyon 15 3 4 Yapı Fiziği 10 KİMYA MÜHENDİSLICİ 1 1 Kirayasal Teknolojiler 2 Temel lşl. ve Termodinamik ' 1 10 KİMYA ELEKTRONIK VE HABERLEŞME MÜHENDİSLİĞ1 1 Elektronik 1 2 2 Telekomunikasyon 2 METALURJİ MÜHENDISLlĞl MAKİNE MÜHENDISLlĞl 10 1 Enerji Makineleri 10 2 IsıProses 3 3 İmal Usulleri 10 4 Konstrüksiyon 10 Yuksek lisans adaylanmn bilim sınavı 7 Şubal 1984 Salı gunu saal 10.00'da, doktora adaylarının vabancı dil (Ingilizce, Fransızca, Almanca) sınavları 7 Şubat 1984 Salı giinii saal 10.00 ve bu sınavda tam nolun en az %75'ini alan doktora adaylarının bilım sınavları 10 Şubal 1984 Cuma giinii saat 10.00'da, üniversitemizde yapılacaktır. Bilim sınavları, mezun olduklan lisans ve yuksek lisans programlannın genel konularından yapılacaktır. Muracaatların, gerekli belgelerle birlikte 25 Ocak 1984 3 Şubat 1984 tarihleri arasında Enstitü Sekreterlıği'ne dilekçe ile yapılması duyurulur. GEREKLİBELGELER 1 Diploma veya çıkmanın onaylı örneği. 2 Mezuniyette not ortalamasını gösteren belge. 3 İki adet (4.5X6) fotoğraf. Basın: 10299 MENKUL SATIŞ İLANI İSTANBUL 13.İCRA MEMLRLUĞLNDAN 983/4 Bir borçlan dolayı mahcuz olup satılmasına karar verilen: 1 Aşağıda değer ve cinsleri yazılı e\ eşvaları Bebek Rumelı Caddesı Yılanlı Yalı No: 98/2 adresınde 1. saiışı 18.1.1984 gunu saat 16.45 ile 17.00 arasında, 2. sa»> gunü 19.1.1984 gunu aynı >er ve saalte. 2 Muhammen değeri 3.5OO.OOO TL. olan 34 RL 484 plakalı 1974 model 280 S Mercedes oto Sultanahmet Nakilbent Sk. Engın Garaj No: 3638 adresınde I. satışı 16.1.1984 günii saat 16.45 ile 17.00 arasında 2. satışı 17.1.1984 gunu aynı yer ve saatte. 3 Yine asagıda değer ve cınslerı >az\lı ev eşyaları Çemberlitaş Pe>'khane Sk. 53'A Yedieminlik adresınde 16.1.1984 gunu saaı 12.30 ile 13.00 arasında 2. satışı 17.1.1984 gunu avnı yer ve saatte, yapılacaktır. Yapılacak teklifler I. satışta muhammen değerlennin ""075*1 buimadığı takdirde 2. satış gunleri gosterilen ver ve saatlerinde en çok arttırana yapılacaklır. İhale ve dellalıye resimleri alıcılara aittir. Bu husustaki sartnameler dos>asında mevcuttur. İsteyen posta masrafını gonderdiğınde suretini talep edebilir. Isteklilerin satış gunlerinde mahalleYınde hazır bulunmaları tebliğ ve ilan olunur. Bebek'teki adreste saıılacak eşyalar: Muhammen Değeri Cinsi 2.000.000adet Steimvay kuyruklu pıyano 200.000^ ' adet muhıelif ebatta lanhı antika ve ı;erı;eveli hariıalar 60.000^ S adet Çanakkale seramık vazo 60 0 0 0 ^ ' adet Çin işi abajur 70.000radet hasır ıskemle Avrupa malı adet krıstal surahi 18!ci asrın 150.000. t'evkhane Sk!ta Yedıenıınlik'te satılacak eşyalar 8 000 2 sarı renk kullanılmış koltuk 50 0 0 0 ^ çalısma masası ceviz kaplama lOOOOOr2 cilı halinde Larousse ansiklopedi 200.000 ryağlıbova Ayasofya tablo 50.000 naturmort çiçek yağlıboya tablo. 300.000rvıdeo Sony marka ve kumandası 125.000^ Nordmende marka 67 ekran renkli lelevizyon 15 000 <>i>ah beya/ 31 ekran lelevizyon 300.000^Amerikan bar sandık ııpi super klâsik 30.000rdikış kutusu sedef kakmalı 50.000.laş ayna kenarları metal işlemeli 250 0 0 0 ^ aynalı masa sedel' kakmalı 350.000 kanape, 2 koltuk, mercan renk. modern lip 2 adet sehpa ve masası ile 350.000^1^.olıuk lakımı yarımav şeklinde 3 parça. Basın: 418 SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Gerek Belçika'da gerekse diğer ülkelerde" "(...) Davacı ile davalı kurum arasındaki uyuşmazlık, TürkiyeBelçika Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hukümleri uyarınca, davacının Belçika'da, kömür ocağı >eraltı işyerinde geçen hizmet süresine, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 2167 sayılı kanunla değişik 60. maddesinin (F) fıkrası gereğince 1/4 itibari hizmet zammının eklenip eklenmeyeceği nokta&ında toplanmaktadır. Yaşlılık aylığı bağlanması isteğinde bulunan sigortalıların anılan fıkra hukmünden yararlanabilmeleri için çalıştıkları yerin, Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanlığı'nca tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işlerinden sayılması gerekmektedir. İtibari hizmet zammının verilişindeki amaç, özendirme düşuncesiyle birlikte, bu gibi yerlerde çalışanların her an ölüm tehlikesiyle karşı karşıya bulunmalanna. bedence veya ruhca arızaya uğrama olasılığının yuksek oluşuna ve benzeri nedenlere dayanmaktadır. Gerçekten, Belçika'da aynı nitelikteki işyerlerinde çalışan sigortalılara da bu hakkın tanınması yerindedir. Zira, Sosyal Güvenlik Hukukunun, aynı koşullara sahip şahıslara, eşit bir biçimde uygulanması bu hukuk dalının temel ilkelerindendir. Tersi bir yoruma gitmek, Belçika'da çalışan sigortalının Türkiye'de aynı nitelikteki maden işyerinin yeraltında çalışan ve yaşlılık aylığı almakta olan sigortalılardan daha az yaşlılık aylığı alması sonucunu doğurur. Gerek Belçika'da gerekse diğer ülkelerde çalışan işçilerimizin çözümlenmemiş ağır sorunlarının olduğu, buna rağmen, ekonomimizin güçlenmesine önemli ölçüde katkıda bulundukları gerçeği inkâr edilemez. Esasen sozleşme hukümleri uyarınca, Belçika'da geçen sigortalılık süresi Türkiye'de geçmiş gibi kabul edilmektedir. O halde, bütün bu faktörler birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin itibari hizmeti kabul etmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak davacının, Belçika'da çalıştığı işyerinin 60. maddenin (F) fıkrası uyarınca Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı'nca tespit edilen maden işyerinin yeraltı işleri niteliğini taşıyıp taşımadığı araştınlmadığı gibi, sozleşme gereğince yaşlılık aylığına esas alınacak sigortalılık suresi de kesin olarak saptanmamıştır. (...) Aynca da, davacının yaşlılık aylığına esas olan Belçika'da kabul edilen sigortalılık süresi, Kurum aracılığı ile ilgili merciden sorulmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. (...) (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 10.5.1983 tarih, 1909 Esas, 24r Karar) ÇALIŞANLARIN İSTANBUL BELEDİYESİ BEYOĞLU HAVAGAZI İŞLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜĞUNDEN Işletmemizın gereksınimı olan 3000 adet sayaç çemberi (gallus 2) ile 1000 adet sayaç çemberi (gallus 5) malzemesi işi. a) Kapalı zarf usulu eksiltme ile ıhaleye çıkarılmıştır. b) Bu işe an sartnameler Genel Mudurluğümuz Taksim Ipek Sok. No: 8'deki Levazım Mudurluğunden bedelsız olarak sağlanabilir. c) Teklifler istenilen yeterlilik belgeleri ile birlikte şartname esasları dahilinde hazırlanarak tesbit edilen bedehn yine şartnamede yazılı olan konumu nispetlerine gore hesaplanacak geçici guvencesı ile birlikte 25 ocak 1984 çarşamba gunü saat 15.00'e kadar Levazım Müdürlüğu'ne elden teslim edılecektir. Basın: 10192 İLAN İKİNCİ SULH HUKLK HÂKİMLİGİNDEN 983/534 Mal Ortaklığının tastiki Davacılar Saadet Saçlıoğlu ve Azmi Saçlıoğlu tarafından Mal Ortaklığının tastiki davasının verilen karar gereğince, Kadıköy 1. Noterliği tarafından tanzim edilen 28 Eylul 1983 tarih ve 54462 sayılı sözleşmenin tastiki ile keyfiyetin ılanına karar venlmiş olmakla gereklı ilanın yapılması nca olunur. 3.2.1984 Basın: 379 HALİT KIVANÇ KUTUDAlOOISlAKMmDil Bebeğınızın temizliğinde Hasta ziyaretlerinde Makyaj temizliğinde Otonuzda. piknikte Lokantada ve büroda Temizleyici Antiseptik Market ve eczanelerden araym. Tel: 521 17 49 (babsy) 35yılhk sporanılannı bu kitapta topladı... İETT GENEL MÜDÜRLÜĞUNDEN MİTEAHHİT NAM VE HESABINA İKARUS OTOBLSLERİ İÇİN 200 ADET HİLÂI. RULMANI 200 ADET ÖN DİNGİL BÜTE RULMANI SATIN ALINACAKTIR 1. Yukarıda vazılı malzemeler mektupla fiyat ve teklif ısteme usulu ile ihaleye çıkanlmış olup, şartnamede yazılı kanunı nısbetlere göre hesap edilecek temınatı ihtiva eden teklif mektuplan 26 Ocak 1984 gunu saat 15.00'e kadar Metrohan 4'uncü katta bulunan Levazım Mudurluğu, Taşıtlar Kısım Şefliğıne elden verilecektir. 2. Bu işe ait jartnameler Metrohan l'inci katta bulunan Merkez Veznesinden 2 000. TL. bedel mukabilınde satın alınabilir. Basın: 10221 Sınava l)«gru (Kksik satıları 75 TLIik pul "ondererek islevebilirsiniz.» lileme adresi: Turkocagı C'ad. 3941 CağatoğluUlanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear