25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 10 OCAK 1984 1948'DEN 1984'E Arabesk artıh eskisi gibi tutulmuyor MUREN HİKMET ÇETİNKAYA rakılraıştır. Bu yıl Bodrum'da kitap fuannda iki giin yapıtlanmı imzaladım. Büyük ilgi gördii ve beni se^indirdi." "Yazarlardan, şairlerden, yani edebiyatçılardan dostlannız var m ı ? " "Orhan Veli'yi, Cahit Irgat'ı Yaşar Kemal'i, Y'ahya Kemal Beyatlı'yı, Atilla İlhan'ı hep sevmişimdir, beğenmişimdir. Şu anda Atilla tlhan'ın bir şiir kitabını okuyorum. Cahit Irgat'la dostluğum, arkadaşlığım oldu. Ama çok hırçın bir kişiydi. Bir gün çok başanlı olduğu oyununa ciçek göndermiştim. "Paşam, halk ozanlanmızla ilgili düşünceleriniz n a a l ? " "Doğuştan, Allah vergisi. Biliyorsunuz karşılıklı kafiyelerle saatlerce ne diyorlar? Atışma. Ben atışma deyimini belki kaba olur diye size sordum. Bence atışma deyimi yine yanhş. Çünkü onlar şiirle bize verdiklerini, kalp müziğiyle, yani yürek müziğiyle sunuyorlar halkımıza. Ayrıca öyle dizeler buluyorlar ki, içinde sesli harfler geçmeyecek. Bu iş o kadar kolay değildir. Çok güçtür, ama halk ozanlanmız zor olanı aşıp, buluyorlar işte." "Bir de Orhan Gencebay olayınadeğinmek istiyorum. Kırsal kesimden kentlere olan göç ile birlikte bir miizik tüni de doğdu. Belki kırsal kesimin istemleriydi bu. Böylece bir arabesk modası başladı. Bunun öncüliiğünü Orhan Gencebay yaptı. Bugiine değin geçen uzun sttre içinde aynı noktada kalabildi. Bunun yanında Ferdi Tayfur ve Miislüm Giirses çıktı. Şimdilerde gece kulüplerinde, iistelik bu müzik egemen. Ne diyorsunuz bu olaya?" " O dediğiniz kırsal kesimden gelen insanların zaten bir buruk tarafı var. Yaşamlarını güç koşullar altında sürdürüyorlar. Ağlamak istiyorlar devamlı. Bu tip müzik de devamlı ağlatıyor. Üstelik okuyan da ağüyor. Okuyan ağlayınca, buruk duygularla dinleyen insanımız da ağlıyor. Bu arada o sizin dediğiniz gazinolarda üstelik ön masalarda cacık ve pastırmayla viski içen insanlara da bir yenilik lazım, değişiklik lazım. Eh onlar da seviyorlar. Ağlamıyorlar ama, alkışlıyorlar. *'BtR RÜZGÂRDIR GELİR GEÇER SANM1ŞT1M" Ama Türk klasik müziği öyle mi? Binlerce, yüzlerce yıl yaşayacaktır. öbür parçalar birer sezonda bitti, bitiyor. Ama yenisi yapıldı, yani biri bitti, bir diğeri yapıldı. Şu anda ise tavsamış durumda. Bana plak teklifi yapan şirketler, arabeskin sarsıldığını, artık eskisi kadar satmadığını söylediler. Hatta şunu söylediler: " H a l k musiki olarak bilinçlendi, Türk sanat müziği istiyor. Arabesk artık eskisi kadar tutmuyor." Bana yeni plağımda ne yapıp ne yapmayacağımı sorduIar. Karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Bir rüzgardır gelir geçer sevgilim diyerekten..." "Bugiinkii arabeskin özünde Hint, lran, Rum kilise müziğinin özelliklerini taşıdığı, bunun ise müziği sığlığa, sentezden uzak bir öykiinmeve götürdüğii söyleniyor." "Doğru söyleniyor. Arapçadan alınan ara nağmelere güfte yazıp (laf bulup diyelim, çünkü şiir denmez her güfteye) bize biz yaptık diye yutturmaya çahşanlar çıktı. İsim vermeyeceğim. Onların çok başanlı, çok plak satan bu parçalarını ben Antalya'da kaldığım yazlar Arap radyolarını çok kolay aldığı için oradan dinliyordum. Vallahi aynen, motomot almışlar, üzerine sözlerini yazdırmışlar. Halen de yapıhyor bu iş. Bazılan Rumcadan alınan motiflerle süsledi. Yalnız bazılan da bizden alındı. Örneğin Ada Sahilleri bizim şarkımız. Ben bunun Arapçasını Beyrut'ta dinledim. 35 GÜNDE 20 KİLO VERMİŞ Zor günler yaşamış Zeki Müren. Kalbinin ilk tekleyişi Kuşadası'nda Kalamaki Plajı'nda güneşlenirken olmuş. Göğsunün ortasında bir basınç hıssetmiş. Bir doktora gitmişler. Kalp atışlan fazlalaşmış, tansiyonu yirmiyediye çıkmış. Bir süre Ege Üniversitesi Tip Fakültesi Hastanesi'nde tedavi görmüş. Bu arada önceden söz verdiği konserler iptal edilmiş. Bir süre sonra Paris'te sinemadan çıktığında yüreğinde aynı sızıyı duymuş. Kortizon tedavileri sonucu oldukça kilo almış. Sonra kilolan umursamamış. Içkiye de devam etmiş. Bakmış olacak gibi değil, sorunu çözümlemek için çareler aramaya başlamış. Teksas'a gitmeden önce Turgut Özal'ın eşi Semra Hamm'ı telefonla arayıp, doktorlannın adlarıru ve telefon numaralarını öfrenmiş. Kısaca Teksas'a gümis. Çok sıkı bir rejimle, jimnastikle 35 günde 20 kilo vermiş. Şimdi öyle tığ gibi değil, ama durumu idare ediyor. Içkiyi çok az içiyor. Yemek yemediği günler bir iki kadeh cin tonik olıyor. Onu Bodrum'da Amerikan barlarda, önünde \çki bardağı ile görenler aldanıyorlar. Çünkü içkisi soda, buz ve Bodrum mandalini. Kimi hayranları "cin tonik m i ? " diye burnunu bardağa sokuyor. Hayranlarının burnu içkiye değdiği için de "burunlu soda" oluyor, "limonlu soda" yerine." POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Sosyal Adalet Kavramı Adalet kavramı üstüne bir doktora tezi yapan öğretim üyesi Anıl Çeçen, kavramın görece olduğunu söylüyor. Arapça 'adl' sözcüğünden alınan kavram aynı zamanda hak sözcüğünü de içeriyor. Adalet ve hak kavramları öylesine görecedir ki, bir ırmağın bu kıyısında haklı sayılan, öteki kıyısında haksız çıkabiliyor. Gene deniyor ki, Pirene'lerin bir yamacında haklı olan öte ki yamacında haksızdtr. Toplumlar da, bilim adamları da ada letin ne olduğu konusunda kesin bir anlaşmaya varamamışlardır. Anıl Çeçen, "Hukuk tarihinin birbakıma baskıya. adaletsizliğe karşı toplumların verdiği savaşlann tarihi" olduğunu söylüyor ki, doğrudur. Ama adaletin görece oluşu, gene de bir değer yargısı olmasından kaynaklanıyor. Hukuk alanında bütün kurallar birer değer yargısı niteliği taşırlar. Gerçek yargısı yerine değer yargısı egemen oldu mu görecelik tartışması da ardından gelir. Adalet kavramımn açık bir biçimde belirlenememesinin, belirsiz ve göreli kalmasının temelinde değer yargısı özelliğinin bulunuşu ağır basıyor Bundan ötürü adalet, etik ve hukuksal değer yargılan ile içerik kazanıyor. Adalet, tek başına kalmıyor, çağımızda bunun türleri üstünde duruluyor. Toplumların büyük özlemini çektikleri toplumsal (sosyal) adaiete hemen hemen herkes sahıp çıkıyor. Genellikle siyasetçiler, bu hukuk dışı kavrama sahiplik etmede yanşıyoriar. Sosyal adalet dendi mi artık onun bireysel özelliği gider, toplumun bütünlüğü hatıra gelir. Toplumsal adalet, toplum ilişkilerini toplumun ortak yararını gözeterek düzenler. Topluma da, bireye de yön venr. Toplumu oluşturan bütün bireylerin ortak yararlarını gerçekleştirmek toplumsal adaleti sağlamak için ortaya düşenlerin amacıdır. Ama ne çare ki toplumu bireylerden oluşan ortak bir küme saydıklanndan, kişilerin davranış özgürlükleri ile toplumsal adaleti sınırlamaya girişirler Böylece toplumsal adalet, politikacılarca, siyasal adalet gibi yutturulmaya çalışılır. Başlangıçta herkesin yararına olan ve ekonomik gibi görünen sosyal adalet, bir süre sonra siyasal adaletin kollannda can vermeye durur. Her zaman, ilahi adaletten yana olan konservatif partilerin karşısında ekonomik koşullarda eşrtlik arayan ilerici siyasal partiler sosyal adaleti savunmuşlardır Daha doğrusu, sosyal adalet konservatiflere karşı belirii doktrinlerin halka sunduklan bir sk> gandır. Konservatif partiler, başlangıçta kendileri, ilahi adaletten yana olduklan için bu sloganı ağızlarına almazlardı. Ama görüldü ve anlaşıldı kı, ilahi adalet insanlara yetmiyor, başka bir adaiete daha gereksinrneleri var. Bu da sosyal adalet oldu. Sosyal adalet, solcu partilerin halka benimsettiklerı bir slogan olmaya başladıktan sonra, bu kez muhafakâr partiler de bu sloganı kendilerine mal etmeye başladılar. Sosyal adalet bir ba kıma, ekonomik adalet gibi de anlaşılırken, konservatif partiler bu slogana arka çıkmaya korkuyorlardı. Gerçi ekonomik adaleti başında Adam Smith ve yandaşları, ekonomik özgürlük olarak ortaya koymuşlardı. Onlar bir kişinin ekonomik mutluluğunu, toplumun da mutluluğu sanıyorlardı. Oysa ardından gelen toplumcu düşünce, ekonomik adaleti herkesten yeteneğine göre ve herkese gereksinmesine göre demeye başlayınca Adam Smith yanlılan bundan vaz geçtiler. Yerine sosyal adalet konmaya başlandı. Ekonomik ve ilahi adaletin yakasını bırakarak sosyal adaiete sahiplik etmeye başladılar. Ansiklopedik Kültür Sözlüğü'nde Azız Çalışlar, adalet kavramını açıkladıktan sonra emperyalıst ideolojinin adalet kavramına karşı çıkıyor ve şöyle anlatıyor: "Emperyalist ideoloji, adalet îlkesini, somut, toplumsal koşullardan soyarak. kendi dayanaklannın çıkarlan doğrultusunda, tarihsel olmayan, genel, evrensel bir ülküymüş gibi yorumlar. (...) Adalet adına yalnızca kendisiyle ılgıli olanı öne sürer. Böy~ lesine aldatıcı kavramlann dayatışıyla, varolan eş/fs/z koşullar altında, görünüşte adaletli toplumsal ilişki ve durumlar yerieştirilmek istenir. Burada tüm toplumsal adaletsizliğin temelini oluşturan egemen ilışkilenn üstiı örtülmuş, insanların siyasal ve ah~ laksal bilinç ve davranıslan sapfın/m/şt/r. Ekonomik, siyasal, hukuksal ve insanlararası ilişkilerde gerçek adaletin aranması, bu tür aldatıcı egemen ilişkilenn olmaması çabasına bağlıdır. Sömürgen ve ezici ilişkiler karşısında geniş toplumsal kesimlerin adalet istekleri, toplumsal güvencenin ve demokratik hakların sistemli bir biçimde yerleştihlmesine yöneliktir. Maddi ve manevi değerlerin yaratıcısı olarak bu kesimler, haklardan toplumsal eşitlikte yararlanmayı, toplumun ekonomik gelişmesinin yürütülmesine birlikte katılmayı, demokratik hakların güvence altına alınmasını ister." Sosyal adalet kavramı biraz açıklık kazanabiliyor mu? Cacık ve pastırmayla viski içenler de yenilik istiyor MLırsal kesimden gelen insanların zaten bir buruk tarafı var. Yaşamlarını güç koşullar altında sürdürüyorlar. Ağlamak istiyorlar devamlı. Bu tip müzik de devamlı ağlatıyor. Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme bölümü öğrencisi Zeki Miiren o yıllar sürekli olarak sahne ve sinemadan teklif almaktadır. Sonunda akademi üçüncü sınıf öğrencisi iken, İhsan Donık'tan fılm teklifi alır. Sadık Şendil'in senaryosunu yazdığı "Beklenen Şarkı" Zeki Miiren'in deyimiyle "dev bir k a d r o " ileçekilir. FilmdeCahide Sonku, Bedia Muvahhit, Melehat İçli, Sami Ayanoğlu, \ b durrahman Palay, Jeyan Mahfi Ayral ve Talat Artamel rol almışlar. Bodrum'un " P a ş a t a r l a s ı " semtinde evindeyiz şimdi Zeki Miiren'Ie. Bahçesi çiçeklerle, salkım saçak hanımelilerle bezenmiş. Söyleşimizi sürdürüyoruz... "Artık müzigin içindesiniz bu ydlarda, değil m i ? " "Birincilikle okulu bitirdim. Tam dört yıl gazinoların hangisinde yer alayım düşüncem beni huzursuz ediyordu. O sırada okul mezunu, yani yüksek okulu bitirmiş hiçbir solist yok. Uzatmayayım, Küçük Çiftlik Parkı'nda 1200 lira yevmiye ile ilk kez sahneye çıktım. Çünkü o zamamn en büyük solistlerinin 325 lira civarında yevmiye aldıklarını duymuştum, duyuyordum. Bu beni hiç şımartmadı. Ben sahneye, özellikle sazlarıma forma giydirmek istedim. Koyu mavi ceket, gri pantolon \e gri kıravat olarak kabul edildi. Üstad Selahaddin Pınar önce buna karşı çıktı. Çünkü kendisi çok şık giyinen birisiydi. Istanbul'un sayılı giyinenleri arasına girerdi. Ama ben tatlı dilimle kendisini ikna ettim. Ama bu giyimin de mahsurları başladı. Hakkı Derman, Selahattîn Pınar, Şükrü Tunar, Fevzi Aslangi! gibi üstadlann bazılan sahnede giydiklerini dışarda giymiyorlardı. Ama diğerleri sahnede giydiklerini de dışanda giydiklerinden, kirletiyorlardı. Bense ilk kez sahneye bordo bir frak ile çıktım. Siyah ve beyaz fraklarım da vardı. Bugüne değin on sekiz film çevirdim. Hep halkımdan destek aldım, onlarla yüceldim." "Tiyatroyla ilginiz de oldu sanınm, 60lı yıllarda..." "Küçüklüğümden beri tiyatroya tutkundum. Arena Tiyatrosu'nda Çay ve Sempati isimli piyeste oynadım. Müzikal değildi, dramdı. Çok başanlı geçti. Cüneyl Gökçer Bey yönetti, Asuman Korad konuk sanatçı olarak profesörü oynadı. Altan Kanndaş başroldeki hanımdı. Rana Cabbar ise, benim kolej arkadaşımı oynuyordu. Güzel bir kadroydu." ÖDÜLÜ DUVARDAN tNDtRtP DOLABA KOYDUM "Türkiye'de ilk ödiil alan sanatçı sizsiniz yanılmıyorsam." "Manolya adlı bestemin plak satışı rekorundan sonra ilk altın plağı bana verdiler. Bu semboİikti, altın degildi. Benim için ni Gençlik yıllannda gittigi Amerika'da ünlü film >ıldızı Jane Russel ARŞfV) kel yeya karton oluşu önemli de"Bu kış Ankara'da kaldığım ğil. İlk ödül bana verildi. Sonra sürece vitray çahştım ilk kez. Bir baktım ki bazı sanatçıların evinbarış güvercini çahştım, bir tade 78 tane duvara asılmış ödül vus kuşu çalıştım, bir de buğdayvar. Ben ödülümü duvardan lar çahştım. Yuvarlak camlar alıp, dolabın üst gözüne koykestiriyorum, özel bir boya ile dum." süslüyorum bunlarç. Fazla za"Resim calışmalanmz siiriıyor man almayan, vitray işi tabakmuydu o yıllar?" lar yapıyorum. Bu yapıtlarımı arkadaşlarıma, dostlarıma ar"Resim yapmak büyük bir tutkuydu bende. Akademide mağan ediyorum." klasik resim çiziyordum. Daha "Sizin desinatörlüğünüz de sonra modern çahştım, abstre var, degil m i ? " çahştım. O karma resimlerimi ls"Efendim ben 25 yıl gazino tanbul'da Olgunlaşma Enstitü çahşması yaptım. Halk beni en sünde, Ankara'da Fransız Kül içkili anında, çıt çıkarmadan tür Derneğinde, Izmir'de de ts dinledi. Halka çok şeyler borçkender Yumlu Galerîsinde sergi luyum. Kostumlerin biçimlerini, ledim. Çok ilgi çekti resimlerim. desenlerini, modellerini kendim Halen sıkıldıkça onları çıkarır, çizdim. Çünkü bu benim sanat izlerim yıllarına göre ve duygu dalımdı. Akademide eğitimini lantrım." görmüştüm. Sansasyonel olsun "Halen resim çalışı>or musu diye çizdiklerim de oldu, içimnuz? ' den geldiği gibi çizdiklerim d e . " \\t...(Foıoğruf: CUMHURÎYET "Paşam, mini etekle sahneye çıktınız diye çok eleştirildiniz yıllar önce..." "Eğitimsiz ve kültürsüz kişiler eleştirdi beni. Ben gladyatör giysileri içinde sahneye çıkmıştım. Ama mini etekle sahneye çıktım diye eleştirdiler beni." " E n büyük konseriniz neredeydi?" "Antalya'da Aspendos konserimi 27 bin kişi izledi. Üç buçuk saat elli saz eşliğinde tek başıma okudum." Zeki Miiren yazınla ilişkisini şöyle açıklıyör: "Çocukluk yıllarımdan beri şiiri severim. tlkokulda küçük çocuk şiirleri yazıyordum. Yıllar sonra Bıldırcın Yağmunı adlı bir şiir kitabım yayınlandı. bunun geliri Kanser Dernegi'ne bı DENİZİŞ SEYYAR TAHMİL TAHLİYE SENDİKASI 2821 sayılı Sendikalar Yasası gereğînce 25.1 2.1983 tarihinde yapılan DENİZİŞ Seyyar Tahrtıü Tahliye Sendikası'nın 5.'inci Olağanüstü Genel Kurul toplantısında seçilen Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu ve Disiplin Kurulu asil ve yedek üyelerinin açık kimlik ve isimleri ekteki listede sunulmuştur. Adı geçen isimlerin yayınlanmasını saygı ile rica ederiz. Adı Soyadı 1 Nuri Karakaş 2 Şakir Kaşlu 3 Muftah C. Gunaltay 4 Hüseyin Usta 5 Bahattin Demiray Baba Adı Turan Niyazi Halil Halıl Salim D. Tarihi 1941 Sivas 1936 Pozantı Adana 1952 Diyarbakır 1956 Giresun 1951 Giresun Tabiyeti T.C. T.C T.C. T.C. T.C. YKDKKLKR 1 Yaşar Yılmaz 2 Adil Özkaragöz 3 Fehim Güçlü 4 Memiş Dişkaya 5 Mevlüt Aksu Hasan Kadri Salih H. Hüseyin Mehmet 1950 Urla 1950 İzmir 1951 Akhisar 1936 Konya 1949 Isparta T.C. T.C. T.C. T.C. T.C. T.T. Isçısi S.S.Koop. B.kardivalıBoğa/içi Cad. Han. No. \?J S. 68/5 " " Golcukler Köyıı Cumaovası " •• 520 S. No.22 Şirinyer 1» * * 792/4 S. No. 6 Kadriyc Mah. »»1* 155 S. No. 18 Akiepe Ga/iemir I'İIK'İ tşi T.T. İşçisi Vinççi T.T. İşçisi İş Adresi İkametgâhı S.S. Koop. Yenice Mh. B.K. Han No. 127 Topaltı S. No.8 Urla •» »* 4829 S. No. 2. İkinci Bşk. Gunalta\ M. 1414 S.No. 43 Gcnel Sekrcıcr Kahramanlar ,, »» 3081 S. No. 4 Eğitiın T>k. Bozkava Sckreter Mali Sekrcteı 3055 S. No. 59 Bozkava Sendikada Aldığı <»öre» Başkan SANAYİCt, TÜCCAR, tTHALATÇI VE tHRACATÇILARLA MÜTEAHHİTVE TtCARİ MESLEK KURULUŞLARININ DtKKATİNE... TÜRK HABERLER AJANSI "ÖZEL" EKONOMİK SERVİS ULUSLARARASI AJANSLJUUM EKONOMİK TATDfUUUTLA BAÖLANTIU OLJUUUC New York, Zurıch döviz bofsalan ÇejiOi ulketerm borsaianndan marmjl. yan mamul ve nammaddstofin fiyattan Oünya altın borsalan •Çeşitli utuslararası ıhaJeler •Yun dıjından mal alım ısteklen •Yurttçı buyük ınşaat ve mal ihalelen Akaryakrt spoî fiyatiarı Kara ve denizyotu tasıma fiyatlan Tabiiğtor. Karamameler, Yanetmeliktor Kurtaf ve hisse senetleri fıyatianm "Anında" değişmoterte birtikte telekslennıze iletiyoruz. Aynntılı bilgı ıçın: Türk Haberter Aıansı istanbul. 5285060/6 Hat Ankara: 180763181257 izmir. 140758136313 Adana 1749620294 notu lelefofilara basvurulması rıca olunur Yedek Üyc 2'nci Yedek Uyc 3'üncü Yedek U>e 4'ıincu >edek Uyc 5'incı Yedek Uyc DKNKTİM KURULL ASİ1. 1LJYKLERİ Adı Soyadı 1 Hasan Çimen 2 Muzaffer Duru 3 Selahattin Ata Baba Adı İbrahim İbrahim Selahattin Doğ. Tarihi 1934 Konya 1956 Afvon 1937 İskeçe Tabiyeti T.C. T.C. T.C. Isi Tah. Tahliye Iscisi l> Adresi İkamett>âhı S.S. Yardımlasma 3491 S. No. 2 Koop. B. Kardiçalı Lcvenl 1ZM. Han. No. 127 • • •• "091 Sok. No. 2 Gumuşpala 802 Sok. No. 31 Dubekbası İZMİR Scndikadaki Görevi l'inci Asil L'\c 2'nti Asil Uyc 3'uncu Asil Uyc Üvemiz İLHAMİ KARAGÖZOĞLU'nu bir iş kazası sonücu yitirdik. Ailesine ve dostlarına başsağlığı dileriz. TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DKNKTİM KURULL YEDKK ÜYKLKKİ 1 Necati Doğan 2 Mehmet Yeşil 3 Cemalettin Arslan Ahmet Hüseyin Ali 1935 Sivas 1929 Karsıyaka 1931 Bafra T.C. İSÇİM Tah. Tahlive ı, •• T.C. T.C. DİSİPLİN KURLI.L İYKI.KRt ,1 »• 181 S. No. 14 Gültepe 5314 Sok. No. 22 BallıkıiNu 2095 Sok. No. 49 Bayraklı l'inci Ycdck Uyc 2'nci Yedek Uyc 3'uncü Vedck U>c 1 Murat Günel 2 Necmi Çağlayan 3 Hasan Kılınç Mustafa Hüseyin Hüseyin 1928 Kandıra 1934 Ayvalık 1932 Niğde T.C. T.C. T.C. V'ine Oporatörü Tah. Tahli>c Iscisi •1 !1 1 • •« 606 S. No. 29 Çimentepe 731 Sok. No. 99/B İZMİR 1033 S. No. 2 Faikpasa M. l'inci Asil Ü\c 2'ncı Asil Uyc 3'ııncu Asil U\c DİSİPI.İN KURULU YKDKK (JYKI.KKİ 1 Bahattin Yıldız 2 Mehmet Yıldınm 3 Şükrü Uysal İbrahim Hüseyin Osman 1955 Eles.kirı 1930 Sivas 1946 Afyon T.C. T.C. l.t. 5021 S. No. 65 Çamlık 2104 S. No. 116 brLMilcr l'inci Ycdck Ü\c 2'nci Yedek İKc 3'uncıı Ycdck Llyc 3971 S. No. 9 İ/.MIR Basın: 10130 YARIN: SAHNKYE ÇIKANLAR hilyayın DIVANYOLU ISIKSOK^K OREN HAN 29 ISt
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear