26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 8 EYLÜL 1983 TELEVIZYON 20.00 Akdeniz Oyunları 20.30 Haberler 21.00 Hava Durumu 21.05 Minik Konser Programda Bach'ın 3süitprelüdüseslendirilecek. Seslendirenler: Ihsan Kartal (Çello) Sevgi Tongur (Piyano). Brezilya'da parasız açıkhava konserlerî verîliyor KüHür Servlsi Brezilya'nın Rio De Janeiro kentinde bir süre önce duzenlenmeye başlanan "Pazar Günleri Merdivenlerde" konserleri, halk tarafından büyük ilgiyle karşılanıyor. Rio De Janeiro kentindeki Belediye Tiyatrosu yöneticileri, klasik müzik konserlerini yaygınlaştınnak amaayla, "Pazar Gönleri Merdivenlerde" adı altında yeni bir konser dızisi başlattı. Her pazar günü, Belediye Tiyatrosu'nun önündeki merdivenlerde bir klasik müzik konseri veriliyor. Geçen haftaki konserde, Puccini'nin "Madame Butterfly" operasından bölümler sunuldu. Konsere dört bini aşkın izleyici geldi. Brezilya Senfoni Orkestrası'nın Belediye Tiyatrosu salonunda verdiği haftalık olağan konserlerde, ön koltuklann fiyatı 0ç bin liraya yakın. DERGILERDE BU AY CELAL ÜSTER tnvazko D MİLLtYET Sanat Dergisi'nin 15 agustosta yayınlanan sayuı, edebiyatçılanmızın en yeni yapıtlanna aynlmıştı. 1 eylül tarihli son sayısımn ana konusu ise "Sanat ve Spor". Mnrat Bdge "Tems«cfleri de, bteyiefleri de farkh ki»törlerin insanlan" başlıkh yaasında konuya sanat ve sporun izleyicileri ve temsilcilerinden yola çıkarak benzer ve farklı yönleri açısından yaklaşıyor. Konar Ertop'un inoeİemesi de yakon bir başhk taşıyor: "Tflrkiye'de sporta edebiyat, iki ayn toplnnı i kesfaninin yaşam g&ndetnindedir." AtOla Donay, "Mntta birrr\ • «• sr\ 1J Turing'in 60. Kunıluş YıldöV fcyaütre çok az tanA ohman fld afam" adlı yazısında sinema ile r spor arasmdaki bağmtılara deği~ kı içinde dun gece hizmete açıniyor. Kaya özaezgin "Sponın lan Beyaz Köşk'teki Klasik Batı Müzigi konseri ile kutlandı. Emirgân Parkı içindeki tarihi üç yapıdan piastik sanatlara yanstyan göbiri olan Beyaz Köşk'te protokol. yabancı misyon \e basın için dıizenlenen gecede Istanbul Kuarteti rtnrüso, eski bir gefenetin ttriiilk konserini verdi. Yaşları 1418 arasında degişen çocuklar ve gençlerden oluşan 19 Mayıs Oda Orkest•üdir" diyor. Zeynep Oral da, rası'nın konseri de büyiik ilgi gördu. Knram Genel Mtidurü Çelik Gülersoy. "Yi>olonisi sanatçı Saim "Sanada sporun biyttk balnsAkçıl'ın oluşturduğu bu yeni ve olaganüstü grtıp, bütün sonbahar boyunca sanatseverlere lanıtılacak. maa: 1984 Los Anceks" başhkJı Yılboyu ucretsiz konserier ve dersterle de geniş bir gençlik kitlesine hitap edilecek" dedi. yazısında, önümüzdeki yıl Los Angeles'de düzenlenecek Olimpiyat Oyunlan çerçevesinde gerçekleştirilecek Olimpiyat Sanat Şenliği'ni anlaüyor. YAZKO EDEBlYAT'm bu sayısında, dergiyi üç yıla yakın bir süredir yönetmekte olan MenH Faat'ın işlerinin çokluğu dolayısıyla aynldıgını öğreniyoruz. Daha önce de Yeni Dergi'deki aydınlık, duyarlıklı yaklaşımıyla edebiyat dergisi yöneticiliginin seçkin örnekleTİnden birini veren Memet Fuat'ın aynlması, kuskusuz, Yazko Edebiyat için önemli bir kayıp. Dergi, bundan böyle, Adnan Ozyalçraer'in yonetim ve sorumluluğu altında çıkacak. Bu sayıda iki önemli yenilik var. Birincisi, edebiyat olaylanru daha da yakmdan izleyebilmek amaayla konulan "Tarbsma Haber Yorum" bolümü. lkincisi ise, "Bir Soran Bir Soru" bolümü. Dergi, bu bölümde, bir edebiyat sorunu konusunda birkaç yazara tek bir soru yönelterek düşüncelerini alacak. Yazko Edebiyat, bu sayısmda, Türk Dil Kurumu'nun özerkliğinin kaldınlmasının kültürümüz açısından neler getirebilecetini ya da götürebileceğini sonın ediniyor. Aynca, "Kara TenJi Şttrler" çevirisiyle 1983 Yazko Çeviri ödülü'nü kazanan öscaa Otbigt'nin şürleri ilk kez yayımlanıyor. edebiyat 21.10 Dost Eller lzmir Televızyonundan Mehmet Kaya'nın haztrladığı veFaruk Kalkan'ınyönettiğidızinin bu ıkinci bölümunde, Veysel, Mehmet, Emecan ile Secmi Çavuş arasmdaki kan davasım ortadan kaldırmak için çaba harcamaktadır. Bu konuda Kadır Çavuş'tanyardım ister. Veysel benzer bir olay sonucu hapse duşmüş ve 22 yıl hapis yatmıştır. Veysel, askere gelmekte neden gecıktiğini anlatırken kendisinden de örnekter verir. Kaybolan yıllarım dile getirerek iki tarafı ikna etmeyeçalışır. Sonuca ulaştığına inandığı anda, Necmi Çavuş'un babası oğlunu ziyarete gelir. Bu arada birlikterıne katılmakta geciken onbir er arasında da dostluklar gelısmektedir. Baslıca rolleri, Talay Toktamış, Ekrem Kocaçam, Cezgı Baskın, Macit Sonkan, Mehmet Büvükağaoğlu. ömer Uğur, 1. Raci öksüz, Kubilay Kartıoğlu, Ümıt Bektaş, Ilhan Kantarcı, Ahmet Somers, Gürel Tombul, Nevzat Çankara, Hüseyin Danyal paylaşıyorlar. 22.00 Akdeniz Oyunları 22.55 Haberler 23.00 Kapaıuş lurıng m 60. ııldonıımu nm üu E ign p. mrâ İZLEYİCİ GÖZÜYLE "Dallas "yerine kitap programı Kitap tamtmanm ve geniş bir kitleye ulaştırmamn en etkin yollanndan biri de, radyo ve TV programlarıdır. Nasıl bir yöntemte olabilir bu.. TRT'nin elinde büyiik bir olanak varken bunu sormak bile gereksiz. Söz ve görüntünün gucüyle dcsteklenen bir '.'kitap tanıtma" programı Ue "Can çekifen kitapçüığımtz" canlandınlabilir. Nasıl mı? Spora(dikkatinizi çekerim futbola), saatlerce yer ayıran TRT, haftada bir ''kitap tanıtma" programma 30 dakika yer verse, ayda 120 dakika eder. Bu süre de aşağı yukan üç bölümlük "Dallas" süresine eşit. Programlar çok yoğun, yer ayıramıyorsunuz? Artık suyu çıkan "Dallas"ı yayından kaldırarak izleyiciye de rahat bir nefes alma olanağı verin. Koyun yerine bu programı dört hafta sureyle. Bakalım sonuç ne oluyor. Ama diyeceksiniz, "Efendim herkesin merakla izlediği Dallas'a bu, yapıltr mı?" yapılır efendim yapılır. Ulusal bir yayın polıtikasmı savunuyorsamz kültürumüzun geleceğini de düşünerek bunu esirgemeyin bizden. Bekliyoruz. HAKAN ÖNEN / MUĞLA TÜTAV, Islam Ülkeleri Müzik Festivali düzenleyecek Kiiltür Servisi Türk Tanıtma Vakfı TÜTAV, her yıl yaz aylarında bir tslam Ülkeleri Müzik Festivali düzenlemeyi kararlaştırdı. TÜTAV Başkanı M. Meral özteidn, yaptığı açıklamada, Islam dünyasının, lslam uygarlıklannın müziklerini dünyaya tanıtmak, lslam ülkeleri arasmdaki bağlan güçlendirmek, bu arada, Türkiye imajını vurgulamak amaayla düzenleyecekleri îslam Ülkeleri Müzik Festivali'nin ilkinin 1984 yıhnda yapılacağım belirtti. Festivalin altmışa yakın lslam ülkesini kapsaması tasarlanıyor. Kultur Servisi Can Gökni)'in "Masallardan Tekerkmeler" konulu resim sergisi bugün lstanbul'da Urart Sanat Galerisi'nde açılıyor. Can GökniTin resim sergîsi bugün Urart Sanat Galerisi'nde açılıyor 1945'de Ankara'da doğan, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'ru bitirdikten sonra sanat öğrenimini ABD'de Knox College ve City University of New York'da tamamlayan Can GöknU, gerek ABD'de, gerek ülkemizde birçok kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı. Dil cambazlannın kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktardıkları, espri ve alay yüklü yaşam bilgısiyle butünleşip onlann yorumlarına günümüzden yorum katarak hazırladığı otuz kadar resmi. Can Göknil, 29 eylül 1983 tarihine kadar Urart Sanat Galerisi'nde sergileyecek. Sanatçı, resimlerini bütünuyle yansıtan sanat anlayışını şu sözlerle dile getiriyor: "Resimlerimde, özgiin renk ve biçim anlavışı içinde, çocuksu ve masalsı çizgiyle, insanlann (ve zaman zaman hayvanlann) duvgulannı, dnyarhlıklannı, birbirieriyle olan illşkilerini ortaya koyarım. Amaam, seyircimi taşlamadan uyarmak, döşündürmek ve sevindirmektir. Tablodaki yonımumu seyircimle pa>laşmak isterim. En yalın çizgileıie, bakanın da düşgücünü kullanarak taUoyu çözümlemesini saglarun. Çünkö Idşilerin düşgüçlerini knllandıkça knllandıkça mntlu olduklanna inanınm. Bu masalsı, çocnksn çizjU ve diisgacti, beni Türk folklorunnn en önemli ürünlerinden biri olan tekeriemelerle tanıştırdı. Tekerieme, genelinde. toplumsal gerçekleri, halk kultüriı değerlerini, halk duşuncesini, şiirsel biçimde yansıtarak, agızdan ağıza günümnze dek ulaşmış olan bir 'edebiyat' tnriidnr." Can Göknil'in masallara, folklora, tekerlemelere olan tutkusu, bir yandan da çocuk kitapları yazıp resimlemesine yol açmış. Göknil'in "Kirpi Masalı", "Hayvanlan Tanıyalım", "Çiçek Kopartmak Yasaktır", "Bir Kulübe ve Bir Ev", "Gelindk Tarlası ve Dumaniı Canavar", "Çocuk TekeriemeJeri" vb. gibi tam on dört tane resimli çocuk kitabı var. Gösüert GÖSTERt, eylül sayısımn "Ayın DosyasT'nda, "Her Yönüyle Türk Karikattrü"ne yer veriyor. önsözde Ferrah Dogaa, Türk karikatürünün tarihsel bir dökümünü yapıyor. Emre Kongar'ın "Karfltatttrln Tophnnaal ve StyassJ tşterl", Sdçak Demlrd'in "AMdin Dtno üe Karikatür Üzerine", An* Urvi'nin "Gazete Karikatürii, Karlkatir ve Sanat Üstttne Aykın Dişünceler", Dündar Akttnal'ın "Bir KarikatürGazetesiveKarikatürleri", Semih Balcıogln'nun "Dergfflerin Gençlen Tamdıgı Olanaklar", Hahık Şahin'in "Siyasal KarBcatür" başhkh yazılan, Dogan Htdan'm Azfa Nesm'le karikatür üstüne söyleşisi Türk karikatürünü gerçekten doyurucu bir biçimde yansıtıyor okurlara. kb eBştiri ÇAĞDAŞ ELEŞTlRl'nin eylül sayısında, Mehmet özgnl'ün çevirisiyle Anton Çchov'un "Küçttk Köpekli Kadın" öyküsünü ve Fatih özgtven'in çevirisiyle "VJadtadr Nabokov'an Dersleri: Anton Çehov'an Kflcük Köpekü Kadm'ı" başbklı yazıyı bu arada okurna olanağı buluyoruz. Şttkran Kardaknl, Orhan VetTnin şiirini anlaüyor. Ahmet OkUy'ın "Yabanalasnus Bircyin Son Söza: Sevffliın Ohun" incelemesi Edlp Cansever'in şiiri üzerine. Kemal Tahlr'in "Derlet Ana" romanını G ö n d Aytaç incdiyor. Tank Dnrsnn K., hikâyeleriyle bir çağ tanığı olarak Menıdnh Şevket Esendal'ı anlatıyor. RADYO TRT I 05.00 Açılış program ve kısa haberler 05.05 Ezgı Ker\anı. 05.30 Şartcılar. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgescl yayın. 0630 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Günün ıçinden. 10.00 Arkası yann. 10.20 Reldamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Türküler.11.20Hafif müzik.11.40 Şarkılar.12.00 Kısa haberler. 12.05Reklaralar.12.10 öğle üzeri. 12.55 Reklamlar ve Radyo programlar]. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzik. 13.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.45 öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Çeşitli Halk müziği. 16.25 Hafif müzik. 16.40 Şarkılar. 17.00 Olaylann içinden.17 JODın ve Ahlâk. 18.00 Çocuk bahçesı.l8.15Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Bölgesel yayın. 18.55 Reklamlar. 19.0001.00 TRT2 ıle ortak yayın. 19.00 Haberler. 19M Şarkılar. 20.00 Köyumüz köylümüz. 20.20 Türkçe sozlü hafîf müzik. 20.40 Sohstler geçidı. 21.00 Kısa haberler 21.05 Türk halk müzigi konsen. 22.00 Şarkılar. 22.30 Küçük konser 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içınden. 00.55 Günün haberlerinden özetler 01.00 Program ve kapanış. 01.05 05.00 Gece yarısı. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler07.40 TUrküler ve oyun havalan. 08.00 Sabah içın müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Konut deyince. 09.30 Sabah konsen. 10.00 Türkolerden bir demet.10.30 Yolun yansından sonra 11.00 Şarkılar. 11.30 Malazgimen Viyana'ya (2). 11.45 Zeybekler. 12.00 Şarkılar. 12.30 Türküler. 13.00 Haberler. 13.15Saz eserleri. 13 39 Türküler 13.45 Bir roman/bir yazardan hikâyeler. 14.00 Üsküdar Musıki Cemıyeti. 14.30 Yabancı dil öğreneüm. 15.15 Tılrküler. 15.30 Barok müzik. 16.00 Gönül sesımiz.l6.20Arkası yann. 16.40 Türküler geçıdi. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Küçük konser. 18.00 Şarkılar. 18.30 örnekleriyle Dünya Şiiri. 19.0001.00 TRT I ile ortak yayın. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Güne başlarken 08.00 Sabah konsen. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Küçük konser.09.30 Crusaders Topluluğu. 10.00 Siz ve müzik. 11.00 öğleye dognı. 12.00 Haberler. 12.12 Diskotegımızden. 13.00 Konser saati. 14.30 Klasik Türk müzigi korosu. 15.00 Müziklı dakikalar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler içın. 18.00 Plâklar dönüyor. 19.00 Haberler. 19.12 II. Uluslararası Istanbul festivali 20.45 Hafif Müzik. 21.00 Persembe konseri. 22.00 Haberler.22.12Gecenın getirdiklen. 23.00 Opera saati. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. Bir Yazarın Romanı Hikmet ÇETİNKAYA TRT III Samim Kocagöz istanbuVun yolunu tutuyor Babam da okula muavin Nuri Bey'e bir kâğıt yazmış ailevı sorunlar diyerek, benim için izin istemiş. Neyse uzatmıyalım biz Uşak'a gittik. önce Denizli Çivril takımını, ardından Manisa'yı yendik. Altay'la finale kaldık. Altay'a 31'mi 30'mı ne yenildik. Ben takımda sağ açık oynuyorum. Futbol ayakkabısıyla 100 metreyi 14 saniyede koşardım. Sonra atlet olarak da çivili ayakkabı ile, üstelik kalın çivili ayakkabıyla kömür tozu pistte derecem 11 'di. Yalan söylemeyeyim 100 metreyi 11.3 koşardım. O dönemde Balkan Şampiyonasına katılan, 200 metrede birinci olan Cemil Karakulak vardı sınıf arkadaşım. Bir onu geçemezdim ben. Bir de sonradan doktor olan Vahit vardı. O da hızlı koşardı. Ama futbolda çok basanlıydım. Müthiş hızhydım. Uşak'tan dönüşte, sonralan politikaya atılan ve DP milletvekili olan sınıf arkadaşım Baki öktem'le beni Nuri Bey muavin odasına çağırdı. Baki'yle beraber Nuri Bey'in odasına gittik. Nuri Bey gazeteyi sermiş önüne, bize yazırun başhğını okudu. Gazetede (Batı Anadolu Birincisi Altay takımıtkincisi Söke takımı) yani biz Batı Anadolu ikincisiyiz. Baki'yle ikimiz sevinç içindeyiz. Altay sonradan Beşiktaş'a yenildi, Bursa'da Türkiye lkincisi oldu. Nuri Bey (Nedir bunlar?) dedi. Biz kıvırmaya başladık. Top oynamamışız gibi laflar ettik. Sonunda da (Efendim biz okul dışında top oynamanın yasak olduğunu bilmiyorduk) dedik. Nuri Bey çok kızdı, sinirlendi. Bir cumartesi günü Meclisi Inzibata (Disiplin Kuruluna) götürüldük. Bütün öğretmenlerimiz oradaydı. Efendim, Nazmi Ilker var, Çiftçi Necati var, hepsi bize bakıyorlar. (Eee, nasıl oynadınız bu topu?) falan diyorlar bize, biz yine kıvınyoruz, şanşeref diyor birşey demiyoruz. Nazmi hoca (Evladım bu topu oynadınız mı, oynamadınız mı?) dedi. Baktık olacak gibi değil (Oynadık hocam) dedik. Hocalar bize (O zaman da cezayı yersiniz işte) dediler. Biz başımızı önümüze eğdik. Baki'yle, sonra da dışan cıkardılar. Az sonra tekrar içeri aldılar, bize onbeş gün okuldan uzaklaştırma cezası verdiler. Tam o sırada Neceti hoca içeriye girdi. Bizim ceza aldığımızı öğrenince üzüldü. Diğer hocalan ikna etti. Dedim ya gunlerden cumartesi, araya tatil gıriyor, biz üç günlük cezayla kurtulduk. dan, o zaman gürültfl çıkaranlardan." Samim Kocagöz onuncu sınıfa geldiğinde, edebiyat hocası Zeki Baran kendisine büyük destek oluyor. Kompozisyon ödevini tam olarak yapıyor Samim. Üstelik eski edebiyatı da biliyor. Başta Yücel dergisi olmak üzere, diğer tum dergileri cumartesipazar günleri dışanya çıktı mı, alıyor, okuyor. Şimdi adını anımsamadığı bir dergide dört dizelik şiiri çıkıyor. Kocagöz, bu şiir hâlâ aklina geldiğinde utanıyor, sıkılıyor. Bu şiiri yazdığma pişman. Yücel dergisine gönderdiği hikâyesi dördüncülük aldı ya, işte buna güveniyor. Bu yüzden bol bol öykü yaayor. öyküsü Yücel dergisinde yaymlandığında okulda kıyamet kopmuş, bütün öğretmenler Samim Kocagöz'ün hikâyesini okumuşlar. Zeki Baran hoca "Sen gayet güzel hikâye yazıyormuşsun Samim" demiş. Bu sözler genç Samim'in çok ho$una gitmiş ve üstelik duygulanmış. Zeki Baran hocaya şu yanıtı venniş: "Hikâye yazmaya çalışıyorum hocara. Edebiyatı daha iyi öğrenirsem, daha iyi hikâyeler yazacağım." Artık 1935'h yıllardayu. Bir yıl sonra Samim Kocagöz tzrnir Erkek Lisesi'ni bitirir. Kafasmyiyor. Doner, az pilav, kavnn, cumartesi günleri giderdim Nisekmek ve su yirmi yedi buçuk vaz'a. Çoğunlukla edebiyattan kuruş. Bol kitap alıyor, sinema konuşulurdu." ya ve tiyatroya gidiyor. Teyzesi "Sanınm bir yıl sonra 1939*da Hüsnet Hanım fstanbul'da otu tanınmaya başladmız?" ruyor. Teyzesinin kocası, eniştesi "1939'da ilk defa Ses DergiGeneral Mumtaz Ulusoy, o srra si'nde (Yannü) adlı hikâyem çıklar Gelibolu'da Tümen Komuta tı. Ses Dergisi'ni Yusuf Ahıskam, on beşte, ayda bir Istan h çıkanyordu. Abidin Dino da bul'a gelip gidiyor. Teyzesi kül yönetmendi. Bir gün Küllük tüıiü bir kadın Samim Koca kahvesinde şu yazı, şu şiir, şu göz'ün. Onunla Edebiyat Tari dergi konuşuyorlardı. Hikâye hi kitabını birlikte okuyor. Ede eksik dediler. Ben de cebimden biyat Tarihi hocası Fuat Köprü çıkardım, Abidin Dino'ya uzatlü. Ikinci yılın sonunda sınavla tım. Dino, hikâyemi aldı, cebin bitirip politikaya atılıyor Fu ne koydu." at Köprülü. Eski harfleri iyice "Kimler vardı Küllük'te bildiğinden Divan Edebiyatı, anımsıyor musunuz?" öteki derslerden daha kolayına "Yusuf Ahıskalı, Abidin Digeliyor Samim Kocagöz'ün. Es no, şair Celâl Sılay, ben vardım. ki harflerle vurgulamalarda yan Başkalan da vardı, ama arumsalışlar yapıyor. Annesi anlıyor bu mıyorum. Benim hikâye Ses'in yarüışlan yazdığı mektuplannda, o sayısında çıktı. Çıkınca bir kıo mektupları düzeltip yeniden yamettir koptu. İşte o cumartekendisine gönderiyor. Bu yüzden si ben büyük havalar içinde NisEdebiyat Tarihi'nde zorlandığı vaz Pastanesi'ne girdim. Vallaoluyor. Köprülü hoca, yanlışla hi nerdeyse herkes ayağa kalkannı buluyor Samim'in. Samim, cak. Sait Faik beni o güne dek hanl harıl Edebiyat Tarihi çalı hep edebiyat meraklısı olarak taşıyor. Sonunda Köprülü'den myordu. Sait (Ulan sen böyle hi"Aferin, sende terakki var" öv kâyeler yazarmışsm da neden bize göstermezsin) dedi. Bu arada güsünü alıyor. da babası ölmüş Sait'in, babasının işlerini tasviye ediyormuş. Sait Faik'le Bir kefere Alman'a beş bin mark Edebiyat Fakültesi o yıllar borcu varmış. Beş bin markı naZeynep Hanım Konağı'nda bu sıl bulup göndereceğini bana sorlunuyor. Fakültenin ikinci sını du. Ondan sonra, aldı ytlrüdü bizim hikayecilik. Ben edebiyat 1937 yılının îstanbvd'u. Samim çevresine tam olarak böyle girdim." Kocagöz, İstanbul tfniversitesi Edebiyat "Nisvaz'da toplantılar her cumartesi sürdü mu?" "Elbet sürdü. Artık ben Nisvaz'a edebiyatçı olarak gidiyordum. Haa, bak anlatayım, yine bir gün Nisvaz'dayız, kalabalık, oturuyoruz. Mustafa Şefik Tunç birşeyler anlatıyor. Biz de kendisini dinliyoruz. Soğuk bir kış günüydü, birden kapı açıldı, kapıdaki adam (Hoca, hoca) dedi. Ve ardından ekledi: (Bayrak benim elimde yetişen alsın). Sonra çekti kapıyı girti. Bağıran adamı tanıyanlar gülüyorlardı. Bense tanımadığımdan sadece bakakalrmştım. Şefık Hoca (Bayrak bunun elindeymiş, haydi yetişen alsın) deyip güldü. ögrendim ki, bayrajb. elinde tutan adam Necip Fazıl Kısakürek..." "Epey anınız var Nisvaz'da..." "Oooo çok. Yine kalabalık oturuyoruz, benim hikâyeler de birbiri ardına çıkıyor dergilerde. Sait Faik ile yanyanayız. birisi içeriye girdi, herkes kalkıp elini sıkıyor. Ben de kalktım elini sıkayım diye. Sait bana (Otur ulan) dedi. Ben şaşırmıştım. Sait ciddi, bağıra bağıra: (...Sürflsü gibi docent var ortalıkta, senin gibi kaç hikayeci var) deyip kolumdan tuttuğu gibi küt diye yerime oturttu. Herkes donup kaldı. Sonra da gülüştüler. Espri olrak tabii." İTÜ RADYOSU 19.00 Açılış. 19.01 "My Fair Lady" Müzikalindenbölümler.. 101 Yaylılar ork. 19.35 Vitalı: Chaconne, Sol Minör.. Henry Szeryng (Keman) ve Charles Reiner (Piyano). 19.45 Mozart: 2 Keman için Konçerto, Do Majör.. Gülden Turalı, Yusuf Güler Aksöz (Keraanlar) ve Maurice Handford yön. Istanbul Devlet Senfoni Ork. 20.15 Vivaldi: Mevsimler.. L. Gardelli yön. Macar Radyo Ork. 21.20 Hava raponı, ertesi günün programı ve kapanış TRT II YAZKO ÇEVtRl'nin eylülekim sayısında yeni bir bölümlemeye gidilmiş. Bu sayıda Aziz Çahslar'ın hazırladığ) "Estetik Yaalan" bölümunde gene Aziı Çahşlar'ın çevirisiyle Y u i Barabaş'm "Şn Bıktına SaMeri" yazısı sunuluyor. Ynrdannr Salman, Ahmet Cemal ve özcaa özbilge'nin onaklaşa hazırladıklan "Çeviri Knramı ve Çeviribflbn" bölümunde, Ahmet Cemal'in VValter Benjamin'den dilimize aktardığı "Çevirmenhı Göreri" yazısı yer alıyor. "Karşüasünnalı Çeviri" bölümunde Looise Gtock ve Goethe'nin şiirleri, Sait FafiVin öyküsü karşılaştırmalı olarak veriliyor. Mehmet Rtfat'ın hazırladığı "Dfl Yazdan" bölümunde, gene Mehmet Rifat'm "Noam Cbomsky ve ÜretkiDöniisnmael Dflbflgisi" adlı incelemesini ve Sema IOfat Gnzekjen'in çevirisiyle "Noam Ctaomsky'den Seçme Parçalar"ı okuyoruz. r Variık VARLK'ın bu sayısı büyük ölçüde şiire ağırlık veriyor. Derginin Genel Yayın Danışmanı Kemal örer bu konuyla ilgüi olarak şunlan söylüyor: "Edebiyatmua nHeterken, *hı«ı»flt sdzint InBaıuru aut sık. Edebryaöm ı ı n en düuunft kesimi de Inşkvsaz şiir. Ürtin sayıa, ozan sayıs bnmın gostergesi. Ama asd gosterge, edebiyatsanat sornniaruun oinn, siyasai ve topiamsal sornnlann olsnn, Mlkemizde hâlâ şiir üzerinden, konnşanyor, tartışüryor otması." orfcestro ORKESTRA'mn eylül sayısı geçen yıl yitirdiğimiz degerli müzikçimiz MnhMdm Sadak'm amsma aynlmış. Cemai Reşid Rey, "Büyük Bir Müzisyeni Anarken" adlı kısa yazısında, "Mnhiddin'in luvmetini maalesef tam olarak anlayamadık", diyor. BnJent Tarcan, "Sadak Hocanın Ardından" başlığını taşıyan yaasmda, Mohiddin Sadak' ın müzik yaşamımıza neler kattığını anlatıyor. Demirhan Altnf, "Hocam MnUddin Sadak' başhklı yaasına, "Benim Jenerasyonnmda olnp da bn meslege atrinuş, girnus bir insan dnşnMmtyomm ki Mnhiddm Sadak Hoca'mn eHnden geçmiş oimasm", diye başuyor. Hrfn Topoz'un 12 nisan 1975'de Mnlıiddin Sadak'la televizyonda yaptığı konuşmanın metnini, bu konuşmanın ardından Faruk Gövenç'in Sadak'a gönderdiği raektup izliyor. KfimJ] Şekerkaran, "Mnhittin Sadak" yaasının sonlannda, "lstanbnl'un müzik yasamı, çeşirJİ korolar, radyo, koaservatoar, kısacası müzik için yaşamınıa son dönemlerine kadar özverOİ bir müzik emekçisi ongdmiştir Mahittin Sadak", diyor. Orkestra'nın özel sayısı, Farak Yener, Hayati As*yazKi ve Afif Yesarl'nin Sadak'ı anlatan yazılanyla bütünleniyor. BULMACA ÜÇÇÎÇEK ÜÇ ÇlÇEK'in ikinci sayısı haziran temmuz ağustos kitabı olarak çıktı. Tagrul Tanyol, "Hepsi Krbiriae Benziyor mn?" başhklı yazısında, "Bugün şiirindzin asü sorann genç knsaktan çok yash knsaktr. Çünktt Mrçok genç köçiınsenemeyecek gnxdHkte sihier yanyoriar. Oysa yashlar için aynı şey) söykmek mimkiin degiI", diyor. Gerek Tanyoi'un yazısı, gerek AH Gttnrar'm "Febefe ve ŞUrin Bakısımı" başhklı uzun yazısı tartısmalar getirebilecek nitelikler taşıyor. Üç Çiçek'in "Üçöncü Dünya Kttltflrtt, Sanaü" bölümunde bu kez Baü ve Orta Afrika'ya ycr verilmiş. Fakültesi Türkoloji Böltimü öğrencisidir. Babası her ay elli lira göndermektedir. Bu para yetiyor da, artıyor bile Samim Kocagöz'e. tfört arkadaş Gedikpaşa'da bir ev kiralamışlardır. SOLDAN SACA 1/ Bir ülkedekı bütün gaynmenkullerin hukukî ve geometrik durumunun tespıt edilmesi işi. 2/ Safranbolu ilçesinde oynanan bir halk oyunu... Batı Almanya'da bir şehir.3/ Parlak kırmızı renkte bir cins değerli taş... "Belki hâlâ o 'ler çalınır / Gemiler geçmeyen bir ummanda". 4/ Köle... Kamer. 5/ IngUizce bir kısaltma... Gozun bir tabakası. 6/ Bitkılerde kökün ucunu örten koruyucu bölum. 7/ Gözleri görmeyen... Sanı. 8/ Bir ilimiz... Neonun simgesi. 9/ Gözetleme. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Ince fırça ile boyama yapan kimse. 2/ Karadenız kıyısında turistık bir kasaba... Köpek. 3/ Eksantri'r. giyinişi ve hareketlen ile ünlü tspanyol ressamı... Bal teknesi. 4/ Güzellik... Goethe'nin eserlerinı ya yınlamış ve Goelbe Üzerine NoUar' yazmış Alman filoloğu. 5/ Elma.. Ribonükleik asidin kısa adı. 6/ Dost... Akıl. 7/ Bir millet... Kelâm 8/ Balık tutmaya yarar... Ünlü bir gazeteci ve yazanmızın yazılannda kullandığı ad. 9/ Uğur. da edebiyatı daha iyi öğrenmek duşüncesi yatmaktadır. Edebiyatı, dili daha iyi öğrenirse şiire, öyküye ve romana daha yakın olacağma inanmaktadır. O yıllar Edebiyat Fakültesi sadece İstanbul'da var. Ama babası Şükrü Bey Samim'in doktor olmasını istemektedir. Samim, ne yapar ne eder babasına duşuncesini kabul ettirir. Sökeli toprak ağası Ahmet Aga'mn torunu, eşraftan Şükrü Bey'in oğlu lstanbul'un yolunu tutar. Samim Usta Söke'yi, Bafa'yı, bu yörenin acılı insanlaruu, ağa, yoksul köylüler, emeksömürü zincirini bu yaşlarda kafasında kurmaya başlar. tstanbul'da bir yazın ustası doğacaktır bir iki yıl içinde. 1937 yıllannın Istanbul'u... Samim Kocagöz Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bolümü öğrencisidir. Tarih hocamız Kemal özer Babası her ay elli lira göndervardı. Altınordu'nun meşhur mektedir. Bu para yetiyor da futbolculanndandı. Sonra atle artıyor bile Samim Kocagöz'e. tizm hocamız Said Odyak. Said Dört arkadaş Gedikpasa semtinOdyak 1924 Olimpiyatlarında de bir ev kiraJamışlardır. Mıgır100 metrede Türkiye'yi temsil et dıç adlı bir Ermeninin evidir. mişti. Amerikan Kolejindendi, Aylıgı ise yedi buçuk lira. YeAmerikan Kolejini kapatanlar mekleri Üniversite lokantasında fında mı, üçüncü sınıfında mı, ammsamıyor Samim Kocagöz, Küllük'te Orhan Veli'yle buluşmuşlar. Samim Usta daha tarunmamış bir öykücü. O yıllara dönüyoruz, Samim Kocagöz anİatıyor: "Benim edebiyatçılar çevresine girmem 1938'li yıllarda başladı. O çevreyi uzaktan tanıyordum, ama yanlarına pek yaklaşamıyordum. O yıllar Nisvaz Pastanesi'nde toplantılar yapılırdı. Yazarlar, bilim adamları katıhrdı bu toplantılara, Nisvaz Beyoğlu'nda bir yerdi. Şimdi Anadolu bilmem ne bankası olmuş. Büyük bir pastaneydi, Beyaz Ruslar işletirdi. Cumartesi toplantılanna onbeşyirmi kişi katılırdı. Prof. Mustafa Şefik Tunç, Hilmi Ziya öğülken, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Faik, Sadri Ertem geürdi. Ben de bu toplantılara gitmeye başladrm. Ama, şöyle bir kenera oturur. Onlan izlerdim." "Onlar sizi tanımıyorlar yani..." "Ahmet Hamdi Tanpuıar beni tanırdı. Çünkü fakükeden hocamdı. Merak bu ya, her hafta YARIN dergisi eylül sayısım Latin Amerika sanatına ayırmış. Bir özel sayı niteliği taşıyan eylül sayısında, Latin Amerika sanatına verilen önemin nedeni şöyle açıklamypr: "Bngnn döaya kamnoynnm gindemindeki yerini Latin Amerika denH sirekH ve canta Mcintde konıyan bir baska bölge yoktar. Bngan Latin Amerika Mlkelerinde verilen Bİasal ve tophımsal knrtnlns savaşunlan dayandmaz acdarla sarerken, binlerce Latin Amerikah aydın, sanatçı svrgönde yaşıyor. YABA dergisinin son sayısında derginin dördüncü yıh geride bırakılıp beşinci yıla giriliyor. Bu sayıda Ali Yöce'nin "AzraD'ln Otümü" şiiri, Mustafa Pala'nın "Abduiah Rıza Ergüven: Ça|daş Şmimizin özgün Boyutu" yazısı, Ü. Yaşar Iştkhan'ın "Senin Ozgürtağüne Filistinim" başhkh yazısı, Hasibe Ajten'in Günce'si, Andor Foldes'in "Unutnlmayan Befaı Bartok" incelemesi, Gny de Maapassant'ın "Kan D a v a s " öykusu yer alıyor. GALERILER RESSAMLARINA Kurtutu» C«J. 191 528 66 29 • 522 89 97 URART SANAT GALERİSt \ann: Meyhane sohbetlerî KurtuhJ^ST T«l: 1404 783 Can Göknil I Resim Sergisi 1829 Eylül
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear