24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 21 EYLÜL 1983 TELEVİZYON 20.00 İkinci Viyana Kuşatması Programda II. Viyana Kuşatması 'nın 300. yılı nedeniyle Kuşatma 'nın siyasi ve askeri yönleri anlatılıyor. Programa katüanlar Prof. Yaşar Yücel (Ankara Üniversitesi DTCF Dekanı), Emekli Tuğgeneral Fahri Çeliker (Türk Ask. Tar. Kom. Yur. Kur. Üyesi). Siz Liitfü Akad'uı kim olduğunu biliyor musunuz? ÇETİN ÖNER Geçenlerde gazetemizde çıkan bir haber ünlü sinema yönetmeni Federico Fellini'nin " E la Nave VaVe Gemi Yüzüyor" adlı filminden söz ediyor. Filmin bütçesinin 2 milyar TL olduğunu ve bu filme ttalyan Radyo Televizyon Kurumu RAl'nin % 30 ortak olduğunu belirtiyordu. Haber aynca çok çarpıcı bir tanımla bütünleniyordu. Fellini TV için "Televizyon, bir mobilyadan başka birşey değildir" diyor ve sinema sanatında vardığı noktayı çok daha çarpıcı bir tümceyle dile getiriyordu: "Mümkün olsa kamera bile kullanmayacağım" TV'ye karşı bu kadar aşağılayıcı bir tanımlama yapan Fellini, RAÎ'in, projesine ortak olmasına akıl erdiremediğini belirttikten sonra, herşeye karşın TV'nin yöneldiği geniş izleyici kitlesinin hatırına bu ortaklığa evet dediğini de söylüyordu. TRT'nin tozlu raflanna kaldınlması sınırsız sorumsuz davranışın son örneklerindendir. Bir ttalya, bir RAİ kendi sinemacısına saygısını somut bir biçimde ortaya koyarken, sizler kendi sinemamızın kurucusu, ustası ve değeri ancak Kurosawa'larla, Wajda'larla, Feüini'lerle eş tutulabilecek Lütfü Akad'a ve onun haklı sorulan, önerilerine yanıt bilevermeyecek kadar sorumsuzca davranıyor, gerçekleştirdiği üstün nitelikte dört filmini yasaklıyorsamz, bu iş bitmiş demektir. Ozetle Besteci ve orkestra , Jerzy 3janoıvski öldii Polonya asıllı besteci ve or • kestra şefl Jerzy Bojanovtsk ABD'nin Wisconstn eyaletinin Milwaukee kentinde bir kalp kri . zi sonucu öldii. Bojanovvski, 88 ; yaşındaydı. Polonya'da dünyaya gelen sanatçı, ülkesinde Varsova ' Grand Operası'nın ve Varşova Filarmoni Orkestrası'ntn şefliğini yaptı. 1932 yılında Polonya müzik temsilcisi olarak ABD'ye; gönderilen Bojanowski ülkesine; geri dönmedi ve 193Tde ABD ' yurttası oldu. \ 20.30 21.05 21.10 21.15 21.20 Haberler Hava Durumu Seçime Doğru Halk Ezgileri San Fransisko Sokaklan (Renkli) Dizinin, "Bay Hiç " adlı bölümii yayınlanacak. Aleks eski bir ayakkabı tamircisidir. Yaşlandığı içirt dükkânım devretmiş, bir huzur evine çekilmiştir. tnsanlann artık onu önemsemediğini düşünmektedir. Birgün bircinayete tanık olur. Katil, arkadaşı Victor'un torunu Marty 'dir. Marty'i kurtarmak için cinayeti üstlenir. Böylece bir hiç olmadtğını kamtlayacaktır. Bu sırada Stone ve Keller olayı araştırmaya başlarlar. Böylece gerçekler gün ışığına çıkarak, katil ve olayın ardındakiler yakalamrlar. 22.05 Türk Hafif Müzigi: tlhan İrem (Renkli) Programda sanatçı şu parçalan okuyacak: Günaydın, Terazi, Sevecen, Gece Yolculuğu, Yalmzlık Penceresi. Lütfü Akad ne diyor? Ve o insan güzeli, tstanbul efendisi Akad Hoca bu durumda ancak çok ince, çok kapalı bir biçimde üzüntülerini dile getirir. Her yeni Tılme başlayışımızda onsekiz yaşında bir delikanlı heyecanı ile işine sarılan Lütfü Usta bakın ne diyor TRT ile sözleşme imzalarken: "TRT ile ilişkiye girerken çok sevinmiştim. Oturacagıma çalışırım demiştim. Halen de çalışmak istiyonım. Bir takım projelerim var ama kime teklif edeceğim? Bir iki teklifte bulundum. kabul elmediler, kabul etmediklerini soylemediler bile. Önerime cevap vermediler. Bu da onlarca kabul etmemek anlamına gelir." Onlar ve Lütfü Akad. lnsanın çatlayası geliyor inan olsun. Lütfü Akad yazacak da TRT denetcileri denetleyecek, Lütfü Akadçekecek de TRT denetçileri görüntü denetimi yapacaklar,Lütfü Akad yapacak, onlar yasaklayacak. Ne günlere kaldık ey koca Tanrım! 22.25 Hedef 90 22.55 Haberler 23.00 Kapanış İLK YAPITLARDAN Yıldız Parkındaki Malta Köşkü, Çelik Gülersoy yönetimindeki Ttiring ve Otomobil Kunımu'nun restorasyonunu gerçekleştirdiği ilk yapıtlardan. İZLEYİCİ GÖZÜYLE TV'den Beklenen... Bu köşede, bir takım eteşürilerle, TV'den olumlu yaymlar bekliyoruz. Ne yazık ki TV'nin benimsediği "Btraktnız eleştirsinler" felsefesi her gün yineleniyor. Fakat, Türkiye'de gazete okuru sayısı 2,5 milyonda donmuşken bunların çoğu okurdan öte "bakar" olaniardır, lotaryacılık "her derde deva" görülürken, kitap satışlan günden güne düşerken, bazı yayınevleri kapamrken, arabeske oian ilgi her geçen gün artarken, TV'nin de daha farklı bir anlayış içerisinde bulunması beklenemez. Tüm bu yozlaşmaya arka çıkmaktaki inadmdan da vazgeçemez. Bu böyle devam ediyor diye bizler bir kenara çekilemeyiz, çekilmemeliyiz. Bir yazanmızın dediği gibi, "Ne biz eleştiriden kaçmalıyız, ne başkaîannı eleştiriden yoksun btrakmahytz. Kendi kendimiz karşısında acımasu obnak kesinliğini göstermeden çok daha iyi yerlere varmak, zorun da zorudur. " Bu her alan için geçerli bir söz değil mi? Bizleri "Dallas"tan, "San Fransisko Sokaklan "ndan, "Flamingo Yollan"ndan alıp, kendi yurdumuzun sokaklarma getiren TV ekranlanm görmek özlemiyle... ONÜR TÜRKER / Samsurt Gülersoy: Tarih ve doğa mirasını korıımak amacımız ŞENAY KALKAN 1923'te Reşit Saffet Atabinen'in kurduğu Türk Seyyâhin Cemiyeti'nden 1983 yılının Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'na... Hamal tarifeleri düzenleyip taksı saatlerini denetlemekten, tstanbul fiziksel çevresini güzelleştirmeye, kültür tarihinin birer belgesi olan yapıları, yöreleri korumaya, kentin ve sanat ve kültür yaşamına önemli katkılarda bulunmaya varılan altmış yıllık bir uğraş... Değişen adlarmın, çalışma alanlarının yanı sıra birçok da yönetici değiştiren Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun son yöneticisi, Genel Müdür Çelik Gülersoy, kurumun başlangıandan bugüne kadarki gelişme sürecini şu sözlerle dile getiriyor: "1923'te devrin adı duyulmtış, iyi bir diplomatı ve yazarı olan, Osmanlı'nın son aydınlanndan Reşit Saffel Bey, İ900'lii yülann başlanndan itibaren bem görevle, hem gezilerle Avrupa'yı kanş kanş dolaşmış ve tanımış. Batı'da geçen yüzyıl sonlannda dogmuş olan bu yeni kurnmlaşmanın, Turing Kulüpleri'nin, bir gün Türkiye'ye gerekecegini düşünmüş. Bu düşüaceyi Atatürk'ün de beğenip onaylaması üzerine kurum oluştunılarak Türkiye'nin turizm, otomobilizm alanlanndaki ilk hizmetkrini üstlenmiş. tlk işleri arasında terciiman rehberlere ruhsat verilraesi, liman ve hamal tarifelerinin düzenlenmesi, (aksi saatlerinin kontrolii, ilk turizm yayınlan, ilk yol haritası, Türkiye'nin ilk afişleri var. 1938 yılına kadar yararlı çalışmalannı sürdüren bu küçük kunıluş, Dünya Savaşı sırasında sadece kâğıt üzerinde kalıvor. 1950'li yıllardan sonra Avrupa'da başlayan, Türkiye'ye de yansıyan zenginleşme duzeni sırasında kurumu goremiyoruz. Bunun nedeni de kurucu ve yönetici kadronun çok yaşlanması." Bugünlerde kış aylarında 350, yaz aylarında 6X)0650 kişinin çalıştığı kurum, o yülarda Arap bir müdür, Ermeni bir muhasebeci, Musevi bir kâtip ve Türk bir başkandan olusan 4 kişilik bir ekiple çalışmalannı yürütüyor. Çelik Gülersoy, o yıllan anlatırken, bu ekibi "Osmanlı İmparatorluğu'nun bir minyatürü" olarak tanımlıyor. 1%5'te ölen Reşit Saffet Bey'in yerine, o zamanlar kunımun hukuk danışmanlığıru yapan Avukal Çelik Gülersoy getiriliyor. Kurumun bundan sonraki çalışmalannı yine Çelik Giilersoy'dan dinleyelim: "Önce Asmalımescit'teki bir han katına sığınmış yerden, Şişli'de bugünkü binayı alarak göz önüne çıktık. O zamanlar sadece yüda 1000 triptik (otomobiller için geçici gümnik belgesi) veren kurumun çalışmalannı genişlettik. Topkapı'da turistler için danışma bürosu açtık. Müzelerin yabancı dillerde renkli kitaplannı bastırdık. Yine ilk kez, turistler için kredi sistemi ve yol yardım servislerini kurduk. Bu ilk düzenlemelerden sonra 1971 yılında, Gümrük ve Maliye BakanJıklanyla protokol imzalayarak yurt dışındaki Türklerin arabalan için yeni bir giriş rejimi kurduk. Böylece, o zamana kadar yurt dışındaki Turing Kummlarına kalan bir döviz kaynagını Türkiye'ye aktarmış olduk. Yaptığım işler arasında en önemlisi olarak bunu sayarun." Kurumun yurt çapındaki yasal işlemlerini yerine getiren bürolarından başka 1979 yılında kurulan turistik işletmeleri beş ana grupta toplanıyor. Bunlardan birincisinde Koru Oteli, Safranbolu Tesisleri ve Kapıkule'deki çalışmalar: ikincisinde Yıldız Parkı içindeki Malta Köşkü ve Çadır Köşkü, Pembe Sera ile Yeşil Sera ve kır kahveleri; üçüncüsünde Emirgân Korusu'ndaki Beyaz, San ve Pembe Köşkler ile Kır Kahvesi; dördüncusünde Sultanahmet Konağı, Ayasofya Pansiyonları (hazırlanıyor) ve Müze Çay Bahçesi, Kariye Müzesi; son bolümdeyse Çamlıca Tepesi'ndeki kahvehane, onarımı ve iç duzenlemesi henüz bitmeyen Çubuklu'daki Hidiv Sarayı yer alıyor. Her düzenleme için yaklaşık 100 milyon lira harcayan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun Genel Müdürü Çelik vjiılersoy, "Tarih ve doga mirastnın gücümüz yettiğince kurtanlmasını kendimize dert edindik," dedikten sonra, bu gücü ve geliri şöyle anlatıyor: "Yıllık gelirimiz, ilk kez geçen yıl bir milyar liraya çıktı. Bunun üçte biri Gümrük Bakanlığı'na, üçte biri sabit giderlere (büro harcamalan ve ücretler) gidiyor. Geriye kalandan yüzde 40 kummlar vergisi veriyoruz. (Geriye doğru beş yıl da borçlandınldık). Artakalan 300 milyon liranın tümünü kültür ve sanata harcıyoruz. Triptik işlerini Turizm Bankası'na devretmemizi öngören kanun, Güvenlik Konseyi'nce düzeltilraişti. Fakat sanınm, Güvenlik Konseyi'nin bilgisi dışında bir kılçık fıkra kalmış: Turizm Bakanlığı'na gelirlerimizden pay verilmesi. Benim bildiğim kadanvla, bir özel hukuk kişisinin nornıal vergisinden başka gelirinden bir pay daba alınması usulü yoktur. Bu yol açılırsa, zenginlerimiz için kaygı verici bir örnek olmaz mı? Kısacası, Bakanlık, gelirierimizden briit olarak yüzde 50 pay isfeyen bir kararnameyle ortaya çıktı. Bu, aritmetik olarak imkânsızdır. Çünkü hiç para kalmaz ve hiçbir şey yapamayız. Hatta Kültür ve Gümrük Bakanlıklannın payı için üste para vermemiz gerekir. Triptik kanununu büyük bir basiretle düzelten Konsey'in bu sonına da çözüm getireceğine inanıyomm." Bu son yasa düzeltilmezse, Çelik Gülersoy'un deyimiyle "Kurumun defteri dürülebilir". Bütun gelirini lstanbul'a, ülkemize harcayan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun geliri kesilirse, yapılar ve yöreler yeniden yok olup gitmeye terk edilebilir. Istanbul halkı da, Gülersoy'un "bu yanlışlık düzeltilecektir" inancına katılmak istiyor. Turing ve Otomobil Kurutnu 60 yılı doldurdu İbret verici nokta ltalya'dır olur; FeHini'dir der; RAt'dir yapar diye düşünmek işin en kolay yanıdır. Bizim gibi bir Akdeniz ülkesinin, o ülkedeki bir yönetmenin ve o ülke Radyo/Televizyon kurumu'nun yönetiminin vardıklan nokta bizim açımızdan ibret vericidir. Ibret vericidir, çünkü bizim TRT'nin, TRT dışı ve içi kimi yönetmenlerin içinde bulunduklan durumu daha da açığa çıkarmıştır. Aynı giinlerde haftalık Nokta dergisinde sinemamızın kurucusu ve tartışmasız en büyüğü olan pirimiz üstadımız Lütfü (Akad) Hoca'nın dergi muhabiri ile yaptığı söyleşiyi okuyunca cız etti yüreğim.Çağdaşı, meslekdaşı ve tanışı olmaktan onur duyduğum Akad Usta'nın bugünkü amatör TRT yoneticilerince içine düşürüldüğü durum ayıptır, çirkindir, suçtur... Kültür ve Turizm Bakanhğı ile * tstanbul Kültür ve Sanat Vakfi \ nın ortaklaşa düzenledikleri Ge ; leneksel Tiyatro Festivali, 2430 \ eylül tarihleri arasında Ankara, '. tstanbul ve Bursa'da yapılacak. ; Festivattn tstanbul'daki gösteri leri, Atatürk Kültür Merkezi Sa '• lonlan'nda, Yıldız Sarayı Has'. Bahçe'de, Gülhane Parkı ve Pen. dik'İeyapılacak. Bursa'dakigös • teriler, Ahmet Vefik Paşa Tiyat • rosunda, Ankara'daki göstertterl Devlet Resim ve Heykel Müzed; nde gerçeklesecek. Üç ilde de ay • nca 24 eylül günü saat 16.30'da geleneksel tiyatro sergüeri açılacak. Geleneksel Tiyutro Festivali ' l î Jutio İglesias'ın Portekiz konserine izin verümedi tspanyol hafıf müzik şarkıcısı Julio İglesias'ın Portekizfn başkenti Lizbon'da vereceği konsere, Portekiz hükümetinden izin çıkmadL PortekizU yöneticiler, İglesias'ın konserine izin vermemelerine gerekçe olarak, döviz kaybını önlemek istemeleri gösterdüer. Konser gerçekleşse^ di, ünlü şarkıcı 300 bin dolar alacaktı. Konserin düzenleyicisi Alexandre Bastos ise, karanprotesto ederek, yabancı futbolculara avuç dohtsu para dökülürken İglesias'ın konserinin engellenmesbün gülünç olduğunu söyledL Siz kim, Lütfü Akad kim? Yahu, siz kimsiniz,Lütfü Akad kim? Siz nerdesiniz, Lütfü Akad nerde? Lütfü Akad'la çalışmak bir onurdur. Lütfü Akad'ın işvereni, âmiri, denetçisi olmaksa komiktir, komik! Lütfü Akad'la değil aynı kurumda çalışmanın, aynı ülkede yaşamanın, çağdaşı olmanın ne büyuk onur olduğunu anlayacağınız gunlerin geleceği umudunu yineliyor, Lütfü Akad'ı yasaklamış olmanınsa ne anlama geldiğini tanımlamaya gerek bile görmüyorum. RADYO TRT I 05.00 Açılış, program ve kısa haberler 05.05 Ezgj kervam. 05.30 Şarkılar ve oyun havaJan. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Günün içinden. 10.00 Arkası yarın. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Hafif müzik. 11.20 TurkOler ve oyun havalan. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 ögle üzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programları. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzik. 13.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.45 Öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Türküler. 16.20 Şarkılar. 16.40 Hafif müzik. 17.00 Olayların içinden. 17.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haf(anın çocuk şarkısı. 18.20 Fasıl. 18.50 Hafif muzik ve reklamlar. 19.0001.00 TRTH ile ortak yayın. 19.00 Haberler. 19.30 Yurttan sesler. 20.00 Köyümüz, köylümüz. 20.20 Günümüz bestekâr saz sanatçıları. 20.40 Türkçe sozlü hafıf müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.02 Radyo tiyatrosu. 22.00 Türkulerden bir demet. 22.20 Küçük konser. 22.40 Şarkılar. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 GUnün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0505.00 Gece yarısı. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havalan. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Turk büyükleri. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 THM toplu programı. 10.40 Kadın ve çevresi. 11.00 Kadınlar topluluğu. 11.30 Turkçe sözlü hafif müzik. 11.45 Türküler. 12.00 Dunya folklonı. 12.20 Burhanettin Ökte'nin 10. ölum yıldönümü özel programı. 12.40 Türküler geçidi. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Şarkılar. 13.45 Bir roman / Bir yazardan hikâyder. 14.00 Bir albüm. 14.30 Yabancı dıl öğrenelim. 15.30 Oda müziği. 16.00 Şarkılar. 16.20 Arkası yarın. 16.40 Türküler geçidi. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Çeşitli sololar. 18.00 Erzurum Radyosu Türk halk müziği topluluğu. 18.30 Bilim dergisı. 18.50 Çocuklar sarkı söylttyor. 19.0001.00 TRT1 ile ortak yayın 07.00 Açılış ve program. 07.02 Güne baslarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Barok müzik. 09.30 Paul Mc Cartney'in Mc Cartney II albümü. 10.00 Hafif müzik dünyasından. 11.00 öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Diskotegimizden. 13.00 Konser saali. 14 JO Caz müzıği. 15.00 Müzikli dakikalar. 16.00 Günün konsen. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Haftanın topluluğu. 19.00 Haberler. 19.12 Bir konser. 20.45 Saz eserleri. 21.00 Yeni TınıYeni müzik. 21.45 Halk çaigıtarımızdan ezgiler. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Çarsamba konseri. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. .. "Ceza Avukatının Anılan" ne oldu? Yıllar önce Serpil Akıllıoğlu ve Ziya Öztan'la çalışmalanna katıldığımız "Bir Ceza Avukatı'nın AnılarT'nın milyonlarca lira harcanarak gerçekleştirilip bir ilçe sinemasında izleyici bile olamayacak kadar bu sanattan habersiz kimi yöneticilerce TRT III DÜŞ EKMEGİ "Biz düflerle aynı hamurdamz" SHAKESPEARE "Bazan yanılıp ekmek yerine yıldız yiyorum" OKTAY RİFAT OKTAY AKBAL na gelenleri. Gülüyordu o da. Çıkmış ta tepeye, sormus adamlara çantasını görüp görmediklerini, aramışlar her yanı, hatta en tepeye bile çıkartmışlar! 'Ama o oğlanla kızı kıstırdım ya, değdi' dedi. Merdivenin üst basamaklarında bir mazgalın önünde sokulmuşlardı birbirlerine. Birinin geldiğini duyunca başlamışiar yeniden tırmanmaya. 'Hâlâ ordalar' dedi Selim. 'Kahve içtiler yukarda. Şimdi gene öyle öpüşe koklaşa iniyorlardır.' Yannı dUşündum... Oysa iki arkadaşım dalmışlardı o delikanlıyla kızın evrenine. kaç yasındaydı çocuk? Bizden olsa olsa iki üç yaş büyüktü. Selim çekti kolumdan, bir yumruk savurdu: 'Gidelim be gidelim' dedi. Nereye gidecektik, biliyordum. Beyoğlu'nun o ünlü sokağına. Gitmiştik, daha doğrusu önünden geçmiştik bir iki kez. Kapı önlerinde biriken dikizcüeri seyrederek. Biz de bir kapıdan içerdekileri seyretmiştik bir ara. Çok çirkindi o kadınlar. Şişman ya da çok sıska. Hele gülüşleri korku vericiydi. On yedi yaşın gözüyle, ya çok güzel görünürlerdi, ya çok iğrenç. Ben çirkin bulmuştum hepsini. Selim bayümıştı. Bir felsefesi vardı 'Güzel müzel neymiş, yatakta güzel olsunlar, ben yüzlerine bile bakmam.' Ama tek başına oralara gidemiyordu işte. flie bir arkadaş gerekliydi. Öyküler dinlemiştik, sen tam kadınla yatarken palabıyıkh bir adam girermiş içeri, derken... Bir adım önümdeydiler. Kırmızı bir tramvay dönemeci ince bir çığlıkla döndü. Sokak lambaları yandı. Vitrin ışıklan da... Sinemalann resimleri ilk karanlıkta yeni bir canhhk kazandılar. Vtadimir HoroıvitzHn ynşatnöyküsü TRT II 19.00 Açılış ve program. 19.01 Hafif müzik. 19.30 M1LHAUD: "Dünyanın Yaradılışı", Bale Süiti... V. Neumann yön. Prag Senfoni Ork. 19.47 ÇAYKOVSKİ: "Fındıkkıran" Süıti, Op. 71a... R. Inving yön. Covent Garden Royal Opera Ork. 20.08 PROKOFIEFF: "Romeo ve Jülyet" Balesinden sahneler... K. Ancerl yön. Çek Filarmoni Ork. 20.55 BORODIN: Senfoni, No. 2... Y. Svetlanov yön. Senfoni Ork. 21.30 Hava raporu, ertesi günün programı ve kapanış. İTU Deoeme Yayını 1 BİR 6 Şubat 1940 Yüz seksen basamak. Ne bir eksik, ne bir fazla. Mazgallardan dalıp gidiyorum mavilik parçalanna. En geride kalan benim. Çantam ağır mı ağır. Aşağıda bırakmalıydım. Kim çalacak? Bu matematik, tarih, coğrafya kitaplanyla! Ama hepimiz yüklenmişiz çantalan. Orhan, Haluk, Selim, Feyzi'nin itişmelerini, gülüşlerini duyuyorum tepeden. Selim en yukan vardı bile. Birden unuttum saydığım basamakları. Yüz müydü, doksan sekiz mi? Bir yerde okumuştum, büyük depremde nerdeyse yıkılacakmış, bir kez de yıldırım düşmüş... Bizimkiler orta kata vardılar bile, sesleri duyulmuyor. Bir mazgalın önünde duruyorum. Beyazıt Meydam ayaklarımın dibinde. Üniversite bahçesinde çift kale oynayanlar var. Yeşil formalılarla san formalılar. Vefajılar'la Süleymaniyeliler belki. İki mahalle takımı olmalı... Biz de gelirdik arada, koşuşur dururduk. Ne uzaktı bir kale ile öteki kalenin arası! Neyse ki ben hep kaleci dururdum, kimi zaman da bek... Bir uçak geçiyordu uzaktan, Marmara'mn üstünden. DaJdım gittim ardı sıra. Fırladım birden çıktım orta kata. Hepsi ordaydı. Geniş pencerelerden çevreyi seyrediyorlardı. İtfaiyecüerle konuşuyorlardı bağıra çağıra. Orhan gözlüklerini düzelte düzelte bir takım sorular soruyordu: Kaç yıllıktı bu kule? Kim yaptırmıştı? Depremde ne olurdu? Yangınlar nasıl görülürdü burdân? Anlattı durdu yaşlı itfaiyeci: Kulenin İkinci Mahmut cağında yapıldığını, önce ahşap bir yapı olduğunu, sonra bu ahşap yapının bir yangında kül olduğunu, sonra yeniden yapıldığını. Yangm Üskudar'daysa, Boğaz'daysa, Beyoğlu tarafındaysa köşklüler 'kızımız oldu' diye seslenirlermiş birbirlerine. Yangın alevleri Istanbul'dan yükseliyorsa 'oğlumuz oldu' diye. Ağa da kalkar feneri asarmış direğe. Yangın bitene dek yanarmış o fener... Pencerelere üşuştük. Kahve, çay da vardı orda. Gazino gibi bir yer. Kapalıçarşı kırkayak gibiydi altımızda. Süleymaniye bir yanda, Marmara, Kadıköy öte 78 yasındaki ünlü piyanist Viladimir Horomtz'in yaşamöyküsü, New Yorklu bir piyano öğrencisi olan Gelenn Plaskin tarafından kaleme ahndu Kitapta, Horovvitz'in yakmları ve ark daşlarıyla yapılan konuşmala. da yer alıyor. Kitabın yazan Plaskin'le yaptığı bir konuşmada gene ünlü piyanistlerden Arthur Rubinstein, Horowitz için şunlan söylüyon "Çok gururluydu. Yalnızca büyük bir etki bırakmak için uğraşırdı." Piynnist Tiirev Berki ttalyu'da beşinci oldu ttalyantn Sanigallia kentinde düzenlenen Uluslararası Genç Piyanistler Yarışması'nda Türev Berki, 10 üzerinden 9.84 puan alarak beşinci oldu. Berki yanşmada Czerny, Bach, Beethoven, Debussy ve Mendelssohn'un yapıtlarmı yorumladı. Piyano çalısmalarmın yanı sıra bestecilik çahşmalan da yapan O.Türev Berki, geçen yıl Batı Berlin'de bir flrmanın çocuklar ve genç piyanistler arasında düzenlediği geleneksel piyano yanşmasında birinci olmuştu. Aran Müzik Merkezi'nde çalışmalannı sürdüren O.Türev Berki, Bahçelievler Ortaokulu son sınıf öğrencisL BULMACA SOLDANSAĞA 1/ Soylu Arap atı. 2/ Muğla'nın bir ilçesi... Sıcak ve şiddetli riizgâr. 3/ "Biz etmek üzreyiz kedere / Getir ahbâba bir Kavaklıdere"... Uzun boyunlu ve uzun tüylü bir hayvan. 4/ Onlar... Baş. 5/ ölçek... Tantalın simgesi. 6/ Çeşitli tablolar durumunda duzenlenmiş projeksiyon filmi. 7/ Inakhos'un Zeus tarafmdan sevilip düveys çevrilen kızı... Hiç bir zaman. 8/ Bir kamu kuruluşumuzun kısa adı... Düşürme. 9/ Esnek. YUKAR1DAN AŞAGlYA 1/ Taneleri ayırt edilemeyen kumtaşı. 2/ Pay... Togo'nun başkenti. 3/ Göz bebeği... O. 4/ Sancağı, yelkeni ya da serenı direkten aşağı alma. 5/ Iterbıyumun simgesi... Bir çeşit indirimli telgraf... Sahip. 6/ Dilsiz, dili tutulmuş... Mâdun. 7/ Doğu Anadolu'da bir ırmak... "Kandilli'de bahçelerde /•Akşam kapanınca perde perde". 8/ Ergi... Lika. 9/ Derbeder. yanda... 'Tepeye çıkalım' dedi Orhan. Beşer kuruş topladı itfaiyeci. Paralıymış orası. Daracak merdivenden teker teker tırmandık, en sona ben kaldım gene. Bu kez çantalanmızı aşağıda bıraktık. Rüzgâr yakaladı bizi, kasketleri sıkı sıkı tuttuk. Haluk kendi evlerini aradı Cağaloğlu yanında. Ben Fatih Camii'ni buldum 'Bizim ev o yanda' dedim. Eski e\imize giden sokak görülüyordu açıkça. Beyazıt alanından yeşil bir tramvay kıvnlıp geçti. İnsanlar karınca gibiydi. Dürbün olsa tanıdıkları seçerdik. Çok duramadım. 'Sert bir rüzgâr' dedim. 'Şubattayız' dedi Haluk. Feyzi: 'Bizim okul nah şurda' dedi. İndik gerisin geri, çantalan alıp merdivenlere atıldık. lnmek daha hoştu. Gene saymaya başladı Selim. Merdivenin ortasında bir çiftle karşılaştık. Loşlukta korktular bizden. Bir yana çekildiler. Geçtik ağır ağır yanlarından. Orhan dürttü: 'Tam yeri bulmuşlar' dedi. 'Hiç aklınıa gelmemişti' 'Milli'nin balkonundan daha iyi dedi' Selim. Her basamakta öpüşe öpüşe çıkmak vardı. Kim görür, kim tanır? Hatta yatsan bile olurdu bir köşeye, bir mazgal aralığına. Yavaşlattık inişimizi. Düşler geçiyordu içimizden. O kızla o delikanlının gölgeleri gibiydik. 'Ah ulan' diyordu Selim 'ah ulan'. Son basamaklara varmıştık. Selim âşıklan hatırladı, gene 'Ah ah' çekti. Haluk çantasını kafasına indirdi 'Al, ah de şimdi' dedi. Beyazıt Kulesi'nin dibindeydik. Selim birden 'Ulan çantam' diye bastı çığiığı. 'Nerde çantan Selim?' 'Yuh enayi yukarda unuttun değil mi?' Kınhyorduk gülmekten. Tırman bakalım yüz seksen basamağı yeniden, sonra in bir daha! Kufürler etti Selim. Başladı yeniden tırmanmaya. Oysa çanta Haluk'un elindeydi, arkasına saklamıştı. Atıverdi birden ortaya. Kaçıştık meydanın ortasına. Beş dakika sonra Selim aşağıdaydı, çantasını kapmış bizi kovalıyordu. Harbiye Nezareti'nin büyük kapısına kadar koştuk. Bitkindi iyice. Sonunda 'durun durun' diye bağırdı. Beyazıt Meydanı'na çıktık birlikte. Haluk'la Feyzi ayrıldılar. Üçümüz Şehzadebaşı'na doğru yürümeye başladık. Selim unutmuştu başı Nevzat Çakır Bomanyu'da ödiil aldı tFSAK üyesi Nevzat Çakır, 1983 Romanya Cumhuriyeti 14. Uluslararası Fotoğraf Yarışması röportaj dalında ödül kazandu Yanşmada aynca Mehmet Bayhan, Şakir Eczaabaşı, Mustafa Kocabaşı, Cengiz Karlıova, HaUmKulaksız. Cafer Kulaksız, Salim Okumuş, Yusuf Tuvi ve Mustafa Vural'm yapıtlan sergilemeye ahndu 'Tarihçi yarın sınav yapacak' dedim. Ne zaman çalışacağız? Cumartesiydi yarın. Sinema günü. Aynca benim için gizli bir sevinç Bursa Devlet taşıyan bir gün. Hâlegelecektige stajyer ne. GeleceV mi? Gelmeliydi. Sa Tiyutrosu'na at bir matinesinde görmeliydim alınaeak onu. Sonra izlemeliydim ardı sıBursa Ahmet Vefik Paşa Devra. Aylardır yaptığım gibi, daha let Tiyatrosuna 10 stajyer sanataylarca yapacağım gibi. çı ve 1 sahne ışıkçısı alınacak. Fatih'e gelmişiz. 'Selim 'Ey Devlet Tiyatrolan Genel Müdiirlüğünce açılacak sınavla belirlevah' dedi. Orhan parka kadar necek 10 stajyer sanatçı ve 1 sahgeldi, orda durdu. ne ışıkçısı Bursa Ahmet Vefik 'Biraz otursak mı?' Paşa Devlet Tiyatrosu 'nda görev Serindi iyice. Ama oturduk. Birşey vardı Orhan'ın sormak is alacak. Stajyer sanatçılann, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğtediği. Sormadı. rafya Fakültesi Tiyatro Bölümü 'Hava soğudu' dedim. yada9 Eylül Üniversitesi Güzel 'Olsun' dedi. Sanatlar Fakültesi Tiyatro BölüSÜRECEK mü mezunu olmalan gerekiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear