14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 HABERLER 25 TEMMUZ 1983 Sunuş 19531973 arasından bir güldeste... Babam dedi ki: "Bana bak" dedi, "eğer makinaya bişey olursa kafanı kıranm!" "Valla kırmam baba" dedim, "aynen getiririm işim bitince.." Bir an duraksadı, sonra kasayı açıp Halkevi'nin körüklü makinasını uzattı, bir kâğıda yazılar yazıp, kasayı yeniden kilitledi. "Dikkat et" dedi yeniden, "halkın malıdır birşey olursa vallahi kıranm kafanı!" Makinayı ahp sıvıştım. Ben, halkın malı bu körüklü fotoğraf makinasını kırmaya kırmam ama, eğer makinaya gerçekten bişeyler olursa kafamı kırar mı kırar! Adam bir kere yüz kilo falan çeker, Halkevi Başkanı..Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanı, emekli eczacı binbaşı, üstüne üstlük Reisicumhur Millî Şefımiz tsmet tnönü Hazretlerinin de Yemen'den silah arkadaşı! Her daim, başı bozbulanık dumanh Hasandağı'nın tepesinde bugün bulut yok..Doruğunda bir avuç kar, temmuz sıcağında ışıl ışıl ışılvyor..Davullann, zurnaların, bandonun gürültüsü acep Hasandağmdan duyulurm'ola? Duyulmaz herhal, çok uzak. Hava güneşli, üstelik sıcak..ll diyafram, 250 enstantane tamam. Cumhuriyet'le birlikte yapılan "Vali Konağı"nın duvannda gü'rıeşi arkama aldım, ustam böyle demişti, güneşi herdaim arkana alacaksın, makinayı sallamayacaksın, şurasma basacaksın, çıt edince çekilmiş demektir, gerisi tamam.. Bunu belledim canım, derdim fotoğraf makinasından, çekmekten, çekebilmekten değil, derdim halkın "Koca Vasıf" dediği babamdan! Yahu, bugüne bugün tastamam 16 yaşıma gelmişim, halâ kafamı kırmaktan söz ediyor. Bir kere bu körüklü fotoğraf makinası babası Boyabatlı Molla Ömer'in malı değil, halkın makinası, kafamı kırarmış! Tepsi tepsi su börekleri, cevizli baklavalar, cingil cingil yağlı yoğurtlar neyim taşınıyor Vali Konağı'na, yani Kaymakam Konağına..l933 yılında Vilâyet'likten kazahğa indirilince Vali Konaklığı monaklığı kalmadı bu güzel nakışlı taş yapının, Kaymakambey amcalar oturuyor şimdi. Günlerdir tembihliyor anama, "Aman Naciye, börekler çok ince açılsın, yemeklerin biberine tuzuna falan çok dikkat edin, yüzümü kara çıkarmayın benim!" "Koca Vasıf" acep beş kilo neyim verdi mi bu telaştan? 0 uzun sofraya Sevim ablamın çeyizlik masa Örtüsü serilmiş, peçeteleri konmuş.. Derken bir patırtı, bir gürültü, yaşa varol sesleri! Kodunsa bul fotoğrafını cekeceğim kişiyi onca kalabalığın arasında, fotoğraf makinası elimde duvarın üzerinde kalayazdım..lnsem, karışsam kalabalığa, neyi cekeceğim, nasıl cekeceğim, ya makinaya bişey olursa? Kafamı kaşıdım.. Kırümış kafamı gözlerimin önüne getirmeye çalışvyorum bir yandan.. Eh "Koca Vasıf", akgün karagün bugün belli olacak..Hem bozum olmasını istiyorum, hem istemiyorum, nihayet babamdır.. .öğündüğü şeylerden birisi de belki en başta geleni, Îsmet Paşa'ya Yemen San'a'da hasta olduğu sırada ilaçlarını yapıp bizzat içirmesi ve iğnelerini yapması. tsmet Paşa fena hastalanmış San'a'da, Jjizimki eczacı ya, O'nu görevlendirmişler, Paşa, hem sıtma hem diyare imiş, cadırda yatayazmış günlerce.. Îsmet ki Bey o sıralar..Taa o zamandan büyük adam..Bu öyküyü bilen salt biz değildik, tüm AksaTay'h bilirdi..lşte o gün geldi ey "Koca Vasıf".. Haydi bakalım. ISMET PAŞALI YILLAR 1953/1973 Belgesel Röportaj FİKRET OTYAM Malatya'daki konuşmadan sonra Gaziantep'e gidiyoruz. Mahşeri bir kalabalık var. 15 dakikahk yolu 2 saatte alıyoruz. 24 Nisan 1954. Gaziantep'teyiz. Kırkayak meydanında yarıtn ayaklık bile yer yok. Oradan Maraş. Bütün Maraşhlar, Narlı istasyonuna taşınmışlar. Damlar, balkonlar, salkıtn saçak insan dolu. YER YERtNDEN OYNUYOR 1954 yılının 9 Nisanı. O anlamsız insan kalabalığı sanki bir bedenmiş gibi bir o yana bir bu yana sallanıp duruyor. Paşa'nın bindiği cipin tekerlekleri arada bir yerden kesiliyor. Kürsüye doğru santim santim ilerliyor. Paşa l//as'a uğrar. Kahvesi sunutur. Hatırımtzı, saghğımızı, eşlerimizi, çocuklarımızı sorar tek tek. Bize güç verir, onur verir bu yakın ilgisiyle gönlümüzü alır kendince. Kadromuzun yarısı Ankara Merkez Cezaevi'ndedir. Çarşamba günleri yarım kadro Ankara adliyesinde tam kadro olur. Kelepçeler çözülür, gözlerimizle kucaklaşırız. Paşa traş olmayan gazetecilerî tersliyordu siyaset partizanlığı güzel vatanı cehenneme çevirmek için en menhus derttir. ... Hiçbir sebep ve bahane ile muhalefet partileri aleyhine hususi kanunlar ve musadere kanunları çıkarmayacağız degil, bundan sonra kimsenin çıkarma ması için Anayasa mahkemeleri kurarak siyasi partilerin çokluğu Ustüne bağımsız yargıcın adalet hükmünü yerleştireceğiz..." bul'a bir gidişimde Bedii Faik'e, canımın sıkıldığını söyledim, "Kasım bey gelince söyleyeyim, Ulus'ta çalış" dedi. Yine bir Istanbul'a kaçışta Dünya Ankara Temsilcisi Oktay Ekşi, telefonla aradı, hemen Ankara'ya dönmemi, ya Biilent Ecevit'i y da Nihat Subaşı'nı görmemi bildirdi. Ertesi günü Yedekasteğmen üniformasıyla Subaşı'nın yamndayım, çıktığımda "Şimdilik kaçak" olarak gece sekreteriyim Ulus Gazetesinin! 1956 15 dakikahk yolu sonlarında terhis olanda Ulus'2 saatte aldık ta, CHP'nin resmi yayın organı Ulus Gazetesinde Yazıişleri MüMalatya'dan aynı sevgiyle aydür yardımcısı, röportajcısı, parrıldık. Bir grup Amerika'lı, ellelamento muhabiri, fıkra yazarı rinde harika sinema makinaları, Muhalefet Partisi Genel Başka olarak yeni bir yaşam başlamışnının o mahşeri kalabalıkla fil tı ve Inönü'ye daha yakın mini çekiyor ve onbeşdakikahk olarak.. lnönü de artık 1938 ve 1950 yol, iki saatte ahndı. lerin Îsmet Inönü'sü değil... 24 Nisan 1954... "Dün GaziRüzgârlı Sokak Otto Wöber antep'e geldim. Gaziantep tarihî bir günün hazırlığı içindeydi. Han'dadır Ulus yönetim yeri ve Çarşı pazar boşalmış adeta. Bir koridordan bir ses gelir odama: "Otyaaaam, kahveleri tepeden yolu gözlüyonım. Uzakj ,, r , lardan bir toz bulutu yükseldi. söyleee" Gelen Paşa'dır. ru Yüzlerce araç dizi dizi Gaziantep Paşa'nın kahvesi sunulur ve yolunda. ..Kırkayak meydanı mahşer Paşa işlerin nasıl olduğunu, hagibi, Hoş, mahşerin kalabalığı tırımızı, sağlığımızı, eşlerimizi, nı henüz bilmiyoruz ama iğne at çocuklarımızı sorar tek tek, bisan yere düşmeyecek kabilinden ze güç verir, onur verir bu yakın olsa gerek. işte Kırkayak meyda ilgisiyle, yani alır gönlümüzü nı da öyle. Değil Kırkayak, ya kendince. Kadromuzun yarısı Ankara Merkez Cezaevindedir rım ayaklık yer yok! kimi zaman damadı Toker dahil, ...Maraş yolundayız. Narlı istasyonuna geldik. Maraşlılar Subaşı'lar, Cenkçi'ler, Ülkü ArNarlı istasyonuna taşınmışlar. man'lar hele hele baş mapushaMaraş'a ulaştık. Hafif yağmur neci Şinasi Nahit Berker. Çarçiseliyor. Damlar, balkonlar şamba günü yanm kadro, yanm meydanın alamadığı insanlarla kadroyla tam kadro olur Ankadolu. Çılgınca bir sevgi gösteri ra Adliyesinde, arkadaşların çösi, bağıra basma ve okunan zülür kelepçeleri, gözlerimizle kucaklaşırız, içlerimiz bihoş. dövizler: Şinasi'ye yeniden, bir onbir ay (Kardeş kavgası yapıp düşmanı güldürmeyeceğiz), (Hiçbir za daha verildi. Karar açıklamnca man birbirimize düşman olma Şinasi o sevecenliği ve kalenderyacağız), Saat 16.35, tnönü bal liğiyle: "Hopdedik"ini çekti yargıçlakona geldi. Maraş Kalesi ta tepelerde, orası bile insan dolu. ra doğru, " Amma da ciddiye allnönü, özellikle hayat pahalılı dınız efendim?" Savcı güler çaktırmadan, yarğı üzerinde durdu, petrol ve yabancı sermaye yasalarının çarça gıçlar güler çaktırmadan ve Şibuk çıkarılmasını sert bir dille nasi kelepçelenilir yeniden gönderilir geldiği yere, haftaya buyerdi ve şöyle dedi: "Çıkarması kolaydır fakat luşmak üzere! çıktıktan sonra tamiri zordur" ..Otomobil kafilesi zor ilerli Sayın Başkan yor. Yol ağzında bir ok tabelâ: Üye uyuyor "Adana'ya" Ve 4 Mayıs 1954 Dünya Gazetesinin manşeti: Ve Beyhan Certkçi iki jandar(Seçime 8.300.000 vatandaş iş ma arasında, yeni bir dava için tirak etti. DP 4.460.000, CHP getirildi Merkez Cezavinden. 3.240.000 CMPTKP ve bağım Basbakan Menderes yirmi gazete sızlar 600.000 oy aldı. Buna mualeyhine dava açtı, ondukuzunu kabil çoğunluk sistemi yüzünden bağışladı. Ulus için dava sürüDP 506, CHP 30, CMP 5 milyor. Partinin ve gazetinin avukaletvekiline kendilerini temsil tı Muhittin Kılıç da yerini aldı. etüriyorlar) Hava sıcak. Beyhan birden yerinden lnönü Dünya'da fırladı: "Sayın Başkan, zapta geçin Dünya'nın baskı makinası bir sayın üye uyuyor!" Ulus'un eski makinasıdır. lnöKaynar sular indi tepemizden! nü, Ana Muhalefet Partisi Ge Yargıç, silkelendi ve sert bir sesle nel Başkanı Istanbul'a her geli "Uyumuyorum" dedi. şinde Dünya'ya uğrar, merdiveYargılama sürüyor. Başkan, nin ilk basamağında aşağıdan iddialara karşı ne diyeceğini sorbağırır: du Cenkçi'ye... İki jandarma "Falih yukarda mııı ? " Tath bir söyleşi başlar Falih arasındaki Beyhan'a biraz daha beyin odasında. Karikatürist yaklaştım, arkasıridayım tam, Mim Uykusuz, Semih Balcıoğ bu benim görevim ve Beyhan lu'na da merhaba der, sevdiği ayağa kalktı, tane tane karikatürleri kahkahayla yeniler. konuşuyor: "Yirmi gazete Başbakana kar Uykusuz, bazı dizi karikatürlerine "Çömez" takma adıru ko şı suç işlemiştir, suç suçtur. Men yar... lnönü'nün bir gelişinde deres ne yapıyor, ondokuzunu Semih Balcıoğlu'nun Maya Sa suç işlemişken, suç işlememi nat Galerisinde Karikatür sergi farzediyor sadece bizi suçlu gö sine de uğradı. Yazıları okuyor, rüyor, aklından zoru olması gc gülümsüyor, kahkahalar atıyor. rekir, kendilerinin adlîhbba se> Semih, hemen İnönü'nün yanın kini talep ediyorum!" da. Gezme bitti, İnönü, burnuişte görev başlıyor ve Beî nun dibinde duran Semih'e ba han'ın ceketini çekip fren gör« karak sordu: vimi yerine getiriyorum, bu d( Çömezoğlu sen misiiin ?" fa bana dönüp, bazı yazılarım Ve ondan sonra Semih Balcı attığım imza gibi sesleniyor: oğlu'nu biz "Çömezoğluuu" di"FiOt çekme ceketimi, hal ye çağırır olduk. siz mıyım?" Hüzünle topladım eşyalanmı, Muhittin Kılıç yerinden fır! ver elini Polatlı Topçu Okulu. yor, çok kibar bir biçimde ı Ve sonra Ankara Bando Mızıka Kıpkvrmızı bir yüzle, Beyhan' Hazırlanıa Orıaokulu Vedeksu aylardır cezaevinde bulunduğ bay Rcsım oğretıiK'iıivım. Hat(Arkası 11. Sayfada) tada ııç yun dersını \ar. l..tan 1954 seçim gezisi başladı. Dünya'dan, CHP Genel Başkanı Inönü'yü izlemekle görevlendirildim. Bizi Malatya'ya götürecek yataklı vagonda, kompartımanım Inönü'lerin kompartımamna bitişik. Mevhibe Hanımefendiyi ilk kez bu kadar yakından görüyorum. Kahvaltılarda, öğle ve akşam yemeklerinde lnönü'nün tadına doyulmaz anılarını dinliyoruz, hepimizle, tüm gazetecilerle ayrı ayrı ilgileniyor, traş olmayanlan tersliyor... (Paşa o halinde bile her sabah traş olurdu çadırda, hastalığı bile bu alışkanlığından alıkoymazdı, bizler de O'na uymaya çalışırdık, sanırım bu alışkanlığım ta o zamandan kalma...) Bu ilgi, bu yakınhk kişilere değil, bu aslında basına verdiği önemi vurgulamakta kanımca. "Cumhuriyet Halk Partisinin TUrkiye çapındaki seçim kampanyası Malatya'da açılıyortnönüBugün, CHP'nin temel gönişünü izah edecek" Üç sütunluk bir dişi klişe: "Hususi surette gönderdiğimiz arkadaşımız F.Otyam bildiriyor" (Babam, çıraklan kimbilir kaç kere göndermiştir gazete bayiine, nasıl da bekliyordur Dünya'yı?) "Dün Malatya'da Büyük TeBir "hatıra fotoğrafı" çektirildi. Sağ başta gözlüklü, şişman kişi tnözahüratla Karşılanan CHP Genii'nün Yemen San'a'da silah arkadaşı emekli askeri eczacı Binbaşı nel Başkanı, Kısa Bir Konuşma Vasıf. İ.Otyam (Kuruçeşme) namı diğer "Koca Vasıf" Yaptı. Malatya 8, Ankara'dan çıkMillet, Konağa girdi... tık yola. Sağa sola selâm verdik. Bizimküer, "servis"e başladılar. kâseler taşınıyor ardı ardına, işte Yol boyu kalabalık, genç, ihtibu sırada beyaz elbiseli yaver ki uzun boylu bir bahriyeli bizim "Koca yar, kadın kız, çoluk çocuk Vasıf'a yaklaştı, bir eliyle de kâse götüreni durdurdu ve "Eczacı"tnönü" diyorlar, "Babamız" bey" dedi kibarca, "yemeklerden emin olabilir miyim?" diyorlar, "Lozan Kahramanı" İşte o an dedim, gitti bahriyeli yaverin kafası! diyorlar. Herkeste bir heyecan "Koca Vasıf" şaşırdı " n e ? " Dedi, şaşkın, kızgın ve yaverin kâbir sevinç. tstasyonlar tıkır tıkır seye uzanmış elini biraz sertçe iterek, "Bana bakın" durakladı, ben geçiyor. Bir yenisinde aynı heyePaşayı zehirleyecek olsam Yemen'de ilacını verirken yapardım bu can, aynı bağrışma, aynı çığnşişi, müsterih olun, siz buyrun sofraya!" ma. tnönU, pencere önünden Yaşşa baba.. pek aynlmıyor. "Görecegiz PaIki su böreği parçasını acele yiyip salona geçtim elimde fotoğraf şamızı" çağrışmalarına can damakinası, tam karşısına dikildim, bakıyordum Garp Cephesi Ku yanmaz. Hava yağışlı, bekleşenmandanı, Lozan Kahramanı, Başvekil ve şimdilerinin Reisicumhur ler cıbıl olmuş..." Hazretleri, Aziz Millî Şef îsmet Inönü'ye bir tuhaf heyecan, kor9 Nisan 1954 tarihli Dünya gakuyla ve ilk kez bir Cumhurbaşkam görüyordum, O, tam karşım zetesinde ilk yol izlenimlerim da yemek yiyor ara sıra yanındakilerle konuşuyor, Koca Vasıf tam böyle başlıyor. karşısında ara sıra kalkıp buyruklar veriyor, "nezaret" ediyor sofSabah oldu. Gün, bir tepenin raya ve biraz hallice göbeğine karşın, bu dinamik adam dikkatini ardından ilk ışınlarım saldı, daçekti "Aziz Millî Şef'in. ğm doruğundan akın akm bir inlyi anımsıyorum, su böreğine dayanmıştı söz, Paşa bir parça da san seli, yuvarlanırcasına iniyor. ha aldı, nerede yapıldığvm, kimin yaptığım, yağını, ununu sordu, Tren gariban bir istasyonda bekövdü, bizimki, evde yapıldığım bildirdi, "afiyet olsun, bir parça daha liyor, iki saat sonra Malatya'da emreder misiniz" gibilerine bişeyler dedi. Paşa keyifli bir kahkaha olacakmışız. Trene varanlarda attı koltuğa kaykıhp, Koca Vasıf'ı, daha çok göbeğini derin derin nefes alışlar, solumalar... Heyecanlı kalabalık gideişaret ederek: 1 "Sonra sana dönerim" deyiverdi! Ve evde haftada kaç kez su bö rek artıyor tam yeri deyimin, sareği yapıldığım, ne kadarını yediğini sordu, karşılıklı bir söyleşi baş bahm köründe!.. Gözler heyeladı su börekli. Babam, askerlikten ayrıldıktan sonra Aksaray'a yer canla arıyor, indirdiğim camdan leştiğini ve yavaş yavaş kilo aldığını anlattı. Sorular başladı. Asker bu heyecanlı, soluk soluklu, liğini hangi cephelerde yapmıştı, kumandanlan kimlerdi, soruyor üzerleri dökülen, saçları başları birbirine kanşmış köylülere ba, du "Aziz Milli Şef" kıyorum, onlar da bana.. SoruYemen..San'a..Hüdeyde..Çadır..Diyare..Sıtma..Esaret..Anado yorlar "Babamız nerede.. Paşa lu'ya ilaç kaçırmak..Askeri eczacı..Mutasarrıf Ragıp bey.. nerde?" Gözleri lokomotifte bir Börekler sustu..Bıçaklar, çatallar sustu..Sürahiler, bardaklar her yandan da.. Ya, puf deyip çekerşey ama herşey sustu... se koca treni, ya göremezsek PaPaşa, koltuğa yaslanmış, düşünüyor, bir iki soru daha ve birden şa'mızı gibilerine.. Yediden yetcanlandı: mişe bu insan seli illa Paşa'yı "Hatırladım...Hatırladım..Ama eczacıbey o zaman dal gibi bir görmek istiyor, içim bihoş oluyor bu istekten... zabittin dal gibi. Bir de şu haline bak, işte sivil hayat!." Kompartımanın kapısını tıkıVe karşılıklı Yemen anıları... ! tnönü Bir koltuğa oturmuş, tam pencerenin önüne, ışık arkasın lattım. "Kim ooo?" dan geliyor, peki ama bu ışıkta fotoğraf nasıl çekilir? Babamın o ünlü, "ya hemı ya merru" deyimini yineleyip "denklanşöre" bas "Benim Paşam, Dünya" Bir an sessizlik. tım, böylelikle lnönü'nün ilk kez fotoğrafını çekmiştim 23 Temmuz "Gel bakalım.." 1942 Perşembe günü saat ondört sularında. Sonra dışarda... "Ah afedersiniz, özür dilerim efendim." 1935, babamın en mutlu yıllarından. Paşa beyaz fildekos fanila ve CHP'ni destekleyen Dünya Gazetesinde, Atatürk'ün ve lnönü'donuyla karşımda! Elinde sanün en yakınlarından Falif Rıfkı Atay'ın, babamın çok sevdiği Bebunlu bir fırça, yüzü ak ak ködii Faik'in imzalarının yanında adım çıkıyor, yazılanm, haberlerim.. pürmüş sabunlu, traş oluyor. Mevhibe Hanımefendi pencere "....Yavrum, doğru yolu bulacağından emindim, çok mutluyum, kenarında oturuyor.. Durumu seninlc iftihar ediyorum, sana inanıyor ve güveniyorum, Atatürk anlattım. ilkelerinden ve altıokun umdelerinden hiç şaşma ve 1950 seçimle"Nasıl çıkanm bu vaziyette?" rinde söylediklerimi aklından çıkarma, politikaya asla atılmayacak, Robe de chambre'nı işaret bankadan borç almayacak ve tnönü'ye asla çatmayacaksın " edip "Bunu giyiniz efendim, bu Babam, bu öğütlerini aşağı yukarı her mektubunda yineliyor! insanlar sizi göremezlerse gerBu yazılar, iki eski asker arasında kalan bir gazetecinin, 1953'den çekten mahzun olacaklar, daya1973'e kadar süregelen "İSMET PAŞA'LI YILLAR"ından özet bir namadım onun için rahatsız etgüldestedir. tim efendim." Dosyalar dolusu gazete, dergi, kupürlerinden ve kutu kutu ses Bir an duraksadı, Mevhibe bandlarından özet bir güldeste... Hanımefendiye bakıp "Ne derI siniz hanımefendi" dedi. "Siz FİKRET OTYAM bilirsiniz paşam" yanıtını alınca ENBEĞENDtĞtMPORTRESİ Paşa'nın yıllarca bir hayli fotoğrafını çektim. Çeşitli açılardan makara makara. Hepsi ayrı bir güzelliktedir. Ama yukarıdakinin yeri başka. Paşa'nın en sevdiğim portresidir bu... "ver bakalım" dedi, uzattım, özenle giyinmiş, eve yemeğe git dan görülüyor kocaman beyaz bir oturak, onun da üzeri kanagiymesine yardım ettim ne ki tik. Ne ki biz basın mensupları viçeli bir örtü ile bezeli. Bir iki elindeki sabunlu fırçayı bırakiçin sofrada yer yoktu, sözcü ve dakika sonra lnönü elinde havmamıştı, dışarı çıktık ve geldik gözcü olarak Ezer'i orada bıralu, tuvaletten geldi, arkasını döpencere önüne, ak köpüklü bir kıp Malatya'lı meslekdaşlarla iyi nüp dişlerini süratle taktı, yüz ak saçlara karışmış, bir elbir lokantaya daldık. Yarım sade köpüklü bir traş fırçası ve o at sonra Ezer telaşla eldi, "Kal "Dünya, nasıl gece iyi uyudun mu, rahat mısınız?" Ve ekledi, coşkulu insan kalabalığmda bir kın" dedi, "Sizi, Paşa istiyor" "Haydi bakalım şimdi güzel bir şaşkınlık! Inönü de şaşkın.. OnSofrada muhabbet yerindeykahvaltı yapalım, yoksa dün gelar Inönü'ye, Inönü onlara badi, gitmedik. ceki gibi tok mu geldiniz? Bazı kıyor ve elini sallamaya başladı, Sonra Nüvit Yetkin geldi, ezik o aylardır jilet görmemiş yüzleve üzgün, özürler diliyor ve he şeylere siz de alışacaksınız, başkaları da, hadi bakalım kardere doğru konuştu nihayet: men kalkmamızı rica ediyor.. "Siz de benim gibi hergün traş Onu da savıp karnımız tok, he şim, öteki arkadaşlar nerede?' Malatya yerinden oynuyor. O olur musunuuuuz?" sabı da ödeyip lnönü'nün huzuruna varanda gözleri ışıladı anlatımsız insan kalabalığı bir o Ve gülmeye başladı, ben de yana bir bu yana sallanıyor bir "Oooo gelin bakalım arkadaşiçimden makaralan koyuverdim ve ortalık birden "Yaşşaaa varol paşamız.. Babamız" nidalarıyla inledi, tam sırasında lokomotif tizce salıverdi düdüğünü pafpuf ayrıldık, Inönü hâlâ el salhyordu fırçası köpüklü. "Oldu muuu?" "tyi oldu efendim." "Hadi bakaltm." içeri girdi, kapıyı çektim. ...Parti binasına zorla gelebildik. Kapının önü anababa günü. tnönü balkona çıkarak Malatya'lılara hitaben şu kısa konuşmayı yaptı: Aziz Malatya'lılar, sevgili hemşehrilerim. Aranızda bulunİNÖNİ) İLE İLK YOLCULUK İlk yolculuğumu Dünya gazetemaktan bahtiyarım. il büyük sesi adına yaptım. tlk yol izlenimlerim yukarıda kupürü görülen 9 Niçim nutkunu söylemek için Masan 1954 tarihli Dünya gazetesinde manşet oldu: "lnönü bugün latya'ya geldim. Yann Malatya'CHP'nin temel görüşünü izah edecek." Hususi surette gönderdiğilılar içinde Türkiye'deki vatanmİ7 arkadaşımız F. Otyam bildiriyor. daşlara CHP'nin temel görüşlelar, siz benim misafirimsiniz" rini arzedeceğim. Her yerde vabedenmiş gibi, lnönü konuşuyor biraz hışımla sağa sola baktı, tandaşlarda büyük bir mes'uli9 Nisan 1954 saat 13.30 da "Arkadaşlarıma yer açın" koyet hissi müşahade ettim. Her Samanpazarı' nda: mutunu verir vermez, sağı solu, yerde vatandaşlar memleketin "...Hayat pahalılığı almış yüönü boşalıverdi ve oturttu bizlebüyük meseleleriyle alâkadardırrümüş, millî paranın değeri içerri!.. Yemek boyu, yazmamak lar. Vatandaşlar memleket kadede ve dışarda düşmüş ve dış tikaydıyla anılarını anlattı, özelrinin kendi ellerinde olduğunu caretimiz borçlarımızı ödeyemelikie hep bizlerle meşgul oldu. O biliyorlar. Genel seçimlerin yecek derecede daralmış ve köyanlattıklarını gece otele dönenmemleketin hali ve istikbali için lümüz takati üstünde bir borca de neden not etmediğime hâlâ ne kadar ehemmiyetli olduğunu daldırılmış iken idaremiz bu sıyanarım. vatandaşlar anlamışlardır, ona kıntıların çaresini hakikate göz göre reylerini vereceklerdir. NeSabah yine traş olup eve gelyummakta ve vatandaşa hakikatice ne olursa olsun bizim için diğimde Paşa odasında yoktu. tin zıddını söylemekte arıyor. muhteremdir...." Kocaman bir karyola, komodiDaha yanlış olanı da hakikatleYanılmıyorsam, Inönü'ler nin üzerinde bir su bardağı içinrin vatandaşlara söylenmcmesi CHP il başkanı Nüvit Yetkin'in de iki diş, üzeri kanaviçe işlemeli için kanunî tedbirler almak evinde konuk oldular. Akşam bir bezle örtülü. O koca yatağın hevesidir. yemeği için özenle traş olmuş, eteği de kanaviçe nakışlı ve ara...Tecrübeler göstermiştir ki
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear