26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 MART 1983 KÜLTÜR YAŞAM Cumhuriyet 5 C yayın dünyasında yöneten SahlnAlPAY yargılarını neredeyse gözardı etmek, Vassaf'm kitabmda gördüğümüz, sorunlara tek yanîı yaklaşma eğiliminin bir örneği. Vassafın kitap boyunca sergüediği tutarsızhklara bir örnek, Türk gençîerinin suç işleme eğilimleriyle iîgili. Kitabm fanıtrcı ilk sayfasmda. bu kitapta «Suçlu insaa olmaya mahkum edilmiş 2. ve 3. kuşak» göçmenlerin sorunlannin incelendiği belirtiliyor. «Gözlemler» bölümünde Türk gençleri arasmda suç işleme eğiîiminin nasıl yaygmlaştığı anlatıh3'or. Suç işlemo e^ilinıinin diğer yabancıiara ve yerlilere nazaran Türk gençleri arasında ne kadar vaygm olduğu konusunda verilen bilgilcr ise çok çelişik (s. 49 50. 58). Derken, «Suç işlemek, okula uyumsuziuk ya da işsizlik gibi yabancı işçi çoruklarınmmiscasına işlenen sorunlar gerçekte tüm Avrupa gençliğinin sorunlarıdır* sonucuna vanhyor (s. 116 149). Türk çocuklanmn özol sosyal ve ruhsal sorunlsrı var mıchr, yok mudur? Varsa, bu konuda yapılan çalışmalar yeterli midir, değil midir? Okurun kitabm asıl konulanndan biri olmasını bekiediği bu sorunlar a doyurucu bir yanıt verilmiyor. Avrupa 'daki Genclerinüz: Bugün ve Yarınları Gündüz Vassaf, Daha Sesimîzi Duyurmadık, Belge Yaymlan, İstanbııl, Ocak 1983, 202 s. ündüz Vassaf'm çenlerde yaymlanan kitabı hayli ilgi uyandırdı. Kitap, Avrupa ülkelerinde doğan ve büyüyen, sayıları yüzbinleri bulan Türk çocuklarınm çeşitli sorunlarına dikkat çekrnesi bakımından anlamh bir katkı. Bu sorunlar büyü]< ölçekîi uluslararası göç deneyimine görece yeni (1950'ierin sonlarından başlayarak) katılan bir toplum olarak bîzim için büyuk önem taşiyor. Vassaf'm dn, belirtliği gibi «Avrupa'daki Türkiye» 1., 2. ve gclecek kusaklarıyla Türkiye'yi çeşitli yollardan etkiliyor ve etkileyocek. Tüm bu nedenlerle Vassaf'm çahşması okunmaya değer. Ancak ptöç sorunianyla yakından ilgilenmiş biri oîarak, kitabı okurkcn hemen her sayfasmda zihnimde sorular uyandığını belirtmeliyim. Burada eleştinlerimin ancak en önemlilerine. o da çok kısaca değinebilece£im. Vassaf kitabım sunarken bu amaçla bir yıl kaldıçı HoIIanda'da ve daha kısa .sürelerdo bulunduğu Fronsa. Aimanya vo İsveç'te «Türk işçi çocuklan» iîe llgüi «Gözlemler»ini birinci bölümde topladığıni; «Düşünceler» başhğı altındaki ikinci bölümde de «Yabancı işçi çocuklan poütikasmm hem işçi gönderen, hem de alan ülkeler açısından değerlendiriimesi»ni yaptığını belirtiyor. Gerçekte. yazann bu bölümlemeye ve kitabm ana konusuna bağh kaldığını söylemek çok güç. Her iki bölümde de düşüncelerini, 1. kuşak göçmenlerin evlilik sorunîanndan tutun. Batı uygarhğı için çalan «tehlike çanlan»na, ABD' Michel Foucault'nun yeni yapıtı Foucault'nun Cinselllğîn Tarihi adh yapıtının tamamlanan 2. cildinin gi riş bölümünü yazmakta ol duğu bildiriliyor. Burada Foucault cinsellik konusundaki Batılı anlayışı çö zümlüyor ve bu anlayîşın Hıristiyanlığm doğuş döne mindeki oîu^umunu araştırıyor. Cinselli^tn Tarihi'n den sonra Foucault'nun Gallimard yaymevinden ay nlarak. tarihçi Paul Veyne ve diğer bazı ünlülcrle rlu Scuil yaymevinin hazır Indıgı bir dizinin editörlü ğünü yapacak. Veyne, es ki Yıman ve Roma iktisadi düşüncesini çözümleyen incelemeleriyle tanınıyor. Michel Foucault'nun CSnsçlJiğin Tarihi'nin 1. cildin den uzun süre sonra yayın lanan son eseri, 18. yüzyıl da Frnnsa Krah'nm ?erdiği tutuklama emirlerl ve bunlar üzerlne yorumları kapsıyordu. Yardımcısı Ar lette Farge îîe birîikte hazırladıklan bu kitapta ele alman vakalar, tutuklama emirlerinin çoğunun ilgilinin ailesinin talebi üzerine verildiğinl gösteriyor. bura dan lcalkarak Foueault, 18. yilzıyılda aile kurumunun «durıımunu» inceliyordu. Kücük ıt hafası G deki azmhkiann sorunlanndan tutun, Türkiye'nin kimlik sorunlanna kadar uzanan, konuyla dolayh ve uzaktan ilgiü çeşitli hususlarda aklma gelen hemen bütün görüşlere de yer vererek, çok karışık, dağmık ve sistemsiz bir şekilde kâğıda döküyor. Sunuş bölümünde, konusunda Türkiye'de yazılan ilk kitap olması nedeniyl.e «Ufkunu geniş tutma cesaretini» bulduğunu; kitaba «Bir psikolog Evliya Çelebi' nin düşünce ve gözlem sohbeti» oîarak bakılabileceğini söyleyerek, bu dağınıklığa gerekçe gösteriyor. İyiniyetîi bir okurun ayıkîanıası gereken ilk kanşıklık. «Avrupahlar» ve «ya bancı işçi çocuklan» kavramlarıyla ilgili. Bilindiiri gi bi Avrupa'da 2. Dünya Sa düzeyleri bakımından çok ayn. idiler. Bunlar arasmda FinJandiya ve Italya gibi, hayü gelişmiş Protestan ve Katolik ülkeler olduğu gibi, azgelişmiş Cezayir ve Türkiye gibi Müslüraan ülkeler de bulunuyordu. Almanya'ya göçen Türk'ün sorunlan, ne İsveç'e göçen Finlandiyahnın, ne de Fransa"ya göçen Cezayirlinin sorunlarma tam oîarak benzeyebilirdi ve bir çok bakımdan da benzemedi. Vassaf bu hayli önemli farkhhklan yok sayıyor. «Yabano ve «Türk» kavramlarmı rahatlıkla birbirinin yorine kullanıyor. Vassaf'ın kitabmda işlediği temol tezlerden biri «Avrupahlann» Türk gençlerine karşı bir asimilasyon (^na kültür içinde eritme) politikası uyguîadikîan. Bu tez gerçeğe uygun değildir. BilindJği gibi, Türk göçünün ana hedefi olan Almanya'da ve diğer Avrupa ülkelerinin IŞİŞLERİ BakanlıŞı'ndan resen emekliye sevkedilen Başkonsolos Sadctiin Nurç;ün'ua, halen Türkiye'nin ITNE3CO nezdindo daimi temsilciliş*ini yapan Büyükeiçi Halıık S»ymsoy hakkmda, idari işlerden sorumlu genel sekreter yardımcısıyîîen kendisine hakaret etti§i iddiasıyla açtığt tazminat davast süriiyor. Sürtlyor ancak, Büyükclçi Saymsoy'un mahkemeyo gelmenıesi yüzünden durusmaîar siu'ekli erteleniyor. Sonunda Ankara Asliyo 10. Hukuk Kâklmîiği Dışişleri Bak.'inlığı'na bir y.ızı yazarak duruşmanın yeni bir tarihe bırakıldığım bildirdı, Sayınsoy'a iîetilecek tebliğ mazbatasımn duruşma gününden önce mahkemeye gönderilmesini istedi. Dışişleri Bakar.hğı'mn yanıtında da mahkemcnin önceki tebliğlsrinin Büyükelçi Sajinsoy'a iletilememesînln nedeni gün ışjğına çıktı. Neden, tvrak servisindeki îcayıt hatasıydı. Pışişleri' Bakar.hğı'ndan .Ankara Asliye 10. Hukuk Hâkimligi'ne föndcrilen yazıds şöyle denildi: «Yüksek mahkRmrlrripJn iİKit'e kayıtlı yaztîan ekindc, muhatap Haîuk Saymsny'a (ebîiç eıliîmek iîrere BakanİJ^ımıra srönderilen dava dHekçmsi, B.ıkanlıÇımiK evrak servîslndeki kayıt hatast sebpbivle. nuîhataba bupüne kadar maaicscf tebliğ rdilememiştir. Tehlf^atm dava dııruşmasjnîn icra edileceJî belîrtllen tarihe kadar yapıimssı nîümkün görülmodliir'.nclen, yüksek malıkomeîeıincf! yeni bir thırusma günü tcspiti maksadiyla dava »Hlrkçesi flisikte snnulıruştnr. Mevn.it hatadan dolayı üzüntüîerimlzî yüksek mahkemcsaysı ile sunnrız.» D Hicbir sey degîsmemis Gazete gibi... Eskiler «kitap gibi kadm» derlerdi. Bu sözden esinlenip esinîenmediğinl bilmiyoruz araa, 1983 84 sonbaharkış modasını tanıtan İtalyan terzi Angelo Tarlazzi, «gazete gibi kadm» modasını yarattı. nnya'H bir dostumuz gcMİ büroya.. TV'nin «Pazardan Pazara» programında «cura»nm tanıtılmasından bir gün .sonra.. Hoş, beş derken, geno. müşterck bir dostumuz rahmetli Adnan Evren'in bir anısını anımsadık aynı anda... Yiilnr önce Adnan anlatmıştı: «îîkokuldayken «cura>ya merak sardnn, Kon;ya'nın Cıknkçıîar Çarsısı'nda da cok güzel cwra 5*apan bir maranaroz var. îîergün diikkânm önündcn seçer curnlan seyrederim. Cura da pek öyie ucuz bir sey değil: 5 lira. Metnur maaşınm 2122 îira olduğu bîr dönemde 5 lira önonıli bir para.. Neyse sonunda 5 lira^/ı buîdum ve dükkâna gitthn. Adanı, duvara asılı curalardan birini aldî. bir iki akorttan sonra «karabiberim, ton top şekerrm» türküsünü çaldı. O ana kadar benüz karar vcrenıem'ş olan ben hemen 5 lirayı saydııtı ve cıırayı alıp çıktıra. Aradan yıllar geçti, evîentJ'k, çohîk çocuga îıanştık. Rirgün Çıkrıkçılar içîndpn frcçiyordum. Tam curacmm öniinde kulağıma tanulık bir ses geldi, Baktım aynı dükkân, aynı curaîar, artık çok yaş lannıış olan marangozun eîfnde gene bir cura, gene «karabîberira»i çalıyor. İki üç çocuk da ağızları açık dinliyorlar. Biraz sonra çocuklardan ikisi ellerinde curalarîa dükkândan çıkıp gittiler. Bakakaldım arkalarmdan: « Allah Alîah, diye söyîendim, kırk yılda hiç bir şey değişmemiş.» Avrupa'da kaîmayı seçen Türk gençlerinin bulunduklan topiumla bütünleşmeleri «kompra* dorlaşma» oîarak görülemez. Onlarm uyum sağKitapta ileri sürülen bazı îamalarma çalısan Batılı demokratlara «Hıristilddialarin okurda derin teyan misyoner» gözüyîe bakmak haksızlıktır. reddütler uyandırdığmı da K Bilal Şimşir ve "Ingîîiz Belgelermde Osmanlı Ermenileri, «misafir vaşı ertesinde başlayan u çoğunda Türkier, luslararası göç olayına çok işçi», ülkede geçici oîarak çeşitli uluslar konu oldular. bulunan yabancılar oîarak Göçmon kabul eden ülkeler. kabul edilmiştir. Bu konuda ortak özellikler göstermekle tereddütîerin uyandığı 1970' birîikte küçük Luxembourg' lerin ortalanna kadar da, bulunduklan dan F. Almanya'ya kadar, yabancılann gözardı edilemeyecek yapı topluma uyum sağlamalan sal . kültürel farkhhklar için alınan önîemler asgarigösteren ülkelerdi. Bu ülke de tutulmuştur. O zamana lerin göçmenlere karşı uygu kadar örneğin Almanya'da ladıklan politikalarda da ö izlenen resmi politika asimînemli farklar oldu (Bu açı lasyon şöyle dursun, Türkdan, örneğin Aimanya ile İs îeri toplumun dışında tutveç'î aynı kefeye ko^aTiak ma politikası oîmuştur. 1970' lerin ortalarından itibaren mümkün değildir.) öte yandan, göçmen gönderen ülke ancak, Almanya'da ve diğer ler de birbirlerinden kültü ülkelerde, yabancılarla yerrel özellikleri ve geüşmişlik liler arasındaki çelişkilerin arttığı iktisadi kriz koşullarmm da zorlamasıyla, iki taraf arasmda karşıhklı hoş görü ve anlayışı geliştirecek, özellikle güçlük içinde olan ve ülkelerine dönmek istemeyen yabancılann uyum sağlamaîannı kolaylaştırıcı bazı kırık dökük ön J 9 lemler almmaya başlanmışTürk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1982, 767 s. tır. Nitekim Vassaf kitabmda Değerli bir tarih araştırmacımız olan Bilal Şimşir'in bir asimilasyon politikasınm British Documents on Ottoman Anmenians başlıklı belge söz konusu olmadığının çeler derlemesinin 18561880 dönemini kapsayan 1. cildi ya şitli kanıtlarmı vermektedir. yınlandı. Halen Dışişleri Bakanhğı'nda Çoh Taraflı İlişki Bunlann en beîirgin olanıler Genel Müdür Yardımcılığı görevinde hulunan Şimşir, nı vermekle yetinelim. Holbaşhcalan İngiliz Belgelerinde Atatürk (3 cilt, 1973, 1975, landa'daki gözîemlerini nak 1979); tngiliz Belgeleriyle Türkiye'de «Kürt» Sorunu (1975); leden yazar şöyle diyor: Ege Sorunu (2 cilt, 1976, 1982) olan toplam 15 cilt belge «Böylece aynı gün içinde derlemeleriyle ve çeşitli bilimsel dergilerde yaymlanan çocuk kendisini Holîandaca malıaleleriyle tanınıyor. konuşarak Hollandalı gibi. Bilal Şimşir'e son çalışması konusunda yönelttiğimiz Türkça konuşarak T.C.'nin sorular ve yanıtları şöyle: laik bir vatandaşı gibi ve ingiliz Belgelerinde Osmanlı Ermenileri, 18581880 dö Arapça konuşarak şeriata nemiyle başhyor. Nedenini açıhlar mısınız? inar.mış bir Müslüman gibi ŞİMŞİR 185677 yılları konuya bir geneî giriş yerine yetiştirmek isteyen üç ayn dir. 1878 yılı sorunun başlangıcı sayılabilir. Sonraki geliş öğretmenle, üç zıt ortam imeleri kavrayabilmek için bu başlangıç döneminin iyi bi çinde bulunuyor.» (s. 83). linmesi gerekir. Bu nedenle 18781880 yıllanna geniş yer Eleştirilmesi gereken Avverilmiştir. İşi kökten alıp 1915'lere nasıl varıldığmı adım rupa toplumlannin çoğuadım araştırmayı amaçlıyorum. nun göçmenlere çok uzun Bu çahşmanızı Ermeniler konusundaki diğer çalısma yıllar «geçici» gözüyle bak lardan ayıran yönler nelerdir? malan; hiç değilse genç ku ŞİMŞÎR ~ Biîimsellikten aynlmamaya özen göstererek. şak göçmenlerin çeşitli mes îngiliz arşiv belgelerine dayanan bir kitap hazırladım. în lek ve beceriler edinerek agilizce ve hacimli bir cilt ortaya çıktı. na babalannuı genellikle Çahşmanız Ermeni sorunu konusunda ne gibi yeni bul yaptıklan tehlikeli, pis ve gular ortaya koyuyor? düşük ücretlî işlerden kur ŞİMŞİR Kitap, az bilinen ya da unutulmuş gerçekle tulmalannı teşvik edici önrîn perde arkasmı belgeliyor. Türk'ü ezmek için girişilen lemleri almamış olmalarıdır. emperyalist oyunları sergiliyor. Türk halkı gerçekten eziiTürk gençleri «Avrupa'nın mekte Ermeniler kayınlmaktadtr. Türk, zorunlu askerlik zencileri» olmamahdır. Avru yapar, savaşlarda erir. Ermeni askerlik yapmaz, para ya pa'da kalmayı seçenlerin bupar. Sermaye Ermeni elinde birikir. Erzurum'da Türk ço îunduklan topiumla bütüncuklannın % 13'ü. Ermeni çocuklanmn % 77'si okula gi leşmeleri «kompradorlaşma» der. Ermeniler için «refomı» istekleri politik emellerden (s. 113114) oîarak görulkaynalclanır. Ermeniye eşitlik değil. üstünlük sağlamak is memelidir. Onlann buluntenir. Kasten «Ermenistan» denilen altı Doğu Anadolu vi dukları topluma uyum sağîayetinde Ermeni nüfusu %20 dolayındadır. Bu azınhk, lamalarmı, yeni olanaklar % 80'iik çoğunluğun tepesine çıkanlmak istenir. edinmelerini sağlamaya çalışan Batıîı demokratiara Rusya. Kars, Ardahan ve Batum'u almıştır. Daha da «Hıristiyan misyoner» gözüy yayılmak için fırsat kollar. Bu amaçla Ermeniîeri bahane Ie bakmak da (s. 117118) eder, işler, kullanır İngiltere, ktyasıya yanşa girişir. Rus haksızlıktır. yayılmasınm önünü kesmek için Dogu Anadolu'da îngiliz Her yerde olduğu gibi Avprotektorası oluşturmaga çahşır. Onun da kozu Ermenilerdir. Arkalarmda İngiltere'yi ve Rusya'yı hisseden Ermeni rupa'da da bir arada yaşalerle Türkier arasına geçimsizlik. güvensizlik girer. İlerde yan değişik uiuslardan topcîddî olaylara ortam hazırianır. îngiltere «Ermeni ret'or luluklarin karşıhklı hoşgörü ve anlayışa ihtiyacı var. Irkmu» derken, Kıbns'tan sonra Mısjr'a ei atacak ve Düyunu Umumiye'yi empoze edecektir. Kitapta araştıncılara bol çılıktan, önyargılardan söz malzeme vardır. Yalnız Ermeni konusunda değil, başka edcrken, Avrupalılar arasınkonularda da. Belli bir dönemde Anadolu'nun anatomisi daki ırkçı eğilimleri vurgulamak ama Türklerin öngibidir. belirtmeliyim. Batı Aimanya' da Türk çocuklarınm yüzde 40'nm okula bile kayıtlı olmayışı (s. 120); «ezilen sınıflardan gelenlerin ruh sağ hğmm... egemen sınıfa nazaran daha kötü» olduğu (s. 39); HoIIanda'da binlerce Türk çocuğuna resmen el konduğu (s. 28); Avrupa'da Türk kadmîarmin istekîeri hilafına kısırlaştınldığı (s. 101) bunîara örnektir. Bu bilgilerin doğruluğunu denetleyebilmek okurun haltkıdır. «Bir sohbet havasında yazdım.» diyerek kaynak gösterme zorunluiuğundan vazgeçilebileceğini sanmıyorum. Velîdedeoğîu'nun Mlüi Mücadele Anıları'nın 2. basımı Hıfzı Veldet Velidedeoğlu* nun ilk kez 1971'de yaymlanan Milli Mücadele Anılan'nın yeni basımı yapıldı (HİL Yaym, istanbul, şubat 1983, 215 s.). Profesör Velidedeoğlu 2. basımı sunarken, «Birinci basıda kalmış kimi yanhşlan ve tarihleri düzelttim,» diyor. Kitabm so nunda Velidedeoğlu'nun yaşam öyküsü veriliyor. Hîst • İyi iyi... İkinci iş yapan memurlar takdirle karşılanmış. İyi, iyi, çoh iyi. Bir de kendi işini doğru dürüst yapan memurlar tekdirle Itarşılaşmasalar. w j ! j : ! i AS GELDE 5U MAYMUNU y£ME. İKJSANUK ONURU KACMASIkll EN6ELLSRMİŞ BeHİC AK flaahlPhh flhhiflh nebadar çareslz 5oruniar olarak çeı/remîzdeki İnsanlar qîttik< ifiudto sorumlutuğu denen J " ' • ra\a Mdırıldı.. fmizî caresız. ozanm DBERT caresı esini HSMDERl I baş!qdınız ? 50 YILONCE/gaJg» Kitapçılar Kooperatifi Kitapçılar kooperatifi müessislen aun Bkşam toplanarak kooperatif nizamnamesinin kat'î şeklini tesbit etmişlerdir. Nızamna meye göre, memleketin her tarafında bayi teşkilâtı yapılacak, mümkün olduğu kadar ucuz kitap çıkarılacak, halkm okuma zevkini artırmak için çahşılacak, kooperatif azalan arasmda bır tasarruf ve teavün sandığı tesis olunacaktır. Dünkü içtimada, muiıim bir sermayedar grupu tarafından kooperatife malî muzaharette bulunulmak üzere vaki olan müracaat da göılişülmüş ve bir çok münakaşalan mucip oîmuştur. Kitapçıîar Cemiyeti reisl Sudi Bey bu .13331383 24 MART 1933 VEREM MİKROBIJ İ862 'DE, ALMAN R08ERTK0CH, \/ AYDEMİR 'DA, YAZAR hususta bir muharririmize demiştir ki: « Kooperatife müracaat eden ssrmayedar grupu, memlcketimizde be«i yüz kadar bayilik vücude setirmeği teklif etmiştir. Jiittabi bu teklif, kooperatlfin işini çok kolaylaştıracaktır. Müessislerin ekserisi bunun kabulüne taraftardırlar. Kooperatif, Maarif Vekâtetinin tasvip edeccği bütün kitapları neşredecektir. Yalnız mektep kitapları de.çil. halkın alâka ve zcvkini okşayacaU kitapîarı da çıkaracağız. Ecnebi eserlerden gelişl gıizel doğil, en ziyacîe halka ztrai ve fenni şeyleri hikâye tarzında anfatan eserlcri tercih ederek tercümeler neşredeceğiz. Kooperatif bilhassa reldâm işlerlne de çok ehemmiyet verecektir.» O6 CKULU'NÛA Ü'/E İ*"SOMGA. SİST€M\ &A$.LAD> MURLUK VAPTl. Ö2£LLiK. RİYL£ LJH VAPAhJ YAZA ATATURK'LE İLGÎLt "7'EK ", !NÖNLİYL£ İL SiLİ / v ADAM'"l'E"K1A<£i ONYA^PAM ORTAA2y,A'YA h".;. •A SUL^AM KCCH, 15OS'T£ LJJMU NOBEL \ LNlER İ »cDCM 8ASIL)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear