26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKÎM 1983 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 "Savunma"da Müşfik Kenter'i herkesin izlemesi gerekli Yazan: David W. Rinsels / Türkçesi: Muazzez Menemencioğlu / Dekor Giysi: Osman Şengezer / Oynayan: Müşfik Kenter / Kent Oyunculan Yapımı / AST, Ankara. AYŞEGÜL YÜKSEL Bir çocukluk anısı... Boynuna yağlı ip geçirilen bir insan... Olayı meraklı, obur, coşkulu bakışlarla izleyen kalabahk... tnsan canının insan eliyle alınmasından duyulan doyumsuz tat... Ondokuzuncu yüzyıl Amerikası'ndaki kasaba insanının yaşama karşı kovboy öykülcrinden çok iyi bildtğimiz bu ilkel yaklaşımı, Clarence Darrow'un dünyasını biçimlendirmede temel etken olmuş; barışçıl bir tepki oluşturmuş çevresindeki kıyıcılığa; insan eliyle insan canı ahnmasını engellemeye adamış yaşamını. Avukatlık uğraşını seçmiş. "Yüz iki kişiyi savundum", diyor, "hiçbiri asılmadı." "AĞIR tŞÇt" 1980'ler Müşfik Kenterin yeni girişimler dönemi. Savunma' da da onu bir "yıldız" değil, bir "ağır işçi" olarak izlivoruz. Darrow özgür düşünceden yana olmuş yaşamı boyunca. Duşüncenin suçlanmasına tüm gücüyle kar$ı koymuş. 1911 'e dek işçi örgütleriyle çalışmış. "İnsan onunı adına verilen savaş, insanca yaşamak istemek bozgunculuk değildir", diyor. lumla ve kendi kendisiyle hesaplaşırcasına dile getirdiği tek kişilik bir oyun; daha doğrusu bir dramatik monolog. Oyun metnini ne bir merak öğesi, ne olayların getirdiği gerilim, ne de doruk noktaları destekliyor. Darrow iki saat boyunca yaşantılannı yüksek sesle duşünürcesine anlatıyor seyirciye. Ama tek başına değil sahnede; seyirci oyuna aklıyla ve vicdanıyla katılıyor. suçlu, yargıç, juri üyesi, kamuoyu olarak... Muazzez Menemencioglu'nun çok başanlı bir Türkçe anlatımla dilimize kazandırdığı "Savunma"da avukat Darrow'u Müşfik Kenter canlandırıyor. Kenter bu oyunuyla ikinci altın çağına adım atıyor. Müşfik Kenter ilk altın çağını 1960'larda yaşamıştı. "Öfke", "Ders", "Sandalyeler", " Ü ç Kuruşluk Opera", "Şarkının Sonu", "Kim Korkar Hain Kurttan" ve daha bir dolu yapıtta sergilediği çarpıcı ve ustalıkh oyunlarla "incelikli" sanatçı niteliğini kazanan Kenter, aynı rol içinde alaycılıktan içtenliğe, kaba sabalıktan sevecenliğe, öfkeden hüzne, akılcılıktan duygusallığa, coşkudan dinginliğe yaptığı alabildiğine doğal ve yumuşak geçişlerle, sanatçı kişi duyarlığını her zaman oyun metninde yansıyan duyarlık doğrultusunda değerlendirebilmesiyle, sahne ustünde gerekli her türlu hünerin üstesinden kolayca gelebilmesiyle "yıldız'Maşmıştı 1960'larda. Yıldızlığm bedelini bir anlamda 1970'lerde ödedi denebilir. 1960'larda, nitelikli oyunlar yanında "Çöl Faresi" örneği bir dolu sıradan güldürüde sürdürulen ve seyircinin çok tuttuğu oyunculuk özellikleri zamanla "klişeleşmeye" başlamıştı. 1970'ler Kent Oyunculan'nın. bu arada da Müşfik Kenter'in neredeyse salt klişelerle yetindiği oldukça verimsiz bir dönem oldu. 1980'ler ise Müşfik Kenter adına bir girişimler dönemi olarak nitelendirilebilir. Yine de "Bir Garip Orhan Veli"nin başansmda unlü ozanın albenisinin yadsınmaz bir payı vardı. "Cyrano"da, tarihsel toplumsaldüşunsel özün geri düzeyde bırakılması sonucunda oyun "Cyrano" rolünde kişisel hünerlerini sınayan Müşfik Kenter'in bireysel gösterisine indirgenmişti; tüm çarpıcıhğma karşın... "Savunma"da ise Kenter'i bir "yıldız" değil bir "agır işçi" olarak izliyoruz. Dramatik olmayan bir metinden tiyatro olayı yaratma yolunda kendi oyuncu kişi erdemleri dışında hiçbir yardımcı gorselişitsel ogeden destek görmeyen, seyircinin karşısına sırtladığı ağır yükle yapayalnız çıkan bir Müşfik Kenter... Oyunu çarpıcı kılma yolunda kişisel trüklerine hiç başvurmadan, klişelere sığınmadan, yalın, duru, çok bilinçli, çok soluklu, çok denetimli bir oyunla usul usul Darrovv'un barışçı dünyasına çekiyor seyirciyi... Müşfik Kenter'in "incelikli" oyunculuğuna bir kez daha tanık oluyorsunuz. Müşfik Kenter'i 'Savunma'da izlemelisiniz. Duyduk Gördük 1 Clarence Darrow'un Amerikan kamuoyu önünde verdiği savaşımı "bireyci" ya da "Donkişotça" bir eylem olarak değerİendirenler olabilir; yanıtı hazır: "Bir kişi bile özgürlüğün savunmasına katılırsa, bu bir başlangıçtır." Yitirdiği, kazandığı tüm davalan seksen bir yıllık yaşam deneyiminin süzgecinden geçirip değerlendirdikten sonra, geleceğın ınsanlığı adına şunu muştuluyor Darrov*: "Bir gün gelecek, başkalannın da yaşamına hoşgörü göscerecegiz... Nefrelin ve kıyıcılığın yerini akıl, mantık alacak ve bağışlama..." "Savunma", Clarence Darrow'un yaşamöyküsünü, top Şilili şarkıeılar Pinochet yönetiminin can düşmanı Bugün Şili, yalnız büyiik halk yığınlanmn Pinochet'e karşı çıkmasıyla çalkalanmıyor. Ülke dışında yaşayan şarkıcılar ve topluluklar da, ekonomik yıkımın eşiğine gelen yönetimi yıpratmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Kültür Servisi Şili'de Pinochet yönetimine karşı gösteriler dikkati çeker, muhalefet iyiden iyiye güçlenirken, on yıl kadar önce yurt dışına çıkıp bir daha ülkelerine dönmeyen Şilili sanatçılar da, elde gitar, iktidardaki yönetimin devrilmesi için ellerinden geleni artlanna koymuyorlar. Bunların başında, ünlü şarkıcı Yioletta Parra'mn oğlu Angel Parra ve kızkardeşi İsabel geliyor. 12 eylülden 24 eylüle kadar Paris'in ünlü Bobino salonunda verdikleri konserlerle Fransızları bir kez daha büyüleyen Angel, Allende'nin öldürülmesinden hemen sonra anayurdunda geçirdiği acılı günleri anlatmaktan hoşlanmıyor. Ancak başına gelen tath bir olayı da anımsamadan edemiyor. tuklunun beni alkışladığım işitince de kendimi son derece güçlü hissettim... Benim için sonbaharda Şili, tomurcuklanan çiceklerdir, ilkbahardır aslında. Uçurtmalar belirir gecekondu mahallelerinin üzerinde, 18 eylülde kutlanan bagımsızlık gününün hazırlıklan yapılır." Bugün Şili'nin dışında 70 bin siyasal sürgün yaşıyor. Bunların büyük çoğunluğu on yıl önce Fransa'ya sığınmıştı. Kimi tek kelime Fransızca öğrenemedi ve unutulup gitti. Bugün 40 yaşında olan Angel, sürgün yaşamını boşa geçirmeyenlerden. "Sürgünde başanya ulaşmak bir siyasal evlemdir," diyor. "Kazanılacak yeni bir savaştır. Bizi cehenneme gider gibi sürgüne yolladılar. Yayinladığımız her kitap, çıkardığımız her plak yaşadığımızı, yok olmadıgımızı kanıtlıjor." Bir de "Corazon Rebelde" topluluğu var ki, onların öyküsü daha ilginç. Şili'den ayrıldıklarında birer çocuk olan bu uç genç, Luis Emilio, Cacho ve Rodrigo admı taşıyor. Topluluğu oluşturan sözcüklerden "corazon" yürek anlamına geliyor. "Rebelde" ise asi. Gerçekte de, Allende sonrasını anımsayan bu gençler, hem Pinochet'ye, hem sürgündeki yurttaşlarının acınacak durumuna, hem de on yıl öncesini çoktan unutan insanoğluna baş kaldırıyorlar. Ne stadyumu, ne kampları tanımışlar. Kentsoylu kökenli, ama yönetime karşı olan anneleriyle babalarına acele veda edip Şili'den uzaklaşmışlar. O sıra 10 yaşında olan Rodrigo şoyle diyor: "Darbeden önce annem bana bir sırt çantası hazırladı ve belki de tahmin ettiğimiz günden önce tatile çıkacagımızı söyledi." Luis Emilio'nun derdi daha baska. "Fransız solu, sanırım, hep ezik bir Şili görüntüsünü korumak istiyor," diyor. "Bir keresinde, cimnastik dersi sırasında hastalandım. Fransız öğretmen, 'Seni anlıyorum,' dedi. 'Stadyumda kimbilir neler çektin. Yıl sonuna kadar cimnastik dersinden bağışıksın.' Böyte bir şey istedigim yoktu. Üstelik stadyumda tutuklu da kalmamıştım. Ama görüyorum ki, Fransa'da kaybedenler daha çok seviliyor. Ancak, sürgündeki yurttaşlarımızla da başka sorunlanmız var. Rock müzigi yaptıgımız için solcu militanlar bizi küçümsüyor, rock müziğinin ABD'den geldigini söyleyerek bizi kınıyorlar. Bu müziğe emperyalist müzigi diyorlar. Şili için düzenlenen bir şenlikte, ses düzenimizi bozdular. Neyse, yavaş yavaş alışmaktalar. Hele Fransız TY'sinin tkinci Kanah'na çıkmamızdan sonra tavırlan daha da degişti." "Corazon Rebelde"yi oluşturan üç genç, surgundekilerin hep siyaset konuşmalarına, devamlı on yıl öncesini yaşamalarına karşı çıkıyor. Ama biı yakınları Şili'de tutuklandı mı, işkence gördü mü, bir şarkı besteleyip bu durumu kınamaktan da kendilerini alamıyorlar. çıplak poz vermekte arayan Yeşilçam'ın güzelyıldızlan, bu düşüncelerinde haksız değiller. tşte bir zamanlar çevirdiği konulu fılmlerle ün yapan, daha sonra da eline mikrofon atarak sahneye transfer olan bir ünlü yıldız da, sabun köpuğü gibi erimemek için çareyi magazincilerin objektifine poz vermekte arıyor. Magazin muhabirleri ve patronlanyla kurmayı başardığı yakm diyalog sonucu sık sık dergi ve gazetelere kapak olan sanatçı, geçtiğimiz günlerde başanlı bir ameliyatla eskiyen baldırlarım da yeniletmişti. Bu güzel yıldızın çıplak pozlar vermesine ve dergilerde kapak olmasma diyeceğimiz yok, ama fotoğraflarını çeken muhabirin anadan doğma çıplak oluşu akla kötü şeyler getiriyor. Eh, ne diyelim, çıkar dünyası bu.. Hep sanatçılar soyunacak değil ya... Biraz da onların fotoğraf ını çekenler soyunsun. Biraz da fotoğrafçı soyunsun S^S Dayanışma Gecesi böyle mi olur? ziyaret ettiler ve bu gösterinin gazetede duyurulmasını istediler. Haber yayınlandı. Ancak daha sonra, "Bir grup öğrenci adına Salih Türkoğlu" imzasıyla Cumhuriyet'e gelen bir mektup yöneticilerin canım fena halde sıktı. Mektupta "Özenli Haber tstiyoruz" başlığıyla şöyle deniyordu: "llişiklekı haber bize 500'er TL. ve boşa geçen 3.5 saate mal oldu. Nasıl mı? Gittik bu geceye. Sıraladığınız ozanlardan yalnız ikisi çıktı. Ne büyük usta Ruhi Su, ne Mahsunı, ne de çeşitli yörelerin halk oyunlan ekipleri vardı. Yalnızca bira şişeleri ve sarhoşlar. Müzik olarak da "Arabesk." Buyük bir düş kırıkhğı içinde oradan aynldığımızı söylememe gerek yok sanırım. Ama bizi asıl üzen gazetemizin buna alet olmasıydı. Haberi biraz araştırarak veremez miydiniz?" Sayın okurlarımızdan özür diliyoruz. Ancak bu tür kötü niyetli girişimlerin vereceği sonuçları bizini önceden kestirmemiz olanaksız. üstelik gazeteleri dolaşan ve şohsmt • de tanıdığımız kişilerin girişimiyse bu, inanmak zorunda olduğumuz kesin. Okurlarımızın kendilerini bizim yerimize koymalanm rica ediyor ve gazetemize biraz daha insaflı davranacaklanm umuyoruz. Tabii, bu olaydan alınacak bir ders yine de var. Aynı kişilerin düzenleyecekleri "Halk ozanlan Dayanışma Geceleri"yle ilgtti haberleri bir daha vermemek! Tekrar özür diliyor, ama söz konusu kişilerin kötü niyeti karşısmda elimizden bir şey gelmeyeceğini yineliyoruz. 24 eylül günü bir "Dayanışma Gecesi" düzenleyen Halk Ozanlan, davetiye bırakmak üzere gazetemize kadar gelerek Kültür Servisi'ni de O da Kalecik, bu da Kalecik Ankara'mn Kalecik ilçesi sâkinleri, Tercuman gazetesinin 76 eylül tarihinde yayınladığı haberi gördüklerinde, kimbilir nasıl sevinmişlerdir.. Gazetenin birinci sayfasında, Cumhurbaşkanı 'nın Kalecik 'i ziyaretinde çekilmiş bir renkli fotoğraf m altındaki haberde, Kalecik barajı insaatının ihaleye çıkarıldığı bildiriliyor ve şöyle deniliyordu: " Geçen pazar günü Kalecik ilçesini ziyareti sırasında, Kalecikliler Cumhurbaşkanı'ndan sel sularına karşı bir baraj inşa edilmesini istediler. Cumhurbaşkanı Kenan Evren de kendilerine 40 yıl önce Harbokuhı öğrencisiyken Kalecik yakınlarında sel sularının kendi çadırım söktüğünü anlattı... Ve durumdan şikâyetçi olan, yıllarca dertlerini, dileklerini yetkililere anlatamayan Kalecik liler en sonunda muratlanna erdiler." Cumhurbaşkanı Kenan Evren, geçtiğimiz pazar günü burada bir baraj için yetkililere talimat vereceğini Kaleciklilere söylemişti. Aradan üç dört gün geçmiş geçmemişti ki, gazetelerde Kalecik barajı insaatının ihaleye çıktığı haberleri görüldü. Baraj m gövdeyüksekliği S7metre, uzunluğu da 97 metre olacaktı. İyi mi? Cumhurbaşkanı geliyor Kalecik 'e, Kaleciklilerle görüşüyor ve dört gün sonra da bir baraj ın ihalesi Resmi Gazete'de yaytnlanıyor. Buraya kadar her şey harika... "**teAma, arife günü gazetede haberi okuyup da DSt'ye başvuran Kalecik halkmm sevinci ne yazık ki kursaklarında kalıyordu. Çünkü, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Ankara 'nın Kalecik ilçesini ziyaretinden dört gün sonra Resmi Gazete'de yayınlanan "Kalecik Barajı" ihalesinin, Ankara'mn Kalecik ilçesiyle bir ilgisi yoktu.. Resmi Gazete'de ihale edildiği açıklanan Kalecik barajı, Adana'nın Osmaniye ilçesinin 25 kîlometre uzağında yapılacak olan Kalecik Barajı'ydı... Ne olacak canım, o da Kalecik, bu da Kalecik... Ha Ankara'mn Kalecik ilçesi, ha Osmaniye ilçesinin Kalecik Barajı.. Sonbaharda Şili tomurcuklanan çiçeklerdir "Binlerce kışiyle birlikte Santiago'daki stadyumda tutukluydum. Bir asker, elinde makineli, tutnklu kalabahğını yararak ve bağıra çagıra adımı söyleyerek yaklaştı... Çevremde bir panik havası esti. Oysa yalnızca imzamı istiyordu. 'Babamda biitüm plaklanmz var da' dedi, imza vermek istemediğimi görttp acı acı başını salla>arak. Aynı gün, stad hoparloründen sorguya çağnldım. İçerdeki 15.000 tu 198283 Lotüs Odülü'nü kazananlar belli oldu TAŞKENT, (UBA) Sovyetler Birliği"nin Taşkent kentinde süren AfrikaAsya Yazarlar Birliği toplantısında Lotüs Edebi>rat Ödülü Jürisi 198283 yılı Lotus ödülü kazanan yazarlar belirlendi. TASS Ajansı'nın bildirdiğine göre ödul, özbekistanh Sovyet oyun yazan Sarvar Azimov, Mozambikli ozan Jose Craverina, Tunuslu oyun yazan ve fılm yönetmeni Mustaf a ElFensi, Hindistanlı yazar Kaifi Azmi ve Vietnamlı yazar Nguyen DinhThi arasında paylaştınldı. Taşkent'teki AfrikaAsya Yazarlar Birliği toplantısı sonunda ödül kazanan yazarlara ödülleri törenle verildi. Törende geçen yıllarda ödül kazanan yazarlar da hazır bulundu. ROCK TOPLULUGU "Corazon Rebelde" Rock topluluğunu oluşluran gençler, Allende devrildiğinde çocuk yaştaydı. Şimdi dışardan, ülkelerindeki rejime meydan okuyan vePinochet'yi >ıpratan $ar kılar söylüyorlar. HAYVANLAR İsmail Gülgeç CÛM. GÜVERC;M; . DfLEN.KJCE AMAN BUKIU GiDİP BiZ.'M TE SUN KLJ&TUL 1 Gösteıl HUrriuet Hindistari'da 7, yüzyıldan kalma bir kent bulundu YENİ DELHİ (UBA) Hintli arkeologlar yaptıklan araştırmalar sonucu Baldan kenti yakınlarında eski bir yerleşme merkezi buldular. Eski kentin milattan sonra 7. yüzyıla ait olduğu saptandı. Araştırmalar sonucu günümüze kadar bozulmadan kalnıış eski evler, caddeler ve eşyalar ortaya çıkarıldı. Araştırmaalar kentin yakınından geçen bir ırmağın yatağını değiştirmesi sonucu halkın kenti terketmesi olasılığı üzerinde duruyorlar. sanat/edeb^eıt TARIHTE BUGUN Mümtaz Arıkan 4 Ekim • Şiir ve fotoğraf ödülleri sonuçları... • Yeni mevsimin bütün sinema, tiyatro, müzik, bale etkinlikleri • Günahıyla sevabıyla Antalya Şenliği'nin yirmi yılı • 10. ölüm yıldönümünde Halikarnas Balıkçısı ve karikatürleri • Can Taşlan: Sanatçılarımızın mezarları... • "d" Grubu olayı • İstanbul Sanat Bayramı • Şiirler: Fazıl Hüsnü Dağlarca/Oktay Rifat/ Şükran Kurdakul/Cevat Çapan/Ataol Behramoğlu/ Hilmi Yavuz/Refik Durbaş • Ayın Dosyası: Cumhuriyet dönemi sanat dergileri KONSTANTtN £. TSlOLKOVSKY UZAY ÇAGININ BA$LANG/a. 'DE SUGÜN,SOVYBTLEÜ 8İfiLJĞİ,OÛNVANIN ÎUC YAPMAUYPUSUUU U2AYA SÖNPEÜPİSPUTNlKI.. KUSYA'DA UZAYÇ/IİJŞMALARI, 19. YÜZyiUM SONLARINOA, KONSTANTİN £. TS/OUCOVSJcy <L£ BA$LAMlŞrt. ROKE7te#ÜZ£#İHO£ ÇAUÇAH &L&/N, €X KEZ «477 YAKIT YERİN£ Sfl/f »Mr/77 ÖMERMİŞTİ. U2AYA ARAÇ GÖNDE&4EHESAPLARtHlM iı* yA~ PAN O OLPÜ rSİOLKOVSKY 193S'TE ÖLOÛAAAA BA? lATTlĞt ÇAL/ÇM4L4/?, İLX UYDU İLE ÜRÜNÜNÛ VERİrOROU. KXOtY£V4OUg/UM/IOAM/ V£ £Kİgi TA&AF/NOAM UAZlRiANAN'SPUrNİKI'lOEVBİR KITALARAGASt 8AUSTİK FÛZE İLE, BAYKONUft ÜSSÛNOEN UZAM FlRLAT/U)/. 83,5 kg ASffilfGlNDAKİ SPUTNİKI, OÜNYA Ç£lff?£SJNPBKJ YÖ RÛNGE£İ*/OeH£e$6 DAtaKADA &JRTU8/CnrOROU 50 YIL ONCE Cumhuriyet Viyanada siyasî bir cinayet Dün Viyanadan gelen bir telgraf haberi Avusturya Başvekili M. Dolfusün bir suikaste maruz kaldığını ve iki yerinden yaralandığım haber vermektedir. Bu hâdisenin sebebini anlamak için Avusturyanm son zamanlardaki vaziyetini, Avusturyada olup bitenleri, kısaca butün Avrupayı işgal eden Avusturya meselesini haıırlamak kâfıdir. Avusturya halkı Almandır. Almanyanm haricindeki, dahilindeki bütün Almanları bir araya toplamağı gaye edinen Hitler rejimi ve bütün nasyonal sosyalistler Almanya ile Avusturyanm birleşmesi davasım programlarmm başına geçirmişlerdir. Nasyonal sosyalistlerin bu yoldaki faaliyetlerinin arttığım gören Başvekil Dolfus Avusturyada buna maruz kuvvetli bir cephe tutmuş olduğu gibi ahiren diktatörlük ilân etmiştir. M. Dolfus Avusturyadaki nasyonal sosyalist teşkilâtım dağıtmış. 4 Ekim 1933 Almanya ile Avusturyanm birleşmesi fikrine muhalejet için bir diktatörun yapabileceği herşeyi yapmağa başlamıştı. Bu izahata na^uran suikastm kimler larafından yapıldığını tahmin etmek müşkıil olmasa gerektir: Evvelâ Nasyonal sosyalistler tarafmdan.. Sonra suikastin sebepleri arasında bunun, bu diktatörlüğün aksülâmelleri ile alâkadar olabilmesi ihmali de bittabi hatıra gelir. M. Dolfusün yaralarının ağır olmadığı soylenmektedir. Suikasti yapan adam yakalanmıştır. 19351983 CUMHURIYET YILLIGI 12 Eylüt 80 31 Arahk 82 841 gunün olayları haberlerı, yorumları MilletTıyatrosunda Komık'er geccsi Önemli günterin Cumhuriyet'lerinin tıpkı basımlan 2 cılt 2000 lira İtteroe adresi: Turkocağı Cad. 3941 CağatoğluKtanbyl EKİM SAYISINI DAĞITICINIZDAN İSTEYtNİZ... S«.Vkir N A Ş I T Be, 3 OYUT) bir gec«de d e • Sdo l)uno • D.m
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear